• zarif nükteleri bulunmaktadır pa$anın.. paris büyükelçisi iken imparator iii. napolyon’un yeni yaptırdıgı bir opera binasının açılı$ törenine davet edilmi$.. tören sırasında ahmet vefik pa$a, napolyon’a en yakın locaya kurulmu$, tavır ve davranı$larıyla imparatora hiç
    aldırmayan bir izlenim vermi$.. bu umursamazlıga içerleyen napolyon, ahmet vefik pa$a’ya bir adamını göndererek:
    — git su osmanlı pa$asına sor, kendini hâlâ kanuni devrinde mi sanıyor, demi$..
    ahmet vefik pa$a aynı umursamazlıkla cevap vermi$:
    — imparator hazretlerine hatırlatırım ki osmanlı tahtında kanuni olsaydı, kendileri orada olmaz, yerlerinde ben olurdum.
  • evi tamamıyla türk yapımı möblelerle dolu imiş. zamanında kızı, babası vefik paşa'dan frenk yapımı bir terlik istediğinde ahmet vefik paşa'nın cevabı sert ve net olmuş. 'evimde hep türk malı var, başkası da giremez.'
  • abdühak şinasi hazretlerinin nakilleri burada bitmiyor paşayla alakalı :

    paris sefiri iken de sokaklarda beyaz bir araba ile dolaşmaktadır. 3. napolyon'un da arabası beyaz olduğundan halk paso paşanın arabasının önünde durup onu selamlamaktadır. paşadan arabasını değiştirmesi istenir. bunun üzerine '' istanbul'daki fransız sefirleri saltanat kayığı gibi kayıklarla boğazda turlarken ben burada arabamı değiştirmem, onlar kayıklarını değiştirsinler evvela'' diye şart koşar
  • 19. yüzyılda yaşamış türk devlet adamı. osmanlı devleti'nde tercümanlık, kâtiplik, büyükelçilik görevlerinde; (o dönemin) içişleri, milli eğitim ve adalet bakanlıklarında çalıştı.
    moliere'in oyunlarını türkçeye çevirdi.
    türk tiyatrosunun kurulması ve oluşmasına çok önemli katkı sağlamış, 1800'lü yılların 2. yarısında entellektüel çevreye damgasını vurmuş aydın.

    bursa'daki tiyatro salonu ile ismi yaşatılıyor.
  • paşa ile ilgili bir kıssayı, abdulhak hamit'ten abdülhak şinasi naklediyor: bir gün paşanın misafirleri gelir. o esnada paşanın sancılanıp kerevetin üstüne yattığını ve beni mazur görün dediğini işitirler. misafirler istirahat etmesi için onu yalnız bırakır, evden ayrılırlar. yalnız abdulhak hamit,şüphelenerek anahtar deliğinden odanın içine bakar ki ne görsün: paşa içerde misafirlerini savmış olmaktan memnun, kerevetteki şilte üzerinde neşesinden gülerek ve iki elini havada şaklatarak oynamaktadır.

    müthiş !
  • yine abdülhak şinasi naklediyor :

    robert kolej yapılmadan önce hisardaki arazi kompil ahmet vefik'e ait olduğundan fransızlar gidip ondan arazi satın almak isterler. önce yanaşmaz ama fransa dönüşü çok partiler verip yolsuz kalınca satar biraz araziden. sonra ölünce nereye gömüleceği hususunda abdülhamit'e danışırlar. o da koyar çocuğu: ''hisar'daki kayalar kabristanı'na defnedin ki robert kolej'de çalınan çan sesleri kıyamete kadar kulağında çınlasın dursun.''

    abdülhamit'e bile yakışmadı !
  • 1878 de ruslar yeşilköydeyken istanbul da ayaklanmaya kalkışan 500 600 kadar rum vatandaşın üzerine tek başına bastonu ile saldırıp kalabalığı dağıttığı rivayet edilen sadrazam.
  • milliyetçilik ve türkçülük fikirlerinin büyük savunucuymuş zamanında. en büyük amaçlarından biri halka tiyatroyu sevdirmekmiş. bu nedenle moliere'den bir sürü çeviri yapmış ve bursa'da tiyatro açmıştır.
  • ''kendime deli dedirtinceye kadar neler çektim'' demiş. sırf bu sözünden sempati beslerim tiyatronun paşasına..
  • bir rivayete göre cehaletin bu kadarı ancak tahsille mümkündür diyen adam
hesabın var mı? giriş yap