4006 entry daha
  • bugunku yazisinda belirttigi uzere, okullara mescit acilmasinda herhangi bir sorun yokmus. ne varmis bunda.

    bu ulkenin basbakani yazi yazmayi bilmeyen bir adam. ulkenin ortalama egitim seviyesi ise orta okul. degil ki ulkenin cok okunan bir kose yazari ve gazetecisi boyle kavram kargasasi yasayan, boyle tarihten ders cikarmayi bilmeyen, boyle gelecegi goremeyen vizyonsuz biri olmasin. ulkenin seviyesi bu. haliye ulke her alanda batakliga saplaniyor.

    tarihe not duseyim. bunun bir adim sonrasi cumhuriyetin en buyuk kazanimlarindan biri olan orgun egitimin secmeli hale getirilmesi olacaktir ve emin olun ahmet hakan gibiler ozaman da ne varmis bunda diyecektir. cunku bunlarin capi bu kadar.
  • bazen yazılarınızda diyorsunuz ki,
    - hiç kimse chp'nin iç meselelerini tartışmıyor
    yok ki öyle bi şey

    - hiç kimse ''ne olacak bu chp'nin hali'' demiyor
    şey diyoruz ama, ''ne olacak bu ahmet hakan'ın hali''

    - hiç kimse ''chp'de kaç hizip var'' sorusuna cevap aramıyor
    e bu da yok. olsa parti kurarlar ne bilelim yani. bazı konularda farklı düşünmek ve bunu özgürce açıklamak hizipçilik midir? böyle mi anlaşılıyor sizin tarafınızdan bakınca? gerçi pardon, siz tarafsızdınız değil mi!

    - hiç kimse ''chp'nin ezber bozması şart'' falan demiyor
    niye diyelim? zaten bozuyorlar ki

    bazı yazılarınızda demişsiniz ki,

    - chp'nin adalet yürüyüşüne kim daha fazla sinir oluyor, a mı b mi?
    ben c diyorum sayın ahmet hakan. c diyorum, yani siz.

    arada ünlülerin kınasını falan taktirle karşılamışsınız. ben taktir edilecek bir şey göremedim açıkçası... sonuçta bir gelenek bu, ve aynı yere yaktıkları için kınayı bir fark da göremiyorum. haykıra haykıra ''yüksek yüksek tepeler'' söylenmesi tüylerinizi diken diken etmiş anlaşılan.

    annesinin bir tanesi sayın ahmet hakanımız... seni hor görmüyorum, ama taktir de etmeyeceğim. göz göre göre şu chp'ye boş boş saldırmalarınız. pes...

    neyse devam edelim, demişsiniz ki

    -karavan'ı görmek istiyorum karavanı. anlatım, tasvir, betimleme yetmez. somut olarak görmek istiyorum...

    yahu şu ettiğiniz cümle, şu karavanı görmek isteyişinizdeki derinlerde yatan zombilik. şu kötülüğe duyulan açlık nedir böyle yahu? yemin ediyorum sekter sizin şu cümlenizi anlamış olsa, hele bi duysa... eve almaz sizi eve. oranızı buranızı parçalar yemin ediyorum. yahu be adam, karavanı görsen ne olacak? sen şu koca muhalefet partisinin başındaki adamın bu yaştan sonra kalkıp, sırf adalet için, küçük de olsa bir farkındalık yaratmak için yollara düşmüş olmasına, bi pantol bi gömlek her gün yollarda elinde pankartla sıcağın alnında bir şeyler için direnmesine, ve hala buna rağmen gülümsüyor olmasına birkaç kelam etsene... milletin kınasına gerdeğine taktirname göndereceğine şu yapılanları bi görsene arkadaş.

    bak şimdi mesela bir diğeri,
    - ''adalet yürüyüşü günlüğü'' diye bir şey istiyorum. ''kaptanın seyir defteri'' gibi bir şey

    yahu ahmet hakan, sevgili ağabeyimiz... bu görev senin senin. senin işin bu. niye yürüyüşçülerden biri böyle bir şey kaleme alsın, sen oku diye mi? sen gönderecen oraya çalışanını, adamını, medya elemanını artık her neyse. onlar takip edecek, günbegün yazacak. sen içinden seçeceksin böyle mis gibi anektodları, sonra onları yazacan bir güzel, biz de okuyacağız. yahu adam sen görevleri de karıştırdın iyice ya...

    bak sana edip cansever gibi yazıyom. tane tane. anla diye...

    sen yazarsın yazar,
    biz de okuyucu kitleyiz.
    zaten yazamadığınız için çoğu şeyi
    bu hallerdeyiz...

    mesela bir diğeri,
    - istanbul'a ulaşıldığında ne olacak? bir planlama yapıldı mı?
    cevap veriyorum... yapıldı sayın ahmet hakan. roma'yı tekrar ilan ediyoruz. biliyorum hoş değil. ama işte biz bu solcular, ne de olsa ecnebi sayılırız. verin istanbul'u siz de rahat edin biz de rahat edelim.

    - yürüyüşe başından beri katılan yüz kişilik liste istiyorum
    bak yine dinlememişsin. öyle bir liste illaki verirler isteseler sana hem de bir değil düzinelerce ama konu öyle sandığın gibi değil. bu bir bayrak yarışı. katılan olur, ayrılan olur... merak edip yaklaşan bakan eden olur. yorulan ''benden bu kadar'' diyen olur. önemli olan nokta şu, adam ne dedi yola çıkmadan önce?

    ''gerekirse tek başıma yürürüm''

    bak sen yüz kişilik listeye razıydın, ben sana %50 lik bi liste yolluyorum. tek bir isim. yeterli mi?

    - yokuşlarda zorlanılıyor mu? inişlerde türkü söyleniyor mu? sloganlar atılıyor mu?
    yokuşta takviye vitesine alıyolarmış. inişlerde türkü falan hak getire sayın ahmet hakan, öyle zor oluyormuş ki vallaha... el ele tutuşuyolarmış binlerce insan, ''allah allah allah allah'' nidalarıyla freni patlamış kamyon misali zar zor iniyolarmış şehir merkezlerine. öyle acayip bi durum yani anlayacağınız

    - rabia işareti yapanlar çıktığında nasıl bir tutum alınıyor?
    vallaha uzaktan o işareti seçemiyoruz ki, sanki birileri bize el sallıyormuş gibi geliyor. yani tam çözemiyoruz açıkçası, o yüzden çoğu zaman biz de el sallayıp gülümseyerek geçiyoruz. bir sıkıntı çıkmıyor ya... yani çok zorlamayın derim. işaret mişaret, burdan ekmek çıkmaz gibi size.

    neyse efendim son olarak, demişsiniz ki
    - okullarda mescit konusu, bunun nesi kötü? laiklik falan...

    yahu cevap bile veresi gelmez ya insanın bazen, işte tam öyle bir soru. ama vermek zorundayız, çünkü sormaktan usanmadınız. bazı kritik noktalara ara sıra dokunmaktan, oraları kaşımaktan yılmadınız. biz de cevaplamaktan bıkmayacağız

    kötü sayın ahmet hakan. çünkü çok gerideyiz. eğitim konusunda berbat noktalardayız, her konuyu suistimal etme noktasında da hep öndeyiz... şu öğrencilerin, çocukların, küçüklerin ibadet konularını, din konularını bırakın artık bi kenara. onların dedeleri var, nineleri var, komşuları var, akrabaları var, büyükleri var. anaları babaları var. evlerinde kuran var, cüz var merak etmeyin. onlar öğrenmek istediğinde dört bir yanında ona dinini, peygamberini büyük bir aşkla hevesle anlatacak onlarca yakını var. ama onlara her istediklerinde bilim anlatacak insanlar yok. zaten bu kadar zamanımız da yok. bırakın da okulda bari bu zamanı buna ayırsınlar. eğreti de olsa bir kaç bi şey öğrenmeye vakitleri olsun.

    bak hz. ali kırk yıl köle oluyor kendisine bir harf öğretene

    pardon çok özür dilerim de... bize n'oluyor?
5506 entry daha
hesabın var mı? giriş yap