• öyle bir ses ki; bir garip bir ağlamaklı yapıyor insanın içini... özellikle ahwak şarkısında iyiden iyiye sözlerini anlamasınız da içinizi kıpır kıpır yapar. ne demek istediğini hissedersiniz

    ne bileyim. belki cidden hep en güzel sesler önceden gelmiş, belki de en güzel şarkılar hep önceden yazılmış.

    tanımaktan ve dinlemekten mutluluk duyduğum büyük sanatçı.
  • arap ve mısır müziğinin gelmiş geçmiş en büyük isimlerinden biridir. neredeyse yarısı kendi seslendirdiği şarkılarla geçen, başrolünde o dönemin en ünlü oyuncularıyla oynadığı 16 filmi de vardır. filmlerinde kendi dublajını kendisi yapmıştır. daha ciddi mısır filmlerinde kendisine, şarkılarına zaman zaman atıfta bulunulur. ne var ki sözlükte yanlış yazılmıştır. arap alfabesini bilenler bilir, abdülhalim isminden sonra el-hafız değil, doğrudan "hafız" gelir. bir mısırlıya abdülhalim el hafız derseniz sizi büyük ihtimalle anlamayacaktır.
  • zay el hawa'sıyla her dinleyişimde beni mest eden, efkara, hüzne boğan yüce ses!

    arabesk müzik denen olgunun özünde bizdeki medyatik saçmalıklarla uzaktan yakından alakası olmadığını taze kuşaklara anlatabilmek adına yaşamıyla, tarzıyla, eserleriyle ders kitaplarına konu olması gerekir.
  • murat bardakçı'nın dediğine göre şarkılarının %70'inin türkçe versiyonları varmış. tabiiki telif hakkını vererek değil araklayarak. kendisinin ismini verdiği "ahwak" adlı şarkının bizdeki meşhur bir şarkıyla bariz benzediği tarafımca anlaşılmıştır ancak "hobak nar" adlı şarkının bizdeki hangi meşhur şarkı olduğu tarafımca anlaşılamamıştır.
    tüm şarkıları youtube'da bulunabiliyor adamın hangi şarkılarından araklamalar yapıldığı, müzikten biraz anlayanlar tarafından anlaşılabilir.
    murat bardakçı tarafından araklandığı iddia edilen başka bir şarkısı da "zay el hawa"dır.
  • türkiye'de cumhûriyet devrinde bir tane muadili çıkmamıştır kendisinin. kendisi sûriye'den mısır'a, oradan suud'a, oradan fas'a kadar bütün arap ve arap coğrafyasıyla temâsa geçmiş coğrafyalarda zevkle dinlenmiştir. bizim ülkede türk müziği yasaklandığında mısır radyolarına çevrilen ilgi ve alakayla beraber türkiye'de de keşfedilmiştir ümmü gülsüm gibi. o derece ki pek bir ululadığınız zeki müren ümmü gülsüm'e öykünerek kahır mektub'unu inşad etmiştir.

    hani nerede bizim efsâneler? nerede onların efsâneler?

    nerede ümmü gülsüm'ü, abdulvahab'ı derinden etkileyen osmanlı'nın tanbûrî cemil bey'i, yorgo bacanos'u? nerede senin hâlâ köhnemiş bir şevkle yücelttiğin erkin koray'lar, orhan gencebay'lar?
  • murat bardakçı'ya göre arap dünyasının elvis presley'i.
  • "arap müziğinin kralı" diye ünlenmiştir. halkın sesi, devrimin oğlu gibi biraz politize edilmiş unvanları da var. modern dönem arap ikonlarının israil savaşlarına denk gelen yükselme dönemlerinde millî duyarlığa hitap ettikleri bir gerçek. hafız da buna bir miktar hizmet etmiştir.

    sesi ruhunuzda akıp gider bu adamın. nââr, nââr (hubbak nâr) diye ünlediği şarkıyı pek severdim vaktında. niyeyse farid al atrash daha bir önceliklidir bende. atrash'ta asmahan faktörü etkili sanki bu tercihimde.
    abdülhalim el hafız'ın hikâyesi de tıpkı ümmü gülsüm'de olduğu gibi yokluklarla dolu acıklı bir geçmişten beslenir. ve sessiz yığınların sevgisiyle perçinlenmiş bir başarı hikâyesi olarak kendini tamamlar. bir de hocası mohammad abdülwahap değişkeni var abi, adamın dokunduğu altın olmuş, böyle bir üstat yani.

    hubbak nâr
  • çocukken ayakkabısı bile olamayacak kadar fakir oldukları için yerden ayağına geçen bir parazit sebebiyle erken vefat etmiştir, kahire'de yapılan cenaze töreni sırasında o gün 10 dan fazla kadın balkondan atlayarak intihar etmiştir.
  • 19-20. yüzyılda arab müziğini şöhrete kavuşturan ülke daha çok mısır olmuştur. uzak doğuda, yakın doğuda, avrupa'da, amerika'da arab müziği olarak kullanılan tını, temsil ve bütün taklitler mısır müziğinden mülhemdir. bu müziğin mimârı kimdir? yani hâce-i evveli.

    seyyid derviş'tir. seyyid derviş türklerin yönettiği mısır hidivliği'nde doğmuş ve türkî-arabî bir karışımın hemen hissedildiği şarkı ve besteler yapan büyük bir müzisyen ve kendinden sonra gelen bütün neslin efendisi. ümmü gülsüm'ün de, muhammed abdulvahab'ın da, feyruz'un da, lütfi boşnak'ın da, abdulhalim'in de önünde saygıyla eğildikleri en büyük isim.

    seyyid derviş'in öldüğü 1920'lerde doğan abdulhalim ise mısır arap müziğinin mimârı veya kralı değildir ama bir yönüyle golcüsüdür. popüler şarkılarıyla bütün ortadoğunun müziğini etkilemiştir. türkiye'de 1960'lardan sonra yapılan türk müziğinin de gizli öznesidir. türk sanat müziğini mısır arab müziği esintileriyle yumuşatıp popülarize eden suat sayın aslında çok yetenekli biri olmasına rağmen abdulhalim'in büyüklüğü karşısında ezilmiş ve onu taklid etmiştir. sayın'ın şarkılarının ruhunda ve ve bazılarının kendilerinde abdulhalim'in müziği vardır. suat sayın'dan türeyenler de gencebay ve diğerleri olmuştur. nihâi kertede türkiye'de avrupa'nın müziğine öykünenler ve bu müzikten anlamadığı için arap müziğine yönelenler şeklinde iki merkezî vasat ortaya çıkmıştır.

    abdulhalim hafız, suat sayın'ın müziğinin gizli fâilidir. buna göre kendileri suat sayın'ın birçok şarkı ve bestelerine râm olmuş zeki müren, orhan gencebay ve arkasından gelen bir ton isim de şöyle veya böyle yaptıkları işlerde abdulhalim mührünü taşırlar. bunu bilirler veya bilmezler ama bu abdulhalim'in 1960'lardan sonraki türk müziğini tek başına etkisi altına aldığı gerçeği değişmez.

    ünlü müsteşrik bernard lewis, ortadoğu kitabında bu coğrafyanın insanının modernliği temsil etme düşüncesiyle avrupa'nın sanayisini, devlet örgütlenmesini ve hatta kıyâfetini bile bir ölçüde benimsediğini ve taklide giriştiğini fakat müziğine yüz vermediğini söyler. bu, galiba müziğin bizatihi bu topraklarda neşet etmesiyle ilgilidir der. abdulhalim hâfız da böyle bir yerde yetişmiş ve müzik yapmıştır. yetiştiği devirde arkasında ve yanındaki isimler bellidir, yukarıda da yazmıştım. insan ister istemez türkiye'yle kıyaslıyor. osmanlı sonrası bütünüyle sahipsiz kalan türk müziği hep kendini dölleterek birşeyler çıkarmaya çalışmıştır. bu dölletme ise aşağılıkça,arsızca, pespayece taklitler üzerinden olmuştur. sonuçta ortaya çıkan ise kimliksizleşmenin feci tezâhürleridir.
  • bütün şarkılarında garip bir hüzün olan "andelib-i esmer". ahwak isimli eseri yanılmıyorsam selami şahin'in gitme sana muhtacım isimli eserine esin kaynağı olmuştur. bütün şarkıları güzel olmakla beraber "nebtidi mini al hikaya" isimli parçasını da ayrı severiz. dediklerini anlamak için insanın arapça öğrenesi gelir. aynı şeyi ümmü gülsüm eserleri dinlerken de hissetmişimdir.
hesabın var mı? giriş yap