• pet shop boys'un en iyi albumu olma konusunda behaviour ve very ile siki bir kapismaya girebilecek, hatta kisinin moduna gore bu kapismadan galip ayrilabilecek 1987 tarihli saheser. dort basi mamur bir pop albumu diye tanimlayabiliriz belki, ancak kanimca bu actually gibi bir basyapit icin hafif kalir. albumden cikan single'lar sirasiyla: its a sin (ingiltere'de bir numara olmustu), what have i done to deserve this (bu da iki numarayi parsellemis bir donem), rent (bu sekizde kalmis) ve heart'dir (bu da bir numara olmustu). boylesi dort sarkiya sahip olmak bile bir albumu klasik yapmaya yeter ama bunlara arti olarak shopping, kings cross, i want to wake up gibi baska tadindan yenmeyecek psb klasikleri de barindirir actually. kisacasi, kanimca tum muzik tarihinin en iyi albumlerinden birisidir ve actually'siz bir arsiv arsivden sayilmaz.
  • 1987'de kasedini aldim; salak kasetçalarım kasedi biçti. 1988'de tekrar aldim; dinlemek üzere verdigim gerzek arkadasim kasedi kaybetti. 1991 yilinda albümü fazlasiyla özledigim icin kasedi 3. kez satin aldim; walkmanimle beraber denize düsürdüm. pes etmedim. 1999'da cdnow.com 'dan cd'sini getirttim. en iyisini yaptim; arsivledim, tursusunu kurdum. dinlicem, cocuklarima, torunlarima dinleticem. hepsini actually manyagi yapicam.
  • pet shop boysun bu güzide albümünde hakkı tenmiş şarkılardan biri de it couldnt happen here adlı şarkıdır... (sırf bu şarkı için kaç actually kasedi harcadık kimbilir...)
  • ing. aslında
  • kapağında smokinler içinde esneyen bir neil tennant ve her zamanki gibi kaşları çatık ve somurtkan bir adet chris lowe'un arz-ı endam ettiği ve kanımca pet shop boys'un en güzel kapak tasarımına sahip olan albümü ~ psb'un amatörlükle profesyonellik arasında gidip geldiği please sonrası introspective öncesi mükemmel geçiş albümü ~ ilk aldığım günü ise hiç unutmam ~ muhtemelen imç'nin yokluk zamanlarına denk gelen bir dönemde piccatura'dan aldığım kasetin üstünü kaplayan ve ne actually ne psb sadece emi yazan kağıdı kaldırınca altından natalie cole albümü çıkmasını dehşetle karşılamıştık ~ ah bu vesileyle seksenlerin o üzeri kağıtla kaplı, inlay cardı özürlü, kenarları vidalı, şimdilerin taş plağı muamelesi görmesi gereken numunelik kasetlerini de anmak isterim... ~ velhasıl inlay card aramak bir yana orjinal bile olmayan albümlere böyle bir süre harçlığımızı yatırdık biz ~ ama taktık mı bunu?~ asla ~ aksine bağrımıza bastık, sonuna kadar tükettik ~ her neyse asıl konuya dönmek gerekirse ~ actually her eve lazım bir albümdür ~ nokta
  • (bkz: love actually)
  • (bkz: in fact)
  • ingilizce kastıran salakların gözdesi kelime
  • amerikada kimse soyledigi seyi soylemek istemiyo olacak ki herkes konusmasinin bi yerinde bi actually attiriyo ortaya. bla bla bla bla oh actually bidi bidi bidi bidi. e noldu madem bla blayi neden soyledin o zaman, bos konusma demezler mi adama? demiyolar iste. korkarim bu kullanim da memleketimde yayginlasir diye. (bkz: uzgunum) (bkz: geri donucem)
  • kisinin igrenc bir ingilizceyle konusmaya baslayacagina dair on uyaridir bu. hintlicesi aak$uli olmakla beraber ekçuli (cekce), ek$iri (japonca), akçüyi (fransizca) gibi ekstrem varyantlari da mevcuttur.
hesabın var mı? giriş yap