• bu benim tvde izlediğim birkaç programdan biri, herkese de tavsiye ediyorum. eğer hamasi, farazi söylemleri bir kenara bırakıp hükümetin gerçekten ne yapmak istediğini anlamak istiyorsanız, eskiden ak parti'nin i. hükümet döneminde bizzat hükümet kanalı gibi çalışan samanyolu tv'nin (şimdi de öyle ama durum biraz değişti), şimdi ise bizzat devlet kanalı olan trt'nin açılar programını izlemek zorundasınız. bu programda konuşulup da hükümetin gündeme almadığı ya da hükümetin gündeme alıp da bu programda es geçilen hiçbir konu yoktur. kürt ve ermeni açılımları, toprak-altı silahlarını bulup çıkarma gibi iç gıdıklayan girişimleri ben hep buradan öğrendim, samanyolu döneminde de bu böyleydi, trt döneminde de.

    farkında olmadan programla ilgili bazı fikirlerim oluştu. bunları, falza konu-dışına sapmamak adına snapshot şeklinde sunmak istiyorum.

    - i. akp döneminde stv'deki açılar programı daha hükümetçiydi.

    - ii. akp döneminde trt'deki açılar programı da genel hatlarda hükümetçi olmakla birlikte, detaylarda hükümetin genel kanılarına ters düşecek yorumlar da yapılabiliyor.

    - programda hükümetin yaklaşımlarına neredeyse hiç muhalefet etmiyor görünen iki iştirakçiye (toktamış ateş ve hasan koni) karşılık diğer iki iştirakçi (emekli asker oltan eren ve mahir kaynak) bazen tümüyle muhalif bir kimliğe bürünebiliyor.

    - yukarıda bahsettiğim muhalefetten oltan eren'inki ziyadesiyle, dinle ve doğal olarak kimilerine göre muhafazakâr tandanslı merkez sağ, kimilerine göreyse bildiğin bir nebze ılıman kılınmış islâmcı parti yani akp hükümetine uygun bir asker profili çizsin diye varmış gibi görünüyor. ya da "görünüyordu", sonradan trt dönemindeki açılar'da, özellikle de kürt-ermeni açılımı ve ergenekon davası kapsamında hükümetin takındığı tavır oltan eren'i neredeyse tümüyle askeriyenin avukatı kılmaya başladı, ki bu tuhaf bir şekilde trt semalarında üstü örtülü akp eleştirileri yapılabiliyor olmasını sağladı. evvelce hiçbir hükümet döneminde medya böylesine hükümet ve başbakan güdümlü olmamıştı; hâl böyleyken bir devlet kanalında, böyle bir dönemde yüksek tonda ergenekon davası eleştirisi yapılabiliyor oluşu kayda değer. toktamış ateş ile hasan köni'nin tam anlamıyla sırıtan hükümet yandaşlığı ve körlüğü, bir noktadan sonra programı çekilmez kılıyordu. programda bunu dengeleyen unsur, oltan eren ve mahir kaynak oldu. aşağıda oltan eren'in muhalefetiyle ilgili, son programdan hareketle bir şeyler daha ekleyeceğim.

    - programdaki bir diğer muhalefet ise mahir kaynak olabiliyor. "olabiliyor" deyişimin nedeni, mahir kaynak'ın hiçbir tarafa yakın olmadığı ve hiçbir kesim tarafından etki altında tutulamadığı için yeri geldiğinde çok sert bir akp eleştirisi yapabiliyor oluşudur. oltan eren'inkinin aksine mahir kaynak muhalefeti, ele avuca sığmaz çocuğun her an her şeyi yapabilirliğine benziyor. bu, biraz da mahir kaynak analizlerindeki söyleme değil, eyleme dönük olan tutumdan kaynaklanıyor. örneğin mahir kaynak, hillary clinton'ın anıtkabir ziyaretinin içerdiği mesajı iyi okur; zira bilir ki, bütün söylemlerin bitip tükendiği noktada, kimin hangi yolla ne kadar kazanç sağladığı önem taşır. clinton'ın ii. akp hükümeti döneminde anıtkabiri ziyaretinden kim yarar sağlar? ya da pkk'nın bu dönemdeki tasfiyesi kimin işine gelir? fazla gelişmiş süper-güçlerin (ne kadar süper oldukları son krizle birlikte yeniden tartışmaya açılabilir) bugünkü afrika yatırımlarını göz önünde tutar ve abd'nin başına bir yönü müslüman (hüseyin), bir yönü afro- olan bir adamın neden başkan seçildiğini zihninde tartar, analizine yedirir. bu analiz akp'nin işine de gelebilir, canına da okuyabilir. mahir kaynak buna bakmaz. bu yüzden her an trt'de hükümetin genel eğiliminin aksi yönünde bir mahir kaynak analizi dinleyebilirsiniz. örnek mi? buyrun: http://www.youtube.com/watch?v=9vnujyk6qqi

    - programın sunucusu faruk bilgin ise bana kalırsa samimiyet testinden geçemiyor. dahasını da söyleyeyim, stv'deki açılar programında daha objektif değerlendirmeler yapabiliyordu. diyebilirsiniz ki, "adam sunucu, değerlendirme yapar mı?" evet yapabilir, yapıyor da. ancak trt dönemindeki değerlendirmeleri, neşe düzel'in pazartesi söyleşilerindeki tavrını anımsatırcasına, iştirakçiyi istediği noktaya çekme telâşından mustarip. onun arzuladığı şeyi söylemediğiniz sürece, söylediklerinizin bir değeri yok. oysa bu gibi söyleşilerde muhakkak tarafsız bir sunucuya ihtiyaç var; evvelce neşe düzel'le ilgili de bu sıkıntıyı dil getirmiştim. uzun uzun anlatıp, kendi görüşünü açıkladıktan sonra "... değil mi?" diye bir soru sorduğunuzda karşınızdaki ister istemez, o "değil mi"nin etki alanına girip, ya sizin tezinize uymak ya da uymamak zorunda hissediyor kendisini. eğer sunucu olarak karakteriniz baskınsa ve ciddiyetle teorinizi karşı tarafa kabul ettirme telâşı içindeyseniz karşınızdakini istediğiniz noktaya çekemeseniz de, onun konuşma süresi bittiği andan itibaren yine kendi görüşünüzü açıklayıp, "mahir hocam da böyle böyle dedi ama, aslında o şöyle şöyle olmalıydı... şimdi de hasan köni hocama dönmek istiyorum" der ve mahir hocanızın konuşmasını umursamadığınızı göstermiş olursunuz. faruk bilgin bunu çok yaptığı için "maksatlı" biriymiş gibi bir izlenim uyandırıyor, bu da programda en can sıkan unsur. bu minvalde faruk bilgin'in programda en iyi anlaştığı kişiler hasan köni ve toktamış ateş; çünkü her ikisi de, özellikle de toktamış ateş, sonda söylemeleri gereken şeyi başta söyleyip (örneğin "ben her şeyden önce bir darbe planı yapıldığından adım gibi eminim..." gibi bir cümleyle başlayabilir. bkz. http://www.youtube.com/…bkyuvq10cbg&feature=related) faruk bilgin'i rahatlatabiliyorlar.

    rahatlatsınlar, bundan rahatsızlık duymuyorum. ancak benim için "maksatlılık" bile bir sorun teşkil etmezken, ısrarla bir yerlere hoş görünme çabası sorun yaratabiliyor. mahir kaynak'ı ciddiye almamın nedeni, bu hoş karşılanma arzusunun onda alabildiğine az olmasıdır. galiba benim için bir analizde mutlaka olması gereken nitelik de bizzat bu. kimseye hoş görünme telâşı olmadan, doğrudan düşün faaliyetinin neticesi olan hipotezler ortaya koyabilmek gerekiyor. hakkını yemeyeyim hasan könü'den de bu vasıtayla çok şey öğrendim; kendisini tümden suçlayamam ama programın gerek stv'deki gerekse trt'deki konumundan hiç etkilenmediğini de düşünmüyorum. bu analizlerine yansıyor kanaatindeyim.

    - yukarıda tekrar oltan eren'e döneceğimi, bir ekleme yapacağımı söylemiştim. http://www.youtube.com/watch?v=yl0iwltkmqg linkindeki videoya bakın. oltan eren burada, 5 sene önce stv'deki açılar programına tsk'nın dinle bir sorunu olmadığını göstermek için katıldığını söylüyor. bunun önemli olduğunu düşünüyorum. demek ki 2005 yılında yani bana göre akp'nin kronik muhalefet dışında, kıbrıs, ab gibi konularda neredeyse bütün medya kuruluşlarından tam destek aldığı yıllarda (2003-2007 arası) bir emekli asker stv'deki bir programa tsk'nın dinle sorununun olmadığını kanıtlamak için katılıyor. o vakit buna ihtiyaç duyulmuş ve stv'de karşılıklı bir oyun oynanmış, asker akp'ye, akp de askere yaklaştırılmış. oltan eren'in o yıllarda stv'deki açılar programında ılımlı görünmesinin nedeni bu olabilir; dahası akp henüz bam-teline dokunmamıştı. ardı ardına ermeni, kürt açılımları ve ergenekon operasyonu oltan eren'in dilini sertleştirince bu oyun bozuldu; türkiye'nin içi dışı karışınca oltan eren de askeriyeyi savunur bir pozisyona geldi. yukarıda linkini verdiğim videoya bakarsanız bunu rahatlıkla görebilirsiniz.

    hakkında daha fazla şey söylemek mümkün elbette. mesela mahir kaynak'ın yine açılar programında obama'nın seçilemeyeceğini, mccain rahatlıkla seçilebilsin diye önüne böyle bir siyahî başkan adayının konduğunu söylediği ya da toktamış ateş'in iran'ın tüm bu hengameden güçlenerek çıkacağını öngördüğü günleri anımsatabilirim. yani burada yapılan analizler de en nihayetinde, insan zihninden çıkma. yanılabilirlikleri bulunuyor ama piyasadaki hükümet sözcüleri içinde, fehmi koru ve akif beki'yle kıyaslanamayacak ölçüde nesnel olabilenler bu programda yer alıyor. çok büyük bir beklenti içine girmeden, filozofun dediği gibi, buna mukabil "karanlıkta el yordamıyla ilerlemeden" kendi açınızı şekillendirmek istiyorsanız, ideal yapımlardan biri. ama sadece o kadar, tv'de daha fazlası olmaz.
hesabın var mı? giriş yap