• esnemek aslında oksijensiz kalan hücrelere, hava yutarak yardımcı olmak ihtiyacı olduğundan ve ağlama sırasında biriken mukozlardan dolayı yeterli nefes alınamaması sonucu da bir araya getirildiğinde garipsenmemesi gereken biyolojik gereklilik.
  • mümkündür bu. olan bir şeydir. esnemekten gözlerden yaş gelmesiyle bir alakası yoktur. tamamen bundan farklı bir olaydır. kişi ağlamaya başlar, bu sırada ara ara da esnemeler olur. sebebi bilinmez ama, olur.

    (bkz: kendimden biliyorum)
  • baslik acmak uzere gelip yalniz olmadigimi gorerek bir miktar sevindiren olay. nedeni buyuk ihtimalle aglama etkinliginin gece saatlerine denk gelmesi ve o anlik huzurun getirdigi rahatlik ve gunun yorgunlugunun kendini ortaya cikarmasidir. ogle saatlerinde aglanirsa buyuk ihtimalle gorulmez.

    kisiye neden agladigini unutturabilecek bir insanlik hali.
  • ağzımızın trollüğü.

    göz ağlamakla meşgulken ağız "ne ağlıyon la gobel yeter ağladığın" dercesine adeta trollüyor. sonrasında insana bi gülme duygusu gelir hatta. "hahahahah ne komik oldu lan öyle" diye düşünür.
    ağlamayı bırakıp kahkaha attığım olmuştur. zaten gariptir, gülme son sınırına varınca gözyaşlarıyla karışır.

    "tabiatta şöyle bir karışma da görülür: ressamlardan öğreniyoruz ki ağlarken ve gülerken yüzümüzde beliren çizgiler ve hareketler aynıymış. gerçekten, resim henüz bitmeden bakacak olursanız çehre ağlayacak mı, gülecek mi bilemezsiniz. daha garibi var: gülme son sınırına varınca gözyaşlarıyla karışır."

    "son sınırına varan bir hazda inlemeye, sızlanmaya benzer bir durum vardır. insan can çekişir gibi olur. o kadar ki bu haz son kertesine geldiği zaman onu en acı sözcüklerle anlatırız: bitmek, yanmak,bayılmak, ölmek,yumuşaklık gibi. tatlı ile acı arasında, bir öz birliği olduğuna bundan daha iyi kanıt olamaz.

    derin bir sevinçte, eğlentiden çok ciddilik vardır.

    mutluluk bile haddini aşarsa azap olur.(seneka)

    mutluluk bizi ezer.

    eski bir yunan atasözü de öyle der anlamı aşağı yukarı şudur: tanrıların bize verdiği bütün nimetlerin hiçbiri katıksız ve kusursuz değildir, onları bir dert pahasına satın alırız.

    işte eğlence, keyifle sıkıntı, birbirinden çok ayrı oldukları halde, gizli birtakım ilintilerle, kendiliklerinden birleşebiliyorlar.

    sokrates der ki: tanrılardan biri hazla elemi birleştirip karıştırmak istemiş, bunu başaramayınca, bari şunları kuyruklarından birbirine bağlayalım, demiştir.

    metrodorus, yazgının bir çeşit zevkle karışık olduğunu söylermiş,bilmem o da aynı şeyi mi söylemek istiyordu; fakat bana öyle geliyor ki insan kendini hüzne bile bile, isteye isteye, seve seve bırakır. insan mahsus da kederli görünebilir; onu demek istemiyorum. üzgün zamanımızda bile gülümseyen, hoşumuza giden, ince ve tatlı bir şeyler duyar gibi oluruz. acaba bazı ruhlar için hüzün bir zevk, bir gıda değil midir?

    ağlamak da bir zevktir.(ovidius)

    seneka'da attalus diye biri der ki: yitirdiğimiz dostların anısı, çok eski bir şarabın acılığı gibi, mayhoş elmalar gibi hoşumuza gider.

    kadehime eski falernum şarabı döken çocuk, daha acısından getir bana.(catullus)"

    http://www.shezofren.com/…insan-dogasi-montaigne/85
  • an itibariyle yaşadığım durum.

    (bkz: köpeği vefat eden insan)
  • ağlamak insanı çok yorgun düşürdüğü için gerçekleşmesi muhtemel olabilir. ya da ben ağlamayı bilmiyorum bir başladım mı susamadığım için yorulup esnemeye başlıyorum.
  • neye ağladığını unutturur. bütün havayı bozar.
  • 2011'den beri ağlarken esneyen biri olmamış, google amcadan geldim, yalnız olmadığımı gördüm.

    dünyayı yakmaya ne dersiniz?
  • sevmiyorum ben bunu. tam ağlıyorsun bir esneme o ağlamayı bitiriyor şak diye. olmaz, yarım kalıyor ağlama. konu kapanmıyor. bilimsel açıklaması nedir bilmiyorum ama demek ki diyorum uyku gelmiş yat bakalım. uyuyorum. uyandığımda, içimde hâlâ sıkıntı geçmemiş. kalbim sıkışıyor hâlâ. ama o esneme olmasaydı, içimde ne var ne yok ağlayıp bitirmiş olsaydım, keşke...
  • cırtlak bir inek sesine sebebiyet verir.
hesabın var mı? giriş yap