• kitap dışında konuşacak olursak aslında pek de zararlı değildir.

    (bkz: müveddet hanım ile nüzhet bey'in adab-ı muaşereti)
  • hagop baronyan, gündelik hayatta uymak zorunda olduğumuz kurallara dâir tuhaf yorumlarda bulunuyor.
    eserin ermenice başlığı; "kağakavarutyan vnasnerı" imiş.
    ermenice'den türkçe'ye, ararat şekeryan ile nıvart taşçı tarafından tercüme edilmiş.
  • bu eser, hagop baronyan'ın 1884-1888 yılları arasında önce edirne'de ardından da istanbul'da yayımladığı aylık edebiyat ve mizah dergisi "khigar" 'da parça parça yayınlamış olduğu orijinal adı "kağakavarutyan vnasnerı" olan yazılarının toplanmış olduğu bir kitaptır. yazar eserinde yüzsüzlük edilip sıkıntı verilen kişilerin adabımuaşeret yüzünden sessiz kalarak yaşadığı zor durumlara örnekler verirken kişileri hep ermeni toplumundan seçmiş, ufak eleştirilerini kendi toplumu için yapmış.adabımuaşeret genel bir konu olduğu halde yaşadığı ülkedeki diğer milli unsurları rahatsız edecek birşey yazmaması bakımından yazarı takdir ettim.
  • ilk öyküsünün girizgahı şu şekilde olan bir baronyan kitabı;
    “güzel bir ismi kendisine siper edinmiş bir zorba var. irademizin bize sunduğu, yasalarınsa herhangi bir şekilde engel koymadığı o ayrıcalıklı durumlarda bile bizi esir alan bir zorba... bu zorba, tabiata da karşı çıkar ve onun insanoğlunu özgürce şekillendirmesine izin vermez. bu zorba adabımuaşeretten başkası değildir. bu zorbaya kafa tutanlarsa haksız biçimde terbiyesiz yaftası yerler.”
  • ermeni ve türk toplumunun söz konusu ısrarcılık, anlayışsızlık ve özel hayata/alana saygısızlık olunca birbirine ne kadar benzediğini anlamamı sağlayan kitap olmuştur. her hikayede taciz (kast edilen cinsel taciz değil elbette ki) eden ne kadar girişken ve cüretkarsa, taciz edilenin bir o kadar çekimser olması, o da yetmezmiş gibi geçimsiz, terbiyesiz, huysuz damgası yemesi ne kadar da tanıdık değil mi? günümüzde artık ihlal/taciz edilen o kadar sessiz ve pasif değil ama senaryolar pek değişmiş gibi görünmüyor. adab-ı muaşeret nedir, gerçekten gerekli mi yoksa insan hayatını zindana çeviren saçmasapan bir kurallar yığını mı? kitapta bunları sorgulamak için epey vaktiniz oluyor. ayrıca kitap adab-ı muaşeret için şöyle de güzel bir tanım içeriyor:

    "güzel bir ismi kendisine siper edinmiş bir zorba var. irademizin bize sunduğu, yasalarınsa herhangi bir şekilde engel koymadığı o ayrıcalıklı durumlarda bile bizi esir alan bir zorba... bu zorba, tabiata da karşı çıkar ve onun insanoğlunu özgürce şekillendirmesine izin vermez. bu zorba adabımuaşeretten başkası değildir."

    kitaptan bir ders çıkarmam gerekirse şunları söyleyebilirim: herhangi bir durumdan herhangi bir nedenle rahatsızsan, buna son ver. geçimsiz yaftası yemek huzursuz bir anın içinde debelenmekten evladır.
  • bizi bize anlatan, hayatın içinden kesitleri barındıran güzel kitaplardan biridir.

    --- spoiler ---

    "başlarına gelen acı tatlı her yeni olayı rastladıkları herkese ince ince anlatma alışkanlığına sahip olan erkek veya kadınlara rastlamışsınızdır muhakkak. kendilerine selam verenlerin elinden tutup, "gel senle iki laf edelim." diyerek önce onu bir kahveye götürür, ardından da kafasını ütülerler. çoğu kez de sırf başlarından geçeni anlatmak için bir tanıdıklarının veya ahbaplarının evine giderler."

    (bkz: hagop baronyan)
  • yemeğe gömülemezsin, aç kalırsın anneeeem aç kalırsın.
  • insanların düşüncesiz, ısrarcı ve yüzsüz davranışlarına karşı, adab-ı muaşeret gereği kayıtsız kalan tevazu sahibi insanların düştüğü zor durumların anlatıldığı eser.

    toplumun yazılı olmayan kuralları sayesinde, eskiden tahammül eşiğinin bugüne göre daha yüksek olduğunu söylemek yanlış olmaz. bugün, toplumsal normlara olan bağımız bir hayli zayıflamış durumda. kabalığın doğallık sanılması da bunun sonucu.
hesabın var mı? giriş yap