• osmanlı'da figüratif resmin öncüsü.
    daha önceleri haremde bir şey yapmadan öylece duran hatunlar resmedilmişti hep. abdülmecit, yeteneğiyle bir yeniliğin kapılarını açtı ve hanımları piyano çalarken, kitap okurken, sohbet ederken vb. değişik kompozisyonlarda resmetti.
  • 1839'da tahta geçen padişah için (bkz: sultan abdülmecit)

    1922'de seçilen halife için (bkz: halife abdülmecit)
  • ikinci mahmut ile gürcü ya da çerkes cariye bezmiâlem kadınefendi' nin oğludur.
    1823 yılında doğmuştur.
    küçük yaşta tahta çıkan padişahların sonuncusu olup, geleneksel eğitimin yanı sıra batı eğitimi de almıştır.
    avrupa prensleri gibi yetiştirilmiş, özel hocalardan fransızca ve batı müziği dersleri almıştır.
    çağdaş düşüncelere açık, kadın serbestliğinden yana bir padişahtı.

    saltanatı döneminde, osmanlı imparatorluğunun avrupa devletleri katında saygınlığının artmasını sağlayacak tanzimatı ilan edilmiştir.
    abdülmecit yurt gezilerine çıkan ilk padişahtı.
    öte yandan harem dairesinden uzak duramaması ve içki bağımlılığı neticesinde sağlığı bozulmuş ve verem' e yakalanmıştır.
    doktorların ısrarlarına rağmen içkiyi bırakmamış ve 1861 yılında ölmüştür.

    saltanatı 1839 - 1861 yılları arasındadır.

    oğulları; murat ( beşinci ) , abdülhamit ikinci ) , mehmet ( beşinci ), reşat, ahmet, ziyaeddin, kemaleddin, abid, fuad, burhaneddin, vamık, nizameddin, nureddin, rüşdî, bahaeddin, abdüssamed, seyfeddin, vahideddin ( altıncı mehmet ) ve süleyman efendilerdir.

    tema :
    (bkz: osmanlı şehzadeleri)
  • babası abdulaziz beylerbeyi sarayının süslenmesi için polonya'dan ressam popovski'yi getirtir. popovski sarayda çalışırken abdülmecid in resme olan ilgisini keşfeder ve abdülmecidi resim yapması için teşvik eder. abdülmecit efendi ilk dönem resimlerinde akademik gelenek kapsamında resimler yapmış, ancak 1920lerden başlayarak izlenimci denilebilecek bir renk kullanımı ve teknik geliştirmiştir.
  • 2 defa okuduğum kitap. bazı bölümlerinin kurgu olduğundan hiç şüphem yok.
  • bazı haremle ilgili kısımlarında, kurgunun flash tv kalitesinde olduğu roman.
  • 22 yıl süren saltanı boyunca 22 defa sadrazam değiştirmiştir.
  • içimizdeki irlandalı.

    aıntı:
    adadaki ingiliz ablukası sonucu yayılan kıtlık için dönemin osmanlı padişahı abdülmecid 1847 yılında yardımda bulunmaya karar vermiştir. padişahın irlanda halkı için 5.000£ yardımda bulunmak istediği ingiliz hükûmetine bildirilmiş fakat bu yardım isteği kraliçe victoria'nın dahi kendi vatandaşlarına ancak 2.000£ yardımda bulunduğu gerekçesiyle geri çevrilmiştir. yapılmak istenen yardımın 1.000£'e düşürülmesini rica eden ingilizlerin bu isteğini kabul eden padişah 4.000£ değerinde buğdayı da gemilerle irlanda'ya göndermiştir.

    when an ottoman sultan sent aid to the ırish famine
  • kendisi hakkında victor hugo'nun şöyle bir yazısı vardır:

    sultan abdülmecit'in yüzünde belirgin bir anlam yok gibi, yakışıklıdan çok çirkin sayılır; ama yine de tatlı ve zeki gözleri var. yürüyüşü, davranışları ağır ve yavaş; bu durumu gereği mi, yoksa dermansızlık belirtisi mi belli değil. her halde iyi niyetli bir insan. geçenlerde genç bir fransız ressamına portresini yaptırmış. resmini yaptırmak ise bir türk için olağanüstü şey, hele bir sultan için olacak iş değil, korkunç mu korkunç! ressamla tarihten söz etmiş ve kendisini soru yağmuruna tutmuş. birdenbire sözünü keserek içini çekmiş ve şöyle demiş: “ah! elimden geldiği kadar okumaya, öğrenmeye çalışıyorum! biz sultanlardan bugünü de geçmişi de gizlerlerdi. ama ben artık hanya'yı konya'yı anlamaya başlıyorum. bütün milletlerin tarihinde ve özellikle bizimkinde, çok acıklı ve kötü şeyler olmuştur. ama tanrının yardımıyla benim hükümdarlığım döneminde ve benim yüzümden artık bu gibi şeylerin olmayacağına inanıyorum”

    padişah bu düşünce ile selanik paşası'nı, tıpkı bizim aşırılarımız gibi eski yanılgıları ve kıyımları din perdesi altında yineleyen bu yaşlı türk'ü görevden aldı. insanların en acımasızı ve osmanlıların en softası olan bu paşanın, sultanın kendisini işten atan buyruğunu aldığında şöyle haykırdığı söylenir: “her şey bitti, eski inançlar ortadan kalktı! dünya dinsizlerin eline kaldı”

    her yerde olduğu gibi türkiye'de de protokol kuralları değişiyor. artık sultan, yabancı elçileri ayakta karşılıyor. elçiler kendisini üç defa selamladıktan sonra, aralarına giriyor ve konuşuyor. türkçeden başka dil bilmiyor ve ara sıra birkaç italyanca kelime paralıyor. tek tük fransızca sözcükler kekelediği de oluyor. uygarlık yolunda emekleyen milletinin simgesi!

    uygarlık sözcüğünün kendisi bile türkçeye girmiş. türklerin bu kavramı karşılayacak bir kelimeleri yoktu. ah barbarlık!

    yine de zeki insanlar türkler. geçen yıl türkiye'ye giden büyük duka konstantin türkçe bilir ve konuşurdu. böylelikle onların hoşuna gideceğini sanıyordu. oysa hiç hoşlarına gitmedi. bir avrupalı prensin bu eşine rastlanmayan bilgisini, türkler art düşünceye bağladılar ve yadırgadılar.

    * *
    * * * *
  • pek çok güvenilir tarihçinin araştırmalarından da teyit edilebileceği üzere bilinen 22 eşe ve 43 çocuğa sahip, son 4 osmanlı padişahının babası olan padişah. işin ilginci 38 yaşında ölmesidir. bu genç yaşta neden öldü acaba diye düşündüren türk büyüğü.
hesabın var mı? giriş yap