• vallahi çok eğlenceli bu adamlar. türkiye için uluslararası platformda "bir rollce royce'un isteği ve tutkusuna ve bir rover'ın kaynaklarına sahip" demeleri bir yana erdoğan'ın dünya görüşünü de haksızlığa uğramışlık üzerinden prim yapmak olarak tanımlamışlar.

    "despite their success and relative power, the turks really can't compete on equal terms with either the us or regional "leaders" (eu in the balkans, russia in the caucasus/black sea, saudis, egyptians and even iranians in the me). with rolls royce ambitions but rover resources, to cut themselves in on the action the turks have to "cheat" by finding an underdog (this also plays to erdogan's own worldview), a siladjcic, mish'al, or
    ahmadinejad, who will be happy to have the turks take up his cause. the turks then attempt to ram through revisions to at east the reigning "western" position to the favor of their guy. given, again, the questioning of western policy and motives by much of the turkish public and the akp, such an approach provides a relatively low cost and popular tool to demonstrate influence, power, and the "we're back" slogan."
  • 4 metrelik demir çitler ve çitlerin arkasına çektiği bariyerler yetmiyormuş gibi çevresindeki kaldırıma saksı görünümünde beton bloklar koydurmuş, daha da hızını alamayıp kaldırıma bariyerler dikmeye başlamış elçiliktir. böylece hem imar yasasını hiçe sayarak hem de etrafındaki tüm yaya trafiğini bir anda aksatarak on puan on puan on puan kırk puanla şampiyon olmuştur.
  • özel eşyalarını koydukları bir bölümlerinde 1981 den beri sayaçsız olarak(kaçak) su tüketen,bu yüzden 100 bin ytl ceza ödemek zorunda kalan büyükelçiliktir.nihayetinde türkleştirdik ya adamları helal bize.
    http://ankara.hurriyet.com.tr/…/6181913.asp?gid=140
  • google maps'te ismi görünmeyen büyükelçilik. ayrıca paris caddesi tarafındaki kapısının hemen üstünde devasa boyutlarda çanak anten benzeri bir anten var.
  • kendi alanlarına sığmayıp kaldırımları da işgal etmiş olan ve etrafında fotoğraf makinesiyle gezdiğinizde üzerinizde spotların patlamasına sebep olan devasa kurum.
  • çukurambarda yeni bir elçilik inşaa ettiren büyükelçilik.
  • geçen sene ret yediğim garip kurum.

    internetten form doldurdum, parayı yatırdım, sırada bekledim, numaram çıkınca memurenin karşısına dikildim. gerizekalı kadın benden öncekiler türkçe görüşme istedi diye beni de türkçe zannetti, öğrendiği kadarıyla konuşmaya çalışıyor. direk transkripti açmış zaten, inceliyor da inceliyor.

    - not ortalamanız neden bu kadar düşük?
    + bazı dersler zordu. bazen de hocalar dersi zorlaştırdı. ("ayrıca tembelim" demek isterdim ama olmadı)
    - daha önce j-1 vizesi almışsınız.
    + evet
    - siz daha önce j-1 vizesi aldığınız için size 10 yıllık vize veremiyoruz
    + (ne alaka lan) peki
    - iyi günler (çat hoparlör kapatılır)

    ben zannediyorum ki "10 yıllık vize veremiyoruz, ihtiyacınız kadar verebileceğiz" diyor. meğer kadın o uyduruk türkçesiyle "bu nota ne vizesi be" demek istemiş bana. olayı da anlamadım, "pardon" diyorum hala kalın camın arkasından.

    + pardon
    - ... (bilgisayara bakıyor, sağa sola bakıyor. özellikle ilgilenmiyor.)
    + pardon (cama vuruyorum, hala sallamıyor)
    + pardon

    o sırada hoparlör açıldı. bana açtı zannettim ama benden sonraki kişiler gelmiş, onlar içinmiş meğerse. bunu farketmeden konuşuyorum ben de.

    + pardon vize veremeyiz dediniz de niye?
    - vermiyoruz
    + ama diğer dökümanlar da vardı, onlara bak...
    - vize ver-mi-yo-ruz (aynen böyle heceledi gerizekalı)
    + neden peki? burda evrakl...
    - eğer ısrar ederseniz burda güvenlik butonu var, siz bilirsiniz.

    bir de bunu derken hafiften bir sırıtması vardı, ağzını kırasım geldi kadının. içimden söverek çıktım salondan. hemen ordaki meksikalı tipli güvenliğe soru sormaya çalışıyorum. cam arkasından yine.

    + (nerde pencere, nasıl konuşacağız şeklinde el hareketi)
    - (benimkine benzer ama daha çok "ne ayak" şeklinde el hareketi)
    + (senin de geçmişini...) vizeyle ilgili bir sorum var, kiminle konuşabilirim?
    - kapının önündekilerle konuşabilirsin.

    girdiğim yerdeki türk memurların yanına gittim.
    + ya içerdeki memur beni ortalamam düşük diye reddetti, dosyalarım da vardı oysa.
    - notunuz çok mu düşük?
    + biraz evet.
    - o zaman sizin amerikaya yerleşip orda okuyacağınızı düşünmüş olabilirler.
    + nasıl ya. niye ki?
    - ortalaması düşük olanların oraya kaçıp orda okuyacağını düşünüyorlar, öyle bi mantıkları var.
    + hayret ya, tam tersi olsa neyse. ortalaması yüksek olan gider diye düşünürdüm ben olsam.
    - evet, onlar öyle düşünüyor ama.
    + neyse, iyi günler.

    bir umutla gidip kös kös evime döndüm. önceden work & travel'la amerikaya gittim, gerekli evrakların hepsini götürdüm, internetteki formdaki saçma sapan soruların hepsine düzgün cevaplar verdim, geldiğim noktaya bak. pasaportlarım da var, onları bile kontrol etmedi. bana da "yapacağınız işi..." diyerek eve gitmek kaldı.

    o zamandan beridir de yanımda götürdüğüm evrakları düzenlemedim. hala plastik dosyanın içinde dururlar. işin kötü tarafı o gün doğum günümdü. aldığım hediyeye lanet ettim.

    bu da böyle bir anımdır.
  • facebook sayfasında paylaştığı her şey altına mutlaka birkaç ülkücü / anti-amerikan insanın yorum yaptığı konsolosluk. özellikle bu insanların bu sayfayı takip etmeleri ise çok şaşırtıcı. ne işsizler var.
  • bir hamama gidip şarköy türküsü söyleseler kendilerine gelirler kanımca.
  • ambassador ricciardone's statement on taksim square protests
    may 31, 2013

    "of course, nobody could be happy to see those saddening images/pictures. i am not happy either. i wish a speedy recovery to all those injured; get well soon. but if you are asking me about u.s. foreign policy, as you know, freedom of expression, freedom of assembly, and the right to have peaceful protests are fundamentals of a democracy. i am not going to say anything further.”

    http://turkey.usembassy.gov/…ricciardone_53115.html
hesabın var mı? giriş yap