• bu aletin aktarma algoritmasında bir sıkıntı var. illegal kullanımı önlemek amacıyla masum vatandaş mağdur oluyor. bir örnekle açıklamaya çalışalım;

    olmaz ya!, ben evliyim diyelim. eşim, allah bağışlasın 7 ve 9 yaşlarında iki çocuğum var. bütün hafta içi pazar gelsin de çekeyim pijamaları, açayım televizyonu premier league, la liga, bundesliga maçlarını izliyeyim, bir yandan hanımın yaptığı ıspanaklı kol böreğini lüptetirken diğer yandan çocuklarla güreşmeyi hayal ederken. küçük olan eşşek sıpası "baba, baba, baba matematikten 5 aldım bizi gezmeye götür" dediği an bu hayallerin yerini bütün hafta boğuştuğum istanbul trafiğinin kederlerine bırakır. 5 almışmış 1 den 10 a kadar sayabilen her ilkokul öğrencisi 5 alıyor lan! (doğmamış çocuğa fırça atan baba)

    sözkonusu çocuklar olunca gerisi tefarruattır diyerek haftasonu yola çıkalım. şöyle bir eski istanbul' u görüp boğaz havası alabilmek için eminönü-karaköy istikametine gitmeye karar verelim. çocuklar küçük olduğundan metrobüs' e kadar yürümeden minibüs ile metrobüs durağına gidelim. dürüst bir vatandaş olduğumdan ve günlük hayatında sadece ben ulaşım aracı kullandığımdan yalnızca bende olan akbili 4 kere üst üste basarak ücreti ödeyelim.

    metrobüs henüz, eminönü, karaköy, taksim, sultanahmet, beyazıt veya sirkeciye gitmediği için uygun bir yerde inip aktarma yapalım. bir daha 4 kere basalım, 1. basım <aktarma>, güzel. 2,3,4. basım <tam bilet> ama neden? belli ki aynı akbili 1 den fazla kişi kullanıyor ve aktarma yapabilmesi için gerekli olan ilk binişte tam bilet ücretini ödemesine rağmen diğer seferlerde de tam bilet ücreti ödemek zorunda kalıyor.

    ondan sonra bizim eşşek sıpası "baba döner, döner yicem, babaaaa" diye elalelim içinde sesini yükseltince, çocuğa simit alıp "gel, bak martılara simit atıcaz, martılar döner yerse hasta olur, ölür" yalanını atmak zorunda bırakmayın lan adamı. sizin yüzünüzden evlenemedik.*
  • istanbul'da ilk başlatıldığında pek yaygın olmayan bir uygulamaydı. metro istasyonlarında bir ya da iki tane turnikesi vardı. geri kalanı hep manyetik bilet.

    ben teknoloji insanı olarak akbil aldım. akbil turnikesinden geçiyorum. işe giderken de ucuza geliyor ya. bir yandan da dallas semiconductor'dan aletin * nasıl okunduğunu, şifreleme sistemini araştırıyorum. belediye akbil gişesinin yanına serbest piyasadan faydalanıp rakip gişe açarım filan diye dalga geçiyorum. ama hep tek tük gişe var ya, kırmaya çözmeye o yüzden fazla eğilmedim. yoksa çok güzel reverse teknikleri bulmuştuk.

    dedim ya, ilk başlarda tek tüktü bunun turnikeleri. bir gün avdan geliyorum şehirlerarası otobüsle. otogar'da indim. sırtımda tüfek, belimde bıçak. koçero gibi fişek doluyum. güvenlik elemanları da metroya binenleri arıyor. manyetik biletle geçenler var hep. kimsede akbil yok ya. oraya güvenlikçi koymamışlar. adamlar ellerinde dedektörle teyzelerin çantasına bakarken ben sırtımda tüfekle geçtim akbil gişesinden. *
  • zamanında bir mekanda karşılaştığım insanın hakkında teknik açıdan bir takım yalan yanlış iddialarda bulunduğu nesne.
    efenim akbil dediğimiz nane, her basışta merkeze gidip database'deki hesabımızdan ücret düşmez. yok böyle bişi..
    nasıl da iddia ediyorlar bunu anlamış değilim..
    yok her basışta merkezdeki bilgisayara wireless ulaşıyormuş da, yok database access, yok bok püsür.
    adam anlattı, budur budur diye, yapıştıramadım lafı...
    ah ulan, 1 yıl geçti hala sinirliyim, akbil diyince delleniyorum..

    edit: yav 4 yıl geçti sinirim geçmedi...

    edit: 6 yıl oldu... lan bulucam seni çocuk.

    edit: 13 yil oldu.. unutmadim oglum seni!
  • bunun otobüs durağına yanaşıp da deliler gibi korna çalan minibüsçünün göreceği şekilde elde tutulanı, o minibüsçüye çekilebilecek en kral nahtır.
  • toplasak bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda istanbul'a gitmiş birisi olarak beni bile etkisi altına almış olan akıllı bilet.

    efendim bir eskişehir'li olarak ofisten eve dönüyordum. otobüse bindiğimde akbil'in eskişehir versiyonu olan eskart'ı basmam gerekli. lakin bastığımda hepimizin aşina olduğu '' zaaaaaaaaarrrrrrt '' sesi var ya işte onu duydum. bakma hepimizin aşina olduğu dediğime. o an fark ettim ki ben daha önce hiç boş eskart'la binmemişim toplu taşıma araçlarına. işte o an kafamdan kaynar sular döküldü resmen. ulan utanılacak falan bi durum değil de ilk defa başıma geliyo bi panik oldum. otobüsün içinde '' fazla akbil'i olan varmııııuuuu '' diye bağırmışım ... hayır bağırdım o kadar bir insan evladı da çıkıp al kardeşim bende var fazla bas demedi diye bi de sinirleniyorum . ulan eskişehir'de toplu taşımada akbil istersen kimse uzatmaz dimi ? uzatamaz yani ? öyle mi düşünüyosun ? düşünme ... çünkü kızın birisi suratında pis bi gülümsemeyle yanıma gelip '' buyrun bende fazla akbil var ama eskişehir'de işinize yarar mı bilmem ihihi '' dedi ve akbil'ini uzattı. işte o an bi feedback'le yaptığım salaklığı anladım ve sesim içime kaçmış bi halde '' pardon ya eskart dicektim nerden çıkyısa akbil ihihi ^^ '' dedim ve kız hemen eskart da uzattı o da var fazla buyrun diye. kız da arkadaş toplu taşıma uzmanı mıdır nedir? kent kart varmı desem onu da çıkartcak heralde. velhasıl kız durduk yere göt etti ve 3 durak sonra indi otobüsten de rahatladım ...

    akbil demeyeydim iyiydi ...
  • ne kadar pratik, alışkanlık yapan bir şey olduğunu evin kapısını açmak için anahtar deliğine basmaya çalıştığım zaman anladığım nesne.
  • indirimli olanları dü lü lüü die ses cıkarıken tam akbiller düü lüüü die ses cıkarırlar. bir de bunların bitenlerinden çıkan ses vardır sabah sabah otobüste hiç çekilmez.
  • ist. büyükşehir belediyesinin ilk kullanıcılarına attığı sıkı bir kazıktır efendim. ilk çıktığında -sene 95 filandı galiba- öyle zart diye alınamayan bi aletti bu. bi kere kaporası vardı. o da yalan olmasın ama galiba 2.5 milyondu ki bu anormal bi paraydı. benim maaşım 20 milyondu. yani 2.5 vermek yürek istiyodu. ama akbili olmak öyle havalı bişiydi ki, deniz otobüsünde herkes elinde sallardı. "bak ben bunla geçiyom, teknolocik bir kişiliğim" hesabı. hoş o zamanlar tempra sahibi olmak da havalıydı. geçmiş gün, birden gözümde canlanıverdi işte.
  • -abi bu akbil var ya simdi...
    -eee?
    -iste o akıllı bilet kelimelerinin bastaki harflerinden turetilmis.
    -eee?
    -sondaki harflerinde turetilseydi kıllı et gibi bir adi da olabilirmis bu aletin...
    -honk!!!
  • 1 eylül 2011'den itibaren akbil tomlu mavi kartlara yükleme yapılmayacağı açıklandı. bugün aylık akbil yüklediğimde aldığım fişin üstünde kocaman kocaman yazılmıştı. öğrenci, öğretmen, 60 yaş indirimli vb. derken mavi kart'ta da akbil dönemi geride kalıyor. yeni mavikart için başvuru noktalarından şahsen ya da iett.gov.tr'den online başvuru yapılarak 1 eylül gelmeden hazırlanmakta fayda var. depozitosu 6 tl olan normal parmak akbiller ise 2 temmuz'dan itibaren 10 tl'lik istanbul kart ile fark ücreti talep edilmeden değiştiriliyor, akbildeki kontör de karta aktarılıyor. bugün normal parmak akbilimizi istanbul kart'a çevirdik, yarın da vakıfbank'a kardeşim ve benim için 10'ar tl yatırarak akşam da iett.gov.tr'den online başvuru yaparak hafta sonuna kadar yeni mavi kart'larımızı almayı planlıyoruz.

    yeni mavi kartlar kaybolduğunda ya da otobüste orta kapıdan öne gidip geri gelmediğinde iett müşteri hizmetlerine açılacak bir telefonla merkezden iptal edilerek kullanmaya çalışan kişi enselenebilecek, içindeki kontörler asıl sahibine verilecek yeni karta aktarılabilecek diyorlar...
hesabın var mı? giriş yap