• senelerce lüküs hayat oyununda başrol oynamış olan tiyatrocu. ayrıca bir çok tv dizisinde de rol almıştır.
  • gözlükleri düşmesin diye mi ne hep gözlerini kısan oyuncu/tiyatrocu
  • kolluklu memur tiplerine iyi giden tiyatorocu
  • (bkz: tatar)
  • "pembe konağın gelinleri" adlı oyunda 5 farklı karakteri oynayıp hepsini farklı bir kişi oynuyormuş izlenimi yaratan,kendi bilmese de en büyük hocalarımdandır.
  • dümbüllü’nün kavuğu şimdi onun başında

    geleneksel tiyatromuzun son temsilcisi olan ismail dümbüllü adına her yıl verilen heykelciği, dünya tiyatro günü’nde “lüküs hayat” ile seyircinin kalbinde taht kuran zihni göktay, alacak. göktay, son olarak istanbul şehir tiyatrosu’nun sahnelediği “sarıpınar 1914” adlı oyundaki doğaçlama esprileriyle türk tarzı tiyatronun örneklerini sergilemişti.

    geleneksel türk tiyatrosunun son temsilcisi olarak bilinen ismail dümbüllü adına her yıl, geleneksel türk tiyatrosuna emeği geçen bir tiyatro sanatçısına ismail dümbüllü heykelciği veriliyor. dümbüllü’nün kavuğunun temsilen devri anlamına da gelen bu ritüel, bugüne kadar yirmi bir kişiyle devam edegeldi. geçtiğimiz yıl, bülent kayabaş’a verilen dümbüllü heykelciği, müjdat gezen sanat merkezi’nde bugün saat 11.00’de düzenlenecek törenle istanbul şehir tiyatrosu sanatçısı zihni göktay’a verilecek. lüküs hayat’taki rolüyle uzun yıllar tiyatroseverlerin gönlünde taht kuran, sarıpınar 1914’te kendine has oyunculuğu ile seyirciyi güldüren zihni göktay, ismail dümbüllü’yü birçok kez sahnede seyrettiğini ve oyunculuğuna ilişkin birçok şeyi ondan aldığını söylüyor: “ben naşit bey’e yetişemedim. ancak ismail dümbüllü benim görüp de feyiz aldığım bir üstattı. dümbüllü’yü çok seyrettim. trt’deki yönetmenliğim döneminde, arşivden birçok bandını alıp kaydettim. sahne üzerinde zamanlama dediğimiz şeyin çoğunu muammer karaca, vasfi rıza zobu ve ismail dümbüllü’den aldım. bu yadsınamaz; çünkü bunun konservatuvarda dersi yok. ismail dümbüllü, geleneksel türk tiyatrosunun naşit bey’den (özcan) sonra gelen son temsilcisidir. bu geleneği, ödenekli olarak da 1 nisan’da rahmetle anacağımız hazım körmükçü devam ettirmiştir. dümbüllü, benim de küçüklüğümde bir vesile ile çok yakından tanıdığım bir üstattır. çünkü rahmetlinin pişekarı olan tevfik ince, bizim oturduğumuz evin karşısında oturuyordu. ismail dümbüllü de benim bakırköy’deki halamın evinin bitişiğindeki eve, akrabalarını görmeye gelirdi. bu vesile ile görürdüm kendisini. elini öpmüşlüğüm vardır; başımı sıvazlamışlığı vardır. bunun yanı sıra her gün karşımda bakadurduğum üç fotoğraftan bir tanesi ona aittir.”

    geleneksel türk tiyatrosunun bugünkü hali düşünülecek olursa, dümbüllü’nün kavuğunun 22. durağında yerini alan zihni göktay’a bu tiyatronun bugünkü halini sormadan olmazdı: “geleneksel türk tiyatrosunu yenileyemedik. eski usul olarak devam ettirmekte ısrar ettik. bu şekilde devam ettirmemiz, bu geleneği yeni kuşağa aktaramamızın bir ayıbıdır. bu tarzı, nev–i icad hale getirebilseydik, konularını bugüne uyarlayabilseydik belki böyle olmazdı. ancak, medar–ı maişet motorunu döndürmekten buna fırsat kalmadı. sahip çıkamadık. genç kuşaktan birkaç tane heveslisi var; ancak, çabuk bıkıyorlar.”

    sahne üzerinde yaptığı doğaçlama esprilerle seyircinin ilgisini zinde tutan göktay, bu tarz oyunculuğunu şöyle açıklıyor: “ben halkımı tanıyorum. sosyal dokuyu çok iyi biliyorum. onun için tutuyor zaten. biz, sarıpınar’ı turgut özakman’ın bize emanet ettiği gibi oynasaydık, tutmazdı. o köprünün altından çok sular aktı.” bir de dileği var göktay’ın: “gönlümde yatan şu: istanbul büyükşehir belediyesi’nin sütlüce’de kurmuş olduğu kültür ve sanat merkezi var ya, orası şehir tiyatroları’na bağlı geleneksel bir birim olarak çalışabilir. girişine, direklerarası’nı temsilen o cadde yapılabilir. benim bugün gibi hafızamda.”

    göktay’ın ‘tiyatro’ deyince aklına, on iki–on üç yaşlarında yaptığı gölge oyunu gösterisi geliyor. kapalıçarşı’dan küçük karagöz–hacivat tasvirleri alır; evlerinin salonunda, salonla odayı birbirinden ayıran kapıya gerdiği bir perde ile, o günkü tek seyircisi olan ablasına karagöz–hacivat oynatırmış göktay. gerisini kendisinden dinleyelim: “önceden salon salamanje olurdu. arada bir kapı vardı. açınca salon, kapatınca iki oda olurdu. annem araya kırmızı bir kadife perde germişti. onun arasına da ben bir patiska gererek, annem evde yokken karagöz oynatmaya çalıştım. gölgeyi gazyağı lambası ile temin ettiğimden, patiska tutuştu ve ev yangın tehlikesi geçirdi. ablam olmasa ev yanmıştı zaten.’

    zihni göktay’ın bugün geldiği yerde, babası ile yaptığı bir konuşma büyük rol oynar. ‘çok muhterem, demokrat ve aydınlık bir adamdı’ dediği babası, şöyle demiş kendisine: “tiyatro ile uğraşmana bir şartla müsaade ederim; iyisini olacaksın. yoksa, üçüncü aktör, figüran falan olacaksan hiç başlama. ömür boyu ezikliğini hissedersin.’ babasının bu sözleri karşısında cevabı oldukça kararlı olmuş: ‘ben de söz veriyorum. iyi bir sanatçı olacağım.”

    hüseyin sorgun /zaman gazetesi/ 27.03.2002
  • şehir tiyatrosunun tuluatçılarından zihni göktay. kesinlikle hızlı düşünen tiyatroculara bir örnektir. çok da şirin bir kişi ayrıca.
  • içinde yer aldığı her tiyatro eserini daha zevkli hale getiren tiyatro üstadı. şehir tiyatrolarının* en kıymetli hazinelerinden. kendisini lüküs hayat'ta (3 kez), pembe konağın gelinleri'nde, sarıpınar 1914'te izleme şansım oldu, hepsinde de oyunu aldı götürdü. sinema ve televizyon dizilerinde de başarılı çalışmalar yapmış olsa da her daim usta bir tiyatrocu olarak seveceğiz kendisini. sahnede metnin dışına çıkmayı, araya laf sokmayı, güncel espriler yapmayı çok sever; yakıştırır da.
  • vayyy hakkında şimdiye dek 11 entry yazılmış. olsun olsun bir bu kadarı da silinsin hadi eder 22. mühim ekşi sözlük yazarlarının mühim akıllarına bu kadarcık düşmüş bir aktör demek ki. ha bu çok mu önemli? zihni göktay için zerre önemli olmadığına adım gibi eminim (tavşan - dağ hesabı) ama önemli, benim için, benim kuşağım için önemli. ölüm en gecinden onu bulsun ama o öldükten sonra hakkında yüzüncü entry i girecek kişi ve onun çocukları için önemli. zihni göktay benim için şunu ifade ediyor; yaşına ve yaşının getirdiği hastalıklarına rağmen yağmur, çamur, kar, soğuk demeden ve tek kelime şikayet etmeden işini yapan hem de düzgün yapan bir usta. uzun ömürler dilerim.
  • seneler önce lüküs hayat'ta hem de iki kez izlemiş ve hızlı zekasına, hazır cevaplığına ve gündem takibine -üstelik de yaşına rağmen- hayran kalmıştım.
    günün popüler sloganlarını, siyasi deyişlerini oyuna sezdirmeden, göze sokmadan öyle güzel eklemişti ki alkış yaparken ellerimiz ağrımıştı.
    gönül ister ki sahnede devleşen bu usta hiç tek tip dizi rollerine mecbur kalmasa da sadece tiyatro ile iştigal etse...

    işbu entry sözlükte hep eleştirim var bi övgüm yok düşüncesi akabinde aynı başlık altındaki neriman köksal entrysini okuyunca yaşanan minik bir aydınlanma (hakkaten yaa nidaları eşliğinde) neticesinde yazılmıştır.
hesabın var mı? giriş yap