• doğrusu ahmet altan'ın efsane yüzsüzlük metni olması gereken başlıktır.

    bak bak bak, düne kadar düzmece kanıtlarla hapislerde çürüyen, suçsuz olduklarını gösteren kanıtlara bakmaya tenezzül bile etmeyen hakimler tarafından yargılanan, hayatını kaybeden, kanser olan, çocukları psikolojik rahatsızlıklara yakalanan insanlara "darbeci" yaftasını yapıştırırken hukuk neredeydi?

    tüm bu hukuksuzluklara "askeri vesayet bitiyor" diye şakşakçılık yapan bu zat değil miydi?

    günahsız insanların kanına girmenin bir bedeli olacak elbet ahmet efendi. bu daha hiçbir şey...
  • akpyi demokrasi havarisi gösterdiği günlerin bedelini ödeyen bir yazarın çığlığı.

    akp yi söz dinlememekle suçlamış. sen dinledin mi peki? sana bunlar yalan söylüyor diyen yazarlara çizerlere inandın mı? hepiniz takılıp peşine gittiniz ve bugünlere gelinmesinden sizler de sorumlusunuz. savcıdan şikayet etmiş kendisi. peki o dönem mustafa balbayın, tuncay özkanın da aynı şeylerden şikayet ettiğini hatırlıyor mu?

    hukukun bir gün kendine de lazım olacağını düşünmeyenlerin başına neler geleceğinin ibretlik bir hikayesidir bu savunma.
  • içinde şöyle bir ifade geçen metin:

    ben otuz beş yıldır bu ülkede yazı yazıyorum. çizgim milim değişmemiştir. demokrasi ve hukuk isteyen herkesi destekler, demokrasi ve hukuka karşı çıkan herkesi eleştiririm.

    şimdi de ahmet altan'ın 2011'de yazdığı şu satırlara bakalım:

    zekeriya öz, bu toplumun tarihine çok genç bir yaşta imza atmayı başardı, bugün bir çeşit “sürgüne” gidiyor ama iki şeyi hiç unutmasın, birincisi artık kimse onun adını bu ülkenin hukuk tarihinden silemez, ikincisi onun bu tür büyük hizmetlerini sürdürmesi için daha epeyce fırsatı olacak. türkiye, onun gibi birinden o kadar da kolay vazgeçemez.

    sen ne utanmaz bir adamsın be ahmet! umarım bu ülkede en azından adaletin kırıntıları kalmıştır da işlediğin bütün büyük suçların cezasını çekersin!
  • boşuna dememişler ayarını bozduğun kantar gün gelir seni de tartar.şimdi ağlayıp dursun saz arkadaşlarıyla.
  • bugün tamamını t24'de okuduğum metindir. suçludur suçsuzdur orasını bilemem ama gerçekten iyi bir savunma yapmıştır. metni yazan savcıyı yerin dibine sokup sokup çıkarmıştır.
  • başlıkta yazılanları okudum. üç şey çok açık

    1- başlığa yazanların ekseriyeti savunmayı okumamış. pek şaşırmadım (burada bariz bir ironi, hatta pejoratif bir tutum var)

    2- başlığa yazanların yine azımsanmayacak bir kısmı bu ülkede derin devlet olmadığını, ergenekon - balyoz gibi davalarda sadece "suçsuz"ların yargılandığını düşünüyor. doğrusu şu, ergenekon ve balyoz soruşturmaları sulandırıldı. suçlunun yanında suçsuzlar da soruşturmaya dahil edilip dava iktidarın muhalefet ve tsk üzerinde kullandığı bir tehdit unsuru haline getirildi. sonuç: suçsuzun yanında suçlu da tahliye oldu, akp derin devlet ile anlaştı, yeni bir ortak düşman ortaya çıktı. al gülüm ver gülüm bir ilişki ağı yaratıldı. veli küçük’ün serbest olup ahmet şık’ın cezaevinde olduğu bir ülkeye dönüştük. memnunsanız amenna. ama binlerce faili meçhulü, aydınlatılmamış dosyayı kimlere bağlayacaksınız, cinlere mi? bilemeyeceğim.

    ek olarak belirtmeliyim ki isteseniz bu iddiamın screenshot’ını alabilirsiniz, bugün darbe davalarında yargılanmakta olan birçok askeri personel birkaç sene sonra özgür olarak aranızda dolaşırsa hiç şaşırmayın. türkiye gibi ülkelerin genel taktiğidir. devletin iç meselelerini içeren, kamuoyuna mal olmuş soruşturmalar suçsuz kişiler de iddianameye katılarak sulandırılır ve nihayet halk nezdinde itibarı kaybettirilir. er geç bir pax turco göreceğiz ama bakalım ne zaman.

    3- yine yazarların çok büyük kısmı, ahmet altan’ın yargılanmasından memnun. su veren itfaiyenin… tabirini kullanan çok. garip. zira bu ifadeler, bu tutum, bu entryleri yazan kişilerin demokrat olmadığının kanıtı. dursun çiçek bile ahmet altan’a desteğini belirtirken, buradaki gencin, hem de daha demokrat olması beklenen gencin böyle varoş bir tepki geliştirmesi, kana kan dişe diş demesi utanç verici. ama sağ olun, bir kez daha beni haklı çıkarıyorsunuz. ben akp sonrası türkiye’nin güllük gülistanlık olmayacağını, demokrasi gelmeyeceğini zira muhalif kesimin görünürde demokrat aslen statükocu, hatta konu başlıklarına göre faşist olduğunu düşünmekteyim.

    tüm bunları bir kenara koyarsak, ahmet altan sevdiğim bir romancı değil ama yine de hakkını teslim etmeliyim ki kötü bir yazar değildir. sadece benim zevkime uymaz kalemi. ayrıca bir fikir adamıdır. cesurdur. taraf gazetesi döneminde sapla samanı karıştırdıklarını, soruşturmaların selameti için yaşanan vahim hukuk ihlallerini göz ardı ettiklerini düşünüyorum. gelgelelim, aklı başında bir insan, demokrat bir insan, geçmişte ne olursa olsun, iddianameyi okur ve bugün ahmet altan’ın yanında olur. gerçi onun bizim desteğimize ihtiyacı yok, o garabet iddianameyi yazan savcıya unutamayacağı, muhtemelen yıllar sonra bile hatırlanacak bir cevap vermiş. daha önce de söyledim, ben dahil bu sözlükteki kimsenin bu uzun metni kendini müebbet hapisle yargılayan savcı ve hakimin gözlerinin içine bakarak okuyacak cesareti haiz olduğunu düşünmüyorum.

    bir yandan akp’nin hukuk ihlallerine, totaliterliğine bayrak açıp bir yandan ahmet altan’a “oh olsun” diyecekseniz, ki demektesiniz, gün gelir bir başkası “size müstahak” dediğinde kaşlarınızı çatmayın.
  • özet geç piç diyenler için kısaca söyle diyor:

    ben yapınca iyi bana yapılınca auuuuw.
  • 2010 referandumuyla ilgili bir tez üzerinde çalışıyorum. mehmet altan da incelediğim yazarlar arasında. tek diyeceğim, the altan brothers yedikleri hurmaların sonuçlarını görüyorlar.
    hukuku, orduyu alıp siyasal islamcılara teslim edersen böyle oluyor işte.
    evet adalet herkese lazım. ama lazım olan bir şey daha var, onu herkes unutuyor. insanlar verdikleri kararların, söylediklerinin sonuçlarına da katlanmalılar. çünkü hayat böyledir. kimin fonladığı belli olmayan gazetelerde köşecilik yapıp vesayet bitiyor derken, kendi haklı endişelerini dile getiren insanları kemalist vesayetçiler diye "hakaret" ederken iyiydi her şey. el üstündelerdi.
    mehmet barlas gibi survivor da olamadı bunlar ya. ben de akıllı zannederdim.
    afferin çok güzel yazmış. bravo. yetmez ama uzun.
  • metni okudum. iddianamede hukuki temel oluşturmadığını düşündüğüm mesnetsiz hususlar var. kalemi de güçlü elbette.

    bu hususlar öylesine mesnetsiz ki kendileri balyoz vb. davalarda komutanlar üçer-beşer içeri atılırken benzerlerini şakşaklamışlardı.

    o yüzden düzen tekrar kurulana kadar siz iki iğrenç uca 2 cümlem var;

    1- ete para vermeyin.
    2- su veren itfaiyenin...
  • zerre sikimde degildir.

    yuzlerce serefli tsk mensubu iceriye atilirken, masum binlerce insan magdur edilirken duyamiyorduk bu hukuk garabeti nidalarini. ne ektiyseniz onu bictiniz. umarim
    akp de bir gun ektigini bicecek...
hesabın var mı? giriş yap