• kitabı okumadan gittim bu oyuna. bitse de gitsek durumundaydım.

    en sonunda ben ne izledim dedim.

    bu romanı neden oyunlaştırmak istediler hiç bilmiyorum. (umarım siyasi nedenler değildir).

    kısaca gitmeyin, paranıza, zamanınıza yazık.
  • aşırı acitasyon iceren , ve alt metni buram buram siyasi propaganda ile türkiye düşmanlığı barındıran , bu akşam dasdasda izlediğim tiyatro oyunu.

    uyarlaması olduğu romanı okumadım, ama romanın yazarının zamanında fetö kumpaslarina destek veren ve yetmez ama evetci biri cikmasina hiç şaşırmadım.

    tiyatronun ana konusundan ve siyasi mesajlı anlatilan konulardan bahsetmem gerekir ise

    --- spoiler ---

    oyun iki kişilik , bir kadın ve bir erkekten oluşuyor

    ana konusu , kız yaşadıklarından bunaldigi için bı ağaca çıkıp orada yaşamaya karar veriyor , çocuk da onu ağacın üstünde yaşayan kim diyerek yanına geliyor ve tanışıyorlar

    çocuğun abisini zamanında sivil polisler götürmüs, öylesine durduk yere. bir daha da geri dönmemiş abisi.

    polis keyfi istedi diye bı sivile tam silah çekmiş vuracakken çocuk bunu görüyor ve hayır diye bağırıyor , polis dönüp buna bakınca korkup kaçarken yüksekten düşüyor , ve bunun sonucunda polis yüzünden bir böbreğini kaybediyor

    kızın babaannesi gençken bir ruma aşıkmış. 6-7 eylül olayları sırasında türkler gelip babaanesi sırf rumlarla beraber calisiyo geziyo tozuyo diye babaanesine tecavüz etmişler. babaanesi bidaha o rumla birlikte olamamış , rum elemanin da gözünün önünde annesine tecavüz ettikleri için delirmiş. babaanne tecavüze uğradiginda hamile kalmış , sonra eş dost buna kötü yola düştü der , evli değilken hamile kaldı diye ayıplar diye bebeği doğana kadar evden cikmiyor , bebek doğunca bebeği öldürüp bahçeye gömüyor. sonra evi kentsel dönüşüme verirken acisindan bı komşusunun arazisi ile takas ediyorlar.

    oyunda bazı yerlerde , toplumun daha geniş kesimleri tarafından benimsenen olayları yine marjinal taraflara çekme de var

    hanım kızımız annesinin babasının parası olmasina rağmen annesine vermemesinden dolayı fiziksel olmasa da psikolojik şiddete ugradigini söylüyor. hemen ardından diyor ki (aynen dediği gibi söylüyorum) zaten devlet erkekleri her eve kadınları kontrol etsin ve baskılasin diye koymuyor mu?

    kız ilk sevgilisine aşık olmuş , sevgilisi ise bununla birlikte olup bunu bırakmış. kız da bunun üstüne çocuk geri dönsün diye hamileyim demiş , çocuk da bunun üstüne kızı dövmüş. kız utancından kimseye diyememis , hem zaten annesi de zorunluluktan kızın tüm dolabını hırsızlık yaparak aldığı kurklerle falan donatirken kimseye söyleyemiyormus.

    kız anlattığı bı olayda , yakın arkadaşı pembenin isminin pembe olmasinin sebebinin , babası erkek çocuk isterken pembenin üst üste olan 3. kız olması uzerine adını ne koyarsan koy be demesi üzerine , annesinin kızına ebesi ve yardımcısı pembenin adını vererek babasından intikam almak istemesi

    son olarak , bazı kesimlerde de dümdüz acitasyon ama alt metinde yine devlete saydırma var

    çocuk bir otelde çalışıyor. oteldeki güvenlikler çocuğun maaşını gasp etmek istiyor. ama çocuğun babasının tefecilere borcu olduğu için maaşı babasına veriyor, güvenlikler de çocuğu parasını alamayınca dövüyorlar.

    gezi parkı eylemlerinde ( tabii eylemlerden kesinlikle gezi parkı eylemleri olarak değil , devrim umidinin olduğu o büyük isyan şeklinde bahsediliyor) kız başından yaralanıyor , çocuk da baldırı ve sırtından , tayyibin camiiye ayakkabılar ile girdiler görüntüleri önümüzdeki cuma açıklayacağım diye kastettiği camiiye gönderme şeklinde camiide bunlara dikiş atiliyor.

    kızın 2 yakın arkadaşı suruç patlamasında vefat etmiş.kizin ağaçta yaşamaya karar vermesinin en önemli sebeplerinden birisi bu

    hikayenin sonunda çocuk ankara tren garı patlamasında vefat ediyor

    --- spoiler ---
  • oyun üzerinden yorum yapacağım zira kitabı okumadım. ajitasyondan artık bayılacak duruma geldim.

    oyun türkiye yakın tarihinde gerçekleşen tüm kötü olayların bir şekilde çevresindeki kadınların başına geldiği bir kadını konu alıyor. çok sığ bir özet olduğunun farkındayım zira oyun da metin olarak aynı sığlıkta maalesef.

    gerçekten oyundan sonra üzerine düşündüm, nasıl bir olay örgüsü var, izlediğimiz kadının karakteri nasıl, ya da neden bunlar hep aynı kişinin başına gelmiş? oyun hiç birinin cevabını vermiyor.
  • dün dasdas'ta izledim. oyun hakkında fazla fikrim yoktu, hatta en büyük motivasyonum ahsen eroğlu'nu sahnede görmekti. enerjisi ve kendisi çok güzel.

    konu ne derseniz, ahsen'in oynadığı karakter -deniz- kendi ve ailesinin başına gelen tüm kötü olaylardan kaçmak adına yeryüzünde bulunmayı reddedip onu kimselerin bulamaması için gizlenerek bir ağaçta yaşamaya başlıyor. sonrasında ise ona yardımcı olan, yaşamaya başladığı ağacın yanındaki otelin görevlisi yunus'a aşık oluyor.

    ahsen genel itibarıyla iyi bir oyun çıkarsa da -hatta metnin neredeyse %70'i ona ait- zaman zaman kelimeleri yuttuğu için dedikleri izleyiciye geçemedi. mesela bir yerde "hamileyim" dediğini context'ten durumdan yola çıkarak ancak anlayabildim. erkek oyuncu tanımadığım biriydi, oynadığı karakter deniz kadar renkli olmadığı için bence biraz silik kaldı. bir de ahsen ile oyunda fazla yakınlaştığı için biraz da kıskandım.

    genel itibarıyla durağan olmasına rağmen -2 kişilik oyunda ne kadar hareket beklenebilir ki?- güzel bir oyundu. 1.5 saatin su gibi aktığını söyleyebilirim.
  • şebnem işigüzel'in aralık 2016'da can yayınlarından çıkan, 360 sayfa olan şimdilik son romanının ismi. editörlüğünü mustafa çevikdoğan'ın yaptığı bu güzel roman, ilk baskısını 7000 adet yapmış.

    arka kapak tanıtım yazısı şöyledir:

    "bu zamanın ruhunun, içinden geçtiğimiz günlerin romanı.
    hayatın altüst olması diye bir şey varsa bunu bizden başkası bilemez. ne olacak kaygısıyla yaşayan, endişeli, hayat standartları şaşmış, işinden olmuş. ama her şeye rağmen hayat dolu, umut eden, direnen.
    şebnem işigüzel anlatıyor. coşkuyla, tutkuyla, hazla. eşsiz bir hayal gücüyle taçlanan ağaçtaki kız unutulmayacak bir hikâye sunuyor.
    aklınızın ucundan geçmeyecek bir yerde karşılıyor bizi genç kahramanımız. sonra başlıyor içtenlikle, tatlı tatlı şakımaya, anlatmaya.
    “bu bir özgürlük ve aşk hikâyesidir. iki hasta gencin hikâyesi. birisi benim.”
    böyle söylemesine rağmen bu aynı zamanda manzaraya hasret kalanların, aşkın, âşıkların, arkadaşlıkların, vicdan sahibi insanların, hayallerin, yere çakılmanın, bu hayatın romanı.
    genç kız tam da bizi anlatıyor: gençlerini, çocuklarını, kadınlarını sevmeyen ülkeyi.
    dallardaki kuşlar gibi cıvıl cıvıl diliyle bir solukta okunan, soluksuz okunan bir roman bu."
  • romandan tiyatro oyunu yapmak çok zor... romanı okumadım ama okuyacağım... oyun metni gerçekten çok monoton... biri de gelip burada, oyun türkiye düşmanlığı, yapıyor demiş. ne alakası var! nereden bu kanıya vardınız!.. böyle bir durum kesinlikle söz konusu değil... yine de oyuna verilen emek için teşekkürler.
  • henuz 40-50 sayfasini okudugum ve beni gercekten etkileyen roman. eve gidip okumak icin sabirsizlaniyorum, o derece. cok heyecanlanmayayim, fekat sebnem hanim begendigim turk yazarlari arasinda yerini alacak gibi.
  • cogunlukla yakin tarih uzerinden ilerleyen sebnem isiguzel romani. gercekten de genclerini, cocuklarini, kadinlarini sevmeyen ulkeyi anlatiyor. 6 -7 olaylarina dokunmasi ayrica guzel. tarihin oyle ya da boyle tekerrur ettigini gozumuze sokmadan hatirlatiyor. ailenin uc kusak kadinina bakinca zaman gecse bile kadinlarin yaralanma ve direnme bicimlerinin cok degismedigi dusunulebilir. sebnem isiguzel’in neredeyse butun kitaplarini okumusumdur. en son okudugum gozyasi konagi daha fazla etkilemisti beni. belki de agactaki kiz’da anlatilanlar henuz taze oldugu icindir. son olarak edebiyat ogretmeni uzerinden kendi elestirisini yapmasi da, biraz uzun tutulmus olsa da, hos bir detay olmus.
  • kitabı okumadım yorum yapamayacağım ancak oyunu seyrettim. ne anlatıldığını zerre anlamadım, en koyu entelektüellerin de anladığını sanmıyorum herkesin oyun bitince “bitti sonunda amk” diye alkışladığına eminim.

    giriş belli değil gelişme desen biraz ordan biraz burdan azcık siyaset azcık aşk ama ikisinde de bir derinlik yok. biraz koklatıp çekmişler ne olduğu belli değil.

    sonuca kadar uyanık kalan birkaç faniden biri olarak ordan da bi bok anlamayan bünyeme bir daha bilmediğin oyunlara gitme diyerek çıkıp gittim.

    kimseye tavsiye etmiyorum. hayat kısa .
  • girişinde dili yüzünden biraz zorlandığım, iki gün içinde bitirdiğim şahane roman.

    --- spoiler ---

    sonu çok koydu be. bu kız ne yapsın şimdi? allahtan olayı duyamayacağını ümit ettim artık.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap