• hep büyük resmi görenlerce anlaşılması zor nedenlerdir.. * çünkü bu arkadaşlara göre - ki türkiye nüfusunun %85'ine tekabül ederler- amerika aldım verdim menfaatlerle hareket eder, devletleri karıştırmayı amaçlar.. her ülkedeki uçan kuş bile cia'den izin alır.. hoş bunlar tam olarak yanlış da değildir elbette ama gerçeğin ancak %10' unudur.. yani bu durum, bir otomobile bakıp onu direksiyondan ibaret görmek gibidir.. araba hareket edince de motor mekanizmasını hi anlamadıkları için direksiyon kendi kendine nasıl gidiyor diye sorarlar.. sonra da ama tabi direksiyonun içinde uzay iticileri var o iticilerle hareket ediyor.. diye üfürükten yorumlarını sıralarlar..

    şimdi abd stratejisi aslında 1898'ten beri pek değişmedi.. ki bu tarihi daha da geriye götürmek mümkün.. 1854 commodore perry'den de bahsedebiliriz ama.. neyse

    abd, ikincil başka amaçlar olsa da öncelikle müttefik tesis etmek adına dış müdahalelerde bulunur.. bu müttefik tesisi de elbette rastgele değildir.. kendisine karşı düşman ittifakı oluşacak coğrafyada müttefik üretmek adına hareket eder.. mesela küba'da 30 yıl ispanyollara karşı bağımsız mücadelesi veren ama hep yenilen kübalılar adına, ispanyollarla 1898'te savaşıp, kısa sürede ispanyolları yok edip (adamların gemi ile kaçmalarına bile izin verilmemiştir.) küba'ya bağımsızlığı ikram eder.. karşılığında küba'nın kendisine dost yöneticiler seçmesini ister.. eğer kubalılar bunu yapmazsa silahı ile adaya gelir istediği yöneticiyi atar.. 1959'da devrim başarı ile sonuçlanmasaydı büyük ihtimal ile devrimden hemen önce olduğu gibi küba abd'nin en önemli müttefik ülkelerinden biri olurdu..

    sonraki örnek güney kore.. kuzey kore' güney'e saldırdığında elbette rus desteği ile tüm kore'yi ele geçirecek durumdaydı.. abd güney kore'ye destek verdi.. güney kore'de doğal kaynaklar olduğu için değil.. çok daha değerli birşey için..
    orada kılçıksız komünist bir coğrafya istemediği için.. neyse güney kore böylelikle var olabildi.. varlıklarını ve sonrasında gelişimlerindeki abd rolü malum olduğu için müttefiklik ilişkieri devam etti.. güney kore bugün yönetim şekli ile, yaşam tarzı ile japonya gibi batı bloğuna ait bir ülke.. peki ne var yani orada da kılçıksız komünist bir coğrafya olsa.. bu coğrafya'nın birleşip abd için tehdit olma potansiyeli var.. böyle bir tehdit oluştuğunda abd'nin orada üs olarak kullanabileceği bir coğrafya dahi olamayacak..

    keza vietnam'daki müdahale nedeni de kore ile aynı.. kuzey vietnam, güney vietnam'a saldırıyor.. kuzey komünist, güney kapitalist.. abd güney vietnama'a önce silah desteği veriyor.. ancak bu yeterli olmuyor.. bir noktadan sonra asker desteği veriyor.. ancak bu da yeterli olmayınca. günün sonunda orayı terk ediyor ve güney vietnam diye bir yer kalmıyor.. eğer abd yenilmeseydi.. güney vietnamlılardan da bir güney kore daha çıkar mıydı? yani.. belki.. biraz biraz..

    afganistan olayı da temelde böyle.. orada müttefik bir afganistan oluşturmak isteniyor.. iran, çin ve rusya üçgeninin ortasında dağlık bir coğrafya söz konusu.. stabil bir afganistan'ın abd ile müttefiklik yaptığı durumda abd- çin denklemi değişiyor.. ancak siz 1 triyon dolar harcayıp, okullar yaptırıp eğitimler verdirip bir arpa boyu yol alamazsanız , kaynaklarınız bitinceye kadar inat etmezsiniz elbette.. bir noktada başarısızlığı kabul edip, zarardan kar diyerek geri dönüyorsunuz..

    ortadoğu hikayesi de böyle.. ırak müdahelesi sonrasında ırak'ta oluşan federe yapı saddam döneminin aksine müttefik olabilecek bir ülke oldu.. ırak'ta suriye'deki boyutlarda göçler de yaşanmadı.. yapısı değişse de merkezi otoriteden bahsetmek zorlaşsa da ırak toprakları değişmedi..

    afganistan'ın 1919'da başlayan bağımsızlığı sonrası yaşadığı çalkantılar bize dini sınıfın modern uygulamalarla sürekli bir çatışma halinde olduğunu ve ülkede siyasi otoritenin hem bu sınıfı hem de peştunileri kontrol etmek , ülkeden sürmek için sovyetlerle işbirliğine gittiğini gösteriyor.. iç meseleyi dış destekle çözmek isteyen bir iktidar yapısı elbette ülkeye istikrar getirmeyecek.. yani hikaye 1979'da sovyet işgali ile başlamıyor.. bu eğitimsiz toplum, kurumsallaşamayan yönetim ve dini sınıfın beklentileri ve etkinliği ile bugünkü sonuç bağıra çağıra kendini 1929'da bile gösteriyor.. özetle afganistanın son 100 yıllık tarihi ile iran'ın ki fazlasıyla benzeşiyor.. ancak iran'ın çok köklü devlet geleneği sonucu, ülke iyi kötü bütünlüğünü koruyor.. ancak iç işlerini kendileri belirlediğinde iran'da bile modern dünya ile ne kadar uyumlu rasyonel bir yönetim şekli oluştuğunu siz değerlendirin.. ve afganistan'a eğer hiç sovyet veya abd müdahalesi olmasaydı , bugün ne durumda olacaklarını iran örneği ile kıyaslayarak çözümleyebilirsiniz..

    son olarak abd'nin zenginliğinin kaynağı son 150 yıldaki neredeyse tüm önemli icatları yapmış olmalarıdır.. ilk asma köprüler.. gökdelenler.. tüm elektroniğin yapıtaşı yarı metal transistör veya ilk seri üretim otomobil, üretim bandı.. işletim sistmi, yazılımlar.. internet şirketleri.. ses hızını geçen ilk jet motorlu ucak.. vs..
  • amerika'nın artık kendi sonunu görme eylemi afganistan'dan çekilme kararını tetikleyen unsur olmuştur.

    son 50 yılda baktığımız zaman çin adım adım şirketler üzerinden finansal bir büyüme ivmesi yakalarken amerika birleşik devletleri sürekli olarak kargaşa yaratan, bu kargaşa ortamlarına devasa para harcayan, ne yaptığını bilmez bir şekilde iç karışıklıklar yaratarak o ülkelerin maddi kaynaklarına çökmeye çalışan bir devlet olmuştur.

    bugün gerçek anlamda çin finansal sektörde bir numara olmuştur. bunu gören amerika ise artık yeni bir yol çalışması yapmaya çalışmaktadır. amerika küresel gücünü korumak için tekrardan merkeziyetçi bir yönetim anlayışı ile şirketler üzerinden bir büyüme yakalamaya çalışacaktır.

    ne kadar başarılı olur bilinmez ama amerika artık dünyada güvenini kaybetmiştir. yıllarca kaldığı afganistan'dan bir anda çıkacak kadar artık stratejik hatalar da devasa açıklar yaratmıştır. böylesi bir plansızlık amerika'yı kesinlikle uçuruma sürükleyecektir.

    ben her şeye rağmen tek kutuplu dünya görüşüne karşıyım. bana göre çok kutuplu dünya görüşü erzemdir. yani sadece abd yada çin süper güç olmasın birden çok süper güç olsun ki bu rekabet aynı zamanda bazı noktalarda önleyici bir savunmanın sahibi olsun. çünkü abd'nin dünyada tek süper güç olduğu dönemde nasıl bir yönetim anlayışına sahip olduğunu gördük. kafasına göre ülkelere demokrasi götürmeye çalışan, bu anlamda ırak'ı tarumar eden, önüne gelen devlete saldırmaya çalışan bir devlet olarak abd bizlere tek kutuplu dünya sisteminin ne kadar zararlı olduğunu açık bir şekilde gösterdi.
  • abd'nin (ve nato'nun) afganistan'da asker bulundurması kendisine göre rakiplerinin(çin, rusya, iran vb) işine daha çok yaradığından abd askerlerini çekmeyi düşünmüştür diye değerlendiriyorum.

    abd, 2. dünya savaşı sonrası batı avrupa'da oluşturduğu güvenli ortam ile ab'nin kurulmasını sağladı. 1990 sonrası doğu blokunun yıkılması sonrasında da nato'nun genişlemesiyle doğu avrupa ülkeleri nato'nun güvenlik şemsiyesi altında rusya tehdidi olmadan rahat kararlar alabildiler ve ab üyesi oldular. bu ülkeler belki abd'yi almanya'ya tercih ederler ancak abd onlara ab'ye alternatif ekonomik bir çözüm sunamadı. böylece almanya ve fransa, abd'nin sağladığı güvenlik şemsiyesi içerisinde ab'yi genişlettiler. kurumlarını kurdular ve avrupa birleşik devletleri olma yolunda ilerliyorlar. abd kontrolündeki bir ab abd'nin çıkarlarına fayda sağlarken ab giderek abd kontrolü dışına çıkmaya başladı. gelecekte de abd'ye ekonomik, siyasi ve askeri açıdan rakip olacağını gösteriyor. abd kendi korumasında kendisine bir rakip oluşturmuş oldu. abd bunu fark ettikten sonra politikalarında bazı güncellemeler yaptı. mesela ukrayna'nın bazı topraklarının rusya tarafından işgaline abd yanına başka ülkeleri de alarak engel olabilirdi. en azından işgal sonrası rusya'ya biraz toprak vererek sorunu çözer ve ukrayna'nın güvenli ülke olmasını sağlayabilirdi. ancak bu durum sonucunda ukrayna gider ab'ye üye olurdu. bu durumda abd kendi rakibi olmaya başlayan ab'ye katkı sağlamış olurdu. abd'nin rusya ile olan ilişkilerinde de bunu göz önünde bulundurduğunu düşünüyorum.

    afganistan'a gelecek olursak. abd'nin afganistan'a ilk müdahalesinde hedefi asya kıtasını ortasında bir yer tutmak ve afganistan üzerinden orta asya, pakistan, hindistan, iran, çin gibi ülkelerle ilişkilerinde güçlü bir pozisyonda olmak, gerekli olursa askeri müdahaleler için afganistan'ı üs olarak kullanmak olduğunu düşünüyorum. yalnız özellikle son yıllarda çin ile pakistan, çin ile iran, çin ile orta asya ülkeleri arasında gelişen ilişkiler abd'nin afganistan'da bulunmasının kendisine rakip olan çin'i bu bölgede engellemek bir yana, abd'nin afganistan'da sağladığı kısmi istikrarın çin'in, faydasına olduğunu gösterdi.

    afganistan, körfez ülkeleri gibi doğal kaynakları ekonomik değer olarak zengin olan bir ülke değil.
    tarım açısından da tarımsal üretiminin ciddi bir büyüklüğü yok.
    ticaret yolları açısından sadece kuzeydeki orta asya ülkelerinin hindistan, pakistan'a ulaşması için önemli. ancak orta asya ülkelerinin dünya ticaretinden altığı pay çok düşük ve çoğu ticaretini rusya, çin, iran üzerinden yapıyor. çin'in pakistan ile daha uzun bir sınırı var ve iran'a ve kara yoluyla da pakistan ve orta asya ülkeleri üzerinden ulaşabilir. çin, rusya ticaretinde de kullanılmaz. yani afganistan şu anda dünya ticareti için (alternatifi olmayan) önemli bir geçiş noktası değil.
    üretim üssü falan yapılacak yer de değil.
    yani afganistan şu anki dünya konjonktüründe ekonomik önemi çok düşük bir ülke.

    afganistan'ın asıl önemi çevresine yaydığı istikrarsızlık. bu istikrarsızlığı abd engellediğinde de bu işten en çok faydayı çin sağlıyor.
    abd afganistan'dan çıkarak abd kendisinden daha çok rakibine katkı sağlayan bir icraatından vazgeçmiş oluyor.
    bundan sonra afganistan'ın üreteceği istikrarsızlıktan en çok çin, pakistan, iran, orta asya ülkeleri etkilenecektir. bu da en çok çin'in batıya doğru uzanan ekonomik faaliyetlerini olumsuz etkileyecektir.
  • yenilgiyi kabul etmesi, kazanamayacağı bir savaşa daha fazla bütçe ayırmak istememesidir.

    vietnam savaşıyla ilgili bir filmde vardı, komutan diyordu "biz hep savaşıyoruz ama kaybediyoruz." vietnam'da yenildiler, ırak'ta yenildiler, afganistan'da yenildiler.

    darbe, suikast, sivil ayaklanma, abd bu konularda iyi, gı joe'lar sahada pek varlık gösteremiyor.
  • çünkü barışın bedeli savaştır ve savaşarak da oradaki insanları iyi tarafta olduğunuza ikna edemezsiniz. karşınızda düzenli bir ordu yok. sivil giyimli düşmanları sivilden ayırt etmeniz gerekiyor. ve bu da ordu için çok zor.

    ve tabi ki ekonomik sebepler. amerika, afgan direnişçilerini eğitmeye başladığında savaşın maliyeti neredeyse yarı yarıya düştü. ama sonuçta kendi işinizi başkasına yaptırmak gibi bir şey. her ne kadar karlı bir yöntem olsa da bekleneni veremedi.

    başta yıkmak için girdikleri yeri inşa etmeye çalıştılar, olmadı. çünkü her yerde demokrasi olayına yaklaşım aynı değil. istikrar sağlanamadı yerel yönetim olarak. haklarını arayan da bir toplum yok. amerika tek kaldı. o da bir yere kadar.
  • ışıd gibi taliban ı da doğuran zaten abd dir. büyüttü,eğitti,donattı şimdi rusya çin iran pakistan kapısına bıraktı gitti belayı.abd ingiltere bilmiyor mu taliban ın yönetemeyeceğini bal gibi biliyor istedikleri zaten bu kaos kargaşa düzeniyle yönetilen bir devlet artık ..taliban ın afganistan ı ele geçirmesi daha filmin başlangıcı asıl film bundan sonra başlıyor.bence en büyük sıkıntıyı iran ve pakistan çekecek.bir yerde radikal islam varsa arkasında abd vardır.
  • tüm entryleri okuyamadim ama okuduklarim cok yetersiz. sebep çok basit. abd kaostan beslenen bir devlet. sürekli kargasa hali olacak. ama bu kargasa kendi kontrolünde olacak. neden kaostan besleniyor. kargasa olmasa silah satamaz, uyusturucu trafigi olmaz, doları herkese kabul ettiremez. bankacilik sistemini oturtamaz. kısaca sistemi kontröllü kaos. enerji kaynaklarini ele geciremez vs vs..
  • bence nedeni, rusya ve çin'in asyadaki büyük adımlarına dolaylı yoldan mani olmak için atılmış, asyadaki ülkeleri peş peşe kaosa sürükleyecek bir projenin başlangıç düdüğünün çalınmasıdır .

    rusya sınırında karışıklık yaratarak rusya'yı yoracak,
    çin'in asya'daki ticari atılımları düzensizlik dolayısıyla yavaşlatacak, hatta bazı projeleri baltalayacaklar.

    proje diyorum çünkü bence bunun biden ile bir ilgisi yok bu doğrudan abd'li üst düzey bürokratların bir planı ve bence ingiltere bunu yıllar önce biliyordu o yüzden oluşacak düzensiz göçten pay almamak için eu'dan çıktı.

    (bkz: brexit)
  • azıcık konjonktüre bakınca kolayca anlaşılabilecek nedenleri vardır.
    20 yıl sonunda artık orada olmasa bile, çin, rusya, pakistan ve iranı karıştıracak, uğraştıracak, vahşi bir ülke bırakmıştır.
    çin: daha ilk çekilme olmadan deli gibi bölgede diplomatik olsun, gizli olsun taliban ile anlaşma yolları aramıştır.
    rusya : talibanı ilk tanıyacak ülke olmak için can atıyor, elçiliğimiz açıktır mesajı veriyor. zaten 40 yıldır orada şerefsizler...
    pakistan : allah benim belamı zaten vermiş, talibanla yani yeni geçiş hükümeti ile bağ kuracağız diyor, yeterki akın akın gelen vahşileriniz zaten berbat olan ama sizin kadar vahşi olmayan halkımızı daha da radikal yapmasın diyor. hoş talibana en büyük desteği de kendisi verdi zamanında.. bu arada liderleri şu an türkiye de, sanki bizim kendimize hayrımız var.adam bizden destek bekliyor.
    iran : şeriatçı beyinsizler, ama onlar bile vahşi afaganların ne bok olduklarını biliyorlar ve kendi ülkelerinde tek bir afganın kalmasını istemiyorlar, bizim gibi değiller, afgan yaratıkları tekme tokat ülkelerinden geçirip bizim sınırlara istiyorlar, sıkıyorsa kalsınlar iranda bu vahşiler, iran da onların kafasını kesmekte sıkıntı yaşamıyor.
    afganlardan farkları bile yok ama onlar bile tedirgin.
    bakın kadın taşlayarak öldürenler, kadın taşlayarak öldürenlerden tedirgin.

    türkiye : amerikanın herhangi bir şey yapmasına gerek yok, sağolsun iktidar suriyeli, afgan, iran, ırak, afrika farketmeksizin kevgire dönen sınırlarımızdan alırız da besleriz de diyor.
    yetmiyor ülkenin tüm il, ilçe ve köylerine serbestçe gitmesine izin veriyor, yetmiyor para veriyor.
    her şeyi geçtim vatan hainleri de hükümete destek olup, bunlara kalacak ev, çalışacak iş veriyor.

    amerika da şaşkın şaşkın sorguluyor, ulan diyor;
    çin, rusya, iran, pakistanı istikrarsızlaştırmak için o kadar uğraşıyoruz anladım da bu türkiye iktidarı ve halkı niye bilerek ve isteyerek kendilerini yıkmaya çalışıyor acaba diyor "bös böyük bir resim" var da bunların gördüğü bizi mi oyuna getiriyorlar diye inceden bir panik halindeler...
  • büyük resmi açıklayayım *:

    afganistan'dan türkiye'ye göç akımı başlattı. muhtemelen bunun için de erdo'ya iyi para verdiler. hani şu kılıçdaroğlu geçenlerde abd'ye biz bunu kabul etmeyeceğiz kanki ayağı çekti ya*, o işte.

    bunun üzerine türkiye'de iki ihtimal var:
    - ya türk halkı ab'ye kaçacak (of yapması çok zevkli: kaççak tabi napçak kaççak)
    - ya da türk halkı eline kazma kürek alıp mülteci avına çıkacak.

    ikinci ihtimal gerçekleşmesin diye de muhalif liderler ve medya kanalları "olur mu canım, entegre edeceğiz" ayaklarına giriyorlar ki şimdi kan çıkmasın. ben de dahil muhalifler olarak buna tepkiliyiz ama bu kışkırtmanın olmaması da iyi bir şey.

    ilk ihtimal gerçekleşirse, ki neredeyse herkes şu an bu hayali kuruyor, ab'nin de kültürel dokusuna, sosyolojik yapısına ve bir sonuç olarak da ekonomik yapısına bir darbe vurmuş olacak.

    yani plan bu mudur ben bilemem, ama olası değil diyebileceğimiz şeyler de değil bunlar.

    bir diğer nedeninin ise taliban'ın bütün afganistan'ı kontrol eden tek bir el olması sebebiyle, abd'nin uzaktan kontrol etmesini kolaylaştıracak olması olduğunu düşünüyorum. irili ufaklı özerk gruplardan ya da düzensizlikten ziyade tek bir kukla oluşumu kontrol etmek çok daha faydalı olur "dış mihraklar" için.
hesabın var mı? giriş yap