• hassiktir, gülmekten yazamadım!

    tanım: boş küme.
  • eskiden tüm memurlar rüşvet alırken şuan tüm rüşvetler merkezde toplandığı için "mış gibi" olan durum.

    mesela imamlar ölmüşünüzün selasını daha uzun ve güzel okumak için kaç para verdiğinize bakar. (bkz: zengin selası vs fakir selası)
    devlet maske ihracatını yasaklayıp, devlete 1 maske verdiğinizde 2 maske ihraç etmenize izin verir.
    özel plaka istediğinizde rüşveti makbuz karşılığı verirsiniz.

    gibi gibi...
  • 28 şubat dönemi iktidarda refah-yol hükümeti var. yani akp'nin kemik kadrosunu oluşturan ekip bu arkadaşın iddia ettiği rüşvet-yolsuzluk skandallarının yaşandığı dönemde iktidar. birbirlerinin pisliklerini örtmek ve bosna yardım paralarını hiç etmek ile meşgul oldukları dönemden bahsediyor. dikkat edin o "bıçağı" bile cebe indirmiş olabilirler.

    tanım: rüşvetin adının selam ve dua ile olması sebebiyledir.
  • rüşveti haber yapacak gazeteci, rusvetciyi mahkemeye çıkaracak savcı olmadığı icindir.

    selam ve dua ile.
  • rüşveti küçük memurlar yiyordu. ( hala yiyorlar da neyse ). şimdi büyük başlar takılıyor. nasıl bir troll başlık bu.
  • (bkz: rüşvet) arapça bir sözdür. tabii ki bu durumda rüşvet kavramı islam değil, budizm yoluyla gelmiş olsa gerektir. hani meşhur

    selam verdim, rüşvet değildir diye almadılar

    sözü de moyunçur kağan döneminden uygur budist şairi cetado'ya aittir zaten.

    bunları doksanlardan beri söyledik, "siyasi islamcı kesimde ahlak olmaz! onlar doların yeşiline takıktır, paradır ilahları! para için her satışı yaparlar, hatalarını da kabul etmez, başkalarına yıkarlar" dedik, dinletemedik. şimdi de furkan'ın biri gelmiş "ık pırti diniminde rişvitin bıçık gibi kisilmisi" diye başlık pırtlatmış.

    t: yüzsüzlükte tavan yapan söylem.
  • kafası yeni geldi heralde?
  • birinci dünya savaşının başlangıcında ülkeler bir süre daha eski tip kıyafet ve ekipmanları kullanmayı denemiştir, napolyon döneminden aşina olduğumuz renkli kıyafetler ve kumaş şapkalar gibi. tabi savaşın siper savaşına dönmesiyle ve el bombalarının, dolayısıyla şarapnel sebepli ölümlerin yaygınlaşmasıyla kıyafetler rengini kaybetmiş ve şapkalar yerine de koruyucu kasklara geçilmiştir.
    ama beklenmeyen şekilde, özellikle asker yaralanmalarının ayrıntılı kayıtlarını tutan ingiltere ve fransada bu değişimden sonra hastaneye getirilen askerlerde kafa yaralanmalarında çok hızlı bir artışa rastlanmış. bunun üzerine bazı generaller "kaskları askerlerin hayatını kurtarsın diye ürettik ama daha kötü yaptı" diye düşünerek yasaklamaya çalışsa da aklı başında birkaç insan bunu engelleyecek mantıklı açıklamayı yapmıştır:
    kasklardan önce kafasına şarapnel isabet eden askerler oracıkta ölüyorken kask sayesinde yaşayarak yaralı halde hastaneye gidebilir hale gelmişlerdi.

    bu anekdotun başlıkla alakasını siz bulun, bulamasanız da böyle bir başlıkta en azından ilginç bir şey bulunmuş olur.
hesabın var mı? giriş yap