• ----------------halide edib adıvar:
    insanların ruh iklimlerinde veyahut içinde yaşadıkları tabiatı kelimeyle, boya ve çizgilerle tekrar yaratanlara derece derece sanatkâr demek icap eder. bu kudret yalnız teknik ve bilgi ile değil, bunların sırf birer ifade vasıtası olan yaratıcı hilkatlerdeki istidat veya deha ile elde edilir. bizde deha yaftası herhangi sanatkâr, mütefekkir veyahut bunların "sözde"lerine bol keseden ibzal ve tanrının günü üzerine yapıştırıldığından, allah memleketimizdeki herhangi insanı dâhilikten muhafaza etsin derim. fakat fıtri istidat yalnız beş on kişiye atfedildiği için hamdi tanpınar'ı rütbe veya reklam terimi olan dâhiler arasında değil, fıtri istidatlı sayısı az kişiler arasında saymak daha muvafık olur.
    ----------------bir gül bu karanlıklarda, s.36.
  • yeteri kadar değer görmediğini düşündüğüm, tarihimizin en iyi romancılarından.

    en son ahmet hamdi'yi tanıdım neredeyse.. niye öyle oldu ki?

    bu da ona borç entry'si olsun...
  • bir adın kalmalı geriye
    bir de o kahreden gurbet
    beni affet
    kaybetmek için erken, sevmek için çok geç

    huzur romanında mümtaz ile nuran’ın aşkı, suat’ın hayatının en büyük kötülüğünü yapış şekli yahut saatleri ayarlama enstitüsündeki sarkastik tiplemeler...

    şairliği ayrı yazarlığı ayrı sanat eseri olan bir bana göre 20. yüzyılın gelmiş geçmiş en önemli edebiyatçı ve aynı zamanda edebiyat araştırmacısıdır.
  • gaston bachelard hayranı. tanpınar hakkındaki klişe yazılardan bıktık artık. bir babayiğit çıksa da bachelard üstünden bir tanpınar okuması yapabilse! işte o zaman nefes alabileceğim bu çorak ülkede.
  • bunu, türk edebiyatının en iyi romanı başlığına saatleri ayarlama enstitüsü yazan biri olarak kaleme alıyorum.

    ne vaktiyle muhafazakar kesime havale edilmesini haklı çıkaracak kadar muhafazakardır, ne bugün onu bir kazanç kapısı haline getirip bütün kariyerini onun ismi ve eserleri hakkında üretimde bulunmaya, gıyabında türlü mecralarda kasıtlı şekilde şerhe davet cümlelerle makale üretmeye adayanların öne sürdüğü kadar "modern"dir. hadi size akademisyenlerin ancak süslü süslü anlattığı neticeyi açıklayayım. tanpınar, batının ürettiği modernite ile doğunun kültürel motiflerini tek bir potada eritebileceğimize inanmış kendine özgü bir idealistti. (pardon, suat'ın mektubundan yola çıkarak yakın zamanlarda üstadı nihilist kılanlar da var:)) büyük ve en önemlisi, nevi şahsına münhasır bir yazardı tabii ama şunu unutmamak lazım, tanpınar bir hayli oportünist, ayrıca devrin koşullarından zihnen hiç de azade olmayan, etnosentrik fikirlere meyilli bir yazardı. (literatür bağlamında bunlar kusur değil, edebiyat tarihi dışarıda görseniz selam vermeyeceğiniz adamlarla doludur)

    yıllarca sağ kesime havale edilen, sükut suikastına kurban gitmiş bu yazarımızın üzerine mal bulmuş mağribi gibi atlayıp akademik kariyerini ve haliyle ekonomik istikbalini bu ismin üzerine yatırmış isimler, ne yazık ki ifratla tefrit coğrafyasında olduğumuzu kanıtlarcasına, tanpınar'dan edebiyatımıza yeni bir kanal açmak şöyle dursun, tam tersine aynı şeyleri farklı cümlelerle tekrar edip üstüne üstlük kusurları gırla bu üstadımızı tanrısallaştırıyorlar. bir de tanpınar'ın tapusunu almış gibi üstat hakkında iki kelime tenkit yazınca linç ve dışlanma başlıyor: )

    bu görüşlerimi handan inci'ye ve adı bende kalsın, tanpınar merkezinden bir başka sahsa bizzat aktarmış olarak buraya yazıyorum. elbette bana katılmadılar ve amaçlarının bu olmadığını söylediler ama gına geldi artık. hakikaten gına geldi. tanpınar, tanpınar, tanpınar... twitter'ı açıyorum tanpınar, facebook'u açıyorum tanpınar... kültür sitelerini açıyorum tanpınar... ne yapmaya çalışıyorsunuz ? ben size söyleyeyim, tanpınar'ı kimlik olarak batıdaki muadillerine benzetiyorlar. tanpınar'ı hiç anlaşılamamış, takdir görmemiş, melodramatik bir hayatın melankolik öznesi kılacaklar ki üstat ellerinde meze olsun, bol bol makale, tez, kitap üretilsin. ee ne yapsın garibanlar, ingilizle irlandalının joyce'u - woolf'u, fransız'ın proust'u, italyanın svevo'su, orta avrupalının kafka'sı, musil'i var. bizim neyimiz var? tanpınar. onu tüketeceğiz başka yolu yok.

    öyle bir yazıyorlar ki sanki tanpınar hayatı boyunca hiç anlaşılamamış, baudelaire, rimbaud, valery okuyup idrak etmiş yegane kişiymiş, sanki hep çile çekmiş, bir gecekonduda hayata veda etmiş, ömer seyfettin gibi kim olduğu bilinmeden cesedi kadavra olarak kullanılmış. yoo.. hayattayken takdir ve ilgi görmüş, milletvekiliği yapmış, hocalık döneminde hayli çapkınlığı olmuş bir adamdan bahsediyoruz.

    tamam elbette bu büyük yazarın edebiyatına eğilin, üretin, bağlam kurun ama bırakın artık şu kültleştirmeyi, dokunulmazlık zırhı üretmeyi. bu çağda hayli komik oluyorsunuz. bloom'un shakespeare fetişi bile sizinkinin yanında akıl kârı kalıyor.
  • türkiye'de entelektüel olmayı tam manasıyla gerçekleştirebilmiş, birçok edebiyatçı tarafından imrenilesi şair, denemeci, romancı ve bilimum diğer edebiyat türlerinin yazarı.

    hayatına bu kadar nitelikli eseri sığdırabildiğini anlamak bugünün şartlarıyla zor geliyor, keşke o zamanlarda yaşayıp tanışma vesilemiz olsaydı denir üstatların üstadı için. ruhuna sağlık büyük usta...

    saatleri ayarlama enstitüsü okumayanlar için şiddetle tavsiye edilir.
  • "sizler daima böylesiniz.. ruhunuzu saran küçüklük duyguları içinde büyük değerlerinizi kaybedersiniz.."
  • en güzel kitabı, hikayeleridir.
  • en guzel kitabi saatleri ayarlama enstitusudur

    ps: eseri yerine kitabi yazmisim ya la. kafam cok guzelmis yazarken:p
hesabın var mı? giriş yap