• amerika'da bunu orospu cocuklari giyiyomus..! hadi bakalim..

    hani zerre kadar hazzettigim bir marka degildir a&f'te, masallah amerika'da bunu zenciler giyiyomus ile baslayan populeri giyenlerin statusuyle ve irkiyla asagilama trendi, zevksizler giyiyomus la devam etti en son nokta olarak amelelere ve evsizlere geldi..

    mal misin arkadasim, iyi amerika'da kim giyiyorsa giyiyor.. sen git bak, eger hosuna gidiyorsa al giy, yok tarzin degilse giyme. nedir bu o giyiyosa ben giymem tribi anlamadim ki? ha eger tepkiniz amerika'da mevcut butun dallamalarin giydigi bir markayi turkiye'de kasilarak giyen amele ve tikilereyse o zaman rahatsizliginiz nerden kaynaklaniyor. orda da burda da ameleler giyiyormus demek ki. ama hosunuza giden bir tshirt'u "bunu acaba burdan 10.000km otede kimler giyiyor?" diye alip almayacaginiza karar veriyorsaniz afedersinizde ben sizin kisiliginize ve statu merakiniza sokayim..!

    ben soyleyim mi abercrombie'yi kimler giyiyor? pakistan'in multan isimli allahin siktirettigi bir sehrinde yasayan sokak cocuklari, eseginin ustunde dolanan yasli amcalar, sokakta pisligin icinde yatan garibanlar giyiyor.. hatta sadece abercrombie'de giymiyorlar.. nautica, jimmyz, aeropostale, calvin klein ve tommy hilfiger'da giyiyorlar.. fabrika'da uretilen mallardan defosu olanlari alip dagitiyoruz garibanlara bedavaya. zoruna gitti mi?

    (bu arada amerika'da insaat iscileri giyiyor! diyenler bir sorsun ogrensin bakalim, burda o dalga gectigin adamlar kac para kazaniyor, nerelerde oturuyor diye.. canina yandigimin memleketi.. cok okuyan mi bilirmis, cok gezen mi, yoksa en cok gotunden uyduran mi..)
  • zaman gazetesi'ne göre türkiye'nin notunu durağana çevirmiş giyim firması.

    ahanda bu da link;
  • 4 yıl önce kasımpaşa dolapdere'deki mağazasına uğradığım ve beni oldukça şaşırtmış markadır. çalışan hatunların hepsi duba gibiydi amına koyim. oysa gaziosmanpaşa habipler'deki mağazası öyle miydi? sarıgöllü çingenelerden özenle seçmişlerdi hatunları. bir de karaköy'de keranenin yanındaki mağaza beni büyülemişti ancak hiçbiri sarıgazi'deki kornır şop kadar sıcak değildi. soba yakmışlar mağazanın ortasında. konsept güzeldi ama baca emiş yapıyordu hafif. bu sebeple duvarlar kararmıştı iyice. ben de "egzantrik bir hava veriyor, dokanmayın sakın" diye öğüt verdim mağaza müdürüne. ne iyi etmişim değil mi haşmet?!

    edit: rich peach hatırlattı sağolsun. mağazalarda ismail yk çalması hoş bir ambians yaratıyor ancak cankan biraz bozuyor hakkaten. çalmaya başlayınca ben direkt mağazayı terk edip ağlamaya başlıyorum mesela.
  • umut sarıkaya verdiği ayarı görmek için aşağıdaki link e tıklamanız yeterli olacaktır. afiç

    http://img242.imageshack.us/…ercrombieandfitchz.jpg
  • amerika'daki magazalarda su tip bir ambiyans vardir.

    bangir bangir house/trance tarzi muzik calar. yari ciplak oglan resimleri goze carpar. hafif los isikli bir ortamdir. iki kolu birbirine bagli pofuduk bot giymis mini etekli pembe gergin tisortlu allison giren musterilere yapmacik selamini verir ve porselen dislerini 24 ila 28'i gozukecek sekilde gosterir gulerken.
    allison: hey guys, how are you? (zib daka dub dak, zib daka dub dak- can you feeel my hearrtttt tarzi muzik bangir bungur calar)
    musteri: hi.

    iceri girilir soyle bir bakilir. moose amblemli elemanlar surekli giysi katliyordur. indirim bolumune tam giderken sarisin calisan jess yaninizdan flip flop terlikleriyle hizlica yuruyup gecer ve plastik mankenlerin uzerindeki tisortlere fis fis fis fis diye otuz kere abercrombie kokusu sikar, siner o koku.

    yapay gulusler atmaya devam eder jess, jason vs. dib chiki zib - dib chiki zib- ritmine gecmistir muzik. beyini mikecegi dusunulen bu yuksek arka fon muziginde nasil calisilir diye sorulur. magaza yoneticisi bangir bangir calinmasini istemistir cunku.

    soyle bir diyalog da gecebilir:
    zibdaka dib dish zobbob borombom bom

    mus: do you have a medium size for this? (arka fon muzik: zibdaka jivombom bom..)
    jess: whudd? (arka fon muzik: i miss youuuu, dib dib dib ...)
    mus: medium? (arka fon muzik: zib diri zib diri)
    jess: im sorry, whud? (arka fon muzik: zib diidd iiiii.. feeel the sammeee !!)

    bazi ciftler reyonlarda elbise bakarken kiz arkadas tiff yavuklusu mike'a "oh my god, i love this, looks so cute on you," vs. tarzi soyler soyler.
    bir de surekli baska bir turkle karsilasilir bu magazalarda. kizlari gormek icin de bu magazaya gidildigi bir rivayet degildir. kaliteli tisortler (1. kalite taslanmis pamuk) yaptiklari dogrudur, tarz meselesidir. onunde okuz gibi marka yazan modeller yerine kumasi kaliteli, onunde en fazla amblemi olan defosuz tisort, kot, mont tercih edilebilir. universitede hissettigi frat boy nefretini asan uzun sure buralarda kalmis turkler giyebilir bu urunleri bir noktadan sonra.

    (bkz: the american way)
    (bkz: fraternity)
  • çankırı'daki şubesi resmen köy kahvesi tadındadır. kapıda duran kasketli amca, ne lazımdı yiğenim diye karşılar ve hemen çayından bir yudum alır. içerideki kızlar da açık olan 37 ekran televizyona göz atarken aldıklarınızı paketler ve geri verir.*
  • bir sabah uyandığımızda birbirine benzeyen kıyafetli kızlar ve erkekler gördük. tek bir örnek olmuş hem spor hem şık olmuş adeta pırıl pırıl parlıyorlardı. sonra anladık ki kızlar için bershka erkekler için abercrombie gelmiş, o günden sonra bu insanları daha dikkatli inceliyorum. evet hepsi fabrikadan çıkmış gibi. ifadeleri,beyaz converseleri, kızların makjajı herşey tıpatıp aynı. nasıl bir kandırmacadayız kimin cebine gider bu paralar bilemedim. alın verin ekonomiye can verin. vere vere herkes bir örnek olup çıktı sonunda. endişeliyim.
  • biraz zamanın ötesine gidelim.

    ceo mike jeffries'in açıklamaları ve ona paralel icraatını samimi buluyorum. pr için politically correct kasmayan, gerçekten düşündüklerini söyleyen bir adam gibi görünüyor. bunun doğruluğunu ya da yanlışlığını yargılamadan, herkesin aklından geçeni söyleyebilmesi cesurca.

    "ürünlerimizi çirkinler, şişmanlar giymesin" demiş. çok uzağa gitmeye gerek yok, sözlükte private shopping sitelerinin başlıklarına bakalım. defalarca mankenlerin tipsizliğinden dem vurulmuş. mankenin üzerinde tipsiz duran kıyafet de beğenilmiyor, tercih edilmiyor, satın alınmıyor gördüğüm kadarıyla. 9gag'de şöyle bir şey görmüştüm, şüphesiz ki sol taraf ipana ile fırçalanmış, bakış açısı evrensel.

    firmanın ürünleri fakir insanların eline geçmesin diye yakılıyormuş. buna tepki gösterenler, yoksul insanların giyebildiği markaları "ele ayağa düştü" diye tercih etmeyenlerle aynı kişiler değil mi? sözlükte evrensel bir itibara sahip markaların başlığında yazılanlara bakın, hepsinde mutlaka bir "aynısı florida'da 2 bucks" ya da "amerika'da evsizler giyiyor" tipi itibarsızlaştırma çalışması görürsünüz. çünkü sen o evsizden daha akıllısın, daha çok çalışıyorsun, daha çok kazanıyorsun ve daha iyilerine layıksın; aynı kalitede bir hayat sürmeniz mümkün olamaz. neyse ki avm'ler var ve biz kalburüstü insanlar kendi aramızda güzel vakit geçirebiliyoruz.

    ekleme: 2 tane a&f t-shirt'üm var. oldukça kaliteli görünüyorlar.
    itibarsızlaştırma: zengin değilim.
  • bence tüketici koyunluğunu test etmek için yaratılmış bir marka bu.
    varlığını ürünlerin üzerine kafam kadar basılmış yazısıyla bir de arkadaşımın kızının üzerinde "abercrombie & fitch" yazan bir çanta alması için annesine kriz çıkartması ile farkettim. neymiş diye bir baktım, amerika kökenli pahalı bir giysi markası imiş.

    şimdi şöylemek istediklerim şunlar:
    - pahalı ürün almayı anlayabiliyorum, insan bazı noktalarda kalite istiyor.
    - peki, pahalı ürünün çakmasını da anlayabiliyorum, yaygın olarak markaların az paraya taklitlerinin satıldığı bir ülkede yaşıyoruz. orijinalini alan var alamayan var.
    - kardeşim siz manyak mısınız deli gibi para verip üstünde -büyük bir olasılıkla nasıl telaffuz edileceğini bilmediğiniz- kafam kadar marka adı yasan tişörtleri, şapkaları, montları giyiyorsunuz. ne gösteriş hastası insanlarmışsınız yahu. geyikler sizi.
    - şimdi baktım da, ürünleri fena değil ama kimse bana o korkunç yazılı şeyleri giydiremez.
    - bunlar ne zamandır bu armaları yapıştırıyorlar o canım ürünlerin üstüne bilmiyorum ama bence okyanus aşırı bir ülke seçip burada bir saha çalışması yapıyorlar kanımca: tanımadıkları bir ürünü kim damgalı geyik gibi üstünde taşır diye. çalışmanın istatistik sonuçlarına ulaşmak en büyük dileğim.

    not: sanırım araştırmanın bir ayağını da ben oluşturuyorum, yoksa neredeyse 1000 yıllık markadan nasıl bu kadar geç haberim olurdu? benden gizlemiş adiler.
  • güzide ülkemizde taklitleriyle halka inmiş marka.. öyle bir iniş ki artık 5 liraya filan mı satıyorlarsa nedir, sanırsın köşebaşlarına tezgah açmışlar almadan geçeni evire çevire dövüyorlar.. bu bollukta gerçeğine para verenin fayda maliyet analizine şüpheyle bakarım.
hesabın var mı? giriş yap