• türkiye'de belli bir eğitim düzeyinin altındaki insanlar şu 3 şeyi hep yapar;

    1.) avusturya ile avustralya 'yı birbirlerine karıştırırlar.
    2.) isveç ile isviçre'yi birbirlerine karıştırırlar.
    3.) akhisar' ı, aksaray ya da akşehir gibi orta anadolu'da sanırlar veya hatta aksaray ve akşehir ile karıştırırlar.
    akhisar, izmir'e 1 saat mesafede manisa'nın ilçesidir. çok yakın geçmişe kadar ülkenin en büyük dört ilçesinden biriydi, tarıma daylı ekonomisi olduğu için ve endüstrileşemediği için hemen hemen hiç göç almaz, nüfus artış oranı hollanda ile aynidir. şimdi de yine ülkenin büyüklük açısından ilk 10 ilçesi içindedir. bu arada şunu hemen belirtmeliyim ki akhisar ilçe olmasına rağmen 81 ilin en az 50 tanesinden daha büyük bir kenttir. bağlı köy sayısı bakımından balıkesir il merkezinden sonra en fazla köye sahip kenttir, 138 köy... köyleriyle beraber nüfus hesabı yapıldığındaysa diğer kentlerin yanında dev gibi bir kenttir. düne kadar akhisar ve tütün özdeşleşmiş iki kelimeydi... ülkenin ihraç edilebilen tütünlerinin dörtte üçünü akhisar üretirdi. marlboro'nun sigara olabilmesi için virginia tipi tütünün akhisar tütünüyle karışması gerekirdi. ancak devletin tütün politikaları sonucu akhisarda tütünün yerini şimdi zeytin almıştır. zeytine gelince size 2004 devlet istatistik enstitüsü rakamını vereyim(dileyenler araştırsın) sofralık zeytinin yüzde 55'i akhisarda üretilir. yani tüm ülkenin zeytininin yarısından fazlasını akhisar yetiştirir. ancak malesef yıllarca ve yıllarca gemlik, ayvalık, edremit zeytin kenti diye bilinir, kimsenin akhisar'dan haberi yoktur. zeytinin hasat sezonunda akhisarda ortalık gemlikli ayvalıklı zeytin tüccarlarından geçilmez. yurdum insanı malesef akhisarın zeytinini gemlik zeytini, ayvalık zeytini diye yer. zaten de her daim öyle değil midir? kıyı ege, iç egeyi her daim sömürür. ayvalık, edremit, kuşadası, bodrum, çeşme, alaçatı, foça, dikili, izmir çok iyi bilinir de iş iç egeye gelince kimse bilmez. zavallı iç ege akhisarıyla aydın'ıyla zeytini, alaşehir ve salihli ile üzümü, ödemiş ile tire ile binlerce çeşit otu üretir ana kıyı ege vitrin olup caka satar. bazı zavallı istanbulluların bodrumdan aldıkları ağıza sokulmaz 2 asitten fazla zeytinyağlarını görürüm de içim parçalanır. çünkü malesef iç egeden bi haber, ege bölgesini kıyılardan ibaret sanırlar.
  • büyük gibi ama değil
    küçük gibi küçük de değil
    izmir gibi rahat değil, ama tutucu da değil
    oturup birşeyler içebileceğin yerler var gibi ama yok gibi de (merkezden uzakta)
    sosyallik var gibi yok gibi öyle değişik bir şehir .

    ama şu bir gerçek güzel bir şehir, akhisar bence rüzgarlar şehri, yaz kış bitmeyen bir rüzgarı var.

    bu şehrin en sevdiğim özelliği ise bisiklet
    çok kullanılıyor memuru, esnafı, büyüğü, küçüğü, bayanı, erkeği herkes bisiklet kullanıyor, üstelik karısını çocuğunu da arka çamurluğa atıp toplu taşıma olarak kullanılıyor, gitme fırsatınız olursa dikkat edin her dükkanın apartmanın önünde park edilmiş bir bisiklet mutlaka görürsünüz.

    en sevmediğim tarafı ise özellikle yaz aylarında akhisardan manisaya kadar uzanan keskinoğlu tavuk çiftliğinden gelen, tavuk kokusu kapı pencere açtırmıyor bu koku, öyle iğrenç ki yanık tavuk leşi kokusu, sanırım keskinoğlunun hastalıklı tavukları, işe yaramayan sakatatları, tavuk tüylerini yaktıkları için bu koku geliyormuş. maalesef yıllardır bu kokuya çözüm bulunamadı.
  • kişi başına üç trafik lambası düşen güzide ilçemiz. izmir'den memleketime yaptığım ve 2,5 saat süren yolculukların yarım saatini kırmızıda bekleyerek geçirdiğim sirin ilçe. adettenmiş, burada yeni doğan her bebek için bir trafik lambası dikilirmiş ve bu lambaların da her daim kırmızı yananı makbulmuş, e yeşil yananı her yerde var. burdan çıkarken pek gidesi gelmiyor zaten insanın, e o kadar beklemişsin, yeşil yanana kadar yol kenarındaki kahvelerde çay içmişsin, lokantalarda yemek yemişsin falan, bi sıcaklık, bi dostluk ortamı, bir akhisarlı hissetme durumu oluyor haliyle, arada bir yaşanmışlık var. şu ekşi sözlük ormanı muhabbeti bitsin, akhisar'a bin lamba da bizden kampanyası başlatacağım sözlükte hayırlısıyla.
  • buradan yaşayanlarına seslenmek istiyorum;

    sevgili akhisarlılar. dostlarım,

    artık sizce de bir çevre yolu yapmanın zamanı gelmedi mi? hı?..
  • artık siz de izmir-akhisar arasını 45-50 dakikada gelip,akhisar merkezden 1 saatte çıkmaktan sıkılmadınız mı ?
    sevgili romalılar,galiçyalılar eğer bu çileye bir son vermek istiyorsanız şimdi beni dinleyin;
    izmir yönünden gelip istanbul,bursa ve balıkesir istikametine gidecek arkadaşlar için konuşuyorum,akhisar'a varmadan sol tarafta bulunan hünkar köftenin yanında ki kavşaktan içeri sapıyorsunuz,ardından köprüyü geçip yolu takip ediyorsunuz.
    önce doğuca köyü ardından bekirler köyünü geçip akhisar-zeytinliova yoluna çıkıyor
    akhisar merkeze doğru devam ediyorsunuz efendim.
    sonrasında şehrin görece çok daha az trafiği olan rumeli caddesinden novada avmye doğru ilerlediğiniz de yol sizi direkt olarak istanbul yolu kavşağına çıkaracak.
    bu kadar uzun anlattım fakat hepi topu 10-15 dakikalık süreç bunların hepsi,üzerine 10 ışık ve dur-kalk durumundan kurtulmakta cabası.
    not: hünkar köftenin oradan kavşaktan dönünce yolu karıştırmamak için navigasyona ova kasabı yazabilirsiniz,
    kasabı bulduktan sonra işimiz çok kolay ,fakat yine de ilk kez bu hattı kullanan arkadaşlar novada avm yazabilirler navigasyonlarına.
  • annemin doğduğu ve 9 yaşına kadar yaşadığı manisa' nın ilçesi. memleket de diyebiliriz yani.

    2004 senesinde arabamızla küçük bir ege turu yapmıştık annemle. 40 sene sonra doğduğu evi görmek hoş olduğu kadar, kaybedilenleri ve yaşanmışlıkları ile buruk bir hal de alabiliyor. annem için öyle oldu en azından. doğduğu evde oturanlara "ağacıma iyi bakın" diyerek uzaklaşmıştık.. şimdi belki kesmişlerdir o ağacı, bilemedim.. çocukluğumuzdaki hangi güzel şey aynı kalıyor ki..?

    ama ilkokulu aynıydı mesela. gözleri gene yaşlandı annemin. aynı sıralarda oturduğu arkadaşları ne yapıyorlardır şimdi acaba?

    kuzeninin okuldan kaçıp kaçıp gittiği otogardaki ramiz köftecisi de aynen duruyordu. okuldan neden kaçtığını daha iyi anladım tabii, o ne lezzet!
  • yıllarca manisa'nın baskısı nedeniyle gelişimini tamamlayamamış, aynı nedenle 1970'lerde izmir yönünden girişinde solda inşa edilmiş dev sigara fabrikası 30 yıldır depo olmaktan öteye gidememiş kaza, 80 öncesinde küçük moskova olarak adlandırılan, manisa tarafından nefret edilmesi için daha iyi bir neden aramaya gerek olmayan türkiye'nin en büyük köyü; düğüncü mağaza işletenler dışındaki yerli halkı genellikle tütüncülükle, zeytincilikle, üzümcülükle geçinen, dokuz eylül üniversitesine bağlı tütün eksperliği yüksek okulunu barındıran, yeşil ve de temiz ilçe, halkı "bi kere manisa daha zavallı ve köhne" diye düşünen şehir. (yolunuz düşerse çarşıda, iş bankasının karşısında ramiz'in köftesini yeyin, istanbul yolu üzerinde de keşkekçi var.)
    (edit: tribal enfexion'a teşekkürlerimle tütün eksperliği yüksek okulu hakkındaki bilgiyi düzeltirim ki "celal bayar olmuş oralar kompile" *)
  • akhisarin psikopati meshur derler.her sokagin nev-i sahsina munhasir bir delisi ve onlarin insani dumura ve gulme krizine sevkeden maceralari vardir
  • otobüsün hep tütün otelin önünde durduğu sabaha karşı gidildiğinde çok garip bi koku duyulması muhtemel herkesin bisikletle dolaştığı ve oradaki yaşlıların buna 'velespit' dediği, dedemin memleketi, 12- 13 yaşındayken her gidişimde birine aşık olduğum güzel bir ege ilçesi.
  • bayramda küçükten büyüğe herkesi şefkatle kucaklayacak minik şehir. arife günü tahir ün caddesinde bir aşağı, bir yukarı sonra tekrar aşağı doğru düşük ivmeyle gezicez, anaokulundan liseye kadar birlikte okula gittiğimiz bütün arkadaşlarımızı görücez, hasretle kucaklaşıcaz. bütün akhisarlılar gibi bayram alışverişimizi son güne bırakıcaz, bayram şekerimizi, bayramlık çorabımızı son gün alıcaz. ankara'dan gezmeye getirilen arkadaşı tahir ün'ün önce bir başından sonra diğer başından caddeye sokucaz ki aklı karışsın kalabalıkta tunalı hilmi zannetsin tahir ünü. anne bayram sabahı 7'de dikilecek başımıza "çabuk çıkar o eşofmanları etek giy" diye evi inletecek. baba eşek kadar olmamıza rağmen bayram harçlığımızı elimize sıkıştıracak. koca bir tencere sarma yaşları 5'le 10 arasında değişen düşman kuzen kuvvetleri eve doluşunca 5 dakikada bitecek. anneanne her gelen misafirle ayrı bir şenlenecek. offf çok özledim yahu bayram gelsin bir an önce.
hesabın var mı? giriş yap