• 10 günlük bayram tatili boyunca acil servisler hariç hiç bir sağlık kuruluşunun açık olmamasından ötürü kapasitenin çok üstünde hasta bakmaya ve ortamı çevirmeye çalışan doktor, hemşire ve yardımcı sağlık personelinin bugün sosyal medyada seslerini duyurmaya çalışırken kullandıkları hashtag. (bkz: #acilleryukaltindaeziliyor)

    kimsenin umrunda olur mu bilmem ama hastanelerin acil servis çalışanları için bayram çekilmez bir çile ne yazık ki. normal sıradan bir günde bile sağlık sistemindeki açığın tolere edildiği bir yer olarak ekstra gereksiz hasta yükü olan acil servisler; uzun bayram tatillerinde el-bab devlet hastanesine dönmektedir.

    bunda kimin ne kadar suçu var bilemem fakat ortada doğal afet yokken doğal afetteymiş gibi acillere hasta akması doğal bir durum değildir.
  • sağlık emekçilerinin seslerini duyurmaya çalıştıkları,ezilmek tabirinin hafif kaldığı hastagdır.
    nöbetten çıktım böyle sistemin allah bin belasını versin ya da zaten vermiş bilemedim.
  • küçük bir ilçede devlet hastanesinde çalışıyorum. acilin günlük hasta sayısı ortalama 300 iken bayram tatili ile 550 olmuş durumda.

    bunda en büyük etken istanbul vb. gibi büyük şehirlerden bayram ziyareti dolayısıyla akrabalarının yanına gelen insanlar. ve geldikleri şikayet keşke gerçekten acil olsa. buraların sivrisineğine alışkın olmayan 'hasta'lar, sivrisinek ısırdı ama çok ısırdı kaşınıyorum vücudum kabardı, diye geliyorlar. ayağımda 2 senedir bir ağrı var bi de size gösterelim dedik vs gibi durumlarla geliyorlar. ve bunları geri çevirme lüksümüz yok.

    acile gelen her hasta kabulumuz ama keşke toplumda da bir bilinç olsa. burnu akıyor diye acile gelmese. kendi aralarında sözlü tartışma yaşayıp 'sinir krizi' geçirip acilden çözüm ummasa. düğünüm var toparlanmam lazım bi serum almaya geldim diye acili sipariş usulü çalışan lokantaya çevirmese. * bu örnekler çoğaltılabilir ama abartmayacağım. bu örneklerle her nöbette karşılaşıyoruz. bayram tatilinde x2 oluyor.

    belki sistem çok kötü. belki acili kız bakma yeri diye övüyorlar. ama bari biz biraz bilinçli olalım. acil servislere gerçekten acil durumlarda başvuralım.

    not: acil kadrosundan * * * ** bayram iznine çıkabilen insan sayısı bir elin parmağını geçmez. acildeyken sırada çok beklemişseniz, serum bitti ama hemşire hemen sizle ilgilenemediyse bilin ki bir nedeni vardır ve bu büyük çoğunlukla sizden daha acil bir hasta demektir. sizi iyi etmek için varız. lütfen siz de bayram tatili yapamayan bize iyi davranın.
  • turizmcilere bir şey olmasın.
  • kolu ağrıyanları, ayağı kaşınanları, burnu akanları acilden siktir ederlerse kurtulabilecekleri sıkıntı.

    aciller şark kurnazı şerefsizler tarafından işgal edilmiş durumda. gündüz sıra beklemek istemedikleri için burayı meşgul edip gerçek acil hastaları zor durumda bırakıyorlar.

    bunları anladıkları anda poliklinige göndermeleri gerekiyor ki bir daha uyaniklik yapmaya çalışmasın dallamalar.
  • sağlık sisteminde çok ciddi bir reform lazım. hastanlerin vardiya usulü sürekli çalışması lazım. servis ve polikliniklerin kapanması saçma. sekiz saatten üç vardiya personel koyulabilir. en azından kritik bölümlere. acildeki doktorlar zaten doğru düzgün birşeyden anlamıyor. gece, haftasonu ya da bayramda hastalanmak lüks olmamalı. doktorların da izne ihtiyacı falan diye ağlamayın. vardiya ve nöbet ile herşey olur. polisi askeri de gece çalışmasın o zaman. onlarınki can değil mi...
  • kimse neden dunyada en fazla hastane ve acil servis turkiye'de var ve neden dunyadaki en yogun acil servisler turkiye'de diye sormuyor da hep bok sahislar uzerine atiliyor.

    ne yazik ki bizim insanimiz 'saglik' anlayisi hep boyleydi. kici agrisa acile gider, en ufak saglik sorununu hastanelerde cozmeye calisir. insanlar ya hastanelere bagimli, ya ilaclara bagimli, ya da ikisini birden bagimli sekilde yasiyorlar. millet kafayi yemis gibi hastanelere akin ediyor.

    burada ne yazik ki sorun millette. hangi saglik sistemi ve/veya sigorta sistemi gelirse gelsin bizim milletin saglik sistemini hunharca somurmesinden dolayi bu is batmaya mahkumdur.

    herhangi devlet hastanesinin acil servisine ve hatta polikliniklerine gittiginizde, kendinizi bir savas durumunda veya dogal afet sonrasi kaos durumunda hissedebilirsiniz. herkes birbirinin ustune cikiyor. sacma sapan bir yogunluk. eger bu kadar hastalik varsa kesin yok olmamiz lazim amk diyebilirsiniz.

    ozellikle acil servisin bizim milletimizce anlami cok farklidir. acil servis bizim millete gore 'igne vurdurma' merkezidir. genci yaslisi en ufak rahatsizligin tedavisi, bizim millete gore 'igne vurdurma'. bu da nerede yapilabilir? acil serviste. beklemeden, randevu falan ugrasmadan. oh mis amk.

    ayda 53 tl odeme yapip hastaneye 10 kere gittiginizde, hele ki ailenizle gittiginizde sgk'nin belirlemis oldugu yaklasik maliyetle 10*33 tl = 330 tl / kisi basi masraf cikartmis oluyorsunuz. iste bu yapilan luzumsuz masraflardan dolayi da sgk hicbir firmaya ve kuruma odeme yapamiyor. dolayisiyla sgk'ya sadece cin'den gelen ne idugu belirsiz urunler veriliyor. adam gibi hastaligi olan insanlarin da masraflari karsilanamiyor. yani hem sagllik hakki engelleniyor hem de saglik kalitesinde dusmeye sebep olunuyor.

    cok parasal baktigimi dusunebilirsiniz ancak isin realitesi bu. eger pembe pembe hayaller kurmaya ve butun insanliga bedava saglik gelecegine inanciniz varsa bir psikologa veya psikiyatriste gorunmenizi tavsiye ederim, acil servise degil.
  • sağlık bakanımız durumun çok iyi olduğunu, endişe edilecek bir şey olmadığını söyledi. ne mutlu...
hesabın var mı? giriş yap