• tek bir düsturdan ileri gelir.

    "kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapma"
  • morâl'de saklıdır.
  • "aklı öldürürsen, ahlâk da ölür." - fatih sultan mehmet
  • marc hauser bir makalesinde şu şekilde açıklamaya çalışır;

    birinci ihtimal, eğer din ahlağın tek kaynağıysa o zaman din eğitimi almayanlar ahlak yoksunu biçimde günah denizinde başıboş dolanıyorlar demektir. dinibütün olanların elinde ise çok özel bir ahlaki pusula vardır.

    ikinci ihtimal, aslında herkesin içinde neyin ahlaki açıdan doğru veya yanlış olduğunu gösteren bir mekanizma vardır, ama dini eğitimi olanlar bu mekanizmayı daha verimli kullanırlar ve kendilerini korurlar.

    üçüncü ihtimal ise, dinler bazı ahlaki değerlere yer vermiş olabilirler, ama bu tüm dini öğütlerin doğru olduğu anlamına gelmez. bazı dinlerde bulunan merhamet, bağışlama ve empatiyi benimserken, bir yandan da aynı dinlede bulunan ayrımcılığı, nefreti, öfkeyi, din için başkalarını öldürmeyi ahlaksızca bulabiliriz.

    http://ulumalar.blogspot.com/…n-mi-biyoloji-mi.html
  • ahlak bir kaç kaynaktan besleniyor. sırasıyla ilki malum akıl. akıl yoksa geri kalan her şey geçersiz. ikincisi ise hayatta kalma& varlığımızı koruma içgüdüsü. üçüncüsü bu güdümüzü sağlamak için geliştirdiğimiz bencillik. dördüncüsü ise bencilliğimizde maksimum fayda sağlamak için kullandığımız empati yeteneğimiz.
    empati yeteneğimizi en temel içgüdümüz için kullanırız. bunlar "hayatta kalma" , "varlığımızı koruma" iç güdüsüdür .
    şöyle empati yaparız. ben birini öldürebilirim buna gücüm yeter ama başkası da beni öldürebilir. o zaman başkası beni öldürmesin ben de kimseyi öldürmeyim. ahlak kuralı 1: o zaman öldürmek kötüdür. bu kural sayesinde varlığımızı korumuş olduk.

    sonra sıra temel ihtiyaçlarımıza geçiyor. kimse benim yiyeceğimi, içeceğimi, giyeceğimi çalmasın ben de kimseninkini çalmayım.ahlak kuralı 2: hırsızlık kötüdür. bu kural sayesinde temel ihtiyaçlarımızı da korumuş olduk.

    burada baskın durum empati de olsa aslında temel durum bencillik. çünkü başkalarından zarar görme ihtimalimiz, bizim birine zarar verme ihtimalimizden fazladır. yani biz bir kişiyiz ama başkaları sonsuz küme. bu noktada ilk tavizi bencilliğimizden dolayı kendimiz veriyoruz. ben öldürmüyorum, çalmıyorum, ama bunu onlar da beni öldürmesin ve benden çalmasın diye yapıyorum . (aynı bencillik ilerde şartlar değiştiğinde farklı bir yol izleyecek)

    neyse sonra ihtiyaçlar hiyerarşisinde güvenlik ihtiyacımız geliyor. kendi güvenliğimiz malımızın tarlamızın güvenliği evimizin güvenliği vs. burada devreye ailemiz ve ailemizin içinde olduğu klan/komün devreye geliyor. temel ihtiyaçlarımız ve güvenlik ihtiyacımızı karşılamak için ailemiz ve klanımızla iyi geçinmek zorundayız yoksa doğal şartlarda yok ediliriz. bunu da yine empati dediğimiz yeteneğimizle anlıyoruz. ahlak da tam bu noktada hayatımıza tam etkiyle tesir ediyor. eğer klanımızda "ahlaklı" davranmazsak. önce dışlanır sonra sürülürüz ve varlığımız tehlikeye girer. ahlak bu noktada klanda herkese azami getiri sağlayacak davranış ve tutum seti olarak karşımıza çıkıyor. çünkü klandakiler varlığını ancak "ahlaklı" olursa devam ettirebilir.
    sonra ne oluyor. klanlar kalabalıklaşıyor ve belli bir sayıya ulaştığında doğal kaynaklar klana yetmemeye başlıyor veya klan üyeleri daha fazlasını istiyor. bu noktada benciliğimiz tekrar devreye giriyor. başka klanın canını malını gözümüze kestiriyoruz. burda empati yeteneğimize danışıp karşı klanı elemine edip edemeyeceğimize bakarız. edemeyeceğimizi düşünürsek "ahlaklı" davranmaya devam ederiz. eğer karşı klanı alt edeceğimizi düşünürsek ahlak kurallarımızı değiştiririz. karşı klana gidilir ve güzellikle istenir. karşı klan şehrin anahtarını teslim ederse zarar görmeden istediğimizi de alırız. burada güzellikle istenmesinin sebebi ahlaklı olduğumuz için gibi görünse de asıl neden kendi zarar görme riskimizi sıfıra indirmektir. eğer savaş olur ve kazanılırsa savaş sonunda erkeklerin öldürülmesi, malların yağmalanması, kadın ve çocukların köleleştirilmesi zafer kazananlar için mübahtır ve gayri ahlaki değildir.
    özetle ahlak kurallarını içinde bulunduğumuz durumu analiz ederek benliğimiz için maksimum faydalı hale getirecek şekilde belirleriz. evrensel ahlak yoktur. bencilliğimiz vardır.
  • hayvanlardır. valla bak. ahlak olgusunun varlığının tek nedeni insanın egosu nedeniyle hayvandan farklı görünme cabasıdır. benim oyum hayvanlara.
  • büyük sırrı açıklıyorum: ahlakın temeli akıldır. evet, akıl sahibi olmayan her hangi bir canlıdan ahlak da beklenemez; mesela hayvanlarda ahlak aranmaz ya da akıl sağlığı bozuk kişilerin ahlakı sorgulanmaz. akıl ne kadar yüksek bir seviyedeyse ahlak da aynı oranda yüksektir.
    kaynak: ben.

    dip not: aksi bir argümanı olan, itirazı olan yazabilir. ama lütfen argüman ortaya koyabiliyorsanız yazın, değilse saçma sapan ezberlerle kafamı ütülemeyin.
  • bebeklere yapılmıs deneyler
    yale üniversitesinde inanılmaz deneyler yapılmış. çok kısaca bize benzeyenleri sever benzemeyenlerin cezalandırılmasını isteriz. iyi kötü davranışları bebekken bile ayırt edebiliriz. yaş ilerledikçe(toplumun bize öğrettiği gibi) paylaşmaya, içimizdeki bencili öldürmeye başlarız.
    deneyler inanılmaz kısacık videonun her saniyesi ufuk açıcı.
  • bazı bilim adamları yaptıkları araştırmalarda bebeklerde dahi adaletsizliğin hoş görülmediğini, hilenin öfke uyandırdığını tespit etmişlerdir. şimdi uzun uzun yazmaya üşeniyorum ama birçok nörobilimcinin bulgularına göre şunu rahatlıkla söyleyebiliriz, insan hiçbir şey öğrenmemiş iken dahi bazı ahlaki prensiplere sahiptir. bu da ahlakın kaynağının bizde bir yerlerde aranması gerektiğini düşündürüyor bana.
  • ahlakin kaynagi tanri olsaydi, cocuk tecavuzlerine, savaslara, bunca haksizliga goz yumar miydi? ahlak dediginiz kavram da tipki tanri kavrami gibi insanligin uydurdugu bir sey. hayvanlarin ahlaki da, tanrisi da hayatta kalmaktir. bence biz gelismis hayvanlar insanlarda da durum bundan ibaret. hayatta kalmak, gerisi faso, fiso... that's it!
hesabın var mı? giriş yap