• lisede aynı sınıftaydık. sınıf başkanlığı seçiminde bana oy vermediydi.
  • yaş farkımız çoktu. en azından ben o yüzden pek de iyi anlaşamadığmızı düşünürdüm. sanki uzaktık biraz... sanki birbirimize pek de lazım değildik... ailenin sorumsuzu ve hatta sorunsuzu olan bana karşı pek de anlayışlı değildi sanki. yerleşme meylinde olduğum ülkedeyken, çoktan göze aldığım "dön artık, annem seni özlüyor" bahanesine, bile isteye kanıp dönmüştüm.
    zamanlar geçti, sorumluluklar, sorunlar değişti. ablam değişti.
    sayılı gün vermişti doktor. 3 ay'ı bulmaz demişti... fazladan hergünün armağan olduğunu düşünmüştü galiba. tedaviyi pek de iplemedi. huzuru keşfetti. o küçük sahil kentinin canına can kattığını söyledi. sık sık çekip gitti. beni artık daha iyi anladığını, aslında başından beri olması gerekenin bu olduğunu, bunca yıl olur olmaz şeyler için boşuna kendini kastığını ve işte sonucunu... boşuboşuna...
    birlikte yollara gittik. bir şarkımız oldu. fastball - the way. yolların sonunda, gücü yetmediğinde, oradaki hastanelerle tanıştık. paylaştık. "geç tanıdık birbirimizi" dedi. geç tanıdık canparem. seninle yapmak istediğim ne çok şey vardı daha. görmeni istediğim, yetiştiremediğim... tanışacakların, keşiflerimiz bitmemişti ki daha. daha çok bakışacaktık, kıkırdayacaktık... geç kaldık. erken oldu.
    bugün, senin doğum gününde, o zamandan beri duymaya dayanamadığım şarkımızı tekrar tekrar dinlerken, gözümdeki yaşları kendi yoluna bırakırken, o gülen yüzünle uzun bir yolculuğa çıktığını düşünüyorum hala.
    güle güle ablacım. çocukları merak etme.
    görüşmek üzere...

    p.s: güzel uyu gülüm
  • büyürken can düşmanıydık birbirimizin. ne kavgalar ederdik annenin bağırışlarıyla sona eren. yine de bir o kadar da severdik içten birbirimizi, benim müzik ablam. keman öğrenirken ki aşamaları hatırlıyorum da hiçkimse sesini çıkarmazdı senin tekne kazıntısı gibi gıygıylarına. üstelik severdik de, gülerdik sana.
    büyürken can dostu olduk sonra. sözler verdik birbirimize. her akşam odalarımıza kapanıp annemin meraklı bakışları altında en gizli sırları paylaştık. daha yeni büyüyorduk oysa. daha çok ihtiyacımız vardı birbirimize. daha çok dedikodular yapıp hayatın altını üstüne getirecektik.
    sonra sen gittin. sonsuzluğa, bilinmezliğe...
    ben burada kaldım sonsuz bir boşlukta, bilinmezlikte...
    iki kişiydik oysa birlikte filizlenen...
    yıllar boyunca telafuz edilemeyen bir sozcuk, dinlenemeyen müzikler bıraktın arkanda.
    o kadar çok şey birikti ki anlatacak. üstelik sen biriktiremediğin için duyulan vicdan azaplarıyla karıştı.
    sen gittikten sonra ağladık, yaşadık, tutunduk, güldük, mutlu olduk, üzüldük...
    ama hep yarım kaldık...
    bitmeyen senfoni bıraktın bize, yarım kalan bir senfoni.
    hayat çok güzel,
    yaşamaya değer olsa da
    içimde bir eksiklik, bir sızı
    herşeyde duyuluyor eksikliğin,
    bir şeye benzemiyor
    sensiz yaşamak...
  • yıllar önce hastanede çalışırken, ağır hasta bir kız getirdiler. tek yaşam şansı, beş yaşındaki kardeşinden acil kan nakli idi. küçük oğlan aynı hastalıktan mucizevi bir şekilde kurtulmuş ve kanında o hastalığın mikroplarını yok eden antikorlar oluşmuştu.

    doktor durumu beş yaşındaki oğlana anlattı ve ablasına kan verip vermeyeceğini sordu. küçük çocuk bir an duraksadı. sonra derin bir nefes aldı ve 'eğer kurtulacaksa, veririm kanımı' dedi.

    kan nakli yapılırken, ablasının gözlerinin içine bakıyor ve
    gülümsüyordu. kızın yanaklarına yeniden renk gelmeye başlamıştı, ama küçük çocuğun yüzü de giderek soluyordu...
    gülümsemesi de yok oldu. titreyen bir sesle doktora sordu :
    'hemen mi öleceğim ?'
    ufaklık, doktoru yanlış anlamıştı, ablasına vücudundaki bütün kanı verip, öleceğini düşünüyordu. *
  • abla olayı bi çok garip bir olay
    cocukken aynı odadan çıkıp ilkokuldan üniversiteye bir dünya guzelinin peşinden yuvarlanmak
    en kavgalı olunan en küs olunan zamanlarda bile, aileden birşey için izin isteniyorsa hemen destek çıkmak
    catlatıncaya kadar güldürmek
    patlatıncaya kadar sinirlendirmek
    partiler verip beleş içkiye boğmak
    en sıçtığın, en dağıtıp saçmaladığın zamanda kenara cekilip kendine getirilmek
    önce anlamayıp sonra farkına varmak
    beraber mis yemekler yapmak
    "neden samimi olmuyorsun sevgililerimle" dediği zaman, "heriflerle kanka oluyorum ardından sen ayrılınca ne yapcağımı bilemiyorum sonra ben de ayrılıyorum heriflerden duygusal saçmalama yaşıyorum" demek
    istanbulda çalışırken gene ev arkadaşı olmak
    sırt sırta her zaman ayakta kalmak
    işten dönünce yorgunluk biraları patlatmak
    evlendiği zaman herkesten çok sevinip onun mutluluğuyla coşmak
    ev bana kaldı ne partiler veririm bea demek
    evi, rahat gelip gidemeyen arkadaşlarla doldururum demek
    ertesi gün dank etmek
    artık eve danone yoğurtla yorgun savaşcı gibi gelmeyeceğinin farkına varıp hıçkıra hıçkıra saatlerce ağlamak
    çok garip çoook.. prenses valla tüm ablalar
  • o'nsuz girilen her yeni yıl hüzünlü, yeri doldurulamaz.. başlıklar arasında görünce bana gülümsediğini hissettim şimdi sözlükten.. cennettesin biliyorum.
  • hani bir hikaye vardir, forward maillarda da gelir bazen,

    kucuk kardes ile ablanin hikayesi,
    ablanin hayatinin kurtulma sansi kucuk kardesin kanini vermesiyle mumkundur,
    doktor kucuk kardese anlatir durumu, kucuk kardes de "eger kurtulacaksa veririm" der,

    ve kan verme islemi sirasinda kucuk cocuk yuzu solgun ama icinde abla sevgisi dolu bir sekilde doktora sorar, olayi yanlis anladigi belli bir sekilde...
    -hemen mi olecegim?

    --------------

    abla hayattaki en onemli degerlerden biridir iste bir kardes icin burda anlatildigi gibi,
    ugruna can verilebilecek sayili degerlerdendir..
  • "internetten lira yüklemeyi beceremiyorum." dediğinizde gider hattınıza 50 tl yükletir. yine de sizin aramanıza izin vermez, kendi arar. kilometrelerce mesafeden bile yanınızda olduğunu hissettirir. yol gösterir. kocaman bir öpücükle yenilmesi vaciptir.
  • yaş farkınız varsa "ikinci anne"dir.
    benimki karamsarlıkta bir dünya markası!
    yeğenimin sigara içtiğini duyunca "porno yıldızı olacak" diye ağlamış insan.
    dumur olduk tabii ki "ne alakası var" diye.
    şöyle izah etti kendisi:
    "şimdi sigara içiyor, tiryaki...
    kesin alkolik de olur.
    sonra ilaç almaya başlar.
    arkasından uyuşturucu bağımlısı olur.
    uyuşturucu parası bulamayınca da porno sektörüne girmek zorunda kalır!"
  • bugün tam on beş yıl oldu öleli ablamın.
    bir
    iki
    üç
    dört
    beş
    altı
    yedi
    sekiz
    dokuz
    on
    on bir
    on iki
    on üç
    on dört
    on beş

    yokluğuna katlanmak, öldüğünü kabul etmek hala çok ama çok zor benim için. günlük hayatın rutininde onun yokluğuna uygun yaşıyorum, evet. buna rağmen, tahayyül edebilir misiniz bilmiyorum ama, yüreğimin bir yarısının hala üzerinde dumanlar tütüyor, yangını dinmiyor.

    ve çok eminim ki, çok derinlerde bir yerde ablamın öldüğünü hala kabul etmiyorum. öyle olsa, on beş yıldır ortalama üç günde bir rüyamda gördüğümü düşündüğümüzde, birinde olsa "ölmüş" görürdüm!

    aksine on beş yılda gördüğüm her rüyada, "ölmemiş" oluyor ve bir şekilde dönüp geliyor. kimi zaman hafızasını kaybetmiş, kimi zaman yurt dışına çıkmış, çoğu zaman da amerika'ya gitmiş oluyor.

    dün, yine rüyamda dönmüş gelmişti. biz tabi yıllar boyu onu öldü zannederek kahır içinde yaşamışız. bu elini kolunu sallayarak dönüyor. "bunalmıştım annemin davranışlarından" gibi bir açıklama yapıyor sadece. ben, delirip kafa atmak yerine sadece şunu hissediyorum; "olsun döndün ya"...

    dönmeyeceğinibiliyorum abla.
    dönemeyeceğini biliyorum.
    dönecek olsan gelirsin biliyorum.
    annene katlanmak zorunda olsan da beni kollayacak başka kimse olmadığından gelirsin.

    mekanın cennet, ruhun şad, yatağın ışık olsun ablam.

    beni soracak olursan, her gün hasretinle azap içinde kıvranıyorum. hala inanmıyorum. hala kabul etmiyorum. herkesin her gün ablasını, abisini, kardeşini, evladını kaybettiği bu boktan ülkede, senin gibi bu ülkenin boktanlığı yüzünden ölmüş herkesin peşinden durmaksızın ağlıyorum abla.

    tanım: evlada kadar tek, evlattan sonra ikinci, en çok sevilen insan.

    edit: ekleme
hesabın var mı? giriş yap