• çalışkan ve yaratıcı bir akademisyen değil sadece. yazar, yayıncı, editör, aktivist...

    öğrencileri ile hiyerarşi kurmadan iletişim kurabilen, "kafalarını açmak" için çaba harcayan, cesaretlendiren, destek olan birisi.

    akademiye kapağı atıp, yan gelip yatanlardan hiç değil, cesur adımlar atabilen günümüz nadir akademisyenlerinden.

    tarih, tarih eğitimi gibi konuların yanında ekoloji ve yeşil politika alanlarında da ismini duyabileceğimiz biri. bu alanlarda çeşitli yazı, rapor ve rehberlere de katkısı çoktur.
  • marmara üniversitesinde "özel öğretim yöntemleri" isimli, tarih bölümü pedagojik formasyon derslerine girmekte olan yrd.doç. zat. kendisinin "kimlik ve tarih" isimli bir kitabı vardır ve bütün bir kitap bana kalırsa george orwell'ın 1984 romanının metodlaştırılmış hali. motto hemen hemen aynı... anlattığı derslerde genellikle tarih metodolojisi hakkında tarih bölümü mezun ve öğrencilerine ahkam kesmekte, öğrenciler de kuzu kuzu dinlemektedir. (çünkü öğrencilerin çoğu tarih metodolojisi diye bir şey bilmez. çünkü türkiye'de tarih bölümü sözelin foseptik çukurudur. çünkü türkiye'de tarih bölümü okuyan bu arkadaşlar oturdukları sokağın adının dahi nereden geldiğini merak etmezler ama sorsanız tarihçidirler!) ayrıca kendisi özellikle annales ekolünde burke ve bloch hakkında konuşurken febvre'nin ne hikmetse esamesini okumaz... kendisiyle tüm bunları bir ara konuşacağım ama durun bakalım..
  • marmara üniversitesi/eğitim fakültesinde başlıca uzmanlık alanları tarih öğretimi, tarihyazımı ve kimlik-tarih etkileşimi olan dinamik ve çok yönlü akademisyen.

    "vatandaş yetiştirme aracı olarak tarih öğretimi" ve "bireysel ve kolektif kimliklerin inşasında tarih algısının rolü" başlıklı tez çalışmalarını yaptı, bunlardan yola çıkarak 2014'te "kimlik ve tarih" isimli kitabını yayımladı. aynı yıl nail yılmaz'la birlikte yazdıkları "savaşın ve göçün çocukları: arnavutköy" isimli sözlü tarih çalışması basıldı.

    derslerinde genellikle modernizm-postmodernizm, davranışçı eğitim-yapılandırmacı eğitim, pozitivizm-post pozitivizm gibi karşıtlıkları gündeme getirir ve çoğu kez ikincilerden yana olduğunu sezdirir, ama asıl meselesi bunlar üzerine kafa yordurmaktır.

    öğrencileriyle arasında hep bir iletişim uçurumu bulunsa da sanırım bunun farkında değildir, sebepleri çoğu kez öğrenciden kaynaklansa bile o, bu uçurumu umursamaz görünür, çiçeği burnunda gariban üniversitelileri hayatlarında ilk defa duydukları felsefe terimleri arasında boğar, onlara her hafta bol etkileşimli yapılandırmacı ödevler 'kitleyerek' imanlarını gevretir ve bu işkenceler arasında "acı hissinin neliği"nden başkaca bir şeyleri öğrenebilmelerini umar. öğrencinin zatıaliyi azıcık anlamaya başladığı anlar kepini atmaya hazırlandığı vakitlerdir.

    çok yönlü demiştim, evet, aynı zamanda kurucuları arasında bulunduğu "yeni insan yayınevi"nde akademide bulamadığı aşkı arıyor, uzmanlık alanlarının yanı sıra yakından takip ettiği ekoloji ve felsefe konularıyla ilgili yayınların da editörlüğünü yürütüyor, "us atölyesi" ve "alternatif eğitim" dergilerinde etkin rol oynuyor.

    şehirde salatalık yetiştirebilmekten zevk duyar, pazarda kendi organik ürününü satar, bu sırada gazetelere kendisini pazarcı olarak tanıtıp röportaj verir, tarih öğretiminde müzelerin kullanılması ile ilgili gerek müze görevlilerini gerekse de üniversitedeki öğrencilerini darlar, daha etkileşimli ve yapılandırmacı dersler işleyebilmeleri için -hiç üzerine vazife değilken- tarih öğretmenlerini cesaretlendirmeye çalışır, etrafında gördüğü yaratıcı fikir ve kafaların örgütlenmesi ve artık ayağa düşmüş akademi camiasında sönüp gitmemesi için ocu/bucu demeden, kendisini de cı'lı cü'lü kalıplara sıkıştırmadan uğraş verir. genç olması hasebiyle de öğrencileri için ilham verici olma potansiyeli vardır.

    ilgili bağlantılar:
    ilem'deki biyografisi
    yeni insan'daki biyografisi
    seçbir'deki konuşması
    tv net'te katıldığı program
hesabın var mı? giriş yap