• çamlıcadaki eniştemiz isimli unutulmaz kitabın yazarıdır.
  • kendisi bir hisarlı, bir boğaziçili, bir güzel insandır, tabi boğazın güzelliklerini (kaybolan) anlattığı uzun yazılar ve kitaplar değil. originally bir varlık yayınları ve varlık dergisi yazarıdır.
  • kitabın özgün adı "çamlıcadaki deli eniştemiz" imiş ama sonra uyarılar üzerine bu güzel kitap ismi heba edilmiş ve yavan bir isim "çamlıcadaki eniştemiz" olmuş.
  • bakınız şinasi bey, beyoğlu'nu nasıl anlatmış "çamlıca'daki eniştemiz" nam kitabında:

    "... o zamanlar beyoğlu geceleri tünel'den halep çarşısına kadar canlı ve eğlenceliydi. elektrik yok, havagazı vardı. barlar, sinemalar yok, lokantalar ve çalgılı gazinolar vardı. otomobiller yok, ucuz faytonlar, kupalar vardı. elhamra sinemasının yerinde, üst katta -merdiven başında şekilleri değiştirici ve güldürücü aynalariyle- palais de cristal kafe şantanı ve karşısında, şimdi, kırmızı saint-antoine kilisesinin olduğu yerde, kondordia tiyatrosu vardı. halep çarşısından itibaren taksim'e kadar nisbeten daha tenha ve karanlık bir mıntıka başlar ve ortasında büyük ağacı, bunun yanındaki hamidiye çeşmesiyle, küçücük taksim meydanı geçildikten sonra, seyrek ve hafif ışıkların yarı gösterdiği babayâni ve karanlıkça bir yol şişli'ye kadar uzardı.

    ... insanlar gibi şehirler de nasıl değişiyor! hâtıralarımız hakikatleri görüp de tanıyamıyor, hâtıralarımın sarayları şimdi gördüğüm mahallelere sığamıyor, kubbeleri hâlâ eski velvelelerle dolup taşıyor, ve etrafımdaki şehir bana artık yabancılaşmış gibi görünüyor."

    zaman sadece gamları değiştirmiyor şüphesiz..
  • şinasi beyin "aşk imiş her ne var âlemde" nam bir antolojisi de bulunur.. şöyle bir hikayesi vardır bu antolojinin: şinasi beyin, ilk gençliğinden itibaren sevdiği tüm mısra ve beyitleri özel defterinde kaydetmek gibi bir huyu var imiş ve gün gelmiş bu antoloji doğmuş (kısa bir hikaye oldu farkındayım)..

    103 sayfadan mürekkep bu eser: önsöz, aşk imiş her ne var âlemde, hüsn ü an, hava vü heves, ayş ü nuş, aşk ü garâm, yâr ve cânan, âh minel-aşk, kelâl ü melâl, kâm ü vuslat, fırak ve hicran, yâd ve tahattür ve şairlerin ölüm tarihleri gibi bölümlere ayrılmıştır.. bu zarif antolojinin, en çok da lâle devri'nin eşsiz bülbülü "ayş ü nuş" bölümü fevkaladedir..

    daha anlatacağım efendim: benzer bir antoloji çalışması, çok daha evvel, ii. mahmut zamanında da yapılmıştır.. namlı ferruh efendi'nin ortaköy'deki yalısında toplanan şiirseverler, divan edebiyatının en latif mısra ve beyitlerini seçip "nevadür'ül âsar" adıyla yayınlamışlardır.. yine bir gün toplandıklarında, hazırladıkları bu antolojinin en güzel mısraını da seçmişlerdir bu şiirbaz efendiler.. yazarı belli olmayan bu mısra şöyledir:

    "bugün şâdım ki yâr ağlar benümçün."
  • ilk kitabını ancak 50 yaşını geçtikten sonra yayımlamaya cesaret edebilmiştir.
  • hamdullah suphi bey'e paris'ten gönderdiği bir mektupta şöyle yazmış: "ah, ne olmak isterim bilir misin hamdullah? saat gibi bir şey! her şeyi vaktinde yapabilmek, hiçbir zaman yorgunluk hissetmemek, bir engelle karşılaşmamak, memnun ve mesut olmak isterdim." ne yazık ki hayatı bozuk bir saat gibi geçmiştir.
  • "aşk imiş her ne var âlemde"den birkaç satır yazmadım edemedim efendim, buyurun, afiyetle yiyin:

    "yetmez mi temâşa-yi cemâl, el de sunarsın;
    ey âşık-ı mihnetzede! buldukça bunarsın!" (hevâ vü heves" bölümünden, sâmi mustafa)

    "nesin sen, ben de vilmem cân mısın, cânan mısın kâfir?" ("yâr ve cânan"dan, nedim)

    "bende mecnûn'dan füzûn âşıklık isti'dâdı var;
    âşık-ı sâdık benim, mecnûn'un ancak adı var!"

    "âşık oldur kim kılur cânın fedâ cânanına,
    meyl-i cânan itmesün her kim ki kıymaz cânına!" ("âh minel-aşk"dan, fuzuli)
  • abdülhak şinasi bey, marcel proust'un kitaplarını bıkmadan usanmadan defalarca hatmettiği için, boğaziçi'ni proust anlatmış zannıyla şaşırabilir -hisar'dan önce proust okuyan- bedbaht okurlar.
  • (bkz: hisar yeşili)
hesabın var mı? giriş yap