• kadroyu gördüm. sanırım bunu demek istiyorlar.

    now i painted your mother navy blue.

    türkçesi;
    (bkz: şimdi ananı laciverde boyadım)
  • sana sana sana hepinize be... rezil iğrenç yaratıklar.. hiç mi insanlık yok sizde ha? nedir bu alley ooplar, bu smaçlar ha nedir? nasıl yollarsınız o üçlükleri o tertemiz insanların potasına.. onlar galibiyet istiyor, madalya istiyor, kupa istiyor.. onlara merhamet edeceğinize, birde utanmadan, sıkılmadan alay ediyor küçük görüyorsunuz.. aslında alay edilecek küçük görülecek birileri varsa o da sizlersiniz.. kendini dünyanın tepesinde gören ama sadece basketboldan anlayan ve belki gırtlağınız iyi, bi de kadınlarınızın poposu fena değil olan sizler..olum bugüne kadar bilim dünyasına ne verdiniz götoşlarr. neyse utanacağınızı bilsem yüzünüze tükürmek isterdim ama ondan da anlamazsınız ki siz..
  • turnuvanın altin, gümüş ve bronz madalyalarını alabilecek kadro çıkarmış adamlar.
  • bir tane bile yurtdışı tecrübesi olan oyuncu barındırmayan kadro.

    yerel ligden oyuncularla nereye kadar gidebilirsin ey popoviç? *
  • yugoslavya dağıldığında belliydi zaten bunların böyle azıtacağı. yugoslavların ağa babası sırplar bile 40 sayı fark yediler bunlardan.* fiba başkanı olsam statüyü tamamen değiştiririm. bu azmanları dünya şampiyonasına almam. dünya şampiyonası yine yapılsın. diyelim sırplar kazandı. tamam aferin al şu madalyayı, yav he he şampiyonsun sen diye dıravdan bi kupa da verelim. sonra dünya şampiyonasına katılan takımlardan karma bir kadro yapıp bu hayvanoğlu hayvanlarla karşılaştıralım. belki 20 sayının altında fark yerler de en azından bir gram da olsa heyecan gelir. bu nedir arkadaş. ilk çeyrekte 35 sayı ne demek ya. nerede heyecan. nerede mücadele. sırplar da bi noktadan sonra kaçınılmazı görüp zevk almaya başladılar. benç ayağa kalkıp alkışlıyor falan fark 36'ya düşünce.

    o karma kadroyu nasıl oluştururuz, koçu kim olur o kısımlarını daha netleştiremedim. fiba başkanı olayım gerisi kolay.
  • turnuvalara alınmaması gereken takım. turnuvaların tadı çıkmıyor amk. sonu hep belli.

    bence turnuvayı kazanan takım abd ile süper kupa tarzında maç yapsın.

    birisi çıkıp aga bu nedir demeli.
  • bildiğim kadarıyla eskiden profesyonel oyunculardan (nba oyuncuları) değil amatör ncaa oyuncularından kurulan takımmış. o zamanlar avrupa ülkeleri dünya kupalarında ve olimpiyatlarda abd'ye rakip olabiliyormuş. 90'lı yıllarda abd profesyonel oyuncularla turnuvalara katılmaya başladığından beri genellikle turnuvaları domine edip rakiplerini maskara ediyor. belki de eskisi gibi ncaa oyuncuları ile katılmalılar çünkü gerçekten "siz çok güçlü oldunuz irving bize geçsin" durumu oluşuyor.
  • dünya şampiyonu olup nezaketen sevinen takımdır.bugün başka bir takım şampiyon olsa sabaha kadar altta kalanın canı çıksın oynar, bayılana kadar halay çekerdi.
  • yıkanırken sabunu düşürmeyin
  • kim hangi başlıkta yazmıştı bilmiyorum ama şu an bu kadar dominant olmasının sebebi avrupa'daki ekol ülkelerin dağılması kadar oyuncu transferlerine de bağlı. (entry'yi ve yazarı bulana şükela, intihal yapmayalım).

    amerika'ya giden birçok avrupalı oyuncu artık avrupalılar için rol model olmaktan, eğitici olmaktan çıkıyor. sadece milli takımlarda diğer oyuncularla beraber olabiliyorlar, birçoğu nba'den milli takıma bile gelmediği için o takımların gücü azalıyor. bunu türkiye özelinde gözlemleyebiliriz, başka ülkeler örneğinde de. fakat bu göcün en önemli etkisi, avrupalı üst düzey oyuncuların amerikan tarzına geçiş yapması ve dolayısıyla avrupa basketbolunun özelliklerinin kaybolması.

    bu göcün tersinde de amerikalı ikinci sınıf oyuncuların, özellikle guardların euroleague için avrupa'ya getirilmesi var. ve burada amerikalılar avrupa'ya ayak uyduracağına, en güçlü oldukları run and gun ve penetre üzerinden kendi oyunlarını oynuyor, avrupa basketbolunu biraz daha kökeninden koparıyorlar.

    bir diğer sorun kuralların da nba'nin yönüne doğru kayması. pota altı savunmasında fiba hakemlerinin tutumu gittikçe sertleşiyor. en ufak teması çalıyorlar, dolayısıyla savunma yapmak gerçekten zorlaşıyor. özellikle amerikalılar gibi hızlı, penetre gücü yüksek takımlara karşı savunma sertliğini koz olarak kullanan avrupalıların elinde pek bir şey kalmıyor.

    yalnız burada şöyle bir gerçek de var. bu adamların ülkesinde rekabet, başarı falan kutsal değerler. şimdi ekonomik ve toplumsal açıdan vardıkları noktayı prensip olarak beğenmeyebilirsiniz ki ben de beğenmiyorum, bu düzeyde bireycilik acayip asap bozucu fakat spor alanında bunun meyvelerini alıyorlar. idmanlardan sonra idman süresi kadar atletizm ve güç çalışıyorlar, bireysel beden eğiticileri var, kısacası kazandıkları parayı mutlak değer olarak hak etmeleri böyle adaletsiz bir dünyada imkansız olsa bile "ben bu parayı, bu statüyü hak ediyorum" diyebilecek kadar en iyisi olmaya çalışıyorlar. avrupa'daki oyuncular bu kadar çalışsa, aynı derecede atletizme ulaşamasalar bile o çok övdüğümüz taktik dehaları o zaman fark yaratır. fakat bu durumda imkansız.

    şu da bir gerçek ki, hakkını vermekle birlikte bu takımın basketbolunu sevemiyorum. ama adamlar kazanıyor aga. hem de ezici biçimde.
hesabın var mı? giriş yap