• eğer ifade bu şekildeyse tam olarak buna benziyor
  • "15 kere yalvarırım git dedim. tshirtümden tuttu. ben çekileyim derken sen sıla bir düş"
    "bak bari bir merhabamız kalsın istedim. kafamdan aşağı kaynar sular dökülürken bir baktım sıla kendi kendine yuvarlanıyor"
    "sıla hanım hep kendi kendine düştü. ben çok kötü oldum o an. git dedim ama o düşmeye devam etti."

    ahmet kural o günden beri içmeye devam ediyor sanırım.
  • sıla sanırım vertigo falan, durup dururken ahmet kuralın iddiasına göre 6-7 kere düşmüş. bu da ahmet kuralın söylediği, belki hatırlamıyor veye olandan daha az söyledi bilemiyoruz, 10-15 kere düşmüş gibi geldi bana, ama ahmet kural hiçbir şey yapmamışken düşüyor tabi. yaklaşık 15 dakika sürdü tartışma diyor, kadın dakikada bir düşmüş, insan üzülür hastaneye götürür bunun dengesi bozuk bi bakın diye. çok ayıpladım ahmeti.
  • "sıla hanım önce üzerime düştü,

    bileklerimi çektim yere düştü,

    tişörtümü çektim yine düştü,

    kolunu tuttum düştü, kolunu çektim düştü,

    sıla hanim bi yerden sonra düşmeyi alışkanlık haline getirdi.

    pata-küte, vara-yoğa her şeye düşmeye başladı.

    daha ne kadar düşebilir? dedim, daha da düştü,

    düştü-kalktı yeniden düştü,

    daha sonra ben salona geçtim o kendi kendine mutfakta düşmeye devam ediyordu. öyle böyle düşmedi, baya düştü.

    en sonunda baktım düşmeyi bitirmiş "seni düşüreceğim ahmet" dedi
    giderken sanırım merdivenleri de düşe düşe inmiş.

    ama kesinlikle sinkaflı kelime kullanmadım çünkü ikimizde alkollüydük ve cocuklarımın annesi olmak istiyordu.

    ama iyi ki olmamış, sıla hanım kesin çocuğu da düşürürdü!"

    ...

    ifadene tüküreyim ahmet!

    çevresinde hiç mi aklı başında insan yok ben anlamadım ki, bi özür diler o cümlelerle bin beter eder kendini, bi video çeker "sıla'yı bulsa kesin öldürecek" hareketleriyle...
    kimse de çıkıp kardeşim bi dur böyle cümle mi olur? demiyor.

    tişörtünü arkadan çekmişte bilmem ne hz. yusuf mübarek, minnak seni!

    az bi kitap falan oku. al, ekşi tavsiyesi.

    not: düşüyor mu böyle?
  • sonra sila hanim beni aldattigi icin kendi kendisini tokatlamaya basladi diye devam etmesi gereken ifade.
  • özeti, "o beni aldattı, yalanlar söyledi, tahrik etti ama ben sadece ellerimi çektim ve yanlışlıkla düştü" olan absürd ve yalan olduğu açıkça belli ifade. ortada kapı gibi darp raporu varken, ortadoğulu çomar ahmet kural'ın geri kalmış toplumun en geri hislerine oynayıp, 'ama o da beni aldattı' olayına sıkı sıkıya sarılması boşuna değil maalesef, bu toplumda bir karşılığı var.

    ayrıca sıla'nın survivor hayim ile akrabalığı olup, olmadığını merak ettim. malum o da sürekli kendi kendine düşüyordu.
    (bkz: hayim düştü)
  • "sıla hanım bağırarak 'seni bitireceğim ahmet kural' dedi."

    ifadesini okuduktan sonra işler güçlerdeki fıtı fıtı efekti geldi aklıma, sonrasında da sılanın hızlı hızlı adımlarla evi terkedişi...
  • cebimde 10 lira yok , ifade okuyup fakirliğimi unutmaya çalışıyorum. boktan hayatıma bakmadan bunların rezillikleriyle ilgilenmek ilgiyorum bu ara. o kadar yıkık bir haldeyim. daha fazla rezillik istiyorum.
  • olayla ilgili bir şey demeyeceğim. yanlış olur. burada birkaç yazar aynı şeyi yazmış, onlara yazacağım.

    - siz olsanız aldatmaya ne tepki verirdiniz?
    - hakkını vermiş kadının.
    - kadın canını yakmış, normal.

    işte bu yüzden aşırı salaksınız. bir insanı darp etmenin meali şudur: "karşımdaki insan ölebilir, felç olabilir, beyin kanaması geçirebilir, hayat boyu sakat/bitki olarak yaşayabilir, beni mahkemeye verebilir, o davayı kazanır, sabıkalı olurum, darp şiddetliyse hapse girerim, bu insanın yakınları tenhada gelip ağzımı burnumu kırabilir. bir şekilde hayat boyu acı çekebilirim."

    aldatılmak şahsınızla ilgili değildir. karşıdakinin canı istemiştir, vücut onun, ahlak onun, hayat onun, yapmıştır. karşıdakinin üzerinde pek de hakkınızın olmadığının farkına varın. 50 yıllık eşiniz de olsa, çok tutkulu olarak nitelendirdiğiniz ama aslında gayet sıradan bir ilişki içinde de yaşasanız, nikahınıza 2 gün kalsa da (oovvv nikah dedi en değerli şeyimiz) yapar. bu kendisiyle ilgili bir hareket, bir seçim. sizi zerre ilgilendirmez.

    gitmeyi bilmiyorsanız, insanlara sakız gibi yapışıyorsanız, her boku üzerinize alınıyorsanız ("bana he bana. beni aldattı. kimle? o x'le. yaktım sizi" varoşluğu), arabesk yapıdaysanız, üç günlük hayatınızı sizden gitmiş insana paspas edecek kadar önemsizleştirmişseniz, sorun sizde. sıkıntılı insansınız siz.

    yapılacak şey bellidir: "hoşçakal". bu kadar.

    ne olur karşıdakini bu kadar gereksiz önemserseniz? hayat size bunun karşılığını verir. bir darbenizle karşı taraf bitki olur ve 50 yıl ferdi tayfur filmi çekersiniz. zeki olmak tam da bu sonuçları öngörmek, kendine değer vermek, karşıdakini silebilmek, hayatın kıymetini bilmek oluyor. sabaha karşı 4'te milyonlar kazanan iki insanın muhabbetlerine bak. "yaptın mı ühü yaptın mı ühü" öff.
  • tanınan bir kadın olursanız savcı o gün sizi dinler, sivasta malatyada şırnakta 2 çocuklu ayşe ,zeynep,gülsüm iseniz savcı,ilk şikayetinizden 2 yıl sonra sizi vurduktan sonra ,kocanızı dinler..ülkenin adaleti bile kral tv dir.hasılı ahmete de sılaya da..
hesabın var mı? giriş yap