• film olanında iki yakın arkadaş var bunların oğulları da yakın arkadaş oluyor. sonra bir gün çocuklardan biri ötekine "senin ananı s.kerim" diyor. işin kötüsü söylediğini yapıyor da.. olaylar gelişiyor.
  • filmin özeti. (bkz: my friends hot mom)
  • oldukça sıradışı bir film.

    --- spoiler ---

    çocukluk arkadaşı iki kadın karakterin oğullarına aşık olma hikayelerini anlatıyor. filmde başından beri hissettiğim kadın karakterlerin eşcinselliğini reddetmesi, bu kadar birbirine bağımlı ayrılamayan, kocasını bile kıskandıran bir ilişkide aşktan dolayısıyla cinsellikten başka bir şey yoktur. daha sonra çocuklarının olması ve onları denizde sörf yaparken "tanrı" gibi görmeleri, eşleri de aradan çıkarmaları, ensestin dibine vurmalarına olanak sağlar. çocuklar içinde durum aynıdır, bir kere birbirinin aynısı ve yapışık 2 kadın tarafından büyütülmek, anneye olan aşkın aynısını ikizi gibi görünen diğerine yansıtmak oldukça kolaydır. "ödipus kompleks değil saçma bir kompleks" diye nitelendirilse de bir çok film eleştirisinde öyle olmadığı açık.

    tüm bozuk aile düzeni içinde ensest yasağını anneler de çocuklar da görüyorlar, zaten görmeseler kendi anneleriyle birlikte olacaklar ama bir benzeriyle birlikte olup yasağı ruhsal olarak korumaya çalışıyorlar.

    tabi her şeyin ortasında nesilsiz anne çocuk ilişkileri, baba imajlarının ortadan kaldırılması ve araya 3. kişilerin alınmaması derken ensesti çocuklar değil anneleri besliyor muhtemelen.
    --- spoiler ---

    değişik sıradışı bir film, psikanalitik yorumunu okuyan bulan varsa paylaşırsa sevinirim.
  • türkiye’de olsa toplu katliama sebep olabilecek konuya sahip olan film.

    --- spoiler ---

    türkçeye yasak aşk diye çevirenler için, yasak olan acaba sevgilileri olmasına rağmen, bu kadınların birbirlerinin oğulları ile beraber olmaları mı? yoksa anne kadınların birbirlerinin oğulları ile aşk yaşaması mı?
    --- spoiler ---

    bu saçma türkçeleştirmeyi geçersek; naomi watts ile oğlu, anne oğul gibi durmuyordu, robin wright ve oğul arasındaki kimya tutmuşken. hatta naomi watts, robin wright’ın kızı gibi duruyordu.

    çocukluk arkadaşı olan iki kadının çoçukluktan beri arkadaş olan oğulları vardır. ancak bir gün bu kadınların ve oğulların birbirlerine bakışları değişir ve işler karışır.

    oğul anaları beni hep korkutmuştur, gerilim, psikolojik, polisiye her türde film çıkar bence onlardan.

    filmin oyunculukları, kurgusu bir yana filmin hikayesinin “normal” kabul edilen aşk tezahürlerini tartışmaya açması açısından film önemli bir film. hangi aşkın doğru hangi aşkın yasak olduğuna kim neye göre karar veriyor? bunu sorması bile bir adım. ancak filmin hikaye döngüsünden midir nedir, film tüm bu ilişki ağının sadece seks içinmiş gibi yansıtıyor. aradaki sevgiyi hissedemiyoruz bence, rose ve ian arasında zaman zaman hissedilse de.

    olayların dönüp dolaşıp toplumsal ahlaka, saygınlığa, rollere bağlanması ise hiç görmek istemediğim şeylerdi. o nedenle ıan karakterinin duygularını ve isyanını anlayabiliyorum. öte yandan tom’un yaptıklarının en başından beri sadece bencillik ve kıskançlıktan olduğunu, naomi watts’ın karakterinin ise sadece “sahip olmak” adına tüm bu şeyleri yaşadığını düşünüyorum. öte yandan tüm karakterler içerisinde tek tutarlı davranan ise hem dost, hem anne hem de seven olarak ise rose idi bence.
  • uzun zamandır izlemek istedigim ve sonunda izledigim anne fontaine filmi. çok agır fantezi unsuru bir konusu var, bu yuzden filmin kotu olmasına ihtimal veriyordum. cunku bu konuda cok basarılı isler göremiyoruz. ama film belli bir basarıyı yakalıyor, beklenileni veriyor ama daha fazlasını degil. hmm bide herşeyden önce ben o eve gidip hayat boyu yaşamak istiyorum. orada aşık olmak, o muhteşem manzaranın onunde şarabımı içip, muzik dinlemek istiyorum. nasıl güzel, nasıl huzur verici bir yer orası. özellikle roz'un evindeki terasta yemek yedikleri sahnelerde kendimi kaybettim. şahane! *

    bekledigim kadar cins olmasa da gayet hoşuma gitti, duygusal boyutu olmadan sadece seksüel bir olay halinde sunulsaydı bu konu, nefret ederdim muhtemelen. ama gayet şıktı yönetmenin hikayeyi sunuşu.

    --- spoiler ---

    şaçma buldugum şeylerden biri, ian'la roz'un bir anda öpüşmesiydi. yani gunluk hayatta en yakın arkadasının annesini çat diye öpemezsin degil mi? aşırı gerilir, duraksarsın. buna ragmen filmde gerçek buldugum ve sevdigim aşk ian'la roz'unkiydi.

    sanıyorum ki en rahatsız edici sahnelerden biri, annelerin açık bir şekilde birbirlerinin duygularını kabullenmesi ve hatta bunun uzerine rahatça konusabilmeleriydi. 2 yıl boyunca gayet couple gibi takılmalarıysa inanılmazdı. ikincisiyse, torunları ve ogullarının eşleriyle beraber gittikleri plaj sahnesi... bir yandan birbirlerine bakışları, bir yandan torunlarıyla oynamaları.. akıl hastalıgıydı.*

    naomi watts her zamanki gibi çok hoştu, en güzel onun hissettiklerini görebildik ve durumun ne kadar sinir bozucu oldugunu daha net bir sekilde yansıtmış karakteri.

    --- spoiler ---
  • iki kanka kadını birbirlerinin kaslı oğluyla tepiştirdikten sonrasına ne gerek var demişler ve film orada bitmiş. belki iki kanka erkek birbirlerinin kızına hallenseydi erotik bağlamda çekilebilirdi. o değil de plajda karıştırıp kendi annelerini bafileyeceklerini sandım.
  • toplumsal kurallar ve cinsellik dürtüsü arasındaki çatışmayı konu alan film. izlerken rahatsızlık duyduğum sahneler oldu tabi. yine de başarılı senaryo. o evler, o sahil...muhteşem fiziğe sahip oyuncular...
    her durum insanlar için dedirten film.
  • biraz daha derinlik katılması gereken bir film bence,duygu yoğunlu iyi verilmeyince insanda bıraktiği etki yetersiz kalıyor böyle konuların, çünkü seks ne şartlar altında yapılırsa yapılsın içinde duygu vardır bana göre.bir şeyler eksik kalmış sanki anlatımda ama sahneler,seçilen mekanlar,oyuncuların fizikleri kusursuz.olayı yaşayan kişiler ile empati kurabilmemiz ve önyargısız bağ kurabilmemiz için karakterleri biraz daha kapsamlı tanıtmaliydı.
  • filmi izlerken adı her zaman aklımızda kalıyor. gözlerimiz yıkılacak olan tabuları arıyor. dört ana karakter üzerinde bizi yoğunlaştırıyor. bunlar lil-ıan ve roz-tom anne ve oğulları. karakterlerin başta verilen özellikleri sonraki ilişkilerinin nasıl şekilleneceği hakkında bizi birer ipucu verir gibi. kocasını erken kaybetmekten dolayı doyurulmamış istekleriyle baş başa kalan lil; babasını ufak yaşta kaybettiği için duygusallaşıp daha çok iç dünyasında yaşayan ıan; anaç, duygularını özgür ve kontrollü yaşayan bir anne roz; dışa dönük tatminsel bir hayat yaşayan tom. tabu; çocukluklarından beri beraber olan yetişkin iki annenin adeta “tanrı” olarak gördükleri oğullarının hayatlarındaki ikinci anneleriyle olan cinsel ilişkisidir.
    yönetmen bu tabuyu masumane bir tavırla film boyunca bize yansıtmış. bu doğrultuda seçilen mekan toplumdan soyutlanmış avusturalya kıyı yerleşkesi ve daha da soyutlanmışı denizin ortasında tahta bir iskele. görsellikteki muntazamlık, karakterlerin yüzeyselliği yapılan karşısında bizi mide bulantısıyla değil şaşkınlık içerisinde kalmamızı sağlıyor. sorgulamayı bize bırakıyor.
    film en çok bize etik kavramını sorgulatıyor. pragmatik bir etik anlayışın daha doğru olacağını bize gösteriyor. belki de aklımıza getireceğimiz en dehşet dolu düşünceleri bize serbest olarak çağrıştırıyor. ensenst ilişki mesela. yargı belirtmiyor, aşırı tiksindirmiyor insanı. daha çok bir ilham kaynağı oluyor. belki de derinlemesine işleyecek cesareti bulamadı yönetmen.
    filmin son sahnesi bana göre en çarpıcı sahne olmuştur. bu dört karakterin tahta iskele üzerindeki güneşlenme pozisyonları işlenen bu sözde yasak ilişkideki rolleri anlatıyordu. lil masumiyet şeklinde ellerini açmış, ıan kullanılmış, harcanmış ve ikisi de en dışta ve en alçaktalar. roz ve tom ortadalar ve en yukardalar. tom tüm umursamazlığıyla uzanmış, roz ise tüm kutsallığıyla uzanmış.
  • özellikle çekildiği evler, sahil ve denizin ortasındaki o küçük iskele için tekrar izlemek istediğim film.

    --- spoiler ---

    gayet tabi rahatsız edici bir konusu var. herkes bahsetmiş, tekrar tekrar söylemeye gerek yok. şaşırdığım nokta filmin kaçınılmaz sona gitmemiş olmasıydı. ian karısından ayrılmaya zaten dünden razıydı ama tom'un da bu duruma uyması beni şaşırttı. döner gider sanıyordum. gerçi karıları almış başlarını gitmişti.

    dediğim gibi özellikle torun tombalak sahil sahnesinden sonra film biter diye düşünmüştüm. gerçekten ters köşe oldum.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap