• "is all that we see or seem
    but a dream within a dream?" diye biten siiri (bkz: edgar allan poe)'nun.
  • en bı taptıgım adamın en bı harıka shıırı olur ama ben (o en bı adamın adını yannısh yazmıshım sozluge shımdı farkettım ehhehehe)
  • bir düşün içinde bir düş

    alnına konsun bu öpüş!
    ve,şimdi senden ayrılırken,
    itiraf edeyim ki-
    günlerimi bir düş
    sayarken yanılmıyorsun;
    ama ,umut gitmişse uzaklara
    bir gece ya da bir gün
    bir görüntüde ya da bir şeyde olmaksızın
    fark eder mi bu yüzden?
    bütün gördüğümüz ve göründüğümüz
    yalnızca bir düşün içinde bir düş.
    kırılan dalgaların dövdüğü bir kıyının
    haykırışları içinde duruyorum:
    ve altın kum taneleri tutuyorum avucumda-
    ne kadar az! ama nasıl da
    süzülüyorlar parmaklarımın arasından derinlere
    ben ağlarken- ben ağlarken!
    ah tanrım! daha sıkı
    tutamaz mıyım onları?
    ah tanrım! tekini bile kurtaramaz mıyım acımasız dalgadan?
    bir düşün içinde bir düş mü
    bütün gördüğümüz ve göründüğümüz?
  • ceviri siirler insana fikir vermekten ötesini başaramıyor.
  • bunu duyunca aklima hep arcadia gelir..
  • " there's a dream inside a dream, i'm wide awake the more i sleep.. " seklinde bir marilyn manson parcasini hatirlatan cumle.
  • propaganda tarafindan muziklendirlmistir bu $iir
  • ingiliz-jamaikali ambient-dub-reggae vs. grubu dreadzone'un the saint soundtrack'inde de yer alan, etnik vokalli, yumusak piyano dokunuslari ile renklenmis enfes sarkisi.. grubun 1997 tarihli biological radio adli albumunden..
  • orson welles 'is all that we see or seem, but a dream within a dream' derken tüyleri diken diken olmayan adamdan şüphe ederim saniye düşünmeden.

    ayrıca zamanında kodladığım ufak bi invintro idi, tabi invite ettiği şey bi ev partisiydi ama güzeldi. tam 17nci saniyesinde double click yapınca o dönem yazdığım bi hikaye çıkıyodu ekrana.

    (bkz: geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer)
    (bkz: gizli kalmış easter eggler)
  • for my own part, i have never had a thought which i could not set down in words with even more distinctness than that with which i conceived it. there is, however, a class of fancies of exquisite delicacy which are not thoughts, and to which as yet i have found it absolutely impossible to adapt to language. these fancies arise in the soul, alas how rarely. only at epochs of most intense tranquility, when the bodily and mental health are in perfection. and at those weird points of time, where the confines of the waking world blend with the world of dreams. and so, i captured this fancy, where all that we see, or seem, is but a dream within a dream."
hesabın var mı? giriş yap