7 entry daha
  • oldukça yavaş ilerleyen, neredeyse diyalogsuz, hayatımın bir buçuk saatini heba ettiğimi düşündüren film.

    kitap yazmak istediğini söyleyen kıza, çocuğun o bildiğimiz hikayeyi anlatıldığı bölüm ise filmin hem tek uzun repliği hem de tek beğendiğim, hatta çok beğendiğim sahnesiydi.

    üşenmeden yazdım, aşağıdan okuyabilirsiniz.

    --- spoiler ---

    yazar, roman yazar. söz yazarı, şarkı yazar. senfonist de senfoni yapar; ki bu da en iyi örnek olabilir, çünkü en iyi senfoniler hep tanrıya yazılmıştır. beethoven dokuzuncu senfoniyi yazıyor ve bir gün uyanıp tanrının vârolmadığını fark ediyor. ne olurdu o zaman?

    yani, insanı aşması amacıyla yazılan bütün notalar, akorlar ve armonilerden sonra "bunlar fiziksel şeyler," diyorsun. beethoven diyor ki "vay be, tanrı yokmuş. yani sanırım ben bunları diğer insanlar için yazıyorum. sadece (dünyaya) geldik yani."

    hatırladığım kadarıyla bir çocuğu yoktu, ama eğer varsa...

    -yeğeni vardı.

    tamam, harika. yani yeğeni için yazıyor.

    -ya da ölümsüz aşkına...

    ya da her kimse ona. ama aşkı bu konunun dışında bırakalım ve insanın "işte, bunların sayesinde insanlar beni unutmayacak." düşüncesiyle bir tutalım. ve unutmadılar da. unutmuyoruz. ve buna katlanmak için elimizden geleni yapıyoruz da. parça parça mirasımızı oluşturuyoruz ve belki bütün dünya sizi unutmasın diye ya da birkaç kişi sizi unutmasın diye, ama öldükten sonra da hatırlanmak için elinizden geleni yapıyorsunuz. ve o yüzden; hala bu kitabı okuyoruz. hala o şarkıyı söylüyoruz. ve çocuklar; anne babalarını ve onların anne babasını hatırlıyor. ve herkesin kendi aile ağacı var. ve beethoven'in kendi senfonisi var. ve o bizim de senfonimiz. ve yakın gelecekte herkes dinleyecek.

    ama işler tam o noktada bozulmaya başlıyor işte, çünkü çocuklarımız ölecekler. ve onların çocukları da ölecek ve bu böyle devam edecek. sonra büyük bir tektonik kayma gerçekleşecek. israfil sura üfleyecek ve batı plakaları kayacak. ve okyanuslar yükselecek, dağlar düşecek. ve insanlığın %90'ı ölecek. bir çırpıda. bilim bu. geride kalanlar yüksek yerlere gidecek ve sosyal düzen yok olacak. ve ilkel zamanlardaki gibi leşçil olmaya, avcılık yapmaya başlayacağız ama belki, birisi bir gün, eskiden bildikleri bir melodiyi mırıldanacak. beethoven'ın dokuzuncu senfonisini. ve bu da herkese küçük bir umut verecek. insanlık yok olmanın eşiğinde ama biraz daha yaşamaya devam edecek, çünkü birisi, bir başkasının bir mağarada bir melodi mırıldandığını duyacak ve kulaklarında hissettikleri o fizik, onlara korkudan veya açlıktan veya nefretten başka bir şey hissettirecek. ve insanlık devam edecek, medeniyet tekrar yerine oturacak.

    ve şimdi o kitabı bitireceğinizi düşünüyorsunuz. ama uzun sürmez bu. çünkü çok geçmeden, gezegen ölecek. birkaç milyar yıl sonra, güneş kızıl bir deve dönüşecek ve bütün dünyayı yutacak. bu bir gerçek. konusu gelmişken, belki bir başka gezegende hayat kuracağız. aferin bize. belki bütün bu önemli şeyleri de yanımızda götürmenin bir yolunu bulduk. mona lisa'nın bir fotokopisini götürürler, birisi görür ve üzerine birazcık uzaylı boku serpiştirir, yeni bir şeyler çizer ve her şey böyle devam eder. ama bu önemli değil.

    insanlık beethoven'ın dokuzuncu senfonisini geleceğe taşısa da gelecek bir gün duvara toslayacak. evren, genişlemeye devam edecek ve sonunda bütün maddeleri de götürecek.

    elde etmek için gayret gösterdiğiniz her şey sizin ve gezegeninizin diğer tarafındaki bir yabancının, farkında olmadan tamamen başka bir gezegendeki gelecekteki bir yabancıyla paylaştığı her şey, size kendinizi büyük hissettiren veya ayakta tutan her şey yok olacak.

    bu boyuttaki her atom, kaba kuvvetle işte bu kadar basit parçalara ayrılacak ve sonra bu parçalanmış moleküller tekrar bir araya gelecek. ve evren, hiçbirimizin göremeyeceği kadar küçük bir noktanın içine çekecek kendini.

    yani isterseniz kitap yazabilirsiniz, ama sayfalar bunlar. bir şarkı söyleyip nesilden nesile aktarabilirsiniz. bir oyun yazarsınız ve insanların hatırlamasını, sahnelemesini umarsınız. hayalinizdeki evi inşa edebilirsiniz, ama en sonunda bunların hiçbirisi, çit kazığı gömmek için parmaklarınızı toprağa sokmaktan daha değerli olamaz. ya da sikişmekten. ki bence hemen hemen aynı şey.

    --- spoiler ---
134 entry daha
hesabın var mı? giriş yap