• plastik bardaklarla su içirten mekan. salaşlığı hissettiriyor diye bu uygulamasına methiyeler düzenleri duydukça şaşırıyorum. çevreyi hiçe sayan kullan at türü her malzemeyi hayatımızdan çıkarmamız gerekirken, bakkaldan iki naylon torba eksik almanın hesabını yaparken... bir akşamda çıkan yüzlerce plastik çöpün bir parçası olmaya hiç niyetlenmiyorum, ilk ve son kez gittiğim bu mekanı kınıyorum.
  • karaköy sahilinin talan edilmesi olayında yıkılıp gittiğini umduğumuz yer. talanın tek olumlu sonucu belki de.
  • haklarında eleştirel entryler yazan yazarları, çapulcu ve görmemiş insanlar olmakla itham eden çalışanları var. bizzat söyledim, 'buraya gelmeden önce hakkınızda yazılanları okudum, neler yazmışlar öyle!' dedim. bunun üzerine, 'onlar hayatlarında balık restoranı görmemiş çapulcular' cevabını aldım ve diyaloğa son verdim. zira üstüne söylenecek bir şey yok, yaptıkları işten o kadar eminler.

    deniz kenarında büyümüş bir insan olarak; rakı-balık adabını da, salaş yer adabını da iyi bilirim.
    eleştirilecek o kadar çok şeyi var ki. vallahi yazmaya üşendim arkadaşlar.
    tek diyeceğim, rakı içen müşteriye plastik bardak vermenin salaşlıkla ya da bir mekanın kendine özgülüğüyle alakası yok. bildiğin hayvanlık. sen git 6 kişiden, balık yememelerine rağmen 475 lira hesap al ama rakının yanında içtiği suyu, plastik bardaktan içir.

    sırf arkadaşlarım methettiği için gidip görmek istedim. burda yazılanlara rağmen şans vermek istedim ama bir daha ölüm-kalım meselesi olmadığı sürece gitmem. zira masaya gelen üç dilim limondan bir tanesini sıkmadığımız için azar çeken ve masanızla, bıraksanız 1 saat ilgilenmeyecek garsonlarla muhattap olacak kadar sağlam bir sinir yapısına sahip değilim.

    ha illa giderseniz de sadece kalamar yiyin. gerisi çöp.

    edit: tuvalete giderken karşılaşabileceğiniz tombak teyzeden bahsetmeyi unutmuşum. kadına 'merhaba, kolay gelsin' demem üzerine, ağzımı burnumu kıracak gibi baktı ve cevap vermedi. ya duydu da duymazlıktan geldi ya da gerçekten duymadı diye düşünerek, tuvalete ikinci kez gidişimde tekrar selam verdim ve yine aynı ifade. bir de üstüne, arkadaşıma dönerek 'kahve içmeye başka yere geçelim mi?' diye yönelttiğim soruyu üstüne alınarak; 'ne-??? neymiş?' diye hırladı. 'yok size demedim ben' deyince de 'hıı iyi!' diye cevap verdi. topuklarım kıçıma çarparak uzaklaştım.

    iyi dileklerde bulunan bir insana öküzün trene baktığı gibi bakan ya da o insanı görmezden gelen insan, iticilikte bir dünya markasıdır.
  • bunlar da cortlayacak sanırsam. zira yandaş çıktılar.
    "tuvaletini kullandırmamanı anlarım akın balık, ama sırtımda çanta var diye arkamdan çapulcu diye bağırarak dalga geçemezsin! #direngeziparki"
  • "herkes bilindik ve popüler olmayı kaldıramıyor" hissi veren mekan. servis dökülüyor, mezeler ve balık genel olarak lezzetli değil. fiyatlar salaşlığa tamamen aykırı.

    tamam ilk başlarda güzeldi, salaştı, sıcaktı, iyi niyetle hizmet veriyordu. fiyatlar da çok makuldu. ama maalesef genel istanbul talep hezeyanına kurban gitti. sosyalleşmeye aç istanbulluların son kurbanı oldu. rahatlıkla tavsiye ederim ki adımınızı atmayın.
  • bir zamanlar gazete kağıdı örtülü masalarında, çay bardağından rakı içip, burnumuzda iyot kokusuyla muhabbetin dibine dalarken, 3 sene önce son gidişimde herkes gibi beni de lanet ettirmiş mekandır. karaköy sahilinin son durumunu görünce onca anıya rağmen buranın haline üzülemedim bile.
  • hesap pusulasının en az iki kere gözden geçirilmesi gereken mekan.

    iki kişi gittiğimiz bir akşam, yemediğimiz şeyleri birer ikişer hesaba eklediklerini görünce dayanamadım, teker teker "bunu yedik" "bunu yemedik" diye sildirttim. ki rakı balık olayını severim, küçük hesaplara girmeden ücret neyse kafaya böler öderiz.

    ama enayi yerine konmak çok başka bir şey.

    üstelik salaşlık ve kötü yemek arasındaki kalın çizgiyi de çoktandır aşmış durumda.

    kötü yemek - fahiş fiyat. yaklaşık 2 senedir kapısından bile geçmiyorum.
  • iğrenç garsonları çalıştıran berbat bir işletmeye dönüşmüş balıkçı. eski akın balık'la alakası yok.
  • salas balikci diye gittigimiz meze konusunda cok yol almasi gereken fahis fiyatli balikci. ama hakkini yememek gerekir istanbul'da yedigim en lezzetli karidesti, ama bir daha gidecegimi sanmiyorum. ezme diye salca verdiler resmen.
  • şu anda burda, terk edilen ya da platonik tüm kızların toplanıp bağıra çağıra sıla şarkılarına eşlik ettiği, kalkıp havaya el sallayarak dans ettiği çok acayip bi ortam var. ülkenin kadınları komple efkarlandı mı noldu anlamıyorum. eskiden erkekler uzaklara bakıp iç çekerdi, şimdi kadınlara gelmiş galiba sıra.
hesabın var mı? giriş yap