• hüzünlü müziklere sahip güzel film. sahnelerdeki soğuk havayı ve yağmuru hissettim diyebilirim. çamurlu yollarda sanki ayaklarım ıslandı. sobanın sıcaklığını görünce rahatladım. filme olan yakınlığım, sanırım biraz köklerden gelen yakınlık hissinden.
  • 2004 yapım olup bir sanat filmidir. bolşevik devriminden kaçan rumları konu alan film; müzikleri ile beraber sanat filmleri kategorisinde öncüdür. yüzeysel olarak izlendiği vakit son derece sıkıcı olması muhtemel olan film derinlemesine izlenirse yönetmenin vermek istediği mesaj anlaşılacaktır. filmin dikkat çekici özelliklerin başında bol bol beyaz bayrak kullanılmasıdır. bu da yönetmenin barışa olan arzusudur.
  • ağlayan çayır, herkesin izlemesi gereken bir göç filmi. mülteciler konusunda çok güzel bir bilinç oluşturuyor. yarınımız belli değilken bugünün vatansızlarını hor görme alışkanlığımızı az da olsa terk etmemize sebep olmasını umuyorum. filmde kendi adıma aldığım en ağır mesaj dünyada sanatın oluşumu ve durumuydu. savaş ortamında müzik yapmak için uğraşan ve çabalayan tek bir kişi vardı. müzik sanatı yani güzelliği temsil ediyor. her yer kapkara ve yas içindeyken eline kemanı alıp notaları konuşturan sanatçı kalabalık bir topluluğun önünde vuruluyor. bu sahne bende diktatör yönetimlerin ilk hedefinin daima sanat ve sanatçı olduğu fikrini uyandırdı. aynı zamanda konusunun yunan efsanelerine yakın olması kültürlerini yaşatma ve devam ettirme konusunda güzel bir adım olmuş. son olarak dünyada savaşları erkekler çıkarır. kadınlar ağlar.
  • theo angelopoulos'un filmidir,her bir sahne çekim harikasıdır,fotoğraf gibidir.afişi bile mest eder adamı.
    çok sembol kullanılmıştır,film müzikleri (bkz: eleni karaindrou)ya aittir.
  • denize kavuşamayan nehirlerimizin kaynağı "ağlayan çayır"dır...yazanı-yöneteni ise theo angelopoulous'tur..

    angelopoulous'un filmlerinde ve onun hezeyanlı karakterlerinde,gizli,tanıdık bir yabancılaşma daha ilk sahneden belli eder kendini.onun filmleri, kahramanlarıyla özdeşim kurma ve sonunda katharsize ulaşma vaadiyle seyircisini yormaz.ağır,kesintisiz plan sekanslarıyla epeyce uzun bir süre sonları olmayan karakterlerinin sonsuz mutsuzluğa mahkumiyetlerinin izlemi gibidir filmleri.her karakteri bir insanı değil daha çok bir duyguyu ifade eder.ölürler;korku duymazlar,savaşırlar;ama kahramanlaşamazlar.bu mutsuz kimselerin sundukları tek vaad ise; kendi belirsiz sonlarının biz de bırakacağı belirgin etkidir.hepsi de düşünmeden,görmeden, duymadan o gizli, amansız gücün eksenindedirler; yazgı. angelopoulous'un karakterlerinde tükenmek bilmeyen,sonsuz bir hüzün vardır.ve bu hüznün benim için zirvesi,denize kavuşamayan içimdeki nehirlerin de kaynağı, "ağlayan çayır"dır.

    şüphesiz ki o yarında yaşayan bir yönetmendi."sonsuzluk ve bir gün" de kişisel zamanı aradı ,"ulis'in bakışı"nda dünü yaşadı.ve o, tıpkı filmlerindeki kahramanlar gibi sonsuzlukla ölümsüzleşti...
  • şiirsel sinema denince hemen herkes tarkovskiyi söyler ve öve öve bitiremez. ama bence theodoros angelopoulosda ki taşşak daha büyük. film mi izliyorsunuz yoksa akıp giden sessiz usul bir nehir mi anlayamıyorsunuz. o kadar ki başarılı bir film. theodoros angelopoulos ayrıca bu filmi gayri resmi bir üçlemesinin ilk filmidir. ikincisi "zamanın tozı" üçüncüsü ki bu gösterime girmemiştir "öteki deniz"dir.
  • --- spoiler ---

    artık hiç kimsem yok. ne düşüneceğim, ne geceleri bekleyeceğim ne de seveceğim kimsem yok.

    o sendin.

    --- spoiler ---

    (bkz: theodoros angelopoulos)
  • theo angelopoulos un 2004 yapımı filmi. bir futbol filmi değildir.
  • --- spoiler ---

    kırmızı atkının söküldüğü ayrılma sahnesi, şimdiye kadar en etkileyici bulduğum ilk üç film sahnesine oynar. göz göre göre kaybetmenin çaresizliği daha güzel anlatılamazdı.

    insan ne olursa olsun öyle bir aşk yaşamak istiyor.

    --- spoiler ---
  • sırf müzikleri için izlenebilecek daha doğrusu katlanılabilecek , sindirmesi zor , mesajlarla dolu bir theo angelopoulos filmi.
hesabın var mı? giriş yap