• cumhuriyet tarihinin gelmiş geçmiş en ağır zamlarını güncelleme diye vatandaşa yutturmaya çalışan; zeka pıtırcığı mehmet şimşek'i,

    bir gecede yaklaşık 15-20 ülkeyi -emperyalizmden gelen direktifler sonucu- satma kapasitesine sahip; strateji dehası ahmet davutoğlu'nu,

    gözleri görmeyen vatandaşı küçümseyen, aşağılayan; recep akdağ'ı,

    imamlarla birlikte yaptığı turlarda vanlıları bir daha deprem olmayacağına ikna ederek evlerine sokma başarısı gösteren ve kısa bir süre sonraki depremde hayatını kaybeden onlarca vatandaşın sorumluluğunu kendisine yüklemeye çalışan ergenekonculara karşı şanlı bir mücadele daha vererek mareşal ünvanını hak eden; erdoğan bayraktar'ı,

    normal tren raylarına koyup hareket ettirmeye çalıştığı hızlandırılmış tren seferinde 40 küsür vatandaşın ölümüyle ilgisi olduğu yine ergenekoncular tarafından iddia edilmesine rağmen kimseyi iplemeyen ve hala görevinin başında olan şanı büyük binali yıldırım'ı,

    atanamayan öğretmenlerin kendilerine başka bir iş bulmalarını kibarca rica eden; yürüyen zeka, akademik aşırmacı ömer dinçer'i,

    saray gibi deprem çadırlarına layık idris nahim şahin'i,

    madencilerimizin ne kadar güzel öldüklerini bizlere sanatsal bir dille anlatan ömer dinçer'i,

    kurmaylarıyla birlikte şekillendirdiği yeni hsyk sayesinde başta zaid akman olmak üzere tüm deniz feneri sanıkları ve hizbullahçıların kendisiyle gurur duyduğu, gerçek hukuk adamı sadullah ergin'i,

    ağlak edebiyatıyla meşhur ağlamadan sorumlu devlet bakanı aşırı derecede sevimli birşey bülent arınç'ı,

    avrupalı devletlerden avrupa halkının refah seviyesini düşürmelerini rica eden; serbest piyasa kapitalizminin yılmaz neferi ve aynı zamanda halkçı ali babacan'ı,

    bakanlığının yanı sıra yaptığı enfes esprilerle türk mizah tarihinede adını altın harflerle yazdıran egemen bağış'ı,

    avrupanın ekonomi devi olmamıza rağmen van'a 40 bin tane kıçı kırık çadırı neden gönderemediğimizi ve neden dünyadan çadır dilenmek zorunda kaldığımızı canlı yayında ıkınarak açıklama başarısını gösteren beşir atalay'ı,

    tek bir çatı altında toplamayı başarmış mucizevi hökümettir.

    dikkat edersen bunların başı olan rte'ye hiç girmedim. zira o neredeyse hergün kendini daha yakından bizlere tanıtıyor.
  • kendileri hükümete gelmeden önce apo yakalanmış, pkk ile bağlantısı kesilmiş, pkk eylemleri neredeyse sıfırlanmıştı. gerçekten hortladılar.
  • her akşam evinizde eşinizle deli gibi kavga eden birisi olduğunuzu düşünün. sürekli bağırışlar çağırışlar yükseliyor evinizden. derken bir gün komşunuzdan da aynı şekilde bağırmaların geldiğini duyuyorsunuz. tam eşinizin gözünü oymak üzereyken eşinizi bırakıp komşunun kapısına dayanıyorsunuz. "kardeşim yapmasana, bu ne gürültü, efendi gibi otursanıza evinizde. bak bütün komşular rahatsız oluyor" diyorsunuz. adam da doğal olarak size "sanane lan. sen git önce kendi eşinle sorunlarını çöz. seni ne ilgilendirir benim evim" demez mi? der!

    işte bu hükümet bunun farkında değil. gerçekten ne yaptığının farkında olmayan, aklınca arap dünyasının lideri olmaya çalışan bir hükümet. daha önce bin kez gge sebebiyle silinen entrysi bir insan olarak bu entry'i ne kadar yumuşattığımı tahmin edemezsiniz.
  • yo, yo, kesinlikle sorumluluğu olmayan hükümet. sadece ordu suçlu, kürtler suçlu. sonuçta bu olay siyasi değil, askeri, tabi hı hı.

    1998 yılında abdullah öcalan imralı hapis cezası başladı.
    1999 yılında pkk kendini fesh etme kararı aldı.
    2000 yılında 0 sehit
    2001 yılında 0 şehit
    2002 yılında 13 şehit (akp çıraklık dönemi)
    2003 yılında 21 şehit
    2004 yılında 73 şehit
    2005 yılında 92 şehit
    2006 yılında 121 şehit
    2007 yılında 118 şehit (akp kalfalık dönemi)
    2008 yılında 150 şehit
    2009 yılında 135 şehit
    2010 yılında 141 şehit
    2011 yılında şimdilik 150+ şehit (akp ustalık dönemi)

    not: ardilla'dan alıntıdır.
  • başbakanıyla, bakanıyla, milletvekiliyle, valisiyle, polisiyle insanları çıldırtmaya ant içmiş gibi görünen hüküm-et. el birliğiyle "bir millet nasıl çıldırdı"nın kitabını yazıyorlar. sabır taşı olsa çatlatırlar. o derece.
  • uyguladıkları tasarruf planı çerçevesinde, sağlık hizmetlerinden de hatrı sayılır bir ölçüde tasarruf etmeyi amaçlayan; zannımca, kişi başına düşen gelir miktarını, toplam geliri arttırarak değil de, kişi sayısını azaltarak arttırmayı hedefleyen hükümet.
  • normal insan evlatlarının yaşadığı bir ülkede hükûmet olsalardı, halk tarafından önümüzdeki ilk seçimde koltuklarından alınırlardı.

    fakat ne yazık ki normal insan evlatlarının yaşadığı bir toplumda hükûmet etmiyorlar ve doğal olarak da halk tarafından önümüzdeki ilk seçimde yine, yeniden en az %40 oyla iktidara getirileceklerdir.

    zira en önemli kozu, sürekli olarak her türlü ortamda dillendirmekten çekinmedikleri "ekonomik büyüme" olan bir hükûmet, yönettiği toplumun insanlarına kendi bahsettiği ekonomik büyümenin yanına bile yaklaşamayacak derecede bir ücret artışı (zam) öneriyorsa ve "aga benim son teklifim budur. ister kabul et, ister kabul etme. çünkü bundan fazlasını verirsem yunanistan gibi olurum mazallah!" diyorsa, işin içinde bir sıkıntı var demektir. çünkü bu durumda ya bahsedilen ekonomik büyüme yalandır ve yapılan zam teklifi gerçekleri yansıtıyordur; ama bunu bizim milletimiz yine de anlamayacaktır ve "çok süper ekonomimiz var yahu" diye kendini kandırmaya devam edecektir, ya da ekonomik büyüme yalan değildir, bir gerçekliktir ve hükûmet, yaptığı zam teklifiyle "çok da umurumda sanki sizin maaşınız, geçim derdiniz, ne yaptığınız ettiğiniz. ben vergimi alırım, çaya suya zammımı yaparım, size de aha şu kadar zam veririm" diye insanıyla affedersiniz taşak geçer ve yine bu, bizim milletimiz tarafından anlaşılmaz, "demek ki zam yaparlarsa yunanistan oluruz yahu. hükûmet haklı" diye yorumlanır.

    yani her durumda akp hükûmeti haklıdır arkadaşım. akp aynı gün içinde "fakirim, fakirsin, fakir" diyorsa "fakirdir, fakirsinizdir, fakirizdir" ve yine akp "zenginim, zenginsin, zengin" diyorsa "zengindir, zenginsinizdir, zenginizdir."

    %40 cepte. ne diye sana tek dönem için %5+ zam yapsın ki? zoru ne hükûmetin? yapsa da alacak o oyu, yapmasa da...

    işte böyle bir hükûmettir akp hükûmeti reis.

    ayrıca lütfen (bkz: ekonomimiz çok müthiş deyip memura %3 zam önermek)
  • akp hükümeti :

    dolandırıcı telefon operatörlerinin, açgözlü bankaların ve dev sermayeli gözü dönmüş şirketlerin halkı düdüm düdüm düdüklemesine göz yuman ve hatta çıkardığı kanun ve yaptığı düzenlemelerle bu şirketlerin ekmeğine yağ süren oluşumdur, nokta.
  • deney yapıyor amk. valla deney yapıyor. acaba sunu da söylesek oyumuz yine mı düşmeyecek diye deney yapıyor.
  • o kadar isterdim ki “adamları sevmiyoruz ama hakikaten iyi iş beceriyorlar” demeyi…

    keşke övebilsek bunları, keşke takdir edebilsek, keşke adam gibi bir iş yapsalar da, ülke insanına kömür ve beyaz eşya dağıtmaktan daha başka faydalar sağlasalar.

    ecevit hükümeti ve kemal derviş’in almış olduğu ekonomik önlemleri aynen devam ettirmeleri nazarımda tek artılarıdır. haa arada çıkıp bu bizim başarımız, enkaz devraldık ama ülkede büyük atılımlar yaptık, ülkeyi şaha kaldırdık falan dediler ama canları sağ olsun, o kadarcık da olur.

    ama sonra ne oldu? alınan ekonomik önlemlerin süresi doldu, ekonomi çıkmaza girdi. bu defa da ülkenin bütün kar sağlayan lokomotiflerini satmaya başladılar. bunu da öyle utanarak, sıkılarak, saklayarak yapmadılar. alenen, herkese duyurarak gerçekleşti bu satış ve hatta bundan övünerek bahsettiler. öyle ki ben ülkemi adeta pazarlamakla mükellefim arsızlığı hala kulaklarımda.

    devlet idarecisinden çok, evin uyuşturucu müptelası çocuğu gibi davrandılar. annenin bilezikleri gitti, televizyon gitti, buzdolabı gitti, çamaşır makinesi gitti. sonra ne oldu? çocuk ortalık yerde beş parasız kala kaldı. şimdi satacak bir şey de kalmadı, yani anlayacağınız sivilceli gencimiz ortaya sıçtı şimdi de bokuyla oynuyor.

    hayır, buna rağmen senin elinde ülkeyi tam anlamı ile kurtarmasa da ölümü geciktirecek bazı sektörler var. nedir bunlardan bir tanesi? inşaat sektörü. sana bağlı başbakanlık toplu konut idaresi binlerce taşeron firmaya iş yaptırıyor. ama ne hikmetse iş yapan firmaların hiç biri parasını zamanında ve tam olarak alamıyor. peki kime yansıyor bu sorun?

    o taşeron firması yüz binlere işçiye ekmek yediriyor. demir fabrikaları, çimento fabrikaları ve hatta ticaretin vazgeçilmezi olan nakliye işini yapan kamyon şoförleri. akp hükümeti’nin birazcık kafası çalışsa ekmek yiyen sayısı neredeyse milyonu bulacak bir sektörü bu şekilde baltalamaz.

    şuan toplu konut idaresinin kapısı ana baba günü, yıllarını bu işe vermiş inşaat şirketlerinin patronları her gün kapıdan geri çevriliyorlar. çekler karşılıksız çıkıyor, senetler karşılıksız çıkıyor, banka kredileri ödenemiyor, vergiler ödenemiyor, çarklar artık dönmüyor, daha fenası kimsenin bu işi düzeltecek bir çözümü de yok. herkes bekliyor ama kimse neyi beklediğini bilmiyor.

    çarklar dönmüyor derken bütün çarklar da durmuş değil, oğulların, kuzenlerin, dayıların, kardeşlerin çarklarına çomak sokan yok, onların değirmenlerine su akmaya devam ediyor, onlar inatla korunup kollanıyor. eee inşaat sektörü, ülkenin can damarlarından biri, sen parayı bu sektöre yatırmazsan başka nereye yatıracaksın değilmi ama.
hesabın var mı? giriş yap