• take away shows mahlaslı mükemelito projenin diğer bir adı.
  • the lumineers ın performansı dinlenesidir.

    ho hey and big parade
  • https://www.youtube.com/watch?v=qu577tnp1ha

    dönüyoruz tutacağımızı sandığımız sözlerden.
    farketmeden çığlara sebep oluyoruz.
    içeriye dışarıya gidiyoruz, yerden havalanıp sonra tekrar konuyoruz.
    planımız yokmuş gibi havaalanlarında yaşıyoruz.
    buna ev diyoruz ama yolculuğun ta kendisi bu.
    ve yolculuk durduğunda perişanız işte.

    dönüyoruz tutacağımızı sandığımız sözlerden.
    herkesin hayatına bulaştığı zaman,
    istemeden kasırgalara sebep oluyoruz.
    tamam, bu bizim hatamız
    ama düşün, bizim suçumuz mu?

    öyle acıtıyor ki sanki kalbim parçalanıyor.
    hayalkırıklığı, akşamdan kalmışlık ve ecstasy...
    elimizden geleni yaptığımız halde
    pişman edip üzdüğümüz
    ne kadar çok insan var etrafta.
    hayalkırıklığı, akşamdan kalmışlık ve ecstasy...
    hayalkırıklığı, akşamdan kalmışlık ve ecstasy...

    dönüyoruz tutacağımızı sandığımız sözlerden.
    farketmeden çığlara sebep oluyoruz, of!
    kaçak tutuklulardan hiç farkımız yok.
    özgürlük bizi öldürecek olsa da burnumuzun dikine gidiyoruz.
    yolculuk bu ve daha uzaklara gitmek istiyoruz işte.
    bize bencil diyorlar ama uçak yanıyor görmüyorlar

    dönüyoruz tutacağımızı sandığımız sözlerden.
    herkesin hayatına bulaştığı zaman,
    istemeden kasırgalara sebep oluyoruz.
    tamam bu bizim hatamız
    ama biliyor musun yine olsa, yine yapardık.

    öyle acıtıyor ki sanki kalbim parçalanıyor.
    hayalkırıklığı, akşamdan kalmışlık ve ecstasy...
    elimizden geleni yaptığımız halde
    pişman edip üzdüğümüz
    ne kadar çok insan var etrafta.
    hayalkırıklığı, akşamdan kalmışlık ve ecstasy...
    hayalkırıklığı, akşamdan kalmışlık ve ecstasy...

    öyle acıtıyor ki sanki kalbim parçalanıyor
    hayalkırıklığı, akşamdan kalmışlık ve ecstasy
    elimizden geleni yaptığımız halde
    pişman edip üzdüğümüz
    ne kadar çok insan var etrafta
    hayalkırıklığı, akşamdan kalmışlık ve ecstasy...
    işte bunlar bizim tek ödevimiz
    işte bunlar kaderimiz.

    ****
    diye çevirdim
  • miracles kısmı da şöylece evinize füze atar:

    miracles (back ın time)

    ı still have some pictures on my wall
    ı still know the places where they're from
    ı still find all answers in my dreams
    ı still feel the gum under my shoe

    how about holding a palm full of miracles
    how about building a house on the moon

    do you really wanna go back in time?
    do you really wanna go back in time?
    do you really wanna go back in time?
    do you really wanna go back?

    ı still care about you being well
    ı still wonder how we conquered hell
    ı still love this nonsense team we make
    ı still think we're twisted both the same

    how about holding a palm full of miracles
    how about building a house on the moon

    do you really wanna go back in time?
    do you really wanna go back in time?
    do you really wanna go back in time?
    do you really wanna go back in time?
    do you really wanna go back in time?
    do you really wanna, really wanna go?
    do you really wanna go back in time?
    do you really wanna go back in time?
    do you really wanna go back in time?
    do you really wanna go back in time?
    do you really wanna, really wanna go?
    do you really wanna go back in time??
  • yukarıda türkçe'ye çevirdim sözlerini. "miracles" kısmını da çevirecektim. sonra bir baktım ki sevmemişim ben o bölümü. şarkıyı dinlerken pek dikkat etmemiştim ama çevirmeye kalkınca pek de mantıklı gelmedi söyledikleri o bölümün.

    yok ayda ev kuralım mı? yok bir yangının külünde köfte pişirelim mi?

    olmaz sevgili dostum. yangın yakıp geçer, elinde kalanlarla anca kirli tencereleri temizleyebilirsin. o da bulaşık makinesinin daha iyi temizleyeceğini bilerek...

    neyse işte öyle.

    belki sadece şu beyit çevrilebilir. "ı still wonder how we conquered hell" de işte bazı cümleleri başka bir dile çevirmek oldukça zordur. bu da o cümlelerden biri. türkçe'de aynı tadı vereceğinden şüpheliyim yani. ya da benim yeteneğim yetmiyor çevirmeye.

    ha bir de bu şarkıyı sevdiyseniz bir de agnes obel diye biri var. onu da dinleyin. muhtemelen onu da seveceksiniz. bakın buradan:

    https://www.youtube.com/watch?v=hqzgvkf00di
  • the do versiyonu yeni yılın ilk iş gününe güzel başlama sebebidir.
  • miracles kısmını daha fazla beğendiğim (bkz: the dø) eseri. şarkının bu bölümü ileri şizofrenik bireylerle yapılan konuşmalar kadar dağınık ve bir o kadar da cezbedici geliyor bana.

    bu bölümde geçen tekrarlı bölümler dışında hoşuma giden parçalarsa:

    “i still have some pictures on my wall
    i still know the places where they're from
    i still find all answers in my dreams”
    ...
    “how about holding a palm full of miracles
    how about building a house on the moon”
    ...
    “do you really wanna go back in time?
    do you really wanna go back in time?
    do you really wanna go back in time?
    do you really wanna go back?”
    - - -
    son kez “do you really wanna go back?” dedikten sonra bir saniye geçmeden “i still care about you being well” (4:56 - 5:04 aralığında) demesiyle gecenin bu saatinde yüreğimi dağlamış bir bölüme de sahiptir aynı zamanda.
    - - -
    “i still care about you being well
    i still wonder how we conquered hell
    i still love this nonsense team we make
    i still think we're twisted both the same”

    kendi şarkım olsa anca bu kadar sevebilirdim.

    bu da linki
  • https://www.youtube.com/watch?v=qu577tnp1ha

    her dinlediğimde içimi dağlıyor. başı ayrı sonu ayrı güzel.

    ..how about,
    holding a palm full of miracles..
hesabın var mı? giriş yap