• tüm marketlerde aynıki yazın kamilkoç ön büro(bilet satışında) çalışmıştım hem kafan şişiyor tüm gün binbir çeşit insanla uğraş asgari ücret zaten marketten pek bi farkı yok sadece ayakta değilsin günde 48 saat çalışıyorsun ama bu ve market sektörü insanı mahvediyor bi anlık dalgınlıkla 10 tl fazla bile versen cebinden karşılıcan ya zaten asgari ücretle çalışıyon ne alıyonki ne vereceksin hiç unutmam bikere yaz ayıydı calıstığım zaman 2-3 işle uğraşırken telefon tutmaktan elim terlemişti adama 10 tl para üstü vericektim yanlıslıkla 2 tane 10 tl para üstü verdim fark ettim adam 1 saniye durmadı aldı parayı cebe attı dedim bi efendi 10 tl fazla verdim yok ne cebindeki parayı cıkardı nede fazla verdiğimi kabul etti kontrol etmeye bile yeltenmedi herif 10 tl girmişti 10 tl kücük bi para gibi gelebilir ama ben orda 2 saat calısmıs oluyodum ozamanlar kasiyerlik vb işlet sıkıntılı işler aslında bulaşılmaması gerekiyor insanlarlada uğraşmak cabası
  • arkadaşım git meslek sahibi olabileceğin işte çalış.kolay ve vasıfsız işi tercih edersen yapılanlara göz yummak zorundasın.herkes a101,bim,şok,flo,lcw,de facto vs. çalışırsa maalesef gelecekte daha kötü olacak.
  • ülkemizdeki hukuk düzeni işvereni kolladıkça zayıfın güçlü karsısındaki hakkı terazide eşitlenmedikçe ne yazık ki bunlarla karşılaşmaya devam edeceğiz.

    neden sesimizi tam olarak çıkaramıyoruz?
    neden hak aramak anarşistlik sayılıyor?
    devleti var eden biz değil miyiz ki bu kadar pasif kaldık ?
    bin yıllardır gelişen insan hakları ve hukuk bunun için mi?
  • çalışma bakanlığı hiç mi denetlemiyor buraları? evet muhakkak denetimde herşey usule uygun gösteriliyordur. zaten denetimlerin amacı da bu saman altından su yürütmeleri açığa çıkarmak değil mi? ha pardon doğru çoğu yerde denetimler haber veriliyordu değil mi? unutmuşum... o denetimleri bi zahmet habersiz yapın, çalışanları alın karşınıza sorun, yoksa kağıtta herkes haftada 45 saat çalışıyor tabi ya...
    kurumsal marketler migros vb. haricinde çoğu markette durum bu malesef. hatta çoğu avm mağazalarıda 12 saat çalıştırıyor. çok yorucu insanlık dışı uygulamalar bunlar. çalışanlar itiraz etse işine gelirse derler, patron kolayı bulmuş, işsiz çok farkında.
    çalışma bakanlığına şikayet edebilirler aklıma gelen tek fikir bu.
    birileri bahşiş demiş. kasada çalışan insan asla extra para alamaz. yanlışlıkla alır ancak oda kasa fazlasıdır, kendi cebine girmez patronun cebine girer. kasası açık verirse maaşından kesilir...
  • sadece bu marketler değil normal yerel marketler bunların daha kötüsü.

    bizzat aile bireylerimden çalışan oldu 1,5 sene yerel markette çalıştı, çalışmaz olaydı.

    sabah 7buçuk başlangıç akşam 8 haftanın en az 3 günü mesaiye kalıp 11e doğru çıkardı bu mesailerin parasını çoğu zaman vermezlerdi, bayramlarda değişirdi bi baydam ilk 2 gün tatil olurdu diğer bayram son 2 gün ya da 1 gün işçinin durumuna bağlı.
    anlıyacağınız orda çalışan insanların gerçekten işi zor yapılacak bir iş değil ama insanlar napsın başka iş fırsatlarıda bunlardan farklı değil.
    almama gibi bi protesto yapamayız ancak çalışan işçilerimiz işçi haklarının farkında olursa işçi sendikasını takip ederse belki bi nebze düzelme olabilir, topyekün devlete kalırsak işimiz zor...
  • üniversite döneminde a101'de 3 sene çalıştım.evet öyle bir kural vardı. ancak bir süre sonra müdürden gizli arkadaşların kanına girdim ve kasada oturmak istediğimizi söyledim ve oldu. ama sorunlarımız hala bitmedi. ki zaten en büyük sorun da o değildi.asıl sorun burada duyar kasan, "müşteri her zaman haklıdır" saçmalığını hayat felsefesi edinen, fiyat farkı bahanesiyle kasiyerin 3-5 kuruşuna tamah eden insanımsılardı. yok çok yorucuymuş yok bilmem ne. değil arkadaş ortamını yaptın mı var ya tadından yenmez ama. günboyu şefin, müdürün kölesi olmuş yaratıklar aldıkları yoğurt, yumurta gibi şeylerin kendisini kasiyerin, personelin tanrısı olduğunu düşünüp, bizleri insan yerine koymuyorlardı.asıl sorun buydu. etiketi koyarsın yine fiyat sorar. söylersin niye o kadar pahalı der.saat konusuna gelince şirket kuralları açıktırç ancak müdürün şerefsizse ve sen de hakkına sahip çıkmayan bir andavallıysan vay haline. şirket zaten seni bir bilançodan ibaret görmektedir.ama müdürle arayı iyi tuttun mu krallar gibi çalışırsın.
  • bu market zincirindeki insanlık dışı kural uzun saatler boyunca ayakta durmak değil hiçbir şekilde. çok narin bir insan dahi olsanız bir hafta içinde alışırsınız emin olun.

    bütün marketin sorumluluğunu bazen iki bazen üç kişiye yükleyen, aynı anda hem kasiyerlik hem depo görevlisi hem de önyüzle ilgilenmenizi isteyen, bir yandan müşterilerin sorularına cevap vermeniz gereken, aynı zamanda bunlardan birinde sorun olduğunda azar yediğiniz bir oluşum. ya da örgüt mü demeliyim bilemedim.

    kapanışta tüm marketi silip paspas yapmayı saymıyorum bile.

    insanlık dışı kural nedir merak ediyorsanız bu market zincirinde dönen dolapları olduğu gibi anlatan bir yazıyı okumaya davet ediyorum hepinizi.

    sıkılmayın okuyun.

    "harca harca bitmez" derken a101 neyi kast ediyor olabilir? türlü hilelerle göz koyduğu cebimizdeki parayı mı, baskı altında tuttuğu işçilerin sabrını mı? 2016’da tez koop iş sendikası’na örgütlenen a101 market işçileri, ağır iş koşullarına karşı nasıl patronlara geri adım attırdıklarını anlatıyorlar. 15 temmuz darbe girişiminin işçilere karşı hem havuç hem sopa olarak nasıl kullanılmaya çalışıldığını onlardan dinliyoruz. sürecin başında işten atılanlar oldu, dava açtılar, kazandılar, örgütlenmeyi büyütme kararlılığı pekişti. samsun’da başlayan ve türkiye’ye yayılan a101 sendika örgütlenmesi market sektöründe örnek oluşturuyor. samsun’da örgütlenmeye öncülük ettikleri için işten atılan ve halen a101’de çalışıp örgütlenmeyi sürdüren işçilerle görüştük.

    örgütlenmeye nasıl karar verdiniz?

    - bizim örgütlenmemiz ‘hakkımızı ne şekilde birlikte savunuruz’ diye başladı. çünkü samsun’da işsizlik var, herkes bundan korkuyor, bunu çok iyi kullanıyorlar. tek başımıza bir şey yapamayacağımızı anladık, birlikte mücadele etmeye oradan karar verdik.

    - işçiler arasında onurlu, dik duran arkadaşlarımız da var. bu şekildeki arkadaşların birleşmesiyle örgütlenme başladı. sizin derginizin adıyla, ‘boyun eğmeyen’ işçilerin, sisteme karşı gelenlerin mücadelesiyle...

    - aslında sisteme herkes karşı, a101’deki çalışanların da yüzde 80’i, yüzde 90’ı karşı. ama kimse sesini çıkartamıyor. sesini çıkartanları işten çıkararak susturmaya çalışıyorlar.

    hangi şikayetler üzerinden örgütlenmeyi giriştiniz? iş yeriyle ilgili en ciddi sorunlar nelerdi?

    - ben 6 ay kadar çalıştım. çalışma saatleri çok yoğun. molalarda, iş çıkışlarında selamlaşmaya bile fırsat vermiyorlar. hızlı hızlı yemek zorundasın çünkü müşteri var deniyor.

    - personel yetersiz. mağazanın cirosuna göre personel sayısı belirleniyor. cironun artışına bağlı olarak insan ekleme vaadinde bulunuyorlar. ama şirket ‘discount’ lafını da ezberletmiş, yani her şeyden tasarruf. esas dert ise işçiden tasarruf.

    - az personelle çok iş mantığı var. mesela yeni bir uygulama gündeme getirdiler. dört kişilik mağazada personelden üçünü tam zamanlı devam ederken birini yarı zamanlıya düşüreceklerdi. ilk eylemle birlikte bunu önledik.

    - bazı yöneticiler son kullanma tarihi –biz buna skt diyoruz- ürünlerde fireye girmemek için bize ‘bu ürünleri satın, yoksa sizin izinlerinizi iptal ederim’ tarzında baskı yapıyorlardı. bu ürünleri satmadan 17’de çıkamazsın gibi sözler söylüyorlardı. e böyle olunca insanlar baskılardan bunalıp kendiliklerinden işten çıkıyorlar. sonuç olarak yeni personel istihdam ediliyor.

    istihdam şampiyonu a101'e sgk'dan ceza

    a101’in 2016-2017 yılında istihdam şampiyonu olduğu haberlerine ne diyorsunuz peki?

    - evet ama nasıl? çok işçi almalarından değil işçi sirkülasyonun çok fazla olmasından kaynaklı!

    - geçtiğimiz dönemde bir yasa çıktı, işkur üzerinden istihdam, a101 bundan çok faydalandı. özellikle bugükü iktidarın sermayesi olan kesimler bunu kullandılar, başta bim ve a101 geliyor. işkur’un programına göre süre tamamlanınca hemen işten atıyorlar.

    - işkur’un koyduğu standartlara göre resmi tatillerde çalıştırmama kuralı var, ama buna uymadılar. işkur’a şikayetler oldu, hatta bir süre a101’e kuralsızca çalıştırdığı için eleman vermediler. sonra mecburen şirket kuralı uygulamaya başladı. a101’in mantığı şu; devlet maaşını veriyor, sigortasını yapıyor, o da bedava çalıştırıyor, bir sene son yallah... böylece istihdam birincisi!

    - sürekli baskılardan ve mobbingden dolayı iş çıkışları meydana geliyor. bu da a101’i istihdam şampiyonu yapıyor. yani pek övünülecek bir şey değil.

    - ayrıca sgk’dan yediği cezalardan kimse bahsetmiyor. bir a101 mağazasında en az dört kişi çalıştırılması gerekiyor. fakat ben toplamda dört kişi çalıştığımızı neredeyse hatırlamıyorum bile. böylelikle diğer işlerde bizim sırtımıza binmiş oluyor. hatta bundan dolayı sgk ceza kesti a101’e. bunun üzerine yönetimdekiler uygulamadan elde ettikleri kazançla yedikleri cezayı kıyasladılar ve uygulamaya devam ettiler. çünkü elde ettikleri kazanç 15 milyonken kesilen ceza sadece 4 milyondu!

    - bu eksik personel sorunu sadece samsun’da yok. türkiye’nin değişik illerinde, özellikle antalya’da sürekli eksik personel ile çalışılıyor. bu sorunu patronlara ilettiğimiz halde sorunu çözmedikleri gibi bizi kale bile almıyorlar. bu konuda bildiri bastırıp halkımızı a101’den alışveriş yapmamaya davet edeceğiz.

    "cebimden para verip skt tavuğunu kasada geçiriyorum..."

    baskı nedeniyle son kullanma tarihi geçmiş ürünleri satıldığından bahsediyorsunuz. bu tehlikeli değil mi?

    - şimdi mağazada sıfır ürün istemiyorlar. yani satışı olan bir ürün mutlaka rafta olacak, müşteriye yok demeyeceksin. dolayısıyla o ürünün her durumda siparişini vereceksin. ama bu ürünler örneğin rafta satılmadığı zaman bu defa kasa yanına satışa sunuluyor, soğuk zinciri kırılıyor, vatandaşın hayatıyla oynuyorlar...

    - çalışanlar bunu yapmak üzere baskı altında tutuluyor. o kadar çok mağaza açılıyor ki, cirosu düşük olan yerlerde fire oluyor. akşam eve gidince rüyamda bile tavuk satmaya çalışyordum. örneğin ben fire vermemek cebimden fire para verip skt tavuğu kasadan geçirip çöpe attığımı biliyorum...

    - şirket ne olursa olsun satacaksın diyor. böyle olunca ürünün üstündeki tarihi silmek zorunda bırakılan arkadaşlarımız var. her akşam ne kadar fire girdiğimizi bölge sorumlusuna dönüyoruz. bunun sonucunda fire miktarı fazla olursa bölge sorumlusu gece saat kaç olursa olsun bizi arayıp hesap sorabiliyor. yani mesai evde de devam ediyor.

    - ben depo ayağındaydım. depo, bize ‘skt’si yakın ürünleri şehir içi her mağazaya birer tane at’ diyor. ama mağazanın bu ürünü satıştan kaldıracağı süre içerisinde benim depodan ürünü çıkarmam isteniyor, mağazaya ulaştığında zaten bu süre dolmuş oluyor. fire mağazaya gitsin isteniyor. yani depo skt ürünleri mağazadakilerin üstüne atıyor.

    - bir başka örnek; diyelim bir ürün bir mağazada az, bir başka mağazada fazla satılıyor. sen skt’si yakın ürünün çok satıldığını bildiğin mağazadaki arkadaşını arayıp ‘sipariş verme ben sana elimdeki göndereyim’ diyorsun. ama bu defa onun elinde de kalıyor. böylece işçiler birbirine düşürülüyor. bu yönetim tarafından bilinçli şekilde yapılıyor, insanların birbirilerine olan güvenleri sarsılıyor, birbirlerinin kuyularını kazmaları isteniyor, böylece örgütlenmenin önüne geçmeye çalışıyorlar.

    "bilgisayar sistemi fazla mesaileri kaydetmiyor"

    mesailer nasıl a101’de?

    - çalışma saatleri dengesiz ve çalışma koşulları ağır. 7 buçuk saatten fazla çalışılması yasakken her zaman daha fazla çalışıyoruz. baskı hiyerarşik bir şekilde tepeden aşağı doğru uygulanıyor. sorumlular inisiyatif alıp bu baskıdan çalışanları korumaya çalışsalar da bu sefer onlar da müdür tarafından baskı altında kalıyorlar. aynı zamanda farklı a101’lerdeki çalışanlarla iletişim kurmamız engellenmeye çalışılıyor. bu hem diğer çalışanların örgütleneceği korkusundan hem de çalışma saatleriyle ilgili başka bir mağazanın örnek gösterilmemesi için yapılıyor. böylelikle “işini iyi yapan” bir sorumlu diğer mağazalardan daha yoğun bir baskı uygulayabiliyor.

    - a101’de çalışan haftalık 156 saat ve 195 saat çalıştırılan iki tür istihdam var. ama herkes bu saatlerin üstünde çalıştırılıyor. örneğin öyle bir bilgisayar sistemi kurmuşlar ki 195 saatten fazla çalışma olduğunda o sisteme giremiyorsun. yani fazla mesailer işlenemiyor. işçilerin şikayetleri üzerine sistemdeki azami saat sınırını 224 saate çıkardılar. yine de 235-240 satten aşağı çalışan yok. bu düzenlemeyle fazla mesai yapanların mesaisinin bir kısmı kaydedilmeye başlandı, onlara da mesai parası yerine izin vermeye başladılar.

    samsun'da sel olduğunda tadilat yaptırdılar"

    mesai dışında zorla çalıştırma var mı?

    - iş tanımımız içerisinde olmamasına mağazanın taşınması ya da tadilatında da görev alıyoruz. işçiler normal mesai saatinin haricinde tadilat için sabah 4’e kadar çalıştırılıyor. bir de ertesi gün işe yine saatinde yani sabah 8’de gelmesi isteniyor. fazla mesailer hiç yatmıyor.
    samsun’da sağanak yağmurdan dolayı bir sel olmuştu. sel dolayısıyla bazı mağazalarda hasarlar oluşmuştu. benim on günlük raporum olmasına rağmen raporumun üçüncü gününde beni mağazaya çalışmaya çağırdılar. raporum olduğunu söylememe rağmen işten kaçmakla, arkadaşlarımı yalnız bırakmakla suçlandım. arkadaşlık ilişkilerini de kullanıyorlar bu anlamda.
    - bu selden dolayı ekstra çalışan işçilerin mesaileri yatmadığı gibi çalıştıkları zamanki verilen yemekler bile sıkıntılı oluyor. sorumlu müdürü arayıp işçilere verilecek yemek konusunu açtığında müdür 30 lira masraf kısıtlaması uyguluyor. 12 kişinin yemek masrafı olarak 30 lira ayırıyorlar. sadece 30 lira!
    çalışma saatleri dışında bile baskı devam ediyor. çoğu zaman izin günümüzde bile çalıştırılıyoruz. hatta yıllık izinleri bile kullanamıyoruz. fakat şu son süreçteki verdiğimiz mücadeleden dolayı baskılar biraz daha kırılmaya başladı ama yine baskı devam ediyor.

    "mücadeleyle birlikte yıllık izinler kullanılmaya başlandı"

    yıllık izinlerinizi kullanmanız mı engelleniyor?

    - evet yıllık izinleri kullandırmıyorlar. mesela bu sene çalışanlardan kimse kullanamamıştı izinleri. bir şekilde bahaneler üretiyorlar yıllık izin konusunda. karşı çıktığımız zamanda “zor durumlarda fedakarlık yapacaksın çalışıyorsan” deniliyor.

    - aynı zamanda iznimizi kullanmak istediğimiz vakitte kullanmamıza da izin verilmiyor. bütün bir yıl boyunca sıkı çalıştığımız için yaz döneminde kısa bir sürede olsa tatil yapmak istiyoruz ama ona bile izin verilmiyor. tatil yapmayı geçtim ben yıllık iznimi çocuğumun sünnet düğünü zamanında kullanmak istedim o bile engellendi.

    verdiğiniz mücadelenin mesai saatlerinde kimi iyileştirmeye neden olduğundan bahsetmiştiniz. aynı şey yıllık izinler konusunda da gerçekleşmedi mi?

    - olmaz olur mu... bu mücadeleyle birlikte yıllık izinlerde kullanılmaya başlandı. daha önce 1 hafta izin kullanmanın mağaza için sıkıntı olabileceğini söyleyenler şimdi korkudan 1 aylık izne bile seslerini çıkaramıyorlar. mesela 2 ay yıllık izin kullanan arkadaşım var. o kadar uzun zamandır yıllık izin kullanmamış ki hesaplandığında 2 aylık bir yıllık izin hakkı olduğu ortaya çıktı. bu örnek durumu daha net gösteriyor sanırım.

    "işçiler hem hırsızlıkla suçlanıyor hem hırsızlığa teşvik ediliyor"

    peki maaşlarda sıkıntı yaşanıyor mu?

    - maaşlarımız sabit değil. 2 yıl önce 2000 den aşağı maaş almazken son aylarda 1900’ü hiç geçmedi maaşım. bordrolarımızı alamıyoruz. maaşımızdan ne kesildiğini göremiyoruz. belki de depo açıklarını maaşımızdan keserek kapıyorlar, bilemiyoruz.

    - primlerimiz de problemli. mesela ciro hesaplamasından alacağımız primin hesabını yaptık geçen ay. bu hesaplar sonucu prim olarak 262 lira almamız gerekirken 62 lira aldık. bunun sebebini sorduğumuzda ilk etapta bir açıklama yapmadılar. daha sonra yapılan incelemeler sonucunda haklı olduğumuz ortaya çıkınca 200 liramızı da yatırdılar. eğer bunları sorgulamasak kimsenin haberi olmadan primlerimiz az yatmış olacaktı.
    geçen bir arkadaşımız bölge sorumlusundan beş aydır bordro gelmediğini söyledi ve bordrosunu istedi. ‘maaşımız eksik yatıyor, bu konuyu araştıracağım ve sizi şikayet edeceğim’ demesi üzerine de işten atıldı.

    envanter açıkları çalışanların hırsızlıkla suçlanmasına kadar gidiyor, öyle mi?

    evet öyle. envanterde oluşan eksikler gerekçe gösterilerek çalışanlara ‘burada iç hırsızlık var, dikkatli olun’ deniyor, çalışanlar hırsızlıkla itham ediliyor. bu da işçilerin birbirinden şüphe duymasına sebep oluyor, karşılıklı güveni yok ediyor.
    sadece hırsızlık suçlamasıyla da kalmıyor. örneğin kasada çıkan açık bize yansırken, fazla para şirkete gidiyor. eğer bir kişinin kasasında fazla para çıkıyorsa o kişi hemen sınanıyor. o işçiyi denemek amacıyla işçinin haberi olmadan bilerek kasaya fazladan 100 lira koyuluyor ve günün sonunda işçinin o parayı alıp almadığı kontrol ediliyor. senin hakkında hırsızlık şüphesi olsun olmasın fark etmiyor hemen herkese yapılabiliyor bu test. işçiler hırsızlığa teşvik ediliyor açıkça.

    "şirkete darbe mi yapacaksınız?"

    örgütlenme hikayenize dönelim, süreç nasıl gelişti?

    - ilk örgütlenmeye başlamamız şöyle oldu. baskılar vardı ama patlak verme noktasına bir arkadaşımıza ‘işinizi düzgün yapın yoksa -kaba bir ifadeyle- s... gidin’ denmesiyle geldi. bardağı taşıran son damla o oldu. bu arkadaşımız kapalı, işini düzgün yapan bir arkadaşımızdı.

    - bir şeyler yapmak, haddini bildirmek gerekiyordu, sonuçları ne olursa olsun. ben 6 yıldır a101’deydim, kavak, asarcık’ta çalışmıştım. değişik mağazalarda çalıştığım için bir sürü hak yemeyen insanı tanımıştım. ilk tepkide bir anda bir baktık ki 40 kişi olmuşuz. düzenli toplantılar almaya başladık. bu haziran 2016’da başladı. ama biz sendika nedir bilmeyiz, daha önce hak hukuk arama derdine düşmemişiz, arayanlara terörist gözüyle bakmışız. bu işten anlayan arkadaşlara ulaştık. whatsapp grubu kurduk. grupta işçi hakları, toplu iş sözleşmesi konusunda yazılar paylaştık. ama yönetime dair yorumlar da yapılıyordu. sürekli insanları aptal, beceriksiz, işe yaramaz gördükleri konuşuluyor, buna dair ne yapılacağı tartışılıyordu. bu 40 kişiden biri yönetime yazışmalarımızı iletmiş. bunu bekliyorduk çünkü a101 yönetimi çalışanlarına arkadaşlarını satmayı teşvik ediyor.

    - bir gün genel müdür öncü olduğunu düşündüğü altı kişiyi ayrı ayrı depoya çağırdı. çapraz sorguya aldılar. whatapp grubun varmış dediler ve tüm yazışmalarımızın çıktısını gösterdiler. hemen anladım ve tepki gösterdim. ‘ben işimi yapıyorum, şikayetiniz varsa onu söyleyin, onun dışında özel yazışmalarıma karışamazsınız’ dedim. tam 15 temmuz dönemiydi. ‘siz şirkete darbe mi yapacaksınız?’ diye benim gözümü korkutmaya çalıştılar. ‘daha hiç bir yerde iş bulamayacaksın, sicilin kirlenecek’ dediler. bu sözleri diğer görüşmeye çağırdıkları arkadaşlara da söylediler. öyle ki, bir arkadaşımız intiharın eşiğine geldi.

    darbeyi size baskı yapmak için fırsat olarak kullandılar yani...

    - öyle ki görüşmede örneğin benim telefonuma el koydular. ellerinde olsa iki kişi koluma girecekler suçluymuşum gibi. sanki emniyetten geliyorlar. müdür görüşmede ‘savcılıktan özel izin aldım, telefonunuzu dinliyorum’ dedi. ohal’in olduğu dönemde devlet işi gücü bıraktı beni dinleyecek!

    - ertesi gün çalışanlardan 26 kişi topluca depoya çağırıldı. orada sivri dilli konuşanlardan iki kişiyi işten çıkardılar. onlardan biri de bendim. genel müdür o toplantıda bize ‘çıkaracaklarımızı çıkardık, sizden kimse çıkarılmayacak’ dedi. ben de ‘size hakaret edenlere hakaret davası açın madem, neden komple grubu yargılıyorsunuz’ dedim. ertesi gün beni de işten çıkardılar!

    15 temmuz'da yanımızda olduğunuz için şirketin ikramiyesi!"

    - toplamda sekiz kişi böyle işten çıkarıldı. bazı arkadaşlara ‘sendikaya üye olmak suç’ dediler. diğer yandan ‘sizi yöneticilere küfürden, a101’e karşı darbe yapmaktan çıkarıyoruz’ dediler. whatsapp konuşmalarını resmen delil olarak kullanamıyorlar tabii özel olduğu için. iyi niyeti kötüye kullanma gerekçesiyle resmen bizi işten çıkarmış oldular. o yüzden işkur’dan işsizlik maaşı alamadık. üstelik başka bir işe girerken bizi etkileyecek bir madde.

    - işten atılanların fazla mesailerini hesapladılar. bir gün bölge sorumluları iş çıkışı toplanıp gece yarısına kadar ne kadar fazla mesai varsa o kadar telafi izin formunu kendi kendilerine doldular. yani sahte imza ile fazla mesailer yerine izin kullanılmış gibi gösterdiler! bu formları istanbul’a yolladılar.

    - a101 muhtemelen bu kanunsuzluğu türkiye genelinde uygulanmıştır, ama biz samsun’da tespit ettik ve bimer’e şikayet ettik. sonra baktık hesaplarımıza farklı miktarlarda paralar yatmış. ama bölge sorumlularının haberi yok, paralar mağazanın merkezinden yatırılıyor. bize dediler ki ‘bu paralar 15 temmuz’da yanımızda olduğunuz için şirketin ikramiyesidir!’ ama öyle olsa herkes eşit para yatması gerekir. belli ki merkez bu sahtekarlık nedeniyle çok büyük cezalar ödeyeceğinden korktu, devletle anlaşarak fazla mesaileri bu kisve altında ödemeye karar verdi.

    "helal olsun çocuklar, hakkınızı arayın"

    işe iade ve tazminat davası açtınız. bu süreçte mücadele nasıl ilerledi?

    - atakum’da yenimahalle mağazası ve ilkadım’da uğur mumcu mağazası önünde iki eylem yaptık. bu eylemlere a101 işçileri dışında dışarıdan arkadaşlar da destek verdiler. çevrede apartmanlardan çıkıp alkışlayan da oldu. ‘helal olsun çocuklar, hakkınızı arayın, sonuçta bizim de evlatlarımızı buralarda çalışıyor’ şeklinde destekler gördük.

    - şişecam işçierinin grevi sırasında a101 işçileri olarak fotoğraf çekip onlara mesaj gönderdik. 1 mayıs’ta pankart açtık, ama tek bir arkadaşımız yürüyebildi çünkü geri kalanlar çalışıyordular. polislerin tepkisi ‘a101 ne alaka’ oldu... meydana gittiğimizde pankartımızı gören bir sürü emekçi yanımıza gelerek ‘demek ki a101’de de emeğini savunan insanlar varmış’ diyerek bize destek oldular.

    - eylemlerin duyulmasından istanbul’daki şirket merkezi çok rahatsız oldu, samsun’a baskı yapmaya başladı. bölge müdürünün hesap veremeyeceği bir durum ortaya çıktı. a101’in ceo’suna durmadan yaşananları mail atıyorduk, cevap gelmiyordu ama samsun yönetimine yansımalarını görüyorduk.

    - mesela bizi işten atan genel müdürün torpille yükselttiği kayınbiraderini yine kendisine işten attırdık!

    bizi korkuttuklarını zannediyorlardı, şimdi kendileri korktular"

    sorunları sadece merkeze baskıyla mı çözüyorsunuz peki?

    - her şey istanbul’la çözülmüyor tabii. bizim istanbul’la sorunları çözmemiz buradaki genel müdürü zor durumda bırakıyordu. biz de sorunları daha hızlı çözmek için, işçilerin daha rahat çalışması için genel müdürle görüşmek istiyorduk. bizi işten çıkarırken başka işe giremezsiniz demişlerdi, hem öyle olmadığını göstermek için hem de a101 işçileri adına biz buradayız demek için..

    - dava sürecinde genel müdür bir yandan kendini ağırdan satıp diğer yandan tanıdıklar araya sokarak bizimle temas kurmaya çalışıyordu. bir arkadaşımızın ağzından laf almaya çalıştılar. biz de ona ‘safa yat, talepleri ilet’ diye görev verdik. doğrudan muhatabımızla görüşmek için. bir aylık süre tanıdık. o arada üç arkadaşımızın mahkemesi hem sendikal tazminat hem işe dönüş şeklinde kazanımla sonuçlandı. bunun üzerine görüşmeye mecbur kaldı.

    - mahkeme kararı üzerine görüştüğümüzde bize ‘yanıma gelseydiniz sorunu çözerdik’ dedi. tabii kendini aklamanın derdinde. bize eylem yapmayın demeye çalıştı. atılan arkadaşları geri alabileceği sinyalini verdi. ‘peki kimler geri dönecek ve hangi şartlarda çalışacaklar’ diye sorduğumuzda kem küm etti.

    - bizi korkuttuklarını zannediyorlardı ama şimdi işten çıkardıkları arkadaşlar için ‘dosyalarını inceleyip geri alabiliriz’ diyorlar. temyize bile göndermeyebileceklerini söylemişler. mahkeme sonuçlarından çok korktular ve u-dönüşü yaptılar.

    iş yerinde son olarak durum nedir?

    - biz genel müdürün görüşmeyi manipüle edip zaman kazanmaya çalıştığını anlamıştık. nitekim daha ilk sorunu ilettiğimizde bunun sonucunu gördük: depo şefi bir toplantı yapmış, çalışanlarla işlerin geciktiğini söylemiş ve işleri toparlamak için ‘gerekirse eşinizle bile yatağa girmeyeceksiniz’ demişti! bu ahlaken, insanen kabul etmeyeceğimiz bir şey. bunu genel müdüre iletmemiz sonucunda böyle bir şey varsa bunun cezasını vereceğini tarafımıza iletti. fakat örtbas etti. tıpkı depoda gerçekleşen usülsüzlükleri, hırsızlıkları kendisine bildirdiğimiz halde örtbas ettiği gibi.

    - ancak örgütlenmemiz sayesinde diğer çalışan arkadaşlara bir özgüven geldi. şimdi a101’de birlik beraberlik var. farklı işlerde çalışmaya başladık ama buradaki arkadaşlarla onbeş günde bir toplanmaya devam edebiliyoruz. karar alıcı bir kemik kadromuz var.

    - öyle bir birlik oluştu ki kemik kadronun aldığı kararlara tüm a101 samsun emekçileri sonuna kadar uyup ‘mağazalar yarın açılmayacak’ desek ‘tamam’ diyebilecek durumdalar.

    "türkiye genelinde taban örgütlenmeleri kurmaya davet ediyoruz"

    - tüm türkiye’den dönüşler alıyoruz. özellikle antalya, adana, mersin, istanbul bölgelerinde taban örgütlenmeleri oluşmaya başladı. yakında buralarda baskılara daha fazla sabır gösteremeyecek arkadaşların eylemleriyle karşılaşılabilir. biz de böyle bir durumda samsun a101 emekçileri olarak her türlü desteği arkadaşlarımıza vereceğimizi taahhüt ediyoruz.

    iş bıraktığınız oldu mu?

    - mesailer nedeniyle depoda biz dört kişi atarlandık, iş bıraktık. gece ancak eve gidebiliyoruz, ertesi sabah yine iş, dayanılacak gibi değildi. bir hafta depoda iş yürümedi. beni geri çağırdılar. taleplerimizin karşılanması ve diğer arkadaşların da alınması şartını öne sürdüm, mecburen kabul ettiler. ertesi sene mesailer nedeniyle bu defa otuz kişi yine işi bıraktı. o zaman da her şeyi kabul ettiler. en çok korktukları şey mağazanın kapanması. işçilerin örgütlenip iş durdurmasından çok korkuyorlar.

    son olarak a101 işçilerine vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

    - tüm a101 emekçilerini öncelikle samsun a101 emekçileri adına selamlıyoruz. amacımız a101’deki çalışma koşullarını iyileştirmek, üzerimize uygulanan mobbingi bitirmek, alınterimizle kazandığımız helal paramızı gönül rahatlığıyla ailemizle yemektir. bu ancak ve ancak tüm a101 emekçilerinin birleşmesiyle ve tek vücut olarak hareket etmesiyle olur. a101 işçilerini işyerlerinde taban örgütlenmelerini kurmaya davet ediyoruz. örgütlenme konusunda bilgi almak isteyen arkadaşlar facebook sayfamızdan bize ulaşabilirler"
  • salaklıktır
  • iyi de başka işleri yapacak diye de müşteri dakikalarca kasada bekletilmez sayın çok bilmiş embesil esnaf kardeşler.
    bu bekletilme olayı bim ve a101 de çok oluyor. market patronları size söylüyorum müşteriyi kasada bekletmeyin eğer şerefsiz değilseniz . bir kişiye 50 tane iş vermeyin
hesabın var mı? giriş yap