• -bana olan sevginin sonsuz olduğuna dair bir veri verir misin?
    -veremem ama sonsuz.
    -nereden bileyim sonsuz olduğunu?
    -evrenin büyüklüğü ne kadardır?
    -sonsuz...
    -nerden biliyorsun?
    -çünkü bütün veriler öyle gösteriyor.
    -ama daha kanıtlanmadı ,kendin görmedin. nasıl emin olabiliyorsun?
    -emin değilim. sadece inanıyorum.
    -sanırım aşk da bunun gibi bir şey.
  • daniel palmer'ın romanıdır..

    hakkındaki bir adet yazı için:

    http://kitapejderhasi.blogspot.com.tr/…-palmer.html
  • 1 şubat 2002 tarihinde yayınlanarak 13 nisan 2002 tarihinde cnbc e'nin 1 gün süreyle kapanmasına neden olan ve beautiful mind ile aynı türkçe isme sahip olmak dışında* bir ilgisi olmayan film..
    (bkz: rtük)
  • türkiye vatandaşlarının oynadığı oyun! part-3

    en son baktığınız termometre 35 dereceyi gösterir. güneş kavuruyor. ağaçlardaki yapraklar kıpırdamıyor. gerçi etrafta yaprak yok. ağaç yok ki yaprak olsun. afyon kocatepe üniversitesi ahmet necdet sezer kampüsü her yıl ağaçlandırma törenine rastlayabileceğiniz bir kampüstür. bir önceki yılda dikilen fidanlar için saygı duruşuyla başlanan bu tören istiklal marşı ile devam eder. gözler mehteran takımını arar ki, inşallah bu sene onu da göreceğiz.

    okuldan çıkmış, dolmuşa mı yoksa halk otobüsüne mi binsem diye kararsızca adımlarımı atarken, kendimi dolmuşta buldum. dolmuşa biner binmez ter kokusu ve ağır bir parfüm kokusuyla ''merhaba'' diyen insanlara iç sesimle ''yarrağı yedik'' cevabını verip, boş bir koltuğa oturdum. birkaç dakika sonra yanımda beliren bir insanla göz göze gelmemem gerektiğini bana kimse söylememişti. söyleselerdi, yemin ederim göz göze gelmezdim. yanımdaki adamın gözlerine ne diy bakayım amına koyayım! mallık bende!

    adam: öğrenci misin?
    ben: evet.
    adam: benim kızım da öğrenci.
    ben: ne güzel! (iç ses: bana ne amına koyayım!)
    adam: hangi bölümde okuyorsun?

    bu tür diyaloglarla daha önce de karşılaşmıştım. nedense bu tür diyaloglarda karşınızdaki insanın kızı, oğlu, akrabası, kaynı, her ne sikimiyse işte sizden daha iyi bir bölümde okuyor, sizden daha çok acılar çekiyor, sizden daha çok para kazanıyor, her ne bok yiyorsa sizden daha çok yiyordur. tabi bu durumlarda siz altta kalmak istemez, biz şeyler bulur, sizden daha çok şeyi olan adamın üstüne çıkmaya çalışırsınız. işte ben o lavuğun üzerinde tepinirken adam konuşmasına devam eder.

    adam: evde mi kalıyorsun, yurtta mı?
    ben: evde.
    adam: ben bu sisteme karşıyım. yurtlar çok kötü. benim kızım ilk sene devlet yurdunda kaldı. çok zorlandı. sora cemaat yurduna verdim. orada da zorlandı. benim kızım hep ders çalışır. dışarıya çıkmaz. gezmez. sadece ders çalışır. ben de ona en iyi yurtta tek kişilik oda tuttum. üç duvarda da dolabı var. 4 bin lira verdim ama, kaydı geçen yıl yaptırmıştır. şimdi tutsan 5 bin liraya tutamazsın. tabi parayı da nakit ödedim. taksit yaptırsam 5 bin liradan aşağıya tutamazsın. ben eskişehir'de oturuyorum. yıl içerisinde 10 kez geldim heralde. kızımda her haftasonu geliyor. internetten baktık, 30 kere gelmiş. ne yapacak ki burada? hem yakın. gelsin işte. sen de memlekete sık sık gidiyor musun? nerelisin?

    ben: rizeliyim. o kadar sık gidemiyorum.

    adam: hemşeriyiz desene. ben de rizeliyim. tabi rize'de yaşasam, benim kızım da o kadar sık gelemezdi. nasıl gelsin? o kadar uzun yol!

    benim iç sesim: zaten rizeli olmasaydın bileğimi keserdim amına koyayım.

    adam: neyse dediğim gibi. ben bu sisteme karşıyım. benim kızım sadece ders çalışır. benim kızıma kitap ismi vermediler. benim kızım nasıl ders çalışacak? dersler ne zama başlayacak? o da önemli değil. bir de çok zor bölümde okuyor. okusun tabi. okuyacak da!

    adam konuşmasına aralıksız devam ederken, tamamen kontrolsüzce yapmış olduğum bir şey! işte o şey hayatımı kurtaran bir hamleydi belki de! o hamleyi yapmasaydım, bunları yazamayacaktım belki de! ayağa kalktım. adama baktım. son kez göz göze geldik. ve ben hamlemi yaptım. şah mat!

    ben: hocam müsait yerde inecek var!

    inmem gereken duraktan iki durak önce indim. dolmuşa binsen binilmez, yürüsen hava sıcak. yürüdüm amına koyayım. yürüdüm. adama da, kızına da, üniversiteye de, yurda da, kendime de, aklıma gelen her şeye küfrederek yürüdüm.

    akıl oyunu! aklımızı sikme sanatları işte! sonra kendime gelmem gerektiğini anladım. telefonuma sarıldım. sevgilimi aradım.

    ben: ''aşkım, seni çok seviyorum!''

    rahat bir nefes aldım. bir yudum da ne iyi gelir diye düşünürken, bir marketin önünden geçtiğimi fark ettim. içeri girdim, girmez olaydım. sonrası, başka bir zamana...
  • kendini akıllı zannedenlerin sessiz sakin, çaktırmadan, çok inceden, pek derinden, güya usul usul oynadıklarını sandıkları oyunlardır. bunlardan olmayın. bir gün bir bakarsınız ki oynadığınızı sandığınız sizinle oynuyordur. yazıktır, etmeyin kendinize. üzülürsünüz.
  • türkiye vatandaşlarının oynadığı oyundur demiştim. part -2-

    sizi oyuna sürükleyen insanlar devlet dairesinde çalışmayabilir. gündelik hayatınızda, markette, kasapta, manavda, alışveriş merkezinde, her yerde..
    arkadaşlarınızlasınız. çok acil oradan ayrılıp, bir başka yere gitmeniz gerekiyor. daha doğrusu, yaz tatili. dükkanda takılıyorsunuz. birkaç saatliğine arkadaşlarla buluşuyorsunuz ki, abiniz arıyor ve size dükkana gelmenizi söylüyor. ben bu işin amına koyarım ama, koymadım. ''senin kaderin bu bekir! yolu yok çekeceksin!'' * * tam yürüyecekken, arkadaşlardan bir tanesi, sizi arabayla bırakmak ister. kabul edersiniz. arabaya yönelirsiniz. tam kapılar açılıp, arabaya binecekken, bir adam gelir. arabanın markasını sorar. modelini sorar. muhabbet başlar.
    adam: bunu bana satmaz mısın?
    arkadaş: anlaşırsak neden satmayayım.
    adam: takasa girer misin?
    arkadaş: arabanın markası ne?
    adam: ahaa! karşıdaki araba!
    ben: olum, dükkana geç kalıyorum. sen adamla konuş. pazarlık yap. ben yürüyeyim.
    arkadaş: dur! dur iki saniye de, hemen götüreyim seni.
    adam: hee? takasa ne dersin?
    arkadaş: olur abi. konuşuruz. arkadaşın acelesi var. sen numaranı bırak, ben seni arayayım.
    adam: olur. arkadaşın acelesi varsa, sonra konuşalım.

    arkadaş numarayı yazar. kapısını tam kapayacakken, adam kapının kolunu tutar.
    adam: bunun kilometresi kaçta?
    ben: aga ben gidiyorum. siz anlaşın adamla.
    adam: tamam, tamam. sonra konuşuruz. beni kesin ara!
    arkadaş: tamam abi ararım.

    ve araba çalışır. adam cama vurur.
    adam: yaa motoruna bi bakabilir miyiz?

    fıkra mısınız abi? arabanızı da dedim. dükkana geldim.
  • açık radyo yeni yayın dönemi programlarından biri. pazar günleri saat 13-14 arası yayınlanacak. john lennon'a adadığı 26 haftalık program dizisiyle beatlesseverleri mest edecektir.
  • konusunda profosyonel ilk dergi..
    daha fazla masaustu oyun sayfasi istedigim dergi...
hesabın var mı? giriş yap