• adamların zamanında iddiaya girdikleri şeylerin çoğunu bilim dergilerinin oluşturduğu garip bir dönemi de içerir.
  • harry potter and the prisoner of azkaban'ın bir sahnesinde görülmektedir.
  • türkçesiyle "evrenin kısa tarihi" veya "zamanın kısa tarihi", bugün vefat eden ünlü astrofizikçi stephen hawking'i yayınlandığı 1988 yılında büyük bir şöhrete kavuşturan bilimsel eseri. 10 milyonun üzerinde satan kitap, uzay bilimi ile ilgili büyük patlama (big bang), kara delikler, ışık konikleri, superstring kuramı gibi kavramları, konuyla ilgili birikimi olmayan okurlara açıklamaya çalışmaktadır. ancak eser, zaman zaman bir popüler bilim kitabından beklenmeyecek kadar karmaşık matematiksel açıklamalara da girer. bir editörün tavsiyesi üzerine, kitapta e=mc² dışında hiçbir formüle yer verilmemiştir. hawking, kavramların daha kolay anlaşılabilmesi için metinleri resim ve grafik gibi görsellerle zenginleştirerek, konuları basitleştirmeye çalışmıştır. yani kitap, herkesin anlayabileceği bir dille yazılmıştır. bu kitap, okuyucunun bilime ilgisini arttırır ve karmaşık bir anlatımı yoktur. yalnız kitabı okumadan önce okurların az da olsa fizik eğitimi almış olması gerekir. aynı isimle, errol morris tarafından çekilmiş ve 1991'de gösterime girmiş bir de belgesel bulunmaktadır.

    amazon.com - https://www.amazon.com/…ephen-hawking/dp/0553380168

    kitapyurdu - http://www.kitapyurdu.com/…arihi-ciltsiz/13736.html

    wikipedia - https://en.wikipedia.org/…i/a_brief_history_of_time

    vikipedi - https://tr.wikipedia.org/…_patlamadan_karadeliklere
  • şu:''çok güzel çok açıklayıcı anlatmış keşke fizik dersleri de böyle olsa''diyen elemanlar düzenli olarak spawnlanıyor mu niye her yerdeler amk.kitapta yaklaşık 20-30 sayfa günlük hayatla ilgili açıklama yapılmış sonrası alabildiğine teorik.bunlar da 20-30 sayfayı okuyup kitabı kapatıp çok basit yazmış çok rahat okunuyor günlük hayatı çok iyi açıklamış yazıyorlar.
  • the big bang theory'nin yapımcısı chuck lorre bölümün sonuna hawking ve bu kitap ile ilgili bir not eklemiş. hawking bilim adamı olmayıp da bu kitaptan zevk aldığını söyleyenlerin yalan söylediğini düşünüyormuş.
  • stephen hawking'in ölümünden birkaç hafta önce okumaya başladığım için ölümünü tetikleyen unsurlardan biri olduğuma beni neredeyse inandırmış kitaptır. bu yüzden okumaya ara vermiştim ama dün bitirdim. ben dil mezunu sade bir vatandaş olarak fizik gibi konularda hep güdüğüm ama zamandı, kara delikti, worm hole'du bunlar hangimizin merakını celbetmiyor ki? zamanda yolculukla ilgili olarak da bunun mümkün olduğunu, ancak beraberinde gelen paradoksla geçmişe yolculuğun evrensel yasalara aykırı ve buna bağlı olarak mümkünsüz olduğunu ifade ediyor. görünüşe göre geleceğe yolculuğu önleyen bi durum yok ama henüz gerçekleştiğine de inanmıyor kendisi. olsa anlardık diyor, öyle uzaylıydı gelecekten gelenlerdir falan hayal ettiğimiz gibi olmazmış.
  • türünün en iyi kitapları arasında yer aldığını düşünüyorum. buna rağmen kitabı herkesin anlamasını beklemek pek de mantıklı bir yaklaşım olmaz. çünkü anlaşılması zor bir kitap. o yüzden birden fazla okunursa daha iyi anlaşılacağını ve irdelenme fırsatının daha fazla olacağını düşünüyorum.

    kitapta ki fizik terimleriyle belirli bir zaman yolculuğuna çıkıyoruz. geçmişten günümüze dünyamıza ışık tutan önemli isimlerin araştırmalarını okuyoruz. her biri bulunduğu zamanın ötesinde olan insanlar.

    zamanın kısa tarihi bizlere insanların hangi koşullarda var olabileceğini, her şeyin aslında hiç'de düzenli ve planlı olmadığını, ama aslında bir o kadar da planlı ve düzenli olduğunu gösteriyor.(dahası gösteriyormuş gibi yapıyor) çünkü bu durumun karmaşıklığı tesadüfü getiriyor. tesadüflük ise bizi belirli bir fikir üzerinde tutuyor. fakat karmaşıklığa doğru itiyor. çünkü zamanda var olabilmemiz için gereken dünya şartlarının oluşması gerekiyor. bunun içinde programın kodlarının olması gerekiyor. fakat bu kodları yazan bir kişinin olmadığını düşünün? ve tesadüfen oluşan kodlar serisinden dünyanın meydana geldiğini bizimde o kodların birer parçası olduğumuzu ele alın...

    bazı çerçevelerle ve kanunlarla hükümleri bir bilgisayar oyunu gibi çizilmiş olan bu dünya, aslında bir büyük patlamadan geliyor. eğer zamanda genişlememiz mümkünse türümüzün devam etmesi ve gelecek nesillerde evrilmesi de pekala mümkün olacaktır. türümüzün var olması için mutlak zamanın geniş olması gerekiyor. zamanda genişlemek mümkün olmuyorsa, o zaman daralan zamanda bizim gibi canlı türlerinin olduğunu söylemek mevcut şartlarda hiç de mantıklı olmaz.

    insanoğlu kararlarını özgür bir biçimde aldğını düşünür. ve her birimiz aslında yıldız tozlarının bir yansımasıyız. peki ama oluşan evrende her insanın davranışları aslında bu dünyadaki yansımaların düşüncemize aktarımıysa o zaman bununla ilgili ne diyebiliriz? gerçekten de ne derece özgür karar verebiliyoruz?

    koordinatlar bize yer belirleme konusunda yardımcı oluyor. cismin hareketi için belirli bir enerji gerekiyor. bu enerji karadelik'de toplanıyor. ve bu toplanma büyük bir yaylım ateşi yayıyor. öyle ki yıldızların belirli bir sırasının olmadığını görüyoruz. çünkü milyonlarca yıldız, milyonlarca alternatif evren söz konusu.

    insanoğlu bugün kim olduğunu, nereden ve nasıl geldiğini sormaya devam ediyor. bu kitabın içerisinde kaybolmak, ve irdelenmesi gereken noktaları doğru ele almak önemli. bir yaratıcı var mı? yoksa insanların oluşturmuş olduğu bir dizi kanun mu? bu soruların net bir cevabını vermek bilimsel açıdan mümkün olsa da insanı tatminkar etmediği ve edemediği ortadadır. çünkü bilim; ruh ve düşünce kavramından farklı ilerler. nitekim insanoğlu bugün kim olduğunu ve nereden geldiğini bir nebze de olsa biliyor. fakat aydınlanması gereken noktaların fazlalılığı ve açıklığı henüz çok geride...
  • hawking kitabı basit bir dille yazmış ve bir ilkokul talebesi bile kolayca anlayabilir. buraya kadar tamam fakat kitabın dilinin basit olması, anlatılanların kolay kavranabildiği anlamına da gelmiyor. hawking kitapta minkowski evreni'nde tarif edilen bir geometrik şekil olan ışık konisinden, uzay-zaman dokusundaki zaman yarıklarından ve solucan deliğinden, kuantum mekaniğinden ve görelilik kuramlarından bahsediyor. evet biz bunları basit bir dille yazılmasından dolayı anlayabiliyoruz lakin bunların ne kadarını akıl süzgecimizden geçirip kavrayabiliyoruz? eleştirim şu: kitabın içeriğindeki olguların anlaşılabilmesi için iyi bir fizik birikimi gerekiyor, iyi bir eğitim almamış veyahut da fiziğe dair bir şeylere ilgi duyup araştırmamış bir insanın bu kitabı anlayabilmesi, solucan deliğinin ne olduğuna dair fikir edinebilmesi mümkün değil. fizik, bu kadar basit anlaşılabilir bir olgu değil. zamanın kısa tarihi'ni popüler bir bilim kitabı haline getirip havalimanlarında satmanın manasını anlamlandıramıyorum. bu, arasına ayraç konup kalındığı yerden okunabilecek kadar edebi bir kitap değil. hawking'in tam olarak anlaşıldığını düşünmüyorum.
  • evren hakkında verdiği bilgiler her bireyin açısını genişletecektir şüphesiz. (e=mc2 ) haricinde hiçbir denklem kullanılmamış kitapta; bu bir fizik kitabı için mucize seviyesinde edebi bir anlatıma dönüşüyor. fiziğin tartışılabilir kuramlarını, edebiyatın keskin anlatımıyla bütünleştirmiş (bkz: stephen hawking). 21. yüzyılın en önemli bilim insanlarından birinin fikri, kuramları ve düşünceleri için dahi okunması gereken bir eser.
    (bkz: zeitgeist) belgeseli bu kitaptan çok fazla giz ve iz taşıyor. okurken, şaşırtıcı derece tanıdık gelen görseller gözlerinizde canlanacaktır.

    arka kapak
    zamanın kısa tarihi 1988 yılındaki ilk basımından bu yana geçen yıllar içerisinde bilimsel yazın alanında bir başyapıt konumu kazandı. kırk dile çevrildi ve dokuz milyonun üzerinde baskı yaparak dev bir uluslararası ün kazandı.

    kitap o dönemde evrenin doğası hakkında öğrendiğimiz en son bilgiler göz önüne alınarak yazılmıştı, öte yandan o günden bu güne hem atom-altı dünyanın hem de büyük ölçekte evrenin gözlem teknolojilerinde olağanüstü ilerlemeler yaşandı. bu yeni gözlemler profesör hawking'in kitabın ilk baskısında yaptığı kuramsal öngörülerin çoğunu doğrulayan nitelikteydi. bu gözlemlere, evrenin başlangıcından 300.000 yıl sonrasını araştıran ve hawking'in varlığını ileri sürdüğü uzayzaman dokusundaki kırışıklıkları tespit eden kozmik ardalan kâşifi cobe uydusunun son bulguları da dahildir.
    kaleme aldığı özgün metne kendisinin son araştırmasından ve en son gözlemlerden edindiğimiz yeni bilgileri katma arzusuyla hawking, kitabının elinizdeki son baskısı için yeni bir önsöz yazmakla kalmadı, aynı zamanda solucan delikleri ve zaman yolculuğuyla ilgili çok etkileyici yepyeni bir bölüm kaleme alarak kitabını güncelledi.

    (bkz: alfa basım yayım)

    arka kapak

    alıntı

    -kara deliğe, bir astronot düşecek olursa kütlesi artacak ama sonuçta artan kütleye eşdeğer bir enerji evrene ışıma biçiminde geri verilecektir. astronot bir anlamda "yeniden çevrime" girecektir. astronot kara deliğin içinde uzayıp kopacağından herhangi bir kişisel zaman kavramına sahip olamayacağı için, bu çeşit ölümsüzlük pek bir işe yaramayacaktır! kara delik tarafından evrene geri verilen parçacıklar bile genellikle astronotu oluşturan parçacıklardan farklıdır: astronotunun yaşayacak tek özelliği, kütlesi ve enerjisi olacaktır.

    -"kuark" isminin kökeni james joyce'tan zor anlaşılır bir alıntıya dayanır:" muster mark için üç kuark!" aslında metinde anlam bakımından ingilizcede quark değil quart( sıvı ölçümünde yaklaşık bir litre) kelimesinin kullanılması gerekirdi, ama lark(tarlakuşu) kelimesiyle uyak sağlama gereği sonundaki t harfi k'ye dönüştürülmüştür."
    kuarklar görünür ışığın dalga boyundan çok daha küçüktür.

    -görelilik kuramında biricik bir mutlak zaman yoktur, bunun yerini her bireyin nerede olduğuna ve nasıl hareket ettiğine bağlı olan kendi kişisel zaman ölçümü almıştır.

    -bilim, evrenin eğer belli bir zamandaki durumunu biliyorsak zaman içerisinde nasıl gelişeceğini belirsizlik ilkesinin çizdiği sınırlar içerisinde bize söyleyen bir yasalar kumesini ortaya çıkarmış gözüküyor. bu yasalar başlangıçta tanrı tarafından buyurulmuş olabilir, ama o zamandan bugüne evreni bu yasalara göre evrilmeye bırakmış olduğu ve şimdi de evrene karismadigi görülüyor.
    peki, evrenin ilk şekillenme veya başlangıç durumunu nasıl seçti? zamanın başlangıcındaki " sınır koşulları " nelerdi?

    -gördüğümüz uzak galaksilerden gelen ışık bu galaksileri terk edeli milyonlarca yıl oldu; ışık şimdiye dek görebildiğimiz en uzak cisimden bundan yaklaşık sekiz milyar yıl önce ayrıldı. bu yüzden evrene baktığımızda onu geçmişteki haliyle görüyoruz.

    -kuantum mekaniğinin gelişimiyle olayların mutlak bir isabetle öngörülemeyeceğini, her zaman belli ölçüde bir belirsizlik olduğunu anlamaya başladık. isteyen bu rastlantısallığı tanrı'nın müdahalesine atfedebilir, ancak bu oldukça tuhaf bir müdahale biçimi olacaktır: bunun herhangi bir amaca yönelik olduğuna dair hiçbir kanıt yoktur. üstüne üstlük öyle olsaydı bile bu tanımı gereği rastgele olmazdı.

    -evrenin toplam enerjisi sıfırdır. evrenin boyutu ikiye katlandığında hem artı madde enerjisi hem de eksi kütle çekim enerjisi ikiye katlanır, dolayısıyla toplam enerji sıfır kalır. evren karşılıksızlığın doruğudur.

    -büyük patlamadan önce olaylar olsa bile daha sonraki olayları belirlemek için kullanılamazlar, çünkü büyük patlama anında hesaplarımız geçersizdir. benzer biçimde, büyük patlamadan yalnızca olup biten her şeyi bilsek bile, ondan önce olanları bulmamıza olanak yoktur. büyük patlamadan önceki olayların, bizi ilgilendirdiği kadarıyla hiçbir sonucu yoktur ve bu yüzden evrenin bilimsel modelinde yer alamazlar. şu halde onları modelin dışında bırakarak zaman büyük patlamayla başlamıştır demeliyiz

    -evren, niçin çöken modellerde (*modellerden), sonsuza dek genişleyen modelleri ayıran, o 'kritik hız'a çok yakın bir hızla genişlemeye başladı? öyle ki şimdi, (*yani) on milyar yıl sonra bile, hala kritik hıza yakın bir hızla genişlemekte? 'büyük patlama'dan bir saniye sonraki genişleme hızı, yalnızca yüz bin milyarda bir oranında bile az olsaydı, evren daha bugünkü büyüklüğüne erişmeden çökmüş olurdu.

    -bir teleskopu, bir yıldız ya da yıldız kümesi üzerine odaklayarak, onlardan gelen ışığın renk yelpazesini benzer biçimde gözlemleyebiliriz... (yani, bir yıldızın sıcaklığını, ışığının renk yelpazesine bakarak belirleyebiliriz.) ...her kimyasal elementin kendine özgü belli bir renk takımını soğurduğunu bildiğimiz için, bu renkleri belirli bir yıldızın yelpazesinde eksik olan renklerle karşılaştırarak o yıldızın atmosferinin hangi elementlerden oluştuğunu kesinlikle saptayabiliriz.

    -bizler yaklaşık yüz bin ışık yılı genişliğindeki, ağır ağır dönen bir galakside yaşıyoruz. galaksimizin sarmal kollarında yer alan yıldızlar galaksi merkezi etrafındaki dönüşlerini yaklaşık birkaç yüz milyon yılda bir tamamlıyorlar. güneşimiz de bu sarmal kollardan birinin iç kenarının yakınında yer alan, sıradan, ortalama büyüklükte, sarı bir yıldız.

    -geçmişlerin toplamındaki her geçmiş sadece uzay zamanı değil evrenin geçmişini gözlemlenebilen insan türü gibi karmaşık organizmalar dahil olmak üzere onun içerisindeki her şeyi betimleyecektir. bu antropik ilkenin haklı çıkartılması için başka bir gerekçe sunabilir çünkü tüm geçmişler olası ise bu durumda bizler bu geçmişlerden birinde var olduğumuz sürece antropik ilkeyi evrenin neden bu biçimde olduğunu açıklamak için kullanabiliriz demektir. bizim var olmadığımız diğer geçmişlere ise tam olarak ne anlam yüklenebileceği açık değildir.

    -boş- diye düşündüğümüz uzay tamamen boş olamaz çünkü o zaman içindeki çekim ya da elektromanyetik alan gibi bütün alanların tam tamına sıfır olması gerekirdi. bir alanın değeri ve zamanla değişim hızı bir parçacığın konumu ve hızı gibidir: belirsizlik ilkesinin dediğine göre, bunlardan birisi daha büyük doğrulukla bilindiğinde diğerini bilme doğruluğu azalır. bu yüzden, boş uzayda alan, kesinlikle sıfır olarak saptanamaz, çünkü o zaman, alanın hem kesin bir değerini (sıfır) hem de kesin bir değişim hızının (bu da sıfır) olması gerekecektir.

    -olası yanıtlardan biri, tanrı'nın evrenin kurulum ayarlarını seçmesinin nedenlerine bizlerin akıl erdirme ümidimizin olmadığını söylemektir. bu elbette kadiri mutlak bir varlık olarak yetkisi içinde olsa gerektirir, ancak eğer evreni böyle anlaşılamayacak bir biçimde başlatmışsa, neden sonrasında anlayabileceğimiz yasalara göre evrimleşmeye bırakmayı seçti?

    alıntı

    (bkz: stephen w. hawking) zamanın kısa tarihi
  • kitap ne yazık ki söylendiği kadar basit değil. anlaşılır bir dille yazılmış ancak işlenen konular çok ağır. fiziğe ilgi duymama rağmen fikrim olan konularda bile zorlandım. daha önce bilginiz olmayan bölümleri ise tek okuyuşta kavramanız imkansız. güzel güzel okunuyor ancak geri dönüp bakıldığında akılda çok bir şey kalmıyor. kitabın hakkını verebilmek için en azından üniversite düzeyinde fizik bilgisi gerektiğini düşünüyorum.
hesabın var mı? giriş yap