aynı isimde "ahlat ağacı" başlığı da var
  • cast konusunda cok on yargılıydım ama fılmı ızleyınce bır kez daha tebrık ettım nbc yı. murat cemcır cuk oturmus, dogu demırkol da olabılecegının en ıyısını oynamıs gıbı.
    agır felsefi tartışmalar neden hızlı hızlı yururken yapılmıstır anlamadım. kıs uykusu kadar derin bulmadım acıkcası. ama finali en begendigim nbc filmi olmustur.
  • film internete düşünce avam eleştiriler yağmaya başlamış filme.
  • artık "en çok diyalog içeren nbc filmi" demenin klişe kabul edileceği aşikar.

    ama dikkatle izlendiğinde bir bütün olarak ele alınması gerekeceği de hakikat.
  • az önce seyretmeye başladığım film. nuri bilge filmlerini çok seven biri olarak daha başında koptum filmden, sanırım sonunu getiremeyeceğim. ipe bağlı büyük denemeyecek bir taşı üç adam zor yukarıya çıkardı, hiç inandırıcı değildi o sahne.
  • sinemadan anlayan, iyi ve son derece donanımlı bir izleyici ile izleyip yorumlama şansına mazhar oldum.

    filmde bir kaç sahne bilinirlikten ötürü öne çıksa da filmin geneline yayılmış atıflar var. senaryo başarılı; diyaloglar çok iyi. oyuncuların hemen hepsi hakkını vermiş. murat cemcirkariyerinin en iyi performansıyla karşımızda, aydın doğu demirkolçok ödül alacaktır. serkan keskin rolünü yaşamış adeta. ancak *sinan'ın polis arkadaşı ile diyaloğunda sadece konuşmasına ve sesine tanık olduğumuz arkadaşı da tebrik etmek lazım. malum hissi gerçekten yarattı. bu senaryoyu okuyup geçmekten öteydi.

    finaldeki metaforu bir kenara bırakırsak yedinci sanatın belki de en güzel yanını görüyoruz; söz başka söyler beden ve ruh ayrı anlaşır. film bittiğinde iyi bir izleyici ile izleme şansınız olursa birbirinize sorular sorarken bulabileceğiniz güzel bir filmdir. eleştrileri ve çekimleriyle başarılıdır. köy sahnelerine ve ağaç altı sahnelerine özellikle dikkat edelim. sinan'ın odasındaki çekimlerin tümü ve sinan'ın arayışta olduğu bölümlere çok dikkatli bakalım. göreceğimiz çok şey var. zekice hazırlanmış bir bit bütün var elimizde.

    nbc'nin başyapıt*'ı diyebilir miyiz peki? sinemayı bu noktada bırakırsa evet.
  • freud’un oidipus kompleksini temel alarak kurgulanmış türk sinemasının seviyesini yukarı çeken bir filmdir. bu tarz yapımların ve nuri bilge ceylan gibi yönetmenlerin artması dileğiyle...
  • klasik bir nuri bilge ceylan filmi.

    uzun uzun bakışlar, derin susmalar, aşırı gerçekçi mekan tasvirleri, içi dolu bir sürü diyalog...

    3 saatlik film, sıkıyor mu? kesinlikle hayır. zaten nbc filmlerinin doğası bu. o kadar uzun olmasına rağmen sıkmaz insanı. "boşuna izledim" dedirtmez insana. ben her ne kadar sinan'ın "ya" ve "değil de" tekrarlarından sıkılmış olsam da kaliteli bir film izlediğim hissine kapıldım.

    konu bir kere çok bizden, aşırı bizden. o lanet olası mavi asker bavulu ile eve dönüş sahnesi bizim evde çekildi zannettim. okul biter. sınavlar, atanamama, küçük yerde yaşamaktan dolayı "alakasız işler"de çalışmak zorunda olmak vs...

    garipsediğim bir nokta var, yeri gelmişken yazayım. cannes film festivalinde dakikalarca ayakta alkışlandı bu film elin yabancısına çok fazla bizden bir öğe olan "okul-bunalım-askerlik-bunalım" kısır döngüsünü nasıl hissettirdi bu film onu anlayamadım. eleştirmek için değil. refahı yüksek ülkenin insanları ellerini gerçekten bu kısır döngüyü hissettiği için mi çırptı? sıkıntım o. eğer öyleyse zaten biz nbc'yi pamuklara saralım saklayalım. ülkemizden de dünya çapında yönetmen çıktı diye sevinelim. (seviniyoruz da)

    filmin doruk noktası sinan ve iki imamın din üzerine sohbeti bence. genç olan imam yenilikçi düşünmek istiyor. ne kadar yenilikçi düşünmek istese de dinin o dogmatizmi "haşa"lar ile suratına vuruyor. diğer imam da kesinlikle yobaz değil. sanki nbc yüzümüze vura vura "din adamı" dediğin böyle olmalı diyor. din ile en çok para kazananların ülkesinde dinin yetkilileri böyle olmalı diyor.

    final sahnesi de çok vurucu. sinan'ın yıllardır soğuk olduğu babasının, kitabını okuyan tek kişi olduğu gerçeği bir tokat gibi vuruyor sinan'a. geri kalan hayatının ilk anında babasının bile vazgeçtiği kuyudan su çıkarmaya girişiyor.

    güzel film, çok bizden film...
  • çok beğendim harikulade olmuş

    diyaloglar şahane

    görseller şahane

    senaryo üzerinde uzun uzun çalışıldığı anlaşılıyor diyecek tek şey şahane olduğu.

    son sahnede çok üzülmüştüm ama sonra öyle olmadığı çıkınca hüznümün yerini sevinç aldı.

    sinan'ın imamla olan konuşmaları çok iyiydi ve çok gerçekçiydi

    keza yazar süleyman ile diyalogları iyiydi
    burada serkan keskin'in hakkını verelim

    başrol doğu demirkol ve murat cemcir çok çok iyiydi
    ayakta alkışlıyorum bütün ekibi

    tabi en başta nuri bilge ceylan
    cannes'da ve diğer bütün uluslararası yarışmalarda ödülleri o kadar hakediyor ki
    kış uykusu'nu canım sıkıldığında açıp izleyen ben sanırım defalarca izlemişimdir

    aynı şekilde bu filmide defalarca açıp izlesem bıkmam
  • beğendiğim film. müthiş diyebilir miyim bilmiyorum; ama birkaç kez daha izlenmeyi hak ediyor.

    --- spoiler ---

    borçlunun boynu büküktür derler, murat cemcir öyle güzel yaşattı ki o duyguyu. çevresinde azıcık bir itibarı bile kalmamış, diğer yandan da bir baba olarak evde de hiçbir ağırlığı kalmamış biri nasıl oynanır, herhalde ancak böyle oynanırdı. bir şeylere tutunma çabası, acı dolu güler yüzü derken bana uzun süre unutamayacağım şeyler yaşattı murat cemcir sayesinde bu film.

    ben otogar sahnesinin etkisinden hala kurtulamadım. bir baba olarak o dayanılmaz çaresizliğe rağmen para isterkenki üslubu, murat cemcir'in mükemmel oyunculuğu... düşündükçe boğazımda bir şeyler düğümleniyor.

    hazar ergüçlü'yü daha çok göreceğimi düşündüm film boyunca, bir yerlerden çıkıp tekrar dahil olur gibi geldi. hiçbir şekilde tekrar dahil olmaması ise filmin gerçekçiliğini artırdı benim gözümde.

    --- spoiler ---
  • izlediğim iyi bir nuri bilge ceylan filmiydi.

    --- spoiler ---

    kendimi filmin içinde o kadar çok sahnede buldum ki bunu anlatmaya kelimeler yetmez. o yaşanılan evdeki yoksulluk çevremde gördüğüm insanları hatırlattı. borçlu olan babanın çevreye karşı ne kadar savunmasız olduğunu dibine kadar gerçek hayattaymışçasına yaşadım. bu filmde sadece kendimi mi buldum? hayır. annemi, babamı, amcamı, akrabalarımı ve çevremi buldum. izlerken türkiye'deki insan tiplemelerine de değinilmesi cabasıdır. o piyangocu dayı sokakta gördüğümüz dayıdır. kitabı basmamak için politik laf cambazlığı yapan belediye başkanı günümüz siyasileridir. peki ya inşaat sektörü patronuna ne demeli? evet, o çevremizde gördüğümüz okumadığı halde zengin olup bununla övünen arkadaşlarımız. ayrıca hatice karakterinin "biz ömür mü geçiriyoruz?" burada isyanı da buram buram köydeki ve taşradaki insanlara acımamın yanında beni benden almıştır.

    --- spoiler ---

    tanım: insanın kendini içinde bulduğu filmdir.
hesabın var mı? giriş yap