• bir can kozanoğlu kitabı.
    90'lı yıllarından başından itibaren nefis bir sosyolojilk tecessüsle futbol-popüler-politik ve şehir hayatları ile ilgili her türlü ayrıntıyı şeytanca bir dille ele alan iflah olmaz fenerli can kozanoğlu'nun yeni kitabı.
    anılarını yazmış ama nasıl bilemiyorum. kitap "anı" değil de "çağdaş türkçe edebiyat" bölümünden çıkmış. besbelli lezzetli numaralar yapmış yazar. iletişim yayınları'ndan.

    arka kapak ne diyor:

    "adana’da karpuzla başlayan evlilik istanbul’da kavunla bitti; babamı manavda vurdular. annem, 11 yaşındaki ekonomi gurusu k.k. yüzünden avukatlığı bıraktı. hamdi abim, hukuk profesörü olarak yakalayamadığı şöhreti aşk yazarı olarak yakaladı. diğer abim levent, üniversiteden ayrılıp bükreş’te fırın açtı. şeref dayım’ın hazin sonu, günlerce anahaber bültenlerinde tartışıldı. kuzenimiz kıvanç’ın ucuz seks romanı, resmî tarihe bir başkaldırı olarak algılandı. muammer eniştem, narkozdan çıkarken bile "beyaz bir tavşan almıştım" diye sayıkladı. sıkı anti-komünistlerden yaşar eniştem, 80’li yılların ünlü zenginleri arasına girdi. eski bir sirk yıldızı olan bakıcım emine’nin akıbetini öğrenemedik. ümit besen hayranı amerikalı dostum glenn en büyük sırrını bana açtı. ben elazığ’da, babamın kıyamet öncesini yaşamış olduğu yeri aradım. ve o özel kadınlar, duyarlı yazarlara binip gittiler… 1963’te doğmuş bir insanın 2005’te yazdığı anılar başka türlü olabilir mi? sanmıyorum."
  • son yıllarda yazılmış en eğlenceli kitaplardan biri.. sapıkça bir hayal gücünün ürünü.. sapıkça derken, iyi anlamıyla yani..
  • can kozanoğlu'nun son eseri, "sirk kitap". kitap bizatihi sirk gibi çünkü içinde her türlü acayiplik var: idam sehpasında 20 bin küsur kez top sektiren kadın, adana sokaklarında koşan aslan, kıyamet alameti sayılan ve ateş yutan cüce, hipnoz ustası dadı, balıklara kukla oynatan, kerhaneden kadınla evlenip karısının çalışmasına izin veren dayı.. hepsi geçit yapıyor bu kitapta.
  • otobiyografi klişelerine revivo parendeleri attıran, hakan şükür tipi çağdaş forvet tadında bir kitap; top ve kaleciyi ayrı köşelere gönderiveriyor; türler arasında gidip gidip geliyor. öyle bir kitap ki, bir oturuşta yarısına geliniyor, hani uykusuz olunmasa bir kerede de bitecek cinsten. öyle ki, memleketimizin işte büyük yazar böyle doğdu, böyle yaşadı gibisinden anı ve otobiyografi kitaplarıyla kuşatıldığı bir dönemde ilaç gibi geldi. bir defa insanın kendi hayatını ortaya koyup onunla taşak geçebilecek kadar cesur olmasını kutlamak gerekiyor önce. benzerine ancak nabokov gibi ağır ironik yazarlarda rastlayabileceğimiz türden bir taşak geçme hali var kitapta. nabokov'un otobiyografik öğeler taşıyan sebastian knight ın gerçek yaşamı kitabıyla edebi açıdan akraba olduğunu düşünüyorum ben, şeref dayı kadar yakın bir dayı olmasa da uzaktan bir akrabalıkları var tahminimce sebastian knight ile. üstelik calvino gibi okuyucu kovan bir rahatlık da gözden kaçmıyor. salinger ile de bir ahbaplığı olabilir diye düşünüyorum bu can kozanoğlu'nun. zira amerika'da benzin pompacılığı yaparken tesadüfen rastladığım ümit besen hayranı yaşlı glenn, salinger'in amcaoğlu olduğunu iddia etmişti, sonradan birgün eşli okey oynarken çıkan bir kavga sonucu küsmüşler.

    ezcümle; kozanoğlu hiç edebi olma kaygısı gütmemiş ve işte bu yüzden iliklerine kadar edebi bir kitap yaratmış. hüzne gark etmiş kitaplar arasında boğulmuş türk yazını böylesine iyi mizahı çok özlemişti gerçekten. radikal kitap'taki röportajında sırada medya sektörü anılarının olabileceğini ima etmiş kozanoğlu, çabucak bitirmesini bekliyoruz.
  • son zamanlarda hiç gülmediğim kadar gülmemi sağlamış, leziz, eğlenceli kitap. ben bu kadar güldüysem,zaga'yla koltuktan düşen, avrupa yakası'yla kanapeden yuvarlanan yeni nesil kim bilir neler yaşar.(ni york times bile böyle cümle kurmuyordur şerefsizim)
  • degindigi insanlarin zaman zaman huzunlu, zaman zaman da trajikomik ve ilginc hikayelerini sunay akin agzi ve ihsan oktay anar yetkinliginde anlatan mukemmel, oldukca surukleyici bir can kozanoglu kitabi.. ne olacak acaba bu kadinin sonu, ne gelecek bu herifin ba$ina acaba diye diye $ak diye sonu gelen, son yillarda okudugum en "kendini okutan" kitaplardan..
  • sosyolojinin edebiyatla kağıda döküldüğü bir kitaptır bu kitap. gözlemler mi daha çok etkiler insanı kullanılan uslup mu karar vermek gerçekten zor. bir de bu kitabın anı kitabı olarak düşünülmesi hepten düğümler tanımlamayı. okumak lazım, yeniden yeniden ve son bir kez daha demeden.
  • duygusal durumlardan bahsederken apologetic bir tavir takinildigini gozledigimiz bir kitap. ama onu oyle (de) seviyoruz.

    can kardes yillar once bi roportajda (bkz: blind test) (bkz: roll) gunumuz gencligi hakkinda karamsar olup olmadigi ile ilgili bir soruya (yaniliyorsam duzeltin) asagi yukari soyle bir cevap veriyordu:

    "
    bak adam ta ne zaman nasil bir laf etmis:

    kah cikarim gokyuzune seyrederim alemi
    kah inerim yeryuzune seyreder alem beni

    ben diyorum ki bugun elinde her turlu bilgi, internet, vb.
    olan adamlarin elinden de bunun mertebesinde hayal
    gucu urunleri cikmasi gerekir.
    "

    can kardesin kitabindaki hayalgucunu takdir ediyoruz.

    biraz ayrintili bi elestiri de yazmak ister aslinda gonul, ama yazamaz herhalde...
  • yer yer fantastik,yer yer post modern imgelerle örülü,arka plandaki sosyolojik tahlillerin isiginda bize bir hayati sunuyor sevgili can kozanoglu,kendi hayatini.hepimizin hayati ama olumlu ama olumsuz fantatastik degil mi zaten? kozanoglu da hayattaki fantastik gerçegi bu sefer özyasamsal öyküsü ile birlestiriyor.nedendir bilmem ben rahmetli tekin aral'in çok sevdigim salacak hikayeleri kivaminda bir tat aldim.hem güldüm,hem düsündüm.
  • sevgili can kozanoğlunun sosyolojik tespitlerden edebi bir çizgiye doğru son derece başarılı bir geçiş yaptığı eseri. alınız, okuyunuz, okumayanlara okutunuz...

    "bazen en basit hakikatler öyle inanılmaz görünür ki, inandırıcı olmak için hakikatleri değiştirmek zorunda kalırsın."
hesabın var mı? giriş yap