• yaşasa, bugün 92. doğumgününü kutlayacağımız büyük oyuncu. masallarınla uyuyan torunların kocaman oldu, hatta onların da çocukları oldu. biz yine bildiğin gibiyiz, senin filmlerinle eğlenip senin filmlerinle hüzünleniyoruz.

    şaban *, güdük necmi *, mahmut hoca *, damat ferit *, tulum hayri *, domdom ali *, ayşe *, veysel efendi *, okul müdürü * ve niceleri senin yanında artık, bize sadece bıraktıklarınızı izleme keyfi kaldı. keyif alıyoruz ama özlüyoruz da.

    haa unutmadan; en iyi turşu sirkeyle olur, sen haklıydın, nur içinde yat.
  • "istanbul'dan hareket ettikten on dakika sonra evde pişirdiği bir sandık dolusu yiyeceği belirli aralıklar bana ikram etmeye başladı. zorla. çörek, köfte, börek, soğan! tüm araba kokuyor. kapıkule'den sonra ikram etmedi. bir müddet sonra acıklı bir yüz takındı. gözleri dolu dolu. 'adoş'um ne oldu?' dedim. 'fena oldum, yol boyunca bütün köpekler aç aç bana bakıyor.' dedi. şoförden rica ettik. araba duruyor otobanda. iniyor, naylon örtüleri yere seriyor, 'köpekler, köpekler gelin' diye bağırıyor. korna kıyamet arkadan, tam parça parça olacakken şoförle ikimiz adile abla'yı içeri alıyoruz. böyle paris'e kadar devam ettik." müjde ar

    kaynak: 01.03. 2020 cumhuriyet pazar eki, 8. sayfa.
  • uykudan once programinda benim adimi okumasini aylarca bekledigim, okumadigi icin de oturup ona sayfalarca kendimi acindiran, yalan dolan dolu, "adile teyze, annem beni hep hortumla dovuyor, boynuma tel sarip beni oldurmeye calisiyor. babam da yok. hic paramiz da yok. cok mutsuzum. sen benim adimi soylersen, tek mutlulugum bu olacak." diyen psikopatik bir mektup yazdigim teyze. mektubu gizlice kapici amcaya verip annemden habersiz gondermemden iki hafta sonra, tam iki hafta boyunca programinda ilk olarak benim adimi soyleyen, sonra da bana kendi elleriyle yazmis oldugu, beni ne cok sevdigini anlatan bir teselli mektubu; anneme de "cocugunuza niye boyle yapiyorsunuz, yapmayin!" konseptli bir nasihat mektubu gonderen duyarli insan. sonra durumu anneme aciklamak biraz zor oldu ama olsun, adile teyze iki hafta boyunca benim adimi okudu ya... sonra da bana mektup yazdi ya... olsun. canim teyzem. adile teyzem*.
  • ---- gözlerimden yüzün, kulaklarımdan sesin silinmedi …silinmedi senelerdir ----

    ahmet, kaan, derya, meriç, dilek, pelin, metin, mustafa, hatice, hünkâr, kerem, duysal, elvin, muzaffer, yonca, ayşegül, nidâ, özgür, baran,mehmet, neslihan , akın, ümit, duygu, oğuzhan, nihan, enis,erkan, coşkun,handan, evrim, emre, serhat, ceyhun, beyza, özlem … bütün kuzucuklara, bize.

    18 yıl önce bir 11 aralık günü, turuncu renkli bir dolunayın olduğu akşam ebediyete göçmüştü adile teyzem. kış günüydü, 13’ümdeydim. balkona çıkıp, gözlerimi turuncu dolunaya dikip hüngür hüngür ağlamıştım. sanki evimizden biri gitmiş gibi hissediyor, çocukluğumun en feci anını yaşıyormuşçasına acı çekiyordum.

    ne kadar da bencildim. elimde, ona yazıp da yollamadığım mektubumla kalakalmıştım. “seni çok seviyorum adile teyzeciğim” diyememiştim ben. geri dönüp baktığımda hâlâ o pişmanlığı duyuyorum, gözümün önüne sadece hürriyetin ilk sayfasındaki el sallayan fotoğrafı beliriyor.

    işte bazı yıldızlar, sonsuzluğa kanatlandıklarında gazetelerin ilk sayfasında, bazıları son sayfasında * * bazıları da 3.sayfada * haber olurlar.

    vefatından sonra uydurulan saçma sapan şeyler biz çocuk milletini çok üzmüştü. biz çocuk kalbimizle koşulsuz, karşılıksız nasıl da seviyorduk, iki ayaklı bazı kımıl zararlıları neler uyduruyordu ?! neye takılmışlardı onlar, neye ? kabre ne zaman girdiniz de çıktınız siz ahmak insanlar ?

    filmleriyle büyüyen çocuk milletinin sevgilisi adile teyzem hakkında yazmak benim için çok zor. bu yazı günlerdir , haftalardır ya da aylardır değil, yıllardır bekliyor. adile teyzemin yıllarca biriktirdiğim fotoğraflarını, gazete kupürlerini kaybettim. internet denen icadı şimdi onun için kullanma vakti geldi.

    hakkında bildiklerimiz sınırlı aslında ; komik naşit efendi ile tiyatro oyuncusu amelya hanım’ın kızı, selim naşit özcan’ın kardeşi olduğunu, sanat yaşamına tiyatro ile başladığını, radyo oyunlarında seslendirme yaptığını, yine tiyatro oyuncusu ziya keskiner ile evli olduğunu, biricik oğlu ahmet’i küçük yaşlardayken kaybettiğini, bitip tükenmez bir çocuk sevgisine ve muazzam bir oyuncak bebek koleksiyonuna sahip olduğunu biliyoruz.

    bunların dışında bir bilgiye ben de ulaşamadım. lâkin meraklısına ilginç gelebilecek birkaç ayrıntı buldum.

    1970 yılında sinemaya başlayan adile teyzem , 72 yılından itibaren ertem eğilmez filmleriyle tanındı. eğilmez yönetiminde oynadığı 15 filmin dokuzunda rol arkadaşı münir özkul oldu. işte eğilmez filmleri :

    sev kardeşim (72) : rol arkadaşları münir özkul, hülya koçyiğit ve tarık akan. biraz tatlı yalan, biraz zengin çocuk fakir kız sosu katılmış trajikomik bir film. adile teyzem alev’in * halası rolünde.

    oh olsun (73) : bu filmde adile teyzem münir özkul’un değil hulusi kentmen’in eşini canlandırıyor.

    canım kardeşim (73) : kahraman’ın * öğretmeni rolündeki adile teyzem, çocuğun hastalık haberini aldığında yüzüne o acıyla dolu merhamet ifadesini nasıl yerleştirir, başını nasıl okşar yavrucağın. sadece gözlerinizin önüne getirin adile teyzemi, boğazınız düğüm düğüm oldu biliyorum. *

    mavi boncuk (74) : “ duydunuz mu a dostlar emel sayın’ı kaçırmışlar, gözleri körolasıcalar, boyları posları devrilesiceler “ diyen , mıstık’ın * annesi. garibimin mini mini minton elbiselerini, tavuğunun yumurtalarını aşırıp emel sayın’a götürdüklerini bilse şak diye bayılacak * .

    hababam serileri ( 74 -81) hafize ana. elinde zili, üzerinde gri hizmetli önlüğü, hopidik göbeği ile merdivenleri bir aşması, aşıp da bir geçmesi var ki gözümün önüne geldikçe gülüyorum. ipinden boşalmış kurbanlık koç gibi koşturan hababam öğrencilerinin onu ezip geçmesi işten bile değil. elinde tepsiyle öğretmenler odasına girip de “buyrun aslanlarım kaaveleriniz” deyişi ve akabinde kel mahmut’a * yakalanması, o minicik alt dudağını içeri çekip süt dökmüş kediye dönüşü… ne diyeyim ben ne, harika.

    salak milyoner (74) : kendisi mehmet çavuş’un * biraz aklından zoru olan sevimli eşi rolünde. “bu evde define var” diye tutturuyor.

    süt kardeşler (76) : evin halası melek hanım.

    gülen gözler (77) : ismet *, fikret * , hikmet * , nedret * ve hasret'in * annesi , yaşar usta’nın * eşi nezaket rolünde. "sattıysam kendi evimi sattım" der demez pişman oluyor ama...

    şabanoğlu şaban (77) : tavuk teyze olur adile teyzem burada. gittiiiiiiiiiii gitti gittigiti giti giti…

    erkek güzeli sefil bilo (81): ilyas salman ve ayşen gruda rol arkadaşlarıdır bu filmde.

    namuslu (84): bu filmdeki rolüne ne demeli bilmem ki . “ziyan etti kızımı ziyan” diyen aç gözlü kaynanaya ne demeli , pudra şekeri bulanmış ağzına ne demeli. bodur boyuyla kızıyla damadını gözetlemek için hoplamasına ne demeli ne ?

    adile naşit ile münir özkul’un evli olmaması küçükken ne kadar sinirimizi bozardı değil mi ? işte evli oldukları filmler de şunlar :

    bizim aile , salak milyoner, gülen gözler, milyarder, aile şerefi, neşeli günler ve şaşkın ördek. yani topu topu 7 filmde karı kocayı canlandırmışlardır. biz boşu boşuna o kadar hezeyanlara girmişiz arkadaşlar.

    hulusi kentmen ile evli olduğu filmlerde de çok şeker bir çift olurlar. mesela ilk aklıma gelenler gel barışalım, delisin.

    adile teyzem ya anne olurdu ya da hala . herhalde en değişik rolü de ah nerede filminde canlandırdığı evde kalmış kız kurusu rolüdür :” ahh telli baba, sana adadığım adaklar oldu sonunda “ der bi yerinde gözlerini devirerek. kimileri bu rolünden hiç hazzetmez. hakkını vermiş midir rolün peki, vermiştir. bir diğer değişik rolü de bence hanzo filmindeki evin her köşesine def-i hacet gideren teyze rolüdür. ha bir de tabi ki kibar feyzo filmindeki aney rolü. zaten orda kemal sunal’ın kucağına yatarak naturel bir gebelik engelleyici faktör oluşturması insanı sadece koparabilir başka bişey yapmaz.

    özkul ile toplam 25 filmde kamera karşısına geçmiştir. demin saydığım filmlerin dışında kalan en güzelleri şunlar :bizim aile, gırgıriye serileri , aile şerefi, neşeli günler ve şaşkın ördek.

    gırgıriye demişken bu filmdeki zekiye hala rolünü de geçmemek lazım bence. zekiye hala vakti zamanında duman haydar * ile evlenmiş, lâkin haydar mapus damına düşmüştür. çocukları da yoktur o da yeğenleri ile avunmaktadır. serinin ilk bölümünde adile teyzem döşekte kuzucuklarla yatmaktadır. velhasıl o gece ahşap evde ayıp şeyler dönmektedir. üst katta güllü * ile bayram * , yan tarafta sarhoş emin * ile sabayat *, diğer tarafta da kalaycı bekir * ile sevim * halvet olacaklardır. zekiye hala gelen tıkırtılar karşısında kıs kıs güler, duman haydar’ını düşünür tam uykuya dalacakken üst kattan bayram ile güllü cumburlop tabanı delerek alt kata düşerler. bu sahne , her şeyiyle, doğallığıyla, komikliğiyle türk sinemasında görebileceğimiz en komik sahnedir kanımca. hep merak etmişimdir bu sahneyi tek seferde mi çekmişlerdir diye malûm ya teknik olanaksızlıklar falan *.

    ertem eğilmez’den sonra en çok çalıştığı bir diğer yönetmen ise kartal tibet. zaten gırgıriye serileri, tosun paşa, sultan , davaro ve şabaniye bu birlikteliğin en sıkı filmleridir.

    adile teyzemin rolü küçük de olsa , filme kattığı tat apayrıdır. çıkarın bu filmlerden adile teyzemi bir başkasını koyun, oluyor mu bakalım ? mesela gece kuşu zehra filminde bir temizlikçiyi canlandırır. zehra’nın * çaldığı köstekli saat, sucuk vs. şeyleri gördüğünden çok emin omakla beraber yine de kontirpiyede kalır. bir diğer örnek olarak n’olacak şimdi filminde levent kırca’nın sabit fikirli annesi rolünü gösterebilirim.

    işte hayat * filminde ona en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandıran * hırslı ama aynı zamanda kocasından korkan anne rolü de çok başarılıdır. zaten bu adile teyzemin sinemadan aldığı tek ödüldür. ödüllerin en güzelini almıştır adile teyzem bu festival jürilerinin haberi yok.

    delisin * filminde batıl inançlı didâr teyze,
    sakar şakir ‘de * hileci bakkalın * en az onun kadar hilekâr eşi
    minik cadı ‘da * çiçek dilligil’in gözetmeni olan cadı (ki bu rolüyle de çocuk kalbimde ayrı bir yer kaplamıştır )
    renkli dünya’da * tiyatronun terzisi fatma hanım
    şaka yapma’da * şifalı macun icat eden teyze
    şaşkın damat filminde apti’nin * öğretmeni
    beyoğlu güzeli filminde hülya koçyiğit ile tarık akan’ın taşındığı evin meraklı ve evde kalmış kızkurusu sahibesinden birini * *
    yüz liraya evlenilmez filminde ağbisine * karşı yeğenlerini * * müdafaa eden ve bu filmde “ ama abiii” deyişiyle hafızalara kazınan halayı
    ne umduk ne bulduk filminde kızı zeynep’e * zengin bir koca bulmak için mahalleliyi dolandıran bir anneyi
    şaban papucu yarım’da mahallenin çocukları tarafından çok sevilen teyzeyi canlandırır.
    daha neler neler. 80 küsûr filmin içinde bende en çok iz bırakanlar bunlar. * * *

    80lerde adile teyzemin de eşlik ettiği arabeskçiler olmuş: gökhan güney ile talih kuşu, ferdi tayfur ile huzurum kalmadı,ceylan’la bir genç kızın romanı ve annem filmleri vardır. şarkıcı filmlerine örnek ise erol büyükburç’la haydi gençlik hop hop hop , kartal kaan ile şıngırdak şadiye, erol evgin ile renkli dünya, taşkın sabah ile satmışım anasınıve aile pansiyonu, füsun önal ile aç gözünü mehmet.

    şimdi çıkan sonuç şu : en çok münir özkul’un eşi,
    en çok tarık akan ile ayşen gruda’nın annesi olmuş
    en çok hafize ana ile zekiye hala karakterini canlandırmış
    en çok ertem eğilmez filmlerinde rol almış
    en çok 1975 yılında film çevirmiş (15 adet)

    istatistiğe vurunca ne kadar da kötü duruyor değil mi ?

    alev akakar'ın adile teyze adıyla çektiği ve şener şen, ayşen gruda, hulusi kentmen, halit akçatepe gibi hepimizin sevdiği oyuncuların rol aldığı , adile teyze ve onun kimliği, kişiliği üzerine çekilen bu fimde çok iyi niyetle hareket edilmiş ama hakkını verememiş bir film olarak kalmıştır.

    benim ve bütün çocuk milletinin kalbinde taht kurduğu için , o içten kahkahası için, hanımlığı için, kocaman yüreği için , anlattığı masallar için, tanımasa da mutlaka hepimizin adını andığı için ,yavrusunu kaybetmiş bir anne olduğu halde , içindeki sevgiyi bizlerle paylaştığı için ben bu minik dev kadına çok teşekkür ediyorum. içimden geçen ne biliyor musunuz ? şimdi yanımda olsa, ben de küçük olsam, koklaya koklaya sevmek isterdim kendisini.
  • adile naşit, 21 haziran 1985 tarihinde verdiği demecinde bir anısını şöyle anlatmıştır: "bizim aile filminin çekimlerindeydik.
    halit akçatepe ile münir özkul, aralarında konuşup gülüşüyorlardı. tarık akan da bir köşeye dalıp dalıp gidiyordu.
    yanına gittim; çok içten değildik.

    çorba içme saatiydi; çorba içtik ve 'hayırdır?' dedim. zor da olsa anlatmaya başladı: 'mühendislik fakültesindeyken okula yakın bir yerde bir basımevici arkadaşım vardı.

    cebinden kitaplar basar; insanlar okusun diye uğraşırdı. bugün gelirken ona rastladım; işleri bozulmuş, kapatmak zorunda kalacakmış dükkanı...' dedi.

    çekimler iyi gidiyordu; münir'in yanına gittim, durumu anlattım. gündelik yöntemiyle çalışıyorduk; ne yapacağımızı da çok bilmediğimiz için bekledik.
    belki elimizden bir şey gelirdi.
    münir bunu epey dert edindi.

    hani o can alıcı sahne var ya; münir'in o güzel tiradı...
    saim bey'in kapısından içeri girer: 'sen değil, ben büyüğüm ben!' diye noktalar.
    işte o sahnede, herkesin eli ayağı buz kesti.
    yarım saat bir sessizlik oldu. gün bitti; gündelikler dağıtıldı.

    o gün ne olduysa, hepimiz üçer gündelik aldık; münir on gündelik almıştı. herkes aldıklarını bir araya getirdi; topladık ve tarık akan'a uzattık, almadı; zorla aldırdık. birlikte gidip basımevindeki işler düzelene kadar, her gün biraz daha destek olduk.

    bu gün, tarık'ın nedeni ile o basımevi şimdi çalışıyor ve geçtiğimiz gün yirmi bin kitap basıp tüm ülkedeki okul kütüphanelerine yolladı."

    cumhuriyetimizin kurucusu ve sonsuza kadar tek önderi başkomutan mareşal gazi mustafa kemal atatürk'ün büyük yapıtı olan nutuk, söz konusu kitabın adıdır.

    görsel

    görsel
  • debe'ye giren anısını okuyunca anladım ki facebook tayfası akın akın sözlüğe geliyor. hatta adile naşit de bizzat gelmiş.
  • 86. doğum yıldönümü nedeniyle google doodle yapmıştır.
    https://www.google.com.tr/…-6254011919368192-hp.jpg
  • bu ulkede yasayan herkesin topyekun sevdigi tek kisi
  • uykudan onceyi parmak emerek seyrettigim bir aksam, bir suru isimden sonra benim adimi soyleyip, ardindan "cek elini bakiyim agzindan kocaman cocuk oldun hic parmak emilir mi?" diyen, babamin aylarca televizyonun icinden bizi seyretmediklerine beni inandirmaya calismasina sebebiyet vermis ulu kisilik.
    (bkz: tesaduf)
    nur icinde yatsin, hala ozluyoruz.
  • merhûme, sevgili adile naşit’in oğlu ahmet naşit keskiner’in kalbi doğuştan delikti. ameliyat olması gerekiyordu. o zamanlar bu ameliyat tğrkiye'de yapılamıyordu. yurtdışında yapılabilecek bir ameliyatın masrafları ise tiyatrocu anne adile naşit ve tiyatrocu baba ziya keskiner’in karşılayabileceği bir miktar değildi. 1966'nın parası ile tam 100 bin lira gerekiyordu.

    sanatçı arkadaşları yetişti imdatlarına, istanbul tiyatroları bir gecelik gelirlerini bağışladılar, yani 20 bin lira verdi aileye. “geceyarısı tiyatrosu” yapıldı, o paralar ve dönemin gazetelerinin başlattığı kampanyalarla denkleştirildi küçük delikanlının ameliyat parası.

    ahmet, amerika’ya gitti. ameliyat başarılı da geçmişti. ama bir gün komaya girdi ahmet ve bir daha uyanamadı. takvimler 16 haziran 1966’yı gösteriyordu; tam da annesinin doğum gününden bir gün öncesini…

    oğlunun ölüm haberini izmir’deki bir oyun öncesi alan adile naşit, bu habere rağmen sahneye çıktı ve bütün salonu güldürdü. ama bu olay bütün hayatını değiştirdi. izmir’den istanbul’a geldiği uçaktan perişan bir halde inen „hafize ana“ bir daha uçağa binmedi ve doğum gününü kutlamadı.

    bu acı kaybın ardından kendini tiyatroya, sinemaya ve çocuklara adadı. adile naşit girdiği her ortamı neşelendirir, şakalarıyla herkesi kahkahalara boğarken, 15 yaşındaki oğlunu kaybettikten sonra hep mutsuz yaşadı. ve muhtemelen bu sıkıntısı onu ölüme kadar götürdü. 11 aralık 1987’de uzun süre mücâdele ettiği bağırsak kanserine mağlup oldu...
hesabın var mı? giriş yap