• küçük bir merkezi var tüm anadolu şehirlerinde olduğu gibi. ama insanı çok kibar, çok misafirperver. çarşı içinde "sofinin yeri" var. orda döner yiyin. narlı cevizli sucuk ilk kez burda gördüm. biz pekmezlisini bilirdik. böyle kırmızı olanı ilk kez gördük. güzeldi. kuruyemiş fln ucuz.
  • istediğiniz konuda bilgi verebilirim.
  • yaşayanlarına kitap sevgisi kazandırmak maksadıyla sema kültür merkezi'nin başlattığı kampanya varmış. ağrı ibrahim çeçen üniversitesi'ne tahir elçi caddesi'ne okuma kumbarası yerleştirilmiş. kumbaralarda biriken kitaplar köylere gönderilecekmiş.
  • adı gibi kış mevsimi sancılı şehir..
    eksi kaçları gördü bu bünye, kış deyince siz üşürsünüz bizse donarız bu vilayette..
  • 16 nisan 2017 referandum sonuçları şu şekilde olan şehir:

    diyadin: %68.14 hayır - %31.86 evet
    doğubayazıt: %76.17 hayır - %23.83 evet
    eleşkirt: %74.79 evet - %25.21 hayır
    hamur: %57.53 evet - %42.47 hayır
    ağrı merkez: %53.82 evet - %46.18 hayır
    patnos: %65.40 hayır - %34.60 evet
    taşlıçay: %58.20 hayır - %41.80 evet
    tutak: %56.52 evet - %43.48 hayır

    il geneli sonuç: %56.92 hayır - %43.08 evet
    katılım oranı: %71.07
  • ağrı(pain) bir uyarı sinyalidir. vücut hakkında sürekli geri bildirim sağlar. yanlış bir hareket yaptığımızda ağrı sayesinde bunu anlarız. ağrı, hastaların doktorları ziyaret etmesinin yaygın nedenlerindendir. ikiye ayrılır. akut ağrı, altı ay yada daha kısa sürer. tanımlanabilir sebebi vardır ve genelde ağrı kesicilerle giderilebilir.
    kronik ağrı ise altı aydan uzun sürer ve gittikçe kötüleşerek bir ilerleyiş gösterir. bazı durumlarda ömür boyu sürer. ilaç tedavisi yetmez, psikolojik destekte gerektirir.
  • psikojenikağrı ' her şey kafanın içinde ' olarak tanımlanır ve organik temeli yoktur.
    organik ağrı ise gerçek ağrı olarak tanımlanır ve hasar görülebilir.
  • hiç ağrınızın neden olduğunu merak ettiniz mi? beyine nasıl ulaştığını? nasıl geçtiğini? nasıl taşındığını? bunlar hakkında bilinçlenmeniz sizin için iyi olabilir. çünkü çalışmalar, ağrı fizyolojisini kabaca bilen bireylerin tedavi süreçlerinin diğerlerine göre daha olumlu geçtiğini göstermekte. benim yazacağım entry teknik bilgiler içeriyor. yine de okumayı deneyebilir, ya da google'a yazıp bilgi sahibi olabilirsiniz. eğer ağrınızdan kurtulmak istiyorsanız onun ne olduğunu bilmeniz gerekir. yine de yazacağım bir sonraki paragrafı okumanızı istiyorum, sonraki paragraflar ise sağlık alanında çalışanlar için daha anlaşılır olur.

    bir yerinizi bir yere vurdunuz, kendinizi sakatladınız, ne bileyim kıçınızın üstüne düştünüz, ameliyat oldunuz, halı sahada ısınmadan şut attınız vs vs... bu olayların sonrasında ağrınız oluyor ya hani, bazen günlerce sürüyor. bu ağrı tamamen normal, gerekli, yara iyileşmesi için elzem bir durum. bu saydıklarım başınıza geldikten sonra en yakın sağlık çalışanına gidip "yhaa ağrım var" diye ağlamayın ya da hemen ağrı kesici ya da anti-inflamatuar kullanmayın. çünkü buradaki ağrınızın nedeni bir yaralanma olması, bazı nörotransmitterlerin salgılanması, oradaki yarayı iyileştirecek hücrelerin oraya gelmesi, inflamasyon oluşması. bütün bu olaylar tamamen insani, tamamen normal olaylar. yani ayağınızı burktuğunuzda, ısınmadan şut attığınızda, kıçınızın üstüne düştüğünüzde ağrıyorsa sevinin. insan olduğunuz anlamına geliyor bunlar. ağrı ve inflamasyon (şişlik, kızarıklık vs...) birer semptomdur. ve siz her ağrı kesici ve anti-enflamatuar aldığınızda semptomatik tedavi yapmış oluyorsunuz. asıl nedeni tedavi etmiyorsunuz. ilaç almadan önce bunu aklınızda bulundurun.

    ek 1: yazıyı uzun bir aradan sonra okudum ve 1-2 ek yapmak istedim: bütün ağrılar geçme/iyileşme eğilimindedir. yani travma sonrası ya da kendiliğinden başlayıp 2-3 gün içerisinde azalan ya da 5 dakikalık, 1 saatlik kısa süreli selam verip geçen ağrılar çoğu zaman ciddi bir durum olmadığını gösterir. ağrınız 2-3 gün sonrasında azalma eğilimi göstermiyor, 1 hafta boyunca az çok aynı kalıyor ya da hayatınızı ciddi şekilde etkiliyorsa, bir sağlık kuruluşuna görünmenizde fayda var. diğer ek aşağıda.

    yazının bundan sonrası daha teknik bilgiler içeriyor.

    vücüdumuzda ağrı üzerine özelleşmiş, nosiseptör adı verilen serbest sinir uçları bulunur. rahatsız edici uyaran bu nosiseptörlerce algılanır. bu nosiseptörler ağrıyı spinal korda taşır ve arka boynuzdan girerek iletiyi ikinci bir sinir hücresine iletir. bu uyarı transferi laminalarda gelişir ve uyarı sürekli hale gelirse, spinal kordun bu bölgesinde sensitizasyon ve santralizasyon görülebilir. ağrı olan bölgenin ilgili spinal segmentini de tedavi etmek bu yönden anlamlı olabilir.
    bu iletiyi alan ikinci sinir hücresi spinal kordu çaprazlayarak lateral spinotalamik yol ile uyarıyı talamusa taşır. bu uyarıyı taşırken sırasıyla periaqueductal gray, hipotalamus, talamus gibi yapılardan geçerek kortekse ulaşır. bu yapılardan geçen uyarı, kontrol mekanizmaları ile karşılaşır. yani ağrı periaqueductal gray’de inhibe de edilebilir ya da bütün yolları geçerek kortekse, yani bilince de ulaşabilir. uyaranın limbik sistemin üzerindeki etkisi ise ağrıya karşı geçmiş deneyimlerimizi hatırlatması ve reaksiyonlarımızı etkilemesi. örneğin ayak bileği burkulmasında daha önceki deneyimlerimizi hatırlayarak ona göre hareket ederiz.

    ek 2: ben de meslekte sürekli yeni bir şeyler öğrendiğim için buraya da yeni şeyler ekliyorum. ağrının oluştuğu yer beyindir ve beyniniz olmadığında ağrı hissetmezsiniz. ağrıya verdiğiniz tepki de sizin aile, çevre, arkadaşlar ve hafızamızın etkisiyle oluşan bilincinizin ve bilinçaltımızın verdiği tepkidir. örneğin bazı çocuklar yere düştüğünde kalkıp oyun oynamaya devam ederken, bazıları ise dakikalarca ağlamaya devam eder. bu çocuklar bu tepkileri genelde ailelerinden öğrenirler. eğer aile çocuk düştüğünde panik yapıyorsa, çocuk da düştüğünde panik yapıp ağlayacaktır mesela. bu işler yetişkinlikte de aynı devam eder. benzer tip şikayetlerle gelip çok farklı ağrı davranışları sergileyen insanlar var ve bu insanların ağrısını artıran ya da fonksiyonlarını kısıtlayan şey, bazen sadece ve sadece kendi bilinç ve bilinçaltları. yani bir yeri ağrıdığı için bir hareketi yapamayacağını düşünen insana istediğiniz tedaviyi yapın, bilinç ve bilinçaltı düzeyine inmediğiniz sürece ağrısını azaltmak zordur.

    bu uyaran ayrıca inflamatuar cevabın da başlatıcısı olur. travmaya verilen cevap tamamlandıktan sonra (kanama durması, immün hücrelerin aktivasyonu, hormonlar salgılama vb...) ağrı sırasıyla inhibe edilmeye başlar ve artık bilinç düzeyine çıkmaz.

    ağrı fizyolojisi, nörotransmitter maddeler, anti-enflamatuar ve analjezikler hakkında biraz bilgi vermeye çalışayım. nörotransmitterler, inflamasyon mediatörleri ve bunların arasındaki ilişkiler oldukça geniş.

    ağrı ile ilişkili nörotransmitterler substans p ve glutamattır. nosiseptif sinirlerle taşınan ağrı spinal kordda sinaps yaparken bu maddeleri salgılar. substans p ayrıca histamin salınımını da tetikleyip dolaşımın artmasını ve ödem oluşmasını sağlar. yaralanan dokularda histaminin yanısıra bradikinin, prostoglandin gibi inflamatuar maddeler de açığa çıkar. bu ağrı ve inflamasyon mediatörleri birbiriyle ilişki halindedir. inflamatuar maddeler nosiseptörlerde sürekli aksiyon potansiyelini tetikleyerek ağrıya, çevre nosiseptörleri de etkileyerek periferik sensitizasyona neden olur. inflamasyon başlangıcı için bu durumların gerçekleşmesi gereklidir ve elbette inflamasyon da yara iyileşmesi için gerekli bir durumdur. yine de, periferik ya da santral sensitizasyonun uzaması patolojik olabilir ve tedavi gerektirebilir.
    ağrıyı azaltmak ya da durdurmak için vücudun kendi mekanizmaları vardır. mss’den salgılanan endojen opioidler (serotonin, nöradrenalin vs) spinal korda gelen nosiseptör sinir hücresinin substans p ya da glutamat salgılamasını engelleyerek ağrı iletimine engel olur. mutlu olduğumuzda ya da stresli olduğumuzda ağrı hissetmememizin nedeni bu şekilde açıklanabilir.

    peki, ağrı kesiciler ve anti-inflamatuar ilaçlar nasıl çalışır?

    daha da önemlisi, vücudun ağrı ve inflamasyon kontrolü için kendi mekanizmaları var iken dışarıdan müdahale ne kadar doğrudur?

    nsaıd (non-steroid anti-inflammatory drugs) prostoglandin salınımı yapan cox enzimini inhibe eder. tabii bu yolla prostoglandin salınımını da etkileyerek hem prostoglandinin inflamatuar etkilerini hem de nosiseptörler üzerindeki etkilerini azaltır.

    ağrı kesiciler ise iki farklı türdedir. snrı (serotonin-norepinephrine reuptake inhibitor) serotonin ve nörepinefrinin geri alımını engeller. hatırlarsanız serotonin gibi endojen opioidlerin substans p ve glutamat salınımını engelleyerek ağrı iletimini inhibe ettiğini söylemiştik. bu maddelerin dolaşımda daha çok kalması bireyin daha az ağrı hissetmesine neden olur.

    diğer ağrı kesici türü olan gabapentinler ise sinir hücresinin kalsiyum iyonu almasını engelleyerek aksiyon potansiyelini inhibe eder ve sonuç olarak ağrı sinyali spinal korda iletilmez.

    nsaid kullanımının yara iyileşmesini, fibroblast etkinliğini azalttığı ve skar doku oluşumunu artırdığı çalışmalarla gösterilmiş. ayrıca ağrı ileten transmitterlerin de inflamatuar başlatıcı olduğunu düşünürsek, ağrı kesicilerin de aynı etkiye sahip olduğunu düşünebiliriz. diyelim ki omuzda bir kasınız yırtıldı, tedavi alıyorsunuz ve tedavi içerisinde bu ilaçlar var. zamanla ağrınız azalabilir, eskisi gibi hareket edebilirsiniz belki ama eğer dokunuz skar doku oluşumu ile iyileştiyse, zaman için nüks etmeme şansı çok çok az.

    semptomu değil, nedeni tedavi etmeli.

    kaynaklar: https://www.researchgate.net/…ing_people_about_pain
    https://www.youtube.com/watch?v=fuklpuz2vts&t=153s
    http://eubam.ege.edu.tr/kandel/kandel_24.htm
    https://www.ncbi.nlm.nih.gov/…/articles/pmc4495737/
    http://www.magonlinelibrary.com/…dat=cr_pub=pubmed&
    https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/17319622
  • çok güzel üç yıl geçirdiğim şehir. ağrı'da ilk memuriyetime başladım, ağrı'dayken evlendim ve orada coçuğum dünyaya geldi.şehirde pek bir numara olmasa da, ağrı halkı dışardan gelene karşı saygılıdır, misafirperverdir. çok lezzetli et yemekleri vardır ki, yıllar sonra bile canınız çeker.zaten yapacak pek bir şey olmadığından kendinizi yemeğe vurursunuz. kışları uzun ve sert geçer. hatta bazı kışlar oldukça sert geçer. yürüdüğünüz kaldırımları aylarca göremez, kar ve buz üstünde yürürsünüz. çok fazla genç ve yeni mezun memur vardır. bekar gidip evli dönme ihtimaliniz yüksektir.
  • uyutmuyor iki gündür. bazı zamanlar gittikçe çoğalıyor. dizimden başlayıp boynumda bitiyor. ağrı kesiciler kar etmediğinde başvurulacak diğer yol yeterince alkollenip ve sızmak. yorgunum ve ağrılar
hesabın var mı? giriş yap