• a-bir şeyi zorla yaptırmak
    b-bir şeyin yapılırken yapana güçlük çektirmesi
  • (bkz: zorlanmak)
  • özgürlüğe vurulan ciddi bir darbedir.
    hele ki özgürlüklere inancınız hayatınızın vazgeçilmeziyse, her tür zorlamanın karşısında olursunuz.
    işte bu düşüncedeki adamı öldürmek istiyorsanız yapacağınız şey çok basit. onu zorlamakla suçlayın. eğer bu suç gerçekse yaptığının farkında olmadığı gibi kendinden de nefret edecektir siz söylediğiniz anda. oysa azıcık anlayış, azıcık karşılıklı diyalog belki de herşeyi hallederdi be güzel kardeşim.

    özgürlüklere inanmayanları konu dışı tutuyorum. onlara ne yapsanız kar etmez. zorlamakta sınır tanımazlar. uzak durmakta fayda var. anlayış hak etmezler.
  • riskli bir iştir, zorla yapılan veya yaparken zorlanılan hemen her şeyde hasar riskini kabul etmek gerekiyor. özellikle vücut bu konuda çok acımasız, rutin olarak yaptığınız bir işe bir süre ara verip aradan sonra tekrar denediğinizde sizin için bir dönem normal olan işte zorlandığınızı fark ediyorsunuz. aradaki süreyi de iyi değerlendirmemenize rağmen ''ben bunu yaparım'' kafasında ve vücudunuzun verdiği tepkileri umursamıyorsanız bilin ki bir yerinizi ha sakatladınız ha sakatlayacaksınız.

    benim sağ omuz 1,5 aydan fazla bir süredir düzelmedi mesela. günlük hayatımı etkilemiyor fakat hayalini kurduğum çok çok önemli bir şeyi çalmak üzere benden.

    salaklığıma doymayayım.
  • (bkz: sıkarlamak)
    (bkz: erezil)
  • ilginç bir karması olan eylem. ağzımdan çıkan üç cümlenin birinde karma kelimesini kullanan biri değilim ama başka bir kelime bulamadım.

    neyi zorlarsınız bilmiyorum. bazen bir şeyi olsun diye zorlarsınız, bazen bir insanı zorlarsınız falan da aslında neyi zorlarsanız zorlayın, en çok kendinizi zorlarsınız. yıllarca süren bazı zorlanmaların, kişiye fiziksel sağlığı açısından bile bir geri dönüşü oluyor. ruhsal sağlığı açısından olan şeyler geri döndürülebilir zannederiz ya hep, ki aslında o da her koşulda öyle değil ama, fiziksel olarak oluşan bir hasarı geri döndürmek bazen mümkün de olmayabiliyor.

    bir çekişme, bir sürtüşme, bir kavga zannettiğiniz sanki hayatınızın oyunu haline gelmiş bir süreç sonrasında şunu duyabiliyorsunuz 'ameliyata kadar yolu var'. insanın içi acıyor. bahsettiğim şey, 'çok dert ettim kendime ondan hasta oldum' gibi bir şey değil. o zaman içim acımazdı. o hayatın gerçeğidir ama bu, olmamalıydı. 'bu benim başıma nasıl geldi' diye kafamı duvarlara vura vura ağlamak istiyorum. kimseye derdini de anlatamazsın, oluyor öyle. diyemeyebiliyorsun 'bu yüzden oldu' diye. kendine itiraf etmesi bile insanın, bu kadar zaman alırken.

    nefret ettiğiniz bir şeyin izini fiziksel bir hasar olarak ömür boyu taşımak sizi de korkutuyorsa, zorlamayın.
  • gerçekten olması gereken şey sizin zorlamanıza asla ihtiyaç duymaz.
  • asla yapmadığım şeylerden biri. bir sey hakkında ısrar etmeyi, aciliyeti olan durum yok ise saçma bulurum. teklif edeceğim şeyleri genelde 1 kez söylerim. dediğimin anlaşılması yeterli. olumsuzsa da olumsuz. gelenin yeri, gidenin yolu hazır .
hesabın var mı? giriş yap