• uyari: asagidaki entry sozluk tarihinin elle yazilan (copy paste olmayan) gelmis gecmis en uzun entry’si olabilir. okumaniz birkac saatinizi alacaktir ama ikinci dunya savasi, alman tarihi, hitler, diktator psikolojisi gibi konularda merakliysaniz bu konulari bilal’e anlatir gibi sade bir dille ve hikayesel bir sekilde ozetleyen bu entry’i keyifle okuyabilirsiniz.

    cayinizi, kahvenizi, kekinizi, boreginizi hazirlayin ve basliyoruz...

    once damardan muzigi verelim: https://www.youtube.com/…p7h9gueiajiprgejnojwn1gjmo

    hemen hemen tum 2. dunya savasi belgesellerinde bilindik bir goruntu gozlere carpar, kursuye once rudolf hess cikar ve hitler'i kursuye davet eder. birazdan kursunun karsisindaki yuzbinlerce insandan cit cikmaz ve hitler agir adimlarla kursuye dogru yurumeye baslar. ortalik ana baba gunu gibidir ama neredeyse hitler'in attigi adimlari duyabilirsiniz. birazdan kursuye cikan hitler once mikrofona soyle bir bakis atar, sonra gozleriyle kalabaligi suzer. yaklasik 5-10 saniyelik sessizligin sonunda kalabaligi yeniden suzen hitler yavas yavas konusmaya baslar. 5 dakika sonra konusma vites arttirarak devam eder. birazdan hitler terden sirilsiklam olmustur, kalabaliklar gaza gelmistir, ortalikta tezahuratlar duyulur ve cosku verilmistir. peki hitler bu konusmalarda ne anlatiyordu? insanlari nasil gaza getiriyordu? daha da onemlisi bu konusmalarin arkasinda yatan psikoloji neydi? bu yazida bunlara cevap arayacagiz.

    once hitler'in ortaya ciktigi donemin sartlarini inceleyelim. ikinci dunya savasini anlayabilmek icin birinci dunya savasini anlamak sarttir. hatta bazi tarihcilere gore birinci ve ikinci dunya savaslari tek bir savastir ve aradaki "baris" donemi reklam arasindan ibarettir. malumunuz, birinci dunya savasi sonunda ingiltere, fransa, rusya, abd ve bir cok irili ufakli ulke bir araya gelip almanya'yi zar zor yenebilmislerdir. hatta almanya cephede maglup olsa bile tam anlamiyla bir yikim yasamamisti ve bazi alman komutanlar sonradan alman hukumetinden hesap sorarcasina "1918'de savasi birakmayip devam etseydik kazanabilirdik, durup dururken neden pes ettigimizi anlamadik" diyeceklerdi.

    birinci dunya savasi sona erdiginde muttefikler almanya'ya ceza verme konusunda kararsizliga dustuler. almanya'yi cezalandirma konusunda ingiltere ile fransa resmen iyi polis-kotu polis rolu oynuyordu ama bunun sebebi de cok acikti. birinci dunya savasinda ulkesinde neredeyse tas ustune tas kalmayan, yollari, kopruleri, okullari, kisaca altyapisi harap olan fransa almanya'ya karsi cok kizgindi ve savastan nisbeten daha az altyapi zarariyla cikan ingiltere bu konuda daha ilimliydi. sonunda almanya'ya su cezalar verildi: (1) odemesi onlarca yil surecek yuklu maddi tazminatlar, (2) alman ordusunun mevcudunun 100 bin askerle sinirli tutulmasi, (3) almanya'nin zirhli gemi veya tank uretiminin neredeyse tamamen yasaklanacak kadar kisitlanmasi, (4) almanya ile avusturya'nin birlesmesinin yasal olarak imkansiz hale getirilmesi, (5) almanya-fransa sinirindaki rhineland bolgesinin tampon bolge ilan edilmesi ve almanya'nin buraya asker sokmasinin yasaklanmasi, (6) almanya ile rusya arasinda tampon gorevi gormesi icin almanya'dan tamamen bagimsiz bir polonya devletinin kurulmasi ve almanya'nin bu devlete karismasinin tamamen yasaklanmasi. daha bir cok madde vardi ama en onemliler ve ikinci dunya savasinin cikmasinda en buyuk rolu oynayan maddeler bunlar.

    fransa'ya gore bu cezalar yeterince agir degildi. fransa almanya'nin tamamen askerlerden arindirilmasini istiyordu. zaten yukarda madde madde bahsettigim cezalarin uygulanma sekli konusunda da fransa'nin tereddutleri vardi. ornegin 100 binden fazla askere sahip olmasi yasaklanan almanya 150 bin askere sahip olursa izlenecek yontem belli degildi. almanya kendisine verilen cezalara ve yasaklara uymazsa ingiltere ve fransa yeni bir savasi goze almak zorunda kalacakti.

    antlasmanin ilk yillarinda almanya antlasmaya harfiyen uyacakti ama bu ulkenin ozellikle maddi anlamda belini bukecekti. almanya'da enflasyon ve issizlik epeyce artmisti ve alman ekonomisi cokme noktasina gelmisti. hitler ve yanindakiler "birinci dunya savasina ne olursa olsun devam edilmeliydi" fikrini savunuyordu ve savastan sonra alman ekonomisinin cokmesi hitler'in ekmegine yag surecekti. savas sonrasi almanya'nin ve almanya disindaki alman halklarinin cektigi acilari demogoji malzemesi olarak kullanan hitler hizla popularite ve guc kazandi. daha sonra secimleri kazanip almanya'nin basina gecen hitler avrupa'da farkli tepkilere sebep oldu.

    hitler basa gectiginde fransizlar savasin cikacagindan cok emindi. ingilizler bu konuda kararsizdi. churchill almanlara guvenmemesi gerektigini biliyordu ama meclisin geri kalanini bu konuda bir turlu ikna edemiyordu. avusturya hukumeti hitler'in kendilerine saldiracagini bildigi icin endiseliydi. abd o siralar kendi derdiyle ugrastigi icin avrupa'nin derdiyle mesgul olmuyordu ve rusya da olaylara "kapitalist devletler birbirini yesin" gozuyle bakiyordu. hitler avrupalilar'in gucunu test etmek icin yavas yavas almanya'ya uygulanan cezalari ve yasaklari delmeye basladi. once savas tazminatini odemeyecegini soyledi ve gercekten de tazminat odemeyi birakti. fransa buna cok sert tepki gosterse de ingiltere'de mevcut olan gorus "almanya'ya fazla yuklenmeyelim, durup dururken yeni savas cikartmaya gerek yok" gorusundeydi.

    bir sure sonra alman ordusunun mevcudu 100 bini defalarca katlamisti ve almanya her turlu zirhli araci insa etmeye baslamisti. fransizlar ingilizler'e surekli "almanya'yi durdurmaliyiz" diye baski yapiyordu ama ingiltere savasi baslatan taraf olmak istemiyordu. fransa da arkasinda ingiltere olmadan almanya'ya saldirmaya cesaret edemiyordu. butun bunlardan cesaret alan hitler de surekli avrupa'nin sabrini test etmek icin birinci dunya savasi sonunda almanya'ya konan yasaklari gostere gostere, hatta ovune ovune birer birer cigniyordu. en sonunda almanya-fransa sinirindaki rhineland bolgesindeki "askerden arinmis" bolgeye alman askerleri yerlestirildi ve fransa da savasin baslayacagini anlayinca almanya siniri boyunca siper kazmaya ve cesitli savunma pozisyonlari almaya basladi. fransa surekli churchill'i arayip "almanya'ya dalalim" diyordu, churchill de fransa'ya katilmasina ragmen ulkesini savas konusunda ikna edemiyordu.

    ust uste yaptigi hamlelere cevap gelmeyen hitler artik daha buyuk adimlar atmaya karar verdi. avusturya'ya "almanya'ya katilma cagrisi" yapan hitler bu cagrisi karsiliksiz kalinca avusturya'ya tanklarla girdi. avusturya ordusu hic direnis gostermedi ve almanlar ulkeyi "darbe" yaparak ele gecirdi. avusturya bu olaydan once ve olaylar sirasinda ingiltere, fransa, abd basta olmak uzere bir cok ulkeyle telefon ve telgraf baglantisi yaparak yardim istediyse de hicbir ulke yardima gelmedi. fransa almanya'ya saldirmaya hazirdi ama ingiltere'nin de savasa girmesini istiyordu. ingiltere ise son zamanlarda "tamam hitler kotu de basimizda stalin tehdidi varken hitler'e yogunlasmak dogru degil. hitler halkinin gazini almak icin bagirip cagirip konusurken stalin aksiyon pesinde kosuyor, asil stalin'den korkmak lazim" dusuncesindeydi. bati ulkeleri hem hitler'den hem stalin'den cekiniyordu ama iki liderin birbirini dengede tutacagi ve avrupa'nin direk tehdit aldinda olmadigi da dusunuluyordu.

    bu arada almanya'da yahudilere karsi boykotlar baslamisti. su an icin henuz soykirim baslamamisti ama yahudi isyerlerinin boykot edilmesi, yahudilere is veya ev verilmemesi, yahudiler'in toplumdan dislanmasi gibi hareketler yasanmaya baslamisti. yine de bati ulkelerinin gozunde yahudi karsiti olaylar buyutulecek seviyede degildi ve henuz yeni bir savas baslatmak icin uygun bir ortam olusmamisti.

    ilginctir ki hitler ingiltere'ye karsi sempati duyuyordu. fransa'ya sonuna kadar gicik olan hitler ingiltere'ye surekli goz kirpiyor ve avrupa'da iki super gucun olabilme ihtimaline sicak bakiyordu. hitler bir cok konusmasinda ingiltere'nin macera aramak yerine "dogru olani yapmasini" soyluyordu. hitler alman ordusunu doguya surup polonya ile sscb'nin onemli bir kismini almasini istiyordu ve ingiltere'nin de almanya'ya destek icin fransa'yi dizginleyecegini, hatta bir ihtimal fransa'yi tamamen isgal edip almanya ile birlik olacagini dusunuyordu. tabi ki bu dusuncenin tarihsel bir degeri yoktu cunku tarihte ingilizlerle almanlar arasinda muttefik iliskileri olmamisti ve ingiltere'nin almanya'nin cikarlarini korumak icin bir sebebi yoktu. hitler ingiltere'nin yardima gelecegini dusunerek hayal dunyasinda yasiyordu. ingiltere ilk etapta yavas yavas "bana dokunmayan yilan bin yasasin" moduna gecmeye baslamisti ve almanya'ya destek olmasa da kostek de olmuyordu.

    ikinci dunya savasina devam edecegiz ama once 1932 yilina geri donuyoruz. 31 temmuz 1932'de hitler 14 milyona yakin oy alarak mevcut oylarin %38'ine yakinini aldi ve almanya'da iktidari ele gecirdi. bu kimsenin beklemedigi bir secim basarisiydi ve diger partilerin cesitli fikirlere dagilmasi yuzunden naziler o kadar da yuksek olmayan oy oranlarina ragmen tek baslarina iktidar olacakti. bu alman parlementosunda 1928'de 12, 1930 yilinda da 107 koltuk cikartan partinin bir anda koltuk sayisini 230'a cikartmasi anlamina geliyordu ve hic de kucumsenemeyecek bir basari gibi gozukuyordu.

    hitler'in secimi kazanmasinda en buyuk rolu oynayan onun konusma ve hitabet yetenegiydi. hitler fazla kitap okumayi seven biri degildi. yazdigi "kavgam" kitabini da en yakinindaki amirlerinin bile okuyup okumadigi supheliydi. zaten hitler okumaktan cok konusmanin onemine inaniyordu. ona gore bir konusmaci sesini surekli degistirerek, tempoyu arttirip dusurerek, sesini yukseltip azaltarak ve cesitli yollarla dinleyicilerin dikkatini celbedebilirdi ve dinleyicilerin ilgisini bir kitaptan daha iyi tutabilirdi. kendisi oldukca iyi bir konusmaciydi ve konusurken kitlelerin nabzina gore serbet vermeyi biliyordu. mesela doktorlarin karsisinda konusurken tibbi terimler ve ornekler kullanirken ciftcilerin karsisinda konusma yaparken ciftcilerin gunluk hayatta kullandigi kelimeleri kullanip onlarin anlayabilecegi ornekleri veriyordu. 1935 yilinda konusurken surekli ses tonunu degistirerek ses tellerini zorlayan ve zarar veren hitler ameliyat olmak zorunda kalmisti. bir baska ayrintiya daha dikkat cekeyim, hitler genelde yapacagi konusmalarin saatini konusmanin amacina gore belirliyordu. ornegin bir konusmada amaci milleti costurup gaza getirmekse ogleden sonra herkesin dinc oldugu bir saatte konusurken, amaci bir konuda insanlarin direnisini kirmak ve fikirlerini degistirmekse aksamin gec saatlerinde insanlar aksam yemegini yemisken ve yorgun dusmusken konusuyordu.

    almanya cephe icinde ve disinda ust uste galibiyetler alip puanlari 3'er 3'er hanesine yazarken siklikla konusmalar yapan hitler, daha sonra isler kotuye gidince ve ust uste puan kayiplari yasanmaya baslayinca nadiren konusma yapmaya baslamisti. hitler'in konusmalari her zaman umut verici ogeler tasisa da ses tonu ve ikna kabiliyeti almanya savasi kaybetmeye basladiktan sonra dususe gecmisti. simdi sozu daha fazla uzatmadan hitler'in konusmalarini ozet gecmeye baslayayim.

    1 ocak 1932'de munih'te hitler secimleri kazanip iktidara gelmesine 6 ay kala partililer yeni yili kutlamak icin bir araya getirilmisti. yilbasi konusmalari onceki yil boyunca yasanan basarilari ve basarisiz olunan seyleri tartismak icin uygun bir firsatti ve her yil tekrar edilecek bir adet haline gelmisti. hitler partililere yaptigi seslenmede "12. yilina girdigimiz mucadelemizde sonunda sunu ilk kez soyleyebilirim ki, 15 milyon takipcimizle almanya'nin en buyuk partisi haline geldik." hitler konusmasinin devaminda 2 yil onceki secimlerde alinan 6 milyon oya dikkat cekti ve "tum engellemelere, iftiralara, karalama kampanyalarina ragmen oylarimiz azalmak yerine kat kat artti" diyerek bir sonraki secimlere iddiali girildigini soyledi. bundan sonra 2 yilda partinin aktif uyelerinin sayisinin 300 binden 800 bine kadar ciktigina dikkat ceken hitler "bugun tum dusmanlarimiz almanya'nin uykudan uyanip yukselise gececegi gunden korkmaktalar, o gunler sizin calismalariniz sayesinde gelecek" benzeri sozlerle nutkuna devam etti.

    hitler konusmasinin devaminda "partimiz sadece sehirlileri degil koyluleri de tek cati altinda birlestiriyor" diyerek nazi hareketinin koyluler arasinda da gelismekte olduguna dikkat cekmeye basladi ve parti icinde sehirlilerle koyluler arasindaki dengenin gozetilmesi gerektigini soyledi. hitler konusmanin bundan sonraki bolumunden neredeyse sonuna kadar almanya'daki ve rusya'daki bolseviklere yuklendi ve almanya'daki bir cok problemden onlari sorumlu tuttu. konusmanin bu kisminda incil'den alintilar yapan ve tanri'ya gondermelerde bulunan hitler "eger biz gucsuz dusersek ulkeye komunizm gelir cunku ulkede bizden baska komunizmi dengeleyebilecek baska bir parti yok" diyerek tehditte bulundu.

    bundan sonra 17 ocak'ta berlin'de, 23 ocak'ta munih'te ve daha sonra 27 ocak'ta dusseldorf'ta olmak uzere 3 farkli konusma yapan hitler, ilk iki konusmasinda genclere ve ogrencilere seslenirken son konusmasinda daha yetiskin parti uyelerine seslendi. bu uc konusmada da asagi yukari ayni seyler soylendi. hitler bu konusmalarda almanya'nin yillardir ellerinin kollarinin bagli oldugunu, icerdeki hainler ve disardaki dusmanlar yuzunden ulkenin bir turlu ayaga kalkamadigini, mevcut partilerden naziler haric tum partilerin isbirlikci ve almanya'nin dusmani oldugunu, ekonominin buyumesi ve ulkenin ayaga kalkmasi icin ilk olarak isbirlikcilerden ulkenin arindirilmasi gerektigini soyledi. her biri 3 saat suren bu konusmalarda hitler ulkede yonetime aday oldugunu acik acik degil ama ustu kapali bir bicimde soyluyordu. konusmanin sonlarina dogru komunizmi bas dusman olarak gosteren hitler komunizmle mucadele etmek icin demokratik sistemin ortadan kaldirilmasini oneriyordu. ona gore cok partili demokratik sistem aylarca karsit goruste insanlarin tartisip kavga ettigi ama hicbir konuda karar alamadigi bir sistemdi. hitler "hizli ve efektik bir sekilde ulkenin cikarlarina uygun karar alinabilmesi icin" mecliste isleri yavaslatabilecek bir muhalefetin olmamasini savunmaya baslamisti.

    hitler ayni konusmada almanya'nin guclu ve karakterli bir "tek lidere" ihtiyaci oldugunu, ulkenin dost olmak isteyenlerle dost, dusman olmak isteyenlerle dusman olmasi gerektigini ve almanya'nin 1. dunya savasini ulkedeki hainler yuzunden kaybettigini soyleyecekti. ilginctir ki hitler bu konusmalarinda israrla almanya'nin muhalefetsiz tek bir lidere ihtiyaci oldugunu ustune basa basa soylemesine ragmen kendisini bir aday olarak one cikartmayacakti. hitler kendisini bir anda one cikartmak yerine bunu yavas yavas, alistira alistira yapma taraftariydi. adnan oktar'in kendini tarif edip "mehdi aynen bu sekilde olacak" dedigi gibi hitler de kendi ozelliklerini tarif edip "almanya'nin lideri boyle biri olmalidir" diyecekti ve bir sure sonra halk "hitler tam da ihtiyacimiz olan adam" seklinde dusunmeye baslayacakti.

    hitler 27 ocak'ta almanya'nin onde gelen isadamlarina yaptigi komunizm karsiti konusmadan sonra bu kisilerin guvenini kazanmaya baslamisti. boylece hitler'in partisine bagis yagmaya baslayacakti ve parti maddi anlamda guclenip yaptigi propagandanin etkisini arttirabilecekti. dunya'nin her yerinde oldugu gibi o gunun almanya'sinda da zengin elitlerin destegini almak secim kazanmak icin cok onemli bir adimdi. hitler genclere ve ogrencilere yaptigi konusmalarda "halki somuren zengin ve elit sulukleri zamani gelince sokup atacagindan" bahsetse de isadamlarina ve elit takima yaptigi konusmalarda "size dusman oldugumuzu dusunmeyin, almanya'yi hep beraber ayaga kaldiracagiz" diyordu. acikcasi hitler isadamlarindan ve elit takimindan pek hazetmiyordu ama onlarin destegi olmadan amacini yerine getirmesinin mumkun olmadiginin da bilincindeydi.

    hitler birkac gun sonraki bir baska konusmasinda insanlarin politikacilarin ulkelerinde kotu giden seylerden dolayi dis gucleri sorumlu tutmamalari gerektigini, dis gucler bir ulkeye ne kadar baski yaparsa yapsin o ulkenin direnecek gucu kendi icinde bulacagini, bir milletin genleri guclu ve karakterliyse disardan kotu egitimle ve propagandayla onun direnis ruhunun sadece gecici olarak kirilabilecegini ama kalici hasar vermenin mumkun olmadigini soyledi. boylece o gunlerde almanya'yi yoneten politikacilarin "ne yapalim, 1. dunya savasini kaybettik ve elimizi kolumuzu baglayan bir antlasma imzalamak zorunda birakildik" seklindeki tepkilerinin gecersiz ve yersiz oldugunu iddia ediyordu. hitler ayni konusmasinda demokrasiyi bir defa daha elestirdi ve bir ulkeyi "aptal cogunluk" yonetecegine "bilgili, zeki ve donanimli az sayida insanin" yonetmesi gerektigini belirtti. ona gore bir cok insanin bir fikre inanmasi o fikrin dogru oldugu anlamina gelmiyordu ve demokrasiye gecip herseyi insanlarin cogunluguna gore belirleyen ulkelerin er ya da gec zayiflayip gucsuz dusecegi kesin gibiydi. kisaca hitler burada "profesorle cobana ayni sayida oy hakki veren sistem yikilmaya mahkumdur" benzeri bir dusunceyi one suruyordu ama demokrasiyle yonetilen ulkelerin omru onun ongordugunden cok daha uzun oldu.

    hitler ayni konusmada "bir orduda demokrasiden soz etmek mumkun degil. yukardan gelen emre hic sorgulanmadan ve muhalefet edilmeden uyulmak zorundadir. bu durumda orduyu yoneten kisinin de ayni sartlar altinda calismasi ve demokrasinin getirdigi zayifliklardan ve muhalefetin etkisinden uzak durmasi gerekir ki ulkeyi de orduyu da hakkiyla yonetebilsin" seklinde bir tespitte bulunarak ordudaki totaliter yonetim seklinin ulkenin tamamina gecirilmesi gerektigini savunacakti. acikcasi hitler'in demokrasiden diktatorluge gecisi savunan argumanlarindan bazilari gunumuzde rte'nin "baskanlik sistemi" lehine ortaya attigi argumanlara oldukca benzemekteydi.

    o gunlerde hitler'in konusmalarinda siklikla kullandigi bir arguman "su anki kotu durumumuzdan versay antlasmasini suclayamayiz, cunku bizi versay antlasmasina iten sebepler bugunku kotu durumumuzun da sebebidir" seklindeydi. hitler'in cokca kullandigi bir baska arguman da "komunistler ulkemizde orak-cekicli sscb bayragini gormek istiyorlar, hangi millet kendi topraklarinda baska bir ulkenin bayragini gormek ister ki?" seklindeydi. boylece orak-cekicli ideolojik bayrak rusya bayragina indirgenmisti ve "baska bir ulkenin bayragi" olarak tanimlanmisti.

    9 ve 10 subat tarihlerinde berlin'de binlerce ogrenciye seslenen hitler henuz almanya devlet baskanligi icin adayligini koymamisti ama bir cok insan onun bunu yapmasini bekliyordu. hitler 1925'te avusturya vatandasligindan cikmisti ama henuz alman vatandasligina gecmedigi icin hicbir ulkenin vatandasi degildi. bu yuzden alman vatandasligina gecip adaylik konusunda hicbir sorun yasamak istemiyordu. o an itibariyle devlet baskanligi icin tek aday paul von hindenburg'du ve onun secimi kazanacagina kesin gozle bakiliyordu. 16 subat 1932'te dusseldorf'ta 26 bin fabrika iscisine seslenen hitler baskanliga adayligini aciklamadan once son bir cabayla isci sinifindan aldigi destegi arttirmaya calisiyordu. burada yaptigi konusma icerik olarak 9-10 subat tarihlerinde ogrencilere yaptigi konusmaya cok benziyordu ve cok ufak farkliliklar tasiyordu. 22 subat'ta goebbels nazi yanlilarina seslenerek yaptigi bir konusmada adolf hitler'in alman baskanligina aday oldugunu acikladi. hitler o gunlerde nazi partisinin yonettigi tek sehir olan brunswick'te kagit uzerinde devlet memuru yapilmisti ve o gunku kanunlara gore alman vatandasligina gecmesi saglanmisti.

    27 subat 1932'de hitler baskanliga aday olduktan sonra ilk kez berlin'de konusma yapacakti. burada "rakiplerimin beni yenmek icin koalisyon olmasi, ne olursa olsun beni basa gecirtmeyeceklerini ve beni baskan yapmayacaklarini soylemeleri onur verici bir sey cunku benden korktuklarini gosteriyor. ben de onlara diyorum ki elinizden gelen neyse onu yapin cunku ben de hepinizi yenecegim. aramizda en cok hakeden, en fazla calisan, en fazla fedakarlik yapan kimse secimi de o kazansin!" hitler vatandas olmadan once berlin'in polis muduru olan grzesinski onun icin "ona vatandaslik vermek mi! onu kopek kirbaciyla ulkeden kovmak lazim" demisti. hitler 27 subattaki konusmasinin devaminda buna da gonderme yaparak "bizi kopek kirbaclariyla kovalamak istiyorsaniz buyrun yapin, gunun sonunda kirbaci kimin tutuyor olacagini goreceksiniz" diyerek meydan okumaya devam etti.

    hitler konusmasinin bundan sonraki bolumunde tanriya ve dine gondermeler yaparak "13 yildir sabah aksam calisiyor olmamiz bosa gidecek degildir. tanri'nin adaleti boyle bir seye izin vermez. tanri'nin intikam vakti yaklasiyor ve almanya'yi hakettigi yere tasima gorevi bize dusuyor. tanri almanya'nin yanindadir ve tanri bizim yanimizda cunku biz almanya icin en iyisini istiyoruz ve bunun icin cabaliyoruz" diyecekti.

    hitler konusmasinin devaminda baskanlik secimindeki rakibi olan paul von hindenburg'a seslenerek kendisine saygi duydugunu ama kendisini destekleyen bazi "vatan hainlerini" desteklemesinin mumkun olmadigini soyledi. ilginctir ki hitler secimlerde von hinderburg'a rakip olsa da ona karsi asla sert bir soz soylemiyordu ve secimlerden sonra da bu ikilinin arasinda bazi sogukluklar olsa da dusmanlik olmayacakti. hatta bircoklari nazi partisinin bu kadar guclenmesinde en buyuk sorumlulugun van hinderburg'a ait oldugunu soyluyor.

    1 martta arabasina atlayan hitler almanya'yi turlamaya basladi ve her gun en az 1 sehirde konusma yaparak kalabaliklara seslendi ve ulke yonetimine adayligini ilan etti. baskanlik icin 13 mart'ta yapilacak secimlere paul von hinderburg ve adolf hitler'den baska katilacak 2 onemli aday daha vardi. bunlar komunistlerin adayi olan ernst thälmann ve askeri kanada yakin theodor duesterberg'di. yine de secimin hitler ile von hindenburg arasinda gecmesi bekleniyordu. bununla birlikte "hitler secimi kazanamazsa 12-13 milyonluk tabaniyla sokaklara dokulecek ve darbe yapmaya calisacak" soylentileri de dolasiyordu. hitler bu soylentileri "aptalca" olarak nitelendiriyordu ve "yonetii demokratik ve legal yollarla ele gecirmeye bu kadar yaklasmisken illegal yontemlerle kendimizi bitirecek kadar salak miyiz?" seklinde bir demecte bulunmustu.

    13 martta baskanlik secimleri gerceklestiginde sonuclar hitler'i hic memnun etmedi. von hinderburg oylarin %49.6'sini almisti ve her ne kadar ilk turda secilemese de ikinci turda secilmeyi neredeyse garantilemisti. hitler oylarin %30.1'ini alirken komunist aday thälmann oylarin %13.2'sini almisti. yaklasik 1 ay sonra 10 nisan 1932'de ikinci tur secim yapilacakti ve ikinci tura sadece bu uc aday girebilecekti. hitler secimlerde maglup olsa da bunu bir zafer olarak gordu cunku naziler bir bucuk sene onceye gore oylarini iki bucuk katina cikartmisti. hitler 13 milyon oy beklerken 11 milyonun biraz ustunde oy almisti. partilere tek tek bakildiginda naziler en fazla oy almisti ama von hindenburg'u destekleyen partileri ust uste koyunca naziler geciliyordu. nazilerin sahip oldugu gazetelerde de bu istatistiklere dikkat cekiliyordu ve bu gazetelerde secimlerin hemen ertesi gunu yayinlanan hitler'in mektuplarinda da bir zafer kazanildigi yaziyordu. hitler bu mektupta "zafere cok yakiniz ama eskisinden daha cok calismamiz, azmimizi arttirmamiz lazim. evet onceki aylarda bir suru uykusuz gece gecirdik, geceli gunduzlu cok calistik ama calismamiz burada bitmemeli. 7 kisiyle baslayan hareketimiz bugun 11 milyon kisiyi gecmis durumda. bu kadar ivme kazanmisken pes etmek olmaz" benzeri aciklamalar yapiyordu.

    15 mart'ta weimar'a giden hitler burada kisa zaman once aldigi alman vatandasligiyla ilgili ifade verdi ve aksam saatlerinde nazi genclere konusma yapti. hitler'in bu konusmasinda topun agzinda sosyal demokratlar vardi ve sosyal demokratlarin hindenburg'a oy vermesi alayli bir sekilde elestiriliyordu. demagoji uzmani hitler: "sosyal demokratlarin benden korktugunu ve basa ben gelmeyeyim diye hindenburg'a oy verecegini tahmin ediyordum ama son adamlarina kadar herkesi sirf bana karsi oy versin diye seferber edeceklerini bilmiyordum. saniyorum ki sosyal demokratlarin benden ne kadar korktugunu yanlis hesaplamisim. ben onlar benden biraz korkuyorlar derken karsimda korkudan kaskati kesildiklerini, caresiz hissettiklerini de ogrenmis oldum. aslinda bize karsi seferberlik ilan etmis olmalari bize saygi gosterdiklerinin kanitidir, bu da gurur duyabilecegimiz bir seydir" diyecekti.

    hitler konusmasinin ilerleyen dakikalarinda kalabaligi costuran su sozleri soyledi: "bugun almanya'nin dusmanlarina karsi cok mesafe katettik. su anda dislerim almanya'nin dusmanlarina saplanmis durumdadir ve bu mucadele hicbir zaman gevsemeyecektir de bitmeyecektir de. almanya'nin dusmanlariyla olan mucadelemi engellemek ve bitirmek icin beni oldurmekten baska careleri yoktur!" hitler zaman zaman "bu mucadeleden vazgecmem icin olmem lazim" "eger basarisiz olursak ilk olarak beni oldurun" "eger bu davadan donersem hic acimadan beni idam edin" tarzi ifadeleri kullaniyordu ve davasina hayatini koydugunu iddia ediyordu. hitler'in bir cok konusmasinda bu kadar iddiali konustugunu goren partililer (ozellikle gencler) ona daha da baglaniyordu.

    secimin ikinci turu 10 nisan'da yapilacakti ve 3 nisana kadar secim propagandasi yapilmasi yasaklanmisti. bu da hitler'e propaganda yapmak icin bir haftadan daha az sure veriyordu. bu sirada hitler'in bazi sempatizanlarinin evleri polis tarafindan aranmaya baslamisti ve hitler bu aramalari protesto etmek icin gazetelere ilan vermisti. arada 1-2 ufak konusma olduysa da bu konusmalarda normalde sarfettiginden farkli bir sey soylemeyecekti. nisan'in ilk haftasi ucak kiralayan hitler alman sehirlerini cok hizli bir sekilde dolasti ve bir haftada cesitli konusmalarda toplam 1 milyona yakin kisiye seslendi.

    10 nisan gunu geldiginde oylar verilmisti ve hitler oylarini 11 milyondan 13 milyona (%37) cikartmasina ragmen secimi kazanamamisti. secimi kazanan oylarin %53'unu alan von hindenburg olmustu. hitler secimi kaybetmisti ve devlet baskani olma projesi suya dusmustu ama ulke yonetimini ele gecirmesi icin bir sans daha vardi, o da genel secimleri kazanarak parlementoda tek basina hukumet kurabilecek kadar sandalye elde etmekti. mevcut hukumetin basinda brüning vardi ve hitler baskanlik secimini kazanmasi halinde onu istifaya zorlayip yeni hukumet kurulmasi icin secime gidilmesini saglayacakti ama bunu yapmasina gerek kalmadi cunku hitler'i gecip baskanlik secimini kazanan van hindenburg da aynisini yapacakti ve hitler'e yeni bir kapi acacakti.

    destekledigi baskan adayi galip gelen ve zaferle beraber ozguven kazanan brüning hukumeti 13 nisan'da nazilere bagli silahli birliklerin kanundisi olarak tanimlanip yasaklanmasi icin bir kararname cikartti ve bunu imzalamasi icin van hindenburg'a yolladi. o gunden sonra nazilerin silahli birlikleri yasaklansa da diger partilerin sahip oldugu silahli birlikler yasaklanmadi ve bu da hitler'e sikayet edip magduriyet yaratma firsati verdi. hitler yine 13 nisan tarihinde "bugune kadar ulkede siyasi guc kazanmak icin hep legal yollari kullandik ve bundan sonra da boyle yapacagiz, karsi tarafa gelecekteki secimleri iptal edip bizi ezme firsatini vermeyecegiz" aciklamasini yapti.

    hitler'in sikayetleri meyvesini verdi ve 15 nisan'da devlet baskani hindenburg "nazilerin silahli kolu yasaklanacaksa bu uygulama tum partiler icin gecerli olmalidir" dedi. bu da mevcut hukumeti zora sokacak bir gelismeydi. 16 nisan'da yeniden ucak kiralayan hitler ulkeyi yine karis karis gezdi ve 24 nisan'daki yerel secimlerde partisi icin oy istedi. bu secimlerde naziler yine oylarini arttirmaya devam etti ve bir cok yerel yerlesimde soz sahibi haline geldi.

    hitler icin sonraki birkac hafta sessiz gecti. mayis ayinin ortasina kadar dinlenen hitler bundan sonra mevcut hukumeti dusurmek ve ulkede genel secimleri baslatmak icin harekete gecti. son secimlerde alinan %36-37'lik oy orani genel secimde korunursa naziler tek basina iktidar olabilecekti ve hitler hazir momentum kazanmisken secimlerin one cekilmesini istiyordu. zaten mevcut hukumet gunlerinin sayili oldugunu biliyordu cunku almanya hem ekonomik hem de siyasi olarak surekli geriye gidiyordu. onceden verilen sozler tutulamamisti ve ulkede artik kronik bir hal alan issizlik sorununa cozum bulunamamisti. almanya'da 6 milyondan fazla issiz vardi ve bu sayi giderek artiyordu.

    hukumet ortaklarindan groener mayis'in ortalarinda savunma bakanligi gorevinden istifa etmisti. bu da mevcut hukumetin cokusunu hizlandiracak olan bir hareketti. 29 mayis'ta oldenburg'da ve 5 haziran'da mecklenburg'da yerel secim olacakti. hitler iki bolgeye de giderek gunlerce surecek secim calismasina basladi ve hemen hemen her gun halka seslendi. bu arada 29 mayis'ta hindenburg hukumetin artik ne halktan ne de parlementodan fazla destek alamadigini ve yikilma noktasina geldigini gorerek hukumetin basindaki brüning'i yanina cagirdi. burada devlet baskani hukumetin basina mevcut hukumetin halk gozunde mesru gorulebilmesi icin yukseliste olan sagcilardan bazi kisilerin hukumete atanmasi gerektigini soyledi. ayni gun oldenburg'daki yerel secimlerde hitler'in partisinin %49 oy alarak kazandigi ortaya cikinca mevcut hukumetin elinin iyice zayifladigi goruldu.

    brüning yukseliste olan hitler'i hukumete ortak etmek istemiyordu. bu yuzden baskanla gorustukten hemen bir gun sonra istifasini verdi ve hukumet dustu. bu da kisa sure sonra genel secimlerin yapilacagi anlamina geliyordu. ayni gun hindenburg hitler'i yanina cagirdi ve en azindan yeni secimler yapilana kadar kurulacak olan gecici hukumete destek vermesini istedi. hitler de daha once yasaklanan silahli nazilerin yeniden legal hale getirilmesini istedi ve buna olumlu bir cevap aldi.

    31 temmuz'da genel secimler yapilacakti ve almanya'yi yonetecek olan hukumet secilecekti. secimin favorisi nazilerdi. hitler 31 temmuz'a kadar beklemek yerine secimlerin aninda yapilmasini istiyordu cunku son zamanlarda ari gibi calisarak ve ulkeyi sehir sehir dolasarak muthis bir momentum yakalamisti. naziler oy toplamak icin sabah aksam calismaktan yorgun dusmustu ve 2 ay daha ayni sartlarda calisacak motivasyonlari olup olmadigi belli degildi. diger partiler de naziler'in meclisteki koltuk sayisini arttiracagina kesin gozle bakiyordu ama en azindan tek basina iktidar olmasin diye ugrasiyordu.

    hitler'in propaganda gucu azalmisti cunku o gune kadar hitler'in yaptigi propagandanin cogu mevcut hukumeti elestirmek ve onlari hain ilan etmek uzerineydi. hitler ulkede yasanan tum felaketlerden dolayi mevcut hukumeti sucluyordu ama simdi hukumet dagilmisti ve yeni kurulan gecici hukumete kendi de destek vermisti. bu durumda yeni kurulan gecici hukumeti o kadar sert bir sekilde elestiremezdi. o da eski dusmani olan komunistlere yonelme karari aldi. 10 hazirandan itibaren yeniden "sahalara" donen hitler yaptigi konusmalarda komunistlere yuklendi ve onlarin almanya'yi rusya'ya peskes cekecegini iddia etti.

    19 haziran'da naziler'in silahli kolu yeniden faaliyet gostermeye basladi ve hitler yaptigi konusmalardan birinde "bugune kadar hep legal yollarla mucadele ettik ve bundan sonra da boyle mucadele edecegiz ama birileri bizim sakin ve sabirli halimize bakip bizi somurebilecegini saniyorsa onlara karsi farkli bir yuzumuzu gostermekten de cekinmeyiz" diyerek gozdagi verdi. acikcasi hitler sokaktaki nazilerle komunistler arasinda catismalarin yasanmasini istiyordu cunku boyle bir gerginligin kendi oylarini arttiracagini dusunuyordu.

    haziran'in son haftasinda naziler'in yeniden harekete gecen silahli kollarina seslenen hitler secimin kazanilmasi halinde hicbir partiyle koalisyon yapilmayacagini ve kimseyle isbirligine gidilmeyecegini soyledi ve "bu sene nasil en cok calistigimiz, en cok ugrastigimiz, en cok yoruldugumuz seneyse ayni zamanda en cok zafer kazandigimiz ve en cok kazanimlar elde ettigimiz sene olarak da tarihe gececek" dedi. 6 temmuz'da secim propagandasina yeniden baslayan hitler 10 temmuz'da sivil kiyafetleri cikartip nazi uniformasi giydi ve ulkenin bir ucundan bir ucuna ucakla gecerek "ozgurluk ucuslari" adini verdigi ucuslari gerceklestirdi.

    15 temmuz'da halka yeniden seslenen hitler bu kez sesini kayit altina aldirtti ve radyodan yayinlanarak milyonlara ulasmasini sagladi. radyodan yayinlanan kayitta sadece hitler degil tezahurat yapan kitlelerin de sesinin duyulmasina ozen gosterildi. bu konusmada hitler kisaca sunlari soyluyordu: "son hukumet 1918 yilinda goreve geldiginde alman halkina daha iyi sartlarda yasama sansi verecegini ve ulkeyi yeniden ayaga kaldiracagini soz verdi ama 14 yil sonra baktigimizda verilen sozlerin birinin bile tutulmadigini goruyoruz. alman halki olarak onceki hukumete fazlasiyla sabir gosterdik ve onlara defalarca sans verdik ama bu isin onlarla olmayacagi konusunda artik kimsenin suphesi kalmamistir, hatta onlar bile bunu itiraf ederek istifa ettiler. geride kalan 14 yilda almanya fakirlesti, almanlar fakirlesti, devlet fakirlesti ve cok buyuk bir yikim yasandi. herseyin otesinde almanlar'in savasma azmi olduruldu ve gelecege dair tum umutlar bitirildi."

    hitler konusmasinin devaminda almanya'da naziler haric tum partilerin kapatilmasi gerektigini soyle savunacakti: "bugun hemen hemen tum gruplarin siyasi partisi bulunmakta. katoliklerin ayri partisi, protestanlarin ayri partisi, beyaz yakalilarin ayri partisi, mavi yakalilarin ayri partisi, ev sahiplerinin ayri partisi, kiracilarin ayri partisi var. yillardir bu partiler insanlari siniflara bolup parcalamaktan ve birbirine dusurmekten baska ne yaptilar? almanlar'in artik tek parca olup kendi kaderini tayin etme vakti gelmedi mi? artik birakin almanya'yi bir kez olsun alman halki yonetsin. su ana kadar tum bu partilere defalarca sans tanindi ve ulkeyi batakliktan cikartamadilar. simdi birakin da alman halki bu isi kendi kendine bitirsin." hitler'e gore naziler haric tum partiler almanya'yi kutuplara boluyordu ve sadece kendi partisi almanlar'in tamamini temsil etmeye musaitti. bu yuzden onun gorusune gore naziler haric diger partilerin kapatilmasi ulkede bolunmeleri azaltacakti. burada hitler'in yaptigi konusma sekil olarak 2002'de cem uzan'in yaptigi "acin turkiye'nin onunu, durduramazsiniz, turkiye geliyor" seklindeki konusmalara sekil olarak benziyordu. ton olarak da rte'nin yaptigi konusmalari andiran bir hava vardi.

    hitler secim oncesi yaptigi konusmalarda bir cok konudaki gorusunu aciklamiyordu. ornegin o gunlerde yapilan konusmalarda yahudiler'in muhabbeti hemen hemen hic gecmiyordu. yine hitler'in abd, ingiltere, fransa gibi ulkeler hakkindaki fikri de pek gecmiyordu (arada sirada almanya'daki komunistler uzerinden rusya'ya laf atiyordu ama diger ulkelere pek bir sey demiyordu). acikcasi hitler'in yonetime geldikten sonra bir cok konuda nasil bir tavir alacagi merak konusuydu.

    15 temmuz'dan itibaren hitler farkli kitlelere hitap ederek gunde 3-4 konusma yapmaya basladi ve konusmalarinin icerigi genelde ayniydi. ayni gunlerde goebbels gibi nazi partisinin onde gelen diger elemanlari da sehir sehir dolasip konusma yapmakla mesguldu. naziler nazi olali en mesgul gunlerini yasamaktaydi.

    20 temmuz'da nazilerle komunistler arasinda yasanan sokak catismalarinda iki taraftan da cok sayida kisi hayatini kaybetti veya yaralandi. hitler bunu bir firsat olarak gordu ve "gecici hukumet ulkede asayisi saglama konusunda sinifta kalmistir, ulkeye huzur gelmesi icin guclu bir hukumet sart" seklinde bir konusma yapti. ulkenin bazi sehirlerinde acil durum ilan edildi ve bazi devlet buyukleri gorevlerinden alinarak yerlerine baskalari getirildi.

    31 temmuz'da secimler yapildi ve hitler'in partisi %37.27 oraninda oy aldi. sabah aksam sehir sehir dolasip propaganda konusmalari yapan hitler %40-45 araliginda oy bekliyordu ve bu sonuclar ilk elde onu pek memnun etmedi cunku sonuclara gore en son baskanlik seciminden beri neredeyse hic oy kazanimi olmamisti. mecliste 608 koltuk vardi ve hukumet kurabilmek icin 305 koltuk gerekiyordu. hitler'in partisi 230 koltuk kazanmisti ve koalisyon yoluyla 75 koltuk daha kazanmasi gerekiyordu. mevcut partilerden ideoloji olarak nazilere en yakin olan parti alman nasyonel partisiydi ama bu parti sadece 37 koltuk kazanabilmisti. komunistler de koltuk sayilarini 77'den 89'a cikartmislardi. bu durumda hitler'in tek basina iktidara gelmesi zordu. ne sag partiler ne de sol partiler birleserek iktidar olamiyordu cunku oylar partiler arasinda bolunmus durumdaydi. bu da almanya'daki iktidari krizin devam edecegi anlamina geliyordu.

    secim oncesi gorevde olan von papen'in partiler ustu hukumeti gorevine devam edecekti. hitler eger sesini yukselterek sikayet ederse ona "sus payi" olarak hukumette sembolik bir pozisyon verilecekti. bu da basbakan yardimcisi benzeri hicbir yaptirim ve karar alma gucu olmayan bir pozisyondu. hitler gozunu daha yukarilara dikmisti ve basbakanlik ve icisleri bakanligi gibi onemli pozisyonlarin nazilere verilmesini istiyordu. bu ugurda 15 agustos'tan itibaren bazi lobi calismalari ve girisimleri baslatilmisti. naziler bir cok yerlesim biriminin yerel yonetimini ele gecirdigi icin bir cok yerde polis gucune hakimdi ve ulkede cok fazla soz sahibi olamasalar da yerel olarak bir cok yerde en guclu parti konumundaydilar. bu da onlarin pazarliklarda elini guclendiren bir etkendi.

    hitler agustos ayinda devam eden pazarliklarda hicbir kazanim elde edemedi ve devlet baskani von hindenburg ile gecici hukumetin basindaki von pepen'in kendisine asagilayici bir sekilde yaklasmasindan dolayi epeyce sinirliydi. hitler bundan sonra "ulkenin yonetimi tamamen ona birakilmadan asla memnun olmayacagini" aciklayacakti ve bundan asagisini asla kabul etmeyecegini belirtecekti. bundan sonra hitler kendisini her turlu koalisyon pazarliklarindan beri tutacakti. hitler ayni zamanda kendi partisi disinda kurulacak herhangi bir hukumete de hicbir sekilde destek vermeyecekti ve o hukumeti dusurmek icin elinden geleni ardina koymayacakti. o sirada hukumet kurulunca kendilerine alman ordusunda ust duzey gorev verilmesini bekleyen nazilerin silahli kanadi bu isten hic memnun degildi. ortaligin karisik partisine zarar verilmesinden korkan hitler bu kisileri ikinci bir emre kadar tatile gonderdigini acikladi.

    22 agustos'ta 5 nazi bir komunisti doverek oldurdukleri icin idama mahkum edilmisti. hitler o ana kadar nazilerin silah kullanarak yonetimi ele gecirecegini inkar ediyordu ama mevcut hukumete "savas actigini" da her firsatta dile getiriyordu. hitler hic vakit kaybetmeden "bugune kadar 300'den fazla uyemiz oldurulurken kimseye idam verilmedi. bugun alinan sacma sapan karara karsi savasmak onurumuzun geregidir" seklinde bir aciklama yayinladi ve bir kez daha mevcut alman hukumetine savas ilan etti. bunun uzerine hukumet geri adim atti ve idam cezalari muhebbet hapse cevrildi.

    30 agustos'ta meclis toplandiginda hitler'in 230 milletvekili meclise uniformayla gitti ve tum oturumlari uslu ve sakin bir sekilde takip ettiler cunku meclisin tasfiye edilecegi konusuluyordu ve bunun icin en ufak bir bahane bile rol oynayabilirdi.

    agustos ayi boyunca halka acik hicbir konusma yapmayan hitler eylul ayinin ilk gununde berlin'de 20 bin kisilik bir kalabaligin onune cikti ve son zamanlarda yukselen "ulkede asayisi saglamak icin ordu harekete gececek" dedikodularina binaen "alman ordusunun varlik sebebi hukumeti halka karsi korumak degil halki dusmanlara karsi korumaktir" ayarinda bir konusma yapti.

    eylul ayinin ilk haftasinda nazi yanlilari ve alman milliyetcileri icinde darbe yapmak isteyenlerin sayisi giderek artiyordu ama hitler buna siddetle karsi cikiyordu cunku partisi son 4-5 yildir almanya'da en hizli yukselen partiydi ve darbe girisimi bir cuval inciri berbat edebilirdi. ayni gunlerde mevcut hukumet de nazilerin sempatisini kazanmak icin onlarin da fikirlerinin alinacagi bazi ekonomik reformlara gidilecegini acikladi. boylece ulkenin ekonomisi yeniden kurulacakti ve nazilerin de fikirleri alinacakti. normalde hitler buna sevinmesi gerekirken sinirlenmisti cunku naziler iktidarda degilken onlarin ekonomik fikirlerinin kullanilmasinin partiye zarar verdigini dusunuyordu.

    7 eylul'de yandaslarina seslenen hitler: "mevcut hukumet her nedense halkin kendilerini destekledigini, halkin kendilerini ozlemle andigini dusunur olmus. sanki halk 1914'te bu ulkeyi felakete surukleyen hukumeti yeniden ozlemis gibi bir hava yaratilmis. hukumet yanilgidadir! 13 yildir halka gercekleri anlatmak icin calisiyoruz ve bu konudaki basarilarimiza kimse tesaduf diyemez. yillarca biz legal yollardan guc kazanirken bizi gormezden gelenler simdi meclisteki en buyuk parti haline geldigimizde partilerin o kadar da onemli olmadigini soylemeye basladilar. su anda partilerustu yeni bir donemin basladigini soyluyorlar. madem yeni bir donem basladi, o zaman ulkeyi yonetmek icin yeni insanlara sans tanisaniza ya! eski siseleri yeni sarapla doldurarak halki kandiramazsiniz. halk artik sizi basta gormek istemiyor cunku sizin beceriksizliginizden herkes bikmis durumda."

    hukumetin basindaki von papen bir konusmasinda "gunumuzde hitler'e oy veren nazilerin yarisi ondan destegini cekti bile" demisti. hitler konusmasinda buna cevaben "bay von papen, eger dedikleriniz dogruysa nazi partisine oy verenlere seslenin de sizin arkanizdan gelsinler. hukumetin basina gecmeden once bize gelip fikirlerimizi sormustun ve ondan sonra bir kere bile bize hicbir sey sormadin. sen bizim fikirlerimizin ne oldugunu bile bilmiyorsun ki, sorsaydin ogrenirdin."

    tezahuratlarin ve pozitif tepkilerin arttigini goren hitler konusmasinin devaminda biraz daha sertleserek devam etti: "bugun tutuklanan ve hapse atilan uyelerimizin hucrelerinde benim resmim asiliyken ben onlari nasil yalniz birakirim! polonya son yillarda 1 milyona yakin alman'i sinirdisi etmisken almanya bugune kadar kac polonyaliyi sinirdisi etti? benim davami birkac bakanlik icin satacagimi mi dusunuyorsunuz? benim unvanlari taktigimi mi saniyorsunuz? bir gun oldugumde mezar tasimda sadece "adolf hitler" yazacak ve hicbir unvan olmayacak. bu ulkede 14 yildir ilk kez alman halkinin sesi cikmaya basladi. ilk kez almanlar'in sesi duyulmaya baslandi. artik savunmada degil hucumda olacagiz." hitler her ne kadar unvan pesinde olmadigini soylese de ulkenin basina gecmek istedigi herkes tarafindan biliniyordu ve arkasindaki destekle beraber bunun gerceklesmesinin sadece zaman meselesi oldugu da belliydi.

    bu saatten sonra von papen hukumetinin goreve devam etmesi mumkun degildi cunku kendisini ne sagcilar ne de solcular desteklemiyordu. hatta mecliste mevcut hukumete guvenoyu verebilecek kisilerin sayisi 50'yi gecmiyordu. devlet baskani von hindenburg guvenoyuna gitmeden hizlica meclisi dagitma karari aldi ama meclisteki partiler ayni gunde henuz bu karar okunmadan saatler once hizla oylamaya gectiler ve van papen'a guvenoyu vermediler. bu durumda meclisi dagitma karari guvenoyu alamayan bir hukumete aitti ve hukuki gecerliligi tartismaya acikti. hitler de yeniden secime gidilecegini dusunuyordu ve bunun yapilmasi gerektigini savunuyordu.

    hitler ilk kez acik acik silahli devrimden bahsetmeye baslamisti ve bir konusmasinda "halka fransa devletinin fransiz ihtilalinden once davrandigi gibi davranirsaniz sonuclarin farkli olmasini da bekleyemezsiniz" seklinde bir ifadede bulundu. naziler federal hukumette pek soz sahibi degillerdi ama bir cok yerel bolgede onlar yonetimdeydi ve bu yerel bolgelerdeki silahli guclerin de destegini alarak ulkede karisiklik cikartabilirlerdi. sonunda hukumet ve devlet baskani bu tehdit karsisinda pes etti ve 6 kasim'da yeniden secime gidilmesi karari alindi.

    hitler ekim ayinin ilk gunlerinde secim calismalarina basladi ve yine almanya'yi sehir sehir dolasmaya koyuldu. bu konusmalarda asagi yukari sunlari soyleyecekti: "von papen secimleri hemen yapmak yerine 60 gun sonraya koydu ki 60 gun icinde yillardir duzelmeyen alman ekonomisi duzelsin ve kendisine halk destegi gelsin. insanlar bana neden koalisyona girip bir hukumetin kurulmasina yardimci olmadigimi soruyor. ben de size soruyorum, 13 yildir yaptigimiz calismalar, cabalarimiz, ugraslarimiz siyasi bir cilginlik ugruna bosa mi gitseydi? tum paranizi sakat oldugunu bildiginiz bir ata yatirmak ne kadar mantiklidir? bize guc vermeden sorumluluk vermek istediler cunku onlara basarisiz olduklarinda sucu atacak bir gunah kecisi lazimdi."

    ekim ayinin ilk 2 haftasinda almanya'yi sehir sehir dolasan hitler gunde 2-3 konusma yaptigi icin bu konusmalari genelde kisa tuttu. normalde zaman zaman konusmalari 4 saate kadar cikabilen hitler bu kez konusmalarini 1 saatin altinda tutmak zorundaydi ve konusmalar bu yuzden daha yogun geciyordu. konusmalarin birinde van papen'in kendisine "bay hitler, bu kadar guclenmenizin tek sebebi ulkede yasanan krizdir" demesine cevap olarak "evet, ulke sansli olsaydi kriz olmazdi ve bana ihtiyac dogmazdi. keske ulke sizin gibi beceriksizlere kalmasaydi da bana ihtiyac olmasaydi" seklinde cevap verdi ve bu cevap yogun tezahuratlarla karsilandi.

    6 kasim'da secimler yapildiginda hitler yine en yuksek oy oranina sahipti ama kaybedilen oylar vardi. nazilerin oylari 13.7 milyondan 11.7 milyona dusmustu ve yuzde olarak da %37'den %33'e dusulmustu. hitler'in kaybettigi oylarin onemli bir kismi alman milliyetcileri partisine, kucuk bir kismi da komunist partiye gitmisti. mevcut von papen hukumetinin oy orani %10 civarindaydi ve artik bu hukumetin devam etmesi imkansiz hale gelmisti. halkin yarisindan fazlasinin ya nazilere ya da komunistlere oy vermis olmasi halkin artik mevcut hukumetlerden biktigini, koklu bir degisim istedigini ve belki de artik hangi taraftan gelirse gelsin bir devrim bekledigini gosteriyordu.

    kasim ayinin 2. haftasinda hitler ile von papen arasinda bazi mektuplasmalar oldu ve hitler kendisinden yardim isteyen von papen'a kibar bir tonla ama igneleyici bir uslupla "sen orada oldugun surece almanya'nin dogrulmasi zor. istifa et ve gorevi isi bilenlere birak" anlamina gelen uzunca bir mektup yazdi. 17 kasim'da von papen hitler'in dedigini yapti ve istifasini sundu. 19 kasim'da hitler ile devlet baskani hindenburg arasinda ozel bir gorusme gecti. hitler ilk kez baskanla basbasa kalmisti ve onu ikna etmek icin saatlerce dil dokmustu. o konusmada nelerin gectigi hakkinda az bilgimiz var ama konusmadan cikan hindenburg'un hitler hakkinda pozitif seyler soyledigi biliniyor. 4 gun sonra iki taraf yeniden gorusme karari aldi ve hitler gorusmeden once baskana bir mektup verdi. tum pazarliklar sozlu de olsa pazarliklarda gecenler yazili mektup seklinde veriliyordu ve boylece dikkatten kacan seylerin olmasi engelleniyordu. hitler hukumet kurulma yetkisinin kendisine verilmesini, veya baskan tarafindan direk azinlik hukumetinin basi olarak tayin edilmesini, o da olmayacaksa yonetimin askerlere verilmesi gerektigini soyluyordu.

    acikcasi hitler kisin goreve gelmek istemiyordu cunku basa gecer gecmez ulkede bir insaat seferberligi baslatip issiz gencleri bu sekilde istihdam etmek istiyordu. almanya'nin her yerinde yol insaatlari baslayacakti ve bu insaatlar kisin sogukta baslatilamazdi. boylece hitler'in kisin basa gecmesi birkac ay daha yuksek issizlik oraniyla mucadele etmesi anlamina geliyordu. bu yuzden kendisi her ne kadar ulkenin basina gecmek istese de isleri biraz agirdan almaya baslamisti.

    yerel secimlerde bile ilce ilce, koy koy, kasaba kasaba gezip oy toplamak icin konusmalar yapan hitler o gunku diger politikacilardan farkli bir hava veriyordu. zaten kendisi de konusmalarinda "her liderin projeleri, planlari olabilir ama mevcut plan ve projeleri gercekten gerceklestirecek icin gerekli olan enerji ve motivasyon sadece bizde mevcut" diyecekti ve buna dikkat cekecekti. herhangi bir kasabada kazanilan yerel bir secim bile hitler'in elinde koz olarak kaliyordu ve bu ufak tefek secimlerden sonra hindenburg'un kapisini calan hitler "yine halk bizi secti, artik ulkeyi bizim yonetme zamanimiz geldi" diyordu.

    30 ocak 1933'te hitler'e hukumet kurma yetkisi verildi ve naziler ikinci dunya savasinin sonuna kadar ulkeyi yonetmeye hak kazanmis oldu. bu almanya icin yeni bir devrin baslangiciydi ve ilk yillar yukselisle gecse de son yillar yikimla gececekti. kurulan hukumet mecliste salt cogunluga sahip degildi ama tum bakanliklar ve devlet baskaninin destegine sahipti. zaten bu hukumetin alacagi bir cok karar meclisten bagimsiz olarak alinacakti. hitler her ne kadar iktidara gelmis olsa da yeterince guclu olmadigini dusunuyordu. bu yuzden mart ayinda yeniden secimlerin yapilmasini istiyordu. secim tarihi olarak 5 mart belirlenmisti.

    5 mart 1933'te yapilacak olan secim onceki secimlere gore biraz daha farkliydi cunku secim oncesi naziler bastaydi ve ellerindeki gucu kullanarak diger partileri sindirmeye calisacaklardi. hitler ulkenin basina gectikten sonra ilk konusmasini 1 subat gecesi radyo uzerinden yayinladi. bu konusmada ana hatlariyla "yillardir cesitli kamplara ve partilere bolunen alman halkinin eline ilk kez birlesme firsati gecti. bu halka siyasilerin basiretsizligi ve beceriksizligi yuzunden 1918'den beri bedel odetilmektedir ve artik buna dur deme zamani gelmistir. yillardir somurulen ve parcalanma noktasina gelen bu ulkenin kullerinden dogma vakti geldi ve 14 yildir marksizm ve kapitalizmin yok etmeye calistigi ulkeyi hep beraber yeniden kuracagiz" seklindeydi. hitler her zaman yaptigi gibi konusmanin geri kalaninda komunistlere yuklenecekti ve sanki son 14 yildir iktidarda komunistler varmis gibi herseyden onlari sorumlu tutacakti.

    hitler o gunku konusmasinda hiristiyanliga bolca vurgu yapti ve katoliklerle protestanlari tek kume altinda kapsamaya devam etti. bununla birlikte henuz konusmasinda yahudiler'den hic sozetmemisti ve komunistleri de zaten hiristiyanligin dusmani olarak gostermisti. ilerleyen gunlerdeki konusmalarda bu biraz yon degistirecekti ve hedef tahtasina yahudiler de konacakti. kisa vadede almanya'nin en buyuk sorunu issizlikti ve hitler'in bu kadar guc kazanmasinin en buyuk sebeplerinden biri issiz guclere is vaadetmesiydi. hitler sozunu bitirirken "bizden onceki beceriksizlere 14 yil boyunca sabir gosterdiniz, bize sadece 4 yil sure verin ve onlarin yaptigi tum yikimi temizleyecegiz ve ulkeyi 4 yilda eski gucune kavusturacagiz, sizden sadece 4 yil istiyoruz" diyecekti.

    hemen ertesi gun sokaklarda bazi catismalar yasanmaya baslanmisti. islerin kontrolunun disina cikmasini istemeyen hitler yandaslarina "simdilik sakin ve sabirli olun, zamani gelince intikamimizi en aci sekilde alacagiz" seklinde bir aciklama yayinladi. 3 subatta hitler alman ordusunun ust duzey subaylarindan olusan bir kalabaliga seslendi ve amaclarini anlatti. artik hitler rakiplerinden bir adim ondeydi cunku diger partilerin aksine gonullu silahli partizanlardan baska polis ve asker gucune de sahipti. konusmasinda versay antlasmasini yirtip atacagini ve butceden artan her kurusu orduya yatiracagini aciklayan hitler askerlere etkileyici bir konusma yaparak cogunun destegini kapmis gibiydi. birinci dunya savasi sonrasi almanya'da en fazla zarar goren unsurlardan biri orduydu ve alman ordusuna getirilen sinirlamalardan dolayi uzun sure ulkenin askeri gucu zayif kalacak gibiydi. hitler'in askeri kanada verdigi sozler bu acidan cok onemliydi.

    o gunlerde amerikan, ingiliz ve italyan gazetelerine ust uste roportajlar veren hitler ilimli ve baris yanlisi bir hava yaratmaya calisiyordu. zaten o donemde cesitli avrupa ulkelerinde ve amerika'da yayinlanan gazetelerde hitler icin "onu yanlis tanimisiz" "hic de savas yanlisi birine benzemiyor" "avrupa'ya baris getirebilecek biri" tarzi yorumlar gormek mumkundu. hitler almanya en azindan eski askeri gucune kavusana kadar sessiz ve sakin bir profil cizmek istiyordu ve gorevinin ilk gunlerinde bunu basarmis gibi gozukuyordu. o donemde hitler'in yahudiler hakkinda pek konusmamasi da buyuk ihtimalle bu sebepten geliyordu.

    8 subatta basin mensuplarinin karsisina cikan hitler birkac gun once aciklanan basin yasaklarini ve gosteri karsiti yasalari savundu ve amacinin basinin ozgurluklerine darbe vurmak olmadigini fakat almanya'nin yasadigi bu zor ve onemli gunlerde bazi ozel kararlar alinmasi gerektigini, ulkenin cikarlarinin herseyden ustun oldugunu, sonunda alman halklarinin mutlu olacagini acikladi.

    10 subat 1933'te halka seslenen hitler'in konusmasini almanya'daki hemen hemen tum radyo istasyonlari canli olarak yayinladi. bu konusmada ana konu ekonomi uzerineydi ve birinci dunya savasi sonrasi almanya'da yasanan hiper-inflasyon, ulkenin odemek zorunda kaldigi yuksek faiz ve artan issizlik oranlari yuzunden hem kapitalist banka sistemi hem de marksizm suclandi. hitler'in konusmasinda hem kapitalistleri hem komunistleri suclamasi kimsenin suphesini cekmiyordu ama o gunden sonra siklikla cesitli gunah kecileri secilecek ve cesitli seylerden sorumlu tutulacakti.

    o gunlerde polis ve nazi partizanlar diger partilerin uyelerine karsi (ozellikle komunist parti ve sosyal demokratlar) baskiyi giderek arttiriyordu. bu muhalif kesimlerin gazeteleri toplatiliyor, toplantilari basiliyor, evlerinde arama yapiliyor, sudan sebeplerle tutuklamalar yapiliyor ve zaman zaman uyeleri sindirilmek icin meydanlarda dovuluyordu.

    11 subatta araba ve motor fuarinin acilisini yapan hitler almanya'da yeni kurulacak olan otoyol aginin mujdesini verdi. bu otoyol agi ve baska projelerin insaatinda calisacak olan milyonlarca genc sayesinde issizlik rakamlari da kisa surede dusecekti ve alman ekonomisi kagit uzerinde oldukca guclu gozukecekti.

    22 subatta hitler konusmasinin dozunu biraz daha arttirdi ve cesitli sehirlerde gunde 2 defa yaptigi secim propagandasinda "eger halk bana 4 yil sans verir de soz verdigim konularda basarisiz olup almanya'yi yeniden ayaga kaldirmazsam beni carmiha gerebilirsiniz ve canimi alabilirsiniz" diyecekti. hitler'in o gunlerde yaptigi hemen hemen tum konusmalarin temasi "basiretsiz partilere 14 yil verdiniz ve hicbir sey basaramadilar, bize 4 yil sabredin ve ulkeyi ayaga kaldiralim" seklindeydi ve bu 5 mart secimlerine kadar devam etti. bir yandan katoliklere, bir yandan protestanlara yaranmak isteyen hitler bazen bir katolik gibi bazen de bir protestan gibi dua ederek konusmalarini kapiyordu ve cogu zaman komunistlere laf atarken onlarin ateist ve tanri'ya dusman oldugunu ustune basa basa soyluyordu.

    secimlerden 1 hafta once 27 subat tarihinde reichstag yangini yasandi. bu almanya icin donum noktalarindan biriydi. yangini kimin ne amacla cikarttigi bilinmiyordu ama devlet baskani hindenburg tarafindan yangin sonrasi olaganustu hal ilan edildi ve bir cok anayasal hak gecici olarak da olsa askiya alindi. hitler olanlardan dolayi komunistleri sucladi. olaydan sonra "devleti darbe yoluyla ele gecirmek uzere plan yaptiklari" soylenen bir cok komunist tutuklandi ve secimlerden hemen once komunist parti uzerine kurulan baski arttirildi.

    geri kalan tum partiler baski altindayken 5 mart secimlerine en rahat giren parti nazi partisiydi ve secimlerden oylarin %44'unu alarak cikan parti 17 milyonun uzerinde oy toplayarak rekor kirdi. tek basina iktidar olmak icin 324 sandalye gerekiyordu ve nazi partisinin 288 sandalyesi vardi. komunistlerin oyu %17'den %12'ye gerilemisti. milliyetci partiden gelen 52 milletvekilinin de katilimiyla almanya'da sagci bir cogunluk hukumeti kurulacakti. bu da nazilerin tek basina iktidara gelmesi haric hitler icin en iyi ikinci sonuctu. bundan sonra artik olaylar perde arkasindan degil gostere gostere, hizli bir sekilde ilerleyecekti.

    naziler secimleri kazanir kazanmaz hic vakit kaybedilmedi ve partiye bagli olan silahli ss birlikleri zamaninda kendilerine baski uygulayan eski yoneticileri ve onlarin yardimcilarini tutuklayip baski altina almaya basladilar. artik gun ve devran donmustu ve ezilenler ezenler olmustu. hitler de "secimleri kaybeden komunistlerin ulkede provokasyon yapabilecegini, ulkedeki yabancilara saldirabilecegini ve cesitli olaylara sebep olabilecegini" soyleyip yandaslarina "eger etrafinizda supheli hareket eden bir komuist varsa hemen polise teslim edin" diyerek yesil isik yakacakti. bunun disinda hitler kendine bagli partizanlardan etrafi yagmalamamalarini, masum insanlara saldirmamalarini ve parti disiplininden kopmamalarini soyluyordu. artik almanya'da hicbir sey eskisi gibi olmayacakti. bundan sonra nazi partisinin kullandigi gamali hac/svastika figuru almanya'nin resmi figuru olarak belirlendi ve ulkenin bayragi da desigime ugradi.

    12 mart'ta ss birliklerine konusan hitler bundan sonra yerel birliklerin insiyatif alarak operasyon duzenlemesini yasakladi. artik ss birliklerinin duzenledigi tum "operasyonlarda" emir yukardan verilecekti ve yukardan emir gelmeden hicbir sey yapilmayacakti. emir almadan insiyatif alan ss birlikleri almanya'nin dusman olarak gordugu kisilere saldiriyor olsa bile vatana ihanetle yargilanabilecekti.

    hitler sonraki gunlerde ulkedeki polislerin yetkisini arttirdi, kendisine bagliligini kanitlayan kisilere polis gucunun icinde yuksek rutbeli pozisyonlar verdi ve bazi bolgelerde polisi orduya alternatif guc olarak yetistirdi. bazi bolgelerde polise agir silahlar ve askeri uniformalar veriliyordu. acikcasi hitler olasi bir askeri darbeye karsi kendine bagli ve savasmaya hazir bir polis gucu meydana getirmek istiyordu.

    23 mart'tan sonra hitler'e cok buyuk yetkiler verilecekti ve 4 yil boyuna ulkeyi istedigi gibi yonetmesi saglanacakti. hitler meclisten ve devlet baskanindan bagimsiz kanunlar koyabilecekti ve bu kanunlar anayasaya uygun olmak zorunda bile degildi. yani kisa vadede hitler'in ulkede istedigi gibi at kosturmasina engel olabilecek hicbir kuvvet yoktu. hitler'e bu yetkilerin verilmesi icin o gun mecliste bulunan vekillerin 3'te 2'sinin lehte oy vermesi gerekiyordu. meclisteki komunistlerin ve sosyal demokratlarin lehte oy vermeyecegi biliniyordu ama bu "sorun" kisayoldan bir cok komunist ve sosyal demokrat vekilin tutuklanmasi ve meclise alinmamasiyla halledildi. komunist partinin lideri ernst thälmann zaten tutukluydu ve 11 yil boyunca tutuklu kalacak sonra da hic yargilanma sansi elde edemeden idam edilecekti.

    ayni tarihte mecliste konusma yapan hitler sunlari soyleyecekti: "5 mart tarihinde alman halki bize onay verdi ve yapmak istediklerimizi gerceklestirmemiz icin gereken yetkiyi halktan aldik. bugun almanya icin tarihi bir gun cunku alman halkinin acilarini dindirip ayaga kaldiracak bir dizi tedbir bugunden itibaren hayata gececektir." bundan sonra naziler'in son 13-14 yilda yasadigi zorluklardan bahseden hitler komunistlerin almanya'nin dusmani oldugundan bahsetti ve onlari reichstag yanginindan bir cok suikast ve teror saldirisina kadar bir cok seyden sorumlu tuttu.

    hitler konusmasinin devaminda "komunistlerin planlari almanya'yla sinirli degil ve tum avrupa'yi kapsiyor. komunistleri ezerek sadece almanya'yi degil avrupa'nin tamamini bir felaketten kurtariyoruz. ulkedeki egitim sisteminden tiyatroya, edebiyattan sinemaya kadar bir cok alanda yapacagimiz reformlarla bu ulkede vatanini milletini seven alman gencleri yetistirmeyi ve bir daha bu topraklara komunizm tehdidinin hic girmemesini umuyoruz" benzeri ifadelerde bulundu. daha sonra alman ordusuna 1. dunya savasi sonrasi konulan sinirlandirmalardan bahseden hitler ulkenin ordusunun gucsuz kaldigini ve haksiz bir sekilde silahlanmasina izin verilmedigini soyledi ve yarim saat bu konuda konustu. hitler'in konusmasi saatlerce surecekti ve konusmanin sonlarina dogru yorgun dusmeye baslayan meclis uyeleri "oylamayi yapip bitirsek de eve gitsek" diye dusunmeye baslamisti. boylece bu is "oldu bittiye" getirilmisti.
    bundan sonra sosyal demokratlar dahil olmak uzere solcu partilerin uyeleri devletin hicbir kademesinde gorev alamayacakti ve hicbir sekilde memurluklarina izin verilmeyecekti. bu meclisteki sagci cogunlugu memnun ettiyse de zaten uyelerinin cogu hapiste olan solcu azinligin mutlu oldugu soylenemezdi.
    bir gun mecliste oturum sirasinda sosyal demokratlarin lideri otto wels soz istedi ve kursuye cikti. wels nazilere seslenerek: "siz bu vatani ne kadar seviyorsaniz, siz alman halkina ne kadar deger veriyorsaniz biz de o kadar deger veriyoruz. siz birinci dunya savasi sonrasi bize dayatilan versay antlasmasina ne kadar kizginsaniz biz de o kadar kizginiz. secimi siz kazandiniz ve biz kaybettik. burada kazananlari muzaffer, kaybedenleri maglup ilan edip kaybedenlere karsi her turlu zulum hakkini kendinizde bulmayin. naziler, gecmis gunlerinizi hatirlayin. gecmiste siz zulum cekmemissiniz gibi bugun muhalefette olanlara zulmetmeyin. gecmiste cektiginiz zorluklari hatirlayin ve almanya icin hep beraber calismamiz gerektigini hatirlayin" dedi.

    bu konusmadan sonra dayanamayip ayaga kalkan hitler soz istedi ve belki de o gune kadar yaptigi konusmalar icinde ilk kez dogaclama bir konusma yapti. hitler sosyal demokratlara dondu ve: "ne kadar ilginc, gec de olsa akliniz basiniza gelmise benziyor. peki 14 yildir siz iktidardayken akliniz neredeydi? siz versay antlasmasina kizgin oldugunuzu soyluyorsunuz, peki 14 yildir iktidardayken bu konuda neden bir adim atmadiniz? yine maglup ettigimiz rakiplerimize zulmetmememizi soyluyorsunuz. peki siz o zaman bize neden yillarca zulmettiniz? nazi partisinin kurucu uyelerinden hapse girmeyen, eziyet cekmeyen bir kisi kalmadi! bir de kalkmis gecmis gunlerimizi ve gecmiste cektigimiz zulumleri hatirlatiyorsunuz, sanki o zamanlar iktidarda olan ve bize zulmeden siz degilmis gibi! 14 yil boyunca siz gucluyken biz zayifken beraber calismak akliniza gelmedi de simdi iktidari kaybedince mi akliniza geldi? bize yillarca zulmedenlere karsi ayni sekilde zulmetmemek icin kendimizi tutuyoruz. sayin wels, neden sana zulmetmisiz gibi davraniyorsun ki? az once mecliste uzunca bir konusma yaptin ve kimse sozunu bile kesmedi. sen iktidardayken biz tek kelime ettigimizde kendimizi hapiste buluyorduk. daha secimden hemen once kopek kirbaciyla ulkeden kovalanmakla tehdit edilen bendim" seklinde bir konusma yapti.

    hitler'in meclisteki dogaclama konusmasi bir "ayar" niteligindeydi ama gunun sonunda hitler elestirdigi herseyi kisa sure sonra kendisi baskalarina, hem de kat kat misliyle yapacakti. zaten bu konusma hitler'in mecliste munazara seklinde gerceklestirdigi son konusma olacakti cunku muhaliflerin tasfiye edilme islemi coktan baslamisti bile. almanya 1. dunya savasinin sonundan beri gucu ele gecirenin karsisindakinden intikam aldigi bir devlet haline gelmisti ve naziler buna bir istisna olmayacakti. hatta naziler bunu bir adim oteye cekerek kendilerine muhalif olmayan bazi gruplari bile yoketmeye calisacakti.

    hitler almanya'da mutlak guc sahibi olmustu ve meclise ihtiyac duymadan kanun cikartma yetkisi elde etmisti. avrupa ve amerika'da gazeteler olayi sert bir sekilde elestirip hitler'i diktatorlukle suclamaya baslayinca hitler "dunya medyasini yahudiler'in kontrol ettigini ve yahudiler'in kendisine komplo kurdugunu" soylemeye basladi. bu da hitler'in iktidara geldikten sonra ilk kez yahudiler'i direk hedef gostermesi demekti.

    1 nisan 1933'ten itibaren almanya'daki yahudileri zor gunler bekliyordu cunku hitler dunya'yi yahudiler'in yonettigine inaniyordu ve almanya'daki yahudilere baski ve zulum uygulayarak dunya'daki devletlerin kendisine karsi cephe almasini engelleyebilecegini dusunuyordu. kisaca, hitler "dunya'yi yonettigini dusundugu yahudiler" tum dunya'yi kendisine karsi harekete gecirmesin diye almanya'daki yahudileri "rehin" alacakti. ilk etapta yahudiler'e almanya icinde ekonomik boykot uygulanacakti ama zulmun dozu giderek artacakti. acikcasi o donemde almanlar'in buyuk bir cogunlugu yahudi karsitiydi ve yahudiler'e karsi bir tavir alinmasi gerektigini dusunuyordu ama cogu kisi bu tavrin yahudiler'in boykot edilmesi, onemli pozisyonlara yahudiler'in alinmamasi veya en fazla bazi yahudiler'in sinirdisi edilmesi olacagini saniyordu. o donemde hitler ve yakin cevresi haric kimse yahudiler'in kamplara katilip katliama maruz kalacagini bilmiyordu ve bu oylamaya sunulsa cok az kisi destek verirdi.

    hitler o gunlerde "rusya'da bolsevik devrim oldugunda 3 milyona yakin kisi hayatini kaybetti, biz devrim yapip almanya'da yonetimi ele gecirirken bir kisinin kilina bile zarar gelmedi cunku alman halki dunya'nin en disiplinli, en sabirli ve modern halklarindan biridir" seklinde ovunuyordu. nazilerin darbesi ilk etapta kansiz olmustu ama ilerde cok kan dokulecekti.

    hitler almanya'da mutlak guc sahibi olunca bir suru muhalif korkuya kapilarak kisa surede ulkeyi terk etti. muhaliflerin entelektuel takimi bulunduklari ulkelerde gazetelere makaleler yazarak almanya'daki durumu anlatiyorlardi. bu hitler'i kizdirmisti ve "ulkemizden kacan yahudi marksistler yurtdisindaki nufuzlarini kullanarak ulkemizi ve halkimizin secimini asagilayip kotu gostermeye calisiyorlar" seklinde tepki vermesine sebep olmustu. hitler'in dusuncesine gore gore tum yahudiler marksistti ve marksistlerin lider tabakasi da yahudiler'den olusuyordu. yine bu donemde bazi avrupali gazetelerde "almanya'da yahudiler katlediliyor" seklinde haberler cikmisti ve genelde (simdilik sistematik olmayan ama ilerde sistematik bir hale gelecek olan) munferit cinayet vakalarindan bahsediliyordu. nazi hukumeti bu haberlerden dolayi yurtdisindaki yahudiler'i suclamaya devam edecekti.

    altinda bizzat hitler'in imzasi olan karara gore yahudi isyerlerine uygulanan boykota yahudi doktor ve avukatlar da dahildi. buyuk sehirlerden kucuk koy ve kasabalara kadar tum yerlesim birimlerinde tum ana yollara, elektrik direklerine, buyuk ve kucuk binalarin onune pankartlar ve brosurler asilarak almanlar'a yahudiler'e karsi boykot cagrisi yapilacakti. yine yahudilerin cokca bulundugu bolgelerde ss subaylari nobet tutacakti ve buradan alisveris yapmaya calisan almanlari uyarip geri cevirecekti. simdilik fiziksel siddet kullanilmayacakti ve yahudiler haric yabancilarin guvenligi saglanacakti. ayrica yahudi gazetecilere yer veren veya yeterince nazi propagandasi yapmayan gazetelere reklam verilmeyecekti ve bu gazeteler evlere sokulmayacakti. son olarak, yahudiler'in belli mesleklere katilimi sinirlanacakti. mesela yahudiler'in nufusa orani neyse hicbir meslekteki yahudiler'in orani o orani gecemeyecekti (ornegin eger yahudiler'in nufusa orani %3'se, yahudi doktorlarin toplam doktorlara orani %3'u gecemeyecekti ve bu siniri gecenlerin lisansi iptal olacakti).

    hitler israrla "yahudiler'e karsi aldigimiz onlemler sadece savunma amaclidir, hicbir yahudiye hicbir fiziksel siddet uygulanmayacak ve bu olaylarda disiplinsizlik yapilmayacak" diyordu ama bu sadece olaylarin ilk asamasi icin gecerliydi. ilerki asamalarda fiziksel siddet fazlasiyla olacakti. hitler yahudiler'in dunya'yi yonettigini dusundugu icin onlari sevmemekle beraber onlardan korkuyordu. almanya icindeki yahudiler'i "rehin" tutarak dunya'nin geri kalanindaki yahudiler'i kontrol altinda tutabilecegine inaniyordu ve yahudiler'i bir anda oldurmesinin bu rehineleri kaybetmek anlamina geldigini biliyordu. bu yuzden belli bir guce ulasana kadar soykirim fikrine sicak bakmiyordu. normalde her kararin altina ismi ve soyadiyla imza atan hitler, bu kararin altina "nazi partisi lideri" seklinde imza atmisti. bu bile onun bazi konularda korktugunu gostermeye yetiyordu.

    4 nisan'da yani boykot basladiktan 3 gun sonra uluslararasi medyanin sert tepki gostermesi sonucu boykot askiya alindi ve boykota "gelecekte baska bir zaman" devam edilmesine karar verildi. 6 nisanda uluslararasi gazetecilerden olusan bir kalabaliga konusan hitler yahudiler'den hic bahsetmedi ve almanya'nin kendi ronesansini yasadigini, ulkede baris ve ozgurluk ortaminin tesisi icin devletin tum gucuyle calistigini soyledi. 8 nisan'da imzalanan bir kararla almanya'daki devlet memurlari icinde nazilere yakinlik duymayanlar asamali olarak emekli edilmeye baslandi. naziler bu sefer insafli davranmisti ve isten attigi memurlara emekli maasi baglamisti.

    20 nisan hitler'in dogumgunuydu ve tum ulkede bir milli bayram havasinda kutlanmisti. bunu izleyen gunlerde sehir sehir dolasan hitler cesitli sehirlerde konusmalar yapti. burada yapilan konusmalar onceki konusmalardan icerik olarak cok farkli degildi. 27 nisan'da rudolf hess'e nazi partisinde kendisine vekalet izni veren hitler daha sonra son gunlerde kendi isminin bir cok cadde ve sokaga verilmesini elestirdi ve isimlerin eski haline getirilmesi gerektigini soyledi. 1 mayis tarihi geldiginde herkes hitler'in isci bayraminin kutlanmasina izin verip vermeyecegini konusuyordu. hitler gunun ismini "milli emek bayrami" olarak degistirerek kutlanmasina izin verdi ama bu kutlamalarda solcu hicbir oge veya sembole izin verilmedi. hitler ulkedeki solcu partileri iyice sindirmisti ve bir sonraki hedefi isci sendikalarini kapatmakti. bunun icin iscileri onlarin sendikalara ihtiyaci olmadigina ikna etmesi gerekiyordu. o gunlerde almanya'da siklikla kullanilan bir baska ifade de "yeni almanya" seklindeydi. iscilere "yeni almanya'nin" onlara sendikalarin talep ettigi bir cok hakki zaten teslim ettigi anlatilacakti ve sendikalardan uzaklasmalari saglanacakti.

    2 mayis 1933'te hitler'in imzasini tasiyan bir kararla tum solcu sendikalar kapatildi ve bu sendikalarin malvarliklarina el kondu. 4 mayis'ta stuttgart teknik universitesi hitler'e fahri doktora vermek istedi ama hitler bunu "prensipleri geregi" kabul edemeyecegini soyledi.

    2 hafta boyunca cesitli sehirleri gezip cesitli ziyaretler yapan hitler 17 mayis'ta alman meclisine geri dondu ve belki de secildikten sonra ilk kez ulkenin disisleri politikasi hakkinda konusma yapti. son secimden beri bir cok konusma yapan hitler o gune kadar hep icisleriyle ilgili meselelerden bahsediyordu ama artik disislerine de el atacakti ve 2. dunya savasinin baslamasina kadar bunun dozunu giderek arttiracakti.

    hitler'in 17 mayis'taki konusmasi versay antlasmasini elestirerek basladi. ona gore almanya antlasmadaki herseyi harfiyen yerine getirmisti ve ordusunda cok buyuk bir kuculmeye gitmisti. fransa, ingiltere, rusya gibi ulkeler ise surekli silahlaniyordu ve almanya onlarin yaninda cok gucsuz kaliyordu. hitler ayni konusmada dunya savasindaki taraflarin yeniden masaya oturmasi ve versay antlasmasinin iptal edilip yerine "akil ve mantiga uygun, taraflari galip-maglup diye ayirmak yerine her ulkeye esit bir yaklasima sahip" yeni bir antlasma imzalanmasi gerektigini soyleyecekti.

    hitler konusmasinin devaminda "buyuk savas bittikten sonra masaya oturan ulkeler buyuk bir hirsla almanya'dan ve alman halkindan intikam alip cezalandirmak yerine tum ulkelerin ve tum halklarin yararina olacak sekilde bir antlasma duzenleyip avrupa'yi yeniden sekillendirselerdi savasin yaralari sarilirdi ve bugun yasanan sorunlarin hicbiri yasanmamis olurdu. dusmanlarimiz dunya'da adaleti saglayacak bir antlasma uzerinde calismak yerine 65 milyon insani cezalandirmayi sectiler ama sonuc olarak tum dunyayi saran bir ekonomik kriz cikti ve bu isten kimse bir sey elde edemedi" ifadesinde bulundu.

    hitler'e gore almanya versay antlasmasina uyabilmek icin 6 milyon piyade tufegi, 130 bin makineli tufek, 91 bin parca top ve milyonlarca top mermisini uluslararasi mufettislerin gozleri onunde imha etmisti. hitler konusmasinin bir sonraki bolumunde barisin kalici olabilmesi icin sadece almanya'nin degil savastaki tum ulkelerin silahsizlanmaya baslamasi gerektigini, almanya savasta maglup oldu diye otomatikman haksiz taraf olarak kabul edilemeyecegini soyledi. hatta hitler konusmanin bir yerinde "komsularimiz fransa, avusturya, isvicre ve polonya aynisini yapmayi kabul ediyorsa ordumuzun tamamini feshetmeye haziriz" diyecekti. fransizlar ise "son 50 yilda 4 defa isgal olan bir ulke olarak silahsizlanmamiz cilginlik olur" diye dusunuyordu. zaten birkac yil sonra yeniden isgal edileceklerdi.

    almanya'ya o gunlerde 100 bin asker siniri konmustu ve alman ordusunun asker sayisi 100 binin hemen altindaydi. bununla beraber ordunun disinda nazi partisine bagli ss ve sa birlikleri vardi. fransizlar bu birlikleri orduya dahil olarak saymak istiyordu ve bu durumda alman ordusunun mevcudu izin verileni rahat rahat geciyordu. hitler ise "ss ve sa birliklerini ordunun parcasi sayarsak polisi, itfaiyecileri, hatta cimnastik ve kurek takimlarini da ordunun bir parcasi saymamiz gerekir" diyerek buna karsi cikacakti.

    bu konusma sonrasinda almanya milletler cemiyetinden ayrildi ve silahsizlanma komisyonunu artik tanimayacagini acikladi. hitler bu karardan sonra biraz cekinceliydi cunku almanya versay antlasmasini kiracakti ve kagit uzerinde fransa ve ingiltere tedbir olarak almanya'yi isgal edebilirdi. bu tabi ki kagit uzerinde kaldi.

    8 haziran 1933'te berlin'de ingiliz hava kuvvetlerinin subaylarini agirlayan hitler onlara methiyeler duzdu ve 1. dunya savasinda asker oldugu gunlerde ingiliz hava kuvvetlerinin ne kadar kabiliyetli oldugunu kendi gozleriyle gordugunu ifade etti. acikcasi hitler o gunlerde almanya'ya karsi kurulmus kuresel bir komplo olduguna inaniyordu ama yine de ingiltere'yi bu komplodan beri goruyordu. olasi bir savasta ingiltere ile almanya'nin muttefik olarak italya'yla beraber avrupa'yi bolusecegini dusunuyordu.

    26 haziran 1933'te nazilere seslenerek "artik alman halkinin onlarca kucuk parcaya ayrilmasinin anlamsiz oldugu ve onlara firkaya ayrilmak yerine tek parca haline gelinmesi gerektigini" soyleyen hitler hemen ertesi gun dedigini uygulamak icin harekete gecti ve naziler haric tum partileri kapanmasi icin karar cikartti. hatta en basta hitler ile koalisyona giren alfred hugenberg'in alman milliyetci partisi bile kapatilacakti ve bu partinin sahip oldugu bakanliklar nazi partisine verilecekti. hitler'e gore alman halkinin mecliste kavga, gurultu, muhalefetle kaybedecek vakti yoktu ve ulkenin bir an once tek bir lider altinda birlesip yukselise gecmesi icin iktidar partisi haric tum partilerin kapatilmasi ve tum siyasi faaliyetlerin yasaklanmasi gerekiyordu ve hitler bunu hayata gecirmek icin hic vakit kaybetmedi. hitler daha sonra "siyaset yapmak isteyenler partimize katilabilirler" diyerek kapatilan partilerin uyelerini kendi partisine davet etme curetini gosterecekti.

    27 haziran ile 5 temmuz tarihleri arasinda nazi partisi disinda tum onemli partiler "gonullu olarak kapanmaya" ikna edilmisti ve partiler birer birer kendilerini feshetmeye baslamisti. mevcut partilerden komunist partinin yoneticileri bir daha saliverilmemek uzere hapsedildigi icin diger partilerin uyeleri ayni sonla karsilasmak istemiyordu. 6 temmuz itibariyle almanya'da muhalefet diye bir sey kalmamisti ve hitler ulkedeki tum gucu elde etmisti. artik muhalefet korkusu kalmadigi icin rahatlayan hitler 6 temmuz'da yaptigi konusmada bazi konularda daha ilimli davraniyordu. mesela "devlet icinde gorev verdiginiz biri isinde iyiyse onu sirf partimize gonul vermedi diye dislamayin. yine partimizden olup da o isten anlamayan birini sirf bizim adamimiz diye yerine getirmeyin. bugun ulkede istedigimiz kisiyi istedigimiz pozisyona getirecek gucumuz var ama bir isi yapan birini ondan daha iyi birini bulmadan sirf partimizden degil diye firlatip atmak bize fayda saglamaz" diyecekti.

    almanya'nin ilk onceligi issizligi bitirmekti. zaten hitler yillardir issizlik sorunundan bahsediyordu ve iktidara gelmesinin en buyuk sebeplerinden biri issizligi bitirecegi konusunda sozler vermis olmasiydi. issizligin azaltilmasi icin oncelikle ulke ekonomisinin guclu olmasi ve uretim yapiyor olmasi gerekiyordu. bunun icin de en azindan kisa vadede partisine bakilmaksizin kim hangi iste iyiyse o iste calistirilmasi gerekiyordu. tum fanatikligine ragmen hitler bile bu gercegi anlamis gibiydi. 8 temmuz'da vatikan'daki katolik kilisesiyle antlasma imzalayan hitler almanya'da daha once yasaklanan veya siyasi ceza alan katolik din adamlarina diplomatik dokunulmazlik verdi ve kapatilan katolik kurumlari yeniden acma sozu verdi. katolikler de hitler'i elestirmeyecekti ve siyasi konularda tum gucu ona birakip hicbir isine karismayacaklardi. 12 temmuz'da protestan kiliseleriyle de benzer bir antlasma imzalandi.

    agustos'un ortasinda issizlik sorunuyla ilgili projelerini halkla paylasan hitler "devletin gorevi halka para dagitmak degil is imkani saglamaktir" seklinde bir konusma yapti ve konusmasinin sonunda almanya'nin her tarafinda yepyeni bir karayolu aginin kurulacagini, bu karayolunun onbinlerce gence is imkani saglayacagini, yapilacak diger bina ve insaatlarla gencler arasindaki issizligin epeyce azaltilacagini iddia etti. hitler'in ulkedeki ekonomiyi canlandirma plani devlet eliyle yapilacak harcamalarla insaat, agir sanayii (ozellikle askeri sanayii) ve tarim alanlarinin buyumesinin saglanmasindan ibaretti. hitler ayni zamanda ozel sektorun korkup kacmasini istemedigi icin ulkede devlet ile ozel sektor arasinda ince bir denge politikasi surdurmesi gerektigini anlamisti.

    27 agustos'ta hitler oldukca ilginc bir konusma yapti. konusmanin basinda her konusmada yaptigi klasik milliyetci muhabbetler yapan hitler daha sonra "biz baris istiyoruz, bizim yabancilarin topraklarinda gozumuz yok. kimsenin topragini fethetmek gibi bir amacimiz da yok. imzaladigimiz baris antlasmalarina da harfiyen uyuyoruz, fakat bu antlasmalar cift taraflidir ve imzalayan herkesi baglarlar. antlasmaya bagliligi olan tek taraf olmak istemiyoruz. ayrica tanri'nin bize ve halkimiza bahsettigi topraklar bizim hakkimizdir" seklinde ifadelerde bulundu. bu konusmada bariscil mi savascil mi konusuldugu belli degildi. hem "baristan yanayiz, toprak fethetmek gibi bir derdimiz yok" deniyordu hem de "antlasmaya baskalari uymazsa biz niye uyalim, alman topraklarini neden almayalim" deniyordu. hitler'in gercek niyetinin ortaya cikmasi icin biraz daha zaman gecmesi gerekecekti.

    20 eylul'de hitler 2 konusma birden yapti. bu konusmalardan birinde "kis geliyor, bu kis soguk gececek. ulkede bir suru ac ve muhtac insan var. birbirimize yardim edelim" seklinde konusan hitler ikinci konusmasinda "iktidara geldigimizden beri 2 milyon kisiye isbasi yaptirdik, ekonomik anlamda buyuk atilimlar yaptik ve artik muhalefet ortadan kalkip bizim kaliciligimiz garanti altina alindigina gore uzun vadeli ekonomi yonetimine baslayabiliriz" seklinde konustu. hitler bu konusmasinda da bol bol komunizme saydirdi ama ulkedeki ekonomiyi nazil duzeltecegi konusunda cok az bilgi paylasti. insaatlar devam edecekti ve ulkenin dort bir yaninda istihdam yaratmak icin agir sanayii hamlesi gerceklesip fabrikalar kurulacakti.

    hitler her ne kadar her konusmasinda komunistlere nefret kussa ve herseyden onlari sorumlu tutsa da bazi konularda fikirleri komunistlerin fikirlerine cok yakindi. ornegin 1933'un sonbaharinda hitler hemen hemen tum konusmalarinda "fabrikadaki muhendisle isci arasinda fark yok. biri isin dusunme kismini yapiyor, digeri de emek kismini yapiyorsa bu ikisinden biri digerinden daha ustun demek degildir. dusunce emegi ne kadar onemliyse el emegi de o kadar onemlidir. almanya'da sinifsal farkliliklari ortadan kaldirmadan ulkeyi ayaga kaldirmamiz mumkun degil. biz koylusuyle sehirlisiyle bir halkiz ve bunun farkinda olmaliyiz" seklinde ifadelerde bulunuyordu ve surekli kendisinin de isci sinifindan geldigini hatirlatma ihtiyaci duyuyordu.

    hitler ulkede tum gucu ele gecirmisti ve muhalefet tamamen sindirilmisti ama milletler cemiyetinden cikildigi icin kendisine disardan bir darbe gelmesinden korkuyordu. hitler ciddi ciddi almanya'nin yeniden isgal altina alinabilecegine inaniyordu ve halki olasi bir isgale karsi uyarmak istiyordu. bu yuzden ekim ayi boyunca yapilan konusmalarda "biz baris istiyoruz ama savasa hazirlikli olmamiz gerekiyor" seklinde ifadeler gececekti.

    12 kasim 1933'te yeniden secime gidilecekti ama bu sefer secime sadece nazi partisi katilacakti. bu yuzden halk herhangi bir partiye oy verip vermemek yerine nazi partisine guvenoyu verecekti veya vermeyecekti. secime %95'lik bir katilim olacakti ve secime katilanlarin %92'si nazi partisine oy verecekti. yine verilen "bos" oylar nazi partisine guvenoyu olarak yazilacakti. boylece meclisteki 661 koltugun tamami nazi partisinin eline gecmisti ve muhalefetin kirintisi bile kalmamisti. zaten hitler'in en ufak bir muhalefete bile tahammulu yoktu.

    hitler'in korktugu olmadi ve kimse almanya'ya milletler cemiyetinden cikip silahsizlanma paktini iptal ettigi icin savas ilan etmedi. zaten o sirada dunya daha birinci dunya savasinin yaralarini yeni yeni sarmisti ve bir cok gelismis ulke ekonomisi buyuk depresyonun ekonomik etkilerini atlatamamisti. kimse yeni bir savas istemiyordu. bati ulkeleri yeni bir savas istemiyordu ama savas hazirliklari icin dugmeye basilmisti. kimse ilk kursunu atan ve savasi baslatan taraf olmak istemiyordu. hitler ilk kursunu atmadigi surece guvende sayilirdi ve ulke icinde yaptiklarina bati dunyasi simdilik goz yumacakti.
    versay antlasmasinda almanya ile fransa arasindaki rhineland silahsiz ve askersiz bolge olarak ilan edilmisti. almanya buraya asker gondermisti ama bu askerler sivil giyimliydi. 12 kasim seciminden sonra askerler sivil kiyafetlerini cikartip askeri uniformalarini giymeye basladi ve rhineland'da asker bulundurmamasi gereken almanya bu kurali da cignedigini tum dunya'ya acik acik gostermis oldu. hitler kurmaylarina "fransa bugune kadar bize saldirmadiysa bundan sonra saldiracaktir" diyecekti ama fransa hala harekete gecmemisti cunku ingiltere'nin destegini alamamisti ve tek basina savasa girmek istemiyordu.

    polonya 1. dunya savasi sonrasi kurulmustu ve ulkenin garantorlugunu ingiltere ile fransa yapiyordu. 15 kasimda almanya polonya ile diplomatik gorusmelere baslayinca fransa cekincesini belirtti cunku fransizlar almanya ile polonya arasinda bir ittifakin kuruldugunu dusunuyordu. hitler'in niyeti ise ulke silahlanip guclenene kadar zaman kazanmakti. ulke guclendikten sonra ilk hedeflerden biri hitler'e gore alman topragi olan polonya olacakti.

    23 kasim'da almanya-avusturya sinirinda bir gerginlik yasanmisti ve bir alman askeri oldurulmustu. 27 kasim'da olen askerin cenazesinde halka seslenen hitler dakikalarca avusturya'ya giydirdi. artik ulkede gucu ele geciren ve muhalefeti tamamen bitiren hitler gozunu ulkenin disina dikmisti ve almanya'nin yeniden silahlanmasi baslamisti ama tam olarak harekete gecmek icin zamana ihtiyaci vardi.

    1936'da almanya olimpiyatlara ev sahipligi yapacakti ve olimpiyatlarin yapilacagi spor tesislerinin insaatina baslanmisti. hitler aralik ayinda yaptigi konusmalarda "yukselen dev binalar ve stadyumlar gogsumu kabartiyor ama bina yapmak alman sporunun gelismesi icin tek basina yeterli degil. bundan sonra sporcularimizin dunya'daki en basarli sporcular olmasi icin yatirimlarimizi arttiracagiz" seklinde ifadelere basvuracakti.

    23 aralik'ta meclis yanginindan sorumlu tutulan van der lubbe icin idam karari cikti. olayin diger saniklari olan torgler, dimitrov, popov ve tanev icin beraat karari cikmisti ama icisleri bakanligi bu kisileri "misafir" olarak tutmaya devam edecegini acikladi.

    1934 yilina girildiginde hitler'in ajandasinda iki onemli konu vardi. ilk olarak devlet baskani hindenburg 86 yasindaydi ve daha ne kadar yasayacagi belli degildi. hitler goreve gelmeden once hitler'e muhalif olan hindenburg sonradan sempati duymaya baslamisti ve son 1-2 yildir bir abdullah gul gibi hitler'in her kararini onaylamaya baslamisti. hitler ayni anda hem hukumetin basi hem de devlet baskani olmak istiyordu. hitler'in bir baska amaci da ulkedeki genelkurmay baskani rolunu ustlenip ayni zamanda orduyu yoneten kisi olmakti ama generallerin zamaninda er seviyesinde savasmis olan birini baslarina lider kabul edip etmeyecegi mechuldu. bu yuzden hitler yilin onemli bir kismini generallerin gonlunu alip askeri kanadi kendi tarafina cekmekle gecirecekti. bu ilerde acilacak olan savaslar icin de gerekliydi. 26 ocak 1934 tarihinde almanya ile polonya arasinda 10 yillik antlasma imzalandi. hitler'in polonya ile ittifak kurma gibi bir derdi yoktu ama alman ordusu tam gucune ulasana kadar zaman kazanmasi gerekiyordu.

    hitler hem katolik hem de protestan kiliselerin siyasetten tamamen cekilmesini ve din disinda konulara bulasmamalarini istiyordu. katolik kilisesi bu konuda hic zorluk cikartmasa da protestan kiliseleri arasinda muhaliflik yapanlar vardi. 30 ocak 1934'te halka seslenen hitler protestan kilisesini agir bir sekilde elestirdi ve protestan kiliselerinin ayni katolikler gibi tek bir yapi altinda birlesmeleri gerektigini savundu. 30 ocak'taki konusmada bir cok farkli konuya deginilmisti. ornegin almanya'nin disisleri politikasi savunulurken: "bay stalin ulkemizdeki komunistlere kotu davrandigimizi ve sscb'yi tehdit ettigimizi soylemis. stalin'in ulkesinde nasyonel sosyalist dusuncesini savunanlara ne kadar tolerans gosteriliyorsa biz de ulkemizdeki komunistlere o kadar tolerans gosteriyoruz" diyecekti. ayni konusmada ingiltere ve italya haric bir cok avrupa ulkesine giydiren hitler bu iki ulkeyi gelecekte muttefik olarak gormek istedigi icin onlar hakkinda pek konusmadi.

    subat ayinda almanya'nin komsusu ve hitler'in dogum yeri olan avusturya'da bazi ilginc olaylar yasandi. isci sinifini arkasina alan sosyal demokratlar hukumeti devirmek icin silahli bir sekilde sokaga dokuldu. hukumet buna orduyu harekete gecirerek ve iscileri toplarla bombardimana tutarak karsilik verdi. olaylar sonunda cok sayida insan hayatini kaybetti. hitler bu konu hakkinda konusurken "almanya'da tek damla akitmadan yaptigimiz devrimin kiymeti daha da anlasilmistir. top mermisiyle binalari havaya ucurmak cok zor degil ama bu sekilde muhalefetin dusmanligindan baska bir sey kazanamazsiniz. dusmanlarinizi kendi tarafiniza sadece ikna yoluyla cekebilirsiniz" diyecekti. hitler'in almanya'si simdilik avusturya'da taraf tutmuyordu ve ne muhalefeti ne de hukumeti destekledigi soylenemezdi.

    28 subat 1934'te halka seslenen hitler alman ordusunun yeniden yapilandirilacagini ve modernlestirilecegini, ilerde almanlar'in "oturma odasini genisletme ihtiyaci" duyabilecegini ve herseye hazir olunmasi gerektigini soyleyecekti. ingiltere ve fransa'nin tepkisizliginen cesaret alan hitler devletin basina gectiginden beri belki de ilk kez almanya'nin yayilmaci bir politika izleyebileceginin sinyallerini vermeye baslamisti.

    mart ayi boyunca insaat acilislarinda ve bazi resmi torenlerde konusmalar yapan hitler genel hatlariyla onceki konusmalarinda soylediklerini yineledi. buna ek olarak almanya'da yaptiklari devrimin belki yeterli olmayacagini, iclerindeki curuk elmalari temizlemek icin belki ikinci bir devrim yapmalari gerekebilecegini soyledi. nisan ayinin 2. haftasinda onde gelen alman generallerle beraber denize acilan hitler norvec aciklarinda demir atti ve burada generalleriyle bazi toplantilar yapti. nisan ayinin geri kalaninda hitler'in dogumgununun kutlanmasi disinda cok onemli bir olay yoktu.

    mayis ayinda almanya'da isler yeniden karisacakti. hitler ozellikle nazilerin silahli kolu olan sa ve ss'deki bazi subaylarin kendisine tam olarak baglanmadigini dusunuyordu ve onlara karsi paranoyakca yaklasiyordu. mayis ayi boyunca naziler bir cok gosteri ve yuruyus duzenleyerek hitler'e olan bagliliklarini belirttiler ve parti icinde yeni yeni ortaya cikan muhalifleri siddetle elestirdiler. bu haziran ayinda olacak daha buyuk olaylarin habercisiydi.
    haziran'in ilk gununde hitler ile nazi'lerin silahli kanadinin (sa) lideri röhm biraraya geldi. hitler daha once kendisine ordunun bir darbe yapabileceginden kuskulaniyordu ama son duyumlar darbenin nazi partisinin icindeki sa tugaylarindan gelebilecegini gosteriyordu. hitler sa tugaylarindaki muhalifleri ezdikten sonra bu tugaylarin sayisini azaltip bunlari tamamen alman ordusuna baglamayi planliyordu. boylece parti icinden veya disindan kendisine muhaliflik yapacak olanlara sert bir mesaj vermis olacakti.

    hitler ile röhm'un toplantisindan sonra röhm hastalandigini soyleyerek bir ayligina izne ayrildi. bu aslinda orduyu da ele gecirmeye calisan hitler'in planinin bir parcasiydi. sa tugaylarina da ust duzey subaylar haric temmuz ayinin tamami izin olarak verilmisti ve bu sure boyunca uniformalarini giymeleri yasaklanmisti. 14 haziran'da ilk yurtdisi gezisine cikan hitler italya'ya giderek mussolini basta olmak uzere oradaki yoneticilerle gorustu. hitler ile mussolini'nin gorusmesi tamamen kapali kapilar ardinda gerceklesmisti ve mussolini almanca bildigi icin tercumana bile gerek duyulmamisti. hitler burada mussolini'den "avusturya'ya dalarsak ya destek ver ya da tarafsiz kal" isteginde bulunurken mussolini bu toplantiyi bir guc gosterisi seklinde goruyordu.
    hitler avusturya'yi almak istiyordu cunku almanya'da kisa sure sonra baslayacak olan muhalif avinda ulkenin zayif ve karisiklik icinde gorunmesini istemiyordu. kisaca ulkenin disinda yasanacak bir fetih zaferinin ulke icindeki karisikliklari ortecegine inaniyordu.

    hitler 17 haziran'da italya'dan donunce o gune kadar yaptigi en sert konusmalardan birini yapti ve kendisine muhalefet ederek ulkeye ihanet edenlerin ve alman halkini rahatca tekmeleyebilecegini sananlarin en kisa zamanda alman halkinin yumrugunu ensesinde hissedeceginden bahsetti ve kendisine yeterince baglilik gostermedigini dusundugu kisilere ustu kapali hakaretler ve tehditler yagdirdi. bu konusmalarda isim verilmedigi icin herkes bu hakaret ve tehditlerin kime geldigini merak ediyor, kimse bunlari ustune alinmiyordu.

    30 haziran 1934 tarihinde uzun bicaklar gecesi denen olay yasandi ve bir toplanti icin son dakika verilen bir emirle bir araya getirilen hitler'e muhalif oldugundan suphelenilen bir cok ust duzey yonetici tutuklandi veya infaz edildi. infaz edilenlerin toplam sayisi 85 ile "birkac yuz" arasinda degisiyordu ve tutuklananlarin toplam sayisi bini geciyordu. hitler'in ulkede muhaliflik yapabilecek en ufak bir guce bile tahammulu yoktu. oldurulenler arasinda sa'in lideri röhm de vardi. bu olaydan sonra sa birliklerine neden temmuz ayi boyunca izin verildigi ve uniforma giymelerinin yasaklandigi ortaya cikmisti cunku liderleri oldurulen sa birlikleri bir taskinlik yapabilirdi. temmuz'un ilk 2 gununde tutuklamalar ve infazlar devam etti ve hitler'in paranoyasina sebep oldugu dusunulen kim varsa temizlenmis oldu. bu tutuklamalarda ve infazlarda mahkeme kurulmamisti ve tutuklananlarin cezasi tamamen hitler'in keyfine gore infaz edilmisti. acikcasi infaz edilen sa uyelerinin bir cogu neden infaz edildigini bile bilmiyordu. hatta bazi sa subaylari onlari hitler'e darbe yapmaya calisan ordunun infaz ettirdigini dusunuyordu ve kursuna dizilirken bir cogunun son sozu "heil hitler" olmustu.

    oldurulenler arasinda bazi general ve ust duzey subaylar da vardi. hitler hic vakit kaybetmeden bir basin bildirisi yayinlamisti ve sanki bu tutuklamalar ve cinayetler aylar oncesinden planlanmamis da son dakikada alinan bir ihbar uzerine apar topar hareket edilmis gibi bir hava yaratti. boylece "vatan hainlerinin varligini haber alir almaz onlarin hakkindan geldik" gibi bir mesaj vermeye calisiyordu.

    bundan sonra 10 gun boyunca sessiz sakin takilan ve medyanin karsisina cikmayan hitler'in en buyuk korkusu ordunun kendisine karsi bir darbe yaparak oldurulen generallerin intikamini almasiydi ama ordu olup bitenlere sessiz kaliyordu ve hitler'e baglilik gosteriyordu. artik kimse hitler'e karsi agzini acmaya cesaret edemiyordu ve parti icindeki tum sesler kesilmisti. artik hitler ikinci dunya savasindan once ve savas sirasinda hata yaptiginda uyarmaya cesaret edecek kimsesi yoktu. bu da onun yaptigi hatalari devam ettirmesini ve bazi geri donusu olmayan hatalarda israr etmesine sebep olacakti ve kendi sonunu hazirlayacakti.

    hitler ulke icinde muhalefetin kirintisi (veya muhalefet paranoyasinin kirintisi) bile kalmayinca yeniden disislerine odaklandi ve avusturya ile almanya'yi birlestirmek icin harekete gecti. alman ordusu henuz avusturya'yi alabilecek kadar guclu degildi ve bir sekilde theo habicht tarafindan yonetilen avusturya'daki nazi partisini basa getirmek en mantikli cozum gibi gozukuyordu.

    25 temmuz 1934'te avusturya ordusunun uniformalarini giyen bir cok ss militani avusturya'nin viyana'daki hukumet binasina girerek baskin yapti. o gun binada bakanlarin toplantisi vardi ama toplanti erken bitmisti ve binada sadece basbakan dollfuss ile guvenlik bakani von fey kalmisti. ss militanlari dollfuss'u infaz ettiler ve devlet radyosunu ele gecirip ulkede yonetimi ele gecirdiklerini ilan ettiler. kisa sure sonra avusturya ordusu hukumet binasini kusatti ve nazi militanlarin tamami tutuklandi ve bircogu infaz edildi. darbe girisimi basarisiz olmustu. mussolini avusturya'nin simdilik bagimsiz kalmasini istiyordu ve avusturya askerleri darbe girisimini bastirmasaydi italyan askerleri bu sebeple avusturya'ya yollanacakti.

    hitler avusturya'ya darbe yapmalari icin gonderdigi ss militanlari basarisiz olunca onlari aninda satmisti. bazi ss militanlari almanya'ya geri donmek isteyince sinirlari kapatan hitler "dostumuz avusturya'yi karistirmaya kalkan suclulara goz yummamiz mumkun degildir" seklinde bir konusma yapacakti. dunyada kimse bu satisi yememisti ve dunya medyasinda olaylar "almanya destekli naziler avusturya'da darbe girisiminde bulundu" seklinde geciyordu.
    31 temmuz'da artik 86 yasina gelen ve hastaliklarla bogusan devlet baskani hindenburg'un durumu agirlasti. hitler hindenburg'u ziyaret ettikten sonra olum doseginde oldugunu gordu ve 1 agustos'ta hukumet baskani ile devlet baskani pozisyonlarinin birlestirilecegini, ve kendisinin iki gorevi birden yurutecegini acikladi. bu anayasaya aykiriydi ama "baskanlik sistemi" hayalleri kuran hitler icin anayasanin cok da onemi yoktu. hitler devlet baskani olarak ayni zamanda baskomutan olacakti ve orduyu da avuclarinin icine almis olacakti. 2 agustos'ta hindenburg'un olum haberi geldi ve hitler ulkede hem hukumet baskani (basbakan) hem de devlet baskani (cumhurbaskani) pozisyonuna gecti.

    17 agustos 1934'te halka seslenen hitler neden hem hukumet baskani hem de devlet baskani pozisyonlarini ele gecirdigini aciklamaya calisti. hitler konusmasinda: "uzun zamandir ulkemizi karistirmak icin hindenburg'un olmesini bekleyen bir kitle vardi ve onlara firsat veremezdik. normalde devlet baskanligi icin secim yapilip halkin gorusunun alinmasi gerekirdi ama bugun secim yapilsa zaten daha farkli secimlerin ortaya cikmayacagi cok acikti. ulkenin bir dakika bile lidersiz kalmaya tahammulu yok cunku etrafimiz bizi parcalayip yikmaya calisan dusmanlarla dolu." seklinde ifadelerde bulundu. hitler halka "secim yapsak ne olacak ki? yine beni sececektiniz zaten" diyordu. o ana kadar hitler'in tanri tarafindan almanya'ya gonderilen mutevazi ve alturist biri oldugunu dusunen almanlar'in sayisi cok fazlaydi ama son olaylardan sonra bu sayi giderek azaliyordu. insanlar artik hitler'e tanrisal bir figur olarak saygi duymak yerine korkuyla karisik bir saygi duyuyordu.

    19 agustos'ta sembolik bir referandum yapildi ve halka "hukumet baskani" ve "devlet baskani" pozisyonlarinin birlestirilip birlestirilmemesi soruldu. referandumda katilim orani %95 ve "evet" oyuna verilen oran %88'di. bu da hitler'e verilen destegin son birkac ayda yuzde 4-5 civari dustugunu gosteriyordu.

    1935'in hemen basinda almanya ile fransa'nin arasinda kalan saar bolgesinde referandum yapilacakti ve buranin almanya'ya baglanip baglanmamasi karara baglanacakti. hitler 1934'un son bolumunde bu referanduma odaklandi ve saar bolgesine giderek halktan oy istedi. eylul ayinda sscb milletler cemiyetine uye olarak kabul edilmisti ve almanya'nin yeri doldurulmustu. ayni gunlerde hitler yeni projesini aciklamisti: zorunlu iscilik hizmeti. buna gore issiz kalan ve is bulamayan gencler devletin cesitli projelerinde ve insaatlarinda calisitirilip sembolik bir maas alacakti. boylece hem issizlik oranlari dusuk gozukecekti hem de issiz genclerin eline biraz para gececekti.

    1935 yilinda hitler icin en onemli konu alman ordusu ve deniz kuvvetlerini yeniden kurmak ve guclendirmekti. bu yuzden yilin ilk ceyreginde hitler'in uzun zamandir halka kabul ettirmeye calistigi 2 yillik zorunlu askerligin kabul edilmesi gundemdeydi.

    13 ocak 1935'te yapilan referandumda saar halkinin %90'i almanya'yla baglanmaya evet demisti ve bu karar milletler cemiyeti tarafindan da tanininca saar almanya'ya katilmisti. hitler'in saar'daki secim calismalari meyvesini vermise benziyordu.

    son olaylardan sonra almanya'da 2 silahli guc kalmisti: alman ordusu ve ss birlikleri. alman ordusuna mensup generaller ss birliklerinin lagvedilmesini istiyordu cunku bir ulkede o ulkenin ordusu disinda askeri guc olmasini istemiyordu. hitler bir yandan buna karsi cikiyordu bir yandan da yeni bir "uzun bicaklar gecesini" organize edemeyecegini biliyordu cunku ordu icinde ss'in bitirilmesini isteyenler uc bes kisiden ibaret degil cok sayida kidemli askerden olusuyordu. hitler careyi nazi partisinin onde gelen yoneticileriyle alman ordusunun onde gelen generallerini bir opera binasinda bir araya getirip onlara uzun bir konusma yapmakta buldu. konusmada ulkenin herkese ihtiyaci oldugunu, ulkenin son yillarda baslattigi kalkinmanin devam etmesi icin catlak seslerin susmasi gerektigini, ss'in de ordunun da ulkeye hizmet ettigini soyledi ve "bana verilen gorevde basarisiz olursam kendimi infaz etme sozu veriyorum" seklinde daha once verdigi sozu yineledi.

    simdilik gerginlikler azalmisa benziyordu ama son zamanlarda alman ordusu guclendikce generallerin sesi daha cok cikacak gibiydi. son donemlerde olaylari sessizce ama kaygiyla izleyen fransa, ingiltere'ye baski yapmaya baslamisti. almanya versay antlasmasini cignemisti ve yeniden guclu bir ordu kurmak icin harekete gecmisti. almanya fransa'nin sozunu dinleyecek degildi ama ingiltere'nin durumu baskaydi. ingilizler subay ayindan itibaren almanya'ya delegeler gondererek bazi uyarilarda bulundular ve bazi pazarliklar baslattilar. almanlar'in versay antlasmasinda oldugu gibi 100 bin askerle sinirlandirilmasi gercek disiydi ama en azindan alman ordusunun kontrolsuz buyumesinin onune gecilebilirse bu bile bir kar sayilirdi.

    hitler bir yandan ingilizlerle fransizlara karsi uyguladigi oyalama taktikleriyle zaman kazanmaya calisirken bir yandan da japonya ile diplomatik iliskilerini guclendirmeye baslamisti. 17 subat itibariyle ingiltere ve fransa'nin uc ulke arasinda hava saldirilarini yasaklayan bir antlasma imzalanmasini istiyordu. bu antlasmaya gore uc ulkeden biri herhangi bir ulkeye hava saldirisi duzenlerse diger ulkelerin hava kuvvetleri o ulkeyi cezalandirmak icin ucaklarini dusurme yetkisi kazanacakti. hitler en basta "boyle bir antlasmaya cok sicak bakiyoruz ve dunya barisini saglama konusunda bu antlasma cok guzel bir gelisme ama bunu imzalamadan once bazi konularin konusulmasi gerekiyor" diyerek pazarliklari surekli ileri bir tarihe erteliyordu.

    7 mart'ta ingiliz diplomatlar hitler ile yeniden masaya oturmak istiyordu ama hitler nezle oldugunu ve sesinin kisildigini soyleyerek bu toplantiyi iptal etti. hitler sonraki birkac gunde katildigi toplantilarda ve bir cenazede "hasta" oldugunu soyleyerek konusma yapmaktan cekindi ve ingilizler'in suphesini cekmek istemedi. 9 mart'ta almanlar ingilizler'e ve fransizlar'a telgraf cekerek almanya'nin 1. dunya savasi sonrasi kapanan hava kuvvetlerinin yeniden faaliyete gectigini haber verdi. isler bununla bitmeyecekti cunku bir hafta sonra yabanci ulkelere bu kez de almanya'da zorlunlu askerligin basladigi aciklanacakti. almanya dunya'ya "alistira alistira" yeniden guclu bir ordu kurdugunu soyluyordu ve tepki cekmekten korkmasa da yeni bir savasa hazirliksiz yakalanmak istemiyordu.

    hitler mart ayinin sonuna kadar ortadan kaybolmustu ve alman diplomatlar hitler'in bavaria'da nezleden dolayi dinlenmekte oldugu haberini yaymakla mesguldu. mart sonuna dogru zorunlu askerlik aciklandiginda cogu alman bu isten pek memnun degildi ama insanlar muhalefet etmekten de cekiniyordu. hitler almanlar'in ilk elde zorunlu askerlige sicak bakmayacagini anladigi icin simdilik referandumu rafa kaldirdi. almanya'nin disinda gelen tepkiler ise zannedilenden daha zayifti. kisa zaman once ingiltere kendi icinde almanya hakkinda bir karar almisti ve almanlar kimseye saldirmadigi surece almanya'yi genel olarak kendi haline birakacaklardi ama almanya muttefiklerden birine saldirirsa aninda hesap sorulacakti. hitler'in bu karardan haberi yoktu ve ingilizler'in kendisinden korktugunu dusunuyordu.

    14 nisan'da ingiltere, fransa ve italya ortak bir bildiriyle almanya'nin zorunlu askerlik hizmetini geri getirmesini kinadilar ama bu sembolik bir kinamaydi ve 1 ay kadar gec kalmisti. bu yuzden almanlar bunu pek ciddiye almadilar. fransa almanya'dan korkuyordu ve almanya'ya karsi sert davranilmasini istiyordu, ingiltere ise olaya daha diplomatik yaklasiyordu ve ise "almanya'ya kotu davranip bir dusman kazanacagimiza iyi davranip bir dost kazanmak daha karlidir" seklinde bakiyordu. hitler ise ingiltere'ye saygi duymakla beraber bu gorusu sonuna kadar somurecekti.

    bu tarihten itibaren 21 mayis'a kadar cok onemli bir olay olmadi. 21 mayis'ta zorunlu askerlik yasalasti ve savas zamani erkek kadin demeden tum alman vatandaslarinin orduya hizmet etmek icin calisacagi bilgisi gecildi. simdilik zorunlu askerligin suresi 1 yil olarak aciklanmisti ama hitler en basindan beri 2 yil zorunlu askerligi savunuyordu ve bu sureyi istedigi gibi azaltip yukseltme hakki da kendisine verilmisti. isin ilginc tarafi naziler basa gectikten sonra ilk kez olasi bir savasa referans yapiliyordu ve bununla da kalinmayip savunma bakanliginin ismi savas bakanligi olarak degisiyordu. bu da savasin giderek yaklastigini gosteren yeni bir isaret olmaliydi.

    alman halki 21 mayis gecesi saatlerce suren bir konusmaya maruz kalacakti ve bu konusmada hitler her zamanki gibi almanya'nin baris istedigini fakat diger ulkeler surekli silahlanirken almanya'nin onlari izlemesinin mantiksiz oldugunu, her ulke gibi almanya'nin da kendini koruma hakki oldugunu suslu cumlelerle ve uzun felsefi tartismalarla dolu bir konusmayla anlatacakti. ulkede ekonomi biraz ayaga kalkmisti ve issizlik oranlari dusmustu. halk simdilik halinden memnundu ama kimse bir savasin cikmasini istemiyordu. zaten hitler'in o ana kadar yaptigi konusmalarin cogu baris yanlisi ve az cok mantikli oldugu icin kimse onun boyle bir manyaklik yapip dunya'yi karistiracagina inanmiyordu.

    haziran ayinda almanlar'la ingilizler'in pazarliklari yeniden basladi. hitler bu kez isleri yokusa surup oyalama taktiklerini devam ettirmektense acik acik ne istedigini soyleyecekti ve istekleri kabul edilmezse masadan kalkacakti. 18 haziranda iki ulke arasinda imzalanan antlasmada almanya'nin kendine ait bir donanma kurmasina izin verildi. antlasmaya gore alman donanmasinin boyutu hicbir zaman hicbir sart altinda ingiliz donanmasinin boyutunun %35'ini gecemeyecekti. bu durumda ingiliz donanmasi buyudugu surece alman donanmasinin buyumesine de izin vardi. fransizlar bu antlasmadan dolayi ingilizler'e kizgindi ama ingilizlerin yancisi olmaktan ileri gidemedikleri icin yapabilecekleri bir sey yoktu.

    bu arada ilginc bir olay oldu. hitler surekli bagira cagira konustugu ve ses tonunu fazlaca zorladigi icin ses tellerinde rahatsizlik meydana geldi. hitler'in en buyuk hobisi kalabaliklar onunde konusmakti ve en buyuk fobisi bunun elinden alinmasiydi. doktorlar hitler'in bir an once ameliyat olmazsa bir daha konusma yapamayacak hale gelebilecegini soyluyordu. hitler mecburen ameliyat olmayi kabul etti ve ameliyat basarili gecti ama hala eski sesine kavusacaginin garantisi yoktu. hitler bir sure sahalardan uzak kalacakti ve konusmalarina ara verecekti.

    hitler'in ameliyati medyadan ve halktan saklanmisti ama iyilesmesi en iyi ihtimalle birkac ay surecekti. agustos ayinda sahalara ve kursulere geri donecek olan hitler zamaninda van'da kisik sesle konusma yapmaya calisip arap baci haline gelen rte'den daha temkinliydi ve karizmayi ayni sekilde cizdirmek istemiyordu. yazin "dinlenmek" icin koseye cekilen hitler birkac ay boyunca diplomatik hamlelerini telgraf veya mektup yoluyla surdurecekti. aslinda hitler bu donemi bol bol tiyatroya, operaya ve uzelere giderek degerlendirmisti ve belki de siyasi kariyerinin en sakin gunlerini yasiyordu.

    11 agustos'ta sahalara geri donen hitler ilk konusmasini yapti ve "zamaninda 10 alman'dan 1'i bizi desteklerken dimdik ayaktaydik, simdi 10 alman'dan dokuzu bizi destekliyorken pes mi etmemizi bekliyorlar? hayir! aksine bizi desteklemeyen o %10'luk kesimi de kazanana kadar mucadelemiz bitmeyecek" seklinde bir konusma yapti.

    31 agustos tarihinde abd "tarafsizlik doktrinini" ilan ederek hem asya'da japonya'nin surdurdugu savasta hem de olasi bir avrupa savasinda sonuna kadar tarafsiz kalacagini ve savastaki tum taraflara silah ambargosu uygulayacagini acikladi. hitler buna pek tepki gostermedi cunku o ana kadar abd'yi hic ciddiye almiyordu. o donemde hitler'in en cok korktugu ve saygi duydugu ulke ingiltere'ydi ve hitler'in gozunde abd ayni fransa gibi ingiltere'nin yancisi durumundaydi.

    eylul ayinda hitler ile mussolini’nin arasi duzelir gibi oldu. onceden mussolini hitler’ı fazla ciddiye almiyordu ve onu surekli tersliyordu. hitler ise israrla mussolini’yle yakinlasmaya calisiyordu. bir sure sonra diger avrupa ulkeleri mussolini’yi dislamaya baslayinca o da hitler’e sicak bakmaya basladi. eylul ayinda almanya’daki italyan buyukelcisi degistirildi ve almanlar’a daha sicak diplomatik iliskiler kurulacagi mesaji verildi. hitler de bu firsati degerlendirmek icin zaten can atiyordu.

    15 eylulde gamali hac (svastika) almanya’nin resmi amblemi olarak kabul edildi ve nazi partisinin bayrak ve amblemleri almanya’nin bayrak ve amblemi haline geldi. artik almanya demek nazi partisi demekti ve iki kurumu ayiran hicbir sey kalmamisti. ayni gun cikan baska bir kanunla tum yahudiler alman vatandasligindan atildi. bundan sonra sadece alman irkina mensup kisilere alman vatandasligi verilecekti. yine yahudilerle almanlar’in evlenmesi veya cinsel iliskiye girmesi yasaklanmisti. yahudiler kendilerinin yahudi oldugunu belirten isaretler giymek zorundaydi ve alman bayragina dokunmalari yasaklanmisti. ayrica 2 sene once denenip basari elde edilemeyen yahudi boykotu da yeniden baslayacakti. yahudiler’in devlet dairelerinde (akademik cevreler dahil olmak uzere) gorev almalari zaten yasaklanmisti ve bu yasaklar giderek artacak gibiydi. yalniz bu kanunlarin uygulanmasi icin 1 yil beklenecekti cunku 1936’nin yaz mevsiminde almanya’da olimpiyatlar duzenlenecekti ve hitler bu organizasyonu kisisel bir gurur meselesi haline getirdigi icin yabancilar’in almanya’yi olimpiyatlarda boykot etmesini istemiyordu.

    almanya’daki yahudiler son gelismelerden biraz sikayetci olsalar da onlara uygulanan ayrimciliklar son 500-600 yildir avrupa’da ugradiklari ayrimciliklardan cok da farkli degildi. o esnada kimse yahudiler’e karsi fiziksel siddet veya soykirim yapilacagini beklemiyordu. acikcasi yahudiler’in onemli bir kismi hitler’in gazla hareket ettigini ve birkac sene gorevde kalip devlet kulturu edinince gazinin azalacagini ve yahudiler’e zulmektmekten vazgececegini dusunuyordu.

    ayni gunlerde hitler konusmalarinda almanya’nin dusmanlarini ic dusman ve dis dusman diye ayiriyordu ve dis dusmanlarin cephede normal yontemlerle yenilebilecegini ama ic dusmanlarin konvansiyonel yontemlerle yenilemeyecegini cunku vatana ihanet edenlere karsi kanuni cerceve icinde savasmanin zor oldugunu, bu yuzden ic dusmanlarla savasirken kanunlarin esnetebilecegini ve burokrasiye takilmamak icin bazi keyfi kararlar alinabilecegini ima ediyordu. halk henuz bunun ne anlama geldigini anlamamisti ama ilerde anlayacaklardi. hitler’in hedefinde sadece yahudiler degil ayni zamanda kendi sozunu dinlemeyen hiristiyan din adamlari da vardi. o ana kadar katolik kilisesinin buyuk bir kismi kendilerine dokunulmazlik verilmesi karsiliginda hitler’e baglilik gostermisti ve protestanlar baglilik gostermese de siyasete karismiyorlardi. yine de arada sirada munferit olarak sivrilen ve nazi hukumetini elestiren din adamlari cikiyordu ve hitler’in bunlara olan tavri yahudiler’e olan tavrindan pek farkli sayilmazdi. hatta henuz yahudiler toplama kamplarina goturulmeden once toplama kamplarina gidenler arasinda komunistler ve hitler’e muhaliflik yapan hiristiyan din adamlari vardi.

    hitler ses telleri duzelir duzelmez en sevdigi aktiviteye geri donmustu ve ulkeyi sehir sehir dolasip konusmalar vermeye kaldigi yerden devam etmeye baslamisti. hemen hemen her gun baska bir sehirde baska bir topluluga konusma verilirken bazi gunler 2 hatta 3 konusma verildigi de oluyordu. bu konusmalarin sekli zaman zaman degisse de icerigi cok az degisiyordu. hitler ilk iktidari ele gecirirken yaptigi konusmalarin %80’i ekonomik konular uzerineyken simdi yaptigi konusmalarin onemli bir kismi sosyal konular uzerineydi. kisa bir sure sonra da tamamina yakini askeri konular uzerine olan konusmalar baslayacakti.

    hitler ingiltere ile almanya’yi yakinlastirmaya ve muttefik yapmaya calisiyordu. en basindan beri hitler’in hayali avrupa’yi almanya, ingiltere ve italya arasinda paylastirmak vardi. ingiltere ise hitler’e karsi mesafeli davraniyordu ve bu mesafe kapanmak bir yana gittikce aciliyordu. ayni gunlerde ingiliz, amerikan ve rus medyasinda hitler sert bir sekilde elestiriliyordu. hitler de dunya medyasini yahudiler’in kontrol altinda tuttugunu dusunuyordu ve ingiltere ile almanya’nin arasinin bozulmasindan da onlari sorumlu tutuyordu. bu yuzden bati ulkelerinde ne zaman hakkinda aleyhine bir gazete haberi ciksa almanya’daki yahudiler’e uyguladigi baskiyi arttiriyordu. kisaca almanya’daki yahudiler’i rehine olarak goruyordu ve onlara baski yaparak dunya medyasini avucunun icine alabilecegini dusunuyordu. bunu hitler’in eylul’un ortasindan sonuna kadar yaptigi bir cok konusmada gormek mumkun.

    2 ekim 1935’te mussolini italyan askerlerine etiyopya’yi isgal etme emrini verdi. avrupali devletler bu isgale sessiz kalsa da hitler haric hicbiri ona destek vermiyordu. mussolini ingiltere ve fransa’dan aradigi destegi bulamadigi icin giderek hitler’le yakinlasiyordu.

    hitler ekim ve kasim ayi boyunca adeta bir mustafa sarigul gibi cenazeden cenazeye kosmustu ve her cenazede konusma yapmayi da ihmal etmemisti. zaman zaman askerlere de konusma yapan hitler zaman buldukca operaya ve tiyatroya gitmeye calisiyordu. bu gunlerde italya ve macaristan harici bir ulkeyle diplomatik temas yok denecek kadar azdi. hitler mayis ayinda rusya ile bir cok konuda isbirligi yapilmasi uzerine antlasma imzalayan fransa’ya kizgindi ve almanya ile fransa arasindaki baris antlasmasinin gecerliligini yitirdigini dusunuyordu. hitler’e gore rusya dusmandi ve fransa rusya ile yakinlasarak baris antlasmasini ihlal etmisti. yine de bu sembolik bir hareketti ve hitler’in fransa’ya savas acacak hali yoktu.

    kasim sonunda fransizlar hitler’le gorusup sakinlestirmek icin bazi diplomatlarini berlin’e yolladilar. almanya ile fransa’nin arasi birazcik olsun duzelmisti ve hitler asil dusman olarak rusya’yi gostermeye devam edecekti. hitler kendisini ve alman ordusunu avrupa’nin komunizme karsi sigortasi olarak goruyordu ve komunistlerin er ya da gec avrupa’ya saldiracagini dusunuyordu. onun planina gore komunistler avrupa’ya saldirinca avrupa’yi alman ordusu savunacakti.

    yine kasim sonunda hitler amerikan gazetecilerden hugh baillie’ye roportaj vermeyi kabul etti. roportajin bir yerinde “yahudiler’e neden ayrimcilik yapiyorsunuz” sorusuna hitler su sekilde cevap verdi: “bizim devlet politikamiz yahudiler’e zarar verme uzerine degil almanlar’in haklarini koruma uzerine kuruludur. ulkemizde komunizm hareketine katilanlarin tamamina yakininin yahudi oldugunu tespit ettikten sonra onlari halkin geri kalanindan izole etmeye karar verdik. kaldi ki burada yahudiler’i de korudugumuz soylenebilir cunku yahudiler’i boykot etmeye basladigimizdan beri almanlar’in siniri bosaldi ve yahudiler’e olan fiziksel saldirilar bitme noktasina geldi.” hitler tam bir demagojiyi ustasiydi ve her seyden haklilik cikartmakta ustune yoktu.
    1936 cok uzun bir yil olacakti ve hitler 1935’in aralik ayini daha cok dinlenerek gecirmek istiyordu. bu ayda pek fazla aktivite olmadi.

    1936 yili almanya’nin guc gosterisi yapmasi icin bulunmaz bir firsatti cunku ulke hem kis olimpiyatlarina hem de yaz olimpiyatlarina ev sahipligi yapacakti. almanya bu donemde bir yandan ordusunu toplayip savas hazirliklari yaparken bir yandan da dikkatleri olimpiyatlar sayesinde baska yerlere cekebilecekti. bu yuzden olimpiyatlara ev sahipligi yapmak guc gosterisinden fazlasi demekti. en basta issizligi bitirip ekonomiyi ayaga kaldiracagini soyleyen hitler’e oy veren alman halki yavas yavas uykudan uyanmaya baslamisti ve hitler’in gercek amacinin alman ordusunu yeniden toparlayip savascil hedefler pesinde kosmak oldugunu anlamaya baslamisti. hitler ise her alana kendi adamlarini yerlestirip en ufak bir muhalefete bile izin vermedigi icin kimse agzini acmaya cesaret edemiyordu. hitler aslinda kendisine verilen destegin gunden gune azaldiginin farkindaydi ama bunu gormemezden geliyordu.

    4 subat 1936’da hitler’in ingilizler’e yakinlasma calismalari devam ediyordu. bir konusmasinda: “birinci dunya savasinda cephede yer alirken ingilizler’e karsi savastigimiz aklima geldi. cephede ingiliz askerlerin karsisindayken kardeslerimizle neden savastigimizi hic anlamamistim. ingilizlerle olan savasimiz hic olmamaliydi cunku almanlarla ingilizler kardestir. bundan sonra bu hataya asla bir daha dusulmemelidir.” olaya tarihsel olarak baktigimizda ingilizlerle almanlar arasinda cok uzaktan akrabalik vardi ama bu iki ulkenin ittifak kurmasi icin yeterli degildi.

    6 subat 1936’da kis olimpiyatlarinin acilis torenine katilan hitler burada konusma yapma firsati bulamadi ve sadece adet oldugu uzre “olimpiyatlarin baslangicini ilan ediyorum” cumlesini soylemekle yetindi.

    1936’nin mart ayinda bircoklarinin “ikinci dunya savasinin asil baslangici” diyecegi bazi olaylar yasanacakti. once fransa ile rusya arasinda gecen sene mayis ayinda imzalanan antlasma iki tarafin da devlet baskanlari tarafindan onaylandi ve yururluge girdi. fransa ingiltere’yi almanya’ya karsi harekete gecme konusunda ikna edemeyince rusya ile ittifak kurmaya karar vermisti. hitler bu hareketin almanya’ya karsi oldugunu biliyordu ve almanya ile fransa sinirinda bulunan askersiz bolge olan rhineland’a asker cikartarak misilleme yapmak istiyordu. bu da sadece versay antlasmasina degil ayni zamanda locarno paktina da ters dusen bir hareketti.

    2 mart’ta fransiz delegelerle masaya oturan hitler bu gorusmeden sonuc alamadi ve 7 mart’ta rhineland’a asker cikartma karari aldi. bu cok riskli bir karardi ve ingiltere’yi fransa’nin yanina cekebilirdi. hitler ingiltere’nin almanya’nin muttefigi olduguna o kadar emindi ki boyle bir riski goze aliyordu ve yanindakilere “ingiltere asla bize savas ilan etmez” diyordu. 7 mart cumartesiye denk geliyordu ve hitler ingilizlerle fransizlarin haftasonlari diplomasiyle ugrasamayacagini, pazartesi oldugunda da mudahele etmeleri icin cok gec kalmis olacagini dusunuyordu. zaten hitler’in bu dusuncesi bir cok onemli karari cumartesi gunu almasina sebep olmustu ve gelecekte de boyle olacakti.

    cuma gunu almanya’daki tum yabanci gazeteciler toplatilip bir otele kapatilmisti ve bir gunlugune “rehin” alinmisti. ertesi gun oglen 12’de gazeteciler hitler’in meclisteki konusmasini dinlemek uzere olay yerine getirilmisti. hitler burada her zamanki gibi uzun bir konusma yapacakti. konusmanin ilk kismi her zamanki gibi nazi partisinin 1918’den 1933’e kadar olan uzun ve zorlu mucadelesinden bahsediyordu ve amac insanlarin uykusunu getirerek mental direncini kirmakti (hitler bu taktigi hemen hemen tum konusmalarinda kullaniyordu).

    hitler konusmasinin ilerleyen bolumlerinde “67 milyon alman olarak bize yetmeyecek kadar kucuk topraklarda yasiyoruz ve elimizdeki verimli topraklar cok sinirli. almanlar olarak avrupa’daki diger topluluklardan ne daha az caliskaniz, ne daha az zekiyiz, ne de daha az cesuruz. diger avrupalilar’in tum ozellikleri bizde de mevcut ama yasam sartlarimiz esit degil. birinci dunya savasinda hicbirimiz suclu degildik. 1935 yilina girildiginde alman halki hala suclu olmadigi bir savasin cezasini cekiyor ve diger avrupalilara kiyasla ikinci sinif vatandas muamelesi goruyor. her devlet halkinin refahini ve karninin doymasini ister. almanlar’in ac birakilmasinin veya zarar gormesinin dunyada kimseye kar getirmeyecegi cok acik. fransizlar versay antlasmasini uzun sure savundular cunku almanya’yi bir tehdit olarak gorduler. son yillarda almanya’yi ekonomik ve sosyal olarak ayaga kaldirdigimizda fransizlar bundan bir zarar mi gorduler?” seklinde devam etti. konusma oldukca uzundu ve hitler sadede gelene kadar cogu dinleyici konusmada neden bahsedildigini bile unutmus olacakti.

    hitler’e gore rusya ile pakt imzalayan fransa hem kendisini hem de tum avrupa’yi komunizmin kollarina teslim etmisti ve fransa’yla almanya arasinda yapilan tum antlasmalar gecersizdi. bu yuzden almanya normalde asker bulundurmamasi gereken rhineland’a asker cikartacakti ve guc gosterisinde bulunacakti. ilginctir ki hitler rhineland’a asker cikartirken bir yandan da almanya’nin bati komsulari olan fransa, belcika ve hollanda ile 25 yillik saldirmazlik antlasmasi yapilmasini savunuyordu. hitler yine rhineland’deki askerleri fransa’nin sinirin kendi tarafindaki askerleri geri cekmesi sartiyla geri cekmeyi teklif edecekti. zaten yeni yeni kurulmakta olan alman ordusu rhineland’a cok az sayida asker yollayabilmisti ve bu askerlerin orada bulunmasi tamamen sembolikti. fransa isteseydi bu askerleri kisa surede buradan atabilirdi.

    hitler’in yayilmaci politikasi almanya’nin doguya dogru yayilmasi uzerine kuruluydu. bu plana gore avusturya almanya’ya dahil edildikten sonra once polonya sonra da rusya’nin bati kismi almanya tarafindan ele gecirilecekti ve ulkenin bati siniri da ingiltere ile kurulacak ittifakla guvence altina alinacakti. tabi ki savas basladiginda evdeki hesap carsiya uymadi.

    hitler bundan sonra 28 mart 1936’da meclisin feshedilecegini, ertesi gun de hem secim hem de referandum yapilacagini acikladi. referandumda rhineland bolgesinde asker tutulup tutulmamasi halka sorulacakti ve secimlere de nazi partisinden baska parti giremeyecekti. hitler en son referandumda %90’in hemen altinda destek aldigi icin kizgindi ve %100’e yakin destek istiyordu.

    acikcasi hitler her hareketinden sonra batililarin almanya’ya saldiracagini dusunuyordu ama her seferinde yaniliyordu. almanya milletler cemiyetinden ciktiginda da, muhalif partileri kapattiginda da, versay antlasmasini artik tanimadigini soylediginde de, zorunlu askerlik kuralini geri getirdiginde de, rhineland’a asker cikarttiginda da batili ulkeler bunu sessizce izlemisti. en basta her hareketini on kere dusunerek atan hitler batililarin tepkisizligini gordukce cesaret kazaniyordu ve artik hareketlerini pek dusunmeden atiyordu.

    hitler konusma yetenegine cok guveniyordu ve kursuye ciktiginda almanlar’in kendisini hayranlikla izledigine inaniyordu. is bu kadarla da bitmiyordu cunku kendisine almanya disindaki bati devletlerin de hayranlikla baktigini dusunuyordu. ilginctir ki hitler bati ulkelerinin kendisine saldirmamasinin sebebinin muthis konusma ve pazarlik yetenegi oldugunu saniyordu ama batililar “lafa degil icraate” bakiyordu ve kimse hitler’e guvenmiyordu. avrupalilar hitler’e guvenmemekle beraber yeni bir savas da istemiyorlardi ve ozellikle ingiltere’nin baskisiyla herseyi alttan aliyorlardi.

    hitler 12 mart 1936’da secim ve referandum calismalarina basladi. bundan sonraki 2 haftada 11 farkli sehirde konusmalar yapilacakti ve halktan oy istenecekti. aslinda secim sadece gostermelikti ve secimin sonunda oylar sayilmadan uydurma bir rakam verilerek alman halkinin naziler’e guven duydugu soylenecek ve guvenoyu alinmis olacakti. almanlar da “ulan bu adama ben oy vermedim, o vermedi, kim verdi?” diye uzulup duracakti.
    hitler’in secim konusmalari ironilerle doluydu. mesela yapilan konusmalarin bir bolumunde hitler sunlari soyleyecekti: “ben almanya’nin basina savas degil baris icin geldim. sadece almanya’ya degil tum avrupa’ya barisi getirecek olan kisi benim. ilerde tarih kitaplarinda cephede zaferler kazanan biri olarak degil avrupa’ya barisi getiren kisi olarak anilmak isterim. bir alman milliyetcisi olarak alman ordusuyla gurur duyuyorum ama askerlerimizin hayatina da onlari tehlikeye atmayacak kadar onem veriyorum. avrupa’da barisin guvencesi varsa o da benim.” dunya’da en fazla savasa, kana, vahsete, terore sebep olanlarin en cok baris guzellemesi yapmasi oldukca ilginctir aslinda.

    mart’in 15’inde bir baska konusma yapan hitler “goreve geldigimde alman halkindan herseyi duzetlmem icin 4 yil sure istemistim. bu 4 yilin 3’u geride kaldi ve ulke hem ekonomik, hem sosyal hem de askeri olarak ayaga kalkti. almanya’da issizlik sorunu bitme noktasina geldi ve ulkemiz kelepcelerini kirarak ayaga kalkti ve onurunu kurtardi. bunu goren halkimiz bize gorev vermeye devam edecektir” seklinde konusacakti. 18 mart’ta milletler cemiyeti hitler’in rhineland’i isgal etme kararinin yasadisi oldugunu ve hitler’in haksiz oldugunu soyledi. hitler karardan memnun degildi ama karar sadece sozde kalacakti cunku almanya’ya karsi hicbir yaptirim olmayacakti. hitler bundan sonraki konusmalarinda siklikla ingiltere ve fransa’ya giydirecekti ama diplomatik bir dil kullanmaya dikkat edecekti.

    29 mart 1936’da secim ve referandum yapildiginda naziler oylarin %99’unu aldilar. acikcasi herkes bu secimlerde hile oldugunu ve naziler’in oylari sayma zahmetini bile gostermedigini biliyordu ama bu bir seyi degistirecek degildi. hitler alman halkinin tamamina yakininin arkasinda oldugunu soyleyerek guc depolamaya devam edecekti.

    nisan ayinda almanya ile ingiltere arasindaki pazarliklar yeniden baslayacakti. ingilizler’in sartlari arasinda savaslarda kimyasal ve biyolojik silahlarin yasaklanmasi, sivil yerlesim birimlerinin bombalanmamasi gibi sartlar vardi. almanya bunlari kabul etmeye hazirdi ama fransa konusunda anlasmazlik devam ediyordu. almanya tarafi israrla fransa’nin rusya’yla antlasma imzalamasinin almanya’yi tehdit etmek oldugunu iddia ediyordu. iki taraf da geri adim atmamisti ve nisan ayinin ortalarinda almanya’nin ingiltere buyukelcisi vefat etmisti. bundan sonra pazarliklar askiya alindi.

    mayis ayinda hitler yeniden ingiltere’yle masaya oturmak istiyordu. 7 mayis’ta ingiltere’den gelen cevap hitler’e kisa sureli bir sok yasatacak cinstendi. gelen mesajda kibarca “alman hukumeti pazarliklarin devamini saglayabilecek karsilikli guven ortamini olusturmak icin hicbir caba sarfetmedigi icin gorusmelere gerek duyulmadigi” notu geciyordu. kisaca ingiltere hitler’e “dengim degilsin, senin gibi cilgin bir adami muhattap alip kaybedecek vaktim yok” diyordu. bundan bir hafta sonra ingiliz buyukelcisini yanina cagiran hitler firca cekmemek icin kendini zor tutuyordu ama pazarliklarda hicbir ilerleme kaydedilemedi. hitler caresizce ingilizler’le yakinlasmaya calisiyordu ama ingilizler onu ciddiye alip muhattap bile almiyordu.

    ingilizler diplomasi konusunda uzmandi ve bu konuda yuzlerce yillik gelenek sahibiydiler. hitler ise onlari bos laflarla oyalayabilecegini ve kandirabilecegini dusunuyordu. ingilizler hitler’e bir soru yonelttiginde hitler soru isine gelmiyorsa soruya cevap vermek yerine alakasiz konularda yarim saat dil dokuyordu ama ingilizler karsisinda bu taktik alman koyluleri karsisinda oldugu kadar basarili olamamisti.

    hitler simdi ilginc bir pozisyondaydi. ta en basindan beri nazi partililere “ingilizler bizim kardesimiz, ingiltere ile ittifak kuracagiz” diyen hitler ingiltere karsisinda ciddiye dahi alinmiyordu ve ingilizler hitler’in telefonlarina bile cikmiyordu. herseye ragmen hitler etrafindakilere ingiltere’yi ovmeye devam etti ve ingiltere’nin er ya da gec almanya ile ittifak kuracagina olan inancini surdurmeye devam etti. hitler kendisinin tanri tarafindan yollanan ozel biri olduguna inaniyordu ve hicbir konuda yanilmis olabilecegini kabul etmiyordu. hatta bazi konusmalarinda yanilip fikir degistirmenin bir zayiflik oldugundan bahsediyordu.

    haziran ayi gelip havalar isininca hitler alman ordusunu teftis icin tura cikti. bu turda ozellikle yeni kurulan alman deniz kuvvetlerine cok buyuk onem veriliyordu ve hitler hemen hemen her gun baska bir limanda deniz kuvvetlerinin son gelismelerini takip ediyordu.

    11 temmuz’da almanya avusturya’nin icislerine karisma konusunda mesafe katetti. o ana kadar italya surekli almanya’ya engel oluyordu ve avusturya’nin tam bagimsizligini garanti altinda tutuyordu. italya’da ortaya cikan ekonomik kriz sonrasi almanya italya’ya yardim eli uzatinca avusturya konusunda bazi tavizler vermeye basladi. almanya ile avusturya arasinda kimse kalmamisti ve almanya avusturya’yi tamamen yutana kadar bu ulke uzerindeki etkisini giderek arttiracakti.

    17 temmuz 1936’da ispanya ic savasi basladi ve fasist lider franco hitler’den destek isteyince hitler bunu kabul etti. ingiltere ve fransa’nin diplomatik
    hatalari yuzunden italya bir muttefik olarak kazanilmisti ve simdi sirada ispanya’yi kazanmak vardi. hitler ilk olarak askeri personel tasiyici ucaklari ispanya’ya yolladi ve franco’nun askerlerini kuzey afrika’daki ispanyol topraklarina guven icinde gecirebilmesini sagladi. almanya sonraki gunlerde franco’ya destek icin az sayida tank ve savas ucagi yolladi. bu yeni kurulan alman ordusunun yeni silahlarini test etmesi icin bulunmaz bir firsatti ve almanlar 3 yil suren ispanya ic savasi boyunca bu savasi bir test ve tatbikat sahasi gibi kullanmaya devam edecekti.

    agustos ayinda henuz insaati yeni biten berlin olimpiyat stadyumunda 1936 yaz olimpiyatlari duzenlenecekti. hitler olimpiyatlari izlemek icin kurmaylariyla beraber berlin’e gecti. olimpiyatlari sscb boykot ediyordu ve ic savasin devam ettigi ispanya istese de katilamamisti. olimpiyatlarin acilis toreninde cesitli ulkelerden sporcular resmi gecit yapiyordu ve hitler’in oldugu bolumden gecerken sag ellerini kaldirip nazi selami pozunu veriyorlardi. diger ulkelerdeki sporcularin aksine, ingiliz ve japon sporcular resmi gecit sirasinda hitler’e selam vermemisti (olimpiyata katilan turk sporcular isi biraz abartarak sadece hitler’in onunden gecerken degil tum resmi gecit boyunca kollarini ileri dogru tutarak tribunleri selamlamislar). nazi selami 1936 olimpiyatlarinin resmi hareketi haline geldi ve olimpiyat oyunlari boyunca bir cok sporcu musabakalardan once ve sonra tribunleri bu sekilde selamlamaya devam ettiler.
    olimpiyatlari neredeyse bastan sona kadar stadyumda takip eden hitler bunu buyuk bir propaganda aracina cevirmisti. olimpiyatlardan sonra dinlenmek icin berchtesgaden’da bir dag evine cekilen hitler buradan zaman zaman cesitli kanunlar cikartip ilan etmeye devam etti. 24 agustos’ta hitler’in karariyla zorunlu askerlik 1 yildan 2 yila cikartildi. normalde aldigi her onemli karardan sonra halkin karsisina cikip uzun uzun konusarak o karari neden aldigini aciklayan hitler bu sefer dag evine kapanip halktan saklanmayi tercih etmisti.

    eylul ayinda hitler ile eski ingiliz basbakani lloyd george biraraya gelecekti. lloyd george hem ingilizler’in hem de hitler’in derin saygi duydugu biriydi. hitler sonunda sesini ingilizler’e duyurabilme firsati buldugu icin cok heyecanliydi. hatta nazi partisinin yoneticileri hitler’in koltuguna sigamadigini, surekli hareket halinde oldugunu goruyorlardi ve bu hareketler gayet dikkat cekiciydi. hitler hala etrafina israrla ingilizlerle almanlar’in dost oldugunu ve bir gun muttefik olacagini anlatiyordu. lloyd george ise oraya almanya ile ingiltere arasinda bir ittifak kurmaya degil almanya hakkinda bilgi almaya gelmisti. ingiliz diplomat ozellikle almanya’nin 3 yil gibi kisa bir surede uretim ekonomisi kurarak krizden hizla cikmasinin ve issizlik sorununun kisa surede cozulmesinin etkileyici oldugunu dusunuyordu.

    lloyd george ingiltere’ye dondugunde bazi ingiliz gazetelerine makaleler yazarak almanya’daki izlenimlerini aktardi. bay george almanlar icin “gercekten de ovundukleri kadar varmis, avrupa’da bu kadar caliskan, disiplinli ve alcak gonullu bir millet gormek cok sasirtici” seklinde tespitlerde bulundu. ayni donemde batili gazeteler rusya’nin yeni insa edilen metro agindan ovguyle soz ederken hitler yaptigi konusmalarda “rusya’daki yer alti kaynaklari bizde olsaydi dunya’nin en varlikli ulkesi olurduk. rusya su anda halkinin karnini doyurmaktan aciz ama metroyla ovunuyor, halbuki ruslar’in 14 km metro yolu insa ettigi surede biz 6 bin km otoyol insa ettik, yaninda da kendi metromuzu insa ettik” seklinde rte’vari ifadelerde bulunacakti.

    ayni gunlerde askerlere konusma yapan hitler “askerligi 1 yildan 2 yila cikarttigim icin insanlarin hayatindan 1 yil caldigim soyleniyor. askerlikte yaptiginiz spor ve kazandiginiz disiplin sayesinde omrunuze 10 yil ekleyebilirsiniz” seklinde demagoji yapmaktan cekinmedi. askerler de cogu kisa bir sure sonra baslayacak bir dunya savasinda hayatlarini kaybedeceklerinden habersiz bir halde bu sozleri coskulu bir tezahuratla karsiladilar. kavgam kitabinda hitler “askerligin hakkiyla ogrenebilmesi icin en az 2 senelik egitimin sart oldugunu” savunuyordu ve yillar sonra da olsa bu savundugu seyi hayata gecirme firsati bulmustu.

    hitler son baharin geri kalan kismini avrupalilar’i “komunizm tehlikesine” karsi uyarmakla gecirdi. hitler’e gore rusya gucunu toparlar toparlamaz
    avrupa’ya saldiracakti ve avrupa’yi sadece almanya koruyabilirdi. ingilizler sscb’den fazla hazetmiyordu ama hitler’i de cok ciddiye aldiklari soylenemezdi. ayni donemde sscb’de stalin’in paranoyasi yuzunden bir cok ust duzey yonetici ve subay ordudan atildi ve bircoklari tutuklandi. bu sscb ordusunun lidersiz kalmasi ve gucsuz dusmesi demekti ve hitler icin bulunmaz bir firsatti ama avrupali devletler yeni bir savasa karsi istahli sayilmazdi ve ne olursa olsun barisin korunmasi taraftariydilar.

    18 kasim 1936’da once hitler sonra mussolini ispanya’daki franco rejimini resmi devlet olarak tanidiklarini acikladilar. artik almanya ile italya’nin arasindan su sizmiyordu ve avrupa’nin geri kalani tarafindan yalnizliga itildigini dusunen bu iki ulke artik giderek guclenecek bir ittifak kurmustu. hitler bu ittifaka mumkunse ispanya ve ingiltere’yi de dahil etmek istiyordu. bir hafta sonra bu ittifaka belki de cogu kimsenin beklemedigi surpriz bir ulke dahil olacakti: japonya.

    aslinda japonya icin ikinci dunya savasi yillar once baslamisti. cin’e saldiran japonya asya’da epeyce toprak elde etmisti ve ilerlemesini surduruyordu. ayni hitler’in almanya’si gibi japonya’nin da en buyuk cekingesi sovyetler birligi’ydi. hitler nasil kendisini avrupa’da komunizme karsi bir duvar olarak goruyorsa japonya da kendisine asya’da boyle bir rol bicmisti. 24 kasim 1936’da almanya ile japonya ile arasinda imzalanan antlasmaya gore sovyetler birligi bu iki ulkeden birine (veya bu iki ulkenin dostlarindan birine) saldirirsa ikisi de dostlarini savunmak icin soyvetler birligi’ne savas ilan edecekti. bu antlasma bir yandan sscb’ye bir yandan da ingiltere’ye gozdagi olarak imzalanmisti cunku hitler ingiltere’ye “bak benimle muttefik olmazsaniz ben de kendime baska muttefikler bulurum” mesaji vermek istiyordu.

    ayni tarihlerde son yillarda kotu giden almanya-avusturya iliskileri de duzeltilmeye baslanmisti. iki ulke de birbirine bazi diplomatlari gonderip resmi temaslarda bulunuyordu. avusturya hukumeti hitler’den cekinmeyi birakmisti ve biraz rahatlanmis gibiydi. hitler ise avusturya’yi yutmak icin firsatlarin olgunlasmasini bekliyordu.

    1 aralik 1936’da almanya’da “hitler gencligi” programi basladi. bundan sonra 10 ile 18 yas arasindaki tum alman cocuklar hitler gencligi adi verilen kulube katilacakti ve okula gitmek ve uyumak haric tum zamanlarini bu kulupte gecireceklerdi. burada cocuklara nazi progapandasinin yanisira spor, cimnastik, izcilik, kamp kurma, ve okuldaki dersleri pekistirme anlaminda bazi egitimler verecekti. hitler cocuklari daha kucuk yasta kendi tarafina cekmek istiyordu ve egitim sistemi ile uyuma disinda cocuklara sistemin disinda hic vakit vermek istemiyordu. bu cocuklar bir gun buyuyunce alman ordusuna asker, alman tarim ve sanayiisine isci olacakti.

    ayni gun gecirilen baska bir kanunla almanya’da fiyat artislari ve maas artislari yasaklandi. hem satin alinan hizmet ve urunlerin, hem de maaslarin fiyati sabitlenmisti. 1920’lerde hiper-enflasyon goren ulkede yeniden enflasyonun firlayacagina dair bir paranoya vardi ve hitler devlet zoruyla herseyin fiyatini dondurarak enflasyonun onune gecebilecegini dusunuyordu.

    boylece 1936 yili geride kalmisti ve 1937 yilina girilmisti. hitler almanya’da kayitsiz sartsiz hakimiyeti ele gecirmisti ve almanya’nin altyapisiyla alman ordusu neredeyse sifirdan kurulmustu. issizlik oranlari dusmustu ve 1. dunya savasinin yaralari sarilmisti. hitler ulkedeki tum ic sorunlari cozdugunu ve artik “dis sorunlara” odaklanmasi gerektigini dusunuyordu. dis sorunlarin halledilmesi demek savas acilip almanya’nin doguya dogru genislemesi demekti ama bunun icin ingiltere ile fransa’nin destegi veya en azindan sessiz onayi gerekiyordu. bunu saglamak cok zordu cunku ingiltere de fransa da hitler’e guvenmiyordu, hicbir zaman da guvenmeyecekti.

    yine 1937’de hitler’in alman halkindan israrla istedigi 4 yillik muhlet doluyordu ama hitler’in bu sure bitince bir yere gidecegi yoktu. acikcasi hitler cozecegini soyledigi bir cok sorunu cozmustu ama asil problem sorunlarin cozumunde zaman zaman fazla ileri gitmesiydi ve kas yaparken goz cikartmasiydi.

    30 ocak 1937’de yeniden uzunca bir konusma yapan hitler bu konusmanin sonlarina dogru “bati ulkeleri bizim izolasyoncu oldugumuzu ve diplomatik olarak diger ulkelerden uzaklastigimizi soyluyorlar ama bize hammade satisini kisitlayan ve gorunmez bir ambargo uygulayan bu ulkelerin ta kendisi” diyerek bir kez daha almanya’nin hammadde sikintisi cektigini acikladi. ilerde hitler bunu almanya’nin dogu topraklarina acilmasi icin gecerli bir sebep olarak gostermekten cekinmeyecekti. hitler bu konusmasinda ingiltere’yi incitmeme konusunda cok dikkatliydi cunku eninde sonunda ingiltere’nin “gercekleri anlayip” yaninda olacagina cok emindi ve potansiyel bir muttefigi kaybetmek istemiyordu. kendisi diger ulkelere gelince de elestiride hicbir lafini esirgemiyordu. 30 ocak’taki konusmanin ardindan hitler’e 4 yilligina verilen sinirsiz yetki 4 yil daha uzatilarak 1941’e kadar uzatilmisti.

    4 subat’ta 20 bin kadar demiryolu iscisine balkon konusmasi yapan hitler bundan sonra versay antlasmasinin sadece askeri kisimlarinin degil ayni zamanda ekonomik ve siyasi kisimlarinin da gecersiz oldugunu ve almanya’nin artik kimseye tazminat odemeyecegini acikladi ve almanya’nin sonsuza kadar ozgurlugunu ilan ettigini soyledi.

    nisan ayinda almanlar’la ingilizler arasinda londra’da bazi diplomatik gorusmeler olacakti ve hitler ingilizler’in gozunu boyamak istiyordu. bu yuzden gorusmeye katilacak alman diplomatlarin tamami asker kanadindan secildi. almanya’nin asker kokenli savas bakanina birkac general eslik edecekti. hitler bu davranisin ingilizler’in saygisini kazanacagini dusunuyordu ama birakmak istedigi etkinin tam tersini birakacagi kesindi.
    son yillarda ulkenin ekonomisi duzelmesine duzelmisti ama hitler ekonomiyi ve ulkenin sanayii altyapisini yavas yavas ordunun emrine veriyordu. artik alman fabrikalari araba veya beyaz esya uretmek yerine askeri arac ve bomba uretmekle mesgul olacakti. yavas yavas ulkedeki tum sivil fabrikalar askeri fabrikaya donmeye baslamisti ve alman ordusu giderek daha da gucleniyordu. almanya’nin haril haril bir savasa hazirlandigi ve sivil nufusun orduya kaynak saglamak icin seferberlik halinde oldugu cok netti.

    fransizlar cilgina donmustu ve ruslar kaygiliydi. ingiltere ise hitler’e hic guvenmemekle beraber savasi diplomatik yollarla engellemek icin denge politikasina devam ediyordu ve bazi konularda almanya’ya taviz verilebilecegine inaniyordu. fransa almanya daha da guclenmeden mudahele edilmesini istiyordu cunku bu hizla gelismeye devam ederse birkac sene icinde almanya’nin cok guclu olacagini ve mudahele etmenin iyice imkansizlasacagini goruyordu.

    1 mayis 1937’de almanya’da isci bayrami kutlamalari sirasinda radyodan da canli yayinlanan bir konusma yapan hitler uzun zaman sonra ilk kez almanya’nin genisleme politikasi gudecegine dair net sinyaller vermeye baslayacakti. o ana kadar hep “biz toprak kazanma derdinde degiliz, avrupa’yi komunizme karsi koruyan bir kalkan gibiyiz. hedefimiz avrupa’da barisi tesis etmektir” seklinde konusan hitler o gun konusmasinin tonunu degistirerek biraz da iktidara gelmeden once yaptigi atesli konusmalardan birine benzer bir konusma yapacakti.
    hitler konusmasinda: “doga (tanri da denilebilir) bize bazi konularda comert davranirken bazi konularda biraz daha cimrice davranmis gibi. ornegin almanya’ya cok caliskan, disiplinli ve uretken bir halk veren doga nedense kaynak ve alan olarak bizi ufak ve kisitli bir alana hapsetmis durumda. topraklarimiz bize verilen potansiyele ulasmak icin yeterince buyuk ve verimli degil. biz de bunun ustesinden daha cok calisarak ve ureterek gelmeye calisiyoruz. biz uretken bir halkiz ve bizim icin en onemli olan sey uretimi arttirmaktir. bugun kursuye cikip diger devlet baskanlarinin ovunerek yaptigi gibi maaslari arttirdigimizi soyleyip ertesi gun de herseye zam yaparak aslinda halki fakirlestirebilirdik ama biz bu ulkede paradan bagimsiz olarak uretimi arttirmanin yollarini ariyoruz. uzun yillardir devam eden ve artik kronik hale gelen problemleri 4 yilda sokup atmak kolay degil ama bu konuda cok yol aldigimiz cok acik.”

    hitler konusmasinin devaminda “ben saraylarda buyumedim, sizin gibi isci sinifindandim, orduda siradan bir askerdim ve bugun ulkenin basindayim. dunya’da sadece bizim ulkemizde siradan bir isci ve asker cok calisarak ulkenin basina gecebilirdi ve bu mucizeyi gerceklestirmis biri olarak karsinizda bulunuyorum” diyerek toplananlarin iscilik damarlarina dokundurma yapti.

    hitler “yillarca bir asker olarak beni verilen emirleri hic sorgulamadan yerine getirdim, bugun tum halkin boyle bir disipline sahip olmasi gerekiyor. buna kiliseler de dahil” seklinde devam ettigi konusmasinda kiliselere ve kendisine muhalefet yapan din adamlarina elestiri ustune elestiri gonderdi.
    11 mayis’ta ingiltere’de yapilan kraliyet torenine almanya’yi temsilen savas bakanini gonderen hitler artik yavas yavas sonraki yillarda yapacaklarinin sinyallerini vermeye baslamisti. artik her ne kadar savas canlari caliyorsa da 1937’nin ikinci yarisi cok buyuk olaylara sebep olmayacakti ve “firtina oncesi sessizlik” durumu bir sure daha devam edecekti.

    almanlar’in unlu savas gemilerinden deutschland ic savasla ugrasan ispanya’nin guneyindeki denizleri devriye geziyordu. o sirada franco’ya muhalif olan cumhuriyetciler bu gemiyi batirmaya karar verdiler ve geminin demirli halde oldugu mallorca adasina saldiri duzenlediler. ilk saldiri savas ucaklariyla gerceklesmisti ama gemi fazla hasar almadan bu saldiriyi atlatmisti. ikinci saldiri gemi mallorca’dan ibiza’ya gectiginde gerceklesmisti ve bu saldirida bazi rus ucaklariyla rus pilotlar da gorev almisti. gemi tamamen batirilamasa bile epeyce hasar almisti ve gemideki askerlerden 31 tanesi oldurulmustu. ayni olayda bazi italyan askerleri de hayatini kaybetmisti. almanlar daha sonra muhaliflerin tuttugu bazi bolgeleri ve limanlari agir bir bombardimana tuttular ve bu ingiltere ile fransa basta olmak uzere bir cok ulkenin tepkisini cekti. yaz aylari boyunca hitler bu bombardimani savundu ve “ispanya’da toprak kazanmak gibi bir gayemiz yok ama dostumuz franco’yu savunmayi kendimize gorev biliyoruz” seklinde ifadelerde bulundu.
    haziran ayinin sonlarina dogru bir baska alman gemisi olan leipzig de torpidolardan nasibini almisti ve hitler bu olayi bahane olarak kullanarak ispanya’daki olaylarda artik tarafsiz olamayacagini ve taraflardan biri oldugunu acikladi. artik almanya’nin icinde yer alacagi yeni bir savas cikacagi cok belliydi ama kimse savasin ne taraftan cikacagini bilmiyordu. o gunlerde savasin ispanya tarafindan cikacagi konusulmaya baslanmisti.

    21 temmuz 1937’de sscb almanya’ya konstantin yurenev adinda yeni bir buyukelci atamisti. bay yurenev hitler’e ulasarak iki ulke arasindaki baris ve stabilitenin korunmasinin cok onemli oldugunu iletirken hitler de ona katildigini ve alman hukumetinin kendisine her konuda yardimci olacagini soylemisti. bu o zamanlar belki de alman-sovyet iliskilerinin duzelecegine bir isaret olarak gorulmustu ama hitler’in hicbir zaman sscb ile dost olmaya niyeti yoktu.

    sonbahar aylarinda hitler daha sakin bir hava cizmeye baslamisti ve yaptigi konusmalarin cogunda gecmis basarilardan bahsettikten sonra almanya’nin geleceginin parlak oldugunu soyluyordu ve klasik anti-komunist soylemlerinin disinda kimseye fazla dalasmiyordu. bu donemde hitler yahudiler’i elestirmeyi bile bir sureligine yavaslatip askiya almis gibiydi.

    bu arada almanya ile iliskilerini giderek iyilestiren ve avrupa’nin geri kalanindan giderek uzaklasan italya 26 eylul’de mussolini’nin almanya’yi ziyaretinin akabinde once kasim ayinda almanya ile japonya arasindaki anti-komunist paktina katildi ve bundan birkac hafta sonra aralik ayinda milletler cemiyetinden ciktigini acikladi. bu da savas oncesi saflarin belirlenmesi anlaminda atilan son adimlardan biriydi.

    1938 yilina girildiginde almanya ilk “fethini” yapmaya hazirlaniyordu. hitler’in ilk hedefi almanca konusan milletleri tek bayrak altinda toplamakti ve almanya haricinde akla gelen ilk devlet avusturya’ydi. daha once avusturya’daki nazi partisini destekleyerek darbe yapmaya calisan hitler bir cok kez basarisiz olmustu ama artik sabri tukenmeye baslamisti ve gerekirse avusturya’nin isgal edilmesini istiyordu.

    12 ocak 1938 itibariyle hitler yeni cinlikler pesindeydi. o donemde almanya’nin savas bakani olan werner von blomberg ve ulkenin onde gelen generallerinden werner von fritsch’in sulari isinmak uzereydi. hitler alman ordusunun 1938 yili bitmeden savasa hazir hale getirilmesini istiyordu ama bu iki general hitler’e bunun mumkun olmadigini, savasa hazir hale gelebilmek icin daha fazla zamana ihtiyac oldugunu soyledi. onlara gore ordu tamamen hazir olmadan savasa girmek cilginlikti ama bu hitler’in umurunda degildi. hitler ikisini de gorevden aldiktan sonra almanya’nin savas bakanligina kendisini yerlestirecekti ve boylece ulkede hem basbakan, hem devlet baskani, hem savas bakani hem de genelkurmay baskani olacakti. boylece hem sivil hem askeri alanda tum ulke kendisine bagli hale gelecekti.

    bu ikiliden ozellikle blomberg’in gorevden alinmasi icin ciddi bir bahaneye ihtiyac vardi cunku kendisi o ana kadar hem almanya’ya hem de hitler’e sonsuz baglilik gostermisti ve kendisine verilen gorevleri eksiksiz yerine getirmisti. kendisinin tek kusuru gercekci olmasiydi ve ordunun henuz savasa hazir olmadigini soylemesiydi. hitler alman ordusundaki generallerin ozel hayatini cok yakindan takip ediyordu ve en ufak bir koza sahip oldugunda bu kozu kullaniyordu. blomberg’in hitler’e verecegi koz evlenecegi kadin uzerinden oldu. blomberg’in evlendigi kadin erna gruhn’du ve bu kadin daha once fahiselik yaptigi icin sabika sahibiydi.hitler en basta evlilige onay verdi ve hatta nikah sahitlerinden biri olmayi kabul etti. olaydan birkac hafta sonra hitler bu tur bir evliligin bir alman generaline yakismayacagini soyleyerek blomberg’i koseye sikistirip istifaya zorladi.

    isin ironik kismi sudur ki blomberg’in eski bir fahiseyle olan evliligi ifsa oldugunda en fazla tepki veren kisi freiherr von fritsch olacakti, halbuki blomberg’in ardindan topun agzinda o vardi. 26 ocak’ta fritsch ile toplanti yapan hitler “kulagima gelen bazi dedikodulara gore homoseksuel oldugun soyleniyor” demisti. bir sure once yapilan bir baskinda bazi subaylar otel odasinda erkeklerle basilmisti ve olay almanya’da haftalarca konusulmustu. hitler fristch’e hakkindaki dedikodular dogru olsa da olmasa da sirf bu sekilde bir dedikoduya karismis olmasinin bile onun icin cok kotu sonuclar dogurabilecegini soyledi. general fritsch homoseksuel oldugu iddialarini yalanladi ve hitler “bu konuda yemin eden bir sahidim var” demesine ragmen pes etmedi. simdilik istifa gelmemisti ama fritsch’in cok fazla dayanamayacagini herkes biliyordu. sonucta hitler ulkede mutlak guc sahibiydi.

    4 subat 1938’de alman ordusunun ust duzey komutasinda bazi degisiklikler oldu. hitler blomberg ve fritsch’i gorevden aldiktan sonra ikisinin de saglik sorunlari nedeniyle gonullu olarak ayrildigini soyledi. almanya’da cogu insan buna inanmiyordu ve ulke disindaki medya hitler’in ulkedeki tum gucleri ele gecirdigini yaziyordu. hitler’e muhalif olan tum generaller nazi partisinin uyeleriyle degistirilmisti ve ne orduda ne de sivil hayatta hitler’e muhalif olan kimseye en ufak bir guc verilmemisti. hitler o ana kadar ulkenin %95 hakimiyse o andan sonra bu %100’e cikmisti. hitler’e muhalif olmasa da hitler’in istediklerini yeterince hizli yerine getirmedigine inanilan 50’ye yakin generalin gorevi degistirilmis ve 20’ye yakin generalin emekliligi istenmisti.

    4 subat gununde yasanan tek onemli olay bu degildi. ayni gun hitler bir baska ilginc olaya imza atti ve almanya’nin ingiltere, avusturya, italya ve japonya’daki buyukelcilerini geri cagirdi. hitler bu ulkelerle buyukelciler vasitasiyla konusmak istemiyordu ve uluslararasi diplomasiyi de kendi ellerine almisti. tum bu hazirliklardan sonra hitler’in hedefinde almanya ile avusturya’nin o veya bu sekilde birlestirilmesi vardi.

    aslinda 1932 yilina kadar avusturyalilar almanya ile birlesmeye sicak bakiyordu ama hitler “birlesmeyi hizlandirmak” icin avusturya’daki nazi partisi uyelerine teror saldirilari duzenlemek dahil bir cok yetki verince isler tersine dondu. 1932’de avusturyalilar’in %80’i almanya’yla birlesme yanlisiydi ve naziler’in teror saldirilari ve ic savas cikartma cabalari olmasaydi birkac sene icinde almanya ile avusturya birlesebilirdi. halbuki naziler halkin nefretini kazanmisti ve simdi halkin %70’ine yakini almanya ile birlesmeye karsi cikiyordu. hitler’in avusturya’daki ajanlari bir cuval inciri berbat etmisti ve is basa dusmustu. avusturya teror olaylarindan dolayi ulkedeki nazileri tutuklayip toplama kampina goturmeye baslamisti ve hitler de avusturya’daki almanlar’a zulmedildigini savunuyordu.

    12 subat 1938’de avusturyali devlet adamlari hitler’i ziyaret ederek masaya oturdular. almanlar avusturya’daki buyukelcilerini geri cekmislerdi ve avusturyalilar endiseliydi. 1936’da iki ulke arasinda imzalanan antlasmaya gore avusturyalilar ulkedeki naziler’e yaptiklari baskiyi azaltacaklardi ve almanya da avusturya’nin bagimsizligina saygi duyacakti. avusturya antlasmanin kendi tarafina uymaya calistiysa da naziler’in bitmek bilmeyen provokasyonlari ve teror saldirilari sonunda bazi naziler tutuklanmisti.

    avusturya basbakani schuschnigg hitler’in oldugu toplanti odasina girdiginde o gun hitler’in dominant taraf olacagi cok belliydi. avusturyali basbakanin yaninda birkac diplomat vardi, hitler’in yaninda ise tamami uniformali ve madalyalarini uzerinde tasiyan 10’dan fazla general vardi. schuschnigg odaya girer girmez cok sert bir muameleye maruz kaldi. konusmanin hemen baslarinda masadan ayaga kalkan hitler avusturyali meslektasina bagirarak “avusturya’nin tarihi hainliklerle dolu, yaptiginiz hainliklere son verecek gucumuz yok mu saniyorsunuz? buna burada son verecegiz. artik bize ihanet edemeyeceksiniz, bu ise burada bitecek” diyerek psikolojik ustunlugu elde etti. odada olup bitenler tamamen avusturyali devlet adamini korkutmaya yonelik tiyatrodan ibaretti.

    toplanti 2 saat kadar surmustu ve avusturyali delegeler neredeyse agizlarini acacak firsat bulamamisti. hitler neredeyse aralik vermeden nutuk ustune nutuk atiyordu ve sesini yukseltip yukseltip alcaltiyordu. konusmanin sonunda hitler “artik size hic muhlet vermeyecegim. eger isteklerimi aninda yerine getirmezseniz beni isteklerimi yerine getirtmeyi bilirim” diyerek yanindaki generallere bakis atti. avusturyalilar almanya’nin askeri yontemler dahil hicbir yontemden geri kalmayacagini anlamisti. toplantiya ara verilip yemege gecildiginde yuvarlak masaya oturulmustu ve avusturyali delegelerin etrafi alman generallerle doluydu. birazdan toplanti kaldigi yerden devam ederken hitler odada yoktu ve avusturyalilar alman delegelerle konusuyordu. birazdan oraya hisimla giren hitler yeniden nutuk atmaya basladi tehditler savurduktan sonra durup dururken konusmasini kesti. odada sessizlik hakimdi. bundan sonra hitler yanindaki kapiyi acti ve kapidan bagirarak general keitel’i odaya davet etti. avusturyalilar “simdi boku yedik” diye dusunuyordu cunku gun boyunca devam eden gelismeler ve o ana kadar hitler’in tehditleri her an hitler’in askerlere “avusturya’ya girin” emrini verecegine benziyor.

    hitler konusmasinin sonunda avusturya’dan neler istedigini siralamaya basladi. avusturya’da nazi partisi yeniden legal hale gelecekti, terorizmden tutuklanan tum naziler kayitsiz sartsiz serbest birakilacakti, hukumete bir veya birkac nazi bakan olarak atanacakti ve avusturya almanya’dan izin almadan hicbir ulke ile ekonomik isbirligine girmeyecekti. bunlarin karsiliginda almanya avusturya’yi isgal etmeme ve ulkenin bagimsizligina saygi duyma sozu veriyordu. avusturya’nin bu sartlarin birini bile kabul etmemesi durumunda almanya avusturya’yi isgal edecekti. avusturya’nin dusunmek icin zaman isteyeme sansi bile yoktu. schuschnigg “kendisinin kanun koyma yetkisi olmadigini ve meclisten karar cikmasini beklemek zorunda oldugunu” soyleyince hitler “hayatimda ilk kez verdigim bir karardan geri donuyorum ve size 3 gun muhlet veriyorum, bu son sansiniz” dedi.

    zira hitler gun boyunca tiyatro oynamisti ve hem avusturyalilar’a, hem alman halkina, hem de diger ulkelere gozdagi vermisti. avusturyalilar hitler’in sartlarini kabul etse de etmese de almanya avusturya’ya dalacakti. 20 subat’ta alman meclisi toplanacakti ve hitler toplantiya avusturya zaferiyle cikmak istiyordu. bu yuzden avusturyalilar’a dusunmek veya karar almak icin olabilecek en dusuk sureyi vermisti. hitler avusturyalilar bir an once karar alip aciklasin diye almanya-avusturya sinirina asker yigarak avusturya’ya ne kadar ciddi oldugunu gostermeye calisacakti.

    16 subat 1938’de avusturya hitler’in tum isteklerine boyun egdigini acikladi ve simdilik kriz yatismis gibiydi. sonunda 20 subat tarihi gelmisti ve hitler hem radyolardan hem de ulkenin dort bir yaninda sinemalardan canli yayinlanacak olan unlu konusmasini yapmak icin kursuye cikmisti. sadece alman radyolar degil avusturyali radyolar bile bu konusmanin tamamini yayinlayacakti. hitler avusturya’da kazandigi “zaferden” dolayi saatlerce ovunecek gibiydi ve dusmanlarina daha cok nispet yapacagini artik herkes anlamisti.

    hitler konusmaya her zamanki gibi klasik ovunmelerle basladi ve nazi partisinin 7 kisiyle baslayip milyonlara ulastigindan, asilan zorluklardan, gecirilen musibetlerden filan bahsetti. bu hitler’in hemen hemen her konusmasinda sadede gelmeden once yaptigi, bazen 15-20 dakika, bazen 2 saat surebilen standart konusmaydi ve amac dinleyenleri yorarak direnislerini kirmakti. o gun hitler’in acilis konusmasi 1 saati asmisti ve hala konusmanin ana konusuna gecilmemisti. hitler konusmada dinleyicileri daha da yormak icin sik sik rakamlar ve istatistikler kullaniyordu. “hukumete geldigimizde ulkede x km yok vardi, simdi 5x km yol var, biz hukumetteyken issizlik orani %17’den %6’ya dustu” gibi bitmek bilmeyen istatistikler ve rakamlar paylasiyordu.

    hitler konusmasinin bir sonraki bolumunde yabanci gazetecilere ve uluslararasi medyaya yuklenmeye basladi. konusmada ikinci saatin ortalarina gelindiginde artik sadede gelen hitler once 4 subat’taki generaller krizinden bahsetmeye basladi ve bir kamyon dolusu generalle ilgili neden gorev degisikligi ve emeklilik karari aldigini aciklamaya basladi. hitler “ulkede politik liderlerin saglikli karar alip bu kararlarin arkasinda durabilmesi icin generallerin nefesini enselerinde hissetmemeleri, gorevlerine dair guvende olmalari gerekir” diyerek ordunun devletin isine karismamasi gerektigini aciklamaya calisti. hitler konusmasinin devaminda “askerler bu ulkenin memurudur ve kendilerine verilen emri harfiyen yerine getirmek disinda gorevleri yok” diyerek kendisine karsi sorgusuz sualsiz ve kosulsuz itaat istedigini belirtti.

    hitler konusmasinin sonraki bolumlerinde disislerine parmak basti ve once rusya’yi elestirdi ve daha sonra japonya ve italya ile kurulan ittifaka ovguler yagdirdi. hitler konusmasinin bu bolumunde almanya’nin komsu ulkelerinde yasayip “zulumler ceken ve ayrimciliklara maruz kalan” 10 milyon alman’dan bahsetmeye basladi. hitler avusturya ve cekoslovakya’da yasayan milyonlarca alman’a cok kotu davranildigini ve onlarin guvenlikleri icin almanya’nin kanatlari altina alinmasi gerektigini soyluyordu. burada “almanya’nin kanatlari altina alinmaktan” kasit almanya tarafindan yutulmakti.

    konusmanin hemen ertesi gununde ingilizler kabinede bazi degisiklikler yaparak hitler’in sevmedigi ve ismen elestirdigi bazi isimleri kabineden cikarttilar. bu ingilizler’in yillardir ciddiye almadiklari hitleri sonunda ciddiye almaya basladigina bir isaretti.

    9 mart’ta avusturya’da kimsenin beklemedigi bir gelisme oldu. avusturya almanya ile olan iliskilerini halka referandum seklinde soracakti ve buna gore tavir alacakti. avusturya hukumeti halkin almanya’ya olan dusmanligini yanlis hesaplamisti cunku avusturya halkinin onemli bir kismi almanya ile birlesilmesine sicak bakiyordu. almanya kisa surede bir superguc haline gelmisti ve avusturyalilarin cogu ulkeye giptayla bakiyordu. yine de olasi bir referandumda almanya ile birlesme sonucu da cikabilirdi avusturya’nin almanya’ya siktir cekmesi sonucu da cikabilirdi. iki secenege verilen destek birbirine cok yakindi ve hitler bu riski almak istemiyordu. referandumda “hayir” cikmasi sonucu avusturya’ya asker cikartilmasi sonucu almanya “avusturya halkina savas acan kotu adam” olabilirdi. bu yuzden ne olursa olsun referandumdan once avusturya bir sekilde almanya’ya baglanmaliydi.

    hitler almanya’da seferberlik ilan etmisti ve almanya’nin guney sehirlerindeki askerler uniformalarini giyip sokaklara akmisti. verilecek ilk emirle askerler avusturya sinirini gecip ulkeyi isgal edecekti ama henuz bu emir verilmemisti. hitler avusturya’yi isgal etmek istiyordu ama bu isgalde kan dokulmesini istemiyordu. bu yuzden sanki askeri darbe yapar gibi aniden avusturya isgal edilmeliydi ve avusturyalilar daha neyin olup bittigini anlayamadan avusturya sokaklarinda alman tanklari dolasiyor olmaliydi. avusturyalilara savasacak vakit verilmezse isgal kansiz bir sekilde tamamlanabilirdi.

    11 mart 1938’de alman nazi partisinin onde gelen uyeleri viyana’ya gitti ve buradaki nazi partisi uyeleriyle biraraya geldiler. bu avusturya isgalinin onceden planlanan ilk adimiydi. ayrica sabah saatlerinden itibaren cesitli alman devlet adamlari avusturya basbakanini arayarak referandumu ileri bir tarihe ertelemesi icin telefonda baski yaptilar. ogleden sonraki saatlerde avusturya basbakani bu baskiya boyun egdi ve referandumun baska bir tarihe itilecegini acikladi. aksam saatlerine dogru avusturya basbakanina yapilan baskilar giderek artti ve istifa edip yerine almanya’nin gonderecegi birinin gecmesi konusunda baskilar basladi. aksam 8’de halka seslenen avusturya basbakani cok buyuk baskilar altinda kaldigini ve gorevini devam ettiremeyecegini belirterek istifasini acikladi. basbakan sadece kendisi icin degil ayni zamanda tum hukumet icin istifa vermisti. boylece avusturya hukumetsiz kalmisti. avusturya hukumeti giderayak avusturya ordusuna “silah birakip bekleme” emri verdi ve olasi bir alman isgalinde iki taraftan da kan dokulmesinin onune gecmis oldu.

    avusturya basbakaninin istifasi kabul edilmisti ve avusturya devlet baskaninin ulkesinin isgalini engellemek icin son bir kozu kalmisti, o da hukumet kurma yetkisini almanya’nin kuklasi olarak bilinen arthur seyss-ınquart’a birakmakti. avusturya’yi bir alman kuklasinin yonetmesi almanya tarafindan bilfiil isgal edilmeye tercih edilebilirdi ama bu hareket de ulkeyi alman isgalinden kurtaramayacakti.

    almanya’nin kuklasi tarafindan yeni kurulan avusturya hukumetinin omru 2 gun surecekti. yeni hukumet almanya’ya telgraf yollayarak “ulkedeki ic karisikliklara ve son gunlerde cikan siddet olaylarina mudahele etmek icin avusturya ordusu yetersiz kalmaktadir. lutfen alman askerlerini bu konuda bize yardim etmek icin destek olarak yollayin” diyecekti ve bu da almanlar’in basindan beri planladigi bir olaydi. boylece almanlar en ufak bir direnis gormeden 12 mart gunu avusturya’ya “asayisi saglamak ve ic savasi bitirmek icin” girmisti. bundan 1 gun sonra 13 mart’ta hitler hem almanya hem de avusturya’da radyodan yayinlanan bir konusmasinda “yillardir kardes olarak yasayan ve birinci dunya savasi sonrasinda oynanan oyunlar yuzunden ayrilmak zorunda kalan” avusturya ve almanya’nin yeniden birlestigini acikladi.

    aslinda avusturya’nin devrik basbakani schuschnigg ulkesini almanya’ya yem etmemek icin sonuna kadar mucadele etmisti ama bu mucadele bosa gitmisti. alman diplomatlar kendisini istifa edip hukumeti naziler’e birakmasi icin saatlerce tehdit ederken kendisi de ingiltere ve fransa’ya telgraf ustune telgraf cekip yardim istemisti ve son ana kadar bu iki ulkenin yardimini beklemisti. fransa avusturya’ya yardim etmek istese de ingiltere avrupa’da yeni bir savas baslamasini istemiyordu. avusturya basbakani ingiltere’ye kizgindi ve fransizlar da avusturyalilar’la ayni fikirdeydiler. son ana kadar tutunmaya calisan avusturya basbakani disardan en ufak bir destek gelmeyince kan dokulmesini engellemek icin istifasini sunmak zorunda kalmisti. normalde yillardir avusturya’nin bagimsizligini garanti altina aldigini aciklayan italya bile isgale sessiz kalmisti ve avusturya’nin yapabilecegi hicbir sey yoktu.

    hitler o ana kadar avrupalilari sinir eden bir cok adim atmisti. versay antlasmasini cignemisti, ulkedeki yahudiler’e boykot ve baskilar uygulamaya baslamisti, alman ordusunu yeniden kurup silahlandirmisti, askersiz bolge rhineland’a asker cikartmisti, ulke icindeki muhalifleri sindirip bircogunu hapse attirmisti ve son olarak da avusturya’yi isgal edip topraklarina katmisti. her seferinde avrupalilar “tamam hitler’in yaptiklari kotu de simdi durup dururken avrupa’nin gobeginde yeni bir savas cikartmaya degmez” diye yaklasiyordu. hitler de bundan cesaret alarak simardikca simariyor, isin dozunu arttirdikca arttiriyordu. hitler artik ne yaparsa yapsin yanina kar kalacagini dusunmeye baslamisti.

    “avusturya fatihi” hitler hemen arabaya atlayip avusturya’ya gececekti ve burada alman askerlerinin resmi gecidine katilacakti. avusturya’nin birkac sehrini gezip halki inceledikten sonra aksam saatlerinde linz sehrine gelen hitler burada “balkon konusmasi” yapti ve alman ordusunun sadece alman halkinin degil avusturya halkinin da guvencesi oldugunu acikladi. hitler bundan sonraki konusmalarinda her iki halktan da “alman halki” diye sozedecekti ve avusturyali lafini pek agzina almayacakti. hitler viyana’ya bir papa gibi girmisti ve sehre girisi sirasinda halk sokaklara dokulmustu ve sehirdeki tum kiliseler canlarini caliyordu. ortam dini bir bayrami andiriyordu.

    hitler’de avusturya’nin isgaline kadarki donemde ve isgalden kisa bir sure sonra da devam eden bir degisim vardi. yillardir polonya’ya surekli giydiren ve laf sokan hitler son zamanlarda polonyalilar’a karsi cok kibardi. ulkeye surekli diplomatlarini ve uzun ve detaylica yazilmis mektuplarini gonderen hitler durup dururken polonyalilar’a iyi davranmaya baslamisti. polonyalilar bu durumdan suphelenmek yerine almanya ile aralari duzeldigi icin seviniyordu ama bu cok uzun surmeyecekti. simdilik hitler’in tabaginda yemesi gereken baska lokmalar vardi. avusturya sorunu “halledilmisti” ve sirada cekoslovakya vardi. almanya eninde sonunda polonya’ya saldiracakti ama once avini urkutmeden cekoslovakya’yi yutmasi gerekiyordu.

    hitler’e ingiliz gazeteciler “avusturya’yi almanya’ya kattiginiz icin ingiltere ile almanya’nin arasinin bozulacagina inaniyor musunuz” diye sorunca hitler “biz yabanci bir ulkeyi mi isgal ettik? bagimsiz bir ulkenin bagimsizligina saygisizlik mi yaptik? bizim tek yaptigimiz almanya’daki ve avusturya’daki almanlari tek bayrak altinda birlestirmekti. ingilizler’in buna anlayis gostermesi gerekiyor” seklinde cevap vererek dunya’da almanlar’in yasadigi her yerde almanya’nin hak iddia edebilecegini gosteriyordu. cekoslovakya’nin tamaminda almanlar yasamiyordu ama ulkenin sudetenland adi verilen sinir bolgelerinde cok sayida alman yasiyordu. hitler de burayi savas cikartmadan almanya’ya katabilmenin yollarini ariyordu.

    bu arada avusturya’da 10 nisan’da referandum yapilarak almanya ile birlesme konusu halka sorulacakti ama bu tamamen kolpa bir referandumdu. referandumdan %99 evet oyu cikacagi belliydi cunku naziler oylari saymaya zahmet bile etmeden sonucu istedikleri gibi aciklayacakti. hitler hic vakit kaybetmeden bir cok kanun cikartti ve avusturya’nin ordusuyla polis gucunu almanya’nin ordu ve polis gucune bagladi. artik avusturya’da almanya’nin kanunlari gecerliydi ve tum avusturya kurumlari alman kurumlarina baglanmisti.

    hitler cekoslovakya konusunda yaptigi konusmalarda “artik biz almanya olarak bir super guc haline geldik. dunya’da hangi super guc sinirinin hemen dibinde kendi vatandaslarinin zulme ugramasina seyirci kalabilir ki? dunya’da bugun tum milletlere kendi kaderini tayin hakki verilmisken almanya disinda yasayan almanlar’a neden bu hak verilmiyor?” diyerek cekoslovakya’nin ulkedeki almanlar’a zulmettigini ima etmeye basladi. aslinda bu cok buyuk bir abartmadan ibaretti.

    28 mart 1938’de cekoslovakya’daki alman nazilerin liderlerini agirlayan hitler bu kisilerle uzunca bir gorusme yapti ve almanya’nin kendilerini ulkeye katmak icin yakin zamanda harekete gececegini bildirdi. bu toplantida hitler nazi liderlerine bazi gorevler vererek tavsiyelerde bulundu. alman halki “avusturya zaferinden” sonra hitler’in gazinin alindigini ve bir sureligine gundemin yavaslayacagini dusunuyordu ama hitler’in gazinin alinmasi bir yana yaptiklari yanina kar kaldigi icin iyice cesaretlenmisti. cekoslovakya’daki nazilerin gorevi bir zamanlar avusturya’daki nazilere verilen gorevle ayniydi: ulkede karisiklik cikartarak almanya’ya mudahele etmesi icin bahane yaratmak.

    10 nisan’da almanya’da ve avusturya’da yapilan referandumda iki ulkenin birlesmesi ve ulkede yonetimin naziler’de kalmasi konulari oylandi ve iki oylamada da %99 destek cikti. bu rakamlar tabi ki gercegi yansitmiyordu ve bu secimler almanya’da 2. dunya savasinin sonuna kadar yapilan son secimlerdi. bundan sonra hitler hicbir konuyu halka sorma geregi duymayacakti.

    20 nisan’da dogumgununu askeri resmi gecitle kutlayan hitler ertesi gun generalleriyle bir araya gelerek cekoslovakya’ya yapilmasi muhtemel bir askeri operasyonun planlanmasina basladi. ayni gun sanayii bakanina da emirler yagdiran hitler savas gemisi, savas ucagi ve tanklarin uretimin arttirilmasini istedi. cizilen savas planinda en onemli unsur hizli hareket etmek ve avrupali devletlerin tepki vermesine vakit birakmadan birkac gun icinde operasyonu basariya ulastirmakti. bu ikinci dunya savasi boyunca almanya’nin izleyecegi bir taktikti. ayni gunlerde cekoslovakya’daki nazi partisi uyeleri de karisiklik cikartmak icin ozerklik istediklerini ve almanlar’in cogunlukta oldugu topraklarda cekoslovak devletinin hak iddia edemeyecegini soylemeye basladilar.

    hitler cekoslovakya’da ortaligi karistirmadan once italya’yi ziyaret edip bu ulkenin destegini almak istiyordu. italya avusturya bu ulkenin garantoru olmasina ragmen konusunda sessiz kalinca hitler mussolini’ye minnettar kalmisti ve telgraf cekerek “bu iyiligini omrum boyunca unutmayacagim” demisti. simdi hitler’in italya’ya gidip tesekkur etme ve baslatmayi planladigi savastan once destek isteme zamaniydi. ilginctir ki italya’ya giden hitler de onu italya’da karsilayan mussolini de askeri uniforma giyiyordu ve bu bile savasin yaklastigina isaretti.

    20 mayis 1938’de hitler tarafindan yayinlanan ve alman ordusuna seslenen bir genelgede “cekoslovakya’da mecbur kalmadikca silah kullanilmayacak” deniyordu. bu aslinda cekoslovakya’ya verilen bir gozdagiydi cunku bu aciklamanin gercek anlami “cekoslovakya’da mecbur kalirsak –veya kaldigimizi dusunursek- silah kullanabiliriz” seklindeydi. hitler bu tur “kizim sana soyluyorum, gelinim sen anla” tarzi ustu kapali mesajlar vermeyi seven biriydi ve bu sekilde dusmanlarini tedirgin etmeyi tercih ediyordu.

    21 mayis’ta hitler’in mesajini alan cekoslovakya ingiltere’nin de onayini alarak kismi seferberlik ilan etti. bu haber hitler’i kizdirmak yerine mutlu edecekti cunku almanya uzun zamandir cekoslovakya’ya saldirmak icin bahane ariyordu ve cekoslovakya’da yasanabilecek herhangi bir askeri hareketlilik hitler’e istedigi firsati verecekti. magduriyet yaratma konusunda essiz olan hitler o gunlerde yaptigi konusmalarda cekoslovakya’nin provokasyon yaptigini, almanya baris isterken karsisindaki ulkelerin surekli savas canlari caldigini iddia edecekti. 28 mayis’ta alman generallerle biraraya gelen hitler almanya’nin onundeki secenekleri masaya yatirdi.
    bu toplantinin sonunda hitler’in generallere verdigi emirler arasinda ordunun guclenmesinin tamamlanmasi, yedek askerlerin cepheye cagrilmasi, cekoslovakya sinirindaki asker sayisinin arttirilmasi, (olasi bir fransa tehdidine karsi) bati cephesindeki savunma tedbirlerinin arttirilmasi ve olasi bir savasa hazir olunmasi vardi. tum hazirliklar ekimin ilk haftasinda cekoslovakya’nin isgali fikrinin uzerine oturtulmustu.

    hitler bundan sonra yaklasik 1 ay boyunca pek meydanlarda gozukmesi ve konusma yapma gorevi goebbels’a verildi. bazi nazi partililer bu donemde hitler icin “icraat yapmaktan konusma yapmaya firsat bulamiyor” diyeceklerdi ve yillar sonra baska bir diktatorun “ben lafa degil icraata bakarim” adli reklam kampanyasina gonderme yapacaklardi.

    temmuz ayina girildiginde her ne kadar ortada bir savas olmasa da almanya’da savas havasi vardi. autobahn dahil daha onceden insaati baslayan bir cok projenin insaati durdurulmustu ve isciler kamyonlara doldurulup askeri insaatlara aktarilmisti. boylece hitler daha once soz verdigi projeleri kendi elleriyle durdurmustu ve onceliginin askeri ve stratejik onemi olan binalar oldugunu gostermeye baslamisti. almanya’nin dort bir yaninda yarim yamalak yol ve tesis insaatlari vardi ve artik kaynaklar baska yerlere aktarildigi icin bunlarin ne zaman bitecegi mechuldu. artik herkes ulkede bir savas hazirligi oldugunu gorebiliyordu.

    ayni gunlerde ingiltere ile fransa avrupa’da cikabilecek yeni bir savasi onlemek icin gerekirse belli konularda taviz verilebilecegini konusuyordu. ingiliz ve fransiz delegeler cekoslovakya’ya “almanlar’in cogunlukta oldugu bolgeleri almanya’ya birakmasi” konusunda baski yapmaya baslamisti. eger hitler cekoslovakya’yi isgale kalkarsa ulkenin tamamini ele gecirebilirdi ve ulkenin ucte birlik bir kismini almanya’ya vererek savas engellenecekse ingiltere ile fransa buna raziydi. cekoslovakya bu cozume yanasmiyordu ama yapabilecekleri fazla bir sey de yoktu cunku ingiltere ile fransa her ne kadar cekoslovakya’yi desteklese de askeri yardim sozu vermiyordu. herkes almanya’nin cekoslovakya’ya saldirmasi durumunda cekler’in yalniz kalacagini biliyordu. hitler de o ana kadar avrupalilar’dan taviz ustune taviz koparmanin verdigi cesaretle cekoslovakya’ya savas ilan etmesi halinde bile kimsenin ona mudahele etmeyecegini dusunuyordu. avrupalilar zamaninda yilanin basini kucukken ezmeyerek ve hitler’e taviz ustune taviz vererek bir canavar yaratmisti ve artik donulmez aksamin ufku gecilmisti. bu isin geri donusu yoktu.

    o gunlerde ilginc bir olay daha oldu. almanya o gunlerde polonya ile arasini cok iyi tutuyordu ve hitler surekli polonya’yi oven konusmalar yapiyordu. her ne kadar ikinci dunya savasinin basinda almanya polonya’yi isgal edecek olsa da polonyalilar o anda almanya’dan hic suphe duymuyordu. almanya’nin cekoslovakya’ya saldiracagi artik herkes tarafindan anlasilinca sovyetler cekoslovakya’ya yardim edebilmek icin almanya’nin komsusu olan polonya’dan destek istedi ama polonya bu ise yanasmadi. daha sonra polonya’ya yanasan fransa da red cevabi aldi. polonya boylece naziler’e fazlaca guvenerek kendi mezarini kazmis olacakti.

    hitler agustos ayini buyuk olcude askeri birlikleri ve askeri insaatlari gezip teftis ederek gecirdi. 10 agustos’ta askerlere ve generallere seslenen hitler “1938 yili bitmeden cekoslovakya sorunu bitmis olacak. ingiltere ve fransa’dan korkmamiza gerek yok cunku onlar bizden korkuyorlar” mealinde bir konusma yapti. generaller bu konuda hitler’e katilmasa da hemen hemen hicbirinde hitler’e itiraz edecek cesaret yoktu cunku daha once ona itiraz edenlerin baslarina gelenler belliydi.

    18 agustos’ta fransa hava kuvvetleri komutani almanya’yi ziyarete geldiginde onun pesine takilan hitler kendisine almanya’nin cesitli bolgelerindeki ucak fabrikalarini gosterdi. hitler’in amaci almanlar’in kisa sure icinde devasa bir hava kuvvetleri kurabilecek kapasitede oldugunu gosterip fransizlar’in gozunu korkutmakti. ayni gunlerde alman gazeteler onceden bir yerden emir almis gibi cekoslovakya’daki almanlar’in dramini anlatan haberler yapmaya basladilar. her gun cekoslovak rejiminin hapse attigi, iskencelerden gecirdigi, oldurdugu veya surgun ettigi almanlar’in hikayeleri anlatiliyordu. bu hikayelerin hangilerinin dogru hangilerinin uydurma oldugunu anlamanin bir yolu yoktu ama tamamina yakininin propaganda amacli yapildigi cok belliydi.

    cekoslovakya ne zaman almanya’nin bir istegini kabul etse, almanlar hemen yeni bir istekle geri geliyorlardi ve almanlar’in istekleri giderek agirlasarak devam ediyordu. almanlar eninde sonunda isi cikmaza sokup askeri secenekleri masaya yatirma plani icindeydiler. 5 eylul’de nazi parti kongresi basladiginda en buyuk gundem konusu cekoslovakya’ydi. hitler bir an once bu ulkeye askeri operasyon duzenlenip ulkenin tamamini, veya en azindan almanlar’in yasadigi kuzey kismini ele gecirip almanya’ya baglamak istiyordu. alman medyasi her gun propagandanin dozunu arttiriyordu ve cekoslovakya’da yasayan almanlar’in sebepsiz yere tutuklandigini, infaz edildigini, bir coklarinin iskencelerden gecirildigini ballandira ballandira anlatiyordu. ortada muthis bir bilgi kirliligi vardi.

    parti kongresinin ertesi gunu beklenmeyen bir olay oldu. askeri seferberlik ilan eden tek ulke almanya degildi. gorunuse gore fransa da askeri seferberlik ilan etmisti ve ingiltere’nin de benzeri bir hareket icerisine girmesinden endise ediliyordu. hitler artik bazi seyleri agirdan almasi gerektigini anlamisti cunku eskisi gibi rahatca at kosturamayacak gibiydi. almanlar tedbir olarak fransa sinirina asker yigarak savunma pozisyonu almaya karar verdiler.

    bu donemde hitler’e onerilen cozumlerden biri cekoslovakya’da yasayan almanlar’in almanya’ya nakledilmesiydi. sonuc olarak hitler cekoslovakya’daki almanlar’in zulum cektigini ve almanya’daki kardeslerinden ayri yasamak zorunda oldugunu soyluyordu ve buradaki almanlar’in almanya’ya topluca goc etmesi bu sorunu halledebilirdi. hitler bu cozume sicak bakmiyordu cunku bu cozumde almanya toprak kazanmamis olacakti. hitler almanya’nin zaten cok yuksek nufusa sahip oldugunu ve yeterince toprak sahibi olmadigi icin eldeki topraklarin nufusu doyurmaya yetmeyecegini surekli tekrar ediyordu. bu durumda ulkenin topraklari genislemeden nufusunun artmasi olasi yuku arttirmaktan baska bir sey yapamayacakti.

    hitler 12 eylul’de cekoslovak diplomatlarla bir araya gelecekti ama bundan hemen once alman ordusunun subaylarina seslenerek cekoslovakya’ya gozdagi vermeyi tercih etti. bu konusmada kisaca “tarihte hicbir askeri zafer pazarliklar, diplomasi ve politika ile kazanilmamistir, bu zaferlerin tamami askerlerin yuregiyle, kararliligiyla ve bilek gucuyle kazanilmistir” mealinde sozler soyledi. hitler konusmasinin devaminda “birinci dunya savasi sonunda yenilen, ezil ve zayif bir duruma dusurulen alman ordusunun yeniden toparlandigini ve kisa sure icinde tum ambargo ve uygulamalara ragmen dunya’nin en guclu ordularindan biri haline geldigini” hatirlatti ve yapilacak yatirimlarla ordunun guclenmeye devam edeceginin sinyallerini verdi.

    hitler ayni gun yaptigi bir baska konusmasinda daha da ileri giderek “cekoslovakya devletinin tek varlik sebebi var, o da ilerde almanya’ya karsi yapilacak olan isgal ve yagma savasinda dusmanlarimizin hava kuvvetlerinin ucaklarini muhafaza edecegi ve yakit ikmali yapacagi bir us gorevi gormek” diyecekti. hitler’e gore sovyetler birligi’nin almanya’yi isgal etmek icin baslatacagi bir savasta cekoslovakya cok onemli bir rol oynayacakti ve bu yuzden bu devletin ya tamamen yeryuzunden silinmesi ya da almanya’ya zarar veremeyecek kadar zayiflatilmasi gerekiyordu. hitler konusmasinin devaminda “almanya’da alman milliyetcileri yillarca ezildi, zulumlere ugradi, hakir goruldu, hapse atildi, iskencelerden gecirildi ve infaz edildi. nazi partisi zaman icinde guc kazanarak bunun onune gecti ve bugun almanya’daki alman milliyetcileri guclu durumdadir. bununla birlikte bizim yillar once gectigimiz yollardan bugun cekoslovakya’daki almanlar geciyor. tanri cekoslovakya’da yasayan 4 milyona yakin alman’i zulum ceksinler, kendisinden nefret ettikleri bir ulkenin golgesi altinda yasasinlar diye yaratmadi! onlari kurtarmak bizim en buyuk ve oncelikli gorevimizdir” seklinde konusacakti.

    almanya’da bir cok sivilin arabalarina, kamyonlarina, vasitalarina ve atlarina bile el konmustu ve bu araclar askeriyeye devredilmisti. ulkedeki askeri hazirliklar sessiz bir sekilde devam ediyordu ve alman halki bunun etkilerini gunluk hayatlarinda gormeye baslamisti. sokaklarda kamuflajli askeri araclar siklikla gorulmeye baslanmisti ve eskisine gore ortamdaki gerginlik insanlarin yuzlerinden okunabiliyordu.

    cekoslovakya almanlar’in yogunlukta oldugu kuzey sehirlerini almanya’ya vermek istemiyordu. bu bolgede almanlar’in saldirisini bekleyen cekoslovakyalilar yillardir sinir boyunca savunma hatti hazirlamislardi ve bolgede cok sayida askeri olusum mevcuttu. almanlar’in sinir sehirlerini ele gecirmesi demek cekoslovakya’nin geri kalaninin da savunmasiz kalmasi demekti cunku sinirda hazirlanan savunma hatti simdi yeni cizilen sinirda yeniden kurulmak zorunda kalacakti ve bu yillarca surebilirdi. bu durum hitler’in umurunda degildi ve ingilizler durumun ciddiyetini yeni yeni kavradiklari icin hitler’i bir an once masaya oturmaya ikna etmek icin hic vakit kaybetmeden harekete gectiler.

    ingiltere’nin hitler’le telefon, telgraf veya mektup yoluyla anlasamayacagi belliydi ve ingiliz diplomatlar hitler’i yuzyuze gorusme icin ayarlamak zorundaydilar. ingiliz basbakan neville chamberlain hitler’e ulasarak “nerede gorusmek istiyorsaniz ucaga atlayip gelmeye hazirim” deyince 15 eylul tarihi icin sozlenildi. biyikli abimiz is bitirmek icin hitler’in ayagina kadar gitmeyi kabul etmisti. almanlar bu gorusmeden ne cikacagini cok merak ediyordu. hitler bile ingilizler’in kendisine ne diyecegini bilmiyordu ve tahmin de edemiyordu. ingilizler “cekoslovakya’ya dalasirsaniz karsinizda bizi bulursunuz” da diyebilirdi, “cekoslovakya konusunda istediginizi vermeye haziriz” da diyebilirdi. bu toplantida hitler’e psikolojik ustunluk kazandirabilmek icin almanya’nin en guneydogudaki sehri secilmisti. boylece ingiliz basbakanin olabilecek en uzun mesafeyi katetmesi saglanmisti. hitler’in planina gore 70 yasina merdiven dayayan ingiliz basbakan ucakta yorgun dusecekti ve hitler’in isteklerini fazla zorlamadan kabul edecekti. ayrica toplantida hitler’e eslik etmesi ve psikolojik ustunlugunu arttirmasi icin alman ordusunun en kati generallerinden keitel davet edilmisti.

    ingiliz basbakan saatlerce suren ucak yolculuguyla munih’e uctuktan sonra arabayla alinip tren istasyonuna tasindi ve yine 3 saatten fazla suren bir tren yolculugunun sonunda ayni planlandigi gibi yorgun bir sekilde hitler’in karsisina cikti. tren yolculugu boyunca tren yolunun yakinlarina tanklar ve askeri araclar dizilmisti. boylece ingiliz basbakan trenin camindan disari bakarken gordukleriyle almanya’nin savas hazirliginda oldugunu ve durumun gayet ciddi oldugunu anlayacakti. hitler misafirini psikolojik olarak daha da yorabilmek icin toplantinin basinda soz istedi ve 1 saatten uzun bir sure boyunca araliksiz olarak nazi partisinin gecmisinden ve ilkelerinden bahsederek ingiliz yoneticinin kafasini allak bullak etti.

    tum bu psikolojik baskilara ragmen ingiliz basbakan umulandan daha fazla direnc gostermisti. ne de olsa ingilizler uluslararasi diplomasinin aga babasiydi ve hitler’in onlardan ogrenecek cok seyi vardi. hitler cekoslovakya’ya asker sokmasi halinde ingilizler’le fransizlar’in sessiz kalmayacagini anlamisti ve henuz alman ordusu bu iki orduyu karsisina alacak kadar hazir ve guclu degildi. hitler konusmanin ileri kisimlarinda “her halkin kendi kaderini tayin etme hakki olduguna inaniyorsak cekoslovakya’daki 4 milyon alman’in almanya’ya katilma hakkina neden karsi cikiyoruz ki?” diyerek topu ingilizler’in sahasina atti. hitler “ingilizler hicbir zaman cekoslovakya’nin almanya’ya savassiz bir sekilde toprak vermesini kabul etmez, biz de savas icin bahane hazirlamis oluruz” diye dusunuyordu ama isler hic de beklenmedik bir yon aldi. ingilizler bariscil yontemlerle olduktan sonra cekoslovakya’da almanlar’in cogunlukta oldugu bolgenin almanya’ya verilmesine sicak bakiyordu. bu hitler’in hic beklemedigi bir gelismeydi.

    hitler cekoslovakya’nin bir kismini degil tamamini almak istiyordu ve bunun icin askerleri devreye sokmasi gerekiyordu. ingilizler avrupa’da yeni bir savasin cikmasini istemedigi icin cekoslovakya’nin bir kismini almanya’ya vermeye sicak bakiyordu. hitler ingilizler’le anlasmis gibi gorunup “cekoslovakya’yi ikna etme kismini siz halledin” diyecekti. hitler’in planina gore ingilizler’le cekoslovakya masaya oturacak ve cekoslovakya almanya’ya toprak vermeyi kabul etmeyince cikacak olan savasta suc cekoslovakya’ya atilacakti. boylece almanya’ya bu ulkenin tamamini yutmasi icin bahane cikacakti. ingilizler bu planin farkindaydilar ve cekoslovaklar’i ikna etmek icin tum gucleriyle ugrasmak zorunda kalacaklardi.

    bundan 2 gun sonra ingiliz gazetelerine konusan hitler “cekoslovakya gibi ufak bir ulkeden dolayi avrupa ulkelerinin birbirine girecegini ve savasacagini dusunmuyorum. cekoslovakya avrupa’nin ortasinda buyuyen bir kanser gibi ve fazla buyumeden kesilip atilmazsa herkesi tehdit edecektir. rusya’nin en onemli muttefiklerinden biri olan bu ulke almanya’yi bir hancer gibi tehdit etmektedir” mealinde bir aciklama yapti. hitler’in ayni gunku roportajindaki ilginc aciklamalarindan biri de su sekildeydi: “siz benim almanya’yi yeniden kurmak, her yere okullar, fabrikalar, karayollari, kopruler insa etmek dururken cekoslovakya’ya asker gondermekle mesgul olmayi cok sevdigimi mi dusunuyorsunuz? basimizda cekoslovakya belasi olmasaydi simdi ulkeyi cok daha kalkindirmis olurduk. cekoslovakya devleti hic kurulmamis olmasi gereken bir devletti ve alman, macar ve polonyalilar’in bulundugu bu topraklarda cekoslovakya devletini kurmak cilginliktan baska bir sey degildi. cekler’in bagimsiz bir devlet kurmak icin hicbir tarihsel haklari yoktu.”

    hitler 20 eylul’de macaristan hukumetiyle gorustu ve olasi bir cekoslovakya savasinda destek istedi. ayni gunlerde almanya’nin cekoslovakya’dan kacan alman multecileri ulkeye kabul edecegi aciklandi. hitler bu multecilerden bir askeri birlik kurmak istiyordu ve cekoslovakya savasinda bu birligi kullanma gayesi icindeydi. ayni gun polonyalilar’la gorusen hitler onlardan da destek istedi. cekoslovakya topraklari icinde almanlar disinda en buyuk azinlik gruplar macarlar ve polonyalilar’di. bu yuzden hitler’in ayni gunde iki devletle gorusmesi stratejik anlamda onemliydi. tabi ki o donemde kimse hitler’in bir sonraki hedefinin polonya olacagini tahmin edemezdi.

    perde arkasinda ingilizler fransizlar’i ikna etmeyi basarmisti ve simdi bu iki ulke cekoslovakya’ya hitler’in sartlarini kabul etmesi icin baskiya baslamisti. cekoslovakya hukumeti sok icindeydi cunku daha dune kadar kendilerini destekleyen ingiltere ve fransa simdi kendilerine “almanya’ya toprak vermeyi kabul edin” diyordu. cekoslovakya tamamen savunmasiz kalmisti ve almanya’ya toprak vermekten baska caresi kalmamisti. 21 eylul’de cekoslovakya hukumeti hic vakit kaybetmeden sartlari kabul ettigini acikladi. bunun uzerine ingiliz basbakani yeniden almanya’ya giderek hitler’e “iyi haberi” vermek icin harekete gecti. 22 eylul’de gerceklesen gorusmede ingiliz basbakan hitler’e “cekoslovakya’da nufusun %50’sinden fazlasi alman olan tum sehirler almanya’ya verilecek ve geri kalan sehirlerde de referandum yapilacak” kararini acikladi. ayrica bundan sonra ortaya cikacak olan yeni cekoslovakya’nin sinirlari ingiltere, fransa ve italya tarafindan garanti altina alinacakti. hitler bu sartlari kabul etmedigini acikladi. bu konusma sirasinda onceden ayarlanmis bir tiyatro gerceklesecekti. konusmanin ortasinda hitler’in yardimcilarindan biri heyecanli heyecanli odaya girerek “efendim cekoslovaklar sinirda cok sayida alman’i kursuna dizmis” diyecekti ve bunu duyan hitler sinirlenmis gibi yaparak bagira bagira “buna artik dayanmak mumkun degildir. oldurulen tum almanlar’in intikamini alacagim!” diye haykirarak masadan kalkacakti.

    ingiliz basbakan chamberlain bu durumdan hic memnun degildi. hitler teklifi kabul etmeyisine sebep olarak 2 seyi one surdu. birinci sebep, cekoslovakya’daki macar ve polonyali azinliklarin durumu tartisilmamisti. hitler ayrica almanya’nin hic vakit kaybetmeden cekoslovakya’nin kuzeyine derhal asker sokabilmesini istiyordu. ingilizler isin zora girdigini anlamisti cunku cekoslovaklar almanlar’in tum sartlarini kabul ettikce hitler yeni sartlar icat ediyordu. hitler cekoslovakya’nin tamamen haritadan silinip ulkenin almanya, macaristan ve polonya arasinda paylasilmasini savunuyordu ve ingilizlerle fransizlar’in bunu kabul etmesi mumkun degildi.

    ertesi gun pazarliklar devam edecekti ama ingilizler hitler’e mektup yazmayi tercih edince hitler de onlara mektupla cevap verdi. hitler fazla ileri gittigini anlamisti ve ingilizler’in sartlarini kabul edip cekoslovakya’ya verdigi zamani 1 ekim’e kadar uzatmayi kabul etmisti. bu arada cekoslovakya askeri seferberlik ilan etmisti ve kapali kapilar ardinda rusya cekoslovakya’ya yardim etme sozu vermisti. cekoslovakya’ya son donemde modern silahlar verilmisti ve cek ordusu cok kotu durumda degildi. ruslar’in yardimi da durumu dengeleyebilirdi ama cekoslovakya ingiltere ve fransa’nin destegi olmadan almanya’ya dalasmak istemiyordu. cekler’in ingiltere ve fransa’dan bekledigi destek bir turlu gelmedi. aksine ingilizler ve fransizlar cekler’e “almanlar’in sartlarini kabul edin” seklinde baski yapiyordu.

    25 eylul’de cekoslovakya bir kez daha almanya’nin tum sartlarini kabul ettigini soyledi ve hitler bir kez daha yeni sartlar one surdu. ingilizler bu kez hitler’e baski yapmaya basladilar ve hitler de orjinal isteklerine geri dondu. sonraki gunlerde pazarliklar devam etti ve en sonunda hitler’in cekoslovakya’ya verdigi ultimatomu dolmasina 1 gun kala almanya, italya, fransa ve ingiltere masaya oturarak cekoslovakya’nin kaderini belirlemek uzere pazarliklara basladilar. ilginctir ki bu pazarliklarda cekoslovakya’yi temsilen hic kimse yoktu ve en sonunda alinan karar cekoslovakya’ya ilan edilecekti. en sonunda cekoslovakya’da almanlar’in cogunlukta oldugu bolgelerin almanya’ya verilmesi karari alindi ve cekoslovakya’ya “bu antlasmayi kabul etmezsen kendi basinin caresine bakmak zorundasin” mesaji cekildi. munih antlasmasi imzalanmisti ve cekoslovakya’nin onemli bir kismi almanya’ya birakilmisti. cekler’in bunu kabul etmekten baska caresi yoktu.

    hitler yine tek bir kursun bile atmadan almanya’nin topraklarini genisletmeyi basarmisti. naziler iktidara geldiginden beri surekli bir askeri yiginak yapiyorlardi ve almanya surekli komsularini tehdit ve ultimatomla sindirerek topraklarina toprak katiyordu. bununla beraber ingiltere ve fransa da “aman tadimiz kacmasin, avrupa yeni bir savasi kaldiramaz” diyerek hitler’e hosgoruyle yaklasiyordu. bundan simaran hitler giderek daha da islerin dozunu arttiriyordu ve kimse bunun nereye varacagini bilmiyordu.

    hitler her ne kadar cekoslovakya’nin tamamini simdilik yutamamis olsa da bu meselede epeyce karli ciktigini dusunuyordu ve bunda sadece elde edilen topraklar rol oynamamisti. ayni zamanda uzun zamandir kotu olan almanya-ingiltere iliskileri duzelmis gibiydi. hitler en basindan beri ingiltere ile yakinlik kurmak istiyordu ve ingiltere kendisini bir turlu ciddiye almiyordu ama son gorusmelerde ingilizler’in kendisini ciddiye almaya basladigi kesindi.

    1 ekim sabahi almanya’da gunes dogdugunda ortada aylardir devam eden gergin havadan bir eser kalmamisti. siviller el konulan araclarini geri almisti ve asker kislaya cekilmisti. savas riskinin ortadan kalktigini goren alman halki olanlardan memnundu. cekoslovakya’dan almanya’ya verilecek olan topraklardaki cekler bulunduklari topraklardan goc etmek icin harekete gecmisti. cekoslovakyalilar da ingiltere ve fransa tarafindan ihanete ugradiklarini dusunuyorlardi. cekler’e gore bu iki ulke hitler’den korkarak ona boyun egmisti ve her ne kadar simdilik savas cikmamis olsa da ilerde bir gun mutlaka cikacakti. acikcasi cekler’in hakli cikmasi icin cok uzun zaman gecmesi gerekmeyecekti.

    3 ekim’de almanya’nin yeni “fethettigi” topraklara giden hitler buradaki yerel alman halka seslendi. hitler’in konusmasi onceki coskulu konusmalardan farkliydi ve cekoslovakya’nin tamamini alamadigi icin bu konusmada huzun ve hayalkirikligi hakimdi. hitler konusmasinda: “bu topraklar artik almanya’nin bir parcasidir ve tarihin sonuna kadar kimsenin gucu buralari bizden ayirmaya yetmeyecek. bu topraklar alman kiliciyla ve alman kalkaniyla savunulacaktir ve buralari savunmak icin alman kani akacaktir. bugun burada bir zafer kazanmis olarak kutlama yapiyoruz ama her alman kutlamalarda oldugu gibi fedakarliklarda da rol almalidir. bugunden itibaren birer alman vatandasi olarak sizin goreviniz de baslamistir. daha dune kadar almanya sizi kurtarmak icin nasil kilicini cekmeye hazirsa siz de zamani gelince almanya’yi korumak icin kilicinizi cekmeye hazir olacaksiniz.”

    herkes savas cikmadi diye derin nefes alirken hitler daha 3. gunden savas cagrilari yapmaya baslamisti. hitler’ elini veren kolunu kaptiriyordu ve taviz ustune taviz alan hitler surekli yeni tavizler pesinde kosuyordu. simdilik “cekoslovakya sorunu halledilmisti” ama hitler’in daha buyuk hedefleri vardi. hitler’in asil hedefi ingiltere ile bir olup rusya’ya saldirmakti ve bunun icin once almanya ile rusya arasinda bir perde gibi duran polonya’nin alinmasi gerekiyordu. hitler ozellikle son 1-2 yildir polonya ile diplomatik olarak yakinlasmalar yasamisti ve iki ulkenin iliskileri cok iyiydi. polonya cekoslovakya meselesinde almanya’nin yaninda olmustu ve burada savas cikarsa almanya’nin yaninda duracagini belirtmisti. almanya’nin polonya’ya saldirmak icin bahane bulmasi pek kolay bir is olmayacakti.

    bugunlerde hitler’i rahatsiz eden bir konu daha vardi. alman halki savas cikmasini istemiyordu ve savas konusunda kimsenin istahi yoktu. hitler halki gaza getirip savasa hazirlamak icin ne kadar ugrassa da halkta bu coskuyu goremiyordu. bu da onun icinin icini yemesine sebep oluyordu. bu 2. dunya savasinin sonuna kadar devam edecek olan bir durumdu ve alman halki istemeye istemeye savasin icine surukleniyordu.

    daha munih antlasmasinin murekkebi kurumadan hitler yeni savas planlari icindeydi. bir sekilde cekoslovakya’nin geri kalani da alinip almanya’ya katilmaliydi ama munih antlasmasindaki sartlara gore cekoslovakya’ya saldirmak demek ingiltere ve fransa’yi savasa davet etmek demekti. hatta bu is ingiltere ve fransa ile sinirli kalacak gibi de degildi cunku cekoslovakya’nin arkasinda koskoca sovyetler birligi vardi. hitler kimseyi urkutmeden isi oldu bittiye getirmek istiyordu. bu arada munih antlasmasinda imzasi bulunan bir baska ulkenin italya oldugunu hatirlatmada fayda var. birinci dunya savasi oncesi almanya ile italya muttefikti ama savas baslar baslamaz italya savastan cekilerek almanya’yi yalniz birakmisti. hitler bunun yeniden tekrarlanmasini istemiyordu ve surekli italya’ya diplomat heyetleri gondererek (zaman zaman da kendisi giderek) italya’nin nabzini yokluyordu.

    bu arada cekoslovakya’da hukumet degismis ve yerine alman yanlisi bir hukumet kurulmustu. ayrica ulkenin bir kismini polonya isgal ederken bir kisminda da slovakya isimli yine alman yanlisi bir devlet kurulmustu. eski cekoslovakya’dan geriye pek bir sey kalmamisti.

    hitler polonya’ya saldirmasina saldirmak istiyordu ama ondan once “halletmek” istedigi baska meseleler mevcuttu. ornegin almanya’daki yahudiler’in varligi hitler’i hala rahatsiz ediyordu ve bu meseleyi bir suredir avusturya ve cekoslovakya’yi alman topraklarina katmak icin rafa kaldirmak durumunda kalmisti. 9 ekim’de yapilan bir konusmada “...ve uluslararasi yahudiler’in bize olan dusmanligini ve oynadigi oyunlari da unutmus degiliz. baris istememiz kendimizi savunamayacagimiz anlamina gelmiyor” seklinde bir ifade gectiginde herkes hitler’in bir sonraki hedefinin kim olacagini anlamis gibiydi.

    1938’in sonbahar aylari devam ederken polonya hitler’in ekmegine yag suren bir karar aldi. buna gore polonya disinda yasayan yahudiler’in polonya vatandasligi iptal edilecekti. almanya’da cok sayida polonya vatandasi yahudi vardi ve bunlarin vatandasliginin olmamasi demek almanya’nin bu kisilere istedigi gibi davranabilmesi demekti. alman polisi kisa sure icinde yeni bir karar aldi ve ulkede alman vatandasi olmayan herkesin vizesini iptal etti ve vize icin yeniden basvurulmasi gerektigini acikladi. artik ulkedeki yahudiler’in fislenip tespit edilmesi daha da kolaylasmisti. bu arada almanya’daki yahudi esnafa karsi uygulanan ambargo da asama asama geri gelmisti ve ulkedeki yahudiler gecim sikintisi yasiyordu. bazi yahudiler careyi fransa, belcika veya hollanda’ya kacmakta buldular. bazi yahudiler de devlet eliyle sinirdisi edilecekti. polonya’ya kacmaya calisan yahudiler de olmustu ama polonya onlara pek sicak bakmiyordu ve polonya’daki sartlar almanya’dakinden cok daha iyi degildi.

    7 kasim 1938’de fransa’da surgun hayati yasayan herschel grynszpan adinda bir yahudi genc buradaki alman diplomatlarindan birine suikast duzenledi. bu da hitler’e uzun zamandir aradigi bahaneyi verecekti. 9 kasim’i 10 kasima baglayan gece kristallnacht yani “kirik camlar gecesi” yasandi. ss ve sa tugaylariyla beraber gaza getirilen bazi alman milliyetciler yahudilerin evlerinin, dukkanlarinin, sinagoglarinin ve diger mekanlarinin camlarini kirmisti, sokakta gorulen yahudiler linc edilmisti ve bir cok yahudi tutuklanmisti. olay sirasinda devlet olanlara goz yummus veya el altindan destek vermisti. toplamda irili ufakli bin sinagog, 7 bin cesitli bina ya kismen ya tamamen tahrip edilirken yuzden fazla yahudi oldurulmus, onbinlercesi yaralanmis veya tutuklanmisti.

    yahudiler’in perde arkasinda dunya’yi yonettigini dusunen ve almanya’daki yahudileri rehin tutarak uluslararasi pazarliklarda kullanan hitler bu olayi stratejik bir sekilde perdeler arkasinda yonetmisti. 7 kasim’da suikast duzenlendiginde alman diplomat rath henuz hayatini kaybetmemisti ve hitler de o gunku ve 8 kasim’daki konusmalarinda bu suikastten hic bahsetmedi. 9 kasim’da ogleden sonra saat 4:30’da alman diplomat hayatini kaybedince dugmeye basildi. hitler olay hakkinda hicbir aciklama yapmamakta israr ediyordu ve sadece olen diplomatin ailesine bassagligi dilemek icin telgraf cekmekle yetiniyordu. arka planda da hitler’e bagli sa tugaylari goebbels onderliginde katliama hazirlaniyordu.

    sokaga dokulen sa militanlarinin ilk hedefi sinagoglar ve icinde yahudiler’in yasadigi bilinen apartman bloklariydi. ayrica yahudiler’in dukkan ve isyerleri de hedef alinmisti. balyozlarla yerlesim birimlerinin camlari indiriliyor, duvarlar yikiliyor ve mobilyalara gaz dokulerek atese veriliyordu. tum bu olaylar sirasinda alman devleti derin uykudaydi cunku polis ve asker ortalikta gozukmuyordu. bir cok yahudi ya sopalarla dovulerek ya da kafalarina kursun yiyerek hayatini kaybederken “daha sansli” olanlar kelepcelenip kamyonlara dolduruluyordu. gecenin karanliginda ortami aydinlatan tek sey atese verilip yanan binalar ve sinagoglardi.

    10 kasim sabahi uyanan almanlar sokakta yanik ve yikik binalar gordu ve sokaklar kan lekeleriyle doluydu. ortalikta ayni zamanda kirik cam parcalari vardi. olay yerine cok sonradan gelen alman polisi bolgede hayatta kalan yahudilere “provokasyon yapmak” sucundan dolayi ceza kesmekle mesguldu. o aksam alman medyasina konusan hitler bu olaydan hic bahsetmedi ve sanki olay hic yasanmamis gibi davrandi. hitler dunya’yi (ve ingiltere’yi) perdeler arkasinda yahudiler’in yonettigini dusunuyordu ve bir yandan ingilizler’e gozdagi vermek isterken bir yandan da yahudiler’i fazla kizdirip dunya’yi kendine dusman etmek istemiyordu. hitler ulkedeki yahudileri rehine olarak gordugu icin her firsatta onlara baski yaparak yabanci ulkelerden taviz koparmaya calisiyordu. zaten bu basarili olmayinca da katliamlarin dozu artacakti.

    10 kasim’dan sonra kasim ayinin geri kalan 20 gununde almanya’daki yahudiler’e olan baski dusuk yogunlukta devam etti. toplu olaylar pek yasanmasa da munferit olarak sokaklarda yahudilerin dovulmesi, evlerinin camlarinin kirilmasi ve bazi tutuklanma olaylari yasandi. alman medyasinda bu olaylar pek yer bulamadi. bu olaylara en buyuk tepki abd’den geldi ve bu ulke almanya’daki tum diplomatlarini geri cekti. abd hitler hayatta oldugu surece almanya’ya baska hicbir buyukelci veya ust duzey diplomat yollamadi.

    hitler hala alman halkinin savasa sicak bakmamasindan rahatsizdi ve almanya’daki tum onemli gazeteci ve muhabirleri ozel davetiyeyle cagirdigi bir salon konusmasinda gazetecilere halki savasa hazirlamalarini ve bunun almanya icin cok onemli oldugunu uzun uzun anlatti. o donemde almanya’da nazi yanlisi olmayan gazeteciler zaten piyasadan buyuk olcude silinmisti ve cagirilan gazetecilerin hitler’in istegini yerine getireceginden suphe yoktu.

    1938 yilinin aralik ayi nispeten yavas gececekti. bu ayda hitler bazi yabanci diplomatlari misafir ederek almanya ile bazi ulkeler arasinda diplomatik iliskiler kurmaya calisacakti. 4 aralik’ta cekoslovakya’dan almanya’ya katilan topraklarda sembolik bir secim yapildi ve nazi partisine %98.8 oraninda oy cikti. bu her ne kadar kolpa da olsa hitler’in alman halkina yaptiracagi son secimdi. 6 aralik’ta almanya ile fransa arasinda baris antlasmasi imzalandi ve iki ulkenin sinirlarinin oldugu gibi taninmasi gerceklesti. hitler kisa bir sure sonra polonya’ya saldirdiginda bu antlasmanin fransa’yi almanya’ya saldirmaktan alikoyacagini dusunuyordu ama yaniliyordu.

    aslinda 1938 yili geride kalirken isler hitler icin tikirinda gidiyordu. almanya tek mermi atmadan bir cok toprak kazanmisti ve almanya’nin disinda yasayan 10 milyon alman ulke topraklarina katimisti. ulkenin ordusu yeniden kurulmustu ve deniz ve hava kuvvetleri eskisinden bile guclu hale getirilmisti. almanya uluslararasi arenada korkulan bir ulke haline gelmisti, issizlik ve enflasyon savas oncesi rakamlara gerilemisti. her ne kadar alman halkinin cogu savasi desteklemese de hitler’e olan halk destegi oldukca yuksekti. 1938 hitler’in zirve yili gibiydi ama butun bunlari ziyan etmesine az kalmisti.

    1939 yili resmi olarak ikinci dunya savasinin baslangic yili olarak kabul edilse de savasin ayak sesleri 1934’ten beri rahatlikla duyulabiliyordu. japonya cephesindeki savas zaten coktan baslamisti ve almanya da her ne kadar mermi atmasa da duzenli bir sekilde yiginak yaparak topraklarina toprak, nufusuna nufus katiyordu. artik dunya almanya’nin yayilmaci politikasina sessiz kalmak istemiyordu ve ingiltere’de basta winston churchill olmak uzere bir cok devlet adami almanya’ya dur demenin zamaninin geldigini haykiriyordu. her gun ingiliz ve fransiz meclislerinde almanya konusu tartisilirken tartismalar hararet kazaniyordu ve almanya karsiti diplomatlarin sayisi giderek artiyordu.

    ingilizler almanya’ya uyari uzerine uyari gonderiyordu ve almanya’nin yayilmaci politikasinin bundan sonra tolore edilmeyecegini ve almanya’nin yapacagi ilk isgal hareketinde savasla karsilacagini ilan ediyordu. hitler bu uyarilari pek ciddiye almiyordu ve eninde sonunda almanya ile ingiltere’nin muttefik olacagina inanmaya devam ediyordu. ingilizlerle fransizlar hitler’in istediklerini aldiktan sonra sakinlesecegini ve avrupa’nin rahatlayacagini dusunuyorlardi ama hitler aldikca daha da fazla isteyen biriydi ve bunu cok az kisi onceden hesap edebilmisti.

    5 ocak 1939’da hitler polonya disisleri bakani beck ile munih’te gorustu. son 2 yildir almanya ile polonya’nin arasindan su sizmiyordu ve hitler her firsatta yeni muttefigine ovguler yagdiriyordu. bu kez isler biraz farkli yurudu. almanya nufusunun cogunlugunu alman asillilarin olusturdugu danzig kentini polonya’dan almak istiyordu ama polonya buna sicak bakmiyordu. hitler avusturya ve cekoslovakya’da oldugu gibi yine ingiltere’nin destegini alarak polonya’dan toprak kopartabilecegini dusunuyordu ama ingiltere’nin hitler’den yana pek sabri kalmamisti. ingiliz meclisinde hitler karsiti sahislarin sayisi ve popularitesi giderek artiyordu.

    polonya’nin tek memnuniyetsizligi danzig meselesi degildi. almanya kisa sure once ozerk bir ukrayna devletinin kurulmasina onayak olmustu ve polonya bu devletin ya kendisine ya da en azindan macaristan’a baglanmasini istiyordu cunku kendi icinde bagimsizlik isteyebilecek gruplarin ulkeyi bolebileceginden korkuyordu. hitler polonya’nin istegine sicak baksa da bunun karsiliginda israrla danzig bolgesini istiyordu ve bunu pazarlik unsuru olarak kullaniyordu. hitler’in danzig icin onerdigi modellerden biri sehrin siyasi olarak almanya’ya, ekonomik olarak polonya’ya bagli olmasiydi. yani sehri almanya yonetecekti ama sehirdeki vergilerden ve yatirimlardan polonya sorumlu olacakti. polonyalilar bu teklife de pek sicak bakmadilar.

    hitler’in 5 ocak’taki son teklifi danzig sehrine karsilik polonyalilar’la 20 yillik saldirmazlik antlasmasi yapmak ve polonya’nin su anki sinirlarini garanti altina almakti. polonyalilar ne olursa olsun stratejik oneme sahip olan danzig sehrini almanya’ya vermeyi kabul edilemez buluyorlardi.

    ayni gunlerde hitler’in yeni yaptirdigi “baskanlik sarayinin” insaati bitmisti. hitler hemen hemen her gun cesitli ulkelerin diplomatlarini bu sarayda agirlayarak yeni evini dosta dusmana gosteriyordu. hitler o gunlerde yaptigi bir cok konusmada yeni bir sarayin neden gerekli oldugunu ve bu sarayin ulkenin yurtdisindaki imajini arttirdigini acikladi. bu saray aslinda hitler icin lanetli bir saraydi cunku bundan sonra hitler icin bir cok sey ters gidecekti.

    o gunlerde hitler’in konusmalarinda ilginc bir degisim daha gozlemlenmeye baslandi. o gune kadar hitler’in halka acik yaptigi konusmalara herkes gidebiliyordu ama artik yavas yavas konusmalara katilanlar elle secilir olmustu. hitler konusma yaparken karsisinda sessizce oturan, tezahurat yapmayan, kendisine yan bakan, gozlerinden supheyle baktigi belli olan kisiler gormek istemiyordu. bu yuzden bundan sonraki konusmalarda seyirciler ozellikle en fanatik nazi hayranlarindan secilecekti ve hitler en ufak bir suphe izi bile gormeyecekti.

    19 ocak’ta hitler yeni bir karar acikladi. buna gore artik 18 yasina gelip askere katilacak olan gencler bundan 1 yil once sa tugaylarina katilip on egitim alacaklardi ve askere katildiklarinda zaten egitimli geldikleri icin on egitimi atlayip direk hizmete baslayacaklardi. bu da kagit uzerinde askerlik hizmetini 1’er sene arttiracakti. hitler’in savas hazirligi yaptigi ve orduya alabildigi kadar asker almaya calistigi cok acikti.

    20 ocak’ta alman merkez bankasinin baskani olan hjalmar schacht hitler tarafindan gorevden alindi. bay schacht hitler’in surekli para basarak askeriyeye yatirim yapmasinin ulkede ekonomiyi cokertecegine inaniyordu ve ekonomiden pek anlamayan hitler de kendisini planlarina engel olmaya calisan biri olarak goruyordu. hitler kendisine muhalefet eden herkes gibi schacht’i da gorevinden aldi ve schacht en azindan idam edilmedigi icin sukrederek gorevini birakmak zorunda kaldi. bundan sonra alman merkez bankasinin kontrolu tamamen hitler’e gecti ve o da zaten istedigi gibi at kosturdugu ulkede kredi musluklarini tamamen alman ordusu icin sonuna kadar acarak alman ekonomisinin cokmesi pahasina savas hazirliklarinin devamini sagladi.

    hitler alman ekonomisinin zenginlesebilmesi icin doguya dogru acilinmasi gerektigini dusunuyordu. almanya’nin hedefi polonya’yi ele gecirdikten sonra rusya’nin maden, dogalgaz ve petrol bakimindan zengin topraklarina coreklenmek ve buradan elde edecegi gelirle zenginlik icinde yasamakti. hitler israrla bir cok konusmasinda almanya ile rusya’nin nufusunu ve yuzolcumunu karsilastirarak almanlar’in ufacik ve verimsiz bir toprak parcasina gomulmek zorunda kaldigini, ruslar’in ise devasa buyuklukte verimli topraklardan nasiplendigini soyluyordu. zaman zaman almanya haric tum batili devletlerin somurge sahibi olmasina da gondermeler yapiliyordu.

    ocak ayinin sonunda yeni kurulan ve almanya yanlisi olan cekoslovakya hukumetini almanya’ya davet eden hitler kendileriyle bazi antlasmalar imzaladi. bu antlasmalara gore almanya’nin karayolu agi cekoslovakya’yi da kapsayacakti ve cekoslovakya’ya karayoluyla giren alman vatandaslari her turlu vize ve vergiden muaf tutulacakti. cekoslovakya bu antlasmaya imza atsa da bu onlari birkac ay sonra almanya tarafindan yutulmaktan kurtaramayacakti. ayni gunlerde almanya ile polonya arasinda 1934’te imzalanan saldirmazlik antlasmasinin 5. yilina girilmisti ve kutlamalari bahane eden hitler yeniden polonya’ya danzig konusunda baski yapmaya calisti ama bundan pek sonuc cikmadi.

    30 ocak’ta hitler alman meclisine yaptigi konusmada o gunden sonra artik siklikla kullanacagi “yasam alanimizi (lebensraum) genisletme vakti geldi” mealinde sozler soyledi. artik yavas yavas almanya’nin yeni kattigi topraklarla doymayacagi ve yeni topraklar pesinde kosacagi belliydi ve hitler bunu her firsatta acik acik soylemeye baslamisti. fransa bu konuda oldukca endiseliyken ingiltere hala “aman agzimizin tadi bozulmasin simdi” diyerek olaylari uzaktan “kaygiyla izlemekten” baska bir sey yapmiyordu.

    subay ayina gelindiginde hitler ilginc bir ruh haline burunmustu. her ne kadar o ana kadar avrupa’dan istediklerini teker teker hic mermi bile atmadan elde edebilmisseyde bu kendisini memnun etmek yerine huylandiriyordu. almanya 6 yildir surekli ordusuna yatirim yapiyordu ve dunya’nin en guclu ordularindan birini kurmustu ama henuz bu orduyu kullanacak firsat bulamamisti. hitler bir sekilde orduyu kullanip dunya’ya (ozellikle kendisini yillardir bir turlu ciddiye alamayan ingiltere’ye) gozdagi vermek istiyordu. avrupalilar kendisinin bir dedigini iki etmeyerek bir turlu ordusunu kullanmasina ve gucunu test etmesine izin vermemisti. hitler bu donemde askeri bir basari saglarsa alman halkinin eski coskusunu geri kazanip kendisini yine atesli bir sekilde destekleyecegini dusunuyordu ama simdilik asker kullanmasi icin onune bahaneyi birak bahane kirintisi bile cikmamisti.

    13 subat’ta modern almanya’nin kurucusu ve diplomasi dahisi olarak kabul edilen bismarck’in mezarini ziyaret eden hitler birkac gun sonra acilisini yapacagi devasa bir savas gemisine bu sahsin ismini verdi. bismarck ayni zamanda ingiltere’nin gelmis gecmis en cok saygi duydugu diplomatlardan biriydi ve gemiye bu ismin verilmesi belki de ingiltere’ye gonderilmis bir mesajdi. ingiltere demisken sunu da eklemekte fayda var ki ingiltere o donemde uzak ara en guclu donanmaya sahip olan ulkeydi ve alman donanmasi da giderek buyuyordu. hitler’in hedefi 5 yil icinde ingiliz donanmasini yenebilecek bir donanma insa etmekti. bu ingiltere ile birkac yil once imzalanan ve almanya’ya ingiltere’nin %35’i kadar donanma kurma hakki veren antlasmaya da aykiriydi ama o saatten sonra hitler’in hicbir antlasmayi dinleyecek hali yoktu.

    birkac gun sonra her sene gittigi araba konferansina gidip buraya yeniden konusma yapan hitler daha onceki senelerde soylediginden farkli seyler soylemeye basladi. hitler araba ureticilerine “araba uretirken daha az celik kullanin. bu arabanin agirligini azaltir, manevra kabiliyetini arttirir, daha az yakit tuketilmesini saglar ve arabalari ucuzlatarak halkin daha kolay araba sahibi olmasini saglar” diyerek cok sayida kisiyi sasirtacakti. hitler yine autobahn’daki hiz sinirini 80 km olarak belirlemisti ve arabalarin daha hizli degil daha yavas gitmesi gerektigini soylemisti. burada hitler’in arabalarda daha az celik kullanilma isteginin asil sebebi askeriydi. son birkac yildir alman ordusu ulkenin celik kaynaklarini somurmustu ve ulkedeki tum celik kaynaklari tank ve askeri arac yapimina ayrilmaliydi. bu yuzden geri kalan endustri ve sektorlerden kesintiler yapilacakti.

    25 subat 1939’da italya disisleri bakani ciano polonya’ya diplomatik gezi icin gittiginde sokaklara dokulen polonya halki almanya ve hitler aleyhine sloganlar atmaya basladi. polonyalilar hitler’in danzig sehrini istemesine sinirlenmisti ve hitler’in en buyuk muttefigi olarak italyanlar’a bu konuda mesaj vermek istiyorlardi. bu protestolar italyanlari pek etkilemese de hitler’i sinirlendirmeye yetti. hitler o gun polonya konusuna hic deginmese de cok sonralari yaptigi bir konusmada polonya’ya saldirma kararini aslinda 25 subatta aldigini itiraf edecekti.

    mart’ta hitler bir cok yabanci diplomati baskanlik sarayinda verdigi bir resepsiyonda konuk etti. burada ingiliz diplomatlarla tartismaya giren hitler “biz nasil sizin dunya’nin dort bir yanindaki somurgelerinize karismiyorsak siz de bizim dogu avrupa’daki isimize karismayacaksiniz” benzeri bir nutuk atti. o gunlerde hitler’in degisen ruh halini gosteren bir baska isaret de almanya’daki devlet adamlarina olan yaklasimiydi. hitler ulkede yonetimi ele gecirdikten kisa bir sure sonra orduyla arasina mesafe koymustu ve bir cok parti ve resepsiyonda nazi partisi uyeleri onlerde otururken askerler arkalarda oturuyordu. su gunlerdeyse bunun tam tersi goruluyordu ve hemen hemen her davette askerler onlerde bulunurken nazi partisinin onde gelen yoneticileri bile arkalarda goruluyordu. bu da hitler’in onceliklerinin degistiginin bir baska kanitiydi.

    10-11 mart tarihlerinde almanya’da propaganda makinesi harekete gecmisti ve alman gazeteler surekli cekoslovakya’da (daha dogrusu bolunup parcalanan cekoslovakya’dan geri kalan ufak ulkede) meydana gelen ic catismalardan ve yapilan zulumlerden bahsetmeye baslamisti. bu hitler’in birkac gun icinde bu ulkenin son kirintisini da isgal edip haritadan sileceginin bir gostergesiydi. sonunda hitler’in uzun zamandir aradigi firsat ayagina gelmisti ve askeri guc kullanmak icin eline firsat gecmisti.

    14 mart aksami cekoslovak devletl adamlari hacha ve chvalkovsky hitler’i huzuruna cagirildi. bu ikisi hitler’in mekanina geldiginde ortaya cikmayan hitler, kendilerini 4-5 saat bos bir odada beklettikten sonra saat gece 1’de karsilarina cikti. hitler her zamanki diplomatik taktigini, yani karsisindaki muhattabi psikolojik ve fiziksel olarak yorup sonra karsisina cikma taktigini uyguluyordu. bundan sonra yarim saat kadar hitler’in nutuk cekip kendilerini haslamasini dinleyen cekoslovak yoneticiler, baslari one egik bir sekilde oturmaktan baska bir sey yapamadilar. birazdan alman askerleri cekoslovakya’dan geri kalan kirintilari da isgal edecekti ve cekoslovak askerler kendilerine verilen emir sayesinde en ufak bir direnis bile gostermeyecekti.

    bu ilginc bir ayrintiydi. normal sartlar altinda almanya’nin cekoslovakya’yi isgal etmesi munih antlasmasina aykiriydi ve ingiltere ile fransa almanya’ya savas ilan edebilirdi fakat cekoslovakya hic direnis gostermeyince hic kan dokulmedi ve isgal oldu bittiye getirildi. ingiltere ve fransa yeniden hitler’in oyununa gelmisti ve durumu caktiklarinda is isten coktan gecmisti. boylece almanya icin cekoslovak sorunu tamamen hallolmustu ve artik hitler gozunu polonya’ya cevirebilirdi.

    17 mart 1939’da ingiltere hitler’e uzun zamandir beklenen ultimatomu verdi. daha once almanya’yla iliskileri sicak tuttugu icin hitler’in ovgusune maruz kalan basbakan chamberlain bu kez almanya’ya karsi oldukca sert bir konusma yapti ve “almanya’nin daha once ele gecirdigi topraklar (avusturya, rhineland ve cekoslovakya’nin kuzeyi) bir bakima anlasilabilir cunku alman halkinin cogunlukta oldugu topraklardi, halbuki cekoslovakya’nin geri kalanini yutmak da ne oluyor? bundan sonra almanya baska bir ulkenin topragina goz diker ve bunun sonucunda tek damla kan dokulurse almanya’ya savas ilan edecegiz” ifadesinde bulundu. ingilizler ilk kez acik acik almanya’ya karsi savas ilan edeceklerini soyluyorlardi ama hitler hala bunu ciddiye almis degildi. bu aciklamanin ertesi gunu ingiltere ve fransa almanya’ya yazili nota verdi ve iki ulke de almanya’daki buyukelcilerini geri cekme karari aldi. buna cevap olarak hitler de bu iki ulkedeki buyukelcilerini geri cekti.

    hitler cekoslovakya’daki guc gosterisinden sonra herkesin kendisinden korkacagini ve islerinin artik daha kolay ilerleyecegini dusunuyordu ama umdugunun tam tersi bir tepkiyle karsilasmisti. polonyalilar bile “cekoslovaklar sana o kadar taviz vermesine ragmen adamlarin ulkesini isgal ettin, bundan sonra bizden taviz bekleme” demeye basladilar. 21 ve 26 mart tarihlerinde iki kere almanya ve polonya disisleri bakanlari bir araya geldi ve almanya iki seferde de danzig sehrini istedi. polonya iki seferde de sert bir sekilde “hayir” cevabi verdi. bu cevap hitler’i cok sasirtmisti cunku cekoslovakya’nin yutulmasindan sonra kimsenin kendisine hayir deme cesaretini gosteremeyecegini dusunuyordu.

    ayni gunlerde hitler’e teselli ikramiyesi cikti. litvanya tarafindan 1. dunya savasindan sonra isgal edilen ve alman asillilarin cogunlukta oldugu memel sehri uzun pazarliklar sonunda almanya’ya geri verilecekti. bu hitler’in savasmadan kazanacagi son toprak parcasi oldu. bunun akabinde romanya ile ekonomik antlasma imzalayan almanya, olasi bir savasta kullanacagi petrol ve hammadelerin bazilarini guvence altina almis oldu.

    31 mart gunu ingiltere’den hitler’in hic beklemedigi bir hamle geldi. bu tarihte ingiltere ile polonya arasinda askeri ittifak antlasmasi imzalandi ve ingiltere polonya’nin bagimsizligini ve sinirlarini garanti altina aldigini acikladi. bundan sonra polonya’ya savas acmak ingiltere’ye savas acmakla esdeger olacakti. kisa bir sure sonra bu ittifaka fransa da katildi ve hitler’in eli iyice zayiflamis oldu. bundan cesaret alan polonya almanya’ya yazili bir nota vererek “danzig sehrini almanya ile polonya ortak olarak garanti altina alabilir ama sehrin almanya’ya verilmesi sozkonusu degildir. almanya polonya’nin bagimsizligini tanimak ve saygi duymak zorundadir” seklinde bir mesaj iletince hitler kelimenin tam anlamiyla sinirden kuduracak hale geldi. hitler’in gozu ne ingiltere’yi ne de fransa’yi gormuyordu ve hala onlarin olasi bir savasta polonya’ya yardima gelmelerini imkansiz olarak goruyordu. hem ingiltere’de hem de fransa’da meclislerde gunlerdir devam eden atesli tartismalar sonucu hitler karsiti gorus giderek agirlik kazanmisti ve bu iki ulkenin de almanya’ya karsi sabri kalmamisti.

    hitler belki de o gun kadar hic olmadigi kadar sinirliydi ve surekli masalari, duvarlari yumruklayarak ingilizler’e kufur, hakaret ve lanet yagdiriyordu. ingilizler hitler’in planina comak soktugu icin hitler de buna karsilik olarak kimsenin yapmasina ihtimal vermedigi bir sey yapmak istiyordu. ingilizler hitler’den herseyi beklerdi ama sovyetler birligi’yle yakinlasmasini asla beklemezdi. kendisi gerek goreve gelmeden once, gerek hukumeti ele gecirdikten sonra yaptigi hemen hemen tum konusmalarda komunizmi siddetle elestirmis ve en buyuk seytan olarak gormustu. hitler surekli komunizmin avrupa’nin, hatta dunya’nin onundeki en buyuk tehdit oldugunu soyluyordu ve yahudiler’e karsi olan kampanyasini bile “yahudiler gizlice komunizmi destekliyor” diyerek yurutuyordu. kimse hitler’in asla sscb ile yakinlasmasini beklemiyordu. alman diplomatlar kisa bir sure sonra bunun gerceklesmesi icin harekete gececekti.

    1 nisan gunu bir baska savas gemisinin acilisinda konusma yapan hitler konusmanin onemli bir kismini ingilizler’e giydirmeye ayirdi ve 4 yil once ingiltere ile imzalanan ve boyut olarak alman donanmasini ingiliz donanmasinin %35’i olarak sinirlandiran antlasmayi artik tanimayacaginin ve alman donanmasini en az ingiliz donanmasi kadar buyuk ve guclu olacaginin ilk sinyallerini verdi. bu konusma ingilizler’e uyari niteligindeydi ve hitler’in asil amaci ruslar’la yakinlasma yasamaktansa ingilizler’i korkutarak kendi tarafina cekmekti. tum taktikler geri teperse son care olarak rusya ile yakinlasilacakti.

    hitler ingilizler’e yuklenirken “ingilizler her turlu problemin gorusmelerle, mulakatlarla ve danismanlikla cozulebilecegini soyluyor ama bunun icin 15 yil sureleri vardi ve bu sure icinde hangi problem cozulmus ki? kaldi ki biz her hareketimizde ingilizler’e danisacaksak ingilizler bize neden hic danismiyor? ingiltere’nin dunya’nin dort bir yanindaki somurgelerine biz karisiyor muyuz?” mealinde sozler soyledi. aslinda almanya ile ingiltere arasinda imzalanmis bir cok antlasma vardi ve bunlarin son 2 tanesi hitler doneminde imzalanmisti. bu antlasmalar ingilizler’e almanya uzerinde bazi yetkiler veriyordu. ornegin almanya herhangi bir ulkeye saldirmadan once ingilizler’in fikrini sormak zorundaydi ve ingilizler almanya uzerinde danismanlik yapma yetkisine sahipti. hitler bu antlasmalarin 2 tanesine imza atmamis ve bu antlasmalar hic yokmus gibi davraniyordu. ilginctir ki hitler’in 1 nisan’daki konusmasinda “almanya’nin cekoslovakya, polonya, avusturya uzerinde hicbir hak iddia etme hakki yoksa ingilizler’in filistin’de ne hakki var? filistinliler bugun anayurtlarini savunmaktan baska hicbir sey yapmiyorlar ama biz ingiltere’nin bize karistigi gibi filistin meselesine karisacak olsak bizi dinlemek bir yana terslemeyeceklerini kim soyleyebilir?” seklinde ifadeler de gecti. hitler bundan sonra defalarca filistin meselesine gonderme yapacakti.

    hitler 1 nisan’daki konusmasindan sonra 3 gunlugune tatile cikti ve bu onun omrundeki ilk ve son tatildi. bu tatil henuz bitmeden 3 nisan tarihinde polonyalilarla ingilizler bir araya geldi ve iki ulke arasindaki ittifakin guclendirilmesi konusu masaya yatirildi. hitler olanlara inanamiyordu ve hala ne olursa olsun ingiltere’nin almanya’ya saldirmaya cesaret edemeyecegini dusunuyordu. hitler’in bu dusuncesi ingiltere almanya’ya savas ilan ettigi gune kadar sarsilmadan devam edecekti.

    4 nisan’da hitler’in tatilden dondugu gun ingiliz meclisinde soz isteyen lloyd george almanya’yi ve hitler’in politikalarini cok sert bir dille elestirdi ve ingiliz devletinin hitler’e karsi yeterince agir davranmadigini one surdu. lloyd george, “almanya polonya’ya tek bir asker sokarsa ingiltere ve fransa da almanya’ya asker yollamaya baslamalidir. gerekirse rusya ile ittifak dahi kurulmalidir” diyecekti. bu hitler’in hic sevmedigi bir gelismeydi cunku lloyd george kendisinin en sevdigi ve saygi duydugu ingiliz siyasetcilerden biriydi. kendisinin almanya’yi bu kadar sert elestirmesi almanya’nin ingiltere’deki dostlarinin giderek azaldigina dair net bir isaretti.

    hitler’i en fazla sasirtan sey polonya’nin beklenenden fazla direnis gostermesi oldu. kisa zaman oncesine kadar almanya ile polonya arasindan su sizmiyordu ve avrupa’daki tum ulkeler almanya’dan cekiniyordu. hitler polonya’nin en basta biraz nazlansa da eninde sonunda almanya’nin baskilarina boyun egecegini dusunuyordu ama polonya boyun egmek bir yana ingiltere ve fransa ile ittifak kurarak almanya’yi hic beklemedigi yerden vurmustu.

    herkes almanya-polonya meselesine yogunlasmisken italya taraflarindan hic beklenmedik bir hareket geldi. mussolini kimseye haber vermeden arnavutluk’a saldirdi ve arnavutluk yok denecek kadar az direnis gosterince 1 gun icinde ulkenin baskenti dustu. 7 nisan tarihi itibariyle arnavutluk italya’ya baglanacak gibiydi. hitler cekoslovakya’yi alirken mussolini’ye haber vermemisti ve mussolini de karsilik olarak arnavutluk’u alirken hitler’e haber vermedi. hitler su sirada italya’yi dusunecek halde degildi ama ingiltere ile fransa’nin italya’yla mesgul olmasi durumunda kimseye caktirmadan polonya’ya dalma sansi yakalayabileceginin de bilincindeydi. bu yuzden kendisi en buyuk muttefigini ingiltere ve fransa’nin onune yem olarak atmaktan hic cekinmeyecekti.

    italya’nin tunus ve misir’i topraklarina ekleme amaci vardi ama su siralar bu amaci gerceklestirmek icin uygun bir zaman degildi. avrupa devletleri simdilik arnavutluk’un sessiz sedasiz alinmasina ses etmemisti ama misir ve tunus’un uzerinde ingiltere ve fransa’nin hak iddiasi vardi. mussolini’nin arnavutluk’a saldirmasi biraz test surusu, biraz da ulke icinde zafer konusmalari yapmasina firsat vermek icin uretilmis bahane gibiydi ve simdilik italyanlar avrupalilari fazla kizdirmamak icin bilincli bir sekilde frene basmisti. balkanlarda son zamanlarda romanya ve bulgaristan’la yakinlasan, macaristan ile de sicak iliskiler icinde bulunan almanya simdilik bu bolgede kriz istemiyordu. bu italya’nin arnavutluk’tan sonra durmasinda da rol oynayan bir gercekti.

    10 nisan’da hitler alman ordusunun onde gelen generalleriyle bir araya geldi ve polonya’nin isgali icin planlarin ve hazirliklarin baslamasini isaret etti. polonya’nin isgali icin belirlenen sure agustos ayiydi cunku kis mevsimi gelip havalar sogudugunda askeri olarak ilerlemek daha da zorlasacakti. hitler havalar iyice sogumadan polonya meselesinin halledilmis olmasini umuyordu. bazi generaller cekincedeydi cunku almanya polonya’ya saldirirsa ingiltere’nin de almanya’ya saldiracagini biliyorlardi ama hitler onlara israrla ingiltere’nin blof yaptigini ve almanya ile savasa girmesinin imkansiz oldugunu soyluyordu. hitler daha da ileri giderek almanya ile ingiltere’nin eninde sonunda ittifak kuracagini ve avrupa’yi bu iki ulkenin yonetecegini soyluyordu.

    almanya savasa hazirlanadursun, 14 nisan’da hic beklenmedik bir yerden almanya’ya mektup geldi. abd baskani roosevelt hitler’e yazdigi sahsi bir mektupta avrupa kitasinda yeni bir savasa kimsenin ihtiyaci olmadigini, bariscil yontemlerin hicbir zaman birakilmamasini ve almanya’nin komuslarini rahat birakmasini istedigini soyledi. roosevelt mektupta 30 kadar ulkeyi listeliyordu ve almanya’dan bu ulkelere saldirmamasi konusunda garanti istiyordu. hitler bu mektubu alman meclisinde sesli olarak okumaya basladi. mektup okunurken hitler’in zaman zaman okumayi kesip gulmeye baslamasi dikkat cekti. acikcasi hitler abd’den gelen mektubu da abd’yi de pek ciddiye almiyordu. bu mektubun ertesi gunu abd’ye telgraf ceken alman tarafi “hitler 28 nisan’da alman meclisinde konusma yapacak ve bu mektuba sozlu olarak cevap verecek” dedi.

    18 nisan’da o gune kadar nispeten sessiz olan rusya da sessizligini bozmaya basladi. bu tarihte ingiltere ile fransa’ya ittifak cagrisinda bulunan rus tarafi bu istege olumlu cevap alamayinca almanya ile yakinlasma calismalarina basladi. acikcasi ingiltere ve fransa her ne kadar almanya’dan ve naziler’den cekinse de ayni sekilde rusya ve komunizm tehdidinden de cekiniyordu. zaten bugune kadar almanya’ya karsi yumusak davranilmasinin sebebi de almanya’nin anti-komunist bir tavir almasi ve kendisini avrupa’da komunizme karsi dimdik duran bir kale olarak gostermesiydi. avrupali devletler rusya’dan cekiniyor olmasaydi almanya’ya karsi cok daha sert tedbirler alabilirlerdi.

    ayni gunlerde turkiye ile yakinlasmak isteyen hitler bu ulkeyle iyi iliskileri oldugu bilinen von papen’i elci olarak yolladi. turkiye o donemde denge politikasi yonetiyordu ve hitler’e sadece bir konuda soz verebilirdi, o da tarafsiz kalma sozuydu. hitler turkiye’yi kendi tarafina cekemeyecegini anlamisti ama en azindan tarafsizlik sozu almasi bir anlamda gelisme sayilabilirdi. 20 nisan’da hitler gorkemli bir torenle 50. dogumgununu kutlarken dunya’nin bir cok ulkesinden delege ve temsilciler gelirken ingiltere, fransa ve abd hicbir delege gondermeyerek hitler’i defterden sildiklerini net bir sekilde gostermislerdi. birkac ay sonra almanya ile savasa girecek olan polonya ve hitler’in surekli laf soktugu rusya bile dogumgunu icin temsilci gondermekten cekinmemisti.

    uzun zamandir beklenen 28 nisan tarihi gelmisti ve hitler hem abd’ye hem de ingiltere’ye uzun zamandir sozunu verdigi cevabi iletecekti. alman meclisi ozel oturum icin toplanmisti ve tum vekiller hazir bir sekilde bekliyordu. konusma radyolardan canli yayinlanacakti. normalde buyukelcilerini almanya’dan ceken ingiltere ve fransa bile sirf bu konusmayi dinleyip not alsinlar diye buyukelcilerini gecici olarak almanya’ya geri yollamisti. mektubuna cevap verilecek olan abd ise almanya ile tum diplomatik iliskilerini kestigi icin konusmayi dinlemek uzere kimseyi yollamamisti.

    hitler konusmasina baslarken “abd bana bir mektup yollayip bazi isteklerde bulundu. bu mektup daha elime ulasmadan bir cok ulkede gazete ve radyolar mektubun icerigini servis ettigi icin herkes mektupta neler yazdigini biliyordu. bu ulkenin secilmis vekilleri olarak abd’ye olan cevabimi ilk siz duyun istedigim icin bu konusmayi yapma ihtiyaci duydum” diyerek kendisini aciklamaya calisti. hitler konusmasinin devaminda “abd’ye karsi kararimi aciklamadan once bu karari neden aldigimi tarihcesiyle ve sebepleriyle beraber aciklamak istiyorum” deyince klasik uzun hitler konusmalarindan birinin gelecegi belli olmustu. hitler yine her zamanki gibi avrupa’nin, almanya’nin, nazi partisinin ve savaslarin tarihinden bahseden epeyce uzun ve detayli bir konusma yapmaya baslamisti.

    hitler konusmasinin devaminda israrla almanya’nin avrupa’da baris istedigini, hicbir ulkeye kaldiramayacagi bir yuk yuklemedigini, hicbir ulkenin bagimsizligini tehdit etmedigini, avrupa’da italya basta olmak uzere bir cok ulkeyle sicak iliskiler icerisinde oldugunu, avrupa’da asil savas cikartmak isteyenlerin kapitalist ve komunistler oldugunu soyledi. hitler konusmasinin bir sonraki bolumunde almanya’nin cekoslovakya’yi munih antlasmasina ragmen neden yuttugunu aciklamaya basladi ve bol bol demagoji yaparak tum olanlardan dolayi cekoslovakya’yi ve ingiltere’yi sucladi. hitler kousmasinin devaminda “ingiltere’nin dunya’nin dort bir yanindaki somurgelerini nasil elde ettigini, o somurgeleri elde ederken nasil vahsi yontemler cizdigini kimse konusmuyor cunku tarih yontemleri degil zaferleri yazar. bizim de ingiltere’nin topraklarinda veya somurgelerinde gozumuz olmadigi icin ingilizler’in metodlarina karisma kustahligini gostermiyoruz. ingiltere ise kendini bizim icislerimize karisabilecek yetkide goruyor” seklinde bir tespitle ingiltere’ye yuklenmeye devam etti.

    hitler bundan sonra biraz yumusayarak tarih boyunca almanlar’la ingilizler’in dost oldugundan, iki ulkenin karsilikli cikarlari oldugundan ve bu cikarlarin ortak olarak savunulmasi gerektiginden, ingilizler’in tarih boyunca olan basarilarindan filan bahsetti. hitler daha sonra “bir zamanlar ingiltere cok buyuk bir imparatorluktu, almanya da tarihin gordugu en buyuk imparatorluklardan biriydi. sonra almanya uykuya daldi ve dususe gecti, ingiltere ise yukselmeye devam etti ve almanya’yi gecip geride birakti. bugun almanya kullerinden dogarak yeniden ingiltere’ye rakip hale gelmis durumda. avrupa’da barisin saglanmasi icin iki ulkenin dostca iliskiler icinde birbirine karsilikli saygi duymasi sarttir. ingiltere bizi bir dost, bir partner olarak degil de bir uydu devleti veya somurge gibi gormeye baslarsa bunca yildir onlara duydugumuz saygi ve sevgide hata etmisiz demektir” diyerek tespitlerine devam eden hitler yavas yavas konusmasinin asil olayina yaklasmaya baslamisti.

    hitler bundan hemen sonra ingiltere ile almanya arasindaki bazi antlasmalari (en basta alman donanmasinin boyutunu sinirlayan antlasma olarak) tek tarafli olarak iptal ettigini acikladi. hitler burada “ingiltere bize guvenmiyorsa ve bizi dusman olarak goruyorsa yillardir saygili bir sekilde uydugumuz antlasmalarin da bir anlami kalmamistir, bu yuzden bu antlasmalara devam etmeye gerek gormuyoruz” diyerek topu ingiltere’ye atmis bulundu. bu hitler’in son bombasi da degildi. ayni konusmanin devaminda polonya ile olan saldirmazlik antlasmasi da iptal edildi. polonya’dan sonra giydirilme sirasi amerika birlesik devletleri’ndeydi. onceki konusmalarinin aksine bugunku konusmasinda namlunun ucunda rusya yoktu ve rusya’ya yoneltilen laf sokmalar minimal duzeydeydi. hitler’in bugunku konusmasinda ana hedef kapitalist devletler ve onlarin muttefikleriydi.

    konusmanin sonu yaklasirken abd konusu acilmisti. hitler roosevelt’in mektubunu yeniden okudu ve burada bahsi gecen 30 ulkeyi tek tek sayarak abd’nin kendisinden bu ulkelere saldirilmayacagi konusunda garanti istedigini yineledi. acikcasi hitler abd’yi hafife aliyordu ve her ne kadar bu ulke 1. dunya savasinda avrupa’ya kadar asker cikartip savasin kaderini degistirmis olsa da bu sefer abd’nin aynisini yapamayacagini dusunuyordu. hitler abd’nin ic meselelerinin ve yillardir zayif bir sekilde devam eden ekonomisinin ulkeyi yeterince mesgul ettigi icin avrupa’yla ugrasacak vakti de enerjisi de olmadigini dusundugu icin abd ile olan iliskisinde bundan cesaret aliyordu.

    hitler roosevelt’in mektubuna maddeler halinde 21 cevap verdi. donemin gazetecileri bunu “wilson’un 14 ilkesine karsi hitler’in 21 ilkesi” seklinde ozetlediler.

    roosevelt mektubunun basinda “bugun dunya’da yuz milyonlarca insan yeniden savas cikacagi korkusuyla yasiyor, insanlara bunu yasatmaya hakkimiz yok” demisti. hitler buna cevaben “evet, insanlar yeniden savas cikacaginin korkusuyla yasiyor ve haklilar da. ornegin 1919 ile 1939 yillari arasinda dunya’da 14 farkli savas cikti ve bunlarin hicbirinde almanya yoktu. ayni sure icinde bu savaslara ek olarak 26 farkli askeri operasyon ve mudahele yasandi ve bunlarin buyuk cogunlugunda abd ve muttefiklerinin imzasi vardi. bu donemde almanya tek damla kan akitmadi. bugun dunya’da yuz milyonlarca insan savas korkusu yasiyorsa bunun sebebi almanya degil roosevelt ve onun dostlaridir” diyecekti.
    hitler’in geri kalan cevaplari da benzer sekildeydi. ozet olarak hitler “bugun dunya’da bir savas cikacaksa bunun sorumlusu ve suclusu almanya degil siz ve muttefikleriniz olacaktir” diyordu ve bunu tarihten ornekler vererek maddelendiriyordu. ornegin hitler’in ilginc sozlerinden biri de suydu: “bugun ve gecmisteki onlarca yilda afrika’yi kesip duran kiliclarin hicbirinin uzerinde made in germany yazmiyor cunku bu kiliclarin hicbiri alman mali degil. bu kiliclarin hepsi her firsatta barissever oldugunu soyleyen kapitalist ulkelerde uretilip bu ulkelerin cikarlari icin kullanilan kiliclardi.”

    roosevelt’in en onemli sorusu 30 kusur ulkenin isgal edilmeyecegi konusunda verilecek olan guvenceydi. bu konuya gelindiginde hitler soyle diyecekti: “bay roosevelt bu ulkeler konusunda abd’nin endiseli oldugunu soylemis ama bu ulkelerin hangileri kendisi icin endise icindedir, bunu roosevelt bilmekte midir? bay roosevelt bu ulkeler icin endise duymadan once bu ulkelerden izin almis midir ve bu ulkeleri temsil etme yetkisine sahip midir? kaldi ki burada sayilan ulkelerden bazilarina bu konuyu sormak istesek soramayiz cunku bazilari bugun bile bu bati blogunun isgali ve somurusu altindadir ve bu devletlerin bircogu ozgurluk sahibi degildir. ayrica roosevelt’in saydigi ulkelerin bircoguyla devam eden dostlugumuz ve iliskilerimiz mevcuttur ve bu ulkelere olan guvencemiz kendileri tarafindan da bilinmektedir. ornegin by roosevelt’in saydigi ulkelerden biri suriye ve suriye bugun bile isgal altindadir. yine roosevelt’in saydigi baska bir ulke irlanda ve bugun irlanda basbakanina sorsaniz ulkesine en buyuk tehdidin almanya degil ingiltere oldugunu soyleyecektir. bugun filistin’e gitseniz bir tek kisi bile almanya hakkinda sikayet etmezken herkes ingiltere’nin isledigi suclari ve yaptigi katliamlari anlatacaktir. bay roosevelt’in bana yazdigi mektubu fazla arastirma yapmadan, ulkelerin sancilarini incelemeden ve fikirlerini almadan yazdigi cok aciktir. bugun bay roosevelt’in saydigi ulkeler bize gelip de guvence isterlerse onlara istedikleri guvenceyi tek tek vermeye haziriz ama bay roosevelt’e ne oluyor da kendisini o ulkelerin temsilcisi saniyor ve onlar adina guvence istiyor anlamiyorum. yok bay roosevelt kendi ulkesi icin endise ediyorsa ona garanti ederim ki su anda abd’ye saldirmak gibi bir fikrimiz veya planimiz yok ve bu konuda medyada cikan tum haberler hayal urunudur.”

    teknik olarak hitler’in konusmasi “ayarlarla” doluydu ama birkac ay sonra yine kendisinin buyuk bir savas cikartacagi ve milyonlarca insani olume gonderecegi gercegini degistirmiyordu. tarihsel olarak hitler’in hakli oldugu bir cok konu vardi ama sonraki gunler hitler’in cok da hakli olmadigini gosterecekti. iki bucuk saatlik konusmanin sonunda hitler herkese giydirmisti ve bazi antlasmalari yirtip atmisti ama diplomatik olarak pek fazla bir sey elde edememisti.

    belli bir yasin uzerinde olup da birinci dunya savasini gormus olan almanlar yeni bir savasin cikmasindan tedirgindi. almanya’da hemen hemen kimse yeni bir savasin cikmasini istemiyordu ve hitler de bu konuda kendisine olan destegin giderek azaldigini anlamisti. bu yuzden bundan sonra birinci dunya savasini gormemis veya hatirlamayan genclere yonelme karari alindi. zaten hitler’in propagandasinin hedefinde genc kesim vardi ve onun agina en cabuk dusup en kolay gaza gelenler de bunlardi. 1 mayis’ta 100 bin gence seslenen hitler onlardan guclu, sabirli ve ulke icin her an hazir olmalari gerektigini, ulkenin kendilerinden cok buyuk bir fedakarlik bekledigini soyledi ve cok yakinda milyonlarcasinin olumune sebep olacagi gencleri gaza getirmeye devam etti.

    3 mayis 1939’da rusya’nin disisleri bakani maxim litvinov ani bir kararla gorevden alindi ve yerine vyacheslav molotov gecti. bu buyuk ihtimalle almanya’yla yakinlasmaya calisan rus yonetiminin almanya’ya yaptigi bir jestti. litvinov yahudi asilli oldugu icin almanlar kendisini sevmiyordu ve kendisiyle hicbir diplomatik gorusmeye yanasmiyordu. alman medyasi litvinov’dan surekli “rusya’nin yahudi bakani” diye soz ediyordu. molotov ise almanya’ya karsi daha ilimli yaklasan biriydi. zaten kisa zaman sonra gelecek olan alman-rus antlasmasinin ismi de “molotov pakti” olarak gececekti.

    hitler rusya’yi “yedekte tutarken” bir yandan da ingiltere ile olan iliskilerini duzeltmeye calisiyordu. eger ingilizler’le anlasma umudu tamamen ortadan kalkarsa rusya ile yakinlasmayi umuyordu ama ilk hedefi ingiltere ile yakinlasmak ve iliskileri duzeltmekti. bu yuzden rusya ile almanya arasindaki gorusmeler cok agir bir sekilde ilerliyordu ve almanya isleri agirdan aliyordu. hitler ingilizler’i tamamen yanlis hesaplamisti, zira alman ordusunun gucunu gostererek ingilizler’i korkutarak yanina cekebilecegini dusunuyordu ama bu ters tepmisti cunku ingilizler alman ordusunun gucunu gorunce buna karsi onlem almak gerektigini dusunmeye baslamisti ve almanya ile aralarina giderek artan bir mesafe koymaya baslamisti.

    6-11 mayis tarihleri arasinda alman diplomatlar mussolini’yi ziyaret ederek almanya ile italya arasindaki ittifakin guclendirilmesini sagladilar. italya arnavutluk’u isgal ettiginden beri avrupa ulkeleri tarafindan izole edilip yalniz birakilmisti ve hitler’le yakinlasmaktan baska pek bir caresi yoktu. bu arada 11 mayis’tan itibaren japonya ile sscb arasinda silahli catismalar baslamisti ve tum dunya’nin dikkati buraya donmeye baslamisti. bunu firsat bilen hitler almanya’daki askerlerin tatbikat ve hazirliklarini incelemek icin tura cikma karari aldi.

    14-19 mayis tarihlerinde almanya’nin bati sinirindaki askeri birlikleri ve savunma mevzi insaatlarini inceleyen hitler “bu savunma mevzilerini dunya’da hicbir ulke asamaz” diyerek buradan memnun bir sekilde ayrildi. almanlar aylardir fransa sinirina betondan ve celikten bir savunma hatti insa ediyordu ve kaleler, duvarlar, kuleler ve cesitli mevzilerden olusan bu savunma hatti fransa ve ingiltere’nin olasi bir almanya saldirisina cevap olarak hazirlaniyordu. hitler’in konusmalarinda verdigi rakamlar dogruysa bu mevzilerin insaatinda 500 bin alman genci geceli gunduzlu olarak calisiyordu.

    17 mayis tarihinde isvec, norvec ve finlandiya’ya saldirmazlik antlasmasi icin yanasan almanya her uc ulkeden de red yeyince hitler saskina donmustu. acikcasi bu uc ulke de hem nufus hem asker olarak almanya’nin fersah fersah gerisindeydi ve almanya’ya bu kadar kafa tutmalarini kimse beklemiyordu. hitler almanya’nin yeniden kurdugu muthis orduya ragmen kimsenin kendisinden yeterince korkmamasina icerlenmiyor degildi. almanya’ya cografi olarak daha yakin olan danimarka ise hic nazlanmadan antlasmaya imza atmayi kabul etmisti. danimarka haricinde estonya ve letonya da almanya ile saldirmazlik antlasmasi imzalamayi kabul eden ulkeler arasindaydi.

    22 mayis’ta italya ve almanya arasinda imzalanan ittifak antlasmasiyla zaten uzun suredir aralarindan su sizmayan iki ulke arasindaki dostluk resmiyete dokulmus oldu. artik bu iki ulkeden birine savas acmak ikisine birden savas acmak anlamina geliyordu. hitler’in son donemde attigi tum adimlar gibi bu antlasma da ingilizler’i korkutup kendi tarafina cekme cabasindan baska bir sey degildi ve ingilizler bunun farkinda olduklari icin hitler’in oyununa gelmiyorlardi. 30 mayis’ta hitler’e mektup yazan mussolini “sartlar ne olursa olsun muttefiginiz olarak yaninizda bulunacagiz ama ordumuz henuz olasi bir savasa hazir degil. ordumuzun savasa hazir hale gelmesi tahminen 1942’ye kadar surebilir” deyince hitler bunu cok buyuk bir memnuniyetle karsilamadi. birkac gun once kendisine baska bir toplantida bazi generaller de benzer seyler soylemisti ve hitler onlari fazla ciddiye almamisti ama simdi generaller hakli cikmisti. yine de ne olursa olsun sonbaharda polonya’nin isgali baslayip tamamlanmaliydi.

    haziran ayinin basinda yabanci misafirleri agirlayan ve hemen hemen her gun konusma yapip alman ordusunu gucunden ve kabiliyetlerinden bahseden hitler, artik bazi konularda degisim gostermeye baslamisti. ornegin artik eskiden yaptigi gibi her konusmasinda komunistlere ve rusya’ya laf sokmuyordu; aksine surekli kapitalizme ve bati ulkelerine giydirmeye baslamisti. bu ingilizler tarafindan “hitler rusya ile yakinlasiyor olmali” seklinde yorumlanir olmustu ve ingilizler bu yorumlarinda sonuna kadar hakliydi. kapali kapilar ardinda rusya ile almanya arasinda pazarliklar ve gorusmeler devam ediyordu. hitler ayni zamanda franco’nun ispanya’siyla da yakinlasmaya calisiyordu ve olasi bir savasta destek istiyordu. franco daha yeni ic savastan cikan ispanya’nin yeni bir savasa suruklenmesini istemiyordu ama olasi bir savasta almanya’ya silah ve hammadde yardimi yapma sozu veriyordu.

    haziran ayinin 2. yarisiyla temmuz ayi buyuk olcude sessiz gecti. bu donemde hitler bir cok acilisa katildi ve bazi konusmalar yapti ama oyle cok ses getirecek bir olay olmadi. ingilizler hitler’e aylar once yaptigi konusmayla ilgili olarak “aramizdaki donanma antlasmasini tek basina iptal edemezsin, antlasmada degisiklik yapmak istiyorsan masaya oturup gorusuruz” mealinde bir mektup yolladiysa da hitler bu mektuba cevap vermedi.

    hitler’in polonya’yi isgal planina gore olay agustos ayinda gerceklesecekti. 7 agustos’ta danzig sehrindeki nazi yoneticilerden albert forster almanya’ya davet edildi ve kendisine bazi talimatlar verildi. buna gore danzig’teki gosteriler, teror saldirilari ve olaylar arttirilacakti ve almanya’ya sehre mudahele etmesi icin bahane verilecekti. bu daha once avusturya ve cekoslovakya’da da denenen bir taktikti. alman gazeteleri de verilen bir emirle o gunden itibaren polonya’da (ozellikle danzig sehrinde) yasayan almanlar’a yapilan “baski ve zulumleri” haber yapacakti. artik polonya’ya saldirilmasi icin dugmeye basilmisti.

    8 agustos’ta macaristan disisleri bakanini huzuruna cagiran hitler bu kisiyi epeyce kalaylayacakti cunku kendisi 2 hafta once yaptigi bir konusmada “muttefigimiz olan almanya ile savasa gitmeye haziriz ama yine dostumuz olan polonya’ya karsi savasmak gibi bir niyetimiz yok” demisti. hitler bu konusmadan memnun kalmamisti ve macar bakani haslamak icin ayagina cagirmisti. bu kalaylamanin sonunda macarlar almanya’dan ozur dileyip 2 hafta onceki sozlerini geri aldilar ve almanya’ya her turlu konuda destek olma sozu verdiler. almanya’da seferberlik ilan edilmisti ve sivil halkin arabalarina, kamyonlarina ve atlarina kadar tum vasitalarina ordu tarafindan el konmustu. artik yeni bir savasin baslayacagi kimseden gizlenmiyordu ve hazirliklar tum hiziyla devam ediyordu. namlunun ucundaki polonya’nin sayili gunleri kalmisti.

    ingilizler savasin baslayacagini anlamisti ve bunun onune gecmek icin hitler’e israrla “polonya’ya attigin ilk mermide sana savas ilan edecegiz” diyorlardi. hitler ise bunun bir blof oldugunu dusunup ciddiye almiyordu. o gunlerde ingiliz ve fransiz meclislerinde atesli tartismalar donuyorken, iki ulkede de alman karsiti siyasetciler guc ve oy kazaniyorken, gazeteler ve medya almanya’nin durdurulmasi gerektigini soyluyorken hitler’in ingiltere’nin blof yaptigini dusunmesi tam anlamiyla bir korluktu ve bu korluk ingiltere almanya’ya resmi olarak savas ilan ettigi ana kadar devam edecekti.

    yaz aylarinda bazi alman general ve ust duzey yetkililer gizlice ingiliz yonetimiyle gorusup ingiltere’nin hitler’e olan baskisini arttirmasini ve polonya’yi sonuna kadar savunmasini istediler. bu kisiler avrupa’da yeni bir savasin cikmasini istemiyorlardi ve hitler’in ingiltere’den ne kadar cekindigini biliyorlardi. ingiltere’nin hitler’i korkutarak polonya’ya girmesini engellemesi savasi durdurmanin tek yolu gibiydi ve iclerinde alman genelkurmay baskani franz halder de olmak uzere bir cok alman diplomat bu yuzden ingiltere ile gizliden gizliye gorusmeye devam edecekti. ingiltere almanya’ya olan baskisini arttirdikca hitler bunu etrafindakilere “ingiltere bizden korktugu icin blof yapiyor” seklinde anlatacakti.

    9 agustos’ta churchill abd ve ingiltere’de canli yayinlanan tarihi bir konusma yapti ve “savasi baslatmak da durdurmak da hitler’in elinde. eger hitler dunya’yi savasa sokmak istiyorsa ona hakettigi sekilde cevap vermeye ve muttefiklerimizi korumaya haziriz, ama hitler baristan yanaysa kimsenin savas cikartmaya niyeti yok. bugun kimse almanya’ya saldiracak degil. hitler’den baska yeni bir savas baslatma potansiyeli olan kimse de yok. hitler bir yerlere saldirip savas baslatmadigi surece dunya baris icinde kalacaktir ama bir yere saldiri olursa savunmaktan cekinmeyecegiz” dedi. ingiltere olaylarin basindan beri ilk kez bu kez hitler’e acik acik “savas baslatirsan karsinda bizi bulursun” diyordu ama hitler bunu hala blof olarak gormeye devam edecekti.

    bu tarihten sonra ingiltere almanya’ya hem yazili hem sozlu olarak nota ustune nota, uyari ustune uyari yollasa da hitler bunlarin hicbirini ciddiye almadi ve etrafindakilere ingiltere ile almanya’nin eninde sonunda muttefik olacagini soyledi. hitler gercekten de buna inaniyordu ve en ufak bir suphe bile duymuyordu ama sonuna kadar yanildigini anladiginda is isten coktan gecmis olacakti. aslinda almanlar birinci dunya savasinda da ayni yanilgiya dusmustu. o donemde ingiltere’nin devasa bir donanmasi vardi ama karadaki askerlerinin sayisi bir cok ulkenin polis sayisindan bile azdi. bu yuzden almanlar hicbir zaman ingiltere’nin cepheye asker cikartamayacagini dusunuyordu ama ingilizler hindistan, avustralya, kanada, yeni zelanda gibi somurgelerinden milyonlarca asker getirip cepheye surunce almanlar neye ugradiklarini sasirmislardi.

    11 agustos tarihinde milletler cemiyetinin danzig sehrinden sorumlu komisyon uyesi carl jakob burckhardt ile gorusen hitler bariscil bir resim cizmedi. aksine, misafiriyle oldukca tehditkar bir sekilde konusan hitler polonya’nin sehre en ufak bir askeri mudahelesinde almanya’nin elindeki tum silahlarla polonya’yi en hizli ve agir sekilde cezalandirmaya hazir oldugunu ve bu konuda en ufak bir tereddut bile gostermeyecegini defalarca yineledi. ertesi gun italyanlarla gorusen hitler onlara da “polonya’ya karsi gerceklesecek olan saldiri her an baslayabilir” mesaji verdi. italyanlar islerin kontrolden cikmasini istemedikleri icin hitler’e polonya meselesine hakem olabilecek uluslararasi bir komisyon kurulmasi fikrini asilamaya calistilar da hitler onlari dinlemedi. italya dahil herkes buyuk bir savasin cikacagini ve bunun cok buyuk yikima sebep olacagini anlamisti ama hitler bu konuda hala inadini surduruyordu.

    bu arada almanya ile sscb arasindaki pazarliklar da devam ediyordu ve her an ingiltere’nin kendileriyle ittifak kuracagini dusunen almanlar sscb’yi yedekte tuttuklari icin hala isi agirdan aliyordu. gunler geride kalirken ingiltere’nin almanya’nin yanina cekilmek gibi bir niyeti yoktu. hitler artik sscb ile olan gorusmelerin hizlandirilmasi ve sonuclandirilmasi fikrine sicak bakiyordu. sscb ile imzalanabilecek bir antlasma ile ingiltere’nin gozu korkutulabilirdi ve belki almanya’nin yanina gecmeleri saglanabilirdi. tabi ki bu hitler’in hayalinden ibaretti ve hitler’in ingiltere’ye yonelik her hareketi gibi bu da geri tepecekti.

    agustos’un ortasinda almanya disisleri bakani yanina bir heyet alarak rusya’ya dogru yola cikti. iki ulke arasindaki ilk antlasma 19 agustos’ta imzalanan ticaret ve ekonomik isbirligi antlasmasiydi. bu antlasmanin ertesi gununde hitler stalin’e sahsi bir mektup yazdi ve iki ulke arasindaki askeri antlasmanin bir an once imzalanmasi gerektigini, vaktin daraldigini ifade etti. bundan 3 gun sonra molotov-ribbentrop pakti geldi ve almanya ile sscb arasinda 10 yillik saldirmazlik antlasmasi imzalandigi aciklandi. sscb kendilerine yillardir dusmanlik yapan ve tum politikasini anti-komunizm uzerine kuran hitler’e hicbir konuda zorluk cikartmamisti ve tum antlasmalari sorgusuz sualsiz imzalamisti. antlasmanin bazi gizli maddeleri de vardi ve bu maddelerde polonya ile baltik ulkelerinin almanya ile sscb arasinda nasil paylasilacagi yaziyordu. sscb nasil hitler’e hicbir konuda zorluk cikartmadiysa hitler de onlara hicbir konuda zorluk cikartmadi. hitler nasil olsa birkac sene sonra bu antlasmayi yirtip atacagi icin antlasmada verecegi tavizler onun icin cok onemli degildi. artik polonya’ya saldiri icin tum hazirliklar tamamlanmisti ve hitler’in bekleyecek sabri kalmamisti.

    sscb ile saldirmazlik pakti imzalandiktan 3 gun sonra, yani 26 agustos’ta polonya saldirisi baslayacakti. hitler’in tum plani cok hizli hareket edip herkesi saskina ugratmak uzerine kuruluydu. eger alman ordusu hizli davranip birkac gun icinde polonya’yi ele gecirirse ingiltere ne yapacagina karar bile veremeden savas bitmis olacakti ve almanya kisa sure icinde polonya’yi kuklasi haline getirecekti. 24 agustos’ta rusya’dan donen diplomatlari yanina cagiran hitler onlara rusya’daki deneyimlerini sordugunda hem rus devlet adamlari hem de stalin hakkinda ovguden baska bir sey duyamayinca saskinligini gizleyemedi.

    25 agustos tarihi gelmisti ve hitler’in polonya’ya saldirma planina gore savasa 24 saat kalmisti. hitler son bir kez ingilizler’i ikna edebilme umuduyla ingiliz konsolosu bay henderson’u yanina cagirdi. almanya’nin sscb ile pakt imzalamis olmasi ingilizler’in fikrinde en ufak bir degisiklige sebep olmamisti ve ingilizler hala israrla “polonya’ya tek asker soktugun, tek damla kan doktugun anda almanya’ya savas ilan edecegiz” demeye devam ediyordu. hitler ingilizler’e “siz benim dunya’yi ele gecirme derdinde oldugumu soyluyorsunuz. ingiltere somurgecilikle 40 milyon kilometrekare toprak sahibiyken almanya 600 bin kilometrekare toprak sahibi. burada dunya’yi ele gecirmek isteyen almanya midir yoksa ingiltere midir?” sozleriyle tepkide bulundu. bundan sonra yine ingilizler’e “polonyalilar’in yaptigi provokasyonlara ve oyunlara artik daha fazla goz yummamiz mumkun degil. sirf son 24 saat icinde polonya sinirindan alman sinirina defalarca ates acildi. eger bunlardan polonya devleti sorumlu degilse o zaman polonya devleti kendi halkini bile kontrol edemiyor demektir ve burada onlari kontrol etme gorevi bize dusuyor demektir” diyerek almanya’nin polonya uzerinde hak iddia ettigini belirtmis oldu.

    hitler o gunku konusmada ingilizler’e karsi daha once hic kimseye karsi yapmadigi bir sey yapti. hitler “ingiltere imparatorlugunu taniyorum ve almanya’nin ingiltere’ye hizmet edebilecegine inaniyorum. ayrica sahsi olarak kendim de ingiltere imparatorluguna olan bagliligimi ifade etmek istiyorum” dedi ve ingiltere’nin almanya uzerine olan ustunlugunu kabul etmis oldu. bu jest hitler’i asagilamaktan baska bir ise yaramayacakti ve ingilizler’in hitler’e karsi olan fikrinde en ufak bir degisiklik olmayacakti.

    hitler’in ne tehditleri ne de yalakaliklari ingiltere’yi etkilemeyi basaramamisti. ingilizler hitler’e israrla “polonya’dan uzak dur, dunya’da yeni bir savas baslatma” diyordu. hitler ise ingiltere’nin destegini zaten polonya’yi almak icin cekmeye calistigi icin bu tavsiyeye uymasi isin dogasina aykiriydi. bu arada mussolini hitler’e ulasarak neden sscb ile durup dururken (ve kendisine haber vermeden) antlasma imzaladigini sordu ve polonya’ya saldirilmasi halinde italya’nin muttefigine siyasi konularda yardim edebilse de askeri konularda yardim etmesinin cok zor oldugunu, daha once soylendigi gibi italyan ordusunun 1942’ye kadar hazir olmayacagini soyledi. hitler japonya’nin cok agir davranmasi yuzunden sscb ile antlasma yapmak zorunda kaldigini soyledi ve polonya’nin isgal tarihini simdilik 26 agustos’tan 1 eylul’e cekme karari aldi. hitler odasinda sinirli sinirli bagirip cagirirken “anlasilan odur ki italyanlar ayni 1914’te yaptiklari gibi bizi yine satacaklar” seklinde haykiracakti.

    birkac saat gecmemisti ki hitler’i bu kez fransa’nin baskonsolosu ziyaret etmisti. hitler almanya ile fransa’nin iliskilerine cok onem verdigini, iki ulke arasinda asla bir savas istemedigini, iki ulkenin uzun yillar surecek bir isbirligine imza atmasi gerektigini soylerken fransiz buyukelci “bunlar iyi ama polonya bizim muttefigimiz ve polonya’ya saldirdiginiz anda karsinizda fransiz ordusunu bulacaksiniz” diyecekti. hitler ne ingilizler’i, ne de fransizlar’i ikna edebilmisti ve fransiz buyukelcisine son cevap olarak “fransa ile almanya arasinda bir savas cikarsa o savasi baslatan biz degil siz olacaksiniz ve savas sizin seciminiz olacak” demisti.

    hitler ingiltere ve fransa’nin yasli ve bunak kimseler tarafindan yonetildigini dusunuyordu ve bu iki ulkenin de degisen zamani ve dengeleri anlamakta zorlandigina inaniyordu. o gunlerde etrafindakilere surekli “aslinda 1 ay daha beklesek ingiltere’yi de fransa’yi da ikna edebiliriz ama kis baslamadan polonya’yi ele gecirmemiz gerekiyor” diyordu ve buna ciddi ciddi inaniyordu.

    bundan sonraki birkac gunde hitler’in en buyuk gayesi ingiltere’yi yanina cekebilmekti. polonya’ya saldirilmasina sayili gunler kalmisti ve her ne kadar hitler ingiltere’nin blof yaptigini soylese de ingiltere hitler’in beklediginden cok daha inatci cikmisti. almanya’nin pazarliklarda gizli bir silahi vardi, bu da isvecli isadami birger dahlerus’du. dahlerus ile ingiliz hukumetinin arasindan su sizmiyordu ve istedigi zaman ingiliz kraliyet ailesini bile ziyaret edebiliyordu. kendisi ayni zamanda hitler’in bakanlarindan goring’in de yakin arkadasiydi. ozel bir rica uzerine kendisi ingiltere’ye gidip hitler adina pazarlik yapmaya calisacakti.

    26 agustos tarihinde almanya’da yasayanlar birkac gun icinde savasin baslayacagini anlayabilecek durumdaydi. benzincilerde marketlerde uzun kuyruklar olusmustu, her turlu gida maddesi ya tukenmisti ya tukenmek uzereydi, posta dagitimi durmustu ve toplu tasima bitme noktasina gelmisti. yaz tatilinden donen almanlar sanki bambaska bir ulkeye gelmis gibiydi. her yerde savas hazirliklari devam ediyordu ve sokaklarda askeri araclar (veya sivillerden el konulan ve griye boyanan araclar) devriye geziyordu. ayrica sonraki birkac haftada olmasi beklenen bir cok toplanti, festival ve bayram kutlamasi iptal edilmisti.

    hitler mussolini’ye ulasip “savasa bizimle katilmamiz icin ne gerekiyorsa soyleyin size yollayalim” deyince mussolini petrol, komur, erzak, mermi ve bazi hammaddeler basta olmak uzere sayfalarca suren bir liste hazirlamisti. mussolini’nin istedigi tum maddeler tam olarak 17 bin tren yuku ediyordu. hitler bu istege cok sinirlenmisti ve mektubu okurken bir yandan da mussolini’ye kufurler yagdirmisti ama ona cevaben yazdigi mektupta oldukca kibar bir dil kullanip arkadasina her turlu yardimi yapacagini ama petrol ve bakir konusunda italya’ya yardim etmesinin zor oldugunu soylemisti. mussolini hitler’e cevaben tesekkur etti ve “kuzey afrika’da ve ispanya ic savasinda savasan ordumuz oldukca yorgun durumda ve ingiltere ile fransa’ya karsi direnc gostermemiz mumkun degil. polonya sorununu politik yollarla cozmeye calismaliyiz” cevabini verdi.

    ayni saatlerce hitler’e fransa basbakanindan gelen bir mektup savasa girmemesi konusunda alman lideri uyariyordu. fransa olasi bir savasin polonya ile sinirli kalmayacagini, buyuk ihtimalle tum dunya’ya sicrayacagini ve almanya’nin bu isten cok zararli cikacagini ilan etmisti. hitler 2 gun once gelen roosevelt’in mektubunu dikkate almadigi gibi bunu da dikkate almadi. ayni gun belcika, hollanda, luksemburg ve isvicre elcilerine seslenen hitler bu ulkeler tarafsiz kaldigi surece almanya’nin bu ulkelerin hicbirine dokunmayacaginin garantisini verdi.

    gece 12’de hitler uykuya dalmisti ama o sirada ingiltere’den umut verici bir haber gelmisti. ingilizler’e pazarlik yapmasi icin yollanan isvecli isadami berlin’e donmustu ve yaninda mektuplar getirmisti. ingilizler almanya ile masaya oturup polonya meselesini pazarliga acmayi kabul etmisti. goring bu haberi duyunca dayanamadi ve hitler’i ziyaret etmek icin gecenin gec saatinde yanina geldi. hitler coktan uykuda dalmisti ama goring kendisinin odasina girip ingiltere’den haber geldigini soyleyince hemen ayaga kalkmisti. sarayda uyuyan gorevliler uyandirilmisti ve saatin gec olmasina bakilmadan isvecli isadaminin onuruna yemek verilmesi icin harekete gecilmisti. birazdan isvecli dahlerus yemek verilen salona canli muzik esliginde girdiginde hitler karsisina dikilip asker selami vermisti ve kendisine ne kadar mutesekkur oldugunu gostermek icin herseyi yapmaya hazirdi.

    birazdan hitler’in artik klasiklesen uzun konusmalarindan biri basladi ve almanya-ingiltere iliskilerinin anlatildigi bu konusma epeyce surdu. dahlerus sasirmisti cunku ingiltere’den geliyordu ve yaninda bir suru yeni haber getiriyordu ama hitler onun haberlerini dinlemeden uzun uzun tarih dersi vermeye baslamisti. hitler konustukca konusuyor, costukca cosuyordu ve dahlerus bunun amacini anlayamamakla beraber konusma sirasinin kendisine gelip gelmeyecegini de merak ediyordu. bundan sonra alman ordusunun gucunden bahsetmeye baslayan hitler almanya’nin tarihte gelmis gecmis en guclu orduyu kurduguu, alman ordusunun yenilmesinin imkansiz oldugunu ve sirf berlin’deki silahlanmanin ingiltere’nin tamamindaki silahlanmaya yakin oldugunu soylemeye basladi. dahlerus sabirli bir sekilde oturmustu ve hitler’in sozlerini bitirmesini bekliyordu. hitler dahlerus uzerinden ingilizler’e gozdagi vermeye calisiyordu ama bunu yaparken kendisini olabildigince kustah, kibirli, piskin ve cirkef biri olarak gosteriyordu.

    sonunda dahlerus’a soz verildiginde sessizce, sakince ve saygiyi elden birakmayarak ama atarli konusmaya baslayan isvecli “ingiltere’yi hafife almamaniz gerekir. en son cihan harbinde ingilizler’in sizi yenmis oldugu tarihi bir gercek. ingiltere’yi gercekten yenebilmeniz icin donanmanizin en az ingiliz donanmasi kadar guclu olmasi gerekir” diyordu. hitler karsisindakini sessizce ve sabirli bir sekilde dinlese de yuzunun sekli ve rengi surekli degisiyordu ve sinirlenmeye basladigi cok acikti. birazdan hitler ayaga kalkti ve hizlica toplanti masasinin etrafinda yurumeye basladi, hitler’in adimlari giderek hizlaniyor ve sesi giderek catallasiyordu. hitler kendi kendine birseyler sayikliyordu ve dediklerinin bazilari anlasilmasa da “ucak uretmeliyiz! gemi uretmeliyiz!” gibi cumleleri arada secilebiliyordu. dahlerus karsisindaki adamin ne kadar cilgin oldugunu gorunce saskina donmustu.

    birazdan sakinlesen hitler yeniden nutuk atmaya basladi: “almanya yenilmez! kisme almanya’yi ele geciremez. halkim bana tapiyor ve benim icin olmeyi goze alirlar. ben de onlar icin olmeyi goze alirim. eger alman halki acliktan olecekse ilk once ben oleyim. eger ulkede tereyaglar tukenecekse bundan ilk mahrum kalan ben olayim. dusmanlarimiz savasta ne kadar dayanirsa dayansin onlardan bir yil daha fazla dayanabilmeliyiz” seklinde devam etti. sesi surekli yukselip alcaliyor, zaman zaman catallasan sesinde bazen cumleleri hizla soyluyor, bazen yavasliyordu. konusma sekli manik atak veya anksiyete nobeti geciren birini andiriyordu.

    hitler birazdan misafirine “sen ingiltere’yi cok iyi taniyan birisin. sence ingilizler benimle anlasmaya neden yanasmiyor?” deyince isvecli “ingilizler’in almanya ile bir alip veremedigi yok ama durust olmak gerekirse sahsen saha guvenmediklerini soyleyebilirim” dedi. hitler bunun uzerine gogsunu yumruklamaya basladi ve “aptallar! ben onlara ne zaman hangi konuda yalan soylemisim de bana guvenmiyorlar!” dedi. birazdan isvecli “ingiltere’ye nasil bir mesaj iletmemi istersiniz” deyince hitler’in bakanlarindan goring bir atlas getirdi, atlastan polonya haritasinin oldugu sayfayi yirtti ve kirmizi bir kalemle polonya’nin bir kismini isaretleyerek “iste bu bolgeyi istiyoruz” dedi. daha sonra hitler yeniden nutuk atmaya basladi ve tartismalar neredeyse sabaha kadar devam etti.

    hitler’in ingilizler’den istedigi belli basli maddeler vardi: ingiltere ile almanya arasinda ittifak kurulmasi, polonya’ya danzig bolgesini almanya’ya vermesi icin siyasi baski yapilmasi, almanya’nin 1. dunya savasi sonucu kaybettigi bazi somurgeleri geri almasi ve polonya’daki alman azinliga iyi davranilacagina dair garanti verilmesi. bunun karsiliginda almanya ingiltere’yi herhangi bir savasta korumak icin ordusunun tamamini temin edecekti, ingiltere’nin hicbir somurgesine veya toprak kazanimlarina karismayacakti ve son olarak polonya’nin bagimsizligini almanya bizzat garanti altina alacakti. hitler bir adim daha oteye gidiyordu ve ingiltere’ye su teklifte bulunuyordu: ingiltere ile herhangi bir konuda cikarlari cakisan herhangi bir ulke ile aninda iliskilerimizi kesip o ulkeye olan tum destegimizi cekmeye haziriz. yani hitler polonya’nin danzig sehrini alabilmek icin ingiltere’nin tavuguna kis diyen herkesle (italya dahil) kotu gecinme ve belki de savasa girme riskini aliyordu.

    sabah 8’de ucaga atlayan isvecli londra’nin yolunu tutmustu ve londra’ya varir varmaz ingiliz basbakaniyla gorusmek icin izin almisti. almanlar’in mesajini duyan ingiliz tarafi bu mesajlarda yeni bir sey olmadigini anlayinca hicbir seyin degismeyecegi ortaya cikti. hitler eski isteklerini ve sozlerini yeniliyordu ve ingilizler’in bu laflara karni toktu. bundan 1 gun sonra yani 28 agustos’ta ayni ucakla berlin’e donen dahlerus, ingilizler’in mesajini hitler’e iletti. ingilizler hitler’e “polonya ile masaya oturup danzig meselesini bariscil yollarla coz” diyordu. ayrica hitler’in muttefiklik istegine olumsuz yanit gelmisti cunku ingilizler hitler’e guvenemeyeceklerini soyluyorlardi. gercekten de hitler bir antlasmaya imza attiktan aylar sonra o antlasmayi yirtip atan ve tek tarafli olarak “iptal eden” biriydi ve ingilizler hitler’e guvenilmeyecegi konusunda hakliydi. almanya’nin bu saatten sonra polonya ile masaya oturmasi cok zordu cunku daha onceki gorusmelerde ingiltere ve fransa’yi arkasina alan polonya almanya’ya tek karis bile toprak vermeyecegini soylemisti.

    ingiltere’nin cevabini duyan hitler oldukca sakin bir sekilde “tamam o zaman, ingiltere polonya ile gorusmemizi istiyorsa gorusuruz” diyerek herkesi sasirtti. hitler gorusmeleri kisa sure icinde yokusa surukleyip sonra da sucu polonya’ya atmayi planliyordu ve polonya’ya gerceklesecek olan saldirinin baslamasina 4 gun kalmisti. dahlerus ingiliz tarafina hitler’in olumlu yanit verdigini soyledi. ayni gun gece 10:30’da hitler’i ziyaret eden ingiliz baskonsolosu henderson ile hitler arasinda bir konusma gecti ve bu konusmadan once hitler’e yazili bir memorandum veren henderson daha sonra pazarliklara basladi. hitler oldukca sakin ve saygili bir sekilde pazarliklari surduruyordu ve isler iyiye gidiyor gibi gozukuyordu. aksamin sonunda net bir sonuc cikmasa da ortamda bir yumusama oldugu kesindi. belki de savas cikmadan engellenebilecekti.

    ertesi gun almanya’nin bir cok ulkedeki konsolosluklarindan berlin’e uyari ustune uyari geldik. cesitli ulkelerdeki alman baskonsoloslari berlin’e mektup, telgraf veya telefonla ulasarak “durum cok ciddi, polonya’ya saldirdigimiz anda dunya’nin yarisi bize savas ilan edecek” seklinde mesajlar veriyordu. hitler bu mesajlari yine de ciddiye almiyordu ve polonya’yi oldu bittiye getirerek alabilecegini dusunuyordu. durumun tum vehametine ragmen hitler ingiltere’nin almanya’ya savas ilan etme ihtimalini sifira yakin goruyordu.

    29 agustos’ta, yani savasa 3 gun kala hitler polonya ile masaya oturmayi kabul ettigini ama polonya’ya pazarliklar icin temsilci gondermesi icin 24 saat sure tanidigini soyledi. zaman hizlica ilerliyordu ve polonya hizlica her turlu antlasmaya imza atma yetkisi olan birini temsilci secip almanya’ya gondermek zorundaydi. ingilizler olanlari bir pazarlik asamasi degil ultimatom olarak goruyordu cunku almanlar polonyalilari ayaklarina cagirip pazarliklarin baslamasi icin 24 saat sure veriyordu. daha once avusturya ve cekoslovakya ile olan pazarliklar hitler’in bu tur gorusmelerde kullandigi taktikleri de net bir sekilde gostermisti. yabanci temsilci tek basina almanya’ya davet ediliyor, daha sonra hitler ve generallerinin oldugu bir odada guc gosterisine, saatlerce suren nazi propagandasina ve yalnizliga maruz kalan ve hitler’in sinirli sinirli bagiris cagirislarina dayanamayan temsilci her seferinde hitler’in istedigi antlasmaya imza atiyordu.

    almanlar da “iki ulkenin ordusu seferberlik ilan etmis ve sinir boyuna dizilmisken polonyalilar’in olayin aciliyetini anlamasini bekliyoruz” seklinde cevap verdiler. hitler karsisinda ingiliz temsilci henderson varken her zamanki gibi sinirli bir sekilde “polonya’da zulum ceken ve her gun katledilen alman azinliklar ingiltere’nin umurunda mi?” diye bagirinca dayanamayip ayaga kalkan henderson “sizin bu akil oyunlarinizdan biktim, bu gorusmeden bir fayda cikmaz” diyerek hitler’e bagirdi ve toplantiyi sonlandirdi. hitler neye ugradigini sasirmisti ve donup kalmisti. daha sonra henderson bu sessizlikten faydalanarak toplanti alanini terk etti ve hitler’i kendi haline birakti. acikcasi sadece ingilizler’in degil odadaki bazi nazi subaylarinin bile iclerinin yaglari erimekteydi.

    ayni gunun aksami saat 9 gibi hitler’in yarasina tuz basildi. mussolini hitler’e hitaben yazdigi mektupta “ingiltere ile olan pazarliklarinda yardima ihtiyacin varsa yardimci olmaktan cekinmeyecegini” soyluyordu ve hitler bunu bir asagilama ve bir hakaret olarak gormustu. italyanlar kim oluyordu da dunya’nin gelmis gecmis en buyuk demagoji ve propaganda ustasina “ingilizler’i ikna etme konusunda yardima ihtiyacin varsa cekinme soyle” deme curretini gosteriyordu. hitler mussolini’nin yardim teklifini geri cevirse de baska birinden, isvecli isadami dahlerus’tan ingilizler’e bir kez daha ulasmasi icin yardim isteyecekti.

    dahlerus’a ingilizler’e iletmesi icin verilen mektupta polonya’dan istenen 16 madde siralaniyordu. ilk madde tabi ki danzig sehrinin almanya’ya verilmesiydi. hitler ozellikle cikacak olan savasta polonya’yi suclayabilmek icin polonya’nin “hayir” diyecegi seyleri listelemisti ve bazi maddelerin kabulune imkan yoktu. hitler danzig sehrinde referandum yapilmasina sicak bakiyordu ama referandumun sehir almanya’ya verildikten sonra alman devletinin gozetimi altinda yapilmasini istiyordu. polonya ise almanlar’in gozetimi altinda yapilacak bir referanduma guvenecek degildi, zira bu tur anketlerde hitler’e hep %99 oraninda “destek” cikiyordu ve herkes bu rakamin uydurma oldugunu biliyordu. hitler danzig haricinde polonya’nin baska sehirlerine de goz koymustu ve bu sehirlerin kaderinin belirlenmesi icin de referandum yapilmasini istiyordu.

    30 agustos tarihi gelmisti ve polonya’ya verilen 24 saatlik sure geride kalirken polonya tarafindan berlin’e ulasan bir pazarlikci yoktu. hitler bu haberi sevincle karsiladi ve etrafindakilere “polonya tuzagimiza dustu” dedi. bundan sonra almanlar ingilizler’e “biz baris icin pazarlik masasina oturmayi kabul ettik ama polonyalilar gelmedi” diyeceklerdi. almanya disisleri bakani ingilizler’e hitler’in 16 istegini almanca olarak okuyarak ilan etti ve ingilizler bunu takip etmekte zorlanip yazili metnin kopyasini isteyince “artik cok gec, polonya’ya verdigimiz sure doldu.” cevabini aldilar. almanlar ingilizler’in son dakikada polonya’yi masaya oturmaya ikna etmesinden korkuyordu cunku bu durumda savas cikartacak bahane bulamayacaklardi.

    31 agustos oglen 12’de polonya’nin isgal emrini imzalayan hitler savasin baslangicini isaret etti. savas gece 4:45’te gunes dogmadan hemen once baslayacakti ve alman ordusu polonya’yi 3 koldan kusatacakti. savas cuma gunu baslayacakti ve hitler’in gorusune gore ingiliz meclisinin toplanip karar almasi pazartesiyi bulurdu ve o zamana kadar savas coktan oldu bittiye getirilmis olurdu.

    hitler savas kararini imzaladiktan sonra birkac saat bile gecmemisken ingilizler’in telefonunu alan polonya baskonsolosu lipski alman disisleri bakani veya hitler’le gorusmek icin izin istedi ama istedigi izni alamadi. daha sonra almanya disisleri bakani ribbentrop lipski’ye “polonya adina herhangi bir antlasmaya imza atma yetkisine sahip misin?” diye sordu ve kendisinin sadece pazarlik etmek icin gorevlendirildigini ogrenince ofisinden disari atti.

    aksam 5’te hitler’e ulasan mussolini “en azindan polonya’li lipski ile ufak bir gorusme yap da savas cikinca seni suclayamasinlar” mesajini iletti ama hitler bu mesaji yanitsiz birakti. bundan 1 saat once de papa hem almanya’ya hem polonya’ya baris cagrisi yapmisti ve hitler buna da cevap verme zahmetine girmemisti. saat 6:30’da polonya baskonsolosuna alman disisleri bakaniyla gorusme izni cikti ve kendisi almanlar’a polonya’nin pazarliklara hazir oldugunu ve ingiltere’nin hakem olarak tayin edilmesini kabul ettigini acikladi. alman disisleri bakani polonyali diplomata yine “polonya adina imza atma yetkin var mi?” sorusunu sordu ve olumsuz yanit alinca toplantiyi kesti. “dun hitler bugun gun sizin gelip pazarlik masasina oturmanizi bekledi ama bugun sizinle masaya oturmak icin cok gec” dedi ve polonyaliyi yine ofisinden disari atti.

    aksam gunes battiktan sonra gleiwitz’teki radyo kulesine polonya ordusunun uniformasini giyen nazi askerler saldirdi ve almanya polonya’nin kendisine saldirdigini, buna savasla karsilik verecegini acikladi. artik savas baslamisti ve sabah 4’ten sonra alman tanklari polonya’ya girecekti. sabah saat 4:45’te alman savas gemileri polonya’yi denizden bombalamaya basladiginde polonyalilar savasin basladigini anlamisti. acikcasi almanya polonya’ya savas ilan yapmak yerine direk saldirmisti. hatta savasin basladigi ilk gun alman medyasi ve devleti hicbir sekilde “savas” kelimesini kullanmayacakti ve bunun yerine “polonya’daki siddet olaylarine cevaben gerceklestirilen operasyon” ifadesi kullanilacakti.

    polonyalilar beklemedikleri kadar hizli gelisen bu saldiri karsisinda cok ciliz bir savunma gostermislerdi ve geri cekilirken arkalarinda biraktiklari kopruleri havaya ucurup yollari mayinlamislardi. simdilik almanlar’in ilerleyisini yavaslatmanin tek yolu bu gibi gozukuyordu. yerden tanklar ve zirhlilar ilerlerken savas ucaklari da yakin destek sagliyordu ve az sayida direnis gosteren polonya askeri bu ucaklara yem olmaktan kurtulamiyordu. almanlar danzig sehrini ve cevresini cok cabuk bir sekilde ele gecirmisti ama burada duracak gibi degildiler. hitler’in hedefinde simdi polonya’nin buyuk bir kismi vardi.

    sabahin erken saatlerinde uyanan hitler ilk is olarak olumcul hasta olanlarin ve kendine bakamayacak kadar engelli olanlarin bir kisminin devlete fazladan yuk olmamasi icin otenazi edilmesi icin ozel doktor yetistirilmesi kararini onayladi ve hemen ardindan mussolini’ye yazdigi bir mektupla “simdilik askeri desteginize ihtiyac yok, siz hazirliklara devam edin” mesajini gecti. hitler ingilizler’in polonya’nin isgaline nasil bir tepki verecegini merak ediyordu ama haftasonlari calismayan ingiliz meclisinin tepki gosterme konusunda gec kalacagini dusunuyordu ve buna guveniyordu.

    hitler yillar sonra ilk kez gri askeri uniformasini giymisti. daha once avusturya ve cekoslovakya meseleleri sirasinda bu uniformayi giymeye niyetlendiyse de savas cikmayip olay masabasinda cozuldugu icin bu firsati bulamamisti. ogleden once mecliste konusma yapacak olan hitler makam arabasina binip meclise dogru yola ciktiginda sokaklarin bombos oldugunu, etrafta kimsenin olmadigini gordu. yol boyunca ss ve sa birlikleri toplanmisti ve cogu anayol sivil arac trafigine kapandigi gibi berlin’in havasahasi da ucaklara kapatilmisti. sabah basilan alman gazeteler ve alman radyolar polonya’da zafer elde edildiginden ve danzig sehrinin almanya’ya katildigindan bahsediyordu ama kimse savasin hala devam ettigini soylemiyordu. sanki savas olmus da bitmis gibi bir hava yansitiliyordu.

    hitler meclise girisini yapip konusma yapmak uzere kursuye ciktiginda yorgun ve bitkin bir hali vardi. mecliste toplanan kalabaliga baktiginda 100 kadar kisinin yerlerinde olmadigini goren hitler’in morali biraz daha bozuldu. o gun yapilacak olan konusma da daha onceki konusmalardan cok farkliydi. daha once konusmalarina basladiginda 1 saat boyunca almanya tarihinden, naziler’in zorlu mucadelesinden, son yillarda almanya’nin ne kadar gelistiginden filan bahsederek insanlari uyutan hitler bu sefer direk sadede gelmisti ve hic bekletmeden konuya girmisti.

    hitler konusmaya baslar baslamaz polonya’yi suclayici ifadelerde bulundu ve konusma boyunca ingiltere ile almanya’nin barisi saglamak icin ne kadar caba harcadigindan, polonya’nin da savas cikartmak icin en az onlar kadar caba harcadigindan, polonyalilar’in almanlar’a yaptigi zulumlerin kabul edilemez oldugunu, polonya’nin pazarlik masasina bile oturmadigini ve ingiltere aracigiliyla yapilan tum teklifleri polonya’nin geri cevirdigini (aslinda polonya’ya sadece bir teklif yapildi ve o teklif defalarca yinelendi, yoksa bir cok teklif yapilmis degildi) soyledi. hitler bu konusmada ingiltere’yi kizdirmamak icin cumlelerini cok dikkatli bir sekilde seciyordu ve batili ulkeleri suclayan onceki konusmalarinin aksine tum sucu polonya’ya atiyordu. hitler ozellikle danzig sehrine gondermeler yaparak “danzig eskiden bir alman sehriydi ve bugun itibariyle yine bir alman sehri. nasil birinin kafasina silah dayayarak imzalatacaginiz kontrat hukuki degilse polonya’nin danzig sehrini ve o sehirdeki alman halkini rehin tutarak bizimle masaya oturmasi da zaten hukuki olmazdi” diyordu ve savasin danzig’le sinirli oldugu izlenimini yaratmaya calisiyordu ama almanya sadece danzig’le yetinmemis, polonya’nin tamamina yakinini ele gecirmek icin harekete gecmisti.

    hitler kursuye muzaffer bir komutan gibi uniformasiyla kasila kasila cikip coskulu bir sekilde zafer hikayeleri anlatmak istiyordu ama sokakta gordugu halkin kayitsizligi, mecliste bir cok uyenin koltuklarinin bos olmasi ve genel olarak almanlar’in savasa destek vermedigini bildigi icin sevki kirilmisti. yaptigi konusmada bazi yerlerde kelimeleri tekrar tekrar okuyor, bazi yerlerde kekelemeye basliyor, bazi yerlerde okumasi gereken kelimeleri atliyordu. hitler’in konusmalarinda ara ara alkislar ve tezahuratlar duyuluyordu ama savastan onceki konusmalara gore bariz bir sekilde alkis ve tezahuratlarin daha zayif oldugu belli oluyordu.

    henuz ingilizler’den hicbir yanit gelmemisti. hitler ingilizler’in cevap vermesine firsat kalmadan onlara ulasmak istiyordu ve bunun icin her iki tarafin ortak dostu olan isvecli isadami dahlerus’a yeniden is dusuyordu. sabah 11’de hitler’in odasina gelmesi istenen dahlerus odaya girer girmez ayaga kalkan hitler hemen onunde durdu ve gozlerinin icine dimdik bakarak konusmaya basladi. dahlerus daha sonra bu ani anlatirken “hitler’in nefesi o kadar kotu kokuyordu ki anlattiklarina konsantre olmakta zorlaniyordum” diyecekti. dahlerus’a verilen mesaj asagi yukari su sekildeydi: “almanya baris icin yillardir cabaliyor ama tek tarafli cabalar hicbir sonuc getirmedi cunku karsimizda alacak bir muhattap bile bulamadik. bundan sonra olaylara karismamak ingiltere’nin cikarina olacaktir. yok eger ingiltere herseye ragmen bizimle savasmak istiyorsa yillarca surecek bir savasa haziriz ve onlardan korkmuyoruz.”

    hitler ingilizler’in avrupa’da yeni bir savas istemedigini ve ulkenin ekonomisinin birinci dunya savasindan sonra yeni yeni ayaklandigini biliyordu ve ingiltere’nin asla almanya’ya savas ilan edemeyecegine dair olan dusuncesi aynen devam ediyordu.

    ogleden sonra almanya’ya yurtdisindan ilk mesaj gelmisti ve mesaji gonderen abd baskani roosevelt’ten baskasi degildi. roosevelt yolladigi mesajda “savasin bir an once bitmesi, savas boyunca sivillere, kadin ve cocuklara zarar verilmemesi ve savasin cevreye olan zararinin minimumda tutulmasi” isteniyordu. roosevelt hitler’i savastan dolayi kinamamisti ve mektup oldukca yumusak bir dille yazilmisti. hitler ingiltere’nin de benzer bir tepki verecegini dusunerek biraz olsun rahatlamisti. roosevelt’e aninda cevap verildi ve sivillere zarar verilmemesi konusunda son derece dikkatli olunacagi soylendi.

    ingilizler’den hala cit cikmiyordu. herkes ingiliz basbakaninin aksam 6’da mecliste yapacagi konusmayi bekliyordu. bazilari ingiltere’nin almanya’ya aninda savas ilan edecegini soylerken baskalari ingiltere’nin sozlu kinamadan ileri gecemeyecegini dusunuyordu. beklenen konusmanin vakti geldiginde ilk olarak ingiltere’nin barisi saglamak icin cok ugrastigi, elinden gelen herseyi yaptigi ama savasi engelleyemedigi soylendi. konusmada ilginc olarak “alman halki bizim dusmanimiz degil ve olaylardan dolayi onlari suclu olarak gormuyoruz ama yillardir nazi yonetimi tarafindan yonetilip hic seslerini cikartmamalari dusundurucu” ifadesi geciyordu. ingilizler aba altindan sopa gostererek caktirmadan alman halkinin da olanlardan suclu oldugunu ima ediyordu. chamberlain konusmasinin devaminda ingiliz ordusunda seferberlik ilan edildigini ve ingiltere’nin avrupa’da barisi saglamak icin ne gerekiyorsa yapmaya hazir oldugunu soyledi.

    konusma sona erdiginde hitler ne dusunecegini bilemiyordu. ingilizler almanya’ya savas ilan etmemisti ama ingiliz ordusu seferberlik ilan etmisti ve alman halkina hitaben nazi partisi almanya’da yonetimde oldugu surece avrupa’da savas ortaminin bitmesinin cok zor oldugu soylenmisti.

    almanya’da kimse savasi istemiyordu. hitler’in yakinindaki generaller ve nazi partisinin uyeleri bile savasa karsi cikiyordu. savasi isteyen ve destekleyen tek kisi hitler’di ama kimse ona muhalefet etmeye cesaret edemiyordu. nazi partisinin en buyuk maddi destekcilerinden ve sponsorlarindan biri olan dunyaca unlu alman isadami fritz thyssen bile savasin ciktigi gun isvicre’ye kacmisti cunku isin sonunun iyiye gitmedigini anlamisti.

    aksam 9’da alman disisleri bakanligina giden ingiliz baskonsolos henderson almanlar’a ingilizler’in mesajini iletti. buna gore ingilizler polonya’ya verdikleri sozu tutmaya hazirdilar ve almanya en kisa zamanda polonya’daki askerlerine ateskes emri vermedigi halde almanya’ya hem ingiltere hem de fransa tarafindan savas ilan edilecekti (zaten 1 saat sonra fransizlar da cok benzer bir mesaj verdiler). almanlar bunu hala blof olarak goruyorlardi. sonuc olarak alman askerler siniri gecip polonya’daki bir cok yerlesim birimini ele gecirmislerdi ve daha once kendilerine “polonya’ya tek mermi atarsaniz aninda savas ilan ederiz” demis olan ingilizler simdi de “savasi durdurmazsaniz savas ilan ederiz” diyorlardi. almanlar bir sekilde zaman kazanip pazarliklari birkac gun uzatabilirlerse bu birkac gun icinde isi oldu bittiye getirerek cephede istediklerini alabileceklerini, bundan sonra da ingiltere’nin savas ilan etmesi icin cok gec olacagini dusunuyordu.

    hitler’in etrafindaki generaller bile almanya danzig sehrini aldigina gore savasin durdurulmasi taraftariydi ama hitler danzig’i zaten savassiz da alabilecegini dusunuyordu ve savas acmisken daha da ileri gidilmesini, polonya’nin buyuk bir bolumunun “savas tazminati” olarak alinmasini savunuyordu. hitler ayni zamanda ingiliz ve fransizlar icin “savas ilan edecek olsalardi simdiye kadar coktan etmislerdi, neyi bekliyorlar ki?” diyordu.
    2 eylul sabahinda hitler’e mesaj yollayan mussolini “savasi durdurup ingiltere ve fransa’yla masaya oturun ve ordularin bugunku bulunduklari konuma gore ulkelerin toprak paylasimi yapmasini saglayin” dedi. yani almanya’nin savasin ilk gununde kazandigi topraklar almanya’ya katilmak sartiyla savasin durdurulmasi fikri one atilmisti. italya tarafi bu konuda taraflarla masaya oturup ingiltere ve fransa’nin ikna edilmesi konusunda yardimci olabilecegini soyluyordu. hitler’in buna katilmasi mumkun degildi cunku ingiltere ve fransa’nin diplomatik kinamalardan baska bir adim atmayacagini dusunuyordu ve disardan yardim gelmedigi surece alman ordusu polonya’nin geri kalan topraklarini cok rahat yutabilirdi. kisaca hitler surekli kazandigi icin masadan bir turlu kalkamayan bir kumarbaz gibiydi ve eninde sonunda yaptiklari bir yerde patlayacakti.

    ogle saatlerinde almanlar italyanlar’a cevap yolladilar. cevapta “biz bir sekilde masaya otururuz ama dun gece fransa ve ingiltere bize ultimatom verdi ve polonya’dan tum askerlerimizi cekmemizi istediler. bu durumda bu iki ulkeyle masaya oturmamiz polonya’da kanlarini feda eden askerlerimize yapilmis bir saygisizlik olur” diyordu. hitler isi yokusa surup sucu da ingiltere ve fransa’ya atmaya niyetliydi. italyanlar ingiliz ve fransizlar’a ulasip almanya’ya ultimatom verip vermedigini sordugunda “ultimatom degil uyari verdik” cevabini aldilar. buna karsilik fransizlar italya’nin onerisine sicak bakiyordu ama ingilizler pazarliklarin baslamasi icin alman askerlerinin polonya’dan tamamen cikmasini ilk sart olarak kosuyordu. bu hitler’in istedigi bir cevapti cunku hitler bu saatten sonra kimseyle pazarlik yapmak istemiyordu ama muttefigi mussolini’nin gozunde kotu de gozukmek istemiyordu. eger mussolini’nin onerisini ingilizler geri cevirirse hitler sucu onlara atabilirdi.

    ayni saatlerde ingiltere de fransa da fokur fokur kayniyordu. iki ulkenin meclislerinde de uyeler “neden almanya’nin polonya’yi isgalini izliyoruz? neden cevap vermiyoruz? her seferinde almanya bir sekilde toprak kazaniyor, neden bir sey yapmiyoruz?” gibi sorular soruyordu. tartismalar gece gec saatlere kadar devam ediyordu. ingilizler ve fransizlar almanya’ya savas ilan etmek zorundaydi yoksa ulkede ic karisiklik cikabilirdi veya mevcut hukumetler devrilebilirdi. iki ulkede de muhalefet hizla guc kazaniyordu ve mevcut hukumetler akla karayi secme durumundaydi. 2 eylul’un aksam saatlerinde almanya’ya savas ilan edilmesi karari alindi ve savas ilan metni yazilmaya baslandi.

    3 eylul’de ingiliz baskonsolosu henderson alman disisleri bakani ribbentrop’u aradi ve ona verecegi bir mesaj oldugunu soyledi. ribbentrop savas ilaninin geldigini anlamisti ve bunu hitler’e ileten kisi olmak istemiyordu. bu yuzden “mesaji almanya baskonsolosuna iletin” dedi ve aradan cekildi. birazdan ingilizler alman buyukelcisine bir mektup verdi ve mektupta “1 eylul’de almanya’ya ilettigimiz cagri cevapsiz kaldi ve almanya polonya’daki askeri operasyonlarini ayni hizla devam ettirmektedir. bu sabah 11’e kadar almanya teklifimize cevap vermedigi halde iki ulke arasinda bir savas durumu olusacaktir” yaziyordu. kisaca almanya’ya ingiltere’ye cevap vermesi icin 2 saat verilmisti.

    alman diplomat schmidt ingilizler’in ultimatomunu hitler’e haber vermek zorundaydi cunku disisleri bakani bunu yapacak cesareti kendinde bulamiyordu. schmidt kapiyi calip hitler’in odasina girdiginde icerde hitler’i bir masada calisirken, hemen yaninda da alman disisleri bakani ribbentrop’u gordu. birazdan ikisinin gozleri de schmidt’in uzerindeydi. alman diplomat ikisini gozleriyle selamladiktan sonra yanindaki kagittaki ingiliz ultimatomunu okudu ve almanca’ya tercume etti. o ana kadar ingilizler’in blof yaptigini dusunen ve eninde sonunda ingilizler’in almanya’nin tarafina gececegini dusunen hitler tam anlamiyla sok olmustu. bir anda yuzunun rengi degismisti ve dakikalarca tek kelime bile etmeden schmidt’e bakip kalmisti. bu hitler’in o gune kadar yasadigi en buyuk soklardan biri olabilirdi. birazdan hitler disisleri bakanina dondu ve gayet yikilmis bir ses tonuyla “simdi ne olacak?” dedi. hitler’in hayatinda tek korktugu ve cekindigi ulke ingiltere’ydi ve ingiltere’nin almanya’ya savas ilan etmesi hitler’in en buyuk kabusuydu.

    ribbentrop hitler’den cekindigi icin fazla bir sey soyleyemedi ama “ingilizler bize boyle bir ultimatom verdiyse fransizlar’in benzer bir ultimatom vermesi sadece zaman meselesidir” dedi. hitler’in tum dunyasi basina yikilmisti ve ne yapacagini sasirmisti. normalde sinirlendiginde bagira cagira konusan, masasini ve duvarlari yumruklayan hitler gitmisti, yerine bos bos duvara bakan, beti benzi solmus bir hitler vardi. tarih tekerrurden ibaretti, ayni birinci dunya savasinda oldugu gibi ingiltere yine almanya’ya hic beklenmedik bir zamanda savas ilan etmisti ve almanlar yine ne yapacaklarini sasirmisti. aslina bakarsak ingiltere’nin almanya’ya savas ilan edecegi aylar onceden belliydi cunku almanya’ya uyari uzerine uyari, ultimatom uzerine ultimatom yollamislardi ama hitler bunlari hep blof olarak gormustu ve fazla dikkate almamisti.

    hitler iktidara gelmeden yillar once yazdigi unlu “kavgam” kitabinda bile “almanya’nin avrupa’da bir muttefigi varsa o da ingiltere’dir” ve “almanya’nin avrupa’daki emellerine ulasmasi ancak ingiltere’nin yardimiyla mumkundur” diyerek ingiltere’yi ne kadar ciddiye aldigini gostermisti ve hitler’e dunya’da herhangi bir ulke muttefik olarak onerilse hic dusunmeden ingiltere’yi sececegi cok acikti. buna ragmen yine hitler’in aylar boyunca ingiltere’den gelen tum ultimatom ve uyarilari blof olarak gormesi ve hicbirini dikkate almamasi da kaydadeger bir ayrinti. hitler halka konusma yaparak seslenme konusunda cok yetenekliydi ama bu yeteneginin oldugundan da iyi oldugunu dusunuyordu. oyle ki yaptigi konusmalarla alman halkinin bir kismini kandirip yonetimi ele gecirmeyi basarmisti ama bu konusmalarin yurtdisindaki etkisi yok denecek kadar azdi. halbuki kendisi ingilizler’in de konusmalarini hayranlikla takip ettigini ve onlari kisa sure icinde ikna edebilecegine inaniyordu.

    hitler’in icinde hala ufak bir umut vardi. belki de ingilizler hala blof yapiyordu. bunu anlamanin tek yolu vardi o da ingilizler’in ultimatomunu reddetmek ve sartlarini kabul etmemekti. hitler sokun etkisinden kurtulur kurtulmaz bunu yapti ve ingilizler’e rest cekti. bundan sonra rusya’dan gelen diplomatlarla gorusen hitler “yeni arkadaslariyla” yakinlasmanin yollarini arayacakti. hitler’in ruslarla olan toplantisi devam etmekteyken fransizlar’in ultimatomu da geldi. ilerleyen saatlerde avustralya, hindistan, yeni zelanda gibi ingilizler’in bazi “dostlari“ da almanya’ya teker teker savas ilaninda bulunacakti ve sonraki gunlerde buna guney afrika ve kanada da katilacakti. abd almanya’yi kinamakla beraber tarafsizligini simdilik koruyordu.

    aksam saatlerinde hitler’den alman halkina bir aciklama geldi. bu aciklamanin tonu onceki aciklamalara gore cok farkliydi. onceden ingiltere’yi kirmama konusunda cok hassas davranan hitler artik bu konuda cok daha net ifadeler kullanacakti. ingiltere’nin avrupa’daki guc olmak istediginin altini cizen hitler, almanya’nin guclenmesi karsisinda kiskanclik krizi geciren ingiltere’nin buna tepki olarak almanya’ya savas ilan ettigini soyledi. hitler’e gore almanya baris yanlisiydi ve ingiltere dunya’daki somurgelerini kaybedecegi korkusuyla hareket ediyordu. almanya ingilizler’in tehditlerine karsi boyun egmeyecekti ve birinci dunya savasindan beri almanya’ya baski uygulayan bazi guclere hakettikleri cevap verilecekti. yine hitler’e gore almanya baris dostuydu ve almanya’nin en buyuk amaci avrupa’ya barisi getirmekti. buna gore ingilizler avrupa’da baris ortami olmasini istemiyordu ve savas ortaminin olmasi ingiliz savas tuccarlarinin isine gelip onlari zengin ediyordu. kisaca hitler birkac gun once ingiltere’yi savunup tum sucu polonya’ya attigi gibi simdi de tum sucu ingiltere’ye atmisti.

    bundan sonra hitler alman generallerle konustu ve bazi savas direktiflerini iletti. ingiltere ve fransa almanya’ya savas ilan etmisti ama henuz cephede bu ulkeler arasinda bir carpisma yasanmamisti. hitler’in yeni direktiflerine gore fransa sinirindaki alman askerleri fransa’nin saldiriya gecmesini bekleyecekti ve simdilik savunma pozisyonu alacakti. bu bolgedeki alman ucaklar da simdilik sadece kesif ucuslari yapacakti ve kimseye ates acmayacakti. alman donanmasi ingiliz donanmasiyla karsi karsiya kaldiginda eger ingilizler fazla yakinlasirsa onlara ates acacakti ama karada veya havada ingiltere’ye saldiri olmayacakti. kisaca hitler almanya’nin bati cephesinde savunma pozisyonu alip beklemeye koyulmasini emretmisti ve ingiltere ve fransa her ne kadar kendisine savas ilan etse de icinde hala islerin cepheye gitmeden cozulecegine dair bir umut vardi. polonya cephesinde saldirilarin hizi ve siddeti arttirilacakti ve bu cephede is en kisa surede bitirildikten sonra buradaki fazlalik askerler bati cephesine aktarilacakti.

    3 eylul’u 4 eylul’e baglayan gece hitler trene binip polonya’ya dogru yola cikti. hitler’in amaci catismalarin henuz bittigi bolgeleri denetleyip askerlere “ben de sizinle beraber cephedeyim” mesaji vermekti. ayni saatlerde ingiliz ucaklari almanya semalarinda kesif ucuslari yapti ve alman halkinin okumasi icin gokyuzunden alman sokaklarina milyonlarca bildiri yagdi.

    ingilizler hitler’e savas ilaninin gercek oldugunu gostermek istiyordu. bu yuzden bombalarla yuklu 12 ingiliz savas ucagi kuzey denizine dogru yol aldi ve buradaki alman donanma filosuna saldiri duzenlendi. alman gemiler 3 isabet almisti ama sans eseri bombalardan hicbiri patlamamisti. saldiriyi duzenleyen 12 ucaktan yarisi alman ucaksavarlar tarafindan dusurulmustu. bu durumda ingiltere almanya’ya pek zarar vermeyi basaramamisti ama en azindan savasta ciddi olduklari mesajini almanya’ya iletmis oluyorlardi.

    5 eylul’de polonya’da yaralanip almanya’ya tedavi icin gonderilmek uzere bir tren istasyonuna getirilen yuzlerce yarali alman askerini ziyaret eden hitler bu askerlere kisa bir konusma yapti ve kendisinin askerlerle beraber gogus goguse cephede oldugunu soyledi. hitler 2 gundur polonya’daydi ama catismalarin oldugu bolgelerden uzak tutuluyordu. bir sehir almanlar tarafindan ele gecirilip dusman unsurlarindan temizlendikten sonra hitler oraya arabasiyla gidip askerleri denetliyordu.

    6 ve 7 eylul tarihlerinde almanya polonya’yi buyuk olcude ele gecirmisti ve polonya askerleri cok agir kayiplar vererek geri cekilmek zorunda kalmisti. bati cephesinde simdilik ufak tefek hava saldirilari disinda sessizlik vardi ve hitler yeniden eski dusuncelerine geri donmeye baslamisti, yani ingilizler’in blof yaptigini dusunmeye baslamisti. hitler bati cephesindeki askerlerin dikkatli olmasini, provokasyondan uzak durmasini, kendilerine ates acilmadikca kimseye ates acmamasini istedi ve kuzey denizindeki alman donanmasinin ingiliz gemilerine nadiren de olsa ates acabilecegini ama fransizlar’a ates acilmamasi gerektigini cunku su ana kadar fransizlar’in almanlar’a tek mermi bile atmadigini soyledi.

    hitler 4 eylul’den beri polonya’daydi ve surekli askerleri ziyaret ederek denetliyor ve bazi askerlere konusmalar yapiyordu ama alman halki bu tarihten beri kendisini ne gormus ne de sesini duymustu. alman halki arasinda savasi destekleyenlerin orani yok denecek kadar azdi ve hitler’in halkin karsisina cikacak yuzu yoktu. bu yuzden askerlerin arasinda saklanip kendisini cephede kahramanca savasiyormus gibi gostermeyi tercih ediyordu. 13 eylul’de almanlar’in birkac gun once ele gecirdigi lodz sehrine giden hitler burayi arabayla turlayip sehrin bazi tarihi mekanlarini ziyaret etti. kendisi “fethedilen” sehirleri zafer kazanmis bir komutan edasiyla dolasiyordu ve gunlerdir uzerinden neredeyse hic cikartmadigi gri askeri uniformasi yine uzerindeydi.

    16 eylul itibariyle polonya’nin onemli bir kismi almanlar’in eline gecmisti. ulkenin baskenti varsova kusatma altindaydi ve birkac gun icinde dusmesi bekleniyordu. alman ucaklar sehre bir yandan bomba yagdirirken bir yandan da brosur dagitarak askerlerin ve halkin silah birakmasini istiyorlardi. varsova’da asker sivil demeden herkes silahlanmisti ve direnise katilmisti. her sokakta barikat kuruluydu ve siperler kaziliydi. alman ordusu sehre bir turlu giremiyordu. hitler polonyalilar sivil halki silahlandirip cepheye surdugu icin polonyalilar’in savas sucu isledigini soyluyordu ama sivil hedefleri bombalamaktan da cekinmiyordu. aslinda savasin ilk gunlerinde alman ucaklar sivil hedefleri bombalamama konusunda daha hassasti ama gunler gectikte bu hassasiyet zamanla ortadan kaybolmustu.

    yine 16 eylul tarihinde japonya ile rusya arasindaki catismalar sona ermisti ve iki taraf masaya oturup antlasma imzalamisti. bunu firsat bilen rusya 17 eylul’de hic vakit kaybetmeden polonya’ya dogu tarafindan saldirdi. daha once almanya ve rusya arasinda imzalanan saldirmazlik paktinin gizli bir maddesine gore polonya bu iki ulke arasinda paylasilacakti ve rusya pastadan kendisine ayrilan payi almak icin harekete gecmisti. ote yandan almanlar pastanin kendilerine dusen payi buyuk olcude almisti bile. hitler bir yandan rusya’nin polonya’dan fazlaca toprak almasindan cekiniyordu, bir yandan da seviniyordu cunku simdi ingiltere’nin rusya’ya da savas ilan etmesi gerekiyordu, zira polonya hala ingiltere’nin muttefigiydi. gunun sonunda hitler’in beklentisi bosa cikti ve ingiltere rusya’ya savas ilan etmek bir yana ultimatom bile vermedi.

    polonya yonetimi gizlice romanya’ya kacip siginmisti ama varsova’da catismalar hala sokak sokak devam ediyordu. almanlar her sokagi ele gecirmek icin saatlerce, bazen gunlerce catismak zorunda kaliyordu ve iki taraf da binlerce kayip vermisti. 19 eylul’de uzun zaman sonra ilk kez alman halkina radyodan yayinlanan bir konusma yapan hitler “18 gun gibi kisa bir sure icinde polonya’nin tamamini ele gecirmis bulunuyoruz ve operasyon basariyla sonuclanmistir” dedi ama catismalar hala devam ediyordu. ayin 17’sinden beri polonya’da rusya ve almanya birlikte hareket ediyordu ve elde edilecek zaferde iki ulkeye de pay cikacakti. hitler bunu istemedigi icin savas 18’inde bitmis de rusya savas bittikten sonra polonya’ya girmis gibi bir hava yaratmaya calisiyordu.

    hitler’in yaptigi konusmada birinci dunya savasi sonasi kurulan polonya devletinin varligi bile sorgulaniyordu ve “yuzyillarca boyunca alman uygarligi, alman disiplini ve alman kulturuyle yogrulup medenilesen bu topraklarda polonya devletinin hicbir hakki yoktur. bu topraklar polonyalilar’a birakilirsa eski barbar gunlerine donmesi 50 yil bile surmeyecektir. polonyalilar yillarin alman geleneginin sonucu olan bu topraklarin meyvesini yemeye yetkili degildir” seklinde kendince tespitlerde bulunuyordu. hitler konusmasinin bir bolumunde “almanya’ya 10 sene once tasinmis olan bir polonyali yahudi’yi sinirdisi etsek tum dunya agliyor ama polonya’da yuzlerce yildir yasayan binlerce alman sinirdisi edilince kimsenin sesi cikmiyor?” diyerek olayi yavas yavas yahudi meselesine baglamaya da baslamisti.

    hitler savas baslamadan once polonya’dan sadece almanlar’in cogunlukta oldugu danzig sehrini istedigini, polonya’nin kuzey denizine rahatca ulasabilmesi icin danzig sehrindeki limanin kontrolunu polonya’ya vermeye hazir oldugunu, pazarliklarda her turlu kolayligin yapildigini ve her turlu tavizin verildigini ama polonya’nin pazarlik masasina oturmaya bile yanasmadigini, kendisinin 2 gun berlin’de oturup polonyalilar’in pazarlik masasina oturmasini bekledigini, polonya’nin arkasinda ingiltere’nin garantileri olmasa coktan masaya oturacagini, simdi sadece danzig’i degil tum ulkeyi kaybettiklerini soyledi. konusmanin bundan sonraki bolumunde giydirilme sirasi ingiltere’deydi.

    hitler “tabi ki polonya tek basina bize karsi savas acmaya veya bize karsi direnc gostermeye cesaret edemezdi. birileri perde arkasindan polonya’ya garantiler vererek onlari gaza getirdi ve savasmalari icin polonyalilari cepheye surdu. ingilizler polonya’ya her turlu destegi verme sozu vermisti ve gerekirse ingiliz askerleri polonya’yi korumak icin yola cikacakti ama sonunda ne oldu? ingilizler izlerken biz 18 gun icinde onlarin garanti altina aldigi topraklari ele gecirdik. polonyalilar kandirilmanin cezasini oduyorlar” diyerek olaylarin asil sorumlusunun polonya’ya her turlu garantiyi verip sonra aradan cekilen ingiltere oldugunu ima etmeye basladi.

    22 eylul’de varsova civarinda devam eden carpismalarda alman generallerden freiherr von fritsch hayatini kaybetmisti. bu general yillar once hitler’e muhalefet eden ve bu yuzden gorevi degistirilen subaylardan biriydi. hitler’e olum haberi getirildiginde pek tepki vermedi ve oldukca duygusuz bir sekilde “keske onu cepheye surmeseydim” dedi. alman halkina gunler onceden “savas bitti” denilmis olmasina ragmen savas tum hiziyla devam ediyordu ve varsova sehri hala dusmus degildi. bu arada polonyali askerler bazi bolgelerden geri cekilirken orada yasayan etnik almanlar’i katletmeye baslamisti ve bu olay hitler’i cok sinirlendirmisti. artik almanlar da ayni sekilde karsilik verecekti ve savas ucaklari bombardiman yaparken eskisi kadar dikkatli olmayacakti. tabi ki hitler polonya tarafinin yaptigi katliamlari dunya’ya 1’e 10 katarak anlatacakti.

    25 eylul tarihinde henuz varsova dusmemisti ve hitler polonya’nin gelecegine dair bir karar verememisti. polonya’da almanya’ya bagli kukla bir yonetim kurulabilirdi, ulkenin topraklari tamamen almanya’ya katilabilirdi veya rusya ile beraber ortak bir cozum gelistirilebilirdi. bununla beraber almanya polonya’nin bir kismini topraklarina katip geri kalanini ingilizler’e karsi pazarlik maddesi olarak kullanabilirdi. almanya’nin onunde bir cok secenek vardi ama ilk hedef bir turlu dusmeyen varsova’yi ele gecirmekti. almanlar savasa oldukca hizli baslayip kisa sure icinde varsova kapilarina kadar dayanmisti ama sehir bir turlu dusmuyordu. polonya yonetimi sehri ve ulkeyi coktan terk etmisti ama cephede hala cok sayida asker ve sivil canla basla direnmeye devam ediyordu. bundan sonra kuzey denizindeki ingiliz gemilerine duzenlenen saldirilar arttirilacakti. askeri gemilerle beraber ticari gemiler ve yuk gemileri de saldiri kapsami altindaydi.

    26 eylul itibariyle ingilizler’de bir fikir degisikligi gozlemlenebiliyordu. polonya artik kaybedilmisti ve ozellikle rusya da savasa dahil oldugu icin bir daha geri kazanilmasi imkansiza yakindi. ingiltere’nin bu saatten sonra almanya’ya saldirarak kazanabilecegi fazla bir sey yoktu ama kaybedebilecegi cok sey vardi. hitler bu durumu anlamisti ve israrla “ingilizler 3 yil savasmak istiyorsa 3 yil, 5 yil savasmak istiyorsa 5 yil, 10 yil savasmak istiyorsa 10 yil savasmaya haziriz ama savasin sonunda geriye bir ingiltere kalir mi bilemiyorum. ingiltere’nin garanti verdigi 36 milyon nufuslu polonya’nin bize karsi sadece 18 gun dayanabilmis olmasi ingilizler’e bir sey anlatmalidir” diyordu.

    ingilizler hitler’le resmi yollardan gorusmeyi kabul etmiyordu ama iki ulkenin ortak dostu olan dahlerus hala iki taraf arasinda gayriresmi arabuluculuk yapiyordu. dahlerus 26 eylul tarihinde hitler’i ziyaret ettiginde hitler kendisine “ingilizler polonya’nin en azindan bir kismini kurtarmak ve avrupa’da barisi kalici kilmak istiyorlarsa bu konuda ciddi olduklarini bize gostermek zorundalar. en basta ingiltere’nin hedefi polonya’yi korumakti ama simdi almanya’daki rejimi degistirmekten soz ediyorlar. ingilizler’in avrupa’ya baris getirme konusunda samimi olduguna ikna olmus degiliz ve bu konuda gorusmeler bir an once baslamalidir” demisti. tabi ki hitler’in ingiltere’yle masaya oturmasinin ilk sarti polonya’da o ana kadar elde edilen topraklarin tamaminin veya onemli bir kisminin almanya’da kalmasiydi. ingiltere polonya’yi savas oncesi sinirlara tasimak istiyordu ama buna ne almanya ne de rusya’nin izin vermeyecegi cok acikti.

    hitler bundan sonra almanya’nin batisindaki tum ulkelere (hollanda, belcika, luksemburg, fransa, ingiltere) kendi topraklarinda gozu olmadigini soyleyerek bu ulkeler almanya’ya saldirmadigi halde hicbirine saldirmama garantisi verdi. almanya bu ulkelerle saldirmazlik antlasmasi imzalayip ulkelerin bugunku sinirlarini garanti altina almaya hazir oldugunu belirtmisti ama dogu ve guney sinirindaki ulkelerle ilgili hicbir soz vermemisti.

    27 eylul’de hitler generalleriyle goruserek gizli bir karar aldi. ingilizler 12 kasim’a kadar barisa yanasmazsa ingiltere’ye gozdagi vermek icin once hollanda, belcika ve luksemburg’a sonra da fransa’ya saldirilacakti. ingiltere’nin topraklarina saldiri duzenlenmeyecekti cunku hitler onlari hala gelecek icin potansiyel bir muttefik olarak gormeye devam ediyordu. hitler’in son karari cok riskli bir hareketti ve hitler’in sonunu getirebilirdi (getirdi de). bugune kadar ingiltere ve fransa kendisine savas ilan etmisti ama cephede neredeyse hic mermi atilmamisti. statukonun bu sekilde devam etmesi bir sure sonra masaya oturulabilecegine isaretti ama hitler’in batidaki komsularina saldirmasi demek gemileri ve kopruleri tamamen yakmasi anlamina geliyordu.

    ertesi gun rusya ile almanya polonya’nin paylasimi icin masaya oturdugunda rus tarafi litvanya’yi isteyince pazarliklar zora girdi. rusya polonya’da ufak bir topak parcasi haric geri kalan heryeri almanya’ya birakmayi kabul ediyordu ama kuzeydogudaki ufak baltik ulkelerinin tamamini kendine kapatmak istiyordu. pazarliklar biraz uzasa da sonunda hitler’in onay vermesiyle antlasma imzalandi ve iki taraf da antlasmadan istedigini aldi. hatta almanya’nin uydu devleti haline gelen slovakya’ya bile polonya’dan toprak verilmisti. artik polonya devletinin yeniden dogmasi imkansizlasmisti ve ingiltere’nin pazarliktaki eli epeyce zayiflamisti. savas burada bitebilirdi ama hitler hala bati ulkelerine bir “ders” vermek istiyordu.

    eylulun son gunu varsova’nin dustugu ve alman askerlerinin sehirde “temizlige” basladigi haberi geldiginde hitler bir cocuk gibi sevindi. varsova fethini kutlamak icin almanya’nin her yerinde sonraki bir hafta boyunca oglen 12 ile 1 arasi kiliselerde canlar calacakti. daha sonra 5 ekim’de varsova’ya giden gri uniformali hitler burada arabayla resmi gecit yaparak “zaferini” kutladi. savasin basindan beri halkin karsisina 2 defa cikmaya cesaret edebilen, mecliste de sadece 1 kere gozuken hitler artik zafer kazanmanin sarhosluguyla ozguven kazanmisti ve meclise gidip konusma yapmak icin hazirliklara baslamisti. hitler meclisteki konusmasinda “ingiltere polonya’yi korumak icin bize savas ilan etti ve artik polonya diye bir ulke yok. bu durumda bu anlamsiz savasi devam ettirmeye gerek de yok” diyerek ingilizler’le masaya oturmaya hazir oldugunu yineledi.

    ingilizler’in hitler’le masaya oturmak gibi bir niyeti kalmamisti. diplomasi tukeneli haftalar olmustu ve artik ingilizler’in aklinda hitler’i cezalandirip alman halkini hitler rejiminden kurtarmak vardi. churchill yaptigi konusmalarda israrla “elleri kanli hitler rejimiyle masaya oturmamiz mumkun degil. bu savasi hitler baslatti ama biz bitirecegiz. savasin ne zaman bittigine biz karar verecegiz ve savas bittiginde hitler ortadan kalkmis olacak” seklinde ifadeler kullaniyordu. artik polonya ingiltere’nin umurunda degildi ve ingiltere’nin hedefi ne olursa olsun almanya’daki hitler rejimini degistirmekti. hitler bunu anlamakta zorlaniyordu ve israrla hala ingiltere ile almanya’nin eninde sonunda muttefik olacagini soylemeye devam ediyordu.

    hitler 6 ekim’deki konusmasinda bol bol demagoji yapti. ornegin “avrupa’da benim kadar barisi seven ikinci bir lider yoktur. baris yanlisi olmam, barisi cok sevmem bazi ingiliz gazeteciler tarafindan korkaklik olarak nitelendirilmis. birinci dunya savasinda cephedeydim, polonya savasinda da savasin gectigi yerleri teker teker gezme ve olanlari gorme firsatim oldu. savasin ne kadar kanli, ne kadar aci, ne kadar yikici oldugunu benden daha iyi kimse bilemez. savas mecbur kalinmadikca yapilmamasi gereken bir seydir. biz savastan korkmuyoruz, gerekirse yillarca savasiriz ama ilk hedefimiz avrupa’da barisi muhafaza etmektir. bu korkaklik veya zayiflik olarak algilanmamalidir.” birden bire hitler baris havarisi kesilmisti ama ingilizler’in bu laflara karni toktu.

    hitler 6 ekim’deki konusmasindan sonra 3 gun bekledi ve 9 ekim itibariyle ingilizler’den hala bir cevap gelmeyince sabrini kaybetmeye basladi. 9 ekim’de generallere iletilmek uzere bir mektup yazan hitler belcika, hollanda ve luksemburg’un isgali icin hazirliklarin bir an once baslamasi icin emir verdi. her ne kadar almanya ile bu uc ulke arasinda saldirmazlik pakti olsa ve birkac gun once kendisi bu ulkelere sozlu garanti vermis olsa da bu uc ulke de sirf ingiltere’ye gozdagi vermek ve masaya oturmaya zorlamak icin isgal edilecekti. 10 ekim’de hitler generalleriyle ve bakanlariyla bir araya gelip bati avrupa’ya saldirma fikrini sozlu olarak yineleyince beklediginden cok daha buyuk bir muhalefetle karsilasti. hicbir alman general kis sartlarinda yeni bir cephe acmak istemiyordu ve alman ordusu boyle bir operasyona hazir degildi. bir cok general dejavu yasiyordu cunku birinci dunya savasinda ayni hatayi yapan almanya cezasini maglubiyetle odemisti.

    12 ekim’de ingiltere gunlerce suren bekleyisten sonra hitler’in baris cagrisina cevap verdi. ingilizler “almanya verdigi sozleri birer birer eziyorken alman tarafiyla herhangi bir antlasma imzalamak vakit kaybidir cunku bugun imzaladiklari antlasmayi yarin yirtip atmayacaklarinin hicbir garantisi yok. polonya ve cekoslovakya’da yikima sebep olan almanlar bu yikimlari onarmadan, polonya’ya ait olan topraklari geri vermeden hitler rejimiyle masaya oturmamiz mumkun olmamakla beraber bugunden itibaren ingiltere’nin hedefi hitler rejimini sonsuza kadar geri gelmeyecek sekilde ortadan kaldirmaktir” diyordu. yani ingilizler’le almanya’nin anlasmasina olanak yoktu. ingilizler lafa degil icraate bakiyordu ve almanlar’in icraati pek de baris yanlisi olduklarini gostermiyordu.

    hitler bu gelismeyi “biz baris istiyoruz ama ingilizler baris istemiyor” seklinde yorumlamaya devam edecekti ve yasanacak olaylardan dolayi kendisini sorumlu tutmayacakti. hitler’in siklikla kullandigi taktiklerden biri masa basinda sacma sapan isteklerde bulunmak, bu istekler kabul edilmeyince de karsi tarafin baris istemedigini soyleyip cikan savastan karsi tarafi sorumlu tutmak vardi.

    yine 12 ekim’de polonya’nin bir kismini alman topraklarina katan, bir kismini da uydu devleti ilan eden hitler buraya dr. frank adli kisiyi general-vali olarak atadi ve polonya’da o gunden sonra gecerli olacak kanunlari belirlemeye basladi. bu hareket almanya’nin polonya uzerindeki emellerinin epeyce kalici oldugunu gosteriyordu ve almanya’nin savasta kazandigi topraklari geri vermeye hic de niyetinin olmadiginin kaniti niteligindeydi. ingilizler ve fransizlar almanya’ya gunler onceden savas ilan etmelerine ragmen cephede iki taraf arasinda yok denecek kadar az catisma yasanmisti ve bati cephesinde isler sakin gidiyordu.

    alman ordusunun bazi unsurlariyla ss tugaylari polonya’da “temizlige” yani katliama baslamisti. muhalif veya direnisci oldugundan suphelenilen polonyalilar yargilanmadan ya infaz ediliyordu ya da toplama kampina atiliyordu. bu arada polonya’daki yahudu nufusun da isleri giderek zorlasiyor ve bunlara uygulanan baskilar giderek artiyordu. hitler yaptigi konusmalarda bu katliamlara hic deginmiyor, adeta uc maymunu oynuyordu. kirik camlar gecesinden beri naziler’in isledigi tum katliamlarda hitler ortalikta gozukmuyordu ve sanki olay hic yasanmamis gibi davraniyordu. halbuki o donemde benzer diktator rejimler bu tur katliamlara imza attiginda katliamdan ovunerek bahsediyordu ve katliami neden gerceklestirdigini cesitli sebepler one surerek ballandira ballandira anlatiyordu. hitler yaptigi katliamlarin insanlikdisi ve kotu oldugunu icten ice biliyordu ve kendisine bunu yakistiramiyordu. bu yuzden katliam zamanlarinda gozlerden uzak duruyordu ve sessizlige gomuluyordu.

    polonya’da sadece muhalifler ve nazi karsitlari degil biraz guc sahibi olan ve tehdit olarak gorulen herkes kursuna dizilecekti veya kampa kapatilacakti. bunlar icinde belli bir rakamin uzerinde malvarligina sahip olan burjuva kesim ve eski devlette ust duzey gorev yapmis olan memurlar da mevcuttu. hitler polonya’daki alman rejimine en ufak bir tehdit bile gelmesini istmemiyordu ve bu konuda oldukca paranoyak davraniyordu.

    14 ekim’de ingilizler’e ait royal oak gemisi demirliyken alman denizaltilar tarafindan saldiriya ugrayip batmisti. saldirida 800’e yakin ingiliz askeri hayatini kaybederken 400 kadari canli olarak kurtarilabilmisti. bu savasin basindan beri ingiltere’nin verdigi en buyuk kayipti. alman donanmasi kayip vermeden olay yerinden geri cekilmeyi basarmisti. bundan 4 gun sonra, yani 18 ekim’de hitler artik fransiz savas gemilerinin de hedef alinabilecegini, fransa’ya saldirmak icin gerekirse belcika ve luksemburg topraklarinin us olarak kullanilabilecegini soyleyen bir karara imza atti. ayni kararda alman savas ucaklarinin fransiz topraklarinda kesif ucusu yapabilecegi ama kendilerine ates acilmadigi surece kimseye ates acmamalari gerektigi geciyordu.

    27 ekim’de alman generalleri misafir eden hitler ordunun durumunu sordu ve bati avrupa’yi isgal etmek icin ordunun henuz hazir olmadigini, hazirliklarin en az bir ay daha surecegini ogrendiginde pek memnun olmadi ve hazirliklarin 2 hafta icinde bitirilmesini soyledi. avrupa’da havalar coktan sogumaya baslamisti ve kasimin ortasina dogru kar yagislarinin baslamasi bekleniyordu (hatta daglik kesimlerde kar yagisi baslamisti bile). hitler’in tum baskilarina ragmen generaller ordunun 2 haftada hazir hale gelmesinin imkansiza yakin oldugunu belirtmeye devam ettiler. hitler avrupa’nin isgali bir an once baslamazsa 1940’in ilkbaharina kadar sarkacagini biliyordu.

    bu gorusmeden 1 hafta kadar sonra, 5 kasim’da hitler’le bir araya gelen alman generallerden brauchitsch diger generallerin de ayni fikirde oldugunu soyleyerek alman ordusunun bati cephesinde savasmak icin hazir olmadigini yineledi. hitler sinirden renkten renge girdi ve generalleri beceriksizlikle sucladi ve vatana ihanet eden generallerin idam edilebilecegini ustu kapali bir sekilde ima etti. generaller geri adim atmisti ve savas hazirliklarina hiz verilmisti.

    ayni gunlerde hitler’in yaptigi konusmalar ingiltere’ye ve ingilizler’e giydirmekle gececekti. mesela hitler konusmalarinin birinde “ingilizler kendilerini avrupa’daki kulturun oncusu ve lideri olarak goruyorlar. halbuki tarihsel olarak baktigimizda ingilizler’in dilinde daha kultur diye bir kelime yokken alman halkinin bir kulturu mevcuttu. son 6 yilda almanya’nin dunya kulturune yaptigi katki ingilizler’in 100 yilda yaptigi katkidan daha fazladir ve sirf beethoven’in muzige yaptigi katki gelmis gecmis tum ingiliz muzisyenlerin toplamindan daha fazladir.” hitler ingiltere’ye karsi olan laf dalaslarinda iyiyce seviyesini kaybediyor ve cocuklasiyordu.

    bu arada 8 kasim’da munih’te hitler’e bombali bir suikast girisimi olmustu ve hitler bu saldiridan yara almadan kurtulmustu. bircoklari hitler’in magduriyet yaratmak ve kendini bir kahraman gibi gostermek icin bu saldiriyi onceden planladigini dusunuyordu ve bu konudaki tartismalar bugun bile devam etmektedir. hitler olaydan sonra “tanri boyle bir saldiridan canli cikmami sagladigina gore gercekten de beni secmis olmali” seklinde sozler edecekti. tesaduf mudur bilinmez ama ayni gun ingiliz savas ucaklari da munih’i bombalamisti ama bombardiman hitler’den uzak bir bolgede gerceklesmisti.

    birkac gun icinde on binlerce alman askeri belcika ve hollanda sinirina yigilmisti ve bu iki ulke de olanlari gorebiliyordu. iki ulkenin de kraliyet ailesi hitler’e mektup yazarak “savas istemediklerini ve baris icin ne gerekiyorsa yapmaya hazir olduklarini” belirttiler. hava durumu beklenenden daha hizli bir sekilde kotulesmeye baslayinca hitler alman ordusuna birkac gunlugune operasyonu erteleme emri verdi ve bunun asil sebebi hollanda ve belcika’dan aldigi mektupmus gibi davrandi. 15 kasim’da belcika ve hollanda’nin kraliyet ailesi almanya’ya davet edilecekti ve masaya oturulacakti.hitler’in bunlarla anlasmaya hicbir niyeti yoktu ama bir sekilde havalar duzelene kadar oyalama taktigi uyguluyordu.

    ayni gece alman saldirisi baslayacakti ama hitler saldiriyi yeniden ertelemisti. gunlerdir alman ordusunun manevralari sinirin karsi tarafindan gorulebiliyordu ve hollanda ile belcika ordulari savunma pozisyonu alip her turlu onlemi gerceklestirmisti. hitler surpriz elementini kaybetmisti ve saldiriyi kimsenin beklemedigi bir anda baslatabilmek icin ileri bir tarihe ertelemisti. 20 kasim’da yeni bir karar imzalayan hitler “orduya saldirma emri vermiyorum ama her an saldiriya hazir olmalari emrini veriyorum” diyecekti ve hazirliklarin bir an once bitirilmesini isteyecekti.

    bundan sonraki birkac ayda hitler’in psikolojik savasi basliyordu. alman ordusuna defalarca hollanda ve belcika’yi isgal etme emri veren hitler her seferinde emri son dakikada geri cekecekti. bir sure sonra bati avrupalilar buna alisip “hitler’in bize saldirmaya niyeti yok” seklinde dusunmeye baslayip yelkenleri suya indirince asil saldiri baslayacakti. o siralarda hitler’i asiri derecede rahatsiz eden bir baska detay vardi. sokaktaki siradan alman vatandasindan tutun da alman ordusunu yoneten generallere kadar kimsenin savasmaya niyeti yoktu ve herkes savasin cikmamasi icin herseyi agirdan aliyordu. ulkede savasmaya hevesli olan tek kisi hitler’di ve en yakinlari bile kendisine muhalefet etmekten cekinseler de gosterdikleri enerji onu memnun etmiyordu. hitler ulkede kimsenin savas konusunda kendisiyle ayni fikirde olmadigini bildigi icin rahatsizligini gizlemiyordu.

    hitler korkakca davrandigini dusundugu generallerine “versay antlasmasini yirtip attigimda tum dunya’nin bize savas ilan edecegini soylediniz ama kimse kilini bile kipirdatamadi. fransa sinirine asker yigdigimizda yine kimse sesini cikartamadi. avusturya ve cekoslovakya’yi topraklarimiza kattigimizda dunya izlemekle yetindi. polonya’yi da ele gecirdik ve yine kimse bir sey yapamadi. ingiltere ve fransa’dan korkmayi birakin, bize karsi hicbir sey yapamazlar. bugune kadar ne dediysem hakli cikdigim gibi yine hakli cikacagim” diyordu. kisa zaman oncesine kadar generallerine “ingiltere asla bize savas ilan etmez, edemez” diyen hitler simdi de “ingiltere ve fransa 1919’da biten dunya savasindan beri ordularini modernize etmediler. eski savastan kalma silahlarla bizi yenmeleri mumkun degil” hikayesini anlatmaya baslamisti.

    29 kasim’da hitler tarafindan imzalanan bir kararname ile ingiltere’nin ekonomisinin cokertilmesi icin ne gerekirse yapilmasi soyleniyordu. alman ordusuna ingiliz ticaret gemilerini, ingiliz kargo ucaklarini, ingiltere’nin cesitli kitalardaki somurgelerini ve ingiltere’nin altyapisini her firsatta vurma emri verilmisti. ayni zamanda ingiltere’ye ait limanlar, havaalanlari, tren istasyonlari ve uretim fabrikalari da vurulacak hedefler arasindaydi. ayrica alman donanmasi ingiltere’nin etrafini denizden sararak ulkeyi abluka altina alacakti. hitler ingiliz ekonomisini cokerterek ingiliz hukumetini dusurebilecegini, yeni gelecek olan hukumeti de kendisiyle anlasma konusunda ikna edebilecegini dusunmeye baslamisti. dunya’nin yarisini somurge altinda tutan ve okyanus otesinde de abd gibi guclu bir muttefigi bulunan ingiltere’nin ablukaya alinmasi veya ekonomik olarak cokertilmesi cok zordu ve iki ulke arasindaki ekonomik savasta ilk cokecek olanin almanya olacagi cok acikti.

    aralik ayinda rusya finlandiya’ya saldirmisti ve hem almanya hem de rusya ile savasi goze alamayan bati dunyasi bunu izlemekten baska bir sey yapamamisti. finlandiya son care olarak almanya’dan yardim istediyse de hitler birkac ay once kendisiyle saldirmazlik antlasmasi imzalamayi reddeden bu ulkeye yardim eli uzatmayi reddetti ve rusya finlandiya’da ne yaparsa yapsin finler’i kendi hallerine birakacagini soyledi.

    aslinda almanya’da gucu ele gecirdigi gunden beri surekli rusya’ya laf sokan ve almanya’yi komunizm karsisinda avrupa’nin koruyucu melegi olarak goren hitler rusya ile savasmak icin can atiyordu ve finlandiya konusu ona yillardir dort gozle bekledigi bahaneyi sagliyordu ama bati cephesinde ingiltere’nin almanya’ya savas ilan etmis olmasi onun icin herseyi bozuyordu. “ingiltere meselesi” halledilmeden alman ordusunun baska bir konuya odaklanmasi mumkun degildi.

    18 aralik 1939’da ingiliz ve alman savas ucaklari almanya’nin kuzeyinde karsi karsiya geldi. tarihcilerin heligoland bight carpismasi adini verdigi olayda saldiriya gecen 22 ingiliz savas ucagina karsilik savunma yapan 44 alman savas ucagi vardi. carpismada ingilizler’in 22 ucagindan 12 tanesi dusuruldu ve 3 ucak da ciddi sekilde tahribat gordu. alman tarafi 3 ucak kaybetmisti ve 6 ucak da tahrip edilmisti. ingilizler 50’den fazla pilot kaybederken almanlar 3 pilot kaybetmisti. bu carpisma almanlar’in zaferiyle bitmis gibiydi ve bundan sonra ingiliz savas ucaklari gunduz gozuyle almanya’ya hava saldirisi duzenlememe karari aldilar. bu almanya ile ingiltere arasinda 1939’da yasanan son buyuk catismaydi.

    1940 yilina girilirken alman halkinin yilbasini kutlamak icin kursuye cikan hitler uzunca bir konusma yapti ve avrupali devletlere yuklendi. hitler konusmasinda almanya’nin bin yillik uykudan uyanarak zincirlerini kirdigini, alman halkinin hakettiklerini geri almaya basladigini ve bu ugurda kimsenin hakkinin yenmedigini, guc kaybeden ve artik almanlar’i kolelestiremeyecegini anlayan batili ulkelerin panikledigini, yahudi destekli kapitalizmin almanya ve dostlarini surekli tehdit ettigini soyledi. ilginctir ki hitler’in her yil yaptigi yilbasi konusmalarinda “yahudi destekli kapitalizm” yerine “yahudi destekli komunizm” ifadesi geciyordu ama artik isler degismis gibiydi. hitler artik degismisti, kendisi 2 hafta once stalin’in dogumgununu kutlamak icin hususi telgraf bile yollamisti.

    almanya’nin ne kadar baris yanlisi ve sevdalisi oldugundan bahsederek konusmasina devam eden hitler ingiltere ve fransa’nin avrupa’da yeni bir savas baslatabilmek icin 20 yildir geceli gunduzlu cabaladigini, polonya’yi almanya’ya saldirma konusunda bu ulkelerin cesaretlendirdigini, almanya’nin sabirli bir sekilde baris icin cabalarken bu cabalarin sonucsuz kaldigini, cikan savasa ragmen almanya’nin hala barisa hazir oldugunu ve savas daha da buyumeden bitirilmesi gerektigini soyledi. hitler kendisini bir baris kelebegi, batili gucleri ise savasmaya can atan katiller olarak gosteriyordu ve sanki almanya polonya’ya degil de polonya almanya’ya saldirmis gibi davraniyordu.

    hitler cikan savastan dolayi dunya’ya silah satan yahudi isadamlarini sucluyordu ve savastan en karli cikan grubun bunlar oldugunu soyluyordu. almanya’da ve almanya’nin isgal ettigi topraklarda yasayan yahudiler icin isler giderek zorlasiyordu ve onlari rehine olarak tuttugunu dusunen hitler bircogunu calisma kampina veya olume gondermisti.

    3 ocak’ta hitler’i cok kizdiran bir mektup geldi. mektubun geldigi yer ne ingiltere ne de fransa’ydi. mektubu kaleme alan hitler’in her firsatta ove ove bitiremedigi italyan lider mussolini’ydi. mussolini hitler’den “polonya’ya topraklarinin en azindan bir kismini geri vermesini, batidaki ulkelere asla saldirmamasini, temposu zaten yavaslamis olan savasi yeniden kozlamamasini” istiyordu ve “rusya bir numarali dusmanken neden simdi aranizda su sizmiyor?” sorusunu soruyordu. bu mektubu okuyunca kuplere binen hitler normalde mussolini’nin her yazdigi mektuba 24 saat icinde cevap vermesine ragmen bu mektuba en azindan simdilik hicbir cevap vermemeyi secti.

    bati cephesinde ekim’de baslamasi gereken belcika ve hollanda’nin isgali hala baslayamamisti ve kis beklendiginden de sert gectigi icin en azindan mart ayina kadar ertelenmisti. hitler yine de arada sirada “saldiri” emri verip son dakikada saldiriyi iptal etme taktigini devam ettiriyordu ve dusmanlarini surekli tedirgin etmeye devam ediyordu. ingiliz ve alman ucaklar zaman zaman it dalasina giriyordu ve denizlerde de iki ulkenin donanmasi arasinda bazi carpismalar yasaniyordu ama kara savasi neredeyse bitme noktasindaydi. ozellikle almanya-fransa sinirinda iki ulkenin askerleri de dizilmisti ve savunma pozisyonu alip beklemeye cekilmisti. bu cephede firtina oncesi sessizlik hakimken finlandiya’da cok sayida tank ve asker kaybeden rusya’nin ilerleyisi biraz olsun duraksamisti.

    10 ocak’ta belcika semalarinda dusen bir alman ucagindan bazi dokumanlar cikmisti ve bu dokumanlarda almanya’nin belcika ve hollanda uzerindeki planlari yaziyordu. hitler bundan sonra alman ordusundaki subaylarin dahi bazi bilgilere erismesinin kisitlanmasina karar verdi. ornegin herhangi bir sehre saldiri veya operasyon duzenlenecekse bunun bilgisi sadece bizzat operasyonu yonetecek olan komutanlara verilecekti ve olayla direk ilgisi olmayan kimseyle hicbir bilgi paylasilmayacakti. dusen ucaktaki dokumanlari bulan belcikalilar buyuk olcude panik yasamisti ama dokumanlarin cogunda gecmis tarihlerden bahsedildigi ve o tarihlerde herhangi bir isgal olmadigi icin bu panik havasi cok uzun surmedi. bazilari almanlar’in sirf belcikalilar’i panige sevketmek icin ucaga bu dokumanlari bilerek koyup ucagi bilerek dusurdugunu dusunmeye baslamisti.

    17 ocak’ta finlandiyali direniscilerin karsi ataginda ruslar son birkac haftadaki kazanimlarinin onemli bir kismini kaybetmisti ve buna finlandiya’nin ucaklarla cok yogun bir sekilde bombalanmasiyla karsilik vermislerdi. rusya milletler cemiyetinden cikartilmisti ve tum dunya rusya’nin yaptiklarini kiniyordu ama bati dunya’sinin ayni anda hem hitler hem stalin’le savasacak gucu de motivasyonu da yoktu. bu yuzden finlandiyalilar’in yardim cagrisi karsiliksiz kalmaya devam edecekti.

    24 ocak’ta alman subaylarin karsisina gecip konusma yapan hitler her zamanki gibi almanya tarihinden ve savasin gerekliliginden bahsetti. artik hitler’in konusmalari giderek daha da nadiren gerceklesiyordu ve bu konusmalardaki dinleyicilerin sayisi giderek azaliyordu. artik konusmalari dinleyenler askeri disipline sahip oldugu icin eskisi gibi konusmalar tezahuratlar ve alkislarla bolunmuyordu. hitler ne yaptiysa ne orduyu ne halki tamamen arkasina almayi basaramamisti.

    ocak ayi almanya icin gorece olarak sakin gecmisti ama ayin sonlarina dogru hitler hedef buyutmustu. artik isgal tehdidi altinda olan sadece belcika, hollanda ve luksemburg degil, ayni zamanda norvec ve danimarka da vardi. alman donanmasinin yaptigi plana gore danimarka ve norvec’in kiyilarinin almanlar’in eline gecmesi halinde atlantik okyanusundaki ingilizler’in eli zayiflayacakti ve buralardan ingiltere’ye hem deniz hem de hava saldirisi duzenlemek daha kolay bir hale gelecekti. hitler bir cok ulkeyi isgal etmeyi planliyordu ama hepsinde asil hedef ingiltere’nin elini zayiflatmak ve ingiltere’yi almanya tarafina katilmaya zorlamakti.

    norvec savasin basinda tarafsiz oldugunu ilan etmisti ve alman ordusunun isvec’ten satin aldigi demir ve celikler norvec uzerinden getiriliyordu. hitler norvec’i isgal etme planlari yaparken ingilizler de rus isgali altindaki finlandiyalilar’a yardim ulastirabilmek icin norvec’i uygun bir yer olarak goruyordu ama norvec rusya’nin isgalinden korktugu icin buna izin verecek degildi. ingilizler tarafsizlik ilan eden norvec’e saldirmak istemiyordu ama hitler’in norvec’e saldirmasi halinde bunu bahane olarak kullanarak norvec’e asker cikartma fikrine bir cok ingiliz subay sicak bakiyordu. ingilizler her zamanki gibi bekleme moduna gecmisti.

    bu arada nazi yoneticilerden reinhard heydrich’e yeni bir gorev verilmisti. bu gorev “yahudi sorununu cozme” goreviydi. yahudi sorunundan ve sorunun cozumunden ne kastedildigi kendisine soylenmemisti ve bu konuda kendisine acik bir kapi birakilmisti. o da bu kapiyi sonuna kadar, daha dogrusu 2 yil sonraki suikaste ugramasina kadar kullanacakti. naziler almanya’da iktidara geldiginden beri yahudiler icin hayat sartlari giderek zorlasmisti. ilk etapta yahudi isyerleri boykot edilmisti, sonra yahudiler islerinden atilmaya baslanmisti. en son da toplama kamplari ve hapishaneler kurulmustu. simdi sira oldurmelere gelmisti ve yahudiler’in bazilari infaz edilmeye baslanmisti. hitler konusmalarinda bu konuya hic girmiyordu ve hicbir sorumluluk almiyordu.

    16 subatta ingiliz savas esirlerinin tutuldugu almanlar’a ait altmark savas gemisine asker cikartan ingilizler buradaki 300’den fazla esir askerlerini kurtarmayi basardilar. olay norvec kiyilarinda gerceklesmisti ve savasin basindan beri ingilizler’in catismalarda kazandigi ilk “zafer” buydu. catismada birkac alman askeri hayatini kaybederken ingilizler’in kaybi yoktu. almanlar yok denecek kadar az direnis gosterdigi icin bazi komutanlar memnun degildi. bu olaydan sonra hitler norvec’in isgal hazirliklarinin hizlandirilmasini emretti.

    subat’in sonlarina dogru hitler bilindik konusmalarindan birini yaparak ingilizler’e bir kez daha yuklendi ve “tanri tum dunya’yi ingilizler icin yaratmadi. ingilizler ki tum dunyayi somuruyorlar ve somurgeleri olmadan karinlarini bile doyuramayacak durumdalar. ingilizler ki dunya’nin bir cok milleti onlarin refahi icin calisiyorken ulkede issiz gezen milyonlarca insan var. ingilizler ki bugun kendilerinin somurge haline getirdigi hintliler ve araplar kendilerine karsi isyan ederken bizi dunya’ya hakim olmaya calismakla sucluyorlar. bay churchill benden nefret ettigini soylemis, bundan onur duyarim. ingiliz diplomatlar benim guvenilmez oldugumu soyluyorlar ve somurgeciler tarafindan guvenilmez olarak tanimlanmam ulkeme olan bagliligimi ve hicbir zaman ihanet etmeyecegimi gosterir. ingilizler uzun sure boyunca karlarina kar katabilmek icin almanya ile rusya arasinda savas cikartmaya calisti ama almanlarin da ruslar’in da kanlari londra borsasindan daha degerlidir..” seklinde ifadelerde bulundu. artik hitler’in konusmalari giderek nadirlesiyordu ve eskiden her hafta 4-5 konusma yapan hitler artik 2-3 haftada bir konusma yapar hale gelmisti. bu konusmalarda her ne kadar ingilizler’e giydirilse de hitler icten ice ingilizler’in almanya ile ittifak yapacagina inanmaya devam ediyordu.

    mart ayinda abd baskani roosevelt savasi bitirmek icin unlu amerikan diplomatlarindan sumner welles’i once roma’ya sonra berlin’e yollayacagini ve italya ile almanya’yi belli konularda ikna edecegini soyledi. sumner welles daha ucaga binmeden hitler ona yapacagi konusmayi kaleme almakla mesguldu. hitler amerikalilara ne kadar kararli oldugunu, asla verdigi karardan geri donmeyecegini ve kendi iyilikleri icin almanya’yi rahat birakmalari gerektigini soyleyecekti. aslinda hitler’in abd’yi ciddiye aldigi yoktu ama abd’nin bir sekilde ingiltere’yi ikna edebilecegini dusundugu icin bu ziyarete cok buyuk bir onem yuklenmisti. kisaca hitler abd’ye “kizim sana soyluyorum, gelinim (ingiltere) sen anla” ayari cekiyordu. ingiltere ise hitler rejimini degistirme fikrini coktan vermisti ve hitler ne yaparsa yapsin bu karar degismeyecekti.

    finlandiya cephesinde subat ayinin sonlarinda baslayan sovyet saldirisi giderek siddetlenmisti ve finlandiyalilar’in direnecek fazla gucu kalmamisti. finlandiyalilar baris antlasmasi icin moskova’ya heyet gonderme karari almisti. bir hafta icinde iki ulke arasinda antlasma imzalandi ve finlandiya epeyce toprak vererek de olsa tamamen yutulmaktan kurtulmus oldu. ayni gunlerde almanya da danimarka ve norvec’in isgal planini tamamlamak uzereydi. iskandinavlar da ayni polonya ve baltik ulkeleri gibi almanya ile rusya arasinda paylasilacak gibiydi.

    mart ayinin ortasinda hitler bir kez daha eski dostu olan mussolini’yi hatirladi. ocak ayinda mussolini’nin gonderdigi mektuba sinirlenen hitler kendisine cevap vermemeyi secmisti ve simdi hem siniri gectigi hem de italya’nin yardimina ihtiyaci oldugu icin mussolini’yle yeniden yakinlasmaya karar vermisti. birinci dunya savasinda taraf degistiren italya’nin yine taraf degistirebilecegi konusuluyordu ve hitler buna izin vermemekte kararliydi. hitler mussolini’ye once mektup yazdi ve daha sonra italyan liderle yuzyuze gorusmeyi kabul etti. mussolini hitler’de son zamanlarda yasanan degisikligi gorebiliyordu. ornegin onceden rusya’yi ve komunizmi en buyuk dusman olarak goren hitler simdi rusya’dan ovguyle soz ediyordu ve stalin’in finlandiya’yi isgalinden bahsederken “stalin’in finlandiya’yi yutma gibi bir gayesi yok. rusya’nin tek amaci buzullarla dolu olmayan denize acilmak. finlandiyalilar rusya’yla limanlarini paylasmayi kabul etselerdi baslarina bir sey gelmeyecekti ve olanlardan finliler de sucludur” diyordu. acikcasi ne finlandiya, ne de rusya hitler’in umurunda degildi ama bati cephesinde ingiltere ve fransa ile ugrasirken simdilik rusya’yla iyi gecinmek zorunda oldugunun farkindaydi.

    hitler mussolini ile yuzyuze bulustugunda iki tarafin gorusmesi 3 saat kadar surdu ve bu gorusmenin son 10 dakikasi haric tamaminda hitler konusurken mussolini dinleyen tarafti. halbuki italyan lider gorusmeye gelmeden once hakkinda konusmak icin sayfa sayfa not getirmisti ama bu notlarin hicbirinden bahsetme firsati olmamisti. hitler mussolini’ye almanya’nin birkac hafta icinde belcika, hollanda, luksemburg, fransa, norvec ve danimarka’yi isgal etme plani oldugunu kasten soylemedi ve almanya’nin bundan sonra sadece savunma savasi yapacagini ve ingiliz saldirisini puskurtmeye calisacagini dusunen mussolini almanya’ya askeri destek sozu verdi. acikcasi italyanlar almanya’nin avrupa’nin yarisina savas ilan edecegini onceden bilmis olsaydi askeri destek konusunda cok daha cekimser olacagi kesindi.

    artik nisan ayi gelmisti ve avrupa’da havalar isinip karlar erimisti. hitler’in aslen ekim ayinda yapmayi planladigi saldirilar icin sartlar henuz uygun hale gelmisti. 3 nisan’da binlerce alman askeri gemilere ve feribotlara binmeye basladi ve 9 nisan’da gunesin dogmasina yakin saatlerde alman askerleri denizden norvec’e cikartma yapti. boylece almanya’nin bati avrupa’daki ilk isgal harekati baslamisti. bu isgalin istihbaratini birkac gun once alan ingilizler donanmalarinin kucuk bir kismini norvec kiyilarina cekmislerdi ama bu gemiler simdilik sahil seridini mayinlamaktan baska bir operasyona katilmaya firsat bulamamisti. bu mayinlama hareketi almanlar’in hizini kesmeye yetmeyecekti. norvec’te karaya cikan alman askerleri cok az direnisle karsilastilar ve kisa surede ilerleme kaydetmeyi basardilar. sabah saatlerinde alman ordusu “tarafsizligini bildiren norvec ve danimarka’nin olasi bir ingiltere saldirisina karsi savunulmasi icin ordumuz harekete gecmistir” seklinde bir bildiri yayinladi.

    ayni gun almanya komsusu danimarka’ya da saldirmisti ve danimarkalilar neredeyse hic direnis gostermeden ayni gun icinde teslim bayragini cekmisti. cikan ufak capli catismalarda 20 kadar danimarka askeri hayatini kaybetmisti. daha gecen sene almanya ile danimarka arasinda saldirmazlik pakti imzalanmisti ve danimarka savasin basindan beri tarafsiz oldugunu belirtmisti ama buna ragmen kuzey avrupa ulkesi hitler’in isgalinden kurtulamamisti. danimarkalilar 6 saat icinde teslim oldugu icin alman isgalciler bu ulkede “temizlik” yapmadilar ve ulkedeki yahudiler’in onemli bir kismini oldurmek veya toplama kampina kapatmak yerine surgun etmekle yetindiler. naziler’in diger bolgelerde yaptigi katliam ve davranislarin yaninda bu biraz daha “insancil” kaliyordu ama savas henuz daha yeni baslamis sayilirdi.

    o donemde danimarka hic direnis gostermedigi icin cok elestirilmisti ama adamlarin pek yapabilecegi bir sey de yoktu. sabahin dordunde yuzlerce alman tanki kara sinirini gecmisti, danimarka’nin tum limanlarina ayni anda binlerce asker cikartma yapmisti ve gokyuzunden parasutlerle yine binlerce asker bir anda inmisti. danimarkalilar ne oldugunu anlamadan sokaklarda alman askerleri devriye gezmeye baslamisti bile. hersey 1 saatten kisa bir sure icinde olup bitmisti ve danimarka’nin bu sure icinde ordusunu hazir hale getirmesi mumkun degildi. kaldi ki danimarka’nin oldukca ufak bir ordusu vardi ve tum ordu seferber olsa bile almanya’ya karsi en fazla 1 hafta dayanabilirlerdi.

    norvec cephesi danimarka cephesi kadar sessiz degildi. ulkenin bir cok liman kenti almanlar’in isgali altindaydi ama ilk gunun sonunda catismalar durmus veya yavaslamis degildi. norvec kiyilarindaki carpismalarda alman donanmasi en az 3 gemi kaybetmisti ve ingilizler’in norvec’e destek yollamasi halinde almanlar’in daha da zorlanacagi belliydi. bundan sonraki 3 gunde catismalar siddetli bir sekilde devam ederken alman diplomatlar norvec’e defalarca teslim olma cagrisinda bulunduysa da norvec krali bu cagrilarin tamamina “hayir” dedi. hitler 11 nisan’da norvec kralinin saklandigi dusunulen bolgenin siddetli bir hava bombardimanina tutulmasi emrini verdi ama saldiri pek basarili olmadi.

    almanya’nin danimarka ve norvec’i isgal edecegini kimse beklemiyordu. herkes olasi bir saldirinin fransa’ya karsi olacagini dusunuyordu ve almanya ile danimarka ve norvec arasinda saldirmazlik antlasmasi olmasi da bu fikri guclendiriyordu. almanlar’in en buyuk muttefigi olan italya bile saldiridan once haberdar edilmemisti ve saldiriyi bizzat duzenleyecek olan komutanlar haric almanlar’dan da kimse boyle bir seyi bilmiyordu.

    ingiltere’nin simdi ne yapacagi merak konusuydu. almanya polonya’yi isgal eder etmez almanya’ya savas ilan eden ingiltere cepheye bir asker bile surmemisti ve savas ilani kagit uzerinde kalmisti. simdi danimarka ve norvec de isgal altindaydi ve cok yakinda hollanda ve belcika da bu iki ulkeye katilacakti ama ingilizler meclis kursusunden tehdit yagdirmaktan baska bir sey yapmiyordu. arada sirada ingiliz ucaklari almanya’yi bombaliyordu ve zaman zaman iki ulkenin donanmalari arasinda kucuk capta carpismalar oluyordu ama bu carpismalarin cogunda almanya galip ayriliyordu. ingilizler ordularinin savas icin hazirlandigini soylese de bir coklari ingiltere’nin ayagini diredigini dusunuyordu. bunlardan biri de hic suphesiz hitler’di. kendisi ingilizler’in hicbir zaman almanya’ya askeri olarak saldiramayacagini dusunuyordu ve birkac ay once gelen savas ilaninin sokunu coktan atlatmis gibiydi.

    bundan sonraki gunlerde norvec’te carpismalar devam ederken ingiliz hava kuvvetleri norvecli direniscilere hava destegi saglamaya basladi ve ingiliz donanmasi da norvec aciklarinda demirlenmis alman gemilerine saldirmaya basladi. bu hareket almanya’nin norvec’i ele gecirmesini engellemese de alman ilerleyisini yavaslatarak direnisci norvecliler’e cesaret verdi. hitler norvecliler’in ayni danimarkalilar gibi aninda teslim olmasini bekliyordu ve norvec’in alinmasinin gecikmesi belcika, hollanda ve fransa’nin isgalini geciktirecekti. normalde ekim’de baslamasi gereken isgal hareketi zaten nisan ayina kadar sarkmisti ve hitler daha fazla beklemek istemiyordu. bu yuzden 14 nisan’da norvec’teki saldirilarin dozunun arttirilmasi emri verildi.

    20 nisan, yani hitler’in dogumgunu gelmisti. hitler almanya’da iktidari ele gecirdiginden beri her sene bu tarih cok buyuk kutlamalara ve balkon konusmalarina sahne oluyordu ama bu seneki dogumgunu ilk kez sonuk ve sessiz gececekti. hitler norvec’in hala dusmemis olmasindan dolayi kizgindi ve almanya’nin beklenenden cok daha fazla asker kaybetmesinden dolayi halkin icine cikmaya yuzu yoktu. 24 nisan’da hitler tarafindan imzalanan bir kararla norvec’e almanya yanlisi kukla bir hukumet atanmisti ama ulkenin onemli bir kisminda hala catismalar devam ediyordu. ingilizler zaman zaman norvec’e asker cikararak direniscilere daha aktif bir sekilde destek olmaya baslamisti ve almanlar’in ulkede tam hakimiyet kurmasi zaman alacak gibiydi.

    nisan ayinin sonunda catismalarda agir kayiplar veren ingiliz ve fransiz askerleri kenara cekilmisti ve norvecli direnisciler yalniz kalmisti. 30 nisan itibariyle alman ordusu baskent oslo’nun kapilarina dayanmisti ve norvec’in guney kismi neredeyse tamamen almanlar’in elindeydi. oslo dustukten sonra almanlar kuzeye dogru ilerleyebilirdi ve norvec’in kuzeyi nufus olarak neredeyse bombos oldugu icin burada fazla direnis gormeleri de beklenmiyordu. almanlar oslo sehrini dusurebilmek icin denizden, karadan ve havadan yogun bir bombardimana baslamisti ve norvec ordusu da askerlerini esir vermemek icin cakili bir savunma vaziyeti almisti. norvecli askerler esir dusmemek icin ne olursa olsun mevzilerinden ne ileri ne de geri kipirdamiyorlardi ve olduklari yerden blok halinde direnis yapiyorlardi.

    mayis ayinin ilk haftasi itibariyle oslo dusmek uzereydi ve norvec’in kuzeyinin alinmasi sadece zaman meselesiydi. hitler hollanda, belcika ve luksemburg’un isgalinin en gec 10 mayis’ta baslamasi kararini aldi. 3 mayis’ta askeri uniformasini giyip 6 bin subaya hitaben epeyce uzun bir konusma yapan hitler askerlerinden her konuda tam baglilik istiyordu. bir zamanlar en sevdigi aktivitelerden biri halkin karsisinda uzun konusmalar yapmak olan hitler artik halktan kacar olmustu ve konusmalar sadece askerlere karsi yapiliyordu.

    8 mayis’ta ingiliz ve fransiz istihbaratina dayanan ingiliz gazeteler alman askerlerinin hollanda ve belcika sinirina yigilmaya basladigini yazdiginda alman devleti bu haberleri siddetle kinayarak reddetti ve boyle bir seyin dogru olmadigini soyledi. bununla beraber 2 gun sonra bu askerler hollanda ve belcika’yi isgale baslayinca alman hukumetinin yalani ve ingilizler’in hakliligi ortaya cikti.

    bu arada 9 mayis’ta ilginc bir olay yasandi. hitler yayinlattigi bir kararname ile esir alinan norvec askerlerinin tamaminin serbest birakilacagini ilan etti. hitler’e gore polonya’nin isgali suresince polonyalilar vahsice davranmisti ve gerek esir aldiklari alman askerleri gerek polonya’da yasayan alman sivilleri iskenceden gecirip infaz etmisti. norvec askerleri ise savas boyunca hicbir alman askerini veya sivili oldurmedigi icin hitler tarafindan “affedilmisti.” hitler hollanda ve belcika’nin isgaline bir gun kala ayrica bu tarihten itibaren esir alinan norvecliler’e (yahudiler haric) iyi davranilmasini emredecekti.

    10 mayis sabahi 5:30 sularinda alman ordusu belcika, luksemburg ve hollanda’ya karsi hucuma gecti. hitler bu saldirilari mussolini dahil kimseye onceden haber vermemisti ve mussolini saldiri saatinde uykusundan uyandirilarak kendisine uzunca bir mektup teslim edilmisti. bundan kisa bir sure sonra almanya disisleri bakanligi hollanda ve belcika’ya yazili olarak nota verdi ve iki ulkeden de teslim olmalari istendi. iki ulkeye verilen notada cikan savastan dolayi ingiltere ve fransa suclaniyordu ve almanya’nin yaptigi herseyin savunma amacli oldugu soyleniyordu. guya alman istihbarati ingiltere ile fransa’nin almanya’ya belcika ve hollanda uzerinden saldiracaginin haberini almisti ve alman ordusu bunu engellemek icin son anda harekete gecmisti.

    bu arada almanya tarafindan ayni gun saldirilan ulkeler belcika, hollanda ve luksemburg’la sinirli degildi, zira fransa da namlunun hedefindeydi. almanya birinci dunya savasinda dustugu hataya dusmustu ve tum dunya’nin gozleri onunde bati avrupa’yi isgale kalkmisti. hitler nedense batililarin buna goz yumacagini dusunuyordu ama bunun icin ortada hicbir sebep yoktu. hitler’in ortaya attigi hicbir bahane kimse tarafindan kabul edilmemisti. almanlar’in isgallerine ilk tepki belcika’dan geldi. belcika “son 20 yilda 2. kere almanya topraklarimizi haksiz ve yasadisi yollarla isgal etmeye calismaktadir. ustelik bu sefer ilk isgalden de beter cunku ne bir uyari, ne bir nota ne de bir savas ilani gelmedi. ulkemizin isgal edildigini topraklarimizda alman askerlerini gorunce anladik” seklinde bir bildirge yayinlamisti ve sonuna kadar direneceginin sinyallerini vermisti. birinci dunya savasinda da belcika almanya’nin hic beklemedigi kadar guclu bir direnis gostermisti ve yine aynisi olacak gibiydi.

    ayni saatlerde hollanda tarafi almanya tarafindan kendisine yoneltilen suclamalarin tamamini reddetti ve almanya ile savas halinde oldugunu bildirdi. luksemburg da hollanda’ya benzer bir mesaj yayinlamisti ve almanya’ya savasmadan teslim olmasinin sozkonusu olmadigini aciklamisti. ayni gun icinde ingiltere’de zaten uzun zamandir beklenen bir gelisme yasanarak churchill basbakan olarak atanacakti ve ingiltere almanya ile olan savasina hiz verme karari alacakti. ingiltere yine almanya’nin danimarka ve norvec kiyilarini ele gecirmesine karsilik olarak birkac saat icinde daha once danimarka’ya ait olan izlanda adasini isgal etti ve donanmasinin mesafesini arttirdi.

    ingiltere ve fransa ordularinin bir kismini hollanda ve belcika cephesine aktaracakti ve hitler de buradaki askerleri parasutle indirmeler yaparak takviye ediyordu. almanya’nin bu operasyondaki en buyuk kozu hava kuvvetleriydi. almanlar ozellikle parasutlu askerler ve zirhli birlikleriyle oldukca hizli bir sekilde hareket ediyordu ve ust uste manevralar yaparak dusmanlarina agir zayiatlar verdiriyordu. 2 gun boyunca devam eden siddetli carpismalar sonunda hollanda’nin onemli bir kismi 12 mayis itibariyle alman isgali altindaydi ve alman askerler hollanda’nin onemli sehirlerinden roterdam’in kapilarina dayanmisti. 13 mayis itibariyle alman ordusunun cephedeki basarisini goren hitler iyice rahatlamisti ve bir rehavet havasina girmisti. ayni gun mussolini’ye mektup yazarak almanya’nin cephedeki basarilarindan bahseden hitler, italyan dostunun istahini kabartmisti. o ana kadar hep italyan ordusunun hazir olmadigindan bahseden mussolini artik cok gec olmadan pastadan pay almak istiyordu ve hitler’e italyan ordusunun hazir hale geldigini soylemisti.

    14 mayis itibariyle luksemburg ve hollanda neredeyse tamamen dusmustu ve belcika’nin da onemli bir kismi almanlar’in eline gecmisti. hollanda, luksemburg ve belcika hukumetleri londra’ya kacarak ingiltere’ye siginmisti ve almanlar buna cevaben roterdam sehrini havadan yogun bir sekilde hedef gozetmeksizin bombalayarak cok sayida sivili oldurmustu. ayni gun belcika’nin bir ucundan girip diger ucundan cikan bir cok alman tanki fransa sinirini gecip sinirda konuslanan fransiz askerlerini cember icine almisti. hitler almanya’nin birinci dunya savasinda yaptigi askeri hatalari tekrarlamak istemiyordu ama almanlar birinci dunya savasinda ne yaptiysa asagi yukari aynisini yapiyordu. tek fark almanya’nin elinde bu kez eskisine gore cok daha guclu bir hava kuvvetleri ve donanma vardi. yine birinci dunya savasinda her iki cephede savasan almanya’nin onunde simdilik sadece bir cephe vardi, o da bati avrupa’ydi.

    14 mayis’i 15 mayis’a baglayan aksam boyunca alman hava kuvvetleri roterdam’i oyle yogun bir bombardimana tabi tutmustu ki sehrin bir cok noktasinda yangin cikmisti ve sehir bir gecede sanki cok buyuk bir deprem gecirmis gibi harabeye donmustu. cogu sivil olmak uzere binlerce olu ve yarali vardi ve daha fazla dayanacak gucu kalmayan ve sivil olumlerinin onune gecmek isteyen hollanda ordusu ertesi sabahin ilk saatlerinde sehri alman ordusuna teslim etmeyi kabul etmisti.

    sonraki gunlerde fransa cephesinde epeyce ilerleme kaydeden alman ordusu guneye ve batiya dogru ilerlemesini surdurdu. fransizlar o gunlerde dunya’daki en guclu ordulardan biriydi ama alman zirhlilarinin hizli manevralari ve alman hava kuvvetlerinin yogun bombardimani altinda caresiz kalmislardi. 16 mayis’ta fransa’daki durumu gozlemlemek icin paris’e giden ingiliz basbakan churchill burada fransiz diplomatlarla kisa sure gorustukten sonra “fransa cephesini kaybetmek uzereyiz” aciklamasini yapti. bunun ertesi gunu yani 17 mayis’ta bruksel sehri dustu ve belcikali direnisciler belcika’da cok ufak bir alanda sikisip kaldi.

    19-20 mayis tarihlerinde kuzey fransa’daki amiens ve abbeville gibi stratejik kasabalar almanya’nin eline gecti. alman ordusuyla paris sehrinin arasinda sadece 130 km’lik bir mesafe kalmisti ve bu hizla gidilirse paris’in dusmesi en gec birkac haftayi bulacak gibiydi. hitler fransa ve belcika’yi “cezalandirmak” icin belcika’nin yarisini resmi olarak almanya’ya katti ve fransa’nin de su ana kadar ele gecirilen topraklarini almanya’ya katacak sekilde antlasma hazirlanmasini emretti. birkac gun icinde alman diplomatlar fransizlar’a gidip “bugune kadar aldigimiz topraklari bize birakin ve savas bitsin” cagrisinda bulunacakti ama fransizlar buna olumsuz yanit verecekti.

    hitler her an ingiltere ve fransa’nin kendisine yalvararak gelecegini ve baris icin ayaklarina kapanacagini dusunuyordu ama ortalikta boyle bir sey yoktu. her gun alman ordusu kazanimlar elde etse de bu ozellikle ingiltere’nin hirsini arttirmaktan baska bir ise yaramiyordu. hitler’in bir sonraki hedefi fransa’nin bati kiyilarini ele gecirip burada konuslanan ingiliz donanmasini bombalayarak ingiltere’yi korkutarak pes etmeye zorlamakti.

    21 mayis’ta hitler’i umutlandiran bir gelisme oldu. ingilizler fransa’daki askerlerini ve fransa-ingiltere arasindaki donanmasini geri cekme karari aldi. hitler ingiltere’ye “jestte bulunmak” icin geri cekilen ingiliz asker ve donanmasina karsi hicbir saldiri yapilmamasini emretti. ingilizler’in geri cekilmesi gerceklesir gerceklesmez onlarla baris masasina oturma planlari yapan hitler’in plani suya dusecekti cunku ingilizler icin savas henuz yeni basliyordu ve ingilizler’in ozellikle bu sartlar altinda pes etmeye niyeti yoktu.

    hitler ingilizler’in gonlunu kazanmak icin paris’e gerceklesecek olan saldiriyi da kisa bir sureligine erteleme karari almisti. o ana kadar hitler’in ingiliz hayrani oldugunu anlayamamis olan generaller hitler’in ingiltere ile birden bire yakinlasma istegini anlamadilar. generallerden biri hitler’e haber vermeden ingilizler’e arkadan saldirma plani yapiyordu ama olay hitler’in kulagina gidince plan iptal edildi. bu arada alman hava kuvvetlerine fransa’nin kuzeyinde cember icine alinan fransiz ve belcika askerlerinin imha edilmesi gorevi verildi ve ingilizler geri cekilirken alman ucaklarinin baska seylerle mesgul olmasi saglandi. bu hitler’e savasi kaybettiren buyuk stratejik hatalarin belki de ilkiydi, zira ingiliz ordusunun ve donanmasina geri cekilme sirasinda saldirilsaydi ingilizler uzun sure toparlanamayacakti.

    28 mayis’ta belcika krali kendi hukumetinin tum karsi cikmalarina ragmen ordusuna teslim olup silah birakma cagrisinda bulundu. bunun uzerine az sayida kisi direnisci olarak savasa devam etse de belcika ordusunun buyuk bir kismi silah birakarak savasin disina cikti. hitler silah birakan belcikali askerler ve belcika krali icin “af” ilan ettigini acikladi. ayni gunlerde ingilizler 350 bine yakin askeri cepheden cekmeyi basarmisti ve bu askerler hitler’in sayesinde buyuk olcude zarar gormeden geri donmeyi basarmisti. ingilizler hitler’in bu “kiyagini” gormezden geldiler ve toparlanir toparlanmaz ozellikle hava ve deniz kuvvetleriyle almanlar’a karsi olan saldirilarinin dozunu arttirdilar. hitler ingilizler konusunda bir kez daha yanilmisti ama hala kendisindeki ingiliz hayranligi gecmis degildi.

    30 mayis’ta italyanlar hitler’e savasa girmeye hazir olduklarini belirttiler ama hitler onlara beklemelerini soyledi. alman ordusu cephede cokca ilerleme kaydetmisti ve paris’in dusmesi cok yakindi. cepheye italyanlar’in surulmesi zaferi onlarin da paylasmasi anlamina geliyordu. almanlar tek baslarina bu kadar ilerleme kaydetmisken hitler zaferi kimseyle paylasmak istemiyordu. hitler savasin zaferle bittigine o kadar emindi ki en buyuk kaygisi zaferine birinin ortak olmasiydi. bundan sonra oyalama taktigiyle italyanlar’in cepheye surulmesi mumkun oldugunca geciktirilmeye calisilacakti.

    o gunlerde avrupa’da hitler’den mutlusu yoktu. hitler’e gore “kor istemisti 1 goz, tanri vermisti 2 goz” zira almanya savasin basinda polonya’yi topraklarina katip savasi bitirmeye raziyken simdi belcika, hollanda, danimarka, norvec, luksemburg ve fransa’nin onemli bir kismi almanya topraklarina katilmisti ve hitler’e gore kisa bir sure sonra ingiltere ile fransa baris masasina oturmaya zorlanip bu topraklarin cogu resmi olarak almanya’ya katilacakti. hitler bir macin ilk dakikasinda gol atip sonra galibiyet turuna cikmis gibiydi ama macta daha oynanmamis cok sure vardi.

    1 haziran’da zafer sarhoslugu yasayan hitler daha once danimarka’da ve norvec’te yaptigini holanda’da tekrarladi ve esir dusen hollandali askerlerin serbest birakildigini ve hollanda ordusuna genel af cikartildigini acikladi. simdiden hollanda, belcika ve luksemburg’un yeni yonetimiyle ilgili kanunlar hazirlanmaya baslanmisti ve buralara atanacak yoneticiler secilmeye baslanmisti. bu topraklarin bir an once savas-sonrasi yonetime hazir olmasi gerekiyordu ve nasil olsa “savasin sonuna gelindigine gore” bu hazirliklar hemen baslayabilirdi. ilginctir ki (ozellikle anadili fransizca olan) belcikali askerlerin sadece cok kucuk bir kismina af cikacakti ve bircogu savasin sonuna kadar naziler’in esareti altinda kalacakti. hitler hollandalilara veya danimarkalilar’a gosterdigi “hosgoruyu” belcikalilar’a cok gormustu.

    4 haziran’dan itibaren paris ve cevresindeki alman bombardimani hizlanarak devam etti. ingiliz askerleri “basariyla” geri cekilmisti ve hollanda ve belcikali askerler de cephe disinda kalmisti. fransizlar tek baslarina kaldiklari icin fazla bir direnis gosteremiyordu. fransa duserse ingiltere’nin ne yapacagi merak konusuydu ama churchill hemen hemen her gun tekrarladigi konusmalarinda israrla ingiltere’nin naziler dunya’dan silinene kadar gerekirse yillarca, gerekirse cok daha uzun sure mucadelesin devam edecegini soyluyordu. churchill’e gore ingilizler’in fransa’dan geri cekilmesi taktikseldi ve guc toplamak icin yapilmis bir harektti. ingiltere’nin pes etmeye asla niyeti yoktu. hitler de en basindan beri oldugu gibi ingilizler’in blof yaptigini dusunmeye devam edecekti.

    5 haziran’da tum alman halkina ve dunya’ya yazili bir bildiri yayinlayan hitler “5 hafta gibi kisa bir sure icinde dusmanlarimizi buyuk olcude imha ettik ve 1 bucuk milyon dusman askerini esir aldik. bu savastan zaferle ciktigimizi ilan ediyorum” seklinde ifadelerde bulundu. artik hitler bir zamanlar en buyuk hobisi ve tutkusu olan toplu konusmalardan mumkun oldugunca uzak duruyordu ve yazili olarak verdigi bildirileri hess veya goebler gibi kisilere okutuyordu. alman halki durup dururken avrupa’da savas ciktigi icin hitler’e cok kizgindi ve cephede elde edilen zaferler almanya’da kimsenin umurunda degildi.

    7 haziran’da ingiliz askerleri fransa’dan sonra norvec’ten de cekilmisti ve bu hareket hitler’in umutlarini arttirmisti. hitler etrafindakilere ingilizler’in birkac gun veya en gec birkac hafta icinde kendisine baris icin yalvaracagini soylemeye baslamisti. 10 haziran’da italya ingiltere ve fransa’ya savas ilan ederek almanya’nin yaninda savasa dahil oldugunu acikladi. hitler artik savasin bitmekte oldugunu gordugu icin bundan bir rahatsizlik duymadi ve elde edilen zaferin tamamen almanlar’a ait oldugunu ilan etti. ona gore italyanlar’in savasa dahil olmasi sembolikti.

    14 haziran’da alman askerleri paris kapilarina dayanmisti ve fransizlar daha once defalarca yardim istedikleri ingiltere ve abd’den bir kez daha yardim istemisti. her iki ulke de henuz savasa girmek icin hazir olmadiklarini soyleyince fransiz hukumeti paris’te direnmenin vakit kaybi olacagini dusunup fazla kan dokulmeden sehri almanlar’a teslim etme karari aldi. alman tanklari paris’e su gibi akmaya basladi ve alman askerler paris sokaklarinda devriye gezmeye basladi. hitler bu zaferin kutlanmasi icin 3 gun boyunca her yere alman bayragi asilip kiliselerin bu sure boyunca can calmasini emretti.

    fransiz ordusu guneye dogru geri cekiliyordu ve fransizlar paris’i fazla direnmeden almanlar’a teslim ettikleri icin almanlar’in kendilerini kovalamayacagini ve rahatca geri cekilmelerine izin verecegini dusunuyordu. hitler en basta bu fikre sicak bakiyordu ama fransizlar’in guneyde toparlanip karsi saldiriya gecmesinden endise ediyordu. bu yuzden fransizlar’in geri cekilmesine izin verildiyse de toparlanma izleri gosteren birliklere gozdagi vermek icin hava saldirilari duzenlendi. zaten hitler paris’le doyacak gibi degildi ve firsati bulmusken fransa’da daha fazla ilerleme gostermek istiyordu.

    16 haziran’da fransa’da hukumet degismisti ve yeni hukumet almanya’ya ateskes cagrisinda bulunacakti. bunu duyan hitler daha once hic olmadigi kadar sevincliydi. fransa’nin savas disi kalmasi ingiltere’nin yalniz kalmasi demekti ve bu da ingiltere’nin mecburen almanya’yla yakinlasmasi demekti. hitler fransa’ya “ateskesi dusunmem icin birkac gun sure verin” derken alman ordusuna da “saldirilari arttirin” diyordu. boylece birkac gun sonra pazarlik masasina oturuldugunda fransa’nin eli iyice zayiflayacakti ve almanya’nin eli cok guclenecekti.

    birinci dunya savasinda fransa cephesi en kanli cepheydi. almanlarla fransizlar yillarca ayni cephede savasmis ama bir turlu yenisememisti. zaman zaman 1 km’lik bir toprak kazanimi icin iki taraf da on binlerce asker feda etmek zorunda kalmisti. bu yuzden 2. dunya savasinda almanya’nin fransa cephesindeki zaferinin bu kadar erken gelmesi almanlar dahil herkesi sasirtmisti. alman gazeteler savasin alman zaferiyle bittigini haber veriyordu ve alman halki derin bir nefes almaya baslamisti. savasin hemen basinda ingiltere ile fransa arasinda imzalanan bir antlasmaya gore ne fransa ne de ingiltere tek basina almanya ile baris antlasmasi yapmayacakti ve fransa’nin almanya ile anlasmasi buna aykiriydi. ingilizler durumun zorlugunu anladiklari icin simdilik fransizlar’a izin vermekte bir sikinti gormediler.

    18 haziran’da hitler ile mussolini savastaki zaferi kutlamak icin biraraya geldi. mussolini’nin tum israrlarina ragmen hitler ona su ana kadar “fethedilen” ulkelerde ne yapilacagini aciklamadi. hitler isgal altindaki ulkelerle ilgili planini en yakin generallerine bile aciklamamisti. acikcasi bu konuda kendisinin net bir fikri olup olmadigi bile belli degildi. ingilizler’e hayranlikla karisik ilgi duyan hitler ingiltere’yi yanina cekebilmek icin bati avrupa’da isgal ettigi tum topraklari geri vermeye hazirdi ama ingilizler bu saatten sonra onunla masaya oturmayi istemiyordu.

    hitler bati avrupa’da ortaligi birbirine katarken ruslar da bos durmuyordu. ayni gunlerde bati avrupa’daki karisikliklardan faydalanan sscb litvanya, letonya ve estonya basta olmak uzere baltik ulkelerini yeniden isgal etmeye baslamisti. hitler bir yandan kizarken bir yandan da bunu olumlu bir gelisme olarak goruyordu cunku ingiltere simdi kendisine dusman olarak almanya ile rusya’dan birini secmek zorundaydi cunku ikisiyle beraber basa cikmasi imkansiz gibiydi. kisaca hitler’in tum planlari ingiltere uzerine kuruluydu ve her olayin negatif mi pozitif mi oldugunu anlamak icin ingiltere’nin olaya karsi olan tepkisine bakiliyordu.

    21 haziran’da hitler’in bizzat katildigi gorusmelerde almanlarla fransizlar masaya oturdular. hitler gorusmelerde “biz fransa’ya savas acmadik, fransa bize savas acti ve cephede fransizlar’i maglup ettik. simdi fransizlar bize baris antlasmasi icin basvurduklarina gore bizim sartlarimiz gecerli olacak” diyerek soze basladiktan sonra almanya’nin sartlarini siraladi. fransizlarin elinde pazarlikta kullanabilecek hicbir kozlari yoktu ve savasi cok net bir sekilde kaybetmislerdi. ironiktir ki hitler ile fransizlar bir tren vagonunda gorusmustu ve bu vagon ayni zamanda birinci dunya savasi sonrasinda pazarliklarin yapildigi vagondu. o zamanlar fransa muzaffer ve almanya magluptu ama simdi isler tersine donmustu. 22 haziran’da almanya ile fransa arasinda antlasma imzalandi ve fransa’nin kuzey kismi almanya’ya verilirken guney fransa’da almanya’ya kuklalik yapacak bir fransiz devleti kuruldu. fransiz ordusu silah birakti ve yeni kurulan kukla devlet buyuk olcude almanya’nin korumasi altina girdi. fransiz donanmasinin bir kismi fransa’nin dunya’daki somurgelerini idare edebilmek icin tutulacakti ama geri kalan donanma unsurlari ya almanya’ya verilecekti ya da imha edilecekti. bu antlasmadan 2 gun sonra fransizlar italya’yla da baris antlasmasi imzaladi ve ikinci dunya savasinin disina itilmis oldu.

    fransa’ya oldukca zor sartlar sunulmustu. dahasi, antlasmaya gore almanya istedigi anda antlasmayi iptal edip savasi yeniden baslatabilirdi ama fransa antlasmaya harfiyen uymak zorundaydi. almanlar fransa’nin kuzey yarisini ve ingiltere’ye bakan sahil seridini tamamen ele gecirmisti ve bati avrupa’da silahlarin buyuk olcude susmasindan sonra bir cok alman general bir sonraki hedefin ingiltere’ye asker cikartmak oldugunu dusunuyordu ama hitler isleri agirdan almaya baslamisti. almanya’nin kagit uzerinden savas halinde olup da yikilmamis olan tek ulke ingiltere kalmisti ama hitler henuz ingiltere’ye asker cikartma taraftari degildi.

    28 haziran’da avrupa’da savasin zaferle bittigine artik iyice ikna olan hitler, savas boyunca yerlerinden ayrilmak zorunda kalan multecilerin evlerine dondurulmesiyle ilgili bir karara imza atti. ayni tarihte paris’e giden ve eyfel kulesi dahil bir cok onemli mekani gezen hitler, gun boyunca yanindaki diplomatlar ve subaylara mimari ve sanat uzerine nutuk atti. hitler zamaninda sanat okuluna gidip mimarlik okuluna kabul alamadigi icin bu icinde bir ukte olarak kalmisti ve iktidara geldikten sonra almanya’ya insa edilen hemen hemen tum binalarin mimarisi hakkinda fikir belirtmisti ve bir cok yerde mimarlara “tavsiyelerde” bulunmustu.

    hitler ingilizler’in ne zaman savasin bitip kendilerinin maglup oldugunu itiraf edecegini merak ediyordu ama ingilizler’in boyle bir niyeti yoktu. 3 temmuz’da fransa kiyilarindaki alman kontrolundeki fransiz savas gemilerine saldiran ingilizler bu gemilerden bazilarini batirmayi basardilar. saskinligini gizleyemeyen hitler ingilizler’in neden hala savasa devam ettigine anlam veremiyordu. bundan 10 gun sonra yani 13 temmuz’da alman generaller hitler’le olan gorusmede “savasin bitirilebilmesi icin ingiltere’nin isgal edilmesi gerekebilir” fikrini ortaya atinca hitler onlari oyalamak ve zaman kazanmak icin “boyle bir isgalde bulunacaksak ispanya’yi da yanimiza cekelim ki ingiltere’nin direnci kirilsin” dedi. birazdan hitler’in agzindaki bakla cikmaya basladi ve “ingiltere’deki kardeslerimizi sirf amerika ve rusya’nin cikarlari icin oldurmemiz mantikli degil. ingiltere’yi imha edersek bu isten sadece amerika ve rusya karli cikar” seklinde sozlerine devam etti. ne olursa olsun hitler’in gonlu ingiltere’ye asker cikartmaya elvermiyordu. 16 temmuz’da hitler tarafindan yarim gonulle imzalanan bir bildiride almanya’nin olasi bir ingiltere isgalinin plani onaylaniyordu. bunu duyan mussolini isgalde italyan askerlerinin de gorev almasini istediyse de hitler bunu olumlu yanitlamadi.

    19 temmuz hitler icin buyuk bir gundu. uzun zamandir halktan saklanan ve toplu bir konusma yapmamis olan hitler ilk kes kursuye cikip uzunca bir konusma yapacakti. konusmadan once alman ordusu epeyce gorkemli bir resmi gecit yapti ve hitler kursuye askeri uniformasiyla ve muzaffer bir komutan havasiyla cikti. hitler konusmasinin basinda bu konusmanin “mantiga dogru son bir cagri” oldugunu soyledi. herkes burada cagri yapilanin ingiltere oldugunu daha konusmanin basinda anlamisti. hitler konusmasinin devaminda savasin baslamasiyla ilgili hicbir sorumluluk kabul etmedi ve tum sorumlulugu ingiltere’nin ve uluslararasi silah tuccarlarinin uzerine atti. konusmasinin bir sonraki bolumunde bir alman askerin fransa’da ele gecirilen bir tren istasyonunda tesadufen bir cok belgeye denk geldiginden bahseden hitler, bu belgelerde ingilizler’le fransizlar’in avrupa’da yeni bir savas cikartmak icin gizliden gizliye yaptigi planlarin yazili oldugunu iddia etti.

    hitler “polonya’ya karsi askeri operasyonumuz baslamadan once tam bu kursuden herkesi uyarmistim. operasyon sona erdiginde de tum dunya’ya baris cagrisi yapmistim. ne zaman kursuye cikip baris cagrisi yapsam sesimi kimse duymadi. simdi dunya’ya baris getirmek icin son bir cagri yapiyorum. polonyalilar ve fransizlar cagrimi duymazdan gelerek yok olmayi sectiler ve simdi cagrimi duyma sirasi ingiltere’de. bu onlara yapilmis son bir cagridir ve ingilizler iddia ettikleri gibi avrupa’da gercekten barisi tesis etmek istiyorlarsa bu son cagriyi duymak zorundalar” seklinde sozlerine devam edecekti. hitler norvec’in isgalini savunurken “casuslarimiz ingilizler’in norvec’i isgal edecegini ogrenince onlardan once davrandik” hollanda’nin isgalini de “aldigimiz istihbaratlara gore ingiltere ve fransa hollanda’yi isgal etmek uzereydi ve buna izin veremezdik” seklinde savunacakti ve hep “gizli belgelerden” veya “son anda toplanan istihbaratlardan” bahsedecekti.

    ayni konusmada gecen bir baska ilginc ifade de hitler’in ingiliz hayranligini belgeler nitelikteydi: “almanya’da yonetimi ele gecirdigimizden beri bizim icin en onemli iki oncelik vardi: 1) almanya ile italya’nin arasindaki dostluk ve arkadasligi ilerletmek, 2) italya ile sahip oldugumuz iliskinin aynisini ingiltere ile de sahip olmak. italya konusunda katettigimiz mesafe ve geldigimiz yer ortada ama maalesef aynisini ingiltere icin soyleyemeyecegim. ingiltere bize yakinlasmak yerine bizden uzaklasmayi secti ve iki ulkenin yakinlasmasi iki milletin de son derece yararina olabilirdi. bugun tum ugraslarima ragmen ingiltere’yi almanya’nin tarafina cekmeyi basaramadim ve bunun uzuntusunu yasamaktayim.”

    hitler konusmasini bitirdikten sonra 1 saat bile gecmemisti ki ingilizler’den oldukca sert bir yanit gelmisti ve ingilizler savasi her ne kadar hitler baslattiysa da kendilerinin bitirecegini, hitler rejimi tamamen ortadan kalkmadan baris masasina oturmanin manasiz oldugunu ilan edeceklerdi. hitler ayni gecen sene ingiltere kendisine savas ilan ettiginde oldugu gibi kucuk capta sok geciriyordu ve olanlara inanmakta zorluk cekiyordu. o gunden sonra ingiliz ucaklarinin almanya’da duzenledigi saldirilarin da dozu artmaya baslayacakti.

    hitler ingiltere’yi pes ettirmek icin ne yapmasi gerektigini bilmiyordu ve cok buyuk bir kafa karisikligi yasiyordu. hitler’e gore ingiltere abd veya rusya’dan gelecek olan yardima guveniyordu ve kendisi bir yandan ingiltere’ye gozdagi vermek icin “rusya ile olan dostlugumuz bozulamaz” derken bir yandan da generallerine “rusya’ya saldirip altedersek asya kitasinda japonya guc kazanir ve boylece hem abd hem rusya safdisi kalacagindan ingiltere’nin tutunacak dali kalmaz. ” diyordu. hitler acikcasi ingiltere’yi pes etmeye zorlamak icin bizzat ingiltere’ye saldirmak haric tum yollarin denenmesi taraftariydi ama bir turlu ingiltere’ye saldirmaya razi olmuyordu.

    hitler ingilizler’in fikrini degistirmesi icin 1 agustos tarihine kadar bekledikten sonra bu tarihte yeni bir kararnameye imza atti. buna gore ingiltere cevresinde konuslanan alman donanmasi ve avrupa’nin batisinda konuslanan alman hava kuvvetleri ingiltere’ye saldirilari yogunlastiracakti. ingiltere’nin tum savas ucaklari, havaalani altyapisi ve ucak fabrikalari alman hava kuvvetleri tarafindan bombalanacakti ve ingiliz hava kuvvetlerinin mumkunse tamamen imha edilmesi amaclanacakti. yine ingilizler’in limanlari ve ingiltere’ye disardan yuk tasiyan tum gemiler alman donanmasi tarafindan goruldukleri yerde imha edilecekti. buna sivil halka yiyecek tasiyan gemiler de dahildi. yine insiyatifi tamamen hitler’de olmak uzere ingiltere topraklarinda teror saldirilari duzenlemeye de izin cikmisti. herseye ragmen ingiltere’ye asker cikartma fikri yine arka plana itilmisti.

    5 agustos’tan itibaren ingiliz hava sahasinda alman ve ingiliz savas ucaklari yogun bir sekilde carpisacakti ve bu carpismalar 13 agustos’tan itibaren daha da yogunlasacakti. bu carpismalarda 2,600 alman ucagi ile 2,000 kadar ingiliz ucagi gorev aliyordu ve catismalar genelde ingiliz topraklarinin uzerinde gectigi icin ingilizler’in ucaksavar kullanma avantaji da vardi. bundan sonraki 3 ay boyunca ingiliz semalarinda her gece alman ve ingiliz ucaklari carpisacakti ve bu ucaklardan onemli bir kismi darbe alarak dusecekti. 3 ay sonra hava catismalari bittiginde almanlar’in 2,600 ucagindan 400 kadari saglam kalacakti ve ingilizler’in 2 bine yakin ucagindan sadece birkac yuz tanesi saglam kalacakti. iki ulke de bu catismalarda en iyi ve en yetismis pilotlarini kaybedecekti ve iki ulkenin de hava kuvvetleri epeyce zayiflayacakti.

    bu hava catismalari basladiktan yaklasik olarak 1 ay sonra, 4 eylul tarihinde hitler yeniden halka seslendi. hitler ingiltere’deki hava saldirilarindan su ana kadar pek sonuc alinamamis olmasindan dolayi epeyce kizgindi ve operasyonun bir sonraki safhasinda sivil hedeflerin de vurulabilecegi kararini almisti. bundan sonra alman savas ucaklari geceleri ingiltere’ye ucup sehirlere bomba yagdiracakti. bu saldirilarda 50 bin kadar ingiliz sivil hayatini kaybederken bir o kadari da sakat kalacakti. hitler’in 4 eylul’deki konusmasinda asagi yukari su ifadeler geciyordu: “ingilizler bu savastaki basarilarindan dolayi ovunedursun, cephede ingiliz basarisindan soz etmek mumkun degildir. ingilizler cephede maglup olup geri cekilmeyi basari olarak goruyor olmalilar! polonya’ya girdigimizde ayni ingilizler polonyalilar’in bizi maglup etmek uzere oldugunu, norvec’e girdigimizde norvec’in daglarinda cakilip kalacagimizi iddia etmislerdi. onlara gore paris de hicbir zaman dusmeyecekti.”

    konusmasinin devaminda ingiltere’ye yuklenen hitler: “bugun ingiltere avrupa kitasini rehin tutmakta ve kitada yasayan 450 milyon insana istedigi davranisi sergilemektedir. ornegin avrupa’da bir ulke ingiltere’nin istemedigi gibi davraninca o ulkeye ambargo uygulaniyor ve o ulke kahve bile icemiyor. ben kahve icmedigim icin bana sahsi olarak sorun yok ama ingiltere gibi korsan devletlerin tum avrupa’yi rehin tutmasi haksizlik” diyecekti. hitler’in bu konusmada kullandigi bir baska ilginc ifade de su sekildeydi: “ingilizler bize karsi kendilerine general devrim adinda bir muttefik bulduklarini sandilar ve uzun sure almanya’ya karsi devrim olacak diye beklediler. bu devrim gerceklesmeyince bu kez de general aclik adinda yeni bir muttefik buldular ve almanya’yi bloke ederek alman halkini aclikla terbiye etmeye calistilar. bu da ise yaramayinca general kis mevsimi adinda bir muttefik edindiler ve bizi kis mevsiminin terbiye edecegini sandilar. ingilizler boyle yabanci generallerden medet umacaklarina soylu ingiliz generallerine gorev verseler ya! ornegin unlu ingiliz generallerinden bay blof dunyaca unludur.”

    hitler bir yandan ingiltere’ye karsi sozlu satasmalarda bulunurken bir yandan da alman generallerin planladigi ingiltere isgalini surekli cesitli bahanelerle ileri bir tarihe erteliyordu. kendisinin ingiltere ile ne olursa olsun bir son dakika antlasmasina umut bagladigi belliydi. acikcasi 1945 yilindaki savasin bitimine kadar hitler bu umudunu hic yitirmedi ve surekli ingilizler’in eninde sonunda almanya’nin yaninda duracagina inandi. almanlar’in ingiltere uzerindeki hava operasyonu basarisiz olmustu ve ingilizler hem askeri hem sivil olarak agir kayiplar verse de almanlar da epeyce zayiat vermisti ve ingilizler pes etmemisti. eylul ayinin sonlarina dogru alman hava kuvvetleri londra’yi, ingiliz hava kuvvetleri de berlin’i havadan bombalamaya basladi ve boylece iki ulke de digerinin baskentini bombalamis oldu.

    27 eylul’de almanya, italya ve japonya arasinda imzalanan bir antlasmadan sonra ittifaka japonya da dahil olmus oldu. hitler japonya’nin pasifik’in iki yakasinda abd ve rusya’yi mesgul tutacagina ve ingiltere’nin en guvendigi iki ulkeyi savas disi tutacagina inaniyordu. hitler’in hemen hemen her hareketi gibi bu hareketi de ingilizler’in elini zayiflatmaya ve kendi tarafina cekmeye zorlamaya yonelikti. almanya ile japonya arasindaki antlasmanin sembolik bir onemi de mevcuttu. almanya gecen seneden beri rusya’yla epeyce yakinlasmisti ve simdi japonya ile antlasma imzalayarak rusya’yla arasina artik giderek artacak bir mesafe koydugunu gostermisti. bu mesafe iki ulke arasinda savas cikana kadar artarak devam edecekti.

    ekim ayinin basinda almanya ve muttefikleri bir araya gelerek polonya halkinin durumunu gorustuler. hitler’in aldigi bir dizi kararlar isiginda polonyalilar’in onemli bir kisminin kolelik benzeri sartlar altinda polonya ve almanya’da calismasina ve polonyalilar’a daima almanlardan az maas verilmesine karar verildi. almanlar gunde 8 saat calisirken polonyalilar gunde 14 saate kadar calistirilabilecekti ve bu sartlar altinda bile en dusuk maas alan alman’in maasi en yuksek maas alan polonyali’dan %10 daha fazla olacakti. yine polonya halkinin burjuva tabakasi ve polonyali yahudiler toplama kamplarina kapatilacak veya belli bir suctan suclu bulunanlar idama mahkum edilecekti. hitler polonyalilar’i “alt sinif” olarak goruyordu ve polonyalilar icinde bir ust sinif bulunmasini sindiremiyordu.

    12 ekim’de romanya’daki petrol kuyularini koruma altina almak icin ulkeye asker cikartan hitler, her zaman yaptigini yaparak bu harekati onceden mussolini’ye haber vermemisti. mussolini bu kez sinirlenmisti ve bundan sonra balkanlarda ve yunanistan’da yapilacak operasyonlarda alman tarafina haber vermeme kararini aldi. bundan sonra mussolini nasil hitler’in her yaptigini gazetelerden haber aliyorsa aynisi hitler icin de gecerli olacakti.

    23 ekim’de yanina bazi kurmaylarini alan hitler trenle fransa uzerinden ispanya’ya gitti ve burada ispanyol diktator franco’yla gorustu. hitler’in amaci franco’yu italya ile kurdugu ittifaka dahil etmek ve ingiltere karsisinda elini guclendirmekti. ispanya’nin ittifaka katilmasi halinde bati avrupa kiyilarinin tamami (norvec’ten fas’a kadar) hitler’in kontrolu altinda olacakti ve bu da ingilizler’in manevra kabiliyetini buyuk olcude azaltacakti. franco gorusmeye kasten 1 saat gec gelmisti ve hitler ona karsi kizginlik gostermemek icin kendini zor tutuyordu. konusmaya baslayan hitler franco’ya “savasi coktan kazandik. bir tek ingiltere kaldi, onlar da maglup olmalarina ragmen bunu itiraf etmek icin zamana ihtiyaclari var. savasa bizim tarafimizda katilirsan ingiltere ve fransa’nin afrika’daki somurgelerinden bir kismini sana birakabiliriz” seklinde soz verdi ama bu sozu yazili olarak vermekten cekindi.

    franco hitler’e guvenilmemesi gerektigini iyi biliyordu ve bu konuda mussolini’den daha dikkatliydi. kendisi hitler’e ingiltere’nin savasta maglup oldugu konusunda katilmiyordu ve savasin en iyi ihtimalle birkac yil daha devam edecegini dusundugunu soyluyordu. hitler bu cevaptan hic de hosnut degildi. ikili bu konu disinda baska konularda da gorus ayriligina sahipti. franco hitler’e hicbir konuda soz vermedi ve vakit kazanmak icin oyalama taktigi uygulamaya basladi. gunun sonunda almanya ile ispanya arasinda yakinlasma saglandiysa da almanya ispanya’ya bol miktarda gida maddesi ve askeri malzeme bagislamayi kabul etti ve karsiliginda somut bir sey alamadi. hitler franco ile olan gorusmesinden o kadar rahatsiz ayrilmisti ki daha sonra mussolini’ye sakayla karisik olarak “franco ile ayni masaya oturacagima disci koltuguna oturup dislerimi tek tek cektirmeyi tercih ederim” diyecekti.

    28 ekim’de hitler’in kendisinden habersiz is becermesinden bikan mussolini hitler’e guc gosterisinde bulunmak icin yunanistan’i isgal etme karari aldi. italyanlar bu ufak ulkede fazla bir direnisle karsilasmayacaklarini umuyorlardi ama evdeki hesap carsiya uymamisti. yunanlar ingiliz hava kuvvetlerinin de destegini alarak hic beklenmedik bir direnis gostermeye baslamisti. mussolini ile gorusmek icin trene atlayip italya’ya giden hitler muttefigiyle karsilastiginda kizginligini gizleyerek hareket etti ve oldukca sakin bir ses tonuyla mussolini’ye yunanistan’a saldirma fikrinin zamanlamasinin yanlis oldugunu soyledi. mussolini bu tavsiyeye tesekkur ederek karsilik verdi ama artik oy yaydan cikmis oldugu icin isgalin geri cekilmesinin mumkun olmadigini soyledi. yunanistan’in isgali italya’ya cok pahaliya maglolmustu ve 6 aylik carpismalardan sonra geride 20 bine yakin olu, 60 bin yarali asker birakan italyanlar geri cekilmek zorunda kalacakti. mussolini hitler’e guc gosterisinde bulunmak isterken isleri yuzune gozune bulastirmisti ve hitler’den yardim istemek zorunda kalmisti.

    hitler ve muttefikleri icin isler simdiden kotuye gitmeye baslamis gibiydi. hitler’in ingiltere, ispanya ve abd’ye yaptigi diplomatik baskilar sonucsuz kalmisti ve italyan ordusu hem afrika’da hem yunanistan’da darbeler yemisti. bu arada mans denizinde alman donanmasi ayni hava kuvvetleri gibi onemli zayiatlar vermisti. hitler diplomatik veya askeri bir zafer kazanarak kredibilitesine arttirmaya calisiyordu. hitler’in hedefleri arasinda ingiltere’nin rusya’ya karsi mevcut olan umutlarini da tuketmek vardi. bu durumda bir tasla iki kus vurmak isteyen hitler ya rusya’yi diplomatik olarak ingiltere’den uzaklastiracakti ya da rusya’ya karsi askeri operasyon yaparak bu ulkeyi safdisi edecekti. almanlar rusya disisleri bakanini almanya’ya gorusmek icin davet ettiklerinde kasim ayinin ilk haftasi bitmek uzereydi.

    12 kasim’da rusya’dan gelen molotov ile gorusen hitler’in onunde birkac secenek vardi. rusya’nin ingiltere’ye, ingiltere’nin de rusya’ya savas acmayacagi belliydi ama yine de bir sekilde iki ulke arasinda olusabilecek bir isbirliginin de onune gecilmeliydi. hitler her zamanki gibi misafirini bir odaya kapattiktan sonra uzun uzun konusmaya basladi. molotov hitler’in bu taktigini bildigi icin hazirlikli gelmisti ve hitler’in konusmasini sorularla bolerek dikkatini dagitiriyordu. arada sirada hitler’den firsat buldukca rusya’nin cesitli meselelerdeki fikirlerini ve politikasini belirten molotov hitler’in daha onceki misafirlerine gore cok daha fazla asama kaydetmis gibiydi. finlandiya’dan balkanlara bir cok konu tartisilmisti ve hitler bir cok konuda rusya ile ayni goruste degildi. hitler baltik ulkelerini rusya’ya verip karsiliginda balkan ulkelerini almak istiyordu ama balkan ulkelerinin rusya’yi yuzyillardir bir abi olarak gordugunden habersiz gibiydi.

    ruslar nasil disisleri bakanini gorusmek icin berlin’e yolladiysa alman disisleri bakaninin da moskova’ya gelmesini istiyordu. boylece her iki ulkenin de evsahibi avantaji ortadan kalkmis olacakti. ruslar’in bu esnada en cok merak ettikleri konu avrupa’nin gelecegi ve rusya’nin bu gelecekte oynayacagi roldu. su ana kadar almanya, italya ve ispanya tarafindan kurulan ittifak sayesinde avrupa’da bu uc ulkenin super guc seviyesinde olacagi konusuluyordu ve rusya’ya avrupa’da ne kadar soz hakki kalacagi merak konusuydu. kendisine hic beklemedigi anda ust uste sorular gelen hitler bu sorulari aceleci bir sekilde cabuk cevaplarla gecistirdi ama rus tarafi hitler’in cevaplarindan tatmin olmamisti.

    hitler kurulan ittifakin rusya karsiti olmadigini soyleyerek gerekirse rusya’nin da bu ittifaka dahil olabilecegini soyledi. hitler’in buradaki amaci rusya’yi koseye sikistirmakti cunku ruslar’in fasist bir ittifaka girmek isteyecegine ihtimal verilmiyordu. molotov “sartlar uygun olursa ittifaka girmemiz mumkun olabilir ama ittifakin sartlari cok net bir sekilde listelenmeli, hudutlar cok anlasilir bir sekilde cizilmeli ve rusya’ya en az diger ulkeler kadar soz hakki verilmelidir” seklinde bir ifadede bulundu.

    gorusmenin ilerleyen saatlerinde ilginc bir olay oldu. gorusme bir yeralti siginaginda gerceklesiyordu ve disarda hava karardiktan kisa bir sure sonra sirenler calmaya basladi ve birazdan uzaklardan bir yerden bombardiman sesi geldi. rus bakan hitler’e donup “sabahtan beri bana ingiltere’yi maglup ettiginizi soyluyorsunuz ama ingilizler saldiriya gececek diye korkudan siginakta gorusuyoruz ve ingiliz ucaklari alman topraklarini bombalamaya devam ediyor. bu nasil bir zafer? ingilizler demek ki yenilmemis” diyerek cikisti. churchill daha sonra bu hava saldirisini savunurken sakayla karisik olarak “almanlar’la ruslar’in gorusmesine bizi davet etmemisler, biz de sesimiz duyulsun istedik” diyecekti.

    alman-rus gorusmeleri ertesi gun de devam etti ama pek somut bir sonuc ciktigi soylenemez. ruslar finlandiya’nin tamamini, canakkale bogazini ve balkanlar’in bir kismini isterken hitler ruslar’a hindistan dahil birkac ingiliz somurgesini vermeyi onerdi. ayni zamanda hitler de bulgaristan’i isgal etmek istiyordu ama bulgaristan’la arasi iyi olan rusya buna izin verecek degildi. gorusmenin sonunda alinan tek somut karar gorusmelerin devam etmesi yonundeydi. bu toplantidan sinirli bir sekilde cikan hitler, onceki gun hava bombardimaniyla kendisini rezil eden ingiltere’den intikam almak icin ertesi gun 500 savas ucagi hazirlanip ingiltere’nin bombalanmasini emretti. ingiliz sehirlerinden coventry bombalanmak icin secilen hedefti ve gece boyunca gerceklesen bombardimandan sonra sehrin onemli bir kismi yikilirken yuzlerce ingiliz hayatini kaybetmis, binlercesi de yaralanmisti.

    ingiltere bombalandigina gore hitler’in gundeminde yine rusya vardi. hitler yillar boyunca almanlar’a dunya’daki en buyuk tehdidin komunizm ve rusya oldugunu anlatip durmustu ve 1939’da iki ulke arasinda imzalanan pakttan sonra fikir degistirip birden bire dunya’daki en buyuk tehdidin kapitalizm oldugunu soylemeye baslamisti. yaklasik 1 senedir rusya ve komunizme hicbir toplu konusmasinda elestiri getirmemis olan hitler ozune geri donuyordu ve yeniden komunizme saldirmaya baslayacakti. en basta rusya’ya yonelik mesajlar “el altindan” verilecekti ve bunu gerceklestirmenin en kolay yolu japonya ile yakinlasmakti. hitler bundan sonraki konusmalarinda ve basin aciklamalarinda mutlaka japonya’yi oven birkac cumle bulunduracakti. bunu goren ruslar almanya’nin japonya ile rusya arasinda secim yapmak durumunda kalmalari halinde japonya’yi sececegini anlamis olacakti.

    ust uste diplomatik tokatlar yiyen hitler bir tokat da bulgaristan’dan yiyecekti. bulgaristan hukumeti almanya ile yakin iliskiler icindeydi ve almanya bu ulkeyi askeri us olarak kullanmak istiyordu. ayni gunlerde rusya’nin bulgaristan’i kanatlari altina alacagi konusuluyordu ve bulgar halkinin cogu alman askerlerini gormektense sovyet askelerini gormeyi tercih ediyordu. bulgarlar almanya ile olan yakinliklarina ragmen rusya’nin tepkisini cekmemek icin alman askerlerinin bulgaristan’a girisine izin vermediler. bunu duyan hitler epeyce sinirlendi ama simdilik rusya ile savasa hazir degildi.

    hitler son gunlerde ust uste elde edilen diplomatik hezimetlerden dolayi italya’yi suclayacakti. ona gore italya sirf bir inat ugruna yunanistan’a girip cephede maglup olmustu ve artik kimse ne italya’yi ne de almanya’yi ciddiye almiyordu. almanya’nin savasin basindan beri kazandigi zaferler italya’nin yunanistan’daki hatasi yuzunden silinip gitmisti. hitler biraz da kizginligini atmak icin mussolini’ye elestirel bir mektup yazdi. mektup bittikten sonra bir gunah kecisi bulmus olmanin rahatligini yasayan hitler derin bir nefes aldi. kisa bir sure sonra “gunah kecisi” olarak yahudiler tayin edilecekti.

    bir turlu ittifakina yeni ulkeler katamayan hitler 20 kasim’da macaristan’i ittifakina katilmaya ikna etmeyi basardi ve uzun suredir ilk kez diplomatik bir zafer kazanmis oldu. macaristan’in alman ittifakina katilmasi tamamen sembolikti cunku bu ulkede savasin kaderini degistirebilecek bir guc mevcut degildi ama yine de hitler’in moralini duzeltmesi acisindan bu ufak bir zaferdi. ittifaka katilmasi istenen bir sonraki ulke yugoslavya’ydi fakat italya bir suredir bu ulkeyi isgal etmek icin hazirlaniyordu. hitler ise yunanistan’da yasanan fiyaskonun yeniden yasanmamasi icin italyanlar’in yugoslavya’yi simdilik serbest birakmasini istiyordu. ayni gunlerde zaten almanya ile arasindan su sizmayan romanya da ittifaka dahil oldu.

    aralik ayinin ilk haftasinda uzun zamandir bozuk olan almanya-finlandiya iliskilerinin duzeltilmesi icin harekete gecen alman diplomatlar bu konuda mesafe kaydetmeyi basardilar. hitler daha once rusya-finlandiya savasindan dolayi finlandiya’yi sucluyordu ama artik rusya ile arasi bozuldugu icin savastan dolayi rusya’yi suclamaya baslamisti.

    bu arada birkac aydir ozellikle almanya ve polonya’daki yahudiler’e uygulanan baskilar artarak devam ediyordu. artik yahudiler tek tek isaretlenmisti ve yahudi olduklarini belli eden sari isaretler giymek zorundaydilar. varsova’da yahudiler’in yasadigi mahalleler kordona alinmisti ve alman askerleri bu mahallelere tum giris ve cikislari kapatmisti. henuz esir kampina kapatilmamis olan yahudiler evlerinde esaret hayati yasamaya baslamisti. butun bunlar sessizce yapiliyordu ve hitler hicbir konusmasinda veya basin aciklamasinda yahudi konusuna deginmiyordu.

    ingilizler’le almanlar arasindaki hava savasi da tum hiziyla devam ediyordu. almanlar bir gece bir ingiliz sehrini bombaliyordu ve ertesi gece ingiliz ucaklar alman sehirlerinden birini bombaliyordu. ertesi gece yine alman bombardimani kaldigi yerden devam ediyordu. iki tarafin bombardimaninda da genel olarak siviller zarar goruyordu ve sehirler yikiliyordu. iki ulkede de bir cok sehir harabeye donmustu.

    ispanya’yi bir turlu yanina cekemeyen hitler, fransa’nin henuz isgal edilmemis guney kismini isgal edip ispanya’ya gozdagi vermek istiyordu. bu yuzden “atilla operasyonu” adi verilen bir operasyon icin hazirliklar basladi. ayni gunlerde italyan isgali altindaki misir’i kurtarmak icin saldiriya gecen ingilizler italyanlar’a cok agir kayiplar verdirdi ve italyanlar libya’ya cekilmek zorunda kaldi. hitler ispanya’nin yardimiyla cebelitarik bogazini isgal etmeyi ve afrika ile avrupa arasinda bir kopru kurmayi planliyordu ama ispanyollar’in bu fikre sicak bakmamasi ve kuzey afrika’da italya’nin aldigi maglubiyetler bu fikri rafa kaldirdi. hitler fransa’nin guneyinin isgal edilmesi fikrini de rafa kaldirirken rusya’nin isgali icin hazirliklarin baslamasi kararini aldi.

    10 aralik’ta alman iscilere seslenen hitler 1940 yilinin son buyuk konusmasini yapmis oldu. bu konusmada pek yeni icerik oldugu soylenemez ama hitler’in konusma tonunun normale gore daha sinirli ve sabirsiz oldugu anlasilmaktadir. hitler bu konusmada kendisi haric herkesi suclayacakti ve yine kendisi haric kimsenin diplomatik yollarla barisi saglamayi amaclamadigini savunacakti.

    1940 yili geride kaldiginda hitler kita avrupa’sinin onemli bir kismini ele gecirmisti. polonya’yi alip ingiltere ile baris masasina oturmayi ve savasi burada bitirmeyi (ve birkac yil sonra ingiltere’yle bir olup rusya’ya saldirmayi) planlayan hitler ingiltere ile inatlasinca savas bati avrupa ve kuzey afrika’ya sicramisti ve oradan da balkanlara ve otesine sicrayacak gibiydi. hitler eninde sonunda ingiltere’yi ikna edip kendi tarafina cekecegini soyluyordu ama bunun icin artik cok gecti. 1940’in baslarinda “almanlar’in yasadigi topraklar bizim olacak” diyen hitler simdi citayi yukseltmis ve “uzerinde alman kani olan topraklar bizim olacak” demeye baslamisti. su anda savas bitse bile fransa, norvec, hollanda, belcika, polonya gibi ulkelere topraklarinin geri verilmeyecegi cok acikti. henuz almanya ile ingiltere karada hic karsi karsiya gelmemisti ama gokyuzunde ve denizde iki ulke arasinda onemli catismalar yasanmisti. 1941 yili cok daha buyuk olaylara gebeydi. 1941 yilinda hitler alman ordusunun yonetimini sadece siyasi degil taktiksel olarak da ele gecirecekti ve ordunun yapacagi operasyonlarin ayrintilarini bile kendi basina belirleyecekti. bu da sonraki yillarda almanya’nin maglubiyetini hazirlayacakti.

    1941 yilinin ilk gunu artik geleneksel hale gelen yilbasi konusmalarindan birini yapan hitler ingilizler’e yuklenmeye devam etti. hitler ozellikle ingilizler’in fransa ve norvec’ten askerlerini cekip cephede carpismaktan kacindiktan sonra almanya’ya hava saldirilari duzenlemesine tepki gostermeye baslamisti. hitler’e gore “cephede darbe yedikten sonra muttefikleri fransizlar’i yalniz birakip askerlerini geri ceken ingilizler once gunduz gozuyle alman sehirlerini bombalamaya calistilar ama ust uste ucaklari dusurulunce bu bombardimanlari geceleri duzenlemeye basladilar. sehirlerimizde okullarimiz, fabrikalarimiz, hastahanelerimiz, kiliselerimiz bu bombardiman sonrasi enkaza donustu. ingilizler sonunda bizden ustun olduklari bir konuyu bulmuslardi, o da gece saldirilarinda sivilleri katletmekti. bizim onlar gibi vahsilesemeyecegimizi bildikleri icin bu konuda karsilik vermememizi bekliyorlardi. bir ay sabrettik, iki ay sabrettik, uc ay sabrettik ama insanlar bana ingilizler’in katliamlarina sonsuza kadar sabredip sabretmeyecegimi, almanlar’in hayatlarinin ingilizler’den daha mi degersiz oldugunu sormaya basladi. biz de ingiliz sehirlerini ayni ingilizler’in bizim sehirlerimizi bombaladigi gibi bombalamaya basladik. ingilizler’in anlayacagi tek dil kendi konustuklari katliam dili gibi gozukuyor. bundan sonra alman sehirlerine dusen her bomba icin ingiliz sehirlerine 10, gerekirse 100 bomba dusecek” seklinde bir durum mevcuttu.

    almanlar ve ingilizler arasindaki hava ve deniz savaslarini saymazsak ocak ayi nispeten sessiz ve sakin gecmisti. ingiltere semalarinda ingiliz hakimiyeti kesinlesirken akdeniz semalarinda alman ustunlugu goze carpiyordu. 10 ocak’ta almanya ile rusya arasinda bir dizi ticari antlasmalar imzalandiktan sonra 20 ocak’ta hitler ile biraraya gelen mussolini rusya ile almanya arasindaki yakinlasmalardan rahatsizlik duydugunu soyledi. hitler cevaben “rusya ile aramizda bazi imzali antlasmalar olsa da bunlarin bir degeri yok. ben antlasmalara degil ordumun gucune guveniyorum. stalin zeki ve temkinli biri ve bize karsi saldiriya gececegini sanmiyorum ama stalin oldukten sonra rusya’da yonetimi yahudiler ve onlarin destekledigi kisiler ele gecirecek gibi gozukuyor ve bu gerceklesene kadar beklersek cok gec olmus olacak. bu yuzden rusya meselesiyle yakin zamanda yuzlesmemiz gerekiyor” dedi. mussolini hitler’e ingiltere’yi neden isgal etmedigini sorunca da hitler’in cevabi: “su anda ingiltere isgal korkusu yasiyor ve ingilizler kafalarina dayanmis bir silah varmis gibi davraniyorlar. ingiltere’ye denizden asker cikartmayi denersek ve basarisiz olursak bu korkulari gecmis olacak ve kafalarina dayadigimiz silahin kurusiki oldugunu dusunmeye baslayacaklar. bu kozumuzu riske atamayiz” seklinde oldu. anlatilana gore mussolini bu cevaplarin ikisinden de tatmin olmustu. hitler yavas yavas dikkatleri ingiltere’den rusya’ya cekmeye calisiyordu.

    hitler 30 ocak’ta bir konusma daha yapti ve bu konusmada yine bir yandan ingiltere’ye yuklenirken bir yandan da ayni ulkeye yakinlasmaya calisti. bu konusmanin bir onemi de hitler’in halka acik konusmalarinda ilk kez yahudiler’e kisa zaman sonra yapilacak olan katliamlara kapi acmasiydi. konusmanin bir yerinde “ingilizler fransa bize cok cabuk pes ettigi icin fransa’yi elestiriyormus. ingiltere fransa daha pes etmeden fransa’daki tum askerlerini geri cekmisti ve simdi fransizlar’a yuklenmeleri sacma. bu arada haftalardir gazetelerde ingilizler’in avrupa kitasina cikartma yapacagi soyleniyor. ingilizler nereye cikartma yapacaklarsa soylesinler, orayi bosaltalim ve istedikleri kadar asker cikartsinlar. sonra da cephede iki ordu kozlarini paylassin. ingilizler tabi ki boyle bir fikre yanasacak degiller. onlar abd’nin ve rusya’nin arkasina saklanmayi tercih ederler. ne yazik ki ingilizler’le aramizda bir yakinlasma olabilirdi ama ingiliz siyasetciler savas yanlisi oldugu icin simdilik bu mumkun gozukmuyor.” konusmanin devaminda yahudiler’e uzun zaman sonra ilk kez net bir gonderme vardi: “uluslararasi dunya’da sozsahibi olan yahudiler her zaman yaptiklari gibi dunya’yi bize karsi kiskirtmaya kalkarlarsa bir sure sonra avrupa’da yahudi kalmayacaktir. benim bu tahminime istediginiz kadar gulebilirsiniz ama gelecegi tahmin etme konusunda ne kadar iyi oldugumu daha once gormustunuz.”

    daha once bahsettigim gibi hitler avrupa’daki yahudiler’i gerek toplama kampina kapatarak, gerek de onlarin yasadigi mahalleleri abluka altina alarak bir nevi rehin tutuyordu. hitler dunya’yi yahudiler’in yonettigine inandigi icin onlari rehin tutarak diger ulkelerden istedigini alabilecegine inaniyordu. ornegin ona gore avrupa’da yasayan yahudiler’e yapilan baskilar arttikca ingiltere, abd ve rusya’daki nufuz sahibi yahudiler baski yaparak almanya’nin istediklerini vermelerini saglayacakti. bu tabi ki hicbir zaman gerceklesmedi ve naziler’in yahudiler’e olan tutumu giderek sertleserek en sonunda soykirima dondu. hitler o gune kadar yaptigi konusmalarda her ne kadar yahudiler’i elestirse ve onlari bir cok konuda suclasa da daha once hicbir zaman yahudiler’in yokedilecegine dair bir sey soylememisti. daha once kirik camlar gecesi dahil yahudiler’e karsi yurutulen hicbir toplu olayda da agzini acip hicbir sey soylememisti. hitler almanya’da gerceklesen anti-yahudi olaylarin dogal olarak gerceklestigini, kizgin halkin kendisinden bagimsiz olarak yahudiler’e zarar verdigini “gostermeye” calisiyordu ama herkes olaylarin perde arkasinda kendisi oldugunu cok net bir sekilde gorebiliyordu. yine “avrupa’da belki de hic yahudi kalmayacak” diyen hitler daha sonraki cumlesinde bunun bir “tahmin” oldugunu soylese de bunun bir tahminden cok daha otesi oldugu, daha dogrusu bir planin parcasi oldugu cok acikti.

    subat ayinin ortasinda generalleriyle bir kere daha gorusen hitler onlari rusya’yi isgale ikna etmeye calisirken bir yandan da rusya’dan sonra yapilacak isgal hareketlerinin planini cizmeye basladi. buna gore rusya alindiktan sonra afganistan’a inilecek, afganistan uzerinden de hindistan’a saldirilacakti. boylece ingiltere’nin en onemli somurgelerinden biri almanya’nin eline gececekti. gorunuse gore hitler avrupa’yi tamamen ele gecirdikten sonra doymayacak gibiydi ve asya’yla ilgili planlar da yapmaya baslamisti. genel olarak sakin gecen subat ayinin sonlarina dogru yeni bir karar alan hitler ingiltere ile olan deniz savaslarinda denizaltilarin kullaniminin arttirilmasini istedi. o ana kadar denizaltilar cok nadiren kullaniliyordu ama bundan sonra bu araclar cok daha onemli bir rol oynacakti.

    bu arada afrika kitasinda ingilizler’le somurgeleri ele gecirmek icin carpisan italyanlar cephede epeyce hirpalanmisti ve ozellikle libya civarinda 130 bin italyan askeri ingilizler’e esir dusmustu. yunanistan’daki bozgundan sonra italyanlar’in bir bozgun daha yemesi hitler’i pek memnun etmemisti. italya almanya’ya yardim etmek yerine ayakbagi oluyor gibiydi. hitler’in hayalinde franco yonetimindeki ispanya’yi kendi tarafina cekmek vardi ama bu konudaki tum cabalari basarisiz olmustu. hitler franco icin “hayatinin en buyuk hatasini yapiyor” dese de savasin sonunda franco’nun savasa katilmayarak kendisi ve rejimi icin en iyisini yaptigi ortaya cikacakti.

    subat ayi da genel olarak sakince gecmisti ve mart ayinin ilk gununde almanya’nin paktina bulgaristan da dahil olmustu. boylece almanya balkanlardaki ulkeleri tek tek paktina dahil etmis oluyordu ve mart ayinin sonunda pakta dahil olacak olan yugoslavya ile beraber balkanlarda buyuk olcude alman hakimiyeti mevcut olacakti. yine bu donemde alman askerleri kuzey afrika’ya cikartma yaparak burada ingilizler tarafindan maglup edilmek uzere olan italyanlar’a destek olacakti. bu baglamda kuzey afrika’daki carpismalara biraz daha denge gelmis gibiydi. o gunlerde gerceklesen bir baska gelisme de avusturya ve almanya’nin bir cok bolgesindeki yahudiler’in trenlere bindirilerek polonya’daki toplama kamplarina veya abluka altina alinan getto mahallelerine gonderilmesiydi. bu da katliamdan onceki son adimlardan biriydi.

    bulgaristan ile imzalanan pakttan sonra alman askerleri bulgaristan’i “kanatlari ve guvencesi altina almak icin” isgal etmisti. bulgaristan hicbir direnis gostermeden bu isgali kabul etmisti. almanya icin sirada italya’nin almaya calisip eline yuzune bulastirdigi yunanistan vardi. hitler daha once rusya’yla olan gorusmelerinde bulgaristan’i rusya’nin almak istedigini biliyordu ve almanya bulgaristan’i isgal ederken rusya’dan izin almamisti. bunun ruslar’i kizdiracagi kesindi ama zaten eninde sonunda rusya ile savasa girmek isteyen hitler bu konuda endise etmiyordu. rusya bulgaristan’in isgaline neredeyse hicbir tepki gostermedi. ilginctir ki almanya bulgaristan’i isgal edince en fazla endise duyan ulkelerden biri turkiye’ydi ve hitler turkiye’deki buyulekcisini hukumete gondererek endise edecek bir sey olmadigini ilan ettirdi. her ne kadar hitler o ana kadar “garanti” verdigi bir cok ulkeyi isgal etmis olsa da simdilik balkanlardaki isgal yunanistan ve yugoslavya’nin alinmasiyla son bulacakti.

    bulgaristan’dan sonra dikkatini yugoslavya’ya ceviren hitler bu ulkeyi ikna etmek icin “yunanistan’in selanik kentinde bazi limanlar” verebilecegini ve boylece yugoslavya’nin denize acilabilmesini saglayacagini soyledi. yugoslavya’nin bu teklifi kabul etmekten baska caresi yoktu cunku almanya’nin teklifi kabul edilmedigi taktirde ulke alman askerlerinin postallari altinda ezilecekti. 5 mart’ta japonlar’in asya’daki ingiliz cikarlarina saldirmasi icin yonlendirme baslatan hitler yunanistan’in ve yugoslavya’nin isgal planlarini da hazirlamaya basladi.

    yugoslavya almanya’nin paktina gonullu olarak katilmisti ama antlasmanin imzalandigi gun ulkede darbe gerceklesmis ve ordu yonetime el koymustu. simdi almanya bu ulkeyi isgal edecekti ve bundan sonra da sirada uzun suredir zaten italya tarafindan isgal edilmeye calisilan yunanistan vardi. hitler yugoslavya’daki darbeye cok sinirlenmisti ve bu darbenin en kisa zamanda ve en sert sekilde bastirilmasini, yugoslav ordusunun mumkunse tamamen imha edilmesini ve isgalden sonra yugoslavya’nin topraklarinin macaristan, italya ve bulgaristan arasinda paylastirilmasini karar aldi. yugoslavya’da darbe oldugunda hitler japon diplomatlarla gorusuyordu ve bu gorusme yarida kesilmisti. hitler’in bu darbeye bu kadar sinirlenmesinde bu olayin da rol oynadigi dusunulmektedir.

    hitler japon tarafiyla olan gorusmelerini tamamladiysa da istedigi sonuclari alamadi. japonlar asya’daki ingiliz cikarlarina saldirmayi kendi savas hedeflerine aykiri bulmuslardi ve bunun abd’yi de savasin icine cekebileceginden endise duyuyorlardi. japonlar ayni zamanda rusya’dan cekiniyordu ve rusya ile olan kotu iliskilerini duzeltmeye calisiyordu. hitler ise rusya ile aralarinda antlasma olmasina ragmen bu ulkeye gizlice saldirmak istiyordu ve japonya’ya bunu haber vermek istemiyordu. bir yandan da japonya’ya “rusya ile iliskilerinizi duzeltmeye calismayin” demeye calisiyordu ama bunun sebebini aciklayamiyordu.

    japonlar hitler’e guvenmiyordu ve hitler’in japonya ile rusya (veya japonya ile abd) arasinda bir savas cikartmasindan cekiniyordu. bu yuzden hitler-japonya gorusmesinden kisa bir sure sonra japonya ile rusya arasinda saldirmazlik antlasmasi imzalandi. boylece hitler nasil bir cilginlik yaparsa yapsin japonya bu isin bir parcasi olmayacakti. stalin o donemde almanya ile japonya’nin arasindan su sizmadigini dusunuyordu ve japonya ile yaptigi antlasmanin almanya ile rusya arasindaki iliskileri guclendirecegini dusunuyordu ama hitler coktan rusya’yi isgal etmeyi kafaya koymustu. japonlar moskova’dan ayrildiktan sonra moskova’daki alman buyukelcisini ve diplomatlari yanina cagiran stalin onlara japonya ile yapilan antlasmayi “mujdeledi” ve onlara almanya ile rusya’nin sonuna kadar dost kalacagini soyledi. ideolojik olarak her ne kadar almanya ile rusya birbirine zit olsa da iki ulkenin iyi gecinmesi ikisinin de yararina gozukuyordu. rusya almanya’yi savas boyunca hem maddi hem de manevi olarak desteklemisti. ornegin alman ordusunun savasta kullandigi bir cok maden, gida, muhimmat ve petrol rusya’dan geliyordu. bazi alman diplomatlar hitler’i rusya’ya savas acmaktan aliykoymak icin bunu soyleyince hitler “rusya’yi ele gecirince o muhimmatlari zaten kendi elimizle aliriz” seklinde oldukca iyimser bir sekilde cevap verecekti.

    hitler nisan ayinda rusya’ya saldirmak ve bu operasyonu kis gelmeden bitirmek istiyordu ama simdi yugoslavya meselesinden dolayi rusya’nin isgali birkac haftaligina ertelenmek zorundaydi. nisan ayinin ilk haftasina gelindiginde alman ordusunun kuzey afrika’da ingilizler’e karsi zafer ustune zafer kazandigi, misir kapilarina dayandigi haberi geldi. hitler her zamanki gibi yine ingilizler’i fazla kizdirmak istemiyordu ve kuzey afrika’daki askerlere “ne olursa olsun misir’a saldirmayin, su ana kadar aldiginiz topraklarda savunma pozisyonuna gecin” emrini verdi. bu arada atlantik okyanusundaki deniz carpismalari oldukca siddetlenmisti ve ingiliz donamasinin onemli bir kismi erimisti. yine hava bombardimanlari sayesinde ingiltere’nin bir cok sehri harabeye donmustu. yine de hitler anlamsiz bir sekilde ingilizler’in misir’in isgaline cok sinirlenecegini dusunuyordu ve bunu istemiyordu.

    5 nisan’da yugoslavya ve yunanistan’in isgali eszamani olarak baslayacakti. ayni gunun sabahinda rusya ile yugoslavya’daki darbe hukumeti dostluk ve isbirligi antlasmasina imza atmisti ve hitler bunu rusya’ya karsi kullanilacak bir bahane olarak kenara yazacakti. rusya ise daha once anlasma halinde bulundugu bulgaristan’in almanya tarafindan sessiz sedasiz bir sekilde yutulmasina tepki gosteriyordu ve yugoslavya ile yapilan antlasma da bu tepkinin bir parcasiydi. boylece yugoslavya ve yunanistan’in isgali 1 gun ertelendi ve 6 nisan’da baslamasi kararlastirildi. bu tarih pazar gunune denk geliyordu ve almanya her zamanki gibi bir ulkeyi isgal etmeden once savas ilaninda bulunmamisti. 6 nisan sabahi belgrad sehri bomba sesleriyle uyanacakti. alman hava kuvvetleri sehrin bir cok noktasini yogun bir bombardiman altina tutmustu. birkac saat icinde sehrin bir cok noktasinda yangin cikti ve onlarca bina enkaza donustu. hitler yugoslavlar’a olan kizginligini cikartmak icin bu ulkenin isgalinde elini hic de yumusak tutmuyordu.

    belgrad alman ucaklari tarafindan 2 gun boyunca araliksiz bir sekilde bombalanacakti ve bu bombardimanda sivil-asker ayrimi yapilmayacakti. hitler’in amaci belgrad sehrinin onemli bir kismini haritadan silmek ve kendisine karsi “darbe” yapmaya calisanlara ibret olmasini saglamakti. almanlar belki de savasin basindan beri ilk kez bir ulkeye “nefretle” ve intikam hirsiyla saldiriyordu. hitler isgalin ilk gunu yaptigi bir konusmada “1914’teki buyuk savas arkasinda ingiliz gizli servisinin oldugu malum suikastle basladigi gibi bu savasta da yugoslavya’daki darbenin arkasinda yine ingiliz gizli servisinin oldugunu biliyoruz. darbe sonrasinda yugoslavya’da yasayan alman asilli vatandaslarin evleri ve isyerleri yagmalandi, almanya ile arasinda en ufak bagi olan tum kurum ve derneklere saldirilar oldu, yugoslavya ile olan tum baglarimiz koptu” seklinde ifadelerde bulunarak olaydan ingilizler’i sorumlu tuttu.

    hitler ozel trenine atlayip viyana’nin guneyindeki bir kasabaya gelmisti. burada park halinde duran hitler’in treni balkanlardaki operasyonun komuta merkezi olacakti ve hitler daha sonra insanlara ayni polonya’da oldugu gibi savasin icinde bizzat bulundugunu soyleyecekti. yugoslavya’daki alman ordusu bulgaristan ve macaristan ordularinin da destegiyle ulkeyi 4 koseden kusatmisti ve yugoslav ordusunun etrafindaki cember giderek daraliyordu. yugoslavlar her ne kadar canla basla dirense de yapabilecekleri fazla bir sey yoktu.

    hitler yugoslavlar’in beklenenden daha fazla direnis gostermesinden sonra cilgina donmustu. yunanistan’daki operasyon basarili gidiyordu ve simdiden selanik sehri dusmustu. bunun uzerine yunanistan’daki operasyona simdilik ara verildi ve bolgedeki tum askerler ve savas ucaklari yugoslavya’ya yonlendirildi. almanlar yugoslavya uzerindeki baskiyi ve bombardimani arttirmaya baslamisti. 11 nisan’da almanya’nin kanatlari altina aldigi hirvatlar ayaklanarak yugoslavya’nin bir kisminda bagimsizlik ilan etmisti. bu hitler’in elini guclendirecek olan bir gelismeydi ve hitler hic vakit kaybetmeden yeni kurulan hirvat devletini tanidigini acikladi. 13 nisan’da belgrad sehri duserken bundan dort gun sonra geri kalan tum yugoslav askerler silah birakti ve ulke almanya’ya teslim olmus oldu.

    bundan sonra dikkatler yine yunanistan’a cevrilmisti ve bu ulkedeki operasyonlar kaldigi yerden devam edebilirdi. bu arada ingilizler yunanistan’a asker cikartmaya baslamisti ve alman ve italyan askerlerine karsi yer yer catismaya girerek ilerleyisi durduramasalar da yavaslatmayi basarmislardi. 23 nisan itibariyle ingiliz askerleri agir kayiplar vererek yunanistan’dan cikinca alman askerleri atina kapilarina kadar geldiler. 27 nisan’da atina duserken sonraki 2 gunde de yunan adalari birer birer dusmustu. girit haric tum yunan adalari isgal altindaydi. italya’nin aylarca ugrasip alamadigi yunanistan’i almanya birkac haftada, ustelik ingiliz askerlerinin yunanlar’a yardim etmesine ragmen, ele gecirmisti. bu olay hitler’in curretini arttiracakti. artik balkanlar tamamen dusmustu ve kita avrupa’sinda ingiltere’yle beraber almanya, italya ve ispanya disinda soz sahibi kimse kalmamisti.

    bu arada 10-11 nisan tarihlerinde “okyanus otesinde” ilginc gelismeler yasanmisti. abd once danimarka’nin topragi olan gronland’i isgal etmisti ve sonra da atlantik denizinde devriye operasyonlari yapacagini aciklamisti. abd savastaki tarafsizligini koruyordu ama son gelismeler er ya da gec ulkenin savasa girecegini gosteriyordu. yine de abd icinde savasa girmeye dair epeyce muhalefet vardi. abd’liler’in bir kismi savasa girip hitler’in cezalandirilmasini isterken ulkenin onemli bir kismi da birinci dunya savasinda cok sayida asker kaybeden abd’nin kendi ic meselesi olmayan bir sebepten dolayi yine milyonlarca askerinin hayatini riske atmasinin yanlis oldugunu savunuyordu. ozellikle abd senatosundaki bazi atesli tartismalarda “avrupalilar her 20 yilda bir kendi aralarinda savasiyor. biz her seferinde mudahil olarak askerlerimizi riske edemeyiz. birakin birbirlerini yesinler. ilk savasta mudahele ettik de ne oldu” benzeri ifadeler geciyordu.

    yugoslavya ve yunanistan alinip avrupa’nin guneybati bolgesi de alindigina gore sirada rusya vardi. hitler’in orjinal plani rusya’ya nisan basinda saldirmakti fakat bu plan yugoslavya meselesinden dolayi ertelenmisti. simdi nisan ayi geride kalmisti ve mayis ayina girilirken hitler vakit gecirilmeden rusya’ya saldirilmasini istiyordu. kis mevsimine 7 ay kadar bir sure vardi ve bu kisa sure icinde rus ordusunun imha ve maglup edilmesi gerekiyordu. alman generaller ve diplomatlar bir turlu rusya’nin isgal edilmesi fikrine alisamiyordu ve hitler haric kimse bu konuda cosku gostermiyordu. herkes hitler’in fikrini degistirmesini bekliyordu ama kendisi dunya’daki en inatci kisilerden biriydi.

    1 mayis’ta liverpool semalarinda gozuken onlarca alman savas ucagi geride cok buyuk bir yikim birakmisti. aylardir hemen hemen her gun bombalanan londra sehri de buyuk olcude harabeye donmustu. her aksam almanlar londra’yi, ingilizler de berlin’i bombaliyordu ama londra berlin’e nispeten cok daha buyuk bir yikim yasamisti. hitler cogu zaman yaptigi konusmalarda “bir berlin’in haline bir de londra’nin haline bakin. berlin dimdik ayakta ama londra tam bir moloz sehre donmus durumda” seklinde ifadelerde bulunuyordu. iki sehrin de altyapisi cokme noktasina gelmisti ve iki sehirde de okullardan hastahanelere, yollardan, koprulere, kiliselerden devlet kurumlarina kadar cok az bina ayakta kalabilmisti. yikim sadece baskentlerle sinirli da degildi. her iki ulkede de cok sayida sehir ve kasaba ya haritadan silinmis ya da buna epeyce yaklasmisti.

    4 mayis’ta alman meclisinde “zafer konusmasi” yapan hitler alman ordusunun balkanlardaki basarilarindan bahsetti ve savasin sonunun cok yakin oldugunu isaret etti. hitler’in konusmalarinda goze carpan bir degisim vardi. artik konusmalarda dogaclama ifadeler yok denecek kadar az geciyor ve hersey kagittan okunuyordu. kelimeler ve cumleler cok daha dikkatli olarak seciliyor ve normale gore cok daha sakin bir ses tonu kullaniliyordu. hitler rusya konusunda hic destek bulamadigini biliyordu ve cok dikkatli olmasi gerektigini anlamisti. ortaya cikacak herhangi bir muhalefet bir sekilde bastirilabilirdi ama ingiltere ve rusya karsisinda kendisinin elini epeyce zayiflatabilirdi.

    bu konusmadan birkac gun sonra hitler’in gercekten elini zayiflatan iki olay gerceklesti. ilk olarak goring’le beraber hitler’in sag kollarindan biri olarak bilinen ve nazi hukumetinin onde gelen isimlerinden olan rudolf hess gizlice bir ucaga binerek iskocya’ya kacmisti ve burada ingilizler tarafindan yakalanarak hapse atilmisti. rufold hess’in neden boyle bir harekette bulundugu bilinmiyordu ama bazilari kendisinin ingiltere’yi barisa ikna etmek icin gittigini soylerken bazilari da kendisinin hitler’den kactigini iddia ediyordu. bilinen bir sey varsa o da hess’in rusya’nin isgaline siddetle karsi cikmasi ve hitler’le bu konuda anlasamamasiydi. hess rusya’nin isgalini intiharla esdeger tutarken hitler rusya’nin birkac ay icinde maglup edilebilecegine inaniyordu. ingilizler tarafindan tutuklanan hess daha sonra omur boyu hapis cezasina carptirildi.

    hess ingiltere’ye kacarken geride bir mektup birakmisti ve mektupta hitler’e hitaben “ingiltere’ye baris gorusmesi yapmak icin gidiyorum” diyordu. bunun sebebi acikti: hess kendisi her ne kadar ingiltere’ye kacmayi basardiysa da almanya’da kalan ailesinin ve akrabalarinin cezalandirilmasini istemiyordu. bu yuzden ingiltere’ye kacarken hitler’i cok kizdirmayacak bir bahane uydurmasi gerekiyordu. hitler mektubu okuyunca kizginligini gizleyemedi ve kizgin bir sekilde “umarim ucagi dusup denize cakilir” dedi. bu da olayin ustunun sessiz sakin kapatilabilmesinin tek yoluydu. kurmaylariyla bir dizi acil toplanti yapan hitler yola hess’siz devam edilecegini soyledi. hess’i tutuklayan ingilizler hitler’in olaya tepkisini merak ettikleri icin simdilik hess’in tutuklanmasini gizli tuttular. hitler de ingilizler’den ses cikmayinca hess’in ucaginin dusmus olabilecegini dusunup sevindi ve olayin ustunu kapatmaya karar verdi.

    12 mayis’ta basin aciklamasi yapan alman hukumeti rudolf hess’in uzun zamandir paranoya, halusinasyon ve psikotik ataklar gecirdigini, akli dengesinin yerinde olmadigini ve kacirdigi bir ucakla ortadan kayboldugunu acikladi. boylece hess nerede ortaya cikarsa ciksin yaptiklari akli dengesinin bozukluguna verilecekti. bu aciklamayi okuyan ingiliz churchill, “hitler’in hukumetinin dagilmaya basladigina dair isaretler geliyor” seklinde tepki verdi.

    hitler’in elini zayiflatan ikinci gelisme de atlantikte yasandi. o ana kadar atlantik denizinde alman donanmasiyla ingiliz donanmasi arasindaki carpismalarda alman tarafinin ezici ustunlugu vardi ve ingiliz donanmasi buyuk olcude erimisti. alman donanmasi enigma adi verilen sifreli bir sistemle haberlesiyordu ve bu sifre bir turlu cozulemiyordu. 8 mayis’taki carpismalarda yine alman donanmasi galip gelmisti ama ingilizler almanlar’a ait bir gemiyi ele gecirmisti. bu gemide bulunan enigma makinesi sayesinde almanlar’in sifresinin kirilmasina ilk kez bu kadar yaklasilmisti.

    20 mayis’ta alman parasutcu birlikler girit adasina inis yapti ve yunanistan’a ait olup su ana kadar ele gecirilemeyen tek toprak parcasinin ele gecirilmesi icin carpismalar basladi. churchill ne olursa olsun girit’in almanya’ya birakilmamasini istiyordu ve adada cok sayida ingiliz askeri konuslanmisti. almanlar birkac gun icinde ele gecirmek istedikleri girit’i ele gecirmek icin 2 hafta beklemek zorunda kalacakti ve bu 2 haftada binlerce alman askeri hayatini kaybedecekti. girit adasi almanya’nin savasin basindan beri en cok zorlandigi toprak parcalarindan biriydi.

    21 mayis tarihinde amerikan yuk gemisi ss robin moor alman torpidolari tarafindan batirilinca amerikanlar savasin basindan beri ilk kez zayiat vermis oluyordu. baskan roosevelt bu olayin uzerine yaptigi konusmada acil durum ilan etti ama bu raddede abd’nin savasa katilmasi icin hala yeterince sebep mevcut degildi.

    23 mayis’ta hitler’in imzaladigi bir kararname itibariyle ortadoguda ingiltere’ye karsi isyan baslatan arap ulkelerine almanya’dan destek gelecekti. ortadogudaki araplar almanya tarafindan muttefik olarak gorulecekti ve isyancilar tarafindan kurulan irak hukumeti almanya tarafindan taninacakti. ilginctir ki bu hukumet almanya tarafindan tanindiktan saatler sonra rusya da ayni hukumeti tanidigini acikladi. bunun almanya’ya karsi yapilmis bir jest olup olmadigini anlamak guctu ama o gunlerde savas istemeyen rusya almanya’ya karsi oldukca iyi davranislar icindeydi. tabi ki butun bunlar hitler’in umurunda degildi cunku o bir kere gozunu bir topraga diktiginde savas cikartmadan duramazdi. bu arada irak’taki direnis uzun surmedi ve ingilizler’in bu direnisi ezmesi bir hafta kadar surdu.

    24 mayis’ta ingiliz kruvazor hms hood alman bismarck gemisi tarafindan vurularak batirilmisti ve olayda gemideki 1,500’e yakin askerden kurtulan olmamisti. bundan 3 gun sonra ingilizler baska bir carpismada bismarck gemisini icindeki 2 bin askerle beraber batirmayi basardilar (aslinda gemi agir hasar almisti ve ingilizler’in eline gecmesin diye almanlar tarafindan bilerek batirilmisti). denizlerde hakimiyet hala almanlar’a aitti ama savasa yavas yavas denge geliyor gibiydi.

    2 haziran’da girit adasi dusmustu ve hitler’in odagi yeniden rusya’ya donmustu. artik rusya’ya saldirma zamani gelmisti ve saldirinin ertelenmesi demek en az bir sene daha beklemek demekti cunku rusya’ya kisin operasyon yapmak imkansiza yakindi. 12 haziran’da romanyali diplomatlarla gorusen hitler ilk kez almanya disinda birine rusya’ya saldiracagini haber veriyordu ve yardim istiyordu. romanyalilar kendilerine toprak sozu verildigi icin bu teklife olumlu yanit verdiler. hitler henuz rusya’ya saldirma fikrini ne italya ne de japonya’yla paylasmamisti. 18 haziran’da almanya ile turkiye arasinda “dostluk antlasmasi” imzalandi ve boylece almanya’nin guneydogu siniri guvence altina alinmis oldu.

    22 haziran gunu alman ordusu sscb sinirini gecerek rus topraklarina saldiriya basladi. bu ikinci dunya savasinin gidisati acisindan bir donum noktasiydi. almanya her zamanki gibi saldirmazlik pakti imzaladigi bir ulkeye saldirmisti ve bu saldirinin nedenlerini herkes merak ediyordu. hitler bunu aciklarken daha once ingiltere’yi sucladigi bir cok konuda bu kez rusya’yi suclamayi secti. ornegin onceden yugoslavya’daki darbeyi ingilizler’in tertipledigini soyleyen hitler simdi bunu aslinda rusya’nin tertipledigini soylemeye baslamisti. hitler’e gore rusya 20 yildir sadece almanya’yi degil tum avrupa’yi komunizmin tarafina cekmek icin turlu oyunlar oynuyordu ve son yillarda bu oyunlarin siddeti artarak devam etmisti. tabi ki hitler’in konusmasinda almanya ile sscb arasinda neden bir antlasma imzalandigi ve hitler’in son bir yildir neden rusya’yi hic elestirmedigi gibi sorulara cevap verilmiyordu.

    hitler ingiltere ile defalarca baris masasina oturmaya calistigini fakat ingiltere’nin kendisini her seferinde geri cevirdigini, ingiltere’nin savasa devam etmek icin cesareti rusya’dan aldigini, rusya’nin almanya ile saldirmazlik pakti imzalamasina ragmen kapali kapilar ardinda ingiltere ile goruserek almanya’yi tehdit etmeye devam ettigini soyledi. hitler’in suclamalari buyuk olcude yersizdi cunku sscb o ana kadar antlasmanin gerektirdiklerini neredeyse eksiksiz yerine getirmisti ve almanya’nin bir dedigini iki etmemisti. stalin almanya ile olan mevcut iliskilerin bozulmamasi konusunda cok titiz davranmisti. hitler’in rusya’ya saldirmak icin ortaya attigi bahanelerden biri de rusya’nin finlandiya, litvanya, letonya ve estonya gibi kuzey ulkelerini isgal etmis olmasiydi ama bu isgaller gerceklestiginde hitler hepsini savunmustu ve gerceklesen hicbir isgal icin en ufak bir tepki bile gostermemisti. uzerinde bulunulan an o isgalleri bahane gostermek icin cok gecti.

    kisaca hitler savasin bunca zamandir uzamis olmasindan dolayi rusya’yi sucluyordu ama rusya’nin su ana kadar olan bitenlerle pek ilgisi yoktu. ilginctir ki hitler rusya’yi nasil 22 haziran’da ingilizler’le isbirligi yapmakla suclayarak isgal etmeye calistiysa napolyon da yillar once yine 22 haziran’da rusya’yi yine ayni bahaneyle isgal etmeye calismisti. sonuc olarak iki lider de rusya’dan cikamamisti.

    acikcasi ruslar hitler’in saldirisina hazirliksiz yakalanmisti. bazi rus yoneticiler hitler’in asil hedefinin ingiltere oldugunu, rusya’ya saldirilmasinin sasirtmaca hareketinden ibaret oldugunu dusunuyordu. boyle bir saldiri daha onceden beklenmedigi icin ruslar’in almanya siniri yakinlarinda cok az askeri ve tanki vardi. ruslar’in hazirliksiz oldugunun farkinda olan almanlar da cok hizli hareket ederek ruslar’i kis gelmeden maglup edebileceklerini dusunuyordu. hitler savasin kisa sarkmasina ihtimal bile vermedigi icin kis mevsimi icin hicbir planlama yapmamisti.

    rus diplomatlar hemen almanlar’la gorusmek icin harekete gecmislerdi ama alman diplomatlar tum cagrilari yanitsiz birakiyordu. sonunda alman disisleri bakani ribbentrop ile rus elci dekanozov arasinda sabah 4 sularinda bir toplanti ayarlanmisti ve oldukca kisa suren bu toplantida mahcupca eline tutusturulan kagittaki savas ilanini okuyan ribbentrop karsisindaki diplomatin “olanlardan almanya sorumlu” diyerek odadan ayrilmasini izlemek durumunda kalmisti. ribbentrop daha once ruslar’la olan gorusmelerinde onlarin ne kadar sicakkanli oldugunu gormustu ve rusya’ya savas ilan edilmesinden dolayi oldukca kizgindi ama hitler’e tam bir itaatle baglanmis oldugu icin ona bir sey soyleyemiyordu. kendisi icten ice buyuk ihtimalle hess’in iskocya’ya kactigi ucakta olmayi tercih ediyordu ama bunun icin artik cok gecti.

    moskova’da rus disisleri bakani molotov ile alman buyukelcisi arasinda ayni saatlerde benzer bir konusma geciyordu. molotov savastan saatler once alman buyukelciyle gorusmus ve ona “son zamanlarda almanya’nin bize karsi memnuniyetsizlik duydugu haberlerini aliyoruz. bu dogru mu?” diye sormustu. savas acildiktan sonra buna inanamayan molotov’un ilk sozleri “bizden ne istiyorsunuz? sartlariniz nedir?” olmustu. molotov hala masaya oturarak savasi durdurabilecegini dusunuyordu ama hitler coktan kararini vermisti. savas iki ulkeden biri haritadan silinene kadar bitecek gibi degildi. hitler bir kere bir ulkeye saldirmayi kafaya koyduysa o ulke agziyla kus tutsa bile fark etmiyordu.

    hitler sonraki saatlerde ingiltere ve abd’ye seslenerek bati dunyasinin komunizme savas actigini ve bu savasta ingiltere ve abd’nin de almanya’nin yaninda yer almasi gerektigini, bu savasin sonunda komunizmin yenilerek avrupa’nin yeniden barisla tanisacagini, en basindan beri olan herseyden komunistlerin suclu oldugunu ve benzer seyler soyledi. bu sozler alman gazetelerinde ve radyolarinda da gunlerce yankilanmaya devam edecekti. bu savasta ne ingiltere’nin ne de abd’nin almanya’nin yaninda olmak gibi bir niyeti yoktu. aksine, bu savas nazi tehdidini bertaraf etmek icin bulunmaz bir firsatti.

    hitler ingiltere’den bir “aferin” bekliyordu ama ayni gece churchill tarafindan yapilan bir konusmada hitler icin “kanda susamis, bir turlu doymayan katil canavar” gibi cok sert ifadeler kullaniliyordu ve almanya’nin cizmeyi coktan astigi belirtiliyordu. artik hitler donulmez aksamin ufkundaydi ve geri donusu olmayan bir yola girmisti. ingiltere ne olursa olsun pes etmeyecekti ve hitler rejimi ortadan kalkmadan hicbir sekilde almanya ile hicbir konuda masaya oturulmayacakti. hitler her zamanki gibi rusya’nin isgaline ingiltere’nin neden bu kadar sert bir tepki verdigini anlayamamisti ve olanlara bir turlu anlam verememisti. bu da hitler’in ingiltere’yi ne kadar kotu okudugunun gostergelerinden sadece biriydi.

    churchill’in o geceki konusmasinda hitler’i en cok rahatsiz eden bolum suphesiz su sozlerdi: “son 25 yilda komunizmle benim kadar mucadele eden kimse olmamistir. komunizm hakkinda ne kadar sert seyler soyledigimi herkes biliyor ve bu sozlerimin hicbirini geri alacak degilim. yine de bir komunizm karsiti olarak sunu ilan ediyorum ki gunumuzde nazizim insanlik icin komunizmden cok daha buyuk bir tehdittir ve bir an once bertaraf edilmelidir. bugunden itibaren naziler’e karsi savasan herkes hangi ideolojiye sahip olursa olsun bizim dostumuz ve muttefigimizdir ve naziler’e yardim eden herkes bizim dusmanimizdir. bu savas iki taraftan biri tamamen yok olana kadar devam edecektir.”

    alman isgali basladiktan sonra rusya 2 gun boyunca sessiz kaldi ve 24 haziran’da ilk kez ingiltere ve abd’ye seslenerek yardim istedi. ilk 2 gun rus tarafi olup bitenleri izlemek ve buna gore karar vermek istiyordu cunku en basta kapitalist dunyadan yardim istemenin bir zayiflik olduguna dair bir gorus hakimdi. ilk 2 gun boyunca alman askerleri gittikleri her yere yikim getirmisti ve rus ordusunun tek basina cok uzun sure dayanamayacagi belliydi. bunun ertesi gunu almanya’nin ilerleyisini firsat bilen finlandiya gecen sene kaybettigi topraklari geri alabilmek icin rusya’ya savas ilan etti. ayni gun isvec de kara ve hava sahasini alman askerlerine ve ucaklarina acmayi kabul etti.

    haziran ayi geride kalirken alman-rus savasinda ilk hafta geride kalmisti ve almanlar iki ulkenin sinirina yakin bir cok rus koy ve kasabasini ele gecirmisti. ozellikle ukrayna bolgesindeki basta kiev olmak uzere bir cok sehir alman ucaklarinin bombardimani altindaydi. almanlar savas ucaklarinin cogunu dogu cephesine kaydirdigi icin ingilizler bati cephesinde gokyuzunde ustunlugu ele gecirmeye baslamisti ve ingiliz ucaklarinin alman sehirlerine yagdirdigi bombalarda gozle gorulur bir artis vardi.

    savasin ilk haftasinda her ne kadar almanlar buyuk kazanimlar elde ettiyse de bundan sonra uzerlerindeki soku atan ruslar tarihte gorulmemis bir direnis gostermeye basladilar. ne hitler ne de alman generaller ruslar’in bu kadar inatci bir sekilde direnebilecegini hesaba katmamisti. bazi koy ve kasabalarda tas ustunde tas kalmamasina ragmen hala direnis devam ediyordu. bazi yerlerde bombardiman sonrasi yikilan binalarin molozlarindan direnisciler cikiyor ve alman askerlerine olmadik yerlerde kayiplar verdiriyordu. cepheden kayip haberleri geldikce hitler sinirleniyordu ve “kayip sayisi umurumda degil, kis gelmeden moskova dusmek zorunda” diyordu ve saldirilarin daha da arttirilmasini soyluyordu.

    hitler her ne kadar birinci dunya savasinda almanya’nin yaptigi hatalari tekrarlamayacagini soylese de hatalar aynen devam ediyordu. hatta almanya’nin rusya’da gerceklestirdigi ilerleme bile birinci dunya savasinin kopyasi gibiydi. hitler rus isgalini yonetmek icin dogu polonya’daki kurt yuvasi adini verdigi bir karargaha tasinmisti ve orjinal plana gore burada 1-2 ay kalip sonra berlin’e donmesi gerekiyordu. rusya’da isler istendigi gibi gitmedigi icin hitler sonraki 4 seneyi burada gecirecekti. ozellikle ilk aydan sonra insan icine nadiren cikan hitler gununun buyuk bir kismini yeralti siginaklarinda gecirecekti.

    10 temmuz’da minks civarinda 300 bin civari rus askeri cember altina alinmisti ama bu askerler teslim olmayip direnis gostermeyi secince cok buyuk bir carpisma baslamisti. bu catismalar bir katliama donmustu ve binlerce rus askeri ya hayatini kaybetmis ya da esir dusmustu. esir alinan rus askerlerinin onemli bir kismi esir alindiklari yerde infaz edilirken bir kismi da toplama kamplarina gonderiliyordu. hitler rusya’yi medeni dunyanin bir parcasi kabul etmedigi icin esir alinan rus askerlerini de savas esiri olarak kabul etmiyordu. bu yuzden esir alinan rus askerlerinin kaderi komutanlarin keyfine kalmisti. temmuz ayindan itibaren ele gecirilen rus kentlerindeki yahudiler de katledilmeye veya esir kampina yollanmaya baslandi. artik yahudi katliami resmi olarak baslamisti ve katliamin temposu artmaya baslamisti.

    bu arada abd 18-21 yas arasindaki tum erkekleri orduya almisti ve genis capta tatbikatlara baslamisti. ingiltere’nin baskilarina dayanamayan abd yavas yavas savasa girmeye hazirlaniyordu. ingilizler tarafindan isgal edilip fazla catisma olmayan yerlere (ornegin izlanda) amerikan askerleri konuslanmaya baslamisti ve burada bulunan ingiliz askerleri de catismalarin yogun oldugu yerlere aktarilmisti.

    temmuz ortasinda alman ordusu ozellikle ukrayna ve civarinda onemli bir ilerleme kaydetmisti ve ruslar da kaybettikleri bazi topraklari geri alabilmek icin karsi saldiri baslatmisti. alman ordusunun ilerleyisi bir sekilde devam etse de oldukca yavaslamisti ve kis mevsimi gelmeden moskova’nin dusmesi epeyce supheye dusmustu. savasin kis aylarinda devam etmesi almanya’nin yenilmesine apacik bir davetiye cikartmak demekti ama hitler bu saatte sonra geri cekilmeyi veya operasyon durdurmayi da gururuna yediremiyordu.

    temmuz ayi geride kaldiginda alman ordusunun hala istenilen ilerlemeyi kaydedemedigini goren hitler taktik degisikligine gitmeye karar verdi ve rusya’yi kuzeyden guneye 4 farkli bolgeye bolerek her bolge icin ayri taktikler belirledi. bu donemde hitler kendisine “hayir” denmesini, taktiklerinin elestirilmesini, kendisine itiraz edilmesini veya karsi cikilmasini yasaklamisti ve yeni belirledigi taktiklerde hicbir generalin fikrini sormamisti. boylece taktikler oldukca gelisiguzel bir sekilde hazirlanmisti.

    ozellikle leningrad ve smolensk sehirlerindeki rus direnisi bir turlu kirilamiyordu. alman ordusu kac rus askeri oldururse oldursun ertesi gun yeni askerler ortaya cikip direnise devam ediyordu. ruslar’in sanki sinirsiz askeri var gibiydi ve olen askerler kisa sure icinde yenileriyle degistiriliyordu. hicbir cephede rus askerleri silah birakmiyordu ve tum askerler kanlarinin son damlasina kadar carpisiyordu. agustos ayinin ilk haftasinda smolensk sehri cok agir carpismalarin ardindan almanlar’in eline gectiginde iki taraf da geride binlerce olu ve yarali birakmisti.

    14 agustos’ta ingiltere ile abd bir araya gelip ortaklasa bazi kararlar alinca hitler agustos ayinin ikinci yarisinda gozunu kirim ve kafkasya’ya yoneltti ve bu bolgelerin en kisa zamanda ele gecirilmesini emretti. alman savas ucaklari moskova, leningrad, stalingrad gibi stratejik oneme sahip sehirleri bombalamaya baslamisti ve bu bombardimanin yogunlugu giderek artiyordu. alman ordusu herseye ragmen hala yeterince hizli ilerleme gosteremiyordu ve hitler her ne kadar isgal planini ve taktiklerini kendisi belirlemis olsa da olanlardan dolayi generalleri sucluyordu ve generallerin kendilerine verilen kusursuz taktikleri uygulamayi bir turlu beceremedigini soyluyordu.

    artik kis baslamadan moskova’nin dusmeyecegi ve savasin planlanandan daha uzun surecegi anlasilmisti. hitler moskova alinmadan once rusya’nin hareket kabiliyetini bitirmek icin rusya’daki petrol, dogalgaz ve komur kaynaklarinin ele gecirilmesini istiyordu. ayrica moskova’nin etrafindaki sehir ve kasabalarin ele gecirilmesi moskova’nin cembere alinmasini kolaylastirabilirdi. hitler’e gore moskova ile dis dunyanin tum irtibati kopup sehir tamamen cember icine alindiktan sonra aclik, soguk ve muhummatsizlikla mucadele eden sehir zaten kendiliginden duserdi. kagit uzerinde bu oldukca basit bir plan gibi gozukuyordu ama ele gecirilmesi gereken bolge epeyce buyuktu, hatta almanya’nin o gune kadar ele gecirdigi bir cok ulkeden daha buyuk bir alanin ele gecirilmesi gerekiyordu.

    bu arada hitler uzun suredir rehin tutulan ama pazarliklarda hicbir deger tasimadiklarini gordugu yahudiler’i imha etme planlari yapiyordu. artik yahudiler’in bir pazarlik metasi olarak kullanilamayacagi ortaya cikmisti ve onlari canli tutmak icin bir sebep kalmamisti. hitler her zamanki gibi ingiltere ve bati dunyasinin yahudiler tarafindan yonetildigine inaniyordu ve avrupa’daki yahudiler’in topluca katledilmesinin ingiltere ve bati dunyasini ateskese zorlayacagini dusunuyordu. bu yuzden tum yahudiler’in bir anda imha edilmesindense yahudiler’in kademe kademe, yavas yavas infaz edilmesini savunuyordu ve son umudunu da bu olaya baglamisti.

    agustos ayinin sonunda leningrad sehrini cember icine alinmisti ve cember giderek daralmaya baslamisti. ayni gunlerde rusya ile ingiltere ortak operasyonla iran’i isgal etmisti. almanya kafkaslara gidip rusya’nin petrollerini bloke edebilirse iran’daki petroller rusya’ya aktarilacakti ve rusya’nin savasa devam etmesi saglanacakti. iran’in isgal edilme sebebi de buyuk olcude buydu. bu olaydan sonra mussolini hitler’i ziyaret etmek icin ayagina kadar gelmisti ve hitler savastaki ortagina rusya ve ingiltere’nin cokmek uzere oldugunu, savasin birkac ay icinde zaferle bitecegini soyledi. mussolini yeniden morallenmisti.

    savasin gidisati acisindan eylul ayi cok onemliydi cunku eylul ayi kuzey ulkelerinde kisin etkilerinin gorulmesinden onceki son aydi. ozellikle rusya ve civarinda ekim ayindan sonra hava ciddi derecede sogur ve kasim ortasi gibi kar yagislari baslardi. bu yuzden eylul ayi savasin o sene mi bitip gelecek yaza kadar mi sarkacagini belirleyen en onemli zaman dilimiydi.

    eylul ayinin ilk haftasinda rusya’daki siddetli carpismalar tum hiziyla devam ediyordu ve finlandiyalilar gecen sene kaybettikleri tum topraklari geri almalarina ragmen yeni toprak kazanmak icin hucuma gecmisti. almanlar estonya’yi ele gecirdikten sonra sehirdeki yahudiler’i ve burjuva olarak adlandirdigi belli basli kisileri tutuklayip bir kismini infaz ederken bir kismini toplama kampina yolladilar. kuzeydeki murmansk sehri tum cabalara ragmen ele gecirilememisti ve hitler bu sehrin alinmasini ertelemek zorunda kalmisti.

    7 eylul’de ingilizler berlin sehrini daha once hic bombalamadiklari kadar yogun bir sekilde bombalamisti ve bundan 1 gun sonra leningrad sehrinin cembere alinmasi tamamlanip sehrin kusatmasi baslamisti. almanlar sehrin birkac hafta icinde dusmesini bekliyordu ama burada her yerde oldugu gibi hic beklemedikleri bir direnisle karsilasmislardi. sivil halk bile hendekler kazip direnise katilmisti ve sehrin her sokagi icin bazen gunlerce carpisilmasi gerekiyordu. bundan birkac gun sonra kiev sehri de kusatma altina alindi. almanlar her ne kadar cok sert bir direnisle karsilassa da rusya topraklarindaki ilerlemeleri bir sekilde agir agir devam ediyordu.

    litvanya’da yahudiler’in bir yerde toplanmasi icin vilna getosu kurulmustu ve bolgedeki tum yahudiler trenlere ve kamyonlara bindirilerek buraya aktarilmaya baslanmisti. tabi ki yolda gerceklesen bazi “olaylar” neticesinde yola cikan yahudilerin yarisindan cogu hicbir zaman buraya ulasamayacakti. zaten rusya ile olan savas basladigindan beri halktan saklanan ve sessizligini devam ettiren hitler yahudiler’in katledilmesi konusunda bir basin aciklamasi bile yayinlamamisti ve bu olayla ilgisi yokmus gibi davraniyordu. halbuki katliamlar bizzat onun emriyle gerceklesiyordu.

    24 eylul’de kiev sehri dusunce cesaret kazanan hitler yeniden fikrini degistirdi ve moskova’ya fazla vakit kaybetmeden saldirilmasi kararini verdi. halbuki birkac hafta once kendisi moskova’nin alinmasi konusunda acele edilmemesi gerektigini ve sehrin cembere alinip kaynaksiz birakilarak teslim olmaya zorlanmasini istemisti. leningrad hala dusmemisti ama hitler moskova’ya gozunu dikmisti. kiev’deki alman zaferinin sonrasindaki bir haftada sehirdeki 30 bin kadar yahudi kursuna dizildi.

    abd savastaki tarafsizligini koruyordu ama yeni alinan bir karara gore atlantikte amerikan gemilerine fazlaca yakin duran alman, italyan ve japon gemileri vurulacakti. boylece alman gemileriyle amerikan donanmasi arasinda bir mesafe ortaya cikmasi saglanacakti ve devriye gezen amerikan gemilerinin daha guvenli bir sekilde calismasi mumkun olacakti. yine de herkes abd’nin adim adim savasa yaklastigini ve er ya da gec savasa dahil olacagini gorebiliyordu. hitler abd bati cephesinde savasa dahil olmadan rusya cephesini zaferle bitirmek ve tum gucuyle batiya yonelmek istiyordu ama rusya’da isler yeterince hizli ilerlemiyordu. acikcasi hitler rusya’ya savas ilan ettiginden dolayi pismanlik yasamaya baslamisti.

    eylul sonunda generalleriyle bir araya gelen hitler generallerden “su ana kadar aldigimiz mevzileri koruyalim ve moskova’ya saldiriyi bahara kadar erteleyelim” tavsiyesini duyunca sinirden cilgina dondu ve bazi generalleri korkaklikla, bazilarini da direk almanya’ya ihanet etmekle sucladi. almanya bu kadar toprak kazanmis ve ilerleme kaydetmisken burada durmak ona gore sacmaydi ve artik geri donmek icin cok gecti. hitler 2 ekim tarihinde moskova’ya saldirilmasini, moskova ele gecirilince de sehrin devasa bir hendekle oyularak cevre nehirlerin (ornegin volga nehri) buraya akitilmasi sonuucu buyukce bir gole cevrilmesini istiyordu. hitler moskova’da baliklar disinda bir tane bile canli gormek istemiyordu ve sehri tarihe gommek istiyordu.

    leningrad sehri onca saldiriya ragmen bir turlu dusmemisti ve bu sehir de hitler’in nefret listesindeydi. eylul sonunda alman generallere bir bildiri yayinlayan hitler leningrad ile ilgili olarak “artik bu sehri almak istemiyorum. finlandiyalilar da bu sehri istemiyor. bu durumda bu sehri almaya calismak yerine imha edip haritadan silmekten baska bir caremiz kalmadi. leningrad’in etrafindaki tum topcu ve tankci birlikleri bugunden itibaren sehri araliksiz bir bombardimana tabi tutsunlar ve hava kuvvetleri de sehir icinde hareket eden herseyi bombalasin. bu operasyon sehir tamamen imha edilene kadar devam etsin ve sehir imha edildikten sonra askerler yeni hedeflere yonlendirilsin” diyordu. yani hitler kendisine yar olmayacak sehrin kimseye yar olmamasini, tamamen haritadan silinmesini istiyordu. hatta ayni bildiriye gore bundan sonra leningrad bir sekilde silah birakip teslim olsa bile sehir alinmayacakti ve sehirdeki herkes sibirya tarafina suruldukten sonra sehrin imhasi tamamlanacakti.

    2 ekim’de hitler’in “tayfun operasyonu” adini verdigi operasyon basladi ve 2 milyon alman askeri moskova’ya saldirdi. tahminlere gore kar yagislarinin baslamasina 5-6 hafta vardi ve almanlar sehri bu sure icinde ele geciremezse uzun sure ele gecirmeleri cok zor olacakti. hitler moskova’nin cok kisa sure icinde duseceginden emindi, hatta sehre olan alman saldirisi basladiktan henuz 24 saat sonra aylardir ilk kez gittigi berlin’e donerek bir zafer konusmasi yapma karari aldi. hitler’in 3 ekimdeki konusmasinda moskova’nin dusmek uzere oldugu, rus askerlerinin insan degil canavarlasmis hayvanlar oldugunu, bu savas sonrasi rusya’nin tarihe gomulecegini ve insanligin komunizmden sonsuza kadar kurtulacagini, en buyuk muttefigi savas disi kalan ingiltere’nin de almanya’ya baris icin yalvaracagini soyleyen hitler konusmasinda savasla alakali bir suru istatistik ve rakam kullandi. dusurulen sovyet ucaklarindan, patlatilan sovyet tanklarindan, esir alinan 2 milyondan fazla sovyet askerinden ve daha bir cok istatistikten bahseden hitler’in amaci aylardir sessiz kalarak kendisinden uzaklastirdigi alman halkini yeniden buyulemekti ama o anda almanlar’in kendisine enufak bir sempatisi kalmamisti. hitler bu konusmasinda yine ingilizler’den bahsederken “avrupa’da son yillarca bir cok dost kazandik ama ne yazik ki dostlugu icin en cok ugrastigim ingilizler’in dostlugunu kazanamadik. bundan tamamen ingilizler’i suclamak dogru degil. yillardir bizimle ingilizler’in arasina girmeye calisan ve avrupa’da savas cikartmak icin ugrasan uluslararasi yahudi gucler bu konuda en suclu kisilerdi” diyerek topu yahudiler’e atti. o gunlerde yahudi katliamlari giderek hiz kazaniyordu ve ekim ortasinda sirf ukrayna’da on binlerce yahudi kursuna dizilmisti.

    hitler konusadursun, moskova’da isler hic de iyi gitmiyordu. daha ilk gunden her iki taraf da binlerce asker kaybetmisti ve sehrin onemli bir kismi moloz yiginina donmustu. moskova’da henuz kar yagisi baslamamisti ama yagan siddetli yagmur sehrin her tarafini camur deryasina cevirmisti. alman tanklari ve askeri araclarinin onemli bir kismi camura saplanmisti ve dusen gorus mesafesi yuzunden bir cok alman askeri de mevzilerinde cakilip kalmisti. moskova’nin bir cok noktasinda siddetli sokak catismalari devam ediyordu ve bombardiman sonrasi cikan yanginlar nedeniyle gokyuzu dumanlarla kaplanmisti. etrafda cok siddetli bir kan ve ceset kokusu vardi ve carpismalarin daha ne kadar bu sekilde devam edecegi merak konusuydu.

    bir cok rus diplomat moskova’yi terk etmeye baslamisti ama stalin sehirde kalmayi tercih etmisti. rus halki sokaklara dokulmustu ve evlerinin sokaklarina hendek kazmakla, tuzak kurmakla ve mayin dosemekle mesgulduler. yediden yetmisyediye, askerden sivile herkes direniste rol oynuyordu. almanlar’in moskova’ya ilk senkronize saldirisi ekim ayinin ortasinda oldu ve bu saldiri iki tarafin da cok agir kayiplar verdigi carpismalardan sonra geri puskurtuldu. ikinci ve ucuncu saldirilardan da pek sonuc cikmamisti.

    bu arada 17 ekim’de atlantikte amerikan savas gemilerinden uss kearney’i bombalayan alman donanmasi 11 amerikan askerinin olumune sebep olmustu. bu da savasin basindan beri amerikanlarin ilk askeri kayiplariydi. amerikan meclisinde olay atesli bir sekilde tartisilirken eskiden savas karsiti olan bir cok senatorun simdi savasi desteklemesi ilgi cekiciydi. artik abd’de kamuoyu yavas yavas savas yanlisi bir hava takiniyordu. bundan tam 2 hafta sonra 31 ekim’de bir amerikan gemisi daha torpidolanmisti ve bu kez 100’den fazla denizci hayatini kaybetmisti. artik abd’nin savasa girmesi sadece zaman meselesiydi.

    kasim ayina girildiginde moskova hala dusmemisti ve rusya’daki alman ordusu hem sayica ciddi olcude azalmisti hem de moralmen ve fiziken yorgun dusmustu. hitler’den gizli olarak gorusen alman generaller rusya’daki operasyonu “cilginlik” olarak nitelendirirken iclerinden birini temsilci olarak secip hitler’e savasi durdurmasi icin yalvarma opsiyonunu bile gozden gecirdiler. halbuki hitler’in gozu o saatten sonra kimseyi gormuyordu ve kendi generallerine bile guvenmiyordu.

    8 kasim’da yeni bir konusma yapan hitler eski konusmalarindaki ifadeleri buyuk olcude yineledikten sonra yahudiler’e uzun uzun yuklendi ve avrupa’daki savastaki tek sorumlunun onlar oldugunu soyledi. savasin baslarinda yahudiler’den hic bahsetmeyen hitler artik onlardan cokca bahsetmeye baslamisti ve son birkac aydir devam eden yahudi katliamlari da tesaduf degildi. savasin basinda gunah kecisi komunistlerken, sonra polonya olmustu ve bundan sonra ingiltere gunah kecisi secilmisti. daha sonra ingiltere ile rusya arasinda gidip gelen gunah keciligi muessesesi yine donup dolasip yahudiler’in basina patlayivermisti.

    hitler konusadursun, moskova’da hava sicakligi -20’lere ulasiyordu ve siddetli kar yagislari baslamisti. zaten carpismalarda fazla bir ilerleme gosteremeyen alman ordusunun ozellikle kuzeydeki ilerleyisi neredeyse tamamen durmustu.

    kasim ayinin sonuna kadar geceli gunduzlu devam eden carpismalar sonunda alman ordusu sehrin disindaki banliyolere zar zor ulasabilmisti. almanlar’in bazi saldirilarinda kismi basari saglandiysa da ruslar sadece savunmada cakilip kalmiyor, arada karsi saldiriya gecerek almanlar’i yeniden geri puskurtuyordu. iki ordu da hayatta kalabilmek icin kahramanca savasiyordu ama rus tarafi evsahibi oldugu icin daha motive durumdaydi. hava durumu ve rusya’nin sibiryadan getirdigi takviye askerler sayesinde almanlar’in ikmal yollari kesilmeye baslamisti ve bir cok alman tanki yakitsizliktan hareket edemiyordu ve askerler de alisik olmadiklari kis sartlari yuzunden ne yapacaklarini sasirmis bir haldeydiler.

    aralik ayina girildiginde almanlar’in o ana kadar one surdugu hicbir hedef gerceklestirilememisti ve ruslar psikolojik ustunlugu ele gecirmisti. hitler cok sinirliydi ve olan bitenlerden dolayi kendisi haric herkesi ve herseyi sucluyordu. ordunun komutasi kendisinde olmasina ragmen verdigi “mukemmel taktiklerin” generaller tarafindan anlasilamadigini veya duzgun uygulanamadigini soyleyen hitler bazi generalleri beceriksizlikle, digerlerini direk hainlikle sucluyordu. hainlikle suclanan generallerin onemli bir kismi kisa bir sure sonra “tesadufen” ucak kazasi, araba kazasi, kalp krizi gibi sebeplerle hayatini kaybediyordu veya “akli dengesini kaybettigi” soylenerek akil hastahanesine kaldiriliyordu.

    ayni gunlerde afrika’da ingilizler alman ordusuna ait bir cok yuk-ikmal gemisini batirinca afrika’da konuslanan alman ordusu zayif dusmustu ve bundan faydalanan ingilizler kara saldirisina gecmisti. almanlar agir kayiplar vererek bazi cephelerden geri cekilmek zorunda kalmisti. hitler icin kotu haberler ust uste geliyordu. hitler kuzey afrika ve akdeniz’deki gelismelere cevaben hava kuvvetlerinin onemli bir kismini bu bolgeye aktardi ve ingiliz deniz, hava ve kara kuvvetlerinin goruldugu yerde vurulmasi emrini verdi.

    almanya kaldirabileceginden cok daha fazla cephede savasiyordu ve tum cephelerde asker veya muhimmat eksikligi goze carpmaya baslamisti. hitler bir anda dunya’nin yarisina savas ilan etmesinin cezasini cekmeye baslamisti. alman ordulari avrupa’nin neredeyse tamaminda, rusya’nin bati kisminda, kuzey afrika’da ve akdeniz’de aktifti ve bundan 2 yil once polonya isgal edilirken ordunun bu kadar buyuk bir alana yayilacagini kimse hesap edememisti. hitler fabrikalarda calisan iscileri orduya surmeye baslamisti ve alman fabrikalarinda kadinlar ve askere gidemeyecek kadar sakat olan erkekler calismaya baslamisti. ayrica sivil uretim bitme noktasina gelmisti ve ulkedeki fabrikalarin tamamina yakini orduya muhimmat ve askeri arac uretmek icin seferber olmustu (anlayacaginiz hitler paso tank basiyordu).

    2 aralik’ta rusya cephesinde olup bitenleri yerinde teftis etmek isteyen hitler ozel ucakla almanlar’in kontrolu altindaki kiev sehrine uctu. hitler aksam oldugunda ayni ucakla geri donecekti ama hava sartlari sertlesince bu mumkun olmadi ve geceyi ukrayna’da gecirmek zorunda kaldi. poltava’da eski caglardan kalma bir kaleye siginan hitler ve yanindakiler gece boyunca firtinanin gecmesini beklediler. boceklerle ve farelerle dolu olan bu mekanda hitler ile dis dunyanin iliskisi kesilmisti ve disarda ne olduguna dair en ufak bir fikri yoktu. 2 aralik gecesi hitler icin korkunc bir geceydi cunku paranoya ataklari baslamisti. hitler’in nerede oldugunu yanindakilerden baska kimse bilmiyordu ve almanya’da kendisinin ucaginin dusup oldugu dusunulebilirdi. bu durumda hizla yonetime baskalari gecip hitler’in baslattigi savaslari bir kalemde bitirip ingilizler’le ve ruslar’la anlasabilirdi. boylece hitler’in yillardir uzerinde calistigi projesi ve “emekleri” bosa gitmis olurdu. hitler’in almanya’da yonetimi bir gunlugune, hatta birkac saatligine bile kaybetmeye tahammulu yoktu. 4 aralik’ta firtina azalinca almanya’ya donen hitler bundan sonra ana karargahtan hic uzaklasmama karari aldi.

    hitler rusya’da kis gelmeden zafer kazanacagindan o kadar emindi ki moskova’ya goturulen askerlere kis kiyafeti verilmemisti ve bu askerlerin onemli bir kismi donma tehlikesi geciriyordu. moskova’da hava sicakligi zaman zaman -30 civarina dusuyordu ve alman askerlerinin sehri alamayacagi neredeyse kesinlesmisti. cephedeki tum alman askerler (komutanlar dahil) geri cekilmek istiyordu ama inatciligiyla un yapmis olan hitler buna bir turlu izin vermiyordu.

    almanya cephede sonuc alamayinca bundan cesaret alan cekoslovaklar ve sirplar basta olmak uzere bazi milletler isyan hazirliklarina girismisti. 7 aralik’ta yeni bir kararnameye imza atan hitler almanlar’in isgal ettigi topraklarda alman askerlerine karsi islenen tum suclarin cezasini idam olarak belirledi. bundan sonra rusya ve isgal altindaki diger ulkelerde en ufak bir suphe bile birinin en azindan toplama kampina goturulmesine sebep olacakti ve binlerce sivil cesitli bahanelerle idam edilecekti. burada belirlenen “suclularin” yargilanmasi da cok hizli bir sekilde yapilacak ve infazlar vakit kaybetmeden yerine getirilecekti.

    ruslar tarafindan moskova catismalari baslamadan once bile bir kahraman olarak gorulen general zhukov yanina aldigi 500 bin askerle moskova’yi kusatma altinda tutan alman askerlerine karsi hucum baslatmisti ve alman askerleri cok agir kayiplar vererek geri cekilmek zorunda kalmisti. moskova’nin kusatmasi kagit uzerinde hala devam ediyordu ama artik sehrin dusmeyecegi, en azindan bir sonraki yaza kadar dusmesinin mumkun olmadigi hitler tarafindan bile anlasilmisti. yine de hitler askerlerine geri cekilme emrini vermiyordu ve onlari rus ordusuna ve kis mevsimine yem ediyordu.

    ayni gun herseye ragmen hitler’i rahatlatan bir olay gerceklesti ve japonlar’in hawaii’de konuslanan amerikan donanmasina saldirdigi, yani pearl harbor saldirisinin gerceklestigi haberi geldi. japonya abd’ye savas ilan etmisti ve ingiltere de japonya’nin hedefleri arasindaydi. japonlar’dan hic boyle bir saldiri beklemeyen ama onlarin ingiltere’ye saldirmasi icin uzun zamandir ugrasan hitler elinin rahatlayacagini dusunuyordu ama isler hic de onun hesapladigi gibi gitmedi.
    almanya ile japonya arasindaki antlasmaya gore saldiran taraf japonya oldugu icin almanya her ne kadar japonya ile muttefik olsa da abd’ye savas ilan etmek zorunda degildi. bununla beraber hitler abd’nin onca sorunu varken avrupa’ya asker cikartip almanya’yla savasacagini dusunmuyordu. bu yuzden kendisi yine cilginca bir kararla almanya’nin zaten olmasi gerekenden fazla cephede savasmasina bakmadan abd’ye de savas ilan etme karari aldi. bu hareket roosevelt’in uzun zamandir bekledigi ve canla basla bekledigi bir hareketti. roosevelt uzun zamandir nazi almanya’sina savas ilan etmek istiyordu ama bir turlu senatoda istedigi destegi bulamiyordu. son zamanlardaki gelismeler sayesinde abd senatosundaki almanya’ya savas ilan etmek isteyen kanat giderek yukseliyordu ama hala savas icin yeterince oy yoktu. almanya’nin abd’ye savas acmasi roosevelt’i bu zahmetten kurtardi ve gokte aradigini yerde bulmasini sagladi.

    8 aralik’ta japonya-abd savasinin baslamasindan dolayi keyiflenen hitler rusya’daki askerlere hucumu durdurup savunma pozisyonu almalari emrini verdi. sonunda alman askerlerinin telef olma hizi yavaslayacakti ve askerler en azindan kis sogugu gecene kadar biraz olsun rahatlayacakti.

    11 aralik’ta alman meclisinde uzun zaman sonra bir konusma yapacak olan hitler bu konusmada rusya cephesinde “zafer” ilan ettikten sonra resmi olarak abd’ye savas ilan edecekti. bu konusmanin digerlerinden farkli bugune kadarki olanlardan ve tum savastan d dolayi abd’nin suclanmasiydi. daha once polonya’dan, ingiltere’ye, rusya’dan, fransa’ya, belcika’dan yahudiler’e bir cok ulke ve topluluk savasin “asil sorumlusu” olarak gosterilirken ilk kez “asil sorumlu” olarak abd gosterilecekti. hitler savasi silah satip para kazanmak isteyen abd’nin baslattigini, hem ingiltere’ye hem rusya’ya silah satan abd’nin bu sekilde zengin oldugunu, arada abd olmasa hem ingiltere hem rusya’nin coktan baris masasina oturacagini, savas bugune kadar devam ediyorsa tek sebebinin abd oldugunu soyleyecekti. artik yeni gunah kecisi bulunmustu ve avrupa’nin %80’ini isgal eden almanya her zamanki gibi sucu atacak birilerini one surmustu.

    abd’nin suclanabilecegi bir tek nokta vardi o da savasta “tarafsizlik” ilan etmesine ragmen ingiltere ile ticarete devam etmesi ve zaman zaman atlantik okyanusuna donanmasini cikartarak devriye gezmesiydi. abd ile ingiltere arasinda guclu bir iliskinin oldugu kesindi ve abd her ne kadar savasa direk girmediyse de ingiltere’ye her turlu destegi saglamisti. o donemde iki ulke arasinda savas varken tarafsizligini ilan eden ucuncu bir ulkenin her iki ulkeye de esit mesafede olmasi gerekiyordu ama abd buna uymamisti. yine de bu tek basina abd’ye savas acmak icin gecerli bir sebep degildi. hitler’in hakli oldugu tek bir konu vardi o da abd’nin avrupa’ya silah satarak epeyce para kazanmis olmasiydi. avrupa’daki fabrikalar yerlebir oldugu icin ne ingiltere, ne de rusya’nin silah uretecek kapasitesi kalmamisti ve savasta topraklari hic zarar gormeyen abd iki ulkeye de silah satarak epeyce kara gecmisti ama yine de savasin baslangicindan veya devamindan dolayi abd’yi suclamak yersizdi cunku turlu bahanelerle avrupa’da isgal etmedik ulke birakmaya almanya’dan baskasi degildi. hitler’in 11 aralik’taki konusmasinda gecen ilginc ifadelerden biri de suydu: “sayin roosevelt dunya’da ne zaman iki ulke arasinda herhangi bir konuda bir tartisma ciksa aninda oraya donerek savas cikartmaya ve silah satarak para kazanmaya calisiyor.”

    hitler o gunden itibaren yaptigi konusmalarda yillar once gerceklesen mogol isgal ve istilalarina yer verecekti ve “o gunler avrupalilar nasil dogudan gelen yagmacilara karsi savastiysa bugun de ayni savasi veriyoruz. biz almanya icin degil tum avrupa icin savasiyoruz” benzeri ifadeler kullanmaya baslayacakti. hitler’e gore sovyet rusya 1940’larin mogollariydi ve ruslar’in avrupa’yi yutmasinin onunde sadece almanya vardi. tabi ki hitler’in bu taniminda almanya’nin rusya’ya durup dururken savas acmis oldugu gercegi yansitilmamaktadir.

    hitler’in 11 aralik’taki konusmasindan sonraki gunlerde abd’nin bir cok muttefigi ardi ardina almanya’ya savas ilan etti. her ne kadar bunlarin bircogu sembolik olsa da bir anda dunya’nin yarisi almanya’ya savas ilan etmisti. atlantikte ingiliz donanmasiyla zar zor basacikabilen alman donanmasi simdi amerikan donanmasini da hesaba katmak zorundaydi. hitler alman savas gemilerini abd’nin dogu yakasina cekip new york, boston gibi sehirleri denizden bombalamak istiyordu ama alman gemilerin hedeflerine ulasamadan imha edilecegi neredeyse garantiydi. acikcasi almanlar halen devam eden deniz savaslari disinda abd’nin savasin seyrini degistirebilecek bir sey yapabilecegini dusunmuyordu.

    noel zamaninda alman halkina yazili ilanlarla seslenen hitler, halktan cephedeki askerlere onlari sicak tutacak kislik kiyafet gondermelerini istedi. bu ilanda “ordumuz sayica ve muhimmatca kat kat ustun bir orduyla savasmaktadir” ifadesi geciyordu. halbuki o gune kadar bir cok konusma ve bildiride alman ordusunun her yonden rus ordusundan kat kat ustun oldugu soylenmisti ve bu ifadede ilk kez bunun zitti itiraf edilmisti. halk tarafindan cephedeki askerlere gonderilen kislik kiyafetleri calanlara ibret olsun diye idam cezasi verilecekti.

    yine noel zamaninda rusya cephesinde gore alan bir cok generalin gorevine son veren hitler bunlarin gorevini bizzat kendisinin alacagini soyledi. hitler kis sartlarinin rus cephesini zora soktugunu biliyordu ve bahar gelip alman ordusu yeniden hucuma gecince basarinin gelecegine inaniyordu. bu durumda kovulan generaller bu basaridan pay almamaliydi ve tum pay hitler’e kalmaliydi. bu manyakca bir dusunceydi ve almanya’nin dagilisini hizlandiracakti ama hitler kimseyle zaferini paylasmak istemiyordu. bu yuzden bu tarihten sonra alman ordusunun zaferleri giderek azalmaya baslayacakti.

    1942 yilina girilirken rusya’daki alman askerleri hala savunma pozisyonundaydi ve yeniden saldirya gecmek icin baharin gelip karlarin erimesini bekliyorlardi. almanlar beklemedeyken 5 ocak’ta rus ordusu almanlar’in isgali veya kusatmasi altindaki sehirleri geri alabilmek icin karsi saldiriya gecti. yaklasik olarak 3 gun suren siddetli catismalar sonunda alman ordusu binlerce kayip vererek 100 km geriye itildi. ozellikle moskova’yi kusatma altinda tutan alman askerleri sehirden epeyce uzaklasmisti ve sehir artik tehdit altinda olmaktan cikmisti. bu carpismalarda almanlar gibi ruslar da agir kayiplar vermisti ve simdilik rus saldirisina ara verilmisti.

    20 ocak tarihinde “nihai cozum” ya da “son cozum” adi verilen kararlara imza atildi. buna gore avrupa’daki yahudiler’in tamami toplama kamplarina kapatilacakti ve asamalar halinde yahudiler’in tamami oldurulecekti. avrupa’daki yahudileri rehine olarak goren hitler cephede ust uste darbeler gelmeye baslayinca batili devletleri pazarlik masasina zorlamak icin rehineleri birer birer oldurmeye baslamisti. bu arada amerikan askerleri izlanda’dan sonra irlanda’ya da cikartma yapmisti ve yavas yavas avrupa’ya yerlesmeye baslamisti. ilerki aylarda amerikan askerleri bati cephesinde onemli bir rol oynayacakti ama hitler her zamanki gibi onlari hafife aliyordu ve ne ingilizler’in ne de amerikalilar’in kita avrupa’sina bir asker bile cikartamayacagini, cikarttiklari her askerin de aninda imha edilecegini soyluyordu.

    30 ocak 1942’de alman halkina seslenen hitler “almanya’da goreve ilk geldigimde ulkeyi ekonomik, kulturel ve sosyal olarak hizli bir sekilde kalkindirmaya basladim. ulkenin her tarafinda yeni okullar, hastahaneler, tiyatrolar, yollar ve spor salonlari yukselmeye basladi. eger savas cikmasaydi daha da fazlasini yapacaktim ama almanya’nin gelismesini cekemeyen kapitalist ve komunistler savas cikararak onumuze gecmek istedi” diyerek sanki savasi kendisi degil de ingiltere-rusya cikartmis gibi davranmaya devam etti. hitler gercekten de goreve geldigi ilk yillarda almanya’yi ekonomik olarak kalkindirmis, issizligi dusurmus ve ulkenin altyapisini yeniden insa etmeye baslamisti ama bunlar durup dururken once polonya’ya, sonra danimarka ve norvec’e, daha sonra da belcika, hollanda, luksemburg, fransa, yugoslavya, yunanistan ve rusya’ya saldirdigi gercegini degistirmiyor. hitler “bir yalani 40 kere tekrar edersen insanlar inanmaya baslar” felsefesine inanan biri olarak surekli savasi ingiltere’nin baslattigini soyluyordu ama alman halki dahil olmak uzere dunya’da kimse buna inanmiyordu.

    hitler ayni konusmasinda ilk kez acik acik yahudiler’in katledilisini pazarlik kozu olarak kullanmaya baslayacakti ve bizzat yahudiler’in perde arkasinda yonettigini dusundugu ingilizler’e “bu savas devam ettikce avrupa’da ve dunya’da anti-semitizm yayilmaya devam edecek ve bu yahudiler’in zaman icinde yeryuzunden tamamen silinmesine sebep olacak. belki bir gun gelecek ve dunya’daki insanligin en buyuk dusmaninin (hitler’e gore yahudiler) sonu gelecek. iste bu yuzden bu savasin devam etmesi yahudiler’in lehine degil aleyhinedir. maalesef bugune kadar ingilizler’e turlu turlu tekliflerle gelmeme ragmen beni hic dinlemediler ve benimle masaya oturmayi bile kabul etmediler. biz ingilizler’in hangi hakkinda tecavuz ettik? onlarin hangi istegini geri cevirdik? bu iste ingilizler kadar onlari perde arkasindan yonetip destekleyen uluslararasi yahudiler’in parmagi oldugunu biliyoruz...” diyecekti. kisaca hitler bati dunya’sini gizlice yonettigini dusundugu yahudiler’e gozdagi veriyordu ve “bizimle pazarlik masasina oturmazsaniz avrupa’daki tum yahudiler’i katlederiz” diyordu.

    hitler kendisine cephelerden kotu haber getirilmesini yasaklamisti. bundan sonra kendisine sadece iyi haberler getirilecekti. rusya’da ust uste maglubiyetler aliniyorken ve ingilizler’le amerikalilar karsi ataga gecerken olanlarin cogundan hitler haberdar olmayacakti. hitler’in kendisine kotu haber verilmesini yasaklamasinin sebebi kendisine olan sonsuz guveniydi. kendisi arada sirada kotu haber gelse de savasi eninde sonunda kazanacagina kesinlikle emindi ve kotu haberlerin gecici olarak moralini bozmasini istemiyordu.

    subat ayinin ortasina gelinmisti ve almanya hicbir cephede istedigi ilerlemeyi kaydedememisti. japonya ingilizler’in kontrolu altindaki singapur’u ele gecirmisti ama ingilizler buna pek bir tepki gostermemisti. hitler ne yapacagini sasirmisti ve aklina birden bire gunah kecisi olarak tayin ettigi yahudiler geldi. avrupa’daki yahudilerin toplama kamplarina kapatilip yavas yavas katledilmesi islemleri baslamisti ama ingiltere henuz buna bir cevap vermemisti. hitler goebbels’e ozel bir gorev verdi ve yahudiler’in imhasinin hizlandirilmasini istedi.

    15 subat’ta harp akademisinde mezun olmak uzere olan 10 bin subay adayina seslenen hitler onlara “dunya tarihinin en buyuk kavgasinda basrolu oynadiklari icin ne kadar sansli olduklarini” soyledi. subay adaylarina herkese ornek olmalari gerektigini belirten hitler bundan sonra alman askerleri arasinda homoseksuelligin cezasinin idam olacagini, ayni zamand alman askerlerinin isgal edilen bazi topraklardaki kadinlarla cinsel iliskiye girmesinin de yasak oldugunu soyledi.

    24 subatta nazi partisinin kurulusu kutlanacakti venormalde bu tarihteki kutlamalarda geleneksel olarak uzunca konusmalar yapan hitler bu kez cok mesgul oldugu icin katilim gosteremeyecegini soyleyerek kutlamalarda kendi adina okunmasi icin yazili bir metin verdi. hitler gercekten mesgul muydu yoksa olasi parti icin muhalefetten mi korkuyordu bilinmez ama kendisinin yaptigi bir cok tahmin ve ongoru yanlis cikmisti ve binlerce alman askeri onun yanlis ongoruleri yuzunden hayatini kaybetmisti. hitler ozellikle nazi partisinin kurucuyu uyelerinden gelebilecek bir muhalefetten cok cekiniyordu ve bundan sonra giderek daha az insan icine cikacakti.

    ayni gunlerde toplama kamplarina goturulen yahudiler’in evleri yagmalaniyor ve geride biraktiklari altin, gumus, para gibi maddelere el konuyordu. hatta yahudiler’in evlerinden cikan kislik giyecekler, battaniyeler ve diger kisisel malzemeler rusya cephesindeki askerlere yollaniyordu. mart ayinin baslarinda yahudiler’le ilgili ortaya atilan fikirlerden biri gemilere bindirilip zorla bir adaya goturulup birakilmalariydi. bu konuda one cikan adalardan biri afrika aciklarindaki madagaskar adasiydi. yahudiler’in topluca katledilmesini istemeyen bazi nazi kurmaylar naziler’in avrupa’dan surulmesini daha insancil bir cozum olarak bulmustu ama hitler bati ulkelerine gozdagi vermek icin rehine olarak kullandigi yahudiler’e yapilanlarin insancil olup olmamasiyla pek ilgilenmiyordu.

    hitler yahudiler’in imha edilme gorevini himmler’e vermisti. himmler de ss militanlarini bu gorev icin hazirliyordu. ss militanlari yetiskin yahudi erkekleri oldurme konusunda bir problem yasamamakla beraber kadinlari ve cocuklari oldurme konusunda cok da israrli degildiler. nazi subaylar askerlere oldurulen yahudi basina bahsis ve mukafat vermeye baslamisti ama yine de bir cok asker bu goreve talip olmuyordu. bu gorev icin bazi askerlerin ozel secilerek beyinlerinin yikanmasi ve tamamen propaganda ile doldurulmalari gerekiyordu. himmler bu gorevi ustlenecekti.

    generallerden sonra hitler’in hedefinde simdi de hakimler vardi. hitler’e gore hakimler guc zehirlenmesi yasiyordu ve halka hizmet edecekleri yerde kendilerini halkin yoneticisi gibi goruyordu. bu durumda bir cok hakimin gorevden alinmasi gerekiyordu ve onlarin yerine bir “bas hakim” atanmasi gerekiyordu. bu bas hakim de hitler’in kendisinden baskasi degildi. hitler ulkedeki herseyin sahibi ve sorumlusu olmustu, ordunun baskomutani olmustu, tek basina kanun cikarma yetkisine sahip olmustu ama hala gozu doymamisti. simdi de bashakim olmak ve yargilama yetkisine sahip olmak istiyordu.

    alman erkekleri cephede, alman kadinlari fabrikalarda calisiyordu ama hala ulkedeki uretim yeterli seviyede degildi. ulkedeki isgucunu bir sekilde arttirmak isteyen hitler fritz sauckel’e yeni bir gorev verdi. sauckel’in gorevi savas esirlerini ve toplama kamplarindaki esirleri kolelik sartlarinda calistirmak ve sularini cikartmakti. agir sartlarda calisip yorgun dusmekten olen esirlerin yerine yenileri getirilecekti ve esirlere hicbir konuda en ufak bir musahama gosterilmeyecekti.

    mart ayinin sonlarina dogru karlar erimeye baslamisti ve kuzey cephesinde isler yeniden hareketlenecek gibiydi. hitler aylardir cephedeki basarisizliklara bahane olarak kis mevsimini gosteriyordu ve yaptigi konusmalarda “son 100 yilin en soguk kisini yasiyoruz” diyordu. artik bu bahanenin arkasina saklanamayacakti ve rusya cephesinde basari gelmek zorundaydi. bu yuzden daha once rusya’nin tamamini almak ve rusya’yi tarihe gommek isteyen hitler simdi hedef kuculttu ve kafkaslar ve moskova’yi aldiktan sonra savunma pozisyonuna gecilecegini soyledi.

    hitler ise coktan savasi unutmustu ve almanya’nin icislerine daha cok karismaya baslamisti. ornegin ewald schlitt adli bir alman vatandas karisini dovmustu ve karisi siginma evine tasindiktan bir sure sonra vefat etmisti. mahkeme karisinin olumune bu dayagin sebep olup olmadigina karar verememisti ve bu durumda verilebilecek en yuksek ceza olan 5 yil hapis cezasi vermisti. bu olayi ulkedeki adalet sistemini ele gecirmek icin baska bir firsat olarak goren hitler geceyarisi almanya bas hakimlerini arayarak bagira bagira “her gun cephede yuzlerce askerimiz sucsuz yere canindan olurken karisini olduren bir canavara nasil sadece 5 yil hapis verirsiniz” diye nutuk cekti. ertesi gun lobi faaliyetlerine baslayan hitler ulkedeki hukuk sisteminin saglam islemedigini, hakimlerin yeterince iyi is yapmadigini, bir cok davanin gereksiz yere uzadigini soyleyerek adalet bakanligini iptal etti ve ulkedeki adalet sistemine tamamen el koydugunu acikladi. goreve ilk geldiginde “ben hicbir unvan istemiyorum, oldugumde mezar tasimda ismimden baska hicbir sey yazmayacak” diyen hitler unvanlarina bir tane daha eklemisti ve ulkenin ayni anda hem devlet baskani, hem baskan yardimcisi, hem propaganda bakani, hem savas bakani, hem genelkurmay baskani, hem ordunun baskomutani, hem kanun koyucu hem de adalet bakani olmustu.

    25 mart’ta hitler’e ingilizler’in denizden kita avrupa’sina asker cikartacagi istihbarati gelmisti ve kiyilardaki guvenlik onlemlerinin arttirilmasina karar verilmisti. ingilizler 29 mart itibariyle nufusu 100 binin uzerindeki tum alman sehirlerinin hedef haline geldigini acikladiktan sonra alman sehirleri uzerindeki hava saldirilarini arttirmaya basladilar. hedefteki ilk sehir lubeck’ti ve sehir birkac saat suren yogun bir bombardimandan sonra buyuk olcude harabeye donmustu. o gunden sonra her gun bir alman sehri secilip yogun bir bombardimana tabi tutulurken almanlar her gun piyangonun hangi sehre cikacagini merakla ve endiseyle beklemek durumunda kaliyordu. alman savas ucaklari genel olarak dogu cephesinde rusya’ya karsi kullanildigi icin ingilizler’in hava saldirilarina almanlar eskisi kadar guclu karsilik veremiyordu ve bu savasin sonuna kadar boyle devam edecekti.

    5 nisan’da rusya cephesiyle ilgili yeniden bir genelge yayinlayan hitler yeniden hedef kucultmeyi secti. bu kez hedefler arasindan moskova cikartilmisti ve en buyuk hedef olarak kafkaslar, yan hedef olarak da leningrad secilmisti. bu iki bolgenin alinmasi almanya’nin zafer ilan etmesine ve savunma pozisyonuna gecmesine yetecekti. hitler o gunden itibaren birkac ay onceki moskova hezimetiyle alakali olarak “ben hicbir zaman moskova’yi alacagiz demedim. generaller benden izinsiz insiyatif alip moskova’ya saldirarak hata yaptilar” demeye baslayacakti.

    nisan sonunda mussolini ile gorusecek olan hitler, bu gorusmeden birkac gun once 26 nisan’da alman meclisini son bir kez topladi ve uzunca bir konusma yapti. ulkede tum kararlari hitler tek basina aldigi icin alman meclisi 6-7 ayda bir toplaniyordu ve bu toplantilarda da hitler meclise hitaben konusma yapip olan bitenden haberdar ediyordu. 26 nisan’daki toplanti naziler almany’da hukum surdugu sure boyunca duzenlenen en son meclis toplantisiydi ve bu toplantinin sonunda hitler ulkedeki adalet bakanligini ve tum hakimleri kendisine bagladigini acikladi ve bunu mecliste oya sundu. bu oylama tabi ki duzmeceydi ve hitler’in istedigi sonuc, yani kayitsiz sartsiz tam destek ortaya cikacakti. oylamanin sonunda hitler’e verilen bir dizi yetkinin arasinda “istedigi kisiyi istedigi zaman istedigi gibi cezalandirma” ve “istedigi kisiyi istedigi goreve atayip istedigi kisiyi istedigi gorevden alabilme” gibi haklar vardi. kisaca ulkenin anahtari direk hitler’e teslim edilmisti.

    hitler o gunku meclis konusmasinda yine her tasin altinda yahudiler’i cikartacakti. ona gore 1914’te ingiltere’yi dunya savasina sokan guc yahudiler’di, abd’yi kuran ve kapitalist bir devlet haline getiren yine yahudiler’di, bununla beraber rusya’da sosyalist devrim yapanlar da yahudiler’di. hitler’e gore dunya’da almanya haric tum ulkeleri yahudiler yonetiyordu. hatta ona gore 1919’da almanya’nin birinci dunya savasi devam ederken muttefiklere teslim olmasinin arkasinda da yahudiler vardi. ironiktir ki hitler ayni konusmada “tanri birini yok etmek istedigi zaman onun cildirip etrafa saldirmasini saglarmis” seklinde eski bir alman atasozunden bahsedecekti ve bu atasozu aslinda kendisinden baskasini anlatmiyordu.

    alman meclisinden istedigi herseyi alan ve artik meclise ihtiyaci olmayan, ayrica mecliste olusabilecek en ufak bir muhalefetten korkan hitler bundan sonra omrunun sonuna kadar meclisi toplamama karari aldi. meclis toplanmazsa hicbir sey oylanamazdi ve kimse hicbir konuda dusuncelerini belirtemezdi. boylece hitler’in onundeki en buyuk “muhalefet tehdidi” ortadan kalkmis olacakti. artik almanya’da hitler’e inanan cok az kisi kalmisti. hitler’in hicbir sart altinda yaninda ayrilmayan goebbels bile kendisinin neden sonsuz yetki pesinde kostugunu merak etmeye baslamisti ve alman askerlerinin rusya’da bir kis daha gecirmesi halinde bunu halka aciklamanin cok zorlasacagini dusunuyordu.

    29 nisan’da hitler ile mussolini yeniden bir araya geldi ve bu ikilinin her bir araya gelisinde oldugu gibi yine hitler surekli konusurken mussolini surekli saatine bakarak ve oflaya puflaya dinlemecilik yapiyordu. hitler karsisindaki kimseye soz vermiyordu ve bir makineli tufek gibi konusuyordu. mussolini almanya’nin rusya’da neden hedef kuculttugunu sorma firsati yakalayinca hitler “kafkaslar’daki petrol kuyularini ele gecirdigimiz anda rusya bize teslim olacak” diyerek kendi bile inanmadigi bir ifadede bulunmus oldu.

    mayis ayi gelmisti ve rusya’da hala ciddi bir ilerleme kaydedilememisti. artik bahane olarak kullanilabilecek bir kis mevsimi de yoktu ve alman ordusu elini cabuk tutmazsa rusya’da bir kis daha gecirmek zorunda kalinacakti. o gunlerde ikinci dunya savasinda hitler icin iyi giden tek sey vardi, o da japonya’nin pasifik’te ingiliz ve amerikan donanmalarina karsi ust uste elde ettigi guclu sonuclardi.

    20 mayis’tan itibaren kirim ve civarindaki carpismalar giderek siddetlenmisti ve tank savaslari yeniden baslamisti. bu kez almanlar oncesine gore biraz daha basarili sayilirdi ve kirim’in cevresindeki birkac yerlesim birimini ele gecirmeyi basarmislardi. sovyetler ukrayna’daki bazi cephelerde taktiksel olarak geri cekilmeye baslayinca hitler nihayet yaz mevsimi gelince almanlar’in yeniden saha kalktigini dusunmeye baslamisti.

    hitler’in en sevdigi ve guvendigi kurmaylarindan reinhard heydrich ingiltere’nin yetistirdigi cek ve slovak parali askerler tarafindan suikaste kurban gitmisti ve bu olay hitler’i cok etkilemisti. suikasti gerceklestiren gencler bir sure sonra prag’daki bir ortodoks kilisesine siginmisti ve iclerinden birinin ihbari uzerine kilisenin etrafi bin kadar ss askeriyle cevrilmisti. uzun suren catismalar sonunda suikasti duzenleyen gencler ele gecirilemeden intihar etmeyi secmisti. hitler heydrich’i oldurenleri canli olarak ele gecirmek istiyordu ve bu gerceklesmeyince sinirden ne yapacagini sasirdi. en basta heydrich’e karsilik olarak 10 bin cekoslovakyalinin infaz edilmesini isteyen hitler daha sonra olaydan dolayi lidice ve lezaky koylerini sorumlu tuttu. koylere baskin yapan alman askerler bu koylerdeki 16 yasinin uzerindeki tum erkekleri kursuna dizdikten sonra kadin ve cocuklari toplama kampina kapattilar. toplama kampina kapatilanlarin da onemli bir kismi kisa bir sure sonra infaz edildi. hitler bundan sonra nazi kurmaylarindan herhangi birine suikast duzenlenirse suikast duzenleyenlerin yasadigi yerlesim biriminde kac tane erkek varsa hepsinin infaz edilip kadinlarin da toplama kampina kapatilacagini ilan etti.

    afrika cephesinde simdilik isler iyiye gidiyordu. alman komutan rommel’in komutasindaki alman askerler mayis’in son haftasinda ingilizler’e karsi hucuma gecmisti ve operasyonun birinci ayi dolmadan ingilizler dagilmisti. libya’daki tobruk limani almanlar’in eline gecmisti ve ingiliz askerleri misir’in iclerine kadar geri cekilmek zorunda kalmisti. bu operasyonda birkac ingiliz generalle beraber 25 bin ingiliz askeri teslim olmustu. rommel bundan cesaret almisti ve ingilizler’e hic dinlenme firsati vermeden misir’a saldirilmasi durumunda ingilizler’in once misir’dan sonra da ortadogu’dan atilabilecegine inaniyordu ama hitler “ingilizler’e bu kadar darbe yeter” diyerek misir’a gerceklesebilecek olasi saldiriyi durdurmustu. olan onca olaydan sonra hitler hala ingilizler’i fazla sinirlendirmek istemiyordu cunku hala onlarin kendi tarafina donecegine dair bir inanci vardi.

    haziran ayinda hitler finlandiyali yoneticilerle biri finlandiya’da biri de almanya’da olmak uzere iki kere bir araya geldi ve onlari kuzey rusya’da leningrad basta olmak uzere bir cok yerlesim birimine saldirmak icin ikna etmeye calisti. finlandiyalilar 1939’daki savasta kaybettikleri yerleri geri almislardi ama yeni toprak kazanma konusunda cok fazla motivasyonlari yoktu. gecen yaz almanya rusya’ya yeni savas ilan ettiginde bu konuda biraz motivasyonlari vardiysa da artik kalmamisti. hitler ise onlarin daha cok bastirmalarini istiyordu. ingiltere finlandiya’ya savas ilan etmisti ve abd de savas ilaniyla tehdit etmisti. finlandiyalilar bir anda dunya’nin yarisini karsilarina almak istemedikleri icin hitler’in isteklerine boyun egmediler.

    rusya cephesinde 28 haziran’da almanlar once ukrayna’daki rostov-donetsk hattini, daha sonra da kafkaslar’i ele gecirmek icin yeniden saldiriya gectiler. alman tanklari yakit sikintisi yasiyordu ve kafkasya’daki petrol kuyularina ulasmalari sadece rusya’nin “bogazini sikmak” icin degil ayni zamanda alman tanklarinin kullanima devam etmesi icin cok onemli bir hale gelmisti. rusya’da petrol kuyularina ulasmak icin hucum basladiktan henuz 1 gun sonra bir bildiri yayinlayan hitler alman ordusundaki tank, kamyon ve diger petrole calisan araclarin kullanimi sinirlandiran ve mecbur kalmadikca yasaklayan bir dizi karara imza atti. almanlar’in petrol sikintisi cektigi ayyuka cikmisti.

    temmuz ayinin ortalarina dogru kirim bolgesi buyuk olcude almanlar’in eline gecmisti ve siradaki hedef kafkaslar’di. hitler fazla vakit kaybedilmeden agustos ayi icinde kafkasya’ya saldirilip kis gelmeden buranin alinmasini istiyordu. zaman zaman karargahini ukrayna’ya tasiyip kafkasya operasyonunu “yakindan” yonetmek isteyen hitler kisa bir sure sonra fikrini degistirip vazgeciyordu. her ne kadar kirim ve cevresi ele gecirildiyse de tam anlamiyla “temizlenmemisti” ve tehdit unsurlari devam ediyordu. ukrayna’da kisa zamanda elde edilen basarilar hitler’in cesaretini yerine getirmisti ve hedef kucultmek yerine yeniden hedef buyutmeye baslamisti. 21 temmuz’da alman ordusuna yayinlanan bildiride en kisa zamanda leningrad’in alinmasi isteniyordu. leningrad savasin basindan beri kusatma altindaydi ve sehre yagmur gibi yagan bombalara ragmen ruslar pes etmemisti. hatta bundan 8-9 ay once hitler “leningrad’i almak istemiyorum, sehri yok etmek istiyorum” deyip sehrin haritadan silinmesini emretmisti. simdi birden bire yeniden leningrad kiymete binmisti.

    ruslar carpismalarda hem sivil hem askeri acidan cok agir kayiplar vermisti ve hitler bu saatten sonra rus ordusunun toparlanmasina pek ihtimal vermiyordu ama olen askerlerin yerlerine kisa surede yenileri gelirken yaralanan askerler kisa sure sonra cepheye geri donuyordu. ruslar canla basla carpismaya devam ediyordu ve alman ordusu ne yaptiysa ruslar’i direnmeden alikoyamiyordu. almanlar ruslar’i durdurmanin tek yolunun oldurebildikleri kadar rus askerini oldurmek oldugunu anlamisti. bu yuzden ruslar’i geri puskurtup toprak kazanmak icin hucum etmek (ve sonra yeniden karsi atak yemek) yerine irili ufakli rus birliklerinin etrafinin cevrilip tamamen imha edilmesi uzerine taktikler izlenmeye baslanmisti.

    agustos ayinin basinda hitler iyice gaza gelmisti. normalde once kafkaslar’in alinmasi ve sonra stalingrad’in alinmasi planlar dahilindeyken simdi fikrini degistiren hitler her iki bolgenin de ayni anda alinmasini istiyordu cunku ruslar’in oldukca zayif olduguna ve iki bolgenin ayni anda cok rahat alinabilecegine inanmaya baslamisti. bu karar almanya’nin savastaki sonunu getiren belli basli kararlardan biriydi cunku almanlar iki bolgeyi ayni anda ele gecirmeye calisirken ikisinden de olacakti.

    hitler o gunlerde ilginc bir karara daha imza atacakti. bu karar isgal edilen ulkeler icinde sadece hollanda ve norvec’i kapsiyordu. bu iki ulkede isgalci alman askerlerinden hamile kalan kadin olursa o kadinin cocuguna alman vatandasligi verilecekti ve devlet o cocugun “iyi bir alman olarak yetistirilmesi” icin her turlu imkani kullanacakti. diger ulkelerdeki alman askerlerinden hamile kalan kadinlara ayni hak taninmayacakti. burada listede bulunmayarak en fazla sasirtan ulke suphesiz danimarka’ydi cunku savasin basinda hic direnmeden teslim olan bu ulke hitler’in takdirini kazanmisti.

    15 agustos’ta almanya’ya yeni atanan turk buyukelci saffet arikan hitler’i ziyaret etmisti. ziyarette oldukca neseli oldugu gozlemlenen hitler turkiye’ye “rusya’ya karsi savasa girip de dunya savasi sirasinda doguda kaybettiginiz bazi topraklari geri almak istemez misiniz?” onerisinde bulunduysa da turkiye savasa girmek istemiyordu. o siralar oldukca ustaca bir denge politikasi yoneten turkiye’nin boyle bir savasa girmekle kazanabilecegi cok az sey vardi ama kaybedebilecegi cok sey vardi. turk tarafi ne hitler’le bir olup bati dunya’sini ve rusya’yi karsisina almak istiyordu, ne de hitler’i karsisina alip isgal yemek istiyordu. bu yuzden yurutulen denge politikasi cok onemli bir hal almisti.

    rusya cephesinde almanya fena gitmiyordu ama ele gecirilen topraklarin bir kisminda gerilla savasi ortaya cikmisti ve rus partizanlar alman ordusunun ikmal yollarina ve konvoylarina saldirip agir kayiplar verdirmeye baslamisti. hitler gerilla savasini engellemenin tek yolu oldugunu dusunuyordu, bu da gerillalari besledigini dusundugu yerlesim birimlerinde toplu katliamlar yapmakti. 18 agustos’ta bu baglamda bir kararnameye imza atan hitler gerilla savasi olan yerlerde yerlesim birimlerine karsi cok sert davranilmasini istiyordu. halbuki isgalci alman askerlerine karsi gerilla savasi yurutulmesinin en buyuk sebebi zaten mevcut olan sert davranislardi. isgal edilen yerlerde en ufak bir muhalefet gosteren siviller bile halkin gozleri arasinda infaz ediliyordu ve bu da alman askerlerine duyulan nefreti arttiriyordu. zaman icinde almanlar’in halki korkutup “hizaya sokmak” icin yaptigi katliamlar ters teperek halkin isgalcilere karsi savasmasini sagladi ve rusya’nin zaferini kolaylastirdi.

    abd ve ingiltere henuz kita avrupa’sina asker cikartmamisti ama bunun hazirligi hummali bir sekilde devam ediyordu. iki ulke de afrika kitasinda cesitli yerlere cikartma yaparak hem hammaddelere ulasimi kolaylastiriyor hem de olasi bir avrupa cikartmasi icin tatbikat yapma sansi buluyorlardi. alman isgali altindaki fransa, belcika gibi ulkelerin afrika’da somurgeleri mevcuttu ve bu somurgeler cesitli yollarla abd ve ingiltere cephesine katilmaya ikna edilmisti. almanlar misir’in kapilarina kadar gelip saldirmadan geri donmenin cezasini uzun sure cekeceklerdi.

    19 agustos gecesinde ingilizler az sayida askerle kuzey fransa kiyilarina cikartma yapmayi denediler. almanlar bu cabayi kisa surede farkedince hem denizde hem karada siddetli catismalar oldu. ingilizler yaklasik 9 saat suren ve sabaha kadar devam eden carpismalarda agir kayiplar verdiler ve 2 bine yakin esir birakarak geri cekildiler. kisin cephede ust uste tokatlar yiyen almanya yazin gelmesiyle hem rusya’da hem afrika’da hem de batida kazanimlar elde etmisti ve hitler yeniden cesaretlenmisti.

    eylul ayina gelindiginde almanlar kafkasya’daki bazi petrol kuyularini ele gecirmisti ama ozellikle grozny civarindaki petrol kuyulari hala ruslar’in kontrolu altindaydi ve tum cabalara ragmen buradaki direnis kirilabilmis degildi. ayrica alman askerleri stalingrad’in kapilarina dayanmasina ragmen buradaki direnis de kirilabilmis degildi. hitler’in planina gore bu vakte kadar coktan hem kafkaslar’in hem stalingrad’in dusmus olmasi, leningrad’in da buyuk olcude dusmek uzere olmasi gerekiyordu ama bu uc hedeften biri bile gerceklesmemisti. gecen seneki bozgundan sonra soguk havayi ve generallerin verdigi taktikleri iyi uygulamayamamasini gosteren hitler’in bu kez bahanesi yoktu cunku emrini iyi uygulayamadigini soyledigi generalleri coktan gorevden almisti ve hava da soguk sayilmazdi.

    neredeyse bir senedir kurt yuvasi lakapli karargahinda her gun komutanlariyla ve kurmaylariyla ogle yemegi yiyen ve bu ogle yemeklerinde gelenksel olarak mimariden tarihe, sanattan ekonomiye cesitli konularda konusma yapan hitler savasta isler yolunda gitmeyince bu gelenege son verdi. generaller hitler ne diyorsa harfiyen yerine getiriyordu ama bir operasyonda kotu sonuc alinir alinmaz hitler generallerin verdigi taktikleri anlamadigini veya hatali uyguladigini ilan ediyordu. kazanilan carpismalarda da her zaman hitler’in verdigi taktik yuzunden kazanildigi soyleniyordu.

    ornegin hitler alman komutan list’e bizzat “askerlerinle kirim’dan guneye inderek karadeniz’e cikmaya calis” demisti ve list aynen bunu uygulamaya calismisti. ruslar beklenmedik bir direnis gosterince bu operasyon basarisiz olmustu. alfred jodl’u yanina cagiran hitler “komutan list neden karadeniz’e inmeye calismak gibi aptalca bir hataya dustu?” diye bagirdi. jodl “ama efendim bunu siz emrettiniz, hepimiz duyduk” deyince “yalan soyleme! ben asla oyle bir sey demedim” diye bagirarak masadan kalkti. ertesi gun hitler’in emriyle berlin’den bir grup katip geldi ve hitler’in bundan sonra agzindan cikan her sozun kayit altina alinacagi soylendi. hitler’in berlin’den katipler getirtip dediklerini not aldirma sebebi baskalarinin yalanlarini ortaya cikartmak degildi. sonucta ortaya yuzlerce sayfalik notlar cikacakti ve kimsenin o notlari okuyup taramaya vakti yoktu. sirf hitler’in sozlerinin katipler tarafindan not aliniyor oldugu gercegi onun her tartismada uste cikmasini saglayacakti cunku bu hareket ona insanlara “benim sozlerim surekli not aliniyor, benim soylemedigim bir seyi soyledigimi iddia ederseniz kanitlamanizi isterim” diye cikisma sansi veriyordu.

    yukardaki olaydan birkac gun sonra bir istihbarat sefi hitler’i ziyarete gelmisti ve rus ordusuyla ilgili elde edilen son istihbaratlari paylasmaya baslamisti. son istihbaratlara gore stalin’in henuz cepheye surmedigi ama surmek uzere oldugu 2 milyon asker vardi ve bunlar stalingrad’a ulasir ulasmaz alman ordusunun kusatmasini kirmak icin saldiriya gececekti. yine son istihbarata gore onca bombardimana ve saldirilara ragmen rusya’nin tank uretim kapasitesi ayda bin tankin uzerine cikmisti. hitler bunlari duyunca oturdugu koltuktan kalkti ve sinirli bir sekilde bagirarak istihbarat sefinin uzerine yurumeye basladi. verilen istihbarati begenmeyen ve gozlerini emre belozoglu gibi acan hitler adami neredeyse dovecekti.

    hitler’e yeni bir gunah kecisi lazimdi ve yeni secilen gunah kecisi alman ordusunda hitler’den sonra en yetkili isim olan franz halder’den baskasi degildi. halder o gune kadar hitler ne istediyse yerine getirmisti ama arada sirada verilen gorevlere itiraz ediyordu. hitler ise verdigi gorevlere en ufak bir itiraz emaresi gostermeden uyacak birini ariyordu. emekliligi istenen halder’in yerine kurt zeitzler getirildi. hitler’in kotu haberden ve olumsuz yorumlardan hoslanmadigini bilen zeitzler cepheden surekli iyi haber veriyordu ve surekli iyimser tahminlerde bulunuyordu. bu da hitler’in cok hosuna gitmisti ve aradigi komutani buldugunu dusunmesini saglamisti.

    eylul ayinin sonunda toplu bir konusma yapan hitler son zamanlarda neden eskisi kadar cok konusma yapmadigini aciklamaya calisti ve propagandasina kaldigi yerden devam etti: “sayin churchill halkina hemen hemen her gun sesleniyorken benim halkimin karsisina neden nadiren ciktigim merak konusu olabilir. sizi garanti ederim ki bay churchill’in elinde cokca bos vakti oldugu icin takim elbisesini giyip sehir sehir gezerken konusmalar verebilir. benim boyle bir luksum yok cunku surekli kahraman askerlerimizi yonetmekle mesgulum ve tum vaktim cephede geciyor. bay churchill kursulerde konustukca biz de cephede silahlarimizi konusturuyoruz. ne de olsa herkes kendi dilinden konusur.”

    hitler bundan sonra savasin hic de basarisiz gitmedigini savunmaya basladi: “bugun bati medyasi almanya’nin savasta basarisiz oldugunu soyluyor. rusya’da savas ilan ettikten sonra 1 yil bile gecmeden 1,000 km ilerleyen, kafkasya’daki petrol kuyularini, ukrayna’daki demir madenlerini, rusya’nin en onemli tarim merkezlerini ele geciren, volga ve don nehirlerinin yataklarina kadar gelen ordumuz basarisiz oluyor ama fransa kiyilarina uzun ugraslar sonunda az sayida asker cikartip sadece 9 saat dayanabilen, sonra da denize dokulen ingiliz ve kanada ordulari basarili oluyor oyle mi? ingiliz askerlerini fransa’dan, belcika’dan, norvec’ten, hollanda’dan, balkanlar’dan, libya’dan, yunanistan’dan ve bir cok bolgeden sokup atan ordumuz basarisiz ama gecenin karanliginda birkac askerimizi pusuya dusurup yaralamayi basaran ingilizler basarili oyle mi?”

    o ana kadar cephelerde gerceklestirilenler karsilastirilinca gercekten de alman ordusu icin basarisiz demek zordu. ingilizler o ana kadar tum cephelerde maglup edilmisti ve geri cekilmeye zorlanmisti. alman ordusuna karsi kaydadeger bir direnis gosterebilen tek ordu rus ordusuydu. ruslar kis mevsiminde dengeli bir savas surdurduyse de yazin gerilemeye baslamisti ve simdi yeniden yaklasan kis mevsimiyle beraber yeniden toparlanacak gibiydi. almanlar’in rusya icerisindeki ilerlemesi buyuk olcude yavaslamis veya bazi yerlerde tamamen durmustu. hitler her ne kadar “stalingrad’in dusmesi an meselesi” dese de sehrin uzun sure boyunca dusecegi yoktu.

    ingilizler her ne kadar o ana kadar kita avrupasina toplu olarak asker cikartmayi basaramadiysa da, alman isgali altindaki cografyada gizlice yeralti faaliyetleri yuruterek bazi komando gruplari kurmuslardi. bu gruplarda ingiliz ve diger avrupali milletlerden gonullu veya parali askerler bulunuyordu. zaman zaman alman askerlerini pusuya dusuren ve kayiplar verdiren bu komandolar (ve rusya topraklarindaki partizanlar) hitler’e gore uluslararasi savas kurallarina aykiriydi. o gunlerde hemen hemen her gun yuzlerce veya binlerce yahudi’yi toplama kamplarinda infaz ettiren hitler’in birden bire uluslararasi savas suclarini aklina getirmesi oldukca manidardi. komandolar ve partizanlar gerilla savasi verip kucuk gruplar halinde vur-kac taktigi uyguladiklari icin catismalarda esir alma ve yanlarinda esir tasima luksleri yoktu. bu yuzden bu ekiplere esir dusen alman askerleri direk infaz ediliyordu. hitler bunu siddetle elestirse de ayni muamele naziler tarafindan esir alinan rus askerlerine de yapiliyordu. 18 ekim’de bir kararnameye imza atan hitler bundan sonra yakalanan tum komando ve partizanlarin yakandigi yerde sorgusuz sualsiz infaz edilmesini ve onalara savas esirid egil de eskiya gibi davranilmasini istedi.

    24 ekim’de general rommel’in yoklugunda kuzey afrika’da hava destegi ve topcu atesiyle beraber karsi ataga gecen ingilizler almanlar’a hic beklemedikleri bir anda agir kayiplar verdirmeyi basarmisti. alman askerlerinin savunma hatti yarilmisti ve askerlerin bir cogu canini kurtarmak icin km’lerce kacmak zorunda kalmisti. gunun sonunda almanlar biraz toparlandiysa da verdikleri kayiplar ve kaybettikleri topraklar ingilizler’in hanesine skor olarak yazilmisti bile.

    ayni gunlerde rus cephesinde de beklenen “iyi haberler” bir turlu gelemiyordu. ne leningrad, ne stalingrad, ne de murmansk dusmustu ve uc sehrin de yakin zamanda dusecegine ihtimal verilmiyordu. almanlar 2 aydir araliksiz olarak gece gunduz devam eden saldirilarina ragmen uc sehirde de yok denecek kadar az ilerleme gosterebilmisti ve kis mevsimi yeniden ufukta gozukmeye baslamisti. yaz aylarinda almanlar’in epeyce ilerleme kaydettigi kafkaslar’da bile ruslar karsi saldiriya gecmisti ve almanlar’in ne kadar tutunabilecegi belli degildi. hitler butun bunlara ragmen rus cephesindeki tum hucumlarin aynen devam etmesini emretti cunku insanlara aylardir rusya’nin dusmesinin an meselesi oldugunu soyluyordu ve alman askerlerinin geri cekilmesi muthis bir prestij kaybina sebep olabilirdi.

    kasim ayinin ilk haftasina gelindiginde kuzey afrika’daki ingiliz ataklari azalmak bir yana daha da yogunlasmaya baslamisti. bu cephedeki alman askerlerinin fazla tutunamayacagi belliydi. cepheye geri donup olaylari yerinde inceleyen general rommel hitler’e ulasarak askerlerin afrika’dan cekilip baska cepheye aktarilmasi gerektigini, askerler afrika’dan cekilmezse tamamina yakininin telef olacagini ve savasa artik afrika cephesinden katki yapmalarinin cok zor oldugunu soyledi. hitler’in her zamanki inatciligi uzerindeydi ve afrika cephesindeki alman askerlerinin bir tanesini bile bir adim bile geri cekmeyecegini, cok yakinda bu askerlere destek icin alman savas ucaklarinin seferber olacagini soyledi. almanya ayni anda bir cok cephede savasiyordu ve tum cephelerde asker eksikligi cekiyordu. halbuki hitler inatciligi birakip bazi cepheleri terk ederek askerleri belli cephelerde konsolide edebilseydi isler farkli olabilirdi. hitler’in inatci taktikleri yuzunden almanlar bazi cephelerde basarili bazilarinda basarisiz olmak yerine tum cephelerde basarisiz olacakti.

    4 kasim’da afrika’da carpismalar devam ederken ingilizler yeniden hucuma gectiler ve kitadaki alman ordusunun onemli bir kismi telef oldu. rommel canli kalmayi basarabilen az sayida askerle geri cekilmeyi basardiysa da ondan “ya zafer ya olum” isteyen hitler bu isten pek memnun olmadi. hitler’e gore afrika cephesini kaybeden rommel’in olmesi daha hayirliydi.

    bu arada abd’den yola cikan bazi savas gemileri atlantik okyanusunu asarak neredeyse hic alman gemisiyle karsilasmadan afrika kiyilarina gelmisti ve bir cok amerikan askeri kitaya cikartma yapmisti. olaydan son anda haberdar olan hitler abd’nin yakin zaman icinde avrupa’ya cikartma yapma hazirliginda oldugunu anlamisti. fransa’nin kuzeyini isgal altinda tutup ulkenin guneyini de kukla bir yonetime veren almanlar simdi fransa’nin geri kalanini da isgal edip abd’nin olasi bir kara cikartmasina hazirlikli olmak istiyordu.

    8 kasim’da bir konusma yapan hitler: “ingilizler surekli kendi sahip olduklari devlet geleneginden bahsediyor. madem ingilizler’in muthis bir devlet gelenegi var, o zaman neden onca varliga, bolluga ve somurulen onca millete ragmen ingiltere’de hala milyonlarca genc issizlik sorunu cekiyor? ingilizler’in sahip oldugu kaynaklarin cok azina sahip olmamiza ragmen issizlik sorununu cozduk. ingiltere bugun dunya’da verimlilik ve dogal kaynak olarak en zengin topraklara kurulup hala ekonomik kriz cekiyorsa demek ki ingiliz devlet gelenegi bir yalandan ibaret olmali. ingilizler bugun hindistan basta olmak uzere bir cok ulkeyi isgal altinda tutuyor. ingilizler devlet geleneklerine o kadar guveniyorlarsa isgal ettikleri ve somurge haline getirdikleri topraklari bosaltsinlar ve o ulkelerden kac tanesi onlari geri cagiracakmis gorelim” seklinde ifadelerde bulundu ve ingiltere ile abd’nin almanya ile savasmak yerine kendi ic sorunlarini cozmeye calismalari gerektigine dikkat cekti. tabi ki bu konusmada yine savasi baslatan taraf sanki hitler degil de ingiltere-abd’ymis gibi davranilmaya devam edilecekti.

    almanlar icin stalingrad’in alinmasi cok onemliydi cunku guney rusya ile kuzey rusya arasindaki ikmak yollari stalingrad’dan geciyordu. stalingrad’in alinmasi demek guney rusya’daki (kafkaslar ve ukrayna) petrol, hammadde ve tarim urunlerinin kuzey rusya’ya (moskova ve leningrad) gecirilmesini engellemek demekti. bu yuzden stalingrad en siddetli carpismalara sahne olmaya devam ediyordu ve iki taraf da bu sehirden vazgecmemek ugruna gerekirse onbinlerce olu ve yarali vermeyi goze aliyordu.

    11 kasim’da fransa’nin geri kalani da isgal edilecekti. alman askerlerinin cogu rusya cephesinde oldugu icin elde fazla asker yoktu ve fransizlar’in fazla direnis gostermesi hitler’in planini bozabilirdi. bu yuzden fransizlar’i hic beklemedikleri bir anda vurmak gerekiyordu. hitler kukla fransiz devletinin yonetimini munih’e davet ederek iki ulke arasinda zaten bir suredir devam eden “dostluk gorusmelerinin” devamini istedigini soyledi. fransizlar hicbir seyden suphe etmiyorlardi ve zaten bir cok cephede cakili kalan alman ordusunun yeni bir cephe acacagina kimse ihtimal vermiyordu. fransiz temsilcisi pierre laval munih’e geldiginde gundemde tunus vardi. almanlar amerikalilar’in kuzey afrika’ya kolayca asker cikartabilmesinden dolayi tunus’u elinde tutan fransizlar’i sucluyordu. fransizlar’dan “tunus’a alman askerlerini sokup savunma pozisyonu almalari icin” izin istenecekti ve fransizlar buna aninda karar vermek yerine dusunmek icin zaman isteyecekti. almanya her zamanki gibi dusmanina savas ilan etmeden savas baslatacakti.

    ertesi sabah laval munih’te kaldigi otelde uyanmisti ve sabah kahvesini icmekle mesguldu. bir alman diplomat kapisini caldi ve eline bir not tutusturdu. notta almanya’nin guney fransa’ya asker cikartmaya basladigi ve sinirdaki bir cok kasaba ve koyun coktan dustugu soyleniyordu. fransizlar’a verilen mesaj “bosuna direnmeyin” seklindeydi. guney fransiz devletine ve halkina mektup yazan hitler ulkenin isgali icin bahaneleri siralamaya baslamisti bile. ilginctir ki hitler’in mektubu oldukca yumusak bir uslupla yazilmisti ve mektubun iceriginde fransizlar’dan almanya’nin cesur ve durust dostu olarak soz ediliyordu. acikcasi hitler ingiliz ve abdliler’in her an kita avrupa’sina cikartma yapmasini bekliyordu ve bati avrupa kiyilarina alman askerlerinin savunma pozisyonu almasini istiyordu. guney fransa’nin isgalinin altinda da ingiliz ve abd korkusu yatiyordu.

    alman ordusu ne fransa’da ne de tunus’ta en ufak bir direnis gormeden ilerledi ve istedigi topraklari birkac gun icinde isgal etti. buna karsilik eskiden guney fransa’ya hapsedilmis olan kukla fransiz yonetimine artik ulkenin her yerinde dolasim hakki tanindi. fas’la cezayir abd-ingiltere isgali altindaydi ve tunus alman isgali altindaydi. amerikalilar ve ingilizler coktan avrupa’nin denizden kusatilmasinin planlarini yapmaya baslamisti ve hitler onlari geldikleri gibi denize dokebilecegine inaniyordu. bu inanis ayni rusya’daki yanlis inanislar gibi hitler’in sonunu getirecekti.

    19 kasim’da topcu atesi destegiyle baslayan bir rus saldirisiyla don nehri civarinda konuslanan alman muttefigi romanya askerleri cok agir bir darbe almisti ve agir kayiplar vererek geri cekilmeye baslamisti. ruslar’in diger cephelerde de devam eden karsi saldirilari vardi ve bu saldirilarin cogunda kismi veya tam basari saglaniyor gibiydi. kis mevsimi yeniden kendisini gostermeye baslamisti ve almanlar onca rus askerini oldurmelerine ragmen ruslar’in hala nasil cepheye milyonlarca asker surebildigini anlayabilmis degildiler. almanlar’in hesabina gore rus askerlerinin tukenmeye baslamis olmasi gerekiyordu ama savasin basinda cephede ne kadar rus askeri varsa simdi en az o kadar rus askeri vardi. sanki rus askerleri oldurdukce artiyordu. hitler don nehrinin etrafindaki bozgundan dolayi romanyalilar’i sucladi ve orada alman askerlerinin olmasi halinde bu bozgunun yasanmayacagini iddia etti. halbuki ayni gunlerde alman ordusu stalingrad kapilarinda benzer darbeler yemekle mesguldu.

    23 kasim itibariyle stalingrad’daki alman askerleri ava giderken avlanan avciya donmustu. sehri disardan kusatmaya alan alman askerleri simdi rus askerleri tarafindan kusatilmisti ve ruslar’in isabetli topcu atislari sonucu alman askerlerinin kayiplari giderek artiyordu. kusatma altindaki ordunun basindaki general paulus hitler’e telgraf cekerek askerlerin bir an once geri cekilmesi gerektigini, aksi taktirde birinin bile kusatmadan sag cikamayacagini soyledi. hitler her zamanki gibi inatci kisiligini on plana cikartiyordu ve stalingrad’da kusatma altindaki askerlerine “dayanin, cok yakinda baska cephelerden askerler yardima gelip kusatmayi yaracak” diyordu. hitler’in bahsettigi yardimin gelmesi cok zordu cunku diger cephedeki askerler de kendi canlarini kurtarmakla mesguldu. rusya’daki is oldukca karmasik bir hal almisti ve daha kis mevsimi yeni yeni basliyordu.

    almanlar fransizlar’in ingiliz-abd ittifakina katilmasindan korkuyordu. 27 kasim’da hitler tarafindan imzalanan bir kararname ile tum fransiz askerlerinin silah birakmasi ve uzun zamandir park halinde duran fransiz donanmasindaki gemilerin almanya’ya verilmesine karar verildi. almanlar’in eline gecmemek icin limanlardan kacmaya calisan fransiz gemileri bizzat alman ucaklari tarafindan birer birer batirilmisti. guney fransa alman isgali sirasinda hicbir direnis gostermemisti ama hitler yine de onlarin gelecekte almanya’ya karsi bir direnis baslatmayacagindan emin olmak istiyordu.

    afrika cephesinde almanlar ust uste darbeler yemisti ve afrika’daki alman askerlerinin basindaki rommel “ingilizler silah olarak bizden daha ustunler, onlari yenmemiz cok zor” seklinde bir ifadede bulunmustu. rommel ile zaten arasi kotu olan ve cephelerdeki kotu sonuclardan dolayi sinirli olan hitler rommel’i yanina cagirip epeyce fircaladiktan sonra odasindan kovmustu. alman ordularinin afrika’da nasil sayili gunleri kaldiysa rommel’in hayati icin de ayni seyler soylenebilirdi.

    aralik ayinin ortasina gelindiginde stalingrad cephesinde isler biraz daha sakinlesmisti ama alman ordusunun sehri alamayacagi neredeyse kesinlesmisti. onceki sene alman ordusu benzeri bir olayi moskova’da yasamisti ve kis boyunca saldirilmasina ragmen sehir dusmeyince almanlar geri cekilmek zorunda kalmisti. bu kez hitler daha da inatciydi ve alman ordusunun stalingrad’dan cekilmesi halinde bir daha asla donemeyecegini soyluyordu. bu yuzden askerlerin moralinin de yerinde tutulmasi icin ne olursa olsun sehrin birakilmamasi gerektigini dusunuyordu. bununla beraber rusya cephesinde ust uste alinan maglubiyetler ve her gun hayatini kaybeden binlerce alman askeri zaten hayatta kalan askerlerin moralini yerlebir etmeye yetiyordu da artiyordu bile. almanlar bile bile maglup olacaklari bir cephede savasmayi inatla surdurmeye calisiyordu.

    alman ordusu ayni gecen sene oldugu gibi rusya’da yine savunma pozisyonuna gececekti ve o ana kadar elde ettigi topraklari korumaya calisacakti. bahar gelip karlar erimeye baslayinca yeniden hucuma gecip yeniden toprak kazanilmaya calisilacakti. tabi ki bu plani ruslar da artik biliyordu ve almanlar’a en buyuk darbeyi kisin vurabileceklerini bildikleri icin bu aylarda saldirilarini arttiracaklardi. hitler her sene noel doneminde alman ordusunun subaylarina hitaben uzun konusmalar yapiyordu ama bu sene cephede alinan kotu sonuclardan dolayi subaylarin karsisina cikacak yuzu olmayan hitler bu isi goring’e ihale etmisti. kendisi 18 aralik’ta italyanlar’la gorusecekti.

    o sirada italyanlar’in kendi dertleri vardi. alman ve italyan ordulari kuzey afrika’da ust uste darbeler yemisti ve simdi kuzey afrika’nin onemli bir kismini elde tutan abd-ingiliz ordulari buradan italya’ya cok rahat asker cikartabilirdi ve italyanlar cok rahat savasin disina itilebilirdi. son aylarda afrika’daki cephelere fazla onem vermemeye baslayan hitler isin bu kismini dusunememisti. italya rusya’nin bir sekilde barisa ikna edilmesini ve alman ordularinin rusya’da telef olmak yerine ingiliz ve abd’lilerle savasmaya yogunlasmasini istiyordu. hitler ruslar’i masaya oturmaya ikna edebilecegini sanmiyordu cunku 1939’da iki ulke arasinda imzalanan saldirmazlik paktini yirtip atan ve rusya’ya durup dururken saldiran kendisiydi. ruslar’la imzalayacagi olasi bir baris antlasmasini da birkac yil sonra yeniden yirtip atacagi kesindi.

    kasim ayinda stalingrad’da kusatma altinda kalan alman askerleri kurtarmak icin manstein komutasinda yeni bir ordu yollanmisti ama bu ordu stalingrad’a ulasamadan 4-5 farkli yerde pusuya dusurulup saldiriya ugramisti. simdi stalingrad’daki askerleri kurtarmak isteyen bu ordu kendisi yardima muhtac bir hale gelerek 26 aralik’ta geri cekilmek zorunda kalmisti. stalingrad’da canli kalabilen alman askerlerinin sayisi her gecen gun dusuyordu ve daha ne kadar tutunabilecekleri hic belli degildi. hatta askerlerin o ana kadar tutunabilmis olabilmesi bile mucize gibiydi.

    1942 yili geride kalirken alman ordusu hemen hemen tum cephelerde hucum pozisyonundan savunma pozisyonuna gecmisti. kuzey afrika’da ingilizler, rusya’da ruslar hucuma gecmisti. atlantikte alman donanmasi ust uste zayiatlar vererek defansa cekilmeye mecbur birakilmisti. ayrica abd ile ingiltere’nin her an avrupa kitasina asker cikartmasi yapmasi bekleniyordu. artik savasin donusumu yasaniyordu ve almanlar yavas yavas kazandiklari topraklari kaybetmeye baslayacakti. hitler icin bundan sonraki 2 bucuk yil hic de kolay gecmeyecekti.

    8 ocak 1943’te bulgaristan savas bakani richov ile gorusen hitler bulgaristan’in turkiye’den gelmesi olasi bir saldiriya hazir olup olmadigini ogrenmeye calisti. alman generaller 1943 yili icinde abd ve ingiltere’nin kita avrupasina cikartma yapacagini tahmin ediyorlardi ama cikartmanin tam olarak ne zaman ve ne taraftan gelebilecegi konusunda kimsenin en ufak bir fikri yoktu. masaya yatirilan opsiyonlar arasinda turkiye’den norvec’e kadar denize kiyisi olan bir cok avrupa ulkesi vardi ve hitler askerlerine saldiri nereden gelirse gelsin 24 saat icinde puskurtecek sekilde hazir olmalarini soylemisti. hitler’in bulgarlarla olan gorusmesinden birkac saat sonra rusya’dan bir haber gelmisti. stalingrad’da rus kusatmasi altinda olan ve gunden gune yokedilen alman 6. ordusuna rus ordusundan teslim olma cagrisi gelmisti. bu cagri hitler’e ulastiginda cok net bir sekilde “hayir” dedi. ona gore nasil olsa kendisi rahat icinde yasadigi icin askerler teslim olmaktansa olmeliydi.

    10 ocak’ta yeni bir rus saldirisi baslamisti ve artik stalingrad cevresinde konuslanmis olan alman ordusunun dayanacak fazla bir gucu kalmamisti. ayni gun hitler’le gorusen romanyali generaller rusya cephesindeki basarisizliklardan dolay romanya’nin sorumlu tutulmasindan duyduklari rahatsizligi dile getirdiler. hitler yavas yavas muttefiklerini kaybetmeye baslamisti ve savasin seyri onun icin her gecen gun daha da kotuye gidiyordu. 14 ocak itibariyle almanlar rusya’da mevzi kaybetmeye baslamisti ve ruslar hizla hucuma gecmisti. stalingrad cevresinde 300 bine yakin alman askeri cember altindaydi ve bu askerler gunden gune eriyordu. hitler gunlerdir rusya’dan haber yapilmasini yasakladigi icin alman halkinin olan bitenden haberi yoktu.

    20 ocak’ta yeni bir rus saldirisi basladiginda alman ordusu birbirinden bagimsiz iki parca haline bolunmustu ve iki parcanin birbiriyle alakasi kesilmisti. ikmal yollari da kesildigi icin askerlerin gidasi da muhimmati da oldukca sinirliydi. 24 ocak’ta ruslar yeniden bolgedeki alman askerlerine teslim olma cagrisinda bulunduysa da hitler buna yine “hayir, son asker son mermisine kadar direnecek ve tarih onlari kahramanliklariyla hatirlayacak” cevabini verdi. erden generale kadar bolgedeki tum alman askerler teslim olmayi ve catismalari bitirmek istiyordu ama sicak evinde rahatca oturan hitler’in inadi butun bunlara engel oluyordu. alman ordusunda hitler’e “hayir” diyebilecek bir tane bile cesaretli general kalmamisti ve kimse hitler’e katilmasa da herkes ona kayitsiz sartsiz uyuyordu. bunda biraz da almanlar’in yuzlerce yildir sahip oldugu devlet disiplininin bir etkisi vardi, zira alman tarihinde askerlerin yaptigi bir tane bile basarili darbe yoktu ve askerler hicbir zaman devlete baskaldirmamisti.

    stalingrad’da telef olan yuzbinlerce alman askeri artik hitler’in umurunda degildi. o daha cok 30 ocak’ta yapacagi konusmayi dusunuyordu ve burada stalingrad’da olen alman askerlerinin “hitler’e olan bagliliklari sayesinde son ana kadar ve son mermiye kadar savastigini ama rus canavarlarin hepsini katlettigini” seklinde ifadelerle dolu bir konusma hazirliyordu. acikcasi hitler stalingrad kapilarinda imha edilen alman ordusunun hikayesini sparta’da kendilerinden kat kat buyuk bir orduya karsi savasan 300 askerin hikayesine benzeterek anlatmanin hayallerini kuruyordu. 30 ocak tarihi geldiginde hitler kursuye cikip konusma yapacak cesareti ve surati kendinde bulamadigi icin goring’i yolladi ve halka 300 spartalinin hikayesini anlatmasini istedi. goring istemeye istemeye bu emri uyguladiginda gunah kecisi bir anda kendisi olmustu cunku askerler uzerinen yapilan ve metni hitler tarafindan yazilan bu konusma olen yuzbinlerce alman askeriyle dalga gecmekten beterdi. ayni aksam goebbels tarafindan yine metni hitler tarafindan yazilan bir konusma yapildi ve stalingrad’da olan bitenlerden tek kelimeyle bile bahsedilmeden alman ordusunun bir cok cephede zaferler kazandigindan, bazi cephelerde mucadelenin devam ettiginden bahsedildi.

    stalingrad’da kaderine terk edilen alman askerleri 31 ocak’ta gruplar halinde teslim olmaya baslamisti ve bu islem 2 subat itibariyle son bulmustu. stalingrad savasi iki tarafin da agir zayiatlar vermesiyle ve sehrin neredeyse tamamen harabeye donmesiyle son bulmustu. herseye ragmen bir sey kesindi: ruslar bu savastan net bir sekilde galip ayrilmisti. ruslar teslim olan alman general ve subaylara misafir muamelesi cekse de esir alinan erler toplama kampina atilmisti. savasin ceremesini her zamanki gibi dusuk rutbeli askerler cekecekti. bununla birlikte rusya’nin diger bolgelerinde savas tum siddetiyle devam ediyordu.

    stalingrad’daki generallerin teslim oldugunu duyan hitler inanilmaz derecede sinirlenmisti. ona gore batan askeri gemilerdeki komutanlar nasil gemiyle beraber batiyorsa karada maglup olan ordunun komutanlari da teslim olacaklarina intihar etmeliydi, zira ikinci dunya savasinin sonunda kendisi de aynisini yapacakti. askerlerinin teslim oldugunu saklamaya calisan hitler, yayinladigi basin aciklamasinda sanki stalingrad’daki tum askerler olmus gibi bir hava yaratmaya calistiysa da basta ingiliz medyasi olmak uzere bir cok yabanci medya kurulusu olanlari video goruntuleriyle beraber yayinlayinca gerceklerin fazla gizlenemeyecegi ortaya cikti.

    2 subat tarih alman ordusunun stalingrad’daki maglubiyetinin resmiyete kavustugu tarihti ama almanya’nin o gunku tek maglubiyeti bu degildi. ayni gun kuzey afrika’da gerceklesen ingiliz saldirisinin sonucu olarak alman ordusu tunus’un bir kismini ve libya’yi kaybetmisti. artik rommel’in askerleri ufacik bir alanda kisilip kalmisti ve rusya’daki sonuclarin benzerinin afrika’da da yasanacagi ortaya cikmisti.

    6 subat’ta stalingrad’a gitmek uzere yola cikan ama hicbir zaman hedefe varamayan alman ordusunun basindaki general manstein ile hitler arasinda bir gorusme planlanmisti. bu gorusmede manstein hitler’e rusya’daki basarisizliklardan dolayi bazi komuta degisiklikleri yapilmasini ve hitler’in orduyu bir komutan gibi yonetmekten vazgecmesi gerektigini soyledi. savasin basindan beri ilk kez generallerden biri hitler’e sahip oldugu gorevlerden birini birakmasini soyluyordu. hitler manstein’in sozlerini sakince bir sekilde dinledikten sonra “stalingrad’da olan hersey benim sucum ve tum sorumlulugu uzerime aliyorum” dedi ve duygusal bir nutuk atti. konusmanin tam detaylari ve hitler’in bundan sonra soyledikleri tam olarak bilinmese de gorusme sonunda manstein’in fikrini degistirdigi biliniyor.

    9 subat’ta ingiliz hava kuvvetleri tarafindan berlin, munih ve viyana sehirleri yogun bir bicimde bombalandi. ayrica essen sehrindeki sanayii bolgesi de bombardiman altindaydi. bundan sonra ingiliz bombardimanlari azalmak bir yana artarak devam edecekti. almanlar cephede ust uste darbeler yemisti ama cok yakinda isler bundan cok daha kotu gidecekti.

    15 subat itibariyle hitler’in inatciliginin biraz azalmasiyla alman ordulari ukrayna ve kafkasya’da isgal altinda tuttuklari yerlesim birimlerinin bir kismindan geri cekilmeye karar vermisti. rostov ve lugansk sehirleri alman askerleri tarafindan yavas yavas bosaltilacakti ve ruslar tarafindan kisa bir zaman once yeniden ele gecirilen kharkov’un geri alinmasi icin bir caba gosterilmeyecekti. bundan sonraki birkac gunde generalleriyle bir dizi gorusmeler yapan hitler 19 subat’ta yeniden fikrini degistirdi ve ozellikle kirim ve civarinda kaybedilen sehirlerin yeniden alinmasi icin calismalarin baslamasi emrini verdi. ukrayna hem tarimsal hem de endustriyel olarak rusya’nin en onemli bolgesiydi ve buranin alinmasi halinde rusya’nin petrol, komur, ve tarim urunleri dahil bir cok onemli maddeye ulasmasi zorlasabilirdi. bunu hitler bildigi gibi ruslar da biliyordu ve bu bolgeleri almanlar’a yeniden kaptirmamak icin ne gerekiyorsa yapmaya hazirdilar. hitler ayni gecen sene oldugu gibi yaz mevsimi gelip karlar eriyince ruslar’in yeniden geri cekilmeye baslayacagini dusunuyordu ama bu savasi uzun vadede almanlar’in kazanmasinin imkansiz oldugunu bir turlu anlayamamisti.

    daha 2 sene once hitler “savasin basindan beri kullandigimiz tum cephaneler fabrikalarimizin 1 ayda urettigine denk geliyor, yedekte tuttugumuz bir cok askerimiz sikintidan ne yapacagini bilmiyor, daha askeri kapasitemizin %10’unu bile kullanmadik” diye ovunurken simdi alman ordusunda neredeyse asker kalmamisti. subat ayinin ortasinda gecirilen bir kararla kadin erkek demeden tum alman halki seferberlige tabi tutulmustu. artik cocuk yasta almanlar bile askerlige alinip kisa bir egitimden sonra cepheye surulecekti. cephede yaralanan askerler tedavileri tam bitmeden yeniden savasa itilecekti. bazi cephelerde arka gorevlerde olsa da kadin askerlere de yer verilecekti ve ele gecirilen topraklarda esir alinan askerlerin bir kismi arka gorevlerde zorla calistirilacakti. almanya artik savasta tutunmak icin tum kaynaklarini seferber etmisti. 18 subat’ta hitler’in yerine yaptigi konusmada “total savas” ifadesini kullanan goebels de buna isaret ediyordu.

    24 subat’ta nazi partisinin yildonumu kutlamalarinda konusma yapmasi gereken hitler ayni gecen sene oldugu gibi yine insan icine cikmayi reddetmisti ve yerine yazili bir metin yollamisti. bundan sonra savasin sonuna kadr alman meclisini de toplamayacak olan hitler halkin arasina yilda sadece 2-3 kere cikacakti ve bunun disinda yapmasi beklenen tum konusmalari goring veya goebels’e ihale edecekti. 24 subat’ta okunan hitler’in mektubunda kisaca “biz partiyi ilk kurdugumuzda 7 kisiydik ve o gunlerde ne buyuk zorluklar cektigimizi herkes biliyor. kimsenin sans vermedigi ufacik bir partiyken almanya’yi yoneten tek parti haline nasil geldiysek bu savas da buradan itibaren cevrilecektir ve ordularimiz da zamaninda herkes imkansiz derken partimizin yakaladigi basariyi yakalayacaktir” deniyordu. hitler ne zaman bir topluluga konusma yaparken kendisinin dahi inanmadigi seylerden bahsedecek olsa o konusmaya bir temsilci gonderiyordu ve konusma sirasinda yuzunun kizarmasindan kurtulmus oluyordu. konusma sonrasi olusan tepkiler de o sirada konusmaci kimse ona dogrultuluyordu.

    yine 24 subatta yeni bir kararnameye imza atan hitler tum cephelerde gorev alan alman subaylara emirleri altindayken itaatsizlik gosteren askerleri sorgusuz sualsiz infaz etme yetkisi verdi. hatta bir subay emri altinda itaatsizlik yapan bir askeri cezalandirmazsa onun uzerindeki subayin onu vurmasi emrediliyordu. boylece cephedeyken hicbir askerin tereddut etmeden savasa devam etmesi planlaniyordu ama bu karar geri tepecekti cunku iki ates arasinda kalan askerlerden verim almak cok zordu. bundan 2 hafta sonra, yeni bir karar daha geldi ve hitler’e karsi itaatsizlik yapan asker veya sivil herkesin idama mahkum edilecegi, idam cezasinin asilarak, kafa kesilerek veya kursuna dizilerek yerine getirilecegi aciklandi. hitler savasta maglup oldukca cildirmaya baslamisti ve artik iyice kontrolden cikmisti.

    bu arada hitler’le afrika ordulari komutani rommel’in arasi giderek kotulesiyordu. 4 mart’ta rommel’i fircalamak icin ayagina cagiran hitler ona afrika’da islerin neden kotu gittigini sordu ve “ingilizler ve amerikalilar tedarik, cephane ve teknoloji olarak bizden daha iyi durumda” cevabini alinca sinirden cilgina dondu. “birkac ay once boyle konusmuyordun, simdi ne oldu da fikrini degistirdin?” seklinde bagirip cagirmaya baslayan hitler artik rommel’in fisini coktan cekmisti. 8 mart’ta goebbels ile gorusen hitler gorusme boyunca durmadan alman generalleri cekistirdi ve yasanan kotu sonuclardan onlari sorumlu tuttu.

    hitler kendi generallerine kiziyordu ama en fazla muttefiklerine kiziyordu. romanya, macaristan gibi ulkelerin zayifligi zaten onceden de belliydi ama ozellikle italya kendinden beklenen performansi gosterememisti. italyanlar hemen hemen her cephede almanlar’a ayakbagi olmustu ve hicbir cephede gozle gorulur bir katkilari olmamisti. italyan askerleri rusya’da soguktan, afrika’da sicaktan sikayet ediyordu. almanya ayni birinci dunya savasinda oldugu gibi yine kendi basinin caresine bakmak durumundaydi ve bu hitler’e cok rahatsizlik veriyordu cunku almanlar’a bu sefer islerin ilk savastan cok farkli olacagini vaadetmisti.

    mart ayinin ortalarina dogru ukrayna’da toparlanma gosteren alman ordusu karsi hucuma gecmisti ve kharkov sehrinin yakinlarina kadar gelmisti. alman generaller sehri yeniden almak icin saldiri duzenlemenin asker kaybina degip degmeyecegini tartisirken hitler bedeli ne olursa olsun saldirinin yurutulmesini isteyerek bu tartismalara noktayi koydu. 10 mart’ta ukrayna cephesini ziyaret eden hitler 12 mart’ta karargahina geri dondu ve rommel’i yeniden yanina cagirtti. rommel afrika’da cephede mesgul oldugu icin almanya’ya donmek istemiyordu ama hitler onun donmesi icin israr ediyordu. hitler’in rommel’i cagirmasinin onunde birkac sebep vardi. oncelikle rommel her ne kadar hitler tarafindan sevilmese de son donemde askerler arasinda cok populerlesmisti. hitler kendisinin ismini kirletmek istiyordu ve afrika’da alman askerler cephede carpisirken rommel’in almanya’ya kactigi izlenimi yaratmak istiyordu. ayrica rusya’da en onemli komutanlari dusmana esir dusen ve bu dunya tv’lerinde yayinlanan hitler bir baska onemli komutaninin televizyonlara esir olarak cikmasini istemiyordu.

    rommel almanya’ya cagrildiktan sonra gorevinden alindi. hitler en basta bundan medyaya ve halka bahsetmedi ama daha sonra rommel’in istiharata ayrildigi aciklandi. boylece “alman askerleri canla basla savasiyorken rommel cepheden kacip rahat yataginda dinlenmeye cekildi” gibi bir hava estirilmis oldu. bu rommel’in itibarsizlastirilmasi operasyonunun henuz ilk ayagiydi.

    hitler alman ordusunun komutanlarina kotu davranadursun, komutanlarin eli armut toplamiyordu. bazi komutanlar icten ice hitler’e karsi nefret duymaya baslamisti ve bazilari darbe hazirligina baslamisti bile. ornegin mart ayinin ortasinda hitler’in ucaginda patlamamis bir bomba bulundu. bomba albay henning von tresckow tarafindan konulmustu ama hava cok soguk oldugu icin patlamamisti. normalde hitler’in morali cok bozulmustu ama bunun ertesi gun rusya’daki kharkov sehrinin dustugu haberini alinca morali yeniden duzelmisti. alman lider bu sefer de etrafindakilere kendisini tanri’nin ozel olarak korudugunu soylemeye baslayacakti.

    normalde 14 mart’ta konusma yapmasi beklenen hitler bu konusmanin tarihini 21 mart’a ertelemisti cunku konusmadan once kharkov sehrinin dusmesini bekliyordu. boylece konusmada zafer kazanmis bir komutan havasi takilabilirdi. eger o tarihte kharkov dusmemis olsaydi konusmayi yapma gorevi de buyuk ihtimalle goebbels veya goring’e ihale edilecekti. hitler’in 21 mart’ta yaptigi konusma oncekilere gore daha kisaydi ve onceki konusmalara gore yeni bir icerik yoktu. bu konusmadan kisa bir sure sonra hitler’e bir bombali suikast denemesi daha yapildi ama hitler patlamadan 1 dakika once olay yerinden ayrilmis oldugu icin bombalamadan yine yara almadan kurtuldu. bircoklari hitler’i magduriyet yaratmak ve kendini tanri tarafindan korunan bir kahraman olarak gostermek isteyen hitler’in bu bombali saldirilari bizzat planladigini ve yaptirdigini dusunuyordu ve bu konuda tartismalar gunumuzde bile halen devam etmektedir.

    bu saldiridan sonra birkac hafta boyunca pek insan icine cikmayan ve sessizligini koruyan hitler 7-10 nisan tarihleri arasinda mussolini ve heyetini misafir edecekti. mussolini bir kez daha kuzey afrika’dan italya’nin isgalinin cok kolay olacagina dikkat cekerek almanya’nin rusya ile ateskes yaparak tum gucuyle ingiltere ve abd’ye karsi yogunlasmasi gerektigini soyledi. hitler daha once yaptigi gibi yine ruslar’la bu saatten sonra baris antlasmasi imzalamasinin imkansiz oldugunu ve ruslar’in kendisine (hakli olarak) bundan sonra asla guvenmeyecegini soyledi. hitler 4 gun boyunca neredeyse hic susmadi ve mussolini’yi bitmek tukenmek bilmeyen bir propagandaya maruz birakti. mussolini hitler’in yanindan ayrilirken morali oldukca duzelmisti ve savasi almanya’nin kazanacagina ciddi ciddi inanmaya baslamisti.

    nisan ayinin geri kalan gunlerinde berghof’daki dag evine cekilen ve dinlenen hitler romanya, bulgaristan, macaristan, fransa, hirvatistan gibi bir cok ulkenin liderlerini agirladi ve hepsine savasin aynen devam etmesi cagrisinda bulundu. macaristan devlet baskani horthy avrupa’daki yahudiler’in katledilmesi konusunda hitler’le ayni fikirde degildi ve hitler onu ikna etmek icin cok ugrasmisti ama bir sey degismemisti.

    ayni gunlerde rusya’da hava isinmaya baslamisti ve karlar buyuk olcude erimisti. herkes almanlar’in yeniden buyuk capta bir saldiriya gecmesini bekliyordu ama 2 senedir sutten agzi yanan hitler artik isleri agirdan aliyordu. hitler’in emriyle rusya’daki hucum operasyonlari haziran ayina kadar askiya alinmisti ve o anda devam eden operasyonlarda da tempo buyuk olcude dusurulmustu. rusya cephesi buyuk olcude cikmaza girmisti ve iki tarafin da bundan sonra digerine guvenmesi imkansizdi. bu yuzden savas iki rejimden biri yeryuzunden silinene kadar bitecek gibi degildi. kisa sure icinde rusya’daki rejimi bitiremeyecegini anlayan hitler simdilik isleri agirdan almaya karar vermisti.

    10 mayis 1943’te hitler’e almanya’da meclisin onayi olmaksizin hemen hemen her konuda kanun yazma yetkisi veren kararin suresi dolmustu ve bu kararin yenilenmesi gerekiyordu. muhalefetle karsilasmaktan korkan hitler meclisi yeniden toplamak istemiyordu ve resmi gazetede yayinladigi bir ilanla sessiz sedasiz bir sekilde kendi yetkisini uzattigini aciklayacakti. sonucta hitler almanya’da o kadar guclu bir konumdaydi ki ne kanunlar ne de hukuk onu durdurabilirdi. nasil olsa ulkede her istedigini istedigi anda yapabiliyordu ve onun icin bunu kagida dokmenin bir mahsuru kalmamisti.

    ayni tarih itibariyle tunus dusmek uzereydi. alman ordusunun kuzey afrika’da tutunacak fazla bir dali kalmamisti ve bolgeyi denizden kusatma altina alan ingiliz donanmasi hicbir alman gemisinin bolgeye yaklasmasina izin vermiyordu. alman gemiler tunus’a yaklasamadigi icin burada sikisip kalan alman askerlerine muhimmat ulastirmak imkansiz hale gelmisti. artik kuzey afrika’daki alman askerler katliama tabi tutuluyordu ve eriyip bitmeleri zaman meselesiydi. hitler yine de bu askerlerin kanlarinin son damlasina kadar savasip kendilerini feda etmesini istiyordu. 13 mayis’ta tunus’taki 11 general ve 250 bin alman ve italyan askeri ingilizler’e teslim olmustu ve bu cephe de almanlar’in maglubiyetiyle sonuclanmisti. bu haber medyaya yayilir yayilmaz bir aciklama yapan hitler: “askerler yiyecekleri son lokma, atacaklari son mermi tukenene kadar savasti ama atacak baska mermileri kalmadigi icin savasmayi birakmak zorunda kaldilar” diyerek askerlerin aslinda istemeye istemeye teslim oldugunu ima etmeye calisti.

    ingilizler’le bir turlu ittifak kuramayan hitler bu kez careyi ingiliz savas esirleriye ittifak kurmakta buldu. almanya’nin elinde yuzbinlerce ingiliz askeri esir olarak tutuluyordu ve hitler bu askerlere silah vererek anti-komunist cephe adi altinda rusya cephesine gondermeyi dusunuyordu.

    20 mayis’ta hitler generalleriyle bir araya geldi ve italya meselesi masaya yatirildi. kuzey afrika cephesi kaybedilmisti ve ingilizler’in kuzey afrika’dan italya’ya cikartma yapmasi an meselesiydi. bir sekilde italya’da alman askerlerinin savunma pozisyonu almasi gerekiyordu cunku savasin basindan beri italyanlar savas konusunda pek becerikli olmadiklarini gostermislerdi ve almanlar italyanlar’a guvenerek fazladan risk almak istemiyordu. hitler italyanlar’a cok kizgindi ve savasin cikmasindan dolayi simdi italyanlar’i sorumlu tutuyordu. ona gore 1939 yilinda ingiltere ile fransa almanya’yi savasla tehdit ederken italya almanya’nin arkasinda saglam bir sekilde durabilseydi savas polonya’nin isgalinden sonra kapanacakti. halbuki italya almanya’ya savasi en azindan 1942’ye kadar ertelemek icin defalarca muracaat etmisti. hitler italya’ya kizadursun, cok yakinda italya’da isler cok buyuk oranda degisecekti ve almanlar’in bile hic beklemedigi olaylar gelisecekti.

    haziran ayinin basinda hitler ile gorusen alman generaller rusya’da komunizm karsiti ruslar’in silahlandirilarak rus ordusuna karsi cepheye surulmesi icin hitler’den izin istediyse de hitler buna izin vermedi. hitler’e gore ruslar’dan almanya’ya hicbir fayda gelemezdi ve kendilerine silah verilen rus gonulluler kisa sure sonra arkalarini donup almanlar’a ates acabilirdi. hitler rusya’da esir alinan askerlerin almanya’ya getirilip kole kamplarinda calistirilmasini, cephede sadece alman askerlerin olmasini savunuyordu. ruslar olmasa da bir cok dogu avrupa ulkesinde binlerce kisi nazi ordusuna parali asker olarak katilmisti ve bu kisiler olmasaydi ozellikle dogu cephesinde alman ordusu coktan cokebilirdi. almanlar ciddi bir asker sikintisi cekiyordu cunku cepheye surulen askerlerin onemli bir kismi ya hayatini kaybetmis, ya agir yaralanmis ya da esir dusmustu. ingiltere’nin aksine almanya’nin “okyanus otesinde” muttefikleri yoktu ve asker odunc alabilecegi somurgeleri de mevcut degildi. hitler simdi savasin basinda askerleri bol keseden cepheye surmesinin hatasini yeni yeni anliyordu.

    20 haziran’da yeni bir karara imza atan hitler askeri ve sivil kanatta kendisine muhaliflik yapanlarin yargilanmasi icin dugmeye basilmasi emrini verdi. hitler daha once aldigi bir cok kararda muhaliflere gozdagi vermeye calismisti ama henuz toplu idamlar baslamamisti. simdi her basarisizlikta sucu “beceriksiz veya satilmis” generallerine atan bu generalleri birkac saatlik yargilamanin ardindan ortadan kaldirabilirdi ve geride kalan generallere soylediklerine kayitsiz sartsiz uymalari icin gozdagi verebilirdi.

    haziran ayi geride kalirken almanlar rusya’da herhangi bir operasyon baslatmis degildi. onceki 2 yaz mevsiminde operasyon uzerine operasyon baslatan alman ordusu artik yorgun dusmustu ve risk alacak gucu kalmamisti. 1 temmuz’da rusya’da gorev alan generalleri karargahinda misafir eden hitler onlara yeni bir operasyon icin hazirliklarin bir an once baslamasi gerektigini soyledi. yazin basinda “once ruslar’in saldirmasini bekleyin” diyen hitler artik “ruslar’in saldirmasini beklersek kis mevsiminin gelmesini beklemis oluruz ve bu da bizim felaketimiz olur” demeye baslamisti ve birkac hafta once soyledikleriyle celismekte bir sikinti gormuyordu.

    5 temmuz’da rusya’daki alman askerleri yeniden hucuma gecmisti ama ruslar hic beklenmedik bir sekilde siddetli bir direnis gostermisti. onceki senelerde alman ordusu yaz mevsimlerinde ustunluk kurarken rus ordusu kisin ustunluk kuruyordu ama bu kez yaz mevsiminin ortasinda olunmasina ragmen almanlar rus savunmasini asmakta cok zorlaniyordu. bir hafta boyunca topcu atesi destegiyle geceli gunduzlu saldiran alman ordusu geride yuzlerce parcalanmis tank ve binlerce olu asker birakmisti ve saldiri 1 hafta sonra bizzat hitler tarafindan durdurulmustu. yaz mevsimi bile almanlar’in imdadina yetisememisti ve almanya’nin artik rusya cephesinde basarili olmasi imkansiz hale gelmisti. bu saatten sonra rusya cephesinin umutsuz vaka oldugunu hitler bile anlamisti.

    10 temmuz’da ingilizler italya’nin sicilya sehrine asker cikartmaya basladi. almanlar boyle bir operasyonun gerceklesecegini onceden haber aldiklari icin bolgeye cok sayida asker yollamisti ama bu askerler uzun suren carpismalardan sonra ingilizler’in sehre cikmasini engelleyemedi. artik savas italya’nin evine kadar gelmisti ve bu ulkenin kisa sure sonra savas disi kalma ihtimali vardi. hitler italya’nin savasta tutulmasi icin ne gerekiyorsa yapilmasini emretti ama mussolini rejimini bu saatten sonra o bile kurtaramazdi.

    19 temmuz’da italya’nin kuzeyinde mussolini ve generalleriyle ile biraraya gelen hitler mussolini’yi generallerinin onunde azarladi ve kucuk dusurdu. ayni saatlerde ingiliz ve amerikan ucaklari roma’yi bombalamaya baslamisti ve italya’nin savasa devam etme istegi buyuk olcude kirilmisti. mussolini hitler’den yuklu miktarda silah ve muhimmat istediyse de hitler ona “italya’ya silah yerine alman askerlerini yollayayim” dedi. acikcasi almanya’da son zamanlarda yasanan asker eksikligi yuzunden cocuklar bile cepheye surulmeye baslanmisti ve italya’ya gonderilecek yeterince asker bile yoktu.

    alman generallerin aksine italyan generaller coktan muhalefet bayragini cekmisti ve sivil kesimin destegini zaten coktan kaybetmis olan mussolini’nin yonetimden indirilmesi an meselesiydi. 24 temmuz’da acil olarak toplanan italyan meclisi mussolini’ye guvenoyu vermedi ve tum yetki ulkenin kralina gecti. mussolini icin tutuklama emri cikmisti ve italya’da fasist rejim tarihe gomulmustu. italya’da halk mussolini’nin cokusunu kutlamak icin sokaklara dokulmustu cunku bu italya’nin savastan cekilecegi anlamina geliyordu. almanya’da bile bir cok sivil ve asker savasin bitecegini dusunerek sevincle dolmustu. hitler’in ise bu kadar kolay pes etmeye niyeti yoktu.

    hitler mussolini’nin yonetimden dustugunu duyunca aklina ilk olarak kendi kaderi geldi. italyan meclisi nasil mussolini’ye guvenoyu vermediyse alman meclisi de aynisini kendisi icin yapabilirdi. bundan zaten bir suredir suphelenen hitler meclisi uzun zamandir toplamiyordu ama meclisi toplama yetkisi olan baska kisiler de vardi. hitler bir sekilde ulkede iktidarinin devami icin meclisin toplanmasinin onune gecmeliydi. o gunden sonra alman meclisinin tum uyelerinin onunde sivil polisler nobet tutacakti ve tum meclis uyeleri 24 saat gozetim altinda tutulacakti.
    hitler kendi yonetimini saglama aldiktan sonra italya konusunda yapabileceklerini dusundu. almanya italya’yi isgal edebilirdi veya italyan fasistlere disardan destek verebilirdi ama iki secenek de uzun soluklu bir sonuc getiremezdi. aslinda o anda italya’nin durumu hitler’in pek umurunda degildi cunku savasta italyanlar’in katki yapmaktan cok ayakbagi olduklarini dusunuyordu ama savasin basindan beri yaptigi tum konusmalarda alman-italyan dostlugundan soz ettigi icin yanilmis olmak istemiyordu. kendisi su ana kadar ingiltere, rusya ve abd konularinda defalarca yanilmisti ve italya konusunda bari yanilmis olmak istemiyordu ve bunu egosuna yediremiyordu.

    bu arada abd’nin yardimiyla atlantik kiyilarinda ustunlugu coktan ele gecirmis olan ingiliz donanmasindan sonra ingiliz hava kuvvetleri de gokyuzunde hakimiyeti kayitsiz sartsiz ele gecirmisti. artik ingiliz ucaklari gece gunduz demeden istedikleri alman sehrini bombalayabiliyorken londra’yi bombalamak icin yola cikan alman ucaklari daha hedefe ulasmadan imha ediliyordu. boylece deniz cephesinden sonra hava cephesi de ingiliz-abd galibiyetiyle sonuclanmisti. bu maglubiyetten cok kotu bir sekilde etkilenen alman hava kuvvetleri komutani hans jeschonnek 18 agustos gecesi intihar edecekti. denizde ve havada almanlar’i maglup eden ingiliz ve abd’lilerin onunde bir tek kara cephesi kalmisti (orada da isi buyuk olcude rusya bitiriyordu).

    almanlar’in son saldirisini basariyla kiskirtan ruslar da burada duracak degildi. son saldirilari puskurtulen almanlar ruslar’in karsi saldiriya gecmesini beklemiyordu ama ruslar artik almanlar’in zayif dusmesini firsat bilerek kaybettikleri topraklari geri kazanmak icin hazirliklara baslamisti. ozellikle ukrayna cephesinde alman askerleri darbe ustune darbe yiyordu ve her darbeden sonra alman savunma hatti onlarca kilometre geriye cekilmek zorunda kaliyordu. bu hizla giderse alman askerleri bir sure sonra almanya’ya geri donmus olacakti. 27 agustos itibariyle alman askerleri ukrayna’da zar zor tutunabiliyordu ve bu askerlerin imhasi da baslamisti. eylul ayinin ilk haftasinda baska caresi olmadigini goren ve artik eskisi kadar inatci olmaya cesareti kalmayan hitler kirim civarindaki alman askerlerinin geri cekilmesi icin onay verdi.

    3 eylul’de italya gizlice ingiltere ve abd ile baris antlasmasi imzalayip savastan cekilmisti ama bunun haberinin hitler’e ulasmasi 8 eylul’u bulacakti. bu haberi alan hitler sanki hic beklemedigi bir haber almis gibi sasirma belirtileri gosterdi ama italya’nin savastan cekilecegi zaten mussolini yonetimden dustugu gun belliydi. goebels, himmler ve goring gibi onemli adamlariyla gorusme yapan hitler italya konusunu bir kez daha masaya yatirdi ve mussolini’den sonra goreve gelen gecici italyan hukumetinin “vatanlarina ihanet ettigi” sonucuna vardi. almanya gerekirse “italya’yi korumak icin” kollari sivayacak ve bu ulkeyi isgal edecekti. bundan sonra asil merak konusu olan seyse ingiltere ile abd’nin bir sonraki cikartma ve saldiri noktasiydi. hitler saldirinin yunanistan veya hollanda uzerinden gelecegini dusunuyordu ve buralardaki onlemlerin arttirilmasini istiyordu.

    ingilizler italya’nin guney ucundan kuzeye dogru ilerlemeye baslamisti ve 10 eylul itibariyle alman ordusu roma’ya girerek savunma pozisyonu almisti. hitler bu halde hala ingilizler’in dostlugunu kazanmaya calisiyordu. roma’nin guneyindeki italyan topraklari ingilizler’e birakilmisti ve bu “hediye” sayesinde ingilizler’in kendisiyle baris masasina oturmaya ikna olacagini dusunuyordu. goebels hitler’i stalin’le baris yapmasi konusunda da ikna etmeye calisiyordu ama yukarda soylendigi gibi hitler stalin’in bu ise sicak bakmayacagini bildigi icin karsi cikiyordu. alman ordusu caresiz bir durumdaydi. bir yanda nazi yonetimi yeryuzunden silininceye kadar savasa devam etme karari almis olan ingiltere ile abd, diger tarafta yine naziler yeryuzunde oldugu surece masaya oturmama konusunda kararli olan rusya vardi. cember giderek daraliyordu ve hitler’in artik geri adimlar atmasi bile bir fayda vermeyecekti. artik hitler rejiminin hayatta kalabilmesi icin vakit cok gecti.

    hitler uzun zamandir alman halkina bir konusma yapmamisti cunku konusma yapmak icin ovunulecek bir zafer kazanilmis olmasi gerekiyordu ve alman ordusu bir suredir zafer kazanmis degildi. goebels hitler’i roma’nin isgalinin zafer sayilabilecegi konusunda ikna etmisti ve radyo uzerinden kisa da olsa bir konusma yapmasini saglamisti. bu hitler’in savasin sonuna kadar alman halkina yaptigi son konusmalardan biriydi. konusmanin konusu almanya-italya iliskileriydi ve hitler mussolini’yi elestirmemek icin ozen gosterirken italya konusundaki tum elestirileri italyan komutanlara yoneltiyordu. oyle ki italyan komutanlara laf sokabilmek icin o gune kadar kanli bicakli oldugu rommel’den bile ovguyle soz edecekti ve kuzey afrika’daki italyan askerlerinin hayatlarini ona borclu oldugunu soylecekti. hitler’e gore icte ve dista dusmanlarla bogusan mussolini tam icerdeki dusmanlari altetmek uzereyken kendisine darbe yapilmisti ve magdur edilmisti. aslinda bu konusmada yeni fazla bir sey yoktu ve hitler’in onceki konusmalarindaki materyaller yeniden kullanilmisti. hitler kisaca “bu saatten sonra italya istese de istemese de bu savasin parcasi olmaya devam edecek” diyordu.

    12 eylul’de italya ve balkanlardaki italyan askerleri silah birakti ve italya’nin kuzey yarisi almanya’ya katildi. ulkenin guney yarisi da ingiliz isgali altindaydi ve italya diye bir ulke kalmamisti. ayni gun mussolini’nin hapsedilmis oldugu bolgede operasyon duzenleyen alman ordusu kendisini serbest birakmayi basardi. mussolini simdi almanya’ya getirilmisti ve guvenligi alman askerleri tarafindan saglanacakti. hitler her ne kadar devrilmis olsa da mussolini’ye dostca davranmaya devam ediyordu ve buyuk ihtimalle savas bittikten sonra italya’yi kendisine kukla bir devlet olarak geri vermeyi planliyordu. hitler’in bu operasyondaki amaclarindan biri de o sirada sarsilmak uzere olan romanya, bulgaristan, macaristan gibi muttefiklere “sizi asla yalniz birakmam” mesaji vermekti.

    mussolini sessiz sakin bir sekilde ortadan kaybolmak ve hayatini normal olarak surdurmek istiyordu. yonetimden dustugunde idam edilmemis oldugu icin kendisini sansli olarak goruyordu ama simdi hitler’in kendisini cephedeki basarisizliklarindan dolayi idam ettirecegini dusundugu icin pek mutlu oldugu soylenemezdi. 14 eylul’de hitler ile mussolini arasinda bir gorusme gerceklesti. hitler mussolini’yi gorur gormez gulumseyerek sarilmisti ve rahat olmasini soylemisti. ertesi gun almanya ile japonya ortak bir bildiri yayinlamisti ve almanya-japonya ve italya arasindaki ittifakin devam ettigini ilan etmisti. almanlar mussolini’ye radyodan italyan halkina seslenme firsati vermisti ve mussolini pek heyecanli olmasa da kendisini zorlayarak bir konusma yaparak gorevinin basinda oldugunu soylemisti. mussolini’nin o gunden sonra savasa devam edecek ne enerjisi ne de motivasyonu yoktu ve tam bir alman kuklasina donmustu.

    italya’da olanlardan cok etkilenen hitler benzeri bir darbe tesebbusunun almanya’da tekrarlanmamasi icin calismalara baslamisti. 22 eylul’de goebels ile gorusen hitler ulkede devlete ve hukumete karsi islenen suclarin cezalarini arttirma yoluna gitmisti ve istihbarat calismalarina da agirlik verilmesine karar vermisti. hitler son gunlerde italya cephesiyle ve mussolini ile cokca ilgileniyordu ve ulkede guc kaybetmemek icin sekilde sekle giriyordu ama rusya cephesinde isler giderek daha da kotuye gidiyordu orada olanlara hic dikkatini vermemisti. ruslar smolensk sehrini geri almak icin saldiriya gecmisti ve sehrin dis kapilarina dayanmisti. ayni cephede almanlar’la beraber savasan finlandiyalilar savastan bikmisti ve almanya’dan bagimsiz olarak rusya ve ingiltere’yle baris antlasmasi imzalamaya hazirdilar. rusya cephesinde surekli geri cekilmek zorunda kalan alman komutanlar hitler’e ulasarak “ya bize takviye birlikleri yolla ya da rusya cephesinden tamamen cekilelim” demeye baslamisti. hitler takviye asker yollayacak durumda degildi ama onlari oyalayip zaman kazanabilmek icin “biraz daha dayanin, takviye birlikler birkac hafta sonra yola cikmis olacak” diyordu.

    1 ekim’de napoli’yi alan ingilizler gozlerini alman isgali altindaki roma’ya dikmisti. 13 ekim tarihinde italyan hukumeti almanya’ya gec kalmis bir savas ilaninda bulunduysa da hitler bu savas ilanini pek takmadi. zaten ortada almanya’ya karsi savasacak bir italyan ordusu da kalmamisti. ingilizler roma’ya epeyce yaklasmisti ama sehirdeki alman askerlerine saldirma isini epeyce agirdan aliyorlardi. oyle ki ekim ayi geride kaldiginda roma’ya hala bir kara saldirisi duzenlenmis degildi. gokyuzunde en ufak bir yagmur oldugunda bile saldiri iptal ediliyor veya erteleniyordu. almanlar da roma’da savunma pozisyonu alirken sehrin guneyindeki ingiliz askerlerine karsi saldiriya gecmemisti. halbuki hitler birkac yildir ingilizler’in avrupa’ya asker cikartmasini istahla bekliyordu. simdi bekledigi olmustu ama hicbir tepki gosterememisti.

    3 kasim’da bir kararnameye imza atan hitler bati cephesinde olasi bir ingiliz cikartmasi icin hazirliklarin baslamasini emretti. mayinlar dosenecek, savunma pozisyonlari alinacaki ve bati avrupa’daki sahil seridi boyunca her turlu onlem alinacakti. ingilizler’in tam olarak nereden saldiracagi belli olmadigi icin tum sahil seridi savunma hatti olacakti ama dogu cephesinde zaten cok sayida asker kaybeden almanlar’in yeterince askeri yoktu. bu yuzden rusya cephesindeki bazi askerlerler bati cephesine kaydirilacakti. bu da rusya’nin alman topraklarina olan ilerleyisini hizlandirmaktan baska bir sey yapmayacakti. ornegin 6 kasim’da ukrayna’daki kiev sehri haftalarca suren kanli carpismalarin ardindan ruslar’in eline gecmisti. rusya savasin basindan beri kaybettigi topraklarin tamamini olmasa da onemli bir kismini geri almisti ve almanya topraklari cepten yemeye devam ediyordu. ruslar bu hizla giderse almanya’nin savastan onceki topraklarina kadar gelebilirdi.

    8 kasim’da nazi partisinin kurucularindan olusan bir heyete konusma yapan hitler onceki konusmalarina oranla farkli bir hava cizdi. hitler onceki konusmalarinda hep zafer kazanilacagini, almanya’nin rusya’dan da ingiltere’den de ustun oldugunu soylerken bu konusmada “savasi kaybetmeyecegiz” “bu sefer sonuclar dunya savasindan farkli olacak” gibi sozler soyleyerek galibiyet yerine maglup olmamayi hedefledigini gostermeye baslamisti. teknik olarak “galip gelmek” ile “maglup olmamak” arasinda epeyce fark vardi. galip olmak demek savasin tum hedeflerini yerine getirmesi, ornegin rusya’nin ve komunizmin ortadan kalkmasi, demekti ama simdi bunlarin hicbiri olmayacak gibiydi ve hitler “kaybetmeyecegiz” diyordu, yani “almanya ortadan kalkmayacak” diyordu.

    kasim ayinin geri kalani nispeten sessiz gecmisti. ingilizlerle amerikalilar avrupa’ya yapacaklari cikartma icin hazirlaniyordu ve ruslar da almanlar’i kiev’den attiktan sonra dinlenmeye cekilmisti, zira her ne kadar rusya cephesinde son aylarin galibi rusya’ysa da iki taraf da cok agir kayiplar vermisti ve iki tarafta da zayiatlar milyonlarla olculuyordu. kasim ayinin sonunda ingilizler berlin’i ucaklarla cok yogun bir sekilde bombalarken bu bombardimandan nasibini alan hitler’in baskanlik sarayi buyuk olcude zarar gormustu ama hitler askeri karargahinda oldugu icin bu saldiridan zarar almadan cikmisti.

    aralik ayinin basinda son zamanlarda yavaslayan tempodan sikilan ve bir an once zafer konusmasi yapmak icin can atan hitler kis soguguna aldirmadan kiev’in yeniden alinmasi icin saldiriya gecilmesi emrini verdi. bu saldiri ilk haftasinda kismi basari saglamisti. toplamda 10 binden fazla rus askeri oldurulup 5 bin kadari esir alinmisti ve alman ordusu birkac mahalleyi ele gecirmisti ama kiev ele gecirilmekten cok uzakti. hitler noel’den once zafer konusmasi yapmak istiyordu ama bu pek mumkun olmayacak gibi gozukuyordu. noel zamani geldiginde ruslar coktan karsi ataga gecmisti ve kaybettikleri mahalleleri geri almakla kalmayip almanlar’i daha da geriye itmeyi basarmisti.

    hitler ilkbahar gelip karlar eriyince ingilizler’le abd’liler’in avrupa’ya asker cikartacagi istihbaratini almisti ama saldirinin tam olarak nerede gerceklesecegini hala bilmiyordu. saldiri denize kiyisi olan herhangi bir ulkeye gerceklesebilirdi ve norvec’ten yunanistan’a kadar uzanan bu liste kabarikti. almanlar tum kiyilarda guvenlik onlemlerini arttirmayi planliyordu ama elde yeterince kaynak yoktu. hitler bundan sonra geceleri uyumakta bile zorlanacakti. bir sabah kalkip “ingilizler norvec’e asker cikartacak bundan kesin eminim” diyen hitler ertesi sabah “yok yok, yunanistan’a saldiracaklar” diyordu ve surekli fikir degistiriyordu. halbuki gecen sene ingilizler’e “gelin istediginiz kiyiyi bosaltalim da rahatca asker cikartin, kozumuzu karada paylasalim” diye meydan okuyordu. hitler saldirinin nereye baslayacagini bilmedigi icin kafayi yemek uzereydi ve zaman zaman yanindaki kurmaylarina “su saldiri baslasa da rahatlasam” diyordu.

    1943 yili sona erdiginde hitler icin hic de basarili bir yil olmamisti. ingilizler’e karsi atlantikte yurutulen deniz savasi buyuk olcude kaybedilmisti ve hava savasinda da ingilizler’in bariz ustunlugu vardi. rusya cephesinde stalingrad savasi kaybedilmisti ve almanlar 1942 yili boyunca elde ettikleri tum topraklari geri kaybetmislerdi. italya artik savas disiydi ve kuzey afrika cephesi de kaybedilmisti. 1944 yili baslarken hitler’in savasi kaybedecegi net bir sekilde belli olmaya baslamisti. almanya pirince giderken eldeki bulgurdan olmak uzereydi ve hitler bile savasin kaybedilecegini anladiysa da almanya’nin orjinal topraklarini kaybedecegine ihtimal vermiyordu. yavas yavas almanya’nin orjinal topraklari da riske girmeye baslamisti. 1944 yilina girilirken hitler’in amaci onceki senelerin aksine toprak kazanmak degil kazanilan topraklari elde tutmak, veya en azindan kaptirilacak olan topraklari mumkun oldugunca minimumda tutmakti. hitler’in konusmalari da her sene degisiyordu. 1940 yilinin yilbasi gecesi yaptigi konusmada “bu sene savasi kazanacagiz” gibi kesin bir ifadede bulunan hitler, 1941 yilinin yilbasi gecesinde “bu sene savasi kazanmaliyiz” ve 1942’de “bu sene savasi kazanmayi umuyoruz” ve 1943’te “savasi eninde sonunda kazanacagimiza inaniyorum” ve 1944’te “savasi kaybetmeye tahammulumuz yok” diyordu. soylemler git gide degisiyordu.

    avrupa’ya cikartma yapmak icin ingiltere, abd, kanada, avustralya ordulari bir araya gelmis ve ortaya 2 milyona yakin devasa bir asker toplulugu cikmisti. hitler dahil tum alman yetkililer boyle bir gucun avrupa’ya cikmasi halinde savasin dengesinin tamamen degisecegini ve almanya’nin tutunmasinin imkansiz hale gelecegini anlamisti. bu yuzden ingiliz onculugundeki koalisyonun avrupa’ya asker cikartmamasi icin ne gerekiyorsa yapilmaliydi. italya’ya cikan askerler roma’nin yakinlarina kadar gelip burada savunma pozisyonu almisti ve simdilik kuzeye cikma niyetleri yok gibiydi. hitler hala saldirinin tam olarak nereden gelecegini tahmin edemiyordu ve bu onu cilgina ceviriyordu.

    ocak ayinin ilk haftasinda alman ordusunun rusya’daki dnieper bolgesinde de tutunamayacagi ortaya cikmisti ama hitler bolgenin ne pahasina olursa olsun savunulmasini emretmisti. hitler’e gore dnieper duserse macaristan, romanya ve bulgaristan da duserdi ve bundan cesaret alan rusya turkiye’yi kisa sure icinde yutardi. her ne kadar turkiye savasta tarafsizligini ilan etmis olsa da hitler turkiye’yi ilerde kullanabilecegi gizli bir muttefik olarak goruyordu ve turk hukumetiyle alman hukumeti arasinda surekli devam eden bir diplomasi trafigi vardi. o sirada en buyuk hedefi ne olursa olsun savasa girmemek olan turkiye basarili bir denge politikasi yurutuyordu ve hitler henuz bunun farkina varmis degildi.

    hitler bir yandan rus cephesine simsiki tutunulmasini istiyordu, bir yandan bu cephede surekli takviye isteyen komutanlarin istegini geri ceviriyordu. ingilizler kita avrupa’sina asker cikartana kadar hitler’in ordusunun onemli bir kismi avrupa kiyilarinda mevzi alip bekleyecekti ve ingilizler geri puskurtuldukten sonra bazi askerler dogu cephesine kaydirilacakti. tabi ki bu hicbir zaman gerceklesmedi cunku ingilizler hicbir zaman geri puskurtulemedi.

    hitler o gunlerde “su anki tum cephelerde tutunup birkac sene boyunca kazandigimiz topraklari aynen muhafaza edersek savas kendiliginden bitecektir” dusuncesine hakimdi. ona gore ingilizler’le ruslar arasindaki ittifak uzun sure boyunca surdurulemezdi ve ingilizler’in savasma azmi de giderek azaliyordu. gercekte ise ingilizler de ruslar da almanya’ya actigi savastan dolayi gerekli cezayi vermeden pes edecek degildi ve iki ulke de gerekirse 10-20 sene daha savasmaya hazirdi. gecen zaman almanya’nin lehine degil aleyhine isliyordu.

    savasin basinda cepheye ilk surulen alman askerleri nazi yanlisiydi ve olumune savasiyordu. bu askerlerin bircogu cephelerde telef olmustu ve alman ordusu yeni askerleri cepheye surmek zorunda kalmisti. yeni gelen askerler eskileri kadar ideolojik degildi ve bu hitler’i rahatsiz ediyordu. hitler rus ordusunun askerleri nasil ideolojileri icin olmeyi goze aliyor ve gozlerini kirpmadan olume atliyorsa aynisini kendi askerlerinin de yapmasini istiyordu. bu yuzden 8 ocak itibariyle erden generale kadar alman ordusuna katilan tum askerlere belli araliklarla nazizm propagandasi verilmesi ve ideolojik olarak askerlere belli bir “donanim” katilmasi kararlastirildi.

    17 ocak’ta yillardir kusatma altinda olan ama bir turlu dusmeyen leningrad’i rahatlatmak icin hucuma gecen rus askerleri sehri kusatan alman askerlerine agir kayiplar verdirmeye basladilar. ruslar’in isabetli topcu atesi karsisinda almanlar neye ugradiklarini sasirmislardi. 3 yildir alman kusatmasiyla, aclikla ve hastaliklarla bogusan ve neredeyse tamamen harabelere donen leningrad’in cevresinkdeki siddetli carpismalar ocak ayinin sonuna kadar devam etti. 27 ocak itibariyle agir zayiatlarla geri cekilen almanlar sehrin 50-60 km kadar gerisine dusmustu.

    ayni gunlerde ingilizler ve amerikalilar italya’ya gemiyle asker cikartmaya baslamisti ve roma’nin hemen guneyinde binlerce asker birikmisti. muttefikler henuz italya’nin baskentine karsi saldiriya gecmemisti ama sehrin yakinindaki asker yigilmasi arttikca bunun artik zaman meselesi oldugu ortaya cikmisti. bunu bilen hitler, generallerinden albert kesselring’e sehri savunmak icin taktiklerin ve silahlarin yetmeyecegini, ayni zamanda askerlerin ideolojik olarak da donanimli olmasi gerektigini, dusmanlarina fanatikce saldiran ve olumden korkmayan askerlerin sehri savunabilecegini soylemisti. 30 ocak’tan sonra italya topraklarindaki ingilizler ile almanlar arasindaki carpismalar dusuk yogunlukta da olsa baslamisti ve iki ulkenin askerleri de siper savasi vermekteydi. henuz iki taraf da hucuma gececek durumda olmadigi icin savas uzun sure bir cizgi uzerinde devam etti.

    30 ocak’ta alman radyosuna kisa bir konusma veren hitler ingilizler’e seslenerek “atesle oynuyorsunuz, rusya bizi yenerse sadece almanya degil tum avrupa, hatta ingiltere bile komunizmin pencesinde kalacak ve avrupa’yi kurtarabilecek kimse olmayacak” mealinde seyler soyledi. hitler’e gore savas almanya ile muttefikler arasinda degil komunist rusya ile avrupa medeniyetleri arasindaydi ve almanya’nin kazanmasi halinde savas bitecekken rusya’nin kazanmasi halinde rusya-ingiltere savasina donuserek devam edecekti. hitler ingilizler’i tehdit ediyor gibi gozukuyordu ama ses tonu daha cok ingilizler’e yalvaran bir ses tonunu andiriyordu. bu esnada hitler savasi kaybedecegini anlamisti ama yikilmaz iki duvar arasinda (ingiltere ve rusya) kaldigi icin caresizdi ve cokusunu geciktirmekten baska yapabilecegi bir sey yoktu.

    subat ayinin ortasina gelindiginde ruslar kirim’in kuzeyindeki nikopol sehrini de geri almayi basarmisti ve ukrayna’daki alman askerlerinin gerilemesi devam ediyordu. ruslar dinlenip dinlenip alman askerlerine saldiriyordu ve her saldiridan sonra bir yerlesim birimi daha ruslar’in eline geciyordu. bu hizla gidilirse ilkbahar geldiginde almanlar guney cephesinde ukrayna’dan tamamen atilmis olacakti ve kuzey cephesinde de ruslar polonya’nin onemli bir kismini ele gecirmis olacakti. hitler icten ice savasin kaybedildigini biliyordu ama yayinlanan basin aciklamalarinda hala zafer kazanilmis havasi veriliyordu ve imha edilen yuzlerce rus tankindan, onlarca rus ucagindan ve binlerce rus askerinden bahsediliyordu.

    ayni gunlerde cherkessk bolgesinde ruslar tarafindan cember altina alinan binlerce alman askeri imha edilmeyi beklerken son anda hitler’den cemberi kirma konusunda onay gelmisti ve son bir saldiriyla cember kirilmisti. almanlar sehirden geri cekilip puskurtulmustu ama en azindan tamamen imha edilmekten kurtulmuslardi.

    ruslar’in ilermesi devam ederken mart ayina girilmisti ve avrupa’da yavas yavas karlar erimeye baslamisti. artik hitler’in neredeyse 6 aydir korkuyla bekledigi ingiliz isgali icin sartlar hazirdi ve saldiri her an gelebilirdi. alman istihbarati hala saldirinin tam olarak nereden gelecegini kestiremedigi icin binlerce kilometrelik sahil seridinin tamami sivillere kapatilmisti ve askeri nizam alinmisti. bu arada surekli ya generalleriyle, ya kurmaylariyla ya da kendisine yakin devlet adamlariyla surekli gorusmeler yapan hitler halktan kosebucak kaciyordu ve eskiden konusma yapma firsati buldugu icin canla basla bekledigi onemli gunlere veya resmi torenlere katilim gostermiyordu.

    18 mart’ta almanya’nin muttefigi olan macaristan’in baskani horthy’i agirlayan hitler onu ulkesindeki yahudiler’i katletme konusunda bir turlu ikna edemedigi icin kizgindi. macaristan’da 1 milyona yakin yahudi vardi ve horthy’nin bazi uzak akrabalari yahudiler’le evliydi ve kendisi yahudiler’in katledilmesi icin ortada gecerli bir sebep goremiyordu. hitler “macaristan’da 1 milyona yakin yahudi’nin serbestce yasamasi bize yapilmis bir tehdittir” diyerek macarlar’i isgalle tehdit etti ve su ana kadar rusya cephesinde yasanan basarisizliklardan dolayi macarlar’i sorumlu tuttu. artik hitler o gun karsisinda kim varsa kotu giden rusya cephesiyle ilgili olarak tum sucu ona yikiyordu. o gun de kuradan macaristan cikmis gibiydi.

    konusmanin sonunda hitler horthy’den macaristan’i isgal etmek icin izin istedi. horthy macar anayasasina gore boyle bir izni tek basina verme yetkisi olmadigini soyledi. bu kez hitler ona macaristan’i zorla isgal etmek zorunda oldugunu soyledi ve horthy de macar askerlerinin teslim olmayacagini ve sonuna kadar savasacagini soyledi. hitler “boyle bir sey olursa macaristan’da tas ustunde tas birakmayiz” deyince horthy caresiz kaldi ve “o zaman gorevimden istifa ediyorum, ne halin varsa gor” dedi. hitler de “istifa edersen ne senin ne de ailenin can guvenligini garanti altina alamam” diyerek tehditlerini surdurdu. horthy cok sinirlenmisti ve “madem herseye zaten karar verdin, o zaman burada bana ihtiyacin yok” diyerek odayi terk etti.

    horthy trene atlayip macaristan’a donerken alman ordusuna hucum emri verildi. ayrica horthy’nin trenindeki telefon hatti kesilmisti ve ulkesini arayip haber vermesi engellenmisti. alman askerleri macaristan sinirini gectiginde macar hukumeti hitler’i arayip ne oldugunu sorunca “horthy’nin onayiyla askerlerimiz macaristan’a girdi” cevabini almisti. macar askerleri hicbir direnis gostermemisti ve almanlar ulkeyi kolayca ele gecirmisti. 22 mart’ta macaristan’da yeni bir hukumet kurulmustu ve hitler gazetelere zafer ilaninda bulunmustu. alman ordusu cephede zafer kazanmayali o kadar uzun bir sure olmustu ki almanlar’in kendi muttefiklerine saldirmasi bir zafer sayilmaya baslanmisti. bundan birkac hafta sonra macaristan’daki yahudiler’in tutuklanma ve katliam islemleri basladi.

    bu arada finlandiya ile rusya baris masasina oturmustu. rusya iki ulkenin 1940’daki eski sinirlarina geri donmesini kabul etmisti ve finlandiya topraklarindaki tum alman askerlerinin tutuklanip alman tank ve savas gemilerine el konulmasini sart kosmustu. finlandiya daha rusya’yla yeni savastan cikmisken almanya’yla savasa girmek istemiyordu ve bu konuda tereddut ediyordu. ruslar finlandiyalilar’i ikna edebilmek icin helsinki ve cevresindeki bazi sehirleri bombalamaya baslayinca hitler bunu firsat bilerek finlandiyalilar’a “ruslar’la antlasma imzalayip silah biraktiginiz anda ruslar sizi katledecek” seklinde mesajlar yollamaya basladi. finlandiyalilar’in kafasi bulanmisti ve rusya ile yapilacak olan baris antlasmasi birkac ay daha ertelenecekti.

    mart ayinin sonuna gelinirken alman ordulari rusya’da cember icindeydi ve yikimin esigindeydi. bir cok alman komutan geri cekilebilmek icin hitler’den izin istiyordu ve hitler hemen hemen kimseye izin vermiyordu. hatta yavas yavas geri cekilmek icin izin isteyen generallerden bikan hitler, bu sekilde kendisine yaklasan generalleri birer birer gorevden almaya baslamisti. bu sekilde kellesi giden ilk 2 general manstein ve kleist ikilisi oldu. hitler generaller kendisine karsi isyan etmesin diye onlara yuklu bir maas baglamisti ve bu maasa her sene ciddi manada zam yapiliyordu. yine generallere yonettikleri cephe ve kazandiklari zafer basina prim veriliyordu. emekli olan veya gorevden alinan generallere bile yuksek ucret odenmeye devam ediliyordu. hersey hitler’in rahatinin bozulmamasi icindi.

    nisan ayinda rus cephesinde eriyen karlar almanlar icin hicbir seyi degistirmemisti. ukrayna’da rus hucumu tam gazla devam ediyordu ve son dusen onemli sehir odessa olmustu. boylece ukrayna’nin karadeniz kiyilari neredeyse tamamen naziler’den temizlenmisti. ruslar romanya kapilarina kadar gelmisti ve almanlar’in burada da fazla tutunamayacagi belliydi.

    ukrayna’da rus kusatmasini yarip askerlerinin hayatini kurtaran komutanlardan biri general hube’ydi. kendisi askerleriyle olumune savasmadigi icin hitler’in nefretini kazanmisti. hitler hube’yi “ukrayna’da kazandigi zaferi kutlamak icin” yanina cagirdi ve kendisine onca askerin hayatini kurtardigi icin kahramanlik madalyasi verdi. gece boyunca hube onuruna kutlamalar verilmisti ve sabah 4 sularinda hube’nin ucakla askerlerinin basina geri donmesi planlanmisti. hube’nin ucagi kalktiktan kisa bir sure sonra havada arizalandi ve daga cakildi. o gunlerde hitler’in emirlerine karsi gelenlerin ucaklari siklikla daga cakiliyordu ve bu olaydan kimin sorumlu oldugu cok netti. alman gazeteler once hube’ye verilen madalyadan bahsedecekti ve dort gun sonra da dusen ucaktan bahsedecekti. boylece kimse hitler’den suphelenmeyecekti. hube hitler’in de katildigi bir devlet toreniyle gomuldu.

    nisan ayi da sona ermisti ama aylardir beklenen ingiliz-abd saldirisi hala gerceklesmemisti. 13 mayis itibariyle almanlar kirim bolgesinden tamamen atilmisti ve ukrayna’da ruslar tarafindan esir alinanlar haric neredeyse hic canli nazi askeri kalmamisti. rus cephesi almanlar icin tam bir felakete donusmustu ve daha bati cephesindeki savas baslamamisti bile. hitler ingilizler’in avrupa’ya saldirmasini beklemekten bikmisti ve nereye saldiracaklarini dusunmekten geceleri uyuyamaz olmustu. bir an once ingiliz saldirisinin gerceklesip puskurtulmesini istiyordu. bu yuzden ingilizler’i provoke edecek yeni bir operasyon baslatmaliydi. almanlar’in dizaynini bitirip uretime gectigi uzun menzilli ve gudumlu roketleri fransa ve hollanda kiyilarindan ingiltere’ye ulasabiliyordu ve hitler bu roketleri ingilizler uzerinde test etmek istiyordu. almanlar 4-5 bin roket stokladiktan sonra haziran ayinin ortasindan itibaren ingiltere’ye gunde 50-100 arasi roket yollayacaklardi. roket saldirisi basarili oldugu taktirde rusya cephesinde de kullanilmasina karar verilmisti.

    italya’da uzun suredir cizgi halinde devam eden siginak savasindan sonra amerikalilar ve ingilizler 11 mayis itibariyle roma’yi alip alman ordusuna darbe vurmak maksadiyla hucuma gecmisti. henuz saldirinin 5. gununde alman savunma hatti delinmisti ve muttefikler roma’nin kapilarina kadar yaklasmisti. almanlar’in tum cephelerdeki dusmanlarina karsi savasacak yeterince kaynagi yoktu. ingilizler sahip olduklari somurgeler sayesinde dunya’nin yarisina ve neredeyse sonsuz kaynaga sahipti. ingiltere’nin olen askerlerinin yerine yenisini koymasi pek zor olmuyordu ama almanlar’in kaynaklari tukeniyordu. almanya yine birinci dunya savasinin sonunda dustugu duruma dusmustu ve sonuclar yine ayni olacakti.

    haziran ayinin basinda ruslar bulgaristan’in cok yakinina gelmisti ve 2 haziran’da bulgaristan’daki hukumet degismisti. bulgarlar ruslar’in saldirisini bu sekilde savusturmak ve herseyin sucunu gecmis hukumete atmak istiyordu. bundan bir gun sonra roma’yi savunan alman ordusu cok agir kayiplar vererek geri cekilmek zorunda kaldi. hitler roma’nin tamamen bosaltilmasini istiyordu ve sehir ingilizler’e birakilacakti. almanlar cephede bir maglubiyet daha almisti ve hitler’in etrafindaki cember giderek daraliyordu.

    roma dustukten sadece birkac gun sonra, 6 haziran’da uzun zamandir beklenen cikartma harekati basladi ve 2 milyona yakin muttefik askeri fransa’nin normandiya sahillerine dogru akmaya basladi. hitler ingilizler’in norvec’e, yunanistan’a veya danimarka’ya inecegini beklerken ingilizler hemen ingiliz kanalinin ote yanindaki sehre, yani kendilerine cografi olarak en yakin olan bolgeye inmeyi tercih etmisti. hitler bir arada ingilizler’in burada gelebilecegini dusunduyse de sonradan “o kadar aptal olamazlar” deyip fikrini degistirmisti. aslinda ingilizler normandiye’ye saldiracaklarini 2 gun onceden belli etmisti cunku ingiliz savas ucaklari burayi operasyondan 2 gun once yogun bir bombardimana tabi tutmustu. normandiye’ye ingiliz ve amerikan askerleri indiginde muthis bir direnisle karsilasmisti ve cok sayida asker can vermisti ama ilerleyen saatlerde ingiliz hava kuvvetlerinin basarili yakin destegiyle beraber isler degismeye baslamisti. daha carpismalarin ilk gunu geride kalmadan muttefiklerin sahilde kalici oldugu ortaya cikmisti ve hitler’in en buyuk kabusu gerceklesmisti.

    hitler muttefiklerin saldiri haberini aldiginda rahatlamisa benziyordu. aylardir onu uykusuz tutan konu artik aciga cikmisti ve almanlar ingilizler’i sahilden attiklari taktirde savasi kazanacakti, zira ingilizler bir kere maglup olduktan sonra bir daha saldirmaya cesaret edemezdi. almanya’nin normandiye sahillerinde 200 bin civari askeri mevcuttu ve bu askerlerin 2 milyon muttefik askerine direnmesi uzun surede mumkun degildi. bu yuzden muttefiklerin sahilde mumkun oldugunca uzun sure oyalanmasi ve diger cephelerden destek alman askerlerinin getirilmesi gerekiyordu. hitler gunun sonunda ingilizler’in buyuk olcude denize dokuldugu haberini duymak istiyordu ama duydugu haber bunun tam tersiydi. ingilizler kita avrupa’sinda italya disinda kalici bir us sahibi olursa almanya’nin cokmesi en fazla birkac ay surerdi ve hitler bunun bilincindeydi.

    10 gun suren carpismalarin ardindan haziran ayinin ortasina gelindiginde muttefikler fransa’da kalici olduklarini gostermisti ve alman ordusu yavas yavas geriye cekilmeye baslamisti. hitler daha once ingiltere’ye haziranin ortasindan itibaren fransa sahillerinden uzun menzilli roket saldirilari duzenlenmesini emretmisti ama simdi bu saldirilar hollanda sahillerinden gerceklesmek zorundaydi. orjinal planda roket saldirilarinin amaci ingilizler’i saldiriya provoke etmekti, halbuki simdi amac ingilizler’i geri cekilmeye zorlamak seklinde degismisti. 16 haziran’dan itibaren londra ve cevresine hemen hemen her gun ve gece roketler yagmaya basladi.

    bu arada hitler tarafindan afrika’daki basarisizliklarin sorumlusu olarak gosterilen ama kendisinden bir turlu vazgecilemeyen rommel’e fransa-belcika-hollanda hattinda bir ordu ve savunma gorevi verilmisti. zamaninda afrika’da “silah ve teknoloji olarak dusmanimiz bizden cok ustun” diyerek hitler’i sinirlendiren rommel 17 haziran’da yine benzeri bir beyanatta bulunarak hitler’i yine sinirlendirmisti. artik rommel’in suyu isinmisti ve bu dunya’daki son gunlerini yasamaya basladigini herkes anlamisti. hitler v-1 roketlerinin savasin gidisatini degistirebilecegine inaniyordu ama her konuda oldugu gibi yine yanilmisti. bir ara londra yerine normandiye’ye cikartma yapan ingiliz ve abd askerlerinin roket yagmuruna tutulmasi dusunulduyse de v-1 roketlerinin uzun menzilde zaman zaman birkac km hata payi oldugunu ogrenildiginde bu fikirden vazgecildi, zira bu kadar hata payi olan fuzeler alman askerlerini de vurabilirdi. halbuki londra’ya atilan fuzenin hedefini 2-3 km sasmasi pek bir seyi degistirmezdi ve sehre yine zarar verirdi. bu yuzden bu silah genelde londra’ya karsi kullanilacakti. gerci ingiliz hava kuvvetleri bir sure sonra bu roketleri havada vurup imha etmeye baslamisti ve hitler’in tum umutlarini bagladigi bu roketlerin etkisi giderek azalmaya baslamisti.

    22 haziran’da almanlar’in rusya’ya savas ilan edisinin 3. yildonumune girilmisti ve ruslar bu tarihi bos gecmek istemiyorlardi. bu tarihte yeni bir rus saldirisi baslamisti ve kisa sure icinde bugunku beyaz rusya’da 300 bin kadar alman askeri cembere alinmisti. hitler bu askerlerin teslim olmasina veya cemberi delip geri cekilmesine izin vermemisti ve ruslar cemberi giderek daraltmaya baslamisti. ruslar’in cember icine aldiklari bu devasa alman ordusunu tamamen imha etmeleri 15 gunden az surdu. operasyonun bu ayagi bittiginde 300 bin alman askerinin tamami etkisiz hale gelmisti ve beyaz rusya civarinda tek bir alman askeri bile kalmamisti. buradaki 300 bin askerin etrafindaki cemberin bir benzeri de hitler’in etrafinda vardi ve artik hem dogudan hem batidan bu cember hizla daraliyordu.

    hitler’in etrafindaki generaller bir an once ingiltere ve rusya’yla baris antlasmasi imzalanmasi ve bu ugurda gerekirse savas boyunca elde edilen tum topraklarin geri verilmesi konusunda seslerini yukseltmeye baslamisti. hitler bu isten hic memnun degildi. generallerini susturmak icin “su anda muhendislerimiz cok onemli silahlar uzerinde calisiyor. cok yakinda cepheye yeni surecegimiz silahlar sayesinde savasin seyri degisecek. ayrica 800 yeni jet ucagimizin uretimi bitmek uzere” seklinde sozler veriyordu. generaller de “o ucaklar bitse bile elimizde o ucaklari kullanabilecek sayida pilot kalmadi, savasi coktan kaybettik” demeye baslamisti. bundan sonraki gunlerde birer birer generaller vefat etmeye basladi. hemen hemen her gun generalin biri ya kalp krizi geciriyor, ya onu tasiyan ucak dusuyor ya da “beklenmedik bir sebepten” hayatini kaybediyordu. hitler suphe cekmemek icin olen generallere devlet toreni yaptiriyor ve cogu zaman cenazelere bizzat katiliyor veya celenk gonderiyordu ama herkes olenlerden hitler’in sorumlu oldugunu biliyordu.

    temmuz ayinin ilk haftasinda ruslar litvanya’yi ele gecirmisti ve almanya’ya epeyce yaklasmisti. muttefikler de batidan bastiriyordu. ayni gunlerde japonya icin de isler pek iyi gitmiyordu ve pasifik adalarinda amerikan ustunlugu baslamisti. hitler halkin silahlanip sonuna kadar savasmasini, aksi taktirde komunistler almanya’yi ele gecirirse tum almalar’in infaz edilecegini ve alman irkinin dunya’dan silinecegini soyluyordu. bu arada hitler’e muhalif olan askeri kesim hitler’in infaz edilip ortadan kaldirilmasi icin plan ustune plan yapiyordu. en sonunda 20 temmuz tarihinde hitler’in bombali bir saldirida oldurulmesine karar verildi. almanya’nin kurtulusunun tek yolu hitler’i ortadan kaldirip rejim degisikligine gittikten sonra ingiltere ve rusya ile masaya oturmakti.

    hitler’in suikasti icin alman direnis hareketinin liderlerinden claus von stauffenberg secilmisti. kendisi afrika’daki cephede savastiktan sonra tek gozunu kaybetmisti ve cesitli yerlerinden yaralanmisti. vucudundaki bazi yaralarin etkisi ve izi hicbir zaman silinmeyecekti. kendisine hitler dustukten sonra kurulacak yeni hukumette savas bakani olma sozu verilmisti. aslinda stauffenberg 7 temmuz’da hitler’e epeyce yaklasmisti ve onu uzaktan kumandali bir bombayla oldurme sansi vardi ama hitler’in yaninda himmler olmadigi icin operasyonu ertelemisti cunku bir bombayla ikisini birden oldurmek istiyordu.

    hitler’e karsi gerceklesecek olan suikastten 1 hafta once fransa’dan kendisine mektup yazan rommel kendisi icin artik bardagi tasiran ifadelerde bulunmustu. rommel’in mektubunda “savasi kaybedecegimiz en basindan beri belliydi ve simdi bu gerceklesiyor. umarim hatalarindan ders alirsin ve gerekeni yaparsin” diyordu ve o gune kadar hitler’e karsi kimsenin soylemeye cesaret edemedigi sozleri kullaniyordu. bu da onun idam fermani olacakti. hitler aslinda kendisine itaat etmediginden suphelendigi cok sayida asker ve sivili idam ettirmek istiyordu ama elinde bahane yoktu. 20 temmuz’daki suikast denemesi ona tam da aradigi bahaneyi altin tepside teslim edecekti.

    suikastin yapilmasi planlanan 20 temmuz gunu gelmisti. hitler bir grup generalle bir yeralti siginaginda gorusecekti ama toplanti son anda ust kata tasinmisti. bu saldirinin etkisini azaltabilecek bir gelismeydi cunku pencereleri olmayan bir yeralti siginaginda patlayacak bir bomba pencereleri olan genis bir alana gore cok daha fazla yikima sebep olabilirdi. suikasti gerceklestirmesi beklenen stauffenberg yaninda icinde bomba olan bir “bond canta” getirmisti ve hitler’in yakinina oturmasinin da verdigi avantajla bu cantayi hitler’in oturdugu masanin altina koymustu. birazdan telefon gorusmesi yapacagi bahanesiyle odadan cikan stauffenberg bombanin patlamasini beklemeye basladi. birazdan ayaga kalkip bir seyler anlatan hitler masanin birinde duran bir haritada bir noktaya isaret etmek icin egildigi anda bomba patladi. bomba beklenen etkiyi yapmadi ve odanin bir tarafindan digerine savrulan hitler hafif yaralarla durumu atlatti. odada hitler’den cok daha kotu durumda olanlar ve daha sonra yaralarindan dolayi olecek olanlar da vardi ama “kendisini tanrilar’in koruduguna inanan” hitler bir sekilde kurtulmustu.

    bu arada saldiriyi duzenleyen stauffenberg operasyonun basarili oldugunu ve hitler’in oldugunu dusunerek coktan olay yerini terk etmisti. o kargasada bir cok kisi hitler’in artik hayatta olmadigini dusunuyordu. birazdan patlamanin oldugu yerde ortalik sakinlesmisti ve yaralilar baska yere tasinirken hitler’e pansuman yapildiktan sonra yeni bir uniforma verilmisti. hitler binanin her yerinin aranmasini istiyordu cunku binada baska bombalar da olabilirdi. normalde her olayda bagirip cagiran hitler o gun oldukca sakindi ve bu herkesin dikkatini cekmisti. aslinda hitler kendisine muhalif kesimi katledebilmesi icin bahane veren bu olaydan dolayi mutluydu. kendisi ayrica ust uste 3. bombali saldiridan da zarar gormeden kurtulmasini tanri’dan bir isaret olarak goruyordu ve savasta zaferin gelecegine olan inanci artmisti.

    berlin’de toplanan muhalif generaller stauffenberg’den gelen “iyi haberi” kutlamaya baslamisti ve yeni kurulacak alman hukumetinin bakanliklarini kendi aralarinda paylasmisti. bunun haberi kisa surede hitler’e ulastiginda onlari “sucustu” yakalamak isteyen hitler aninda harekete gecilmesi emrini verdi. bir anda olayla alakasi olsun olmasin, daha once hitler tarafindan muhalif olmakla fislenen kim varsa tutuklandi. sadece muhalif oldugundan suphelenilenler degil, onlarin esleri ve cocuklari da tutuklanmisti. toplamda olayla alakali olarak tutuklananlarin sayisi 7 bini gecmisti ve bunlarin 5 bin kadari kisa sure icinde infaz edilecekti.

    uzun zamandir halka konusma yapmak icin bir zafer kazanmayi bekleyen hitler bu saldiridan neredeyse yara almadan cikmis olmasini bir zafer kabul ederek alman radyosundan halka seslendi. alman ordusunu hitler yonetmeye devam edecekti ama alman ordusuyla kendisi arasina bir sivil katman daha geliyordu. hitler’in altinda himmler olacakti ve himmler alman ordusunu yonetecekti. boylece ordudaki generallerin etkisi giderek azalacakti. almanya’da isler iyice karismisti ve artik bundan sonra ulkeye paranoya hakim olacakti. himmler her ne kadar bir cok konuda hitler’le ayni fikirde olmasa da ulkeyi bu saatten sonra tek parca halinde tutabilmek icin muhalifleri agir sekilde cezalandirmasi gerektigini biliyordu. almanya’nin o ana kadar savasi kazanmasi icin ufacik bir ihtimal kaldiysa o da ortadan kalkmisti.

    hitler ic sorunlarla bogusurken dogu ve bati cephelerini ihmal etmisti ama zaten yapabilecegi pek fazla bir sey yoktu. ruslar’in ilerleyisi ivme kazanmisti ve polonya’ya girmisti. 23 temmuz’da ruslar’in ulkeye girisinden cesaretlenen polonyalilar sokaklara dokulup isyan baslatmisti. hitler ayni gun dogu cephesinde eli silah tutan kim varsa silahlandirilip cepheye surulmesini saglayacak bir kararnameye imza atti. artik almanya dogu cephesinde son kartlarini oynuyordu. bati cephesinde de isler cok iyi gitmiyordu ama ingilizler’in ilerleyisi ruslar’a gore simdilik daha yavasti ve bu hizla gidilirse ruslar berlin’e ingilizler’den once varacakti.

    dogu cephesinde alinan “seferberlik emri” bir gun sonra tum almanya’da ilan edilmisti. artik okullar, tiyatrolar, kiliseler kapatilacak ve ogretmenler, tiyatrocular ve din adamlari cepheye surulecekti. eli silah tutan herkes cepheye kosacakti ve eli silah tutmayanlar da silah uretim fabrikalarinda veya arka gorevlerde calisacakti. hitler doguda da batida da son kozunu oynuyordu ama artik bunun icin fazlaca gec kalmisti.

    30 temmuz’da bati fransa’daki avranches sehri muttefiklerin eline gecmisti. bu sehir fransa’nin geri kalanina bir yol agiyla bagliydi ve buradan itibaren zirhlilarla paris’e kadar gidilebilirdi. fransiz sehirleri birer birer dusmeye baslamisti ve muttefikler’in bati fransa’da tutunacagi kesinlesmisti. hitler bu isten hic memnun degildi ve hic vakit kaybedilmeden avranches’in yeniden geri alinmasi icin saldirilarin baslamasi emrini vermisti. hitler ayni zamanda bati fransa ile avrupa’nin geri kalani arasindaki tum tren yollarinin imha edilmesini dusunuyordu. simdilik muttefiklerin ilerleyisini yavaslatmak icin elinde kalan tek yol onlarin ikmal yollarini ortadan kaldirmakti.

    2 agustos’ta turkiye almanya ile diplomatik baglarini kopardigini acikladi. turkiye almanya’ya savas ilan etmemisti ama tarafsizligini bozmak uzereydi. hitler once muttefiklerini kaybetmeye baslamisti, simdi de onceden tarafsizligini aciklayan ulkeler yavas yavas almanya’da uzaklasmaya baslamisti. bundan 2 gun sonra romanya almanya’dan asker yardimi istiyordu ama almanlar buna olumlu yanit verecek durumda degildi. bu durumda romanyali askerler moldova bolgesinden cekilmek zorunda kalacakti ve hitler bunun bir ihanet oldugunu dusunuyordu. hitler’e gore romanya rusya’ya karsi yeterince cetin bir savas vermemisti ve davaya ihanet etmisti.

    agustos’un ortasina gelindiginde fransa’nin guney kiyilarina da asker cikartmayi basaran muttefikler ulkenin sahil seridini yavas yavas ele gecirmisti. muttefikler o ana kadar yeterince hizli bir ilerleme gosterememisti ama isler bundan sonra daha kolay olacakti. almanlar fransiz sahillerinde savunma yaparken cok agir zayiatlar vermislerdi ve moralmen cokme noktasina gelmislerdi. 18 agustos itibariyle bir baska fransiz sahil kasabasi olan st. malo cok siddetli carpismalarin ardindan muttefiklerin eline gecmisti. dogu cephesinde de rusya’nin amansiz ilerleyisi devam etmekteydi. almanlar dogu cephesinde tamamen caresiz durumdaydilar ve ruslar’in ilerleyisini en fazla yavaslatabiliyorlardi. 24 agustos’ta romanya krali michael, hukumetin basi olan antonescu’yu tutuklatti ve romanya’nin savastan cekilip ulkedeki tum alman askerlerinin ulkeden atilacagini ilan etti. romanya’da o gunlerde 200 bine yakin alman askeri vardi ve ilk etapta bu askerler ulkeden cikmamak icin direnecekti ama bir sure sonra rus askerleri romanya kapilarina ulasinca isler degisti ve romanya’daki alman ordulari kayitsiz sartsiz teslim olmayi kabul etti.

    ayni gun fransa’da paris kapilarina dayanan muttefikler sehri almak icin harekete gecti. paris’teki alman askerleri neredeyse hic direnis gostermeden teslim oldular ve 25 agustos’ta sehir icindeki alman askerlerle beraber muttefiklerin eline gecti. bu olaya fazla bir tepki gosteremeyen veya nasil bir tepki gosterecegini bilemeyen hitler almanya’nin bir cok bolgesine beton siginak ve savunma kulesi insa edilmesi icin harekete gecilmesini emretti. hitler er ya da gec alman topraklarinin isgal altina alinacagini anlamisti ve savunma pozisyonu almaktan baska caresi olmadigini cok iyi biliyordu. paris’i ele geciren muttefikler burayi operasyonun komuta merkezi haline getirdiler ve kisa sure icinde fransa’nin geri kalan kismini da nazi isgalinden kurtarmak icin harekete gectiler. bu olayi takip eden gunlerde rusya’nin polonya’nin onemli bir kismini ele gecirip almanya’nin dogu sinirina epeyce yaklastigi haberi geldi.

    hitler hala etrafindakilere islerin o kadar da kotu olmadigini anlatmaya calisiyordu. ornegin 1 eylul’de kurmaylariyla gorusen hitler “eskiden elimizdeki tum topraklari savunmaya yetecek askerimiz yoktu ama su anda elde tuttugumuz topraklari savunabiliriz, hatta karsi hucuma bile gecebiliriz” mealinde sozler soyluyordu. savasin basinda alman ordusu kendisinin bile beklemedigi bir hizla devasa bir toprak sahibi olmustu ve bu topraklari savunmak icin gereken asker sayisi ulkenin kaldirabileceginden cok daha fazlaydi. hitler bu konuda haksiz sayilmazdi ama savasin gidisati ve momentumu bu sekilde devam ederse almanlar’in kisa sure sonra “savunmak zorunda olacaklari toprak parcasi” iyice ufalacakti. o anda hitler’e savas baslamadan onceki topraklara donulmesi onerilse havada karada bunu kabul edecekti ama kimsenin ona hicbir oneride bulunacagi yoktu. savas hitler ortadan kalkmadan bitmeyecekti.

    eylul ayinin basinda romanya dustukten sonra bulgaristan rusya ile baris masasina oturmak icin harekete gecti ama ruslar artik cok gec oldugunu soyleyerek bulgaristan’i isgal ettiler. bulgarlar bu isgale sadece 2 gun dayanabildiler. rusya bulgaristan’i tamamen ele gecirmisti ve bulgaristan’i almanya’ya savas ilan etmeye zorlamisti. boylece almanya bir muttefigini daha kaybetmis oluyordu. almanlar’in balkanlarda tutunmasi giderek zorlasiyor, hatta imkansiza yakin bir hal aliyordu.

    bu arada finlandiya ile rusya’nin arasi yeniden duzelmisti ve finlandiya sonunda rusya ile baris masasina oturmayi kabul etmisti. savasin finlandiya cephesi kapanmisti ama ulkede hala cok sayida alman askeri vardi. finlandiyalilar alman askerlerine ulkeden cikmalari icin 15 eylul’e kadar sure verirken hitler buna cevap vermeyince bu ulke de almanya’ya savas ilan etti. savas ilanindan sonra hitler “biz ulkeyi terk edecektik ama bize bunun icin bilerek yeterince zaman vermediler” diyerek finlileri sucladi. almanya savasta neredeyse yalniz kalmisti ve muttefikleri onlari sadece terk etmiyor, ayni zamanda savas ilan edip karsi tarafa katiliyordu.

    hitler kara kara ne yapacagini dusunuyordu. pirince giderken eldeki bulgurdan olmak uzereydi. aslinda o anda kendisine “savastan onceki duruma geri donulsun” denilse, hatta “orjinal almanya’yi ikiye bolecegiz ve yarisi diger ulkeler tarafindan paylasilacak” dense kendisi iktidarda kaldigi surece bunlari aninda kabul etmeye raziydi. o anda hitler’in aklindan gecen dusunce “gorevin basinda ben oldugum surece kaybedilen topraklari 3-5 sene sonra yeniden kazaniriz ama onemli olan benim almanya’nin basinda olmam” seklindeydi. ingilizler hitler almanya’nin basinda oldugu surece hicbir baris antlasmasina hicbir sart altinda imza atmamaya kararliydi ve ruslar da bu fikirdeydi. bu yuzden bu savas hitler tamamen ortadan kalkmadan bitmeyecekti.

    almanya’da yasayan sivil halka yasadiklari mahallelerde hendek ve siper kazmalari soylenmisti. savasin basindan beri olan bitenden pek haberdar edilmeyen siviller olayin vehametini simdi her zamankinden daha net bir sekilde anlamaya baslamisti. cok uzaklarda surdugu sanilan savas evlerinin kapisina kadar gelmisti. 16 eylul’den itibaren paris’ten berlin’e dogru yola cikmaya calisan ingiliz ve amerikan gucleri fransa’daki sehirleri birer birer ele gecirmeye baslamisti. stratejik olarak onemsiz oldugu dusunulen bazi kucuk kasaba ve koyler simdilik nazi kontrolune birakiliyordu ama buralarin alinmasi zaten cok zor olmayacakti. 17 eylul’de arnhem’e cok sayida parasutlu asker indiren ingiltere fransa ile almanya arasinda bir kopru yaratmaya calistiysa da alman ordusu burada epeyce direnis gostererek ingilizler’e agir kayiplar verdirdiler ve geri cekilmeye zorladilar. bu o gunlerde alman ordusunun gordugu nadir basarilardan biriydi. her ne kadar almanlar bu saldiriyi basariyla puskurtse de hitler cok endiselenmisti cunku ingilizler’in kendi karargahinin yakinlarina veya berlin’e parasutle asker indirmeyeceginin garantisi yoktu.

    25 eylul’de “gecen sene ruslar nasil coluk cocuk demeden tum ulke olarak direndiyse aynisini biz de yapabilmeliyiz” diyen hitler istisnasiz tum alman halkinin mobilize edilmesini ve silahlandirilmasini istedi. hitler’in hayalinde stalingrad’da ruslar’in yaptigini yapmak vardi ama su anda isler cok farkliydi. bir yandan ruslar, bir yandan ingiliz ve amerikalilar saldiriyordu ve almanya ne kadar direnirse dirensin ulkenin dusmesi zaman meselesiydi ve hitler ne yaparsa yapsin sadece dusmesini birkac ay engelleyebilirdi. o gun halkin karsisina cikip konusmaya cesaret edemeyen hitler yazili bir basin aciklamasi yayinlayacakti ve bu aciklamada savastaki basarisizliklardan dolayi italya, romanya, finlandiya gibi ulkeler bahane olarak gosterilecekti.

    eylul ayi biterken ingiliz ve amerikan askerleri belcika’yi ele gecirip hollanda ve bati almanya kapilarina dayanmisti. bati avrupa’da bir cok stratejik bolgeyi ele geciren muttefikler bundan sonra buralarda kalici karargah ve usler kurabilmek ve ikmal yollarini saglamlastirabilmek icin simdilik operasyona ara verdiler. muttefikler hic durmadan hucuma devam etseler belki almanya’yi 1-2 ay icinde pes ettirebilirlerdi ama fransa ve belcika kurtarildiktan sonra acele etmeleri icin ellerinde fazla bir sebep kalmamisti. dogu cephesinde ruslar varsova kapilarina ulasmisti ve bundan cesaret alan varsova halki sokaklara dokulup isyan baslatmisti. almanlar bu isyani kisa sure icinde bastirsa da ruslar henuz sehre saldirmamisti ve olasi bir rus saldirisina karsi almanlar’in dayanmasi mumkun degildi.

    churchill “almanlar’i kendi yaginda pisirmek lazim” diyordu. ona gore ingilizler direk almanya’ya saldirmak yerine almanya kapilarina dayanip birkac ay beklerse almanya zaten ayni italya’da oldugu gibi ic karisikliklar yuzunden kendi kendine cokecekti. zaten almanlar kendiliginden cokmese bile ruslar onlarin isini bitirecek gibiydi, bu yuzden rusya cephesinde isler degismedigi surece ingilizler’in acele etmesine gerek yoktu. bu arada ingilizler zaten balkanlarda zar zor tutunan almanlar’a son darbelerden birini vurmak icin yunanistan’a asker cikartmaya basladi. bu almanlar’in beklemedigi bir hareketti ve atina’nin dusmesi 1 hafta kadar surdu. ekim ayinin ortasinda yunanistan neredeyse tamamen ingilizler’in eline gecmisti ve almanlar’in tutunabilecekleri dallari giderek azaliyordu. almanlar batida ingiliz ve amerikan askerlerini durdurabilmek icin bazi bolgelerde duvar orme karari almisti ama bunun basariyla uygulanabilmesi icin yeterince zaman olup olmadigi bile supheliydi.

    hitler bunca karisiklik icinde bile bazi kisisel kinlerini birakmaktan vazgecmiyordu. uzun suredir hitler ile general rommel’in arasi kotuydu ve hitler afrika’nin kaybedilmesinden dolayi onu suclamasina ragmen daha sonra fransa’yi savunmasi icin kendisine yeniden gorev vermisti. rommel alman ordusu icinde cok populerdi ve muhalifler hitler’i devirmeleri halinde onu genelkurmay baskani yapmayi planliyordu. aslinda rommel’in 20 temmuz’da hitler’e duzenlenen suikastten sonra infaz edilenlerle beraber imha edilecegi dusunuluyordu ama o suikastten bir gun once yolculuk ettigi arabasi ingiliz ucaklari tarafindan vurulmustu ve agir yaralanan rommel gunlerce hastahanede yogun bakimda kalmisti. simdi kendisi tamamen iyilesmisti ve hitler onu ortadan kaldirmak istiyordu.

    14 ekim’de rommel’in kapisini 2 general caldi ve “hitler’e karsi komplo yaptiginiz dusunuluyor ve omrunuzun sonuna geldiniz. bugune kadar alman ordusuna yaptiginiz hizmetlerden dolayi sizi idam etmeden once intihar etmeniz icin firsat taniyoruz. eger intihar ederseniz ailenize omur boyunca devlet bakacaktir, idam edilirseniz bu sozkonusu olmayacaktir” seklinde bir konusmaya maruz kalan rommel zehirli hap icerek intihar etmeyi kabul etti. rommel aynen onceki aylarda “intihar eden” veya “kaza geciren” bir cok subay ve diplomat gibi devlet toreniyle gomulecekti ve bu torende hitler’in kendisinden ovguyle soz eden mektubu okunacakti.

    bu olayin ertesi gunu bir baska alman muttefigi olan macaristan da baris gorusmeleri icin masaya oturmayi kabul etti. hitler bu gorusmeleri durdurmak icin devlet baskaninin oglunu kacirtsa da bu hicbir ise yaramadi, hatta ters tepki yapti ve almanya ile macaristan arasindaki diplomatik iliskileri tamamen bitirdi.

    ekim ayinin sonlarina dogru ruslar bugunku cek cumhuriyeti ve slovakya bolgelerine ulasmisti ve burada yerel isyancilarin da destegini alarak bir cok yerlesim birimini ele gecirmisti. almanlar zaman zaman direnis gosterip karsi ataga ciksa da bu cok etkili olamamisti. arnavutlar ve yugoslavlar yani balkanlarda alman hakimiyetinde kalan son milletler de isyan baslatmisti ve alman ordulari bu bolgede tutunmakta zorlanmaya baslamisti. bati cephesinde v-1 roketlerini cok daha guclu ve isabet orani cok daha yuksek olan v-2 roketleriyle degistirmeye baslayan almanlar belcika’nin sehirlerini bombalamaya baslamisti. bu riskli bir hareketti cunku muttefikler belcika’yi aldiktan sonra yunanistan haric hucumlarina ara vermisti. hitler’in durup dururken belcika sehirlerine fuze yagdirmasi muttefikleri yeniden provoke edecekti ve bu kez hollanda ve fransa uzerinden hucuma kaldiklari yerden devam edeceklerdi.

    12 kasim’da ruslar iyice yaklastigi icin korkudan dogu prusya’daki askeri karargahini berlin’e tasiyan hitler savasin sonuna kadar burada kalacakti. hitler’in ayni gun bir konusma yapmasi bekleniyordu ama bu konusmanin metni okumasi icin himmler’e verildi. hitler yazdigi metinde olan bitenlerden dolayi kendisi haric herkesi (“beceriksiz” muttefiklerini, “hain” generallerini, yahudileri, komunistler...vs) sucluyordu ve alman halkinin ayni 1918’de oldugu gibi yine ihanete ugradigini savunuyordu. kasim ayinin geri kalaninda bati cephesindeki carpismalar hollanda’da ve biraz da fransa’nin batisinda hafif tempoda devam ederken ruslar da polonya’nin onemli bir kismini ele gecirdikten sonra direk alman topraklarina saldirmak yerine guneye inip balkanlardaki topraklari toplamaya baslamisti. berlin’e er ya da gec saldirilacakti ama simdilik bu isin bir acelesi yoktu. aralik ayinda macaristan buyuk olcude dusmustu ve yugoslavya’daki isyan basariya ulasmisti. boylece kis aylarina girildiginde almanya’nin balkanlarda pek bir varligi kalmamisti.

    hitler artik son kozlarini oynuyordu. luksemburg ve belcika’da toplanan ingiliz ve amerikan askerlerine karsi nazi saldirisi yapilmasini emreden hitler alman tanklarinin yakit sikintisi, hava kuvvetlerinin de pilot sikintisi cektigini duymasina ragmen bu fikirden vazgecmedi. almanya cok az sayida tank ve savas ucagiyla bu operasyonu yurutmeye calisacakti ve hitler’in generallerine gore daha carpismalar baslamadan kaybedilmisti. hitler’in bu saldiridaki en buyuk amaci noel oncesi askerlerin moralini yukseltmek ve biraz da vakit kazanarak olasi bir isgale karsi direnis icin halkin orgutlenmesini saglamakti ama hersey geri tepecekti.

    11 aralik’ta generalleriyle bir araya gelen hitler onlara saldiri planini acikladiginda hicbiri mutlu degildi. odada hitler haric herkes bu operasyonun cok buyuk bir zararla bitecegini biliyordu ve almanlar’in o anda saldiridan cok savunmaya odaklanmasi gerektigini dusunuyordu. sonunda hitler’in istedigi oldu ve bu saldiri icin 250 bin kadar alman askeri bir araya getirildi. almanlar operasyonda kullanabilmek icin yeterli yakitla beraber sadece birkac yuz tank bulabilmisti ve bolgede 100 bin kadar ingiliz-amerikan askeri vardi ama yakinlarda 600 binden fazla ingiliz-amerikan askeri vardi ve bunlar kisa surede cepheye yardima gelebilirdi. almanlar’in isler kotu giderse cepheye surebilecegi fazla takviye askeri yoktu. hitler generallerine “ayni savasin basinda oldugu gibi belcika ve fransa’daki muttefik askerleri denize dokersek bir daha gelmeye cesaret edemezler” diyordu ama savasin basinda bati cephesinde 3 milyondan fazla alman askeri vardi ve simdi bu saldiriyi duzenleyecek olan asker sayisi bunun cok altindaydi.

    16 aralik’ta gunesin dogmasindan once alman ordusu belcika-luksemburg cephesinde hucuma gecmisti. muttefikler boyle bir saldiriyi beklemiyordu cunku almanlar neredeyse bir senedir hicbir hucum hareketinde bulunmamisti. gokyuzu gri bulutlarla kapliydi ve klasik bir kis havasi vardi. ingiliz hava kuvvetleri carpismalarda kullanilamayacak gibiydi. bu da durumlari biraz olsun esitliyordu. saldirinin ilk birkac gunu almanlar icin oldukca basarili gecmisti. amerikan askerleri oldukca agir kayiplar vermisti ve ingilizler saldirinin saskinligini uzerlerinden atamamisti. birkac gun sonra toparlanan ve saskinligi uzerinden atan muttefikler karsi saldiriya gecmisti ve durum dengelenmisti. isler noel gecesine kadar dengeli bir sekilde devam etti ama amerikanlar fransa’dan gelen takviye birliklerle beraber noel gecesi hucuma gecince almanlar buyuk olcude geri puskurtuldu. araligin son haftasinda agir kayiplarla geri cekilen alman askerler cephe gerisine itilmisti ve muttefikler carpismalarin sonunda toprak kazanmisti. almanlar’in cepheye surdugu askerlerin yarisi, tanklarin da tamamina yakini imha edilmisti.

    bu saldiridan sonra iki taraf da agir kayiplar vermisti ve muttefikler almanya’ya karsi duzenlemek istedikleri kara harekatini 6 haftaligina erteleme karari almisti. dogu cephesinde ruslar almanya topraklarina epeyce yaklasmisti. istihbarat subaylariyla gorusen hitler ruslar’in almanya’nin dogu sinirina yigdigi tank ve asker sayisini duydugunda buna inanamadi. “ruslar kesinlikle blof yapiyorlar. ruslar’in yillardir devam eden savastan sonra bu kadar tanki ve askeri kalmis olmasi mumkun degil. bizi korkutmak icin yuksek rakamlar sizdirmislar ve bu da bize saldirmaya cesaret edemeyeceklerinin kaniti” seklinde sayiklamaya baslayan hitler generallerine dondu ve “rusya’nin bize saldirmayacaina dair size garanti veririm” dedi. bu onun onceki verdigi garantilerden (ornegin ingiltere konusunda verdigi garanti) farksizdi.

    artik hitler son kozunu oynamisti ve beklemekten baska caresi kalmamisti. ruslar’in polonya’yi ve balkanlari aldiktan sonra duracagini cunku yillardir devam eden savastan sonra rus ordusunun cok zayif dustugunu dusunuyordu. zaten ona gore kapitalist dunya ile marksist rusya arasindaki ittifak olmasi gerekenden cok daha uzamisti ve rusya’nin polonya’dan oteye gecmesi ingiltere’yi kizdirarak bu ittifakin bitmesini saglardi. bu yuzden rusya’nin polonya’dan bir adim oteye gecemeyecegini dusunen hitler bati cephesine yogunlasmaya basladi.

    1 ocak 1945 tarihine gelindiginde hitler hala son bir saldiri daha yaparak savasi kazanabilecegini dusunuyordu. son saldirilarda ozellikle amerikan askerleri cok agir kayiplar yasamisti ve savasin basindan beri 250 bin olu ve bir o kadar da yarali oldugu soyleniyordu. hitler amerikalilar’in cok oldugu cephelere son bir saldiri yaparak abd’yi savastan cikmaya ikna edebilecegini, yalniz kalan ingiltere’nin de rusya ile kavga edip ayrilacagina inaniyordu. 31 aralik’i 1 ocak’a baglayan gece hucuma gecen alman askerler fransa’nin alsace kentindeki amerikan askerlerine hic beklemedikleri anda saldirdilar. ilk saldirida oldugu gibi amerikalilar yine ilk birkac gun boyunca saldirinin sokunu ve saskinligini atlatmaya calisiyordu. ayni gun almanlar bulabildikleri tum ucaklari, pilotlari ve ucak yakitini bir araya getirip belcika-hollanda hattindaki amerikan askerlerine karsi hava saldirisi duzenleyecekti. bu saldirida amerikanlar bazi zayiatlar verdiyse de cok sayida alman savas ucagi dusurulmus, cok sayida pilot esir alinmis ve alman hava kuvvetleri neredeyse tamamen imha edilmisti. bu ikinci dunya savasinda alman hava kuvvetlerinin duzenledigi son saldiri olarak kayitlara gecti.

    almanlar’in batidaki hucumu devam ediyordu ama o sirada hitler’in guvendigi daglara kar yagacakti. hitler ruslar’in hicbir zaman polonya hattini asamayacagini cunku ingiltere’nin buna asla izin vermeyecegini dusunuyordu. sonucta her ne kadar ingiltere ile rusya bu savasta muttefik olsa da iki ulkenin ideolojileri zitti ve ingiltere alman topraklarinda ne nazizmin ne de marksizmin hukum surmesini istemiyordu. bununla birlikte 12 ocak’ta stalin’i arayan churchill sovyet askerlerinin polonya sinirini gecip almanya’ya asker cikartmasi icin onay verdi. bu hitler’in sonu demekti ve artik onu hicbir sey kurtaramayacakti.

    hem doguda hem de batida cok siddetli carpismalar oluyordu ve her gun her iki taraftan da binlerce asker hayatini kaybediyordu. ortalik kan golune donmustu. 25 ocak’ta almanlar’in son saldirisi da bitti ve ortada gerceklestirilmis hicbir basari yoktu. amerikalilar savasin disina itilememisti ve almanlar ellerindeki son yedek askerleri de kullanmisti. artik alman donanmasi ve alman hava kuvvetlerinden sonra alman ordusu da bitme noktasina gelmisti.

    28 ocak itibariyle ruslar alman topraklarinda ilerlemeye devam ediyordu. hitler etrafindaki generallere ve kurmaylarina “ingilizler neden ruslar’in almanya’da ilerlemesine izin veriyor? bu nasil oluyor?” diye soruyordu. bazi kurmaylar birkac gun icinde ingiltere’nin rusya’ya “dur” diyecegini, rusya durmazsa da almanya ile birlesip rusya’ya saldiracagini dusunuyordu. savasin basindan beri hitler’in hayali olan ingiltere ile muttefik olmak bir turlu gerceklesmemisti ama umutlar hala yitirilmemisti. o gunlerde ingiliz gazeteleri ingiltere-rusya dostlugunu sorgulamaya baslamisti ve ingilizler’in rusya’nin daha ne kadar ilerlemesine izin verecegi tartisiliyordu. rusya almanya’nin onemli bir kismini veya tamamini yutarsa ingilizler’in ne yapacagi merak konusuydu. zaten avrupa’da rusya’yi durdurabilecek kimse kalmamisti ve hitler bundan dolayi ingilizler’in fikrini degistirecegini dusunuyordu.

    ingilizler stalin’le surekli gorusme halindeydi ve onun hitler’den cok daha guvenilir oldugunu dusunuyorlardi. en azindan stalin o gune kadar verdigi hicbir sozun uzerine basmamisti ve defalarca alman topraklarinda gozu olmadigini soylemisti. ingilizler simdilik ona guvenmeyi seciyordu ama olasi bir “kaza” durumunda nasil bir onlem alinabilecegi kapali kapilar ardindan gorusuluyordu.

    30 ocak’ta hitler son defa alman halkina radyodan seslendi. hitler aslinda alman halkindan cok ingilizler’e sesleniyordu ve komunizmin avrupa’yi ele gecirmek uzere oldugunu, ingilizler’in buna seyirci kaldigini ve ilerde cok pisman olacagini soyluyordu.

    aylardir devam eden bombardimanlarin sonucunda hitler’in baskanlik sarayi epeyce hasar almisti ama alt katlarda bazi saglam odalar mevcuttu. hitler bundan sonra hemen hemen her gun kurmaylariyla bu odalarda bir araya gelip cephelerden son haberleri aliyor ve durum degerlendirmesi yapiyordu. ruslar 31 ocak’ta oder nehrinin oteki tarafina gecmisti ve berlin’e 75 km mesafedeydiler. almanlar ellerindeki son askerlerle olumune direnecekti ama berlin’in dusmemesi bu saatten sonra imkansizdi. 4 subat’tan 11 subat’a kadar olan zaman diliminde bir araya gelen roosevelt, churchill ve stalin, savastan sonra avrupa’nin nasil sekillenecegini tartismaya basladi. ayni gun belcika’nin alman askerlerinden tamamen temizlendigi, hollanda’da cok az sayida alman askerinin kaldigi haberi geldi. fransa da buyuk olcude temizlenmisti ama stratejik onemi olmadigi icin simdilik saldirilmayan bazi koy ve ufak kasabalarda almanlar hakimdi. 9 subat itibariyle almanlar’in fransa’daki son cephesi de dustu ve bolgedeki tum alman askerler savas oncesi alman-fransa sinirinin otesine gonderilmis oldu. ingiltere ve abd tarafindan kurtarilip yeniden bagimsizliga kavusturulan fransa kaybettigi topraklarin tamamini geri kazanmisti ama savas henuz bitmemisti.

    10 subat’ta generalleriyle gorusen hitler’e yeniden “ruslar cok buyuk bir orduyla uzerimize geliyor” haberi verildi. hitler bu kez eskisi kadar sert bir tepki gostermedi. hatta anlatilana gore 4-5 dakika boyunca sessizce onune bakan ve tek kelime etmeyen hitler daha sonra oldukca sakin bir ses tonuyla “tamam, toplanti bitmistir” deyip toplantiyi dagitti. bu arada roosevelt, stalin ve churchill’in gorusmesi sonuca baglanmisti ve cikan karara gore almanya tamamen isgal edilip bir kismi sovyetler’e bir kismi da bati ittifakina verilecekti. ayrica savastan hemen sonra milletler cemiyetinin yerine daha genis ve kapsayici olan birlesmis milletler kurulacakti.

    13 subat tarihinde almanlar kisa bir sure once ruslar’i sasirtmak icin saldirip ele gecirdikleri macaristan’in baskenti budapeste’yi yeniden kaybettiler. ruslar bu kez macaristan’da kayitsiz sartsiz ustunluk kurmustu ve almanlar’in burayi yeniden geri almasi mumkun degildi. ayni gun alman disisleri bakanligi cesitli ulkelere ulasarak baris antlasmasi icin zemin yokladiysa da alinan tek cevap “almanya kayitsiz sartsiz teslim olmali ve hitler gorevinden istifa edip teslim olmali” seklindeydi. cogu alman bu sartlar altinda savasi bitirmeye raziydi ama hitler guc kaybetmektense olmeyi tercih ediyordu.

    alman hava kuvvetleri neredeyse tamamen imha edilmis veya sahneden cekilmisti ve gokyuzu tamamen ingiliz ve amerikan hava kuvvetlerine aitti. dresden, berlin gibi alman sehirleri hemen hemen her gun bombalaniyordu ve bu bombardimanda alman ordusu da siviller de agir zayiatlar veriyordu. savasin basinda ingiliz ve rus sehirleri nasil moloz yiginina donustuyse simdi ayni cezayi tatma sirasi alman sehirlerindeydi. dresden sehri almanya’nin kulturel ve tarihi baskenti olarak kabul ediliyordu ve zamaninda almanlar prag, roma gibi tarihi oneme sahip sehirleri bombalamadigi icin ingilizler’in boyle kulturel mirasa sahip olan bir sehri bombalamayacagi dusunuluyordu. bu yuzden bir cok sehirden gelen multeciler bu sehre yerlestirilmisti. yaklasik 3 gun boyunca araliksiz bombalanan sehirde tas ustunde tas kalmamisti ve bu tur olaylar savasta iki tarafin da savas sucu islemekten hic de cekinmeyecegini gosteriyordu.

    artik almanya’da iktidari sonsuza kadar kaybedecegini anlayan hitler’in psikolojisi iyice bozulmaya baslamisti. sabah aksam etrafindakilere bagirip cagiran hitler en ufak bir anlasmazlikta olay cikartiyordu ve yaninda durulmasi cok zorlasmisti. ona duygusal olarak en yakin olan kurmaylari bile onu gormemek icin bin dereden su getiriyordu. hitler daha once yanindan ayirmadigi ve veliahti olarak gordugu goring, himmler, ribbentrop gibi isimleri bile artik hain olarak adlandirmaya baslamisti ve olanlardan dolayi onlari sucluyordu. ona gore olan bitenlerden dolayi kendisi haric tum dunya sucluydu.

    24 subat’ta almanya semalari tarihte gorulmemis bir sekilde bombalandi. ingiliz, amerikan ve ruslar’a ait 9 bin savas ucagi almanya semalarinda gozukmustu ve bir cok sehre binlerce bomba yagmisti. almanya alevler icindeydi ve bundan sonra kara operasyonlari tamamen son bulsa bile sirf hava saldirilariyla bile ulke cokertilebilirdi. almanya japonya’nin yedigi atom bombalarini yememisti ama yasanan yikim birden fazla atom bombasi yemeye esdeger hale gelmisti.

    mart ayinin ilk gunlerinde bati cephesinde alman askerlerinin toplu halde teslim olmaya basladigi haberi gelince hitler cilgina dondu. ona gore cenevre sozlesmesi savas esirlerine bir suru haklar veriyordu ve bundan cesaret alan askerler dusmanlarina teslim oluyordu. hitler almanya cenevre sozlesmesinden tek tarafli olarak cikip dusman askerlerini infaz etmeye baslarsa ingiliz ve ruslar’in da alman askerlerini infaza baslayacagini ve bu sayede alman askerlerinin silah birakip teslim olma konusunda o kadar da istekli olmayacagini dusunuyordu. yine de hitler son dakikada fikrini degistirdi ve an itibariyle sartlarin ingilizler’i de ruslar’i da sinirlendirmek icin uygun olmadigini anladi.

    zaten tecrubeleri alman askerlerinin cogu coktan olmustu ve su anda cephede 14-20 yas arasinda olan ve cogu hayatinda hic silah tutmamis tecrubesiz cocuklar ve gencler vardi. bu kisiler isteseler bile fazla bir direnis gosteremezdi. 7 mart’ta amerikali askerler koln sehrine girdi ve almanya’nin batidaki toprak kaybi baslamis oldu. bu bolgede nehirler uzerinden sehirleri baglayan bir cok kopru vardi ve almanlar bu kopruleri zamaninda havaya ucuramadigi icin amerikalilar’in gecisi kolaylasmisti.

    18 mart itibariyle rus askerleri danzig sehrine varmisti. burasi savasin baslamasina sebep olan sehirdi cunku polonya danzig’i almanya’ya vermeyi kabul etmeyince almanya polonya’yi isgal etmisti ve ingiltere ile fransa da almanya’ya savas ilan etmisti. ruslar berlin’in dogusundaki sehirlerin tamamina yakinini ele gecirmisti ve berlin’e saldirmak icin hazirliklara baslamisti. abd-ingiltere ittifaki da rhine nehrini gecip kassel yonune dogru yol almaya baslamisti. mart ayinin sonuna kadar iki cephede de siddetli catismalar devam etti ama cok fazla yerlesim biriminin el degistirdigi soylenemez.

    nisan ayinin ilk gunlerinde hucuma kalkan ingiliz ve amerikan askerleri wesel, saarbrucken, manheim ve frankfurt sehirlerini ele gecirip kassel uzerine hareket etmeye devam ettiler. ruslar da macaristan’in etrafindaki alman topraklarini almakla mesguldu. eva braun hitler’in yanina gelmisti ama berlin’in yakinda kusatma altina alinacagini bilen hitler onun sehirden cikmasini istiyordu. eva braun sehirde kalmakta israr edince baskanlik sarayinda ona da bir bolge ayrildi.

    12 nisan’da abd baskani roosevelt hayatini kaybetti. bu olaydan onceki birkac gun ve olayin yasandigi gunlerde abd ordusu almanya’da cok buyuk ilerlemeler gostermisti ve almanya’nin bati yarisi ile merkez bolumu neredeyse tamamen ele gecirilmisti. hatta leipzig, dresden gibi dogu tarafindaki sehirler bile dusmek uzereydi. hitler kendisi bir cok suikast girisiminden sag cikmasina ragmen roosevelt olunce bunun tanridan bir isaret olarak gorulmesi gerektigini soyledi ve savasin talihinin bu saatten sonra donecegini belirtti. 13 nisan’da viyana sehri dusmustu ve ruslar berlin’e saldiri icin son hazirliklarini da tamamlamak uzereydi. hitler’in bekledigi mucize gerceklesmeyecekti.

    ruslar berlin’e baslamadan 1 gun once alman askerlerine seslenen hitler “berlin hicbir zaman dusmeyecek, viyana’yi en yakin zamanda geri alacagiz ve avrupa’yi hicbir zaman ruslar’in ele gecirmesine izin vermeyecegiz” seklinde ifadelerde bulundu. 16 nisan’da ruslar berlin’e saldirdi. sehirde muthis bir sokak savasi baslamisti ve stalingrad’daki gibi burada da her sokak, her cadde, her mahalle icin olumune carpisiliyordu. berlin’in stalingrad kadar dayanmasi mumkun degildi ve rus ordusu bu kez oldukca hazirlikli gelmisti. almanya’nin bati cephesi de cokmeye baslamisti. generallerden erlere kadar bir cok asker cephedeyken uniformasini cikartip sivil kiyafet giyiyordu ve bu sekilde cepheden kacmaya calisiyordu.

    20 nisan’da hitler son kez dogum gununu kutlarken berlin’in onemli bir kismi dusmustu ve almanya’nin geri kalan sehirlerinde de buyuk olcude ingiliz ve amerikan askerleri hakimdi. berlin’deki baskanlik sarayinda herseye ragmen sakinlik mevcuttu ve hitler gerceklerle hala yuzlesememisti. tabi ki hitler’in gerceklerle yuzlesmesi icin gecmesi gereken zaman 1 gun kadardi. 21 nisan’da rus topcu atesinin actigi bombardimanda bazi top mermileri baskanlik sarayinin cok yakinina dusmustu ve hitler bombalarin sesini duyunca cilgina donmustu. kendisi ruslar’in baskanlik sarayina bu kadar yaklastigini bilmiyordu. general koller’i arayan hitler bir an once kac tane alman savas ucagi varsa hepsinin toplanip berlin’de mevzilenen ruslar’a saldirmasini istedi. koller’in yapabilecegi fazla bir sey yoktu cunku alman hava kuvvetleri neredeyse yeryuzunden silinmisti. zaten mevcut kalan az sayida ucagi ucurabilecek almanlar’in kontrolunde havaalani da neredeyse kalmamisti.

    birkac saat sonra alman ordusunun ruslar’a kara saldirisi duzenleyip geri puskurtmesine karar verildi. kagit uzerinde eli silah tutan herkese silah verilecekti ve herkes olumune savasacakti ama bu da yeterli olmayacak gibiydi. aksam 11 sularinda yeniden koller’i arayan hitler “goreceksin, ruslar’a tarih boyunca unutamayacaklari bir yenilgi yasatacagiz” dedi. hitler’in doktoru kendisinin sakinlesmesi icin igne yapmayi onerdiginde “bana morfin mi vereceksin? defol git, bundan sonra doktorum degilsin” diyerek kendisini saraydan kovdu.

    22 nisan’da koller’i arayip “steiner’in baslattigi saldiri nasil gidiyor?” seklinde bir soru ileten hitler “steiner henuz saldiriya baslamadi, tum birliklerin toplanmasi bitmedi” seklinde bir cevap aldi ve yeniden cilgina dondu. ayni saatlerde ruslar’in topcu atesi yogunlasmaya baslamisti ve baskanlik sarayinin etrafinda surekli patlama sesleri duyuluyordu. hitler neye ugradigini sasirdi ve akli dengesini tamamen kaybetmeye basladi. etrafindakilere bagirmaya baslayan hitler “isler zora gittiginde dayanmaktan biktim. artik dayanacak halim kalmadi, savasi kaybettik iste. artik yasamama bir gerek kalmadi” dedi ve intihar hazirliklarina basladi.

    hitler’in siginaktaki tum belge ve dokumanlari toplanip yakilmisti. soylenene gore goebbels ve yanindakiler hitler’i gizlice berlin’den cikartmak istediyse de kendisi bunu kabul etmemisti ve onlara “siz istediginiz yere gitmekte serbestsiniz, ben burada kalacagim” demisti. zaten kacabilecegi pek bir yer de kalmamisti ve almanya’nin tamami isgal altindaydi. hitler surekli “ihanete ugradim, tarihte gorulmemis bir ihanete ugradim, ss bile hain cikti, generallerimin hepsi hain cikti” diye sayiklayip duruyordu. birazdan sakinlesen hitler birkac telefon gorusmesi yapti ve “havadan, karadan, denizden, getirebildiginiz kadar asker getirin, almanya’nin tum askerlerini berlin’e yigin, bu son sansimiz, eger ruslar buraya yaklasirsa kendimi vururum” dedi.

    23 nisan’da berlin’deki carpismalar devam ediyordu ama hitler biraz daha sakin gibiydi. o ana kadar hitler’in veliahti olarak gorulen goring hitler’e ulasarak “efendim gorevinizi ve tum yetkilerinizi bu saatten sonra bana devredebilir misiniz?” seklinde bir mesaj iletti. bu mesaji duyan hitler gaza gelmisti ve “ben gorevimin basindayken goring ne curretle bana boyle bir soru sorar? goring’in hain oldugunu en basindan beri biliyordum. onu cok onceleri ortadan kaldirmaliydim” diye dusunerek yeniden ayaga kalkti. bundan sonra berlin dusene kadar sehirde kalma fikrini yineleyen hitler son ana kadar olaylari gozlemleyip savas kesin olarak kaybedildikten sonra intihar etmeye karar verdi. goring tutuklanarak ev hapsine alindi ve berlin duserse idam edilmesi, sehir dusmezse affedilmesine karar verildi.

    25 nisan’da yaverini yanina cagiran hitler intihar ettikten sonra kendi cesedinin, eva braun’un cesediyle beraber benzin dokulup yakilmasini, geride hatira olarak biraktigi (duvarda asili olan fredrick’in tablosu haric) tum esyalarin ve dokumanlarin da ayni sekilde imha edilmesini istedi.

    hitler’in yeralti siginaginda saatler saatleri deviriyor, bir subay girip oburu cikiyor, surekli rapor ustune rapor veriliyordu ama islerin hic de iyiye gitmedigi, sehrin en gec birkac gun icinde dusecegi belli olmustu. ruslar sehri 2 bucuk milyon askerle kusatmisti ve alman savunmasi 1 milyondan az askerden olusuyordu. ruslar’in bu saatten sonra geri puskurtulmesi imkansiza yakindi ve geri puskurtulseler bile kisa zaman icinde yeniden gelebilirlerdi. 27 nisan’da hitler’i sok eden bir haber radyoda duyuldu. himmler hitler’den izinsiz bir sekilde isvec’e gitmisti ve burada ingiliz diplomatlara “hitler olmek uzere, hatta olmus bile olabilir. ulkenin yonetimi bende” deyip baris icin pazarlik masasina oturmustu. bu ingiliz radyosunda yayinlaninca hitler cilgina donmustu ve himmler’in goring’den de buyuk bir hain oldugunu soylemeye baslamisti.

    28 nisan sabahi hitler uyandiginda sadece top sesleri degil otomatik silah sesleri de duymaya baslamisti. demek ki carpismalar kendisinin oldugu yere oldukca yaklasmisti. butun gun boyunca ne yapacagini bilemeden etrafta dolasan hitler geceyarisi eva braun ile evlenmeye ve sonra da beraberce intihar etmeye karar verdi. hitler kendisini ayni isa gibi tanri’nin yeryuzundeki golgesi olarak gordugu icin o gune kadar evlenmeye hep soguk bakmisti ama artik tanri onu “sattigi” icin onun da tanri’yla bir alakasi kalmamisti. nikah toreni gece 1’de bitmisti ve simdi sira vasiyet ve “son mektup” yazmaya gelmisti.

    hitler bu son mektubunda ve vasiyetinde bile hicbir konuda sucu kabul etmiyordu ve omru boyunca almanya ve baris icin calisip cabaladigini, ingiltere ile baris yapmak icin defalarca ugrastigini ama kimsenin onun kiymetini bilmedigini yazacakti. hitler’in mektubuna gore yahudiler, goring, himmler, roosevelt, churchill, stalin gibi isimler herseyden sorumlu tutulmustu ve savastan dolayi tum suc bunlara aitti. hitler mektubunu bitirdiginde saat sabahin 4’uydu. kendisi intihar ettikten sonra yonetimi goebbels’e birakmak istiyordu ama belki de en basindan beri en buyuk destekcisi olan goebbel bu gorevi almak istemiyordu ve ne olursa olsun berlin’i terketmek istemiyordu.

    intihar etmeye hazirlanan hitler ilk olarak alman kurdu cinsi kopegi olan blondi’yi zehirletti. daha sonra sira kendisine ve eva’ya gelecekti. ilginctir ki hitler intiharindan saatler once radyoda mussolini’nin italya’da yakalanip infaz edildigini duyacakti. gece 11’de intihar icin hersey hazirdi ama hitler’in icinde hala son dakikada herseyin degisecegine dair bir umut vardi. cephedeki jodl’a telsizle ulasan hitler son durumun ne oldugunu ve umut olup olmadigini sordu. aldigi haber sehrin dusmek uzere oldugu, sehri savunan askerlerin cembere alinip imha edilmeye baslandigi seklindeydi. artik hitler icin hersey bitmisti. hitler birazdan odasindan cikti ve disarda kendisini bekleyen kisilerin ellerini son kez sikti ve herkesle vedalasti. daha sonra mezartasina “generallerinin kurbani oldu” seklinde yazilmasini isteyen hitler ozel pilotuyla da vedalastiktan sonra odasina geri dondu.

    hitler intihar edip etmeme konusunda tereddut duyuyordu ama ruslar’in eline canli gecmeyi de istemiyordu. en buyuk korkusu ruslar’in siginagina uyku gazi atip kendisini canli ele gecirdikten sonra tum dunya’ya goruntulerini servis etmesiydi. ruslar’in eline canliyken degil oluyken bile gecmek istemiyordu ve bu yuzden olur olmez cesedinin yakilmasini istiyordu. birazdan odasindan cikan hitler siginaktakilerle beraber son kez ogle yemegi yedi ve sonra eva ile bulusup bir daha cikmamak uzere yeniden odasina kapandi. politika hayati boyunca verdigi hemen hemen hicbir sozu tutmayan hitler ilk kez bir sozunu tutacakti ve gelen basarisizliktan dolayi kendi kafasina mermi sikacakti.
  • hitler'in savaş plânı bu kadar uzun değildir amk.
  • (bkz: özet geç piç)

    hayır bu öyle ya da böyle yazılacaktı. yuh amk. imleçle aşağı inene kadar on dakka geçiyor. hiç mi sıkılmadın?
  • (bkz: kör oldum) bir kısmını okudum ama biz en iyisi aramızda para toplayalım bu yazıyı kitap olarak bastiralim okuması daha kolay olur.
  • adolf hitler ruh hastası onu biliyoruz da sayfalarca entry yazmak da başka bir ruh hastalığı olmalı :)) tabiki şaka, sabah altıdan beri okuyorum hala yarısına gelmedim, biraz ara sonra tamamını okumaya kararlıyım.

    ama çok fazla gereksiz ayrıntı var yazıda bunu da belirtmeden geçemeyeceğim. büyük bir emek, bilgilerini bizimle paylaştığın için teşekkür ederim, nickini bilmediğim arkadaşım. bakmak isterdim ama ipad'den yazının başından sonuna gitmek zor oluyor :)
  • entrynin sonuna gelemedim.
  • "cayinizi, kahvenizi, kekinizi, boreginizi hazirlayin ve basliyoruz" demişsin ama evdeki bütün yiyecek içecek bitti..
  • okumaya sabah 6:30'da başlayıp öğlen saat 14:00'de bitirdiğim, okumaya önce yatakta mobilde başlayıp, sonra masaüstüne geçip, tuvalet ve kahvaltı arasında mobile dönüp, sonra tekrar masaüstünde nihayete erdirdiğim (bkz: #56576191) entrisine konu olmuş tarihsel şahsiyet.

    yıllardır aklımda olan ama araştırmayı nedense yapmadığım "la bu herif niye rusya'dan önce ingiltere'ye saldırmadı?" sorusuna da cevap bulmuş entridir aynı zamanda. (yazarın elleri dert görmesin, ellerine sağlık. entride, bu döneme özel betimlemeler yapılması da, entrinin bir solukta okunmasını kolaylaştırdığını da söylemeden geçmiyorum.)
  • diesel1907 oturmuş yazmış, yaklaşık 6 saat sürdü okumam. kahvaltı yapıp okumaya başladım şimdi akşam yemeği yerim herhalde. 154 sayfa ve 76147 kelimelik bi word dosyası olarak arşivde yerini aldı.
hesabın var mı? giriş yap