• kore-eda hirokazunun 99 yapımı bir filmi. ölümden sonra cennet yok cehennem yok. ne var peki.. bir devlet dairesi ve memurlar var. ilk anda cehennemden beter diyorsunuz,
    kafkaesk bir romana düştük eyvah.. ama sonra sizi alıyorlar ve diyorlar ki, "hafızanızı sileceğiz, üç gün süreniz var anılardan anı beğenin". beğendiğiniz anıyı işte ellerindeki imkanlar uyarınca sizin için yeniden kurguluyorlar. insan elinde olmadan kendine de soruyor tabi, biraz douglas coupland sorusu tadında, ölümden sonra yanında götürmek için hangi anını alırdın.... bu soru itibariyle ilginç bir film. hareketli eğlenceli parlak değil. film ilerledikçe insan seçeceği anının yanısıra kimlerin anısında olduğunu/olabileceğini sorgulamaya başlıyor.
    kendi adıma şöyle biraz virtual reality filan olsaydı, ya da anıyı kurgulayacaklarına hayatımız bir film şeridi gibi izlettirilseydi daha güzel olmaz mıydı dedim. ama yukarda da kaynak sıkıntısı var anlaşılan, işimiz iş...
  • cok farkli bir "öteki dünya" filmi.

    filmin agir gidisati bazi zamanlar kac dakika daha var ya, sona gelsek ya artik dedirtse de, sonlara yaklastikca, taslar daha iyi oturuyor. bazi detaylari farketmek de zevk vermeye basladikca, filmin sonunda, insanin yüzüne tuhaf bir gülümseme biraktiriyor.

    film boyunca, kendimin hangi anisini sececegimi düsünsem de, bir karara varabilmis degilim. ve acaba kime unutulmayacak anilar yasattim ya da o anilardan birinde yer edindim diye de sormadan edemiyor insan kendisine.

    olumsuz bir acidan bakildiginda, hayatinin geri kalanini o aniyla gecirecek olma duygusu biraz cehennemvari bir hava büründürüyor. ne kadar sevsen de hep ayni filmi izlemek ne kadar güzel olabilir ki.
  • başlarda değişik gelsede ortalarından sonra ağırlaşan gereksizleşen film.. konu güzel ama set kurulması çekimler falan gereksiz olmuş.. ayrıca 71 yaşındaki bir adamın hayatı 71 vhs kasede sığdırılmış bir şekilde önüne koyuluyor. bu da ilginç madem kayıtlar var neden defalarca insanlara anılarını detaylı olarak anlattırmaya çalışıyolar anlayamadım.. ayrıca zaten kayıt varsa tekrar canlandırmaya da gerek yoktur zannımca.. neyse zaten filmin sonunu ölesine izledim çok baydı..
    filmin başlarında banada böle bir opsiyon sunsalar ne seçerim diye çok düşündüm ve aklıma gelen tek şey ilk öpücüğün heyecanı, gizemi ve sıcaklığı oldu.. ama bu şu an için geçerli.. bende yaşlandığım zaman daha mutlu anlar, daha hoşuma gidicek belki de bazıları için çok basit olabilecek değişik şeyler bulabilirim.. zaten bulamıcağımı düşünsem, hayatta o andan daha büyük bir mutluluk yaşayamıcağımı düşünsem şimdi kendimi öldürürdüm herhalde..
  • karsiliksiz askin ve ask konusunda "3. kisi olmak" zorunda kalmanin verdigi aciyi cok iyi bir sekilde anlatan bir filmdir ayni zamanda.
  • türkçeye yaşamdan sonra olarak çevrilen filmde ölümden sonra başlayan hayata farklı bir bakış açısıyla yaklaşılır. zira ölümden sonra cennet ve cehennem yoktur. insanlar öldükten sonra tıpkı devlet dairesini andıran bir yere gelirler ve oradaki memurlar ölülerden üç gün içinde hayatlarında onları en çok mutlu eden anıyı seçmelerini isterler. memurlar, seçilecek anının kısa bir filmini bir hafta içinde çekerek ölülere izleteceklerini söylerler. böylelikle ölü, yaşamdan sonraki hayatını seçeceği bu tek anıyı hatırlayarak geçirecektir.
  • başlıkta hangi after life'dan bahsediliyor gerçekten takip edemedim. hirokazu koreeda'nın mükemmel filmi. sprited away'deki tanrılar hamamı gibi yine hayat düzenleyici ve kendi içinde kuralları, günlük rutini olan bir kurum var. bayılıyorum bu konsepte. yorgos lanthimos-lobster da böyle. zaten bence lanthimos bu filmi epey sulugöz bulsa da beğenmiştir. neyse kafamdaki gereksiz bağlantıları kusmayı bırakıp ölüm düşüncesine pes etmenin ancak bu kadar güzel anlatılabileceğini düşündüğümü söyleyeyim. ölüm düşüncesine yaşarken pes eden yaşlı ninenin anı seçememesi çünkü yaşarken seçeyim diye vakti varken anılarını heralde bankta otura otura yapraklara ve bazı çiçeklere indirgemesi / ziplemesi fikri inanılmazdı.
  • ölüme, ölmüş insanların hatıralarına dair enteresan bir film. ölüler üzerine çekilen filmlerin geneli bende bir huzur bırakıyor. bu filmi izlerken de aynı huzuru duyuyorum hep. koreeda başlığına entry girmiştim ama gelip bu filme de yazmak istedim. öyle garip nadide bir parçadır.
hesabın var mı? giriş yap