aynı isimde "aile mahkemesi (tv programı)" başlığı da var
  • adalet sistemimizin yeni mahkeme ce$idi. bo$anmayi zorla$tirmak, bozulan evlilikleri kurtarmak icin devletin caba gostermesi icin kurulmu$tur. evlilik dani$manlari, psikologlar vs. vs.
  • gorev yapacak yargiclarin mutlaka evli ve cocuk sahibi olmalari gereken ihtisas mahkemesi
  • yargiclarin pedagog, psikolog vb. kisilerden yardim aldigi mahkemeler.
  • muhterem sözlükçülerin aile mahkemelerini daha yakından tanıyabilmesi amacıyla, ve bu saygıdeğer mahkemelerde görülen davaların niteliğine ve niceliğine emsal teşkil etmeleri ümidiyle, 1984-1990 yılları arasında valideçeşme, acısu sokak, çinili apt., daire #9'da görev yapan aile mahkemesinin the new yorker'da yayımlanan dava tutanaklarından bir kuple sunmak isterim:

    dava no. 1984017:

    davacı a'nin ilkokuldan sıra arkadaşı ve yakın dostu davalı b, 18 ekim 1985 cumartesi günü sabahtan a'nın evine misafirliğe gelmiş ve o gece a'larda yatıya kalmıştı. saat 21:56 sıralarında, a'nin odasında keyifli bir uyku öncesi sohbeti devam ederken, konu bir şekilde a ve b'nin o gün seyretmiş oldukları "dumbo" isimli çizgi filme geldi.
    a'nın "dumbo ne kadar tatlı bir fildi" şeklindeki yorumuna, b sakin bir ses tonuyla "hayır, dumbo bir fil değildi." şeklinde cevap verdi. bu cevap karşısında şaşkınlığını gizleyemeyen a, bir anda ciddileşti ve daha yüksek bir sesle "saçmalama, dumbo gayet tabii ki de fildi." dedi. b kendi görüşünü tekrarlamakla yetindi, "hayır, değildi"
    dedikten sonra sustu. a, iddia sahibi olarak ispat yükümlülüğünün kendisine düştüğünün bilinciyle, dumbo'nun hortumuna işaret etti ve de dumbo'nun annesinin de bir fil olduğu gerçeğini vurguladı. b, bu delilleri çürütmektense, sadece ilk iddiasını ("dumbo fil değildir.") bir kez daha ileri sürdü, a'yı ikna edebilecek hiçbir ek kanıt sunmadı. bunun üzerine a, salona doğru seslenerek aile mahkemesine başvurdu.

    aile mahkemesinin asil üyelerinden oluşan 2 kişilik kurul ("a'nın annesi" ve "a'nin babası") tarafları dinledikten ve gereğini düşündükten sonra oybirliğiyle kararını açıkladı: "b evimizde misafir olduğuna göre bırak dumbo'nun ne tür bir hayvan olduğunu söylemek istiyorsa söylesin, ne önemi var? haydi güzel güzel oynayın, yaramazlık etmeyin
    daha fazla."

    mahkemenin kararını katiyetle kabul etmeyen a, avaz avaz "dumbo bir fildiiiir, anne yaaaaaaaa, dumbo bir fildir, söylesene b'ye!!?" diye bağırmaya ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. b ise istifini bozmadan olduğu yerde yatmaya, periyodik aralıklarla "hayır, fil değil dumbo" demeye devam etti.

    olası bir fiziksel saldırıyı önlemek için araya giren aile mahkemesi, önce a'yı bir kenara çekerek dumbo'nun gerçekten bir fil olduğunu, fakat b'nin bunu kabul edip etmemesinin mahkemenin gözünde hiçbir önemi olmadığını, a'nin da canını sıkmasına değmeyeceğini söyledi, a'ya arkadaşlarıyla iyi geçinmesini tembih etti, ve kendisini böyle giderse bir daha kimsenin a'ya yatıya gelemeyeceği hususunda uyardı. a'nin bu tembihe kulak asmadığını, yatılı ziyaretlerin iptal edilmesi tehdidiyle de yola gelmediğini ve de b'nin yatağını tekmelemeye başladığını gören mahkeme önceki kararını tadil etti, ve hem davalı hem de davacıya "yeter artık ama, saat 10 oldu, haydi uyuyun artık! aaaaaa, ne bu böyle?" diye çıkıştı.

    karar temyizde onaylandı, a'nın odasına 10 saat karartma cezası getirildi, kahvaltıda televizyon seyretme imtiyazı bir sonraki karara kadar askıya alındı.
  • 09.01.2003 tarihinde kabul edilen ve 18.01.2003 tarihli resmi gazete'de yayımlanan 4787 sayılı aile mahkemelerinin kuruluş, görev ve yargılama usullerine dair kanun'a göre, aile hukukundan doğan dava ve işleri görmek üzere kurulan ihtisas mahkemeleri.
  • insanda aile kurma isteği bırakmayan mahkemelerdir. bugün girdiğim iki duruşmanın birinde 88li bir çocuk ile 91li bir kızın boşanma davası vardı. diğeri zaten karısını 2 günlük evliyken bekaret muayenesine götüren, karısının kendi (kocasının) akrabalarının dışında kimseyle görüşmesine izin vermeyen ve ona tecavüz eden bi adamın aslında ne kadar haklı olduğunu dinlemekle geçti.
    kaç seferdir gidiyorum, hiç normal bi boşanma davasına denk gelmedim. zaten en fazla 5 yıllık evlilikten sonra hoop şiddetli geçimsizlik hoop boşanma davası. öf nası rezalet mevzular anlatılıyor o kadar insanın önünde.. hayatı sorguladım bugün resmen.
  • verilen kararlardaki takdir yetkisinin, kararı veren hakimin cinsiyetine büyük ölçüde bağlı olduğu mahkeme türü.

    bu mahkemeler ile ilgili olarak kişisel bir gözlemim oldu son bir kaç yıldır; genel olarak bir asliye hukuk olsun, bir iş mahkemesi olsun, asliye ticaret olsun; verilen kararlarda ve bu kararlar sırasında kullanılan takdir yetkisinde hakimin cinsiyeti pek önemli bir rol oynamaz. çıkacak olan kararı üç aşağı beş yukarı tahmin edebilirsiniz.

    ancak konu aile mahkemelerine geldiği zaman; büyük çoğunlukla kadınlar mağdur olarak geliyor kürsünün önüne. boşanma davalarında çoğunlukla kusur erkek tarafında oluyor; buna mukabil dayak yiyen, sokağa atılan; beş parasız çocuğu ile ortada kalan genellikle kadın oluyor. işte burada iş çatallaşıyor; bu gibi durumlarda eğer kürsüde bir kadın hakim varsa; mağdur kadınların halini bir erkek hakimden çok daha iyi anlıyor ve gerek nafaka miktarı olsun, gerek velayet olsun, gerek uzaklaştırma vb. olsun takdir yetkisinin kadından yana bol bol kullanıldığına tanık oluyorsunuz. tam tersi eğer kürsüde bir erkek hakim var ise bu sefer çıkan kararlar erkek yanlısı demiyorum ama kadına bu kadar yakın ve sıcak bakmayan, daha hissiz kararlar oluyor. en azından kürsüdeki hakim erkek ise o mahkemede kadının, bir kadın hakim kadar kollanmayacağını biliyor insan. uygulamada böyle adı konulmamış bir işbirliğine çok rahat tanık olabilir bütün uygulayıcılar. hani iş kanunu kural olarak işçi lehine yorumlanır ya; bir kadının hakimlik yaptığı bir mahkemede de erkeğin haklı çıkması çok zor; bunu böylece bilin.

    bu durumdan şikayetçi miyim peki? tabi ki hayır; bana kalsa tüm aile mahkemesi hakimlerini kadın yaparım. çünkü asıl aile mahkemelerinde görülüyor toplumda kadının ne kadar ezildiği; ikinci sınıf muamelesi yaşadığı. bir erkek ne kadar empati kurmaya çalışırsa çalışsın, hiçbir zaman bir kadının yaşadıklarını tam olarak anlayamayacaktır; bu yüzden takdir yetkisini isabetli olarak kullanması çok zordur. o yüzden kadının türk toplumundaki konumu erkek ile eşit seviyeye gelene kadar (aynı olmasa bile yaklaşana kadar) böylesine adı konulmamış bir pozitif ayrımcılığa tabi tutulması bence de doğrudur.
  • bir cosby klasiği.

    teo'nun sınavda kopya çektiği ortaya çıkar, vanessa jüri olur, anne yargıç, baba da savcı. savcı jüriyi dondurma vaadi ile kandırır. sanık isyan eder. hakim jüriyi ciddiyete davet eder. fazlasıyla sevimli bi rezalet çıkar. aslında çok izlenesi bişi değil, fazla teatral, yapmacık, abartılı, fazla idealize edilmiş bir manzara ama en azında masum, zira popüler kültür dominasyonunun ve majör dejenerasyonun öncesine denk geliyor.

    "majör" diyerek değil, dejenere olarak dejenere olunduğunu da arada hatırlatmak isterim.
  • son duyumlara göre yargıdaki tüm yetkilerin devredileceği yer. ersin özbükey öyle demiş valla.

    http://www.zaytung.com/haberdetay.asp?newsid=6810
  • rtl'in bi dönem aile sorunlarını masaya yatırdığı aile mahkemesi programı vardı. tv stüdyosunda mahkeme salonunun birebir aynısı dekorlarla, yargıçlarla bildiğin mahkeme tadı yakalanıyor, bolca gözyaşıyla ve kamera zoom'larıyla reality show esansı da boca ediliyordu.

    az önce stv versiyonunu izlerken aynı formatı göreceğim sandım. meğersem discovery'deki cinayet canlandırmaları baz alınmış. uygulanışıysa nefis olmuş. burda bildiğin oyunculuk var, duyguyu verme var. hatta o kadar şiddetli veriyor ki bazen kadrajdan çıkıyor.

    hem böylesi daha iyi. memleket olarak kadrajı taşıralı çok oldu zaten. tv'lerimiz azıcık bizi yansıtsın, bizi bize izletsin. dürüstlüğümüzü kutsayalım. ne de olsa halk bunu istiyor.
hesabın var mı? giriş yap