• (bkz: ha şey evet)
  • bir konuşmada dinleyicinin konuşan insanı dinlerken aynı anda belli aralıklarla onu anladığını belirten ünlemler kullanmasını, konuşan kişinin sözlerinin dinleyci tarafından doğru anlaşıldığını teyit etmeye yönelik sorular sormasını, bazen de konuşmacının cümlesinin aynı anlama gelecek şekilde yeniden kurgulanmasını (bkz: paraphrase) içeren, ilk bakışta diyalog gibi görünse de, amacı konuşmacının kendisini en iyi şekilde ifade etmesi, aynı zamanda da kendisinin anlaşıldığı hissinin yaşatılıp özellikle depresyon benzeri sorunları olan insanların telkine uygun hale getirilmesi olan, psikolog ve psikiyatristler tarafından yaygın olarak kullanılan dinleme yöntemi. eşlerin birbirlerine, ebeveynlerin çocuklarına ve eğitimcilerin öğrencilerine yönelik kullanımı da aile ve eğitim hayatındaki iletişimsel problemlerin çözülmesinde işe yarayabilmektedir.

    tek dezavantajı, aktif dinleme konusunda bilgi sahibi ve tecrübeli insanlara aktif dinleme yapıldığında ortaya çıkmaktadır. o da sözgelimi psikiyatristte doktor sorunlarınızı dinlerken bazen bu uygulamayı abarttığında, "lan yine dinliyomuş gibi yapıyo üçkağıtçı" hissi yaratmasıdır. kısacası, keyifle ve kararında uygulanmalıdır.

    ilgili wikipedia maddesi
  • bunun en doğru yapılanını 1 yaşındaki kızımda görüyorum.
    müzik ve dans ihtisasları yapmış biriyim, bu iki branşta eğitmenlik de yapıyorum, ve her yaştan öğrencim oldu. en büyük derdim hep müziğin dinlenmemesi oldu hayat boyu.

    kimse müziği dinlemez, sadece fona yerleştirir.
    yani araba kullanırken müzik dinlemek, otobüste giderken kulaklıktan dinlemek, ders çalışırken dinlemek, içerken dinlemek vs vs uzar gider.
    hayatımda kimseyi tanımadım ki, bir cd'yi koysun, koltuğa otursun ve hiçbir şey yapmadan dikkatini sadece çalan şeye vererek her enstrümanı duyarak müziği dinlesin.

    pardon böyle birini tanımadım derken yalan söyledim, 1 yaşındaki kızımı tanıdım.
    nerde, ne müzik duyarsa duysun, durup -her şeyiyle durup- dinliyor arkadaş. elinde oyuncak varsa yere koyuyor.. ayaktaysa oturuyor. yemek yiyorsa lokması ağzında kalıyor, öylece donuyor. ve nasıl bir dinlemek, ben öylesini görmedim.
    dinlediği şeyin her minicik nüansında kaşları, dudağındaki gülüşünün çizgileri, yüzünün ifadesi değişiyor. o kadar belli ki büyük dikkatle sadece ve sadece müziği dinlediği.

    çocuklardan öğrenilecek bi dünya şey var anasını satayım, neresinden başlayacağız hiç bilmiyorum.
  • dinleme biçimlerinden biri, diğeri de pasif dinleme. çoğu kişi pasif dinleme haliyle müzik dinler, arabada, yürürken, bir şey okur ya da oynarken, ev işi yapar ya da ders çalışırken, fon olsun diye müzik çalar. hayatımda ilk kez, ortaokul ya da lisedeyken yeğenimin ben walkman kulaklığıyla boş boş divanda otururken yanıma gelip "sen ne yapıyorsun?" sorusuna kulaklığımı çıkarıp "müzik dinliyorum?" diye yarı şaşırarak cevap verdiğimde "nasıl ya, başka hiçbir şey yapmadan öyle boş boş müzik mi dinliyorsun, a aa ne acayip ya, nasıl yani, sıkılmıyor musun?" diye hayret etmesiyle bunun nadir bir dinleme biçimi olduğunun farkına varmıştım. gün içinde en az bir şarkıyı bu şekilde dinlemeye çalışırım, kyk yurdunda kaldığım zamanlarda en sık kullandığım kaçış yolu da aktif dinlemeydi. aktif olarak müzisyenlik yaptığımız zamanlarda da zaten kaçınılmaz olarak şarkı yürüyüşünü anlamaya çalışırken aktif dinleme halinde müzik dinlerdik, ben bazen yolda yürürken bile aktif dinleme haline geçtiğimi fark edip kendime çeki düzen verir, etrafıma da dikkat etmek için kendimi zorlarım, çoğu zaman bir şarkının her enstrümanının nasıl çalındığını hayalimde canlandırarak, vokalin nerede ne yaptığına aşırı dikkat ederek, çok sesli vokallerde armoniyi ayırmaya uğraşarak dinlerim ve bu nedenle yürüyüş yaparken müzik dinlemek eğer yürüyüş yolunda değilsem benim için tehlikeli hale bile gelir.

    aktif dinleme, beynin çok farklı kısımlarını harekete geçirirmiş ve müzik terapi işinde de dinleyiciye yaptırılmaya çalışılan şey buymuş. müzisyenler bir şarkıyı öğrenmeye uğraşırken bunu yapıyorlar, bir şarkının sözlerini ezberlemeye uğraşırken de bunu yapıyorsunuz, bir şarkı sizin bam telinize dokunduysa ve onu tekrar tekrar dinlerken müziğin nerelerde yükseldiğini, nerede içinizden bir coşku fışkıracağını biliyorsanız da bunu yapıyorsunuz. ancak müziği öylesine ses olsun diye açıyorsanız pasif dinleme ile müzik dinliyorsunuz demekmiş.
  • dinleme türlerinden biri olan aktif dinleme; dinleyicinin konuşmacıyla etkileşime girerek dinleme faaliyetini yerinde getirmesi olarak tanımlanabilir
    çift taraflı dinleme etkinliğidir. yani dinleyici sadece işiterek, susarak ve odaklanarak değil, farklı sözel ya da sözel olmayan iletişim ögelerini kullanarak iletişim sürecine dâhil olur.
    etkin dinleme kulak, göz, zihin ve kalbin aynı hizaya gelmeleriyle gerçekleşen karmaşık bir iştir. görünürde kolay olsa da özünde özen, odaklanma, anlama niyeti ve zihinsel çaba gerektiğinden iletişimde çok önemli bir kilit noktasını oluşturur. yaşanan iletişim sorunlarının önemli bir kısmı dinlemenin etkin yapılmamasından kaynaklanır.
    ktif dinleme sürecinde dinleyici tekrar etme, vurgulama, yansıtma, empati kurma, netleştirme, özetleme, duygusal durumunu okuma ve bunu yansıtma gibi iletişim tekniklerini kullanır. tüm bunlarla birlikte;
    • ilgiyle, odaklanarak ve sabırla dinler,
    • hem söylenenleri, hem de satır aralarındakileri anlayabilmek için bilinçli çaba harcar,
    • konuşmacıya yüz ifadeleri ile yanıt verir,
    • göz teması kurar,
    • not alır,
    • sorular sorar,
    • anlayıp anlamadığını beden dili ile ifade eder,
    • fikirlerini açıklar, yorumlarda bulunur,
    • analitik dinleme yapar; duyduklarını analiz eder,
    • derin dinleme yapar; anlatılanları kendi geçmiş bilgileri ile harmanlayarak, karşılaştırır,
    • empatik dinleme yapar; konuşmacıyı anlamaya çalışır, kendi bakış açısının ötesine geçerek farklı bakış açılarını keşfetmeye çalışır,
    • peşin hüküm vermeden ve şans vererek dinler,
    • konuşmacıdan farklı düşünmenin sebep olabileceği öfke, kızgınlık gibi olumsuz duyguların etkisine girmeden dinler.
    etkili iletişim becerisi, yapısında alma-verme, anlatma-anlama gibi çift taraflı eylemleri barındırır. aktif dinleme, sadece “işitmek”ten daha fazlasını kapsar. en önemlisi de öğrenilebilir ve geliştirilebilir bir iletişim becerisidir.
  • başınızdan geçmiş bir krizi veya kötü bir olayı anımsayın. mutlaka bir mental kriz olmak zorunda değil. hayatınızdaki en zor anlardan birisi de olabilir. o anı hatırlayın.

    neler oldu?
    etrafınızdaki insanlar kimlerdi?
    insanlar size neler söylediler?
    sizin için neler yaptılar?

    etrafınızdaki insanlar, baş etmek zorunda kaldığınız durumu veya duygusal anlamda çektiğiniz acıyı azaltmaya çalıştılar.

    şimdi de şunu düşünün.

    insanların size söyledikleri ya da sizin için yaptıkları gerçekten size iyi geldi mi? çoğunuzun cevabı “hayır”… tam tersi, size incitmiş bile olabilirler. söyledikleri ve yaptıkları size daha da kötüleştirmiş olabilir.

    o halde ne yapmak veya ne yapmamak gerekir?

    • sadece orada olun. varlığınız çoğu zaman en iyi destektir. asla mesaj vermeye çalışmayın. televizyon seyretmek, yürümek gibi sıradan şeyler önerin. unutmayın, varlığınız en güçlü destektir.

    • somut bir şeyler önerin. kahve içmek gibi. bu, birlikte geçirilen zamanı artırmanızı sağlar. böylece size ihtiyaç duyulduğunda orada olduğunuz hissi, karşı tarafa güç verecektir.

    • küçük konuşmalar yapın. bunun için yer ve zaman bulun. zaman ayırmak ve mekân sağlamak, karşınızdaki insanı rahatlatır. böyle bir zamanda telefonunuza bakmayın, sadece karşınızdaki insana odaklanın. televizyonu, müziği kapatın. kısaca dikkatinizi dağıtacak her şeyden uzaklaşın.

    • karşımızdaki insan eğer istiyor ise konuya girin. girmek istemezse konuyu açmayın. bunun için söyledikleri şeyleri kabul edin, aynı fikirde olmasanız bile. daha kötüsüne yönelik örnekler vermeyin. çünkü siz ne kadar makul ve mantıklı düşünseniz bile unutmayın, o zorluğu veya problemi yaşayan siz değilsiniz. zor zamanı yaşayan o. siz değilsiniz.

    • yargılamayın. sözgelimi eşi ile kavga etmiş birine “keşke onunla evlenmeseydin” demeyin. bu tür düşünceler doğru olsa da o an söylemeyin.

    • konuşmaya başlarken, onu düşündüğünüzü ve onun için endişelendiğinizi belirtin. ama bunu dolaylı yapın. “çok üzgünsün, ne oldu?” demek yerine “dün cafeye gelmedin, bir şey mi oldu?” gibi dolaylı ve yumuşak ifadeler kullanın. karşınızdaki insan konuya girerse konuşmasını bölmeyin ve dikkatlice dinleyin.

    • söylediklerini, kendi ifadenizle yineleyin. böylece anlatılan ve anlaşılan noktalar arasında tutarlılık sağlamış olursunuz. bunu yaparken yaşanan şey, kendi başınızdan geçmiş gibi düşünün. böylece karşınızdaki insan, kendini yalnız hissetmeyecektir. ona değer verdiğinizi hissettirmek, acısını ve üzüntüsünü azaltacaktır.

    • son olarak ona nasıl yardımcı olabileceğinizi sorun. muhtemelen çözüme giden noktada kendi fikirleri olacaktır. durumun çözümsüz olduğunu düşünce bile orada olmanız ve onu dinlemeniz bir şekilde onun için rahatlatıcı olacaktır. belki de o an ne istediğini tam olarak bilemeyecektir. “bilmiyorum” dese bile “ben buradayım” demek, onu rahatlatacaktır.
  • yardıma ihtiyacımız olduğu zamanlarda birilerini konuşmak, bazen bir fayda getirmeyeceği gibi daha da incinmemize veya kırılmamıza da neden olabilir. bu yüzden aktif dinleme sürecinde birkaç noktayı uygulamak, sunmak istediğimiz yardımı daha etkili kılabilir.

    anlatan kişini sözünü kesmeyin. sizden görüş istemediği veya soru sormadığı sürece sadece dinleyin. böylece birinin onu dinlediği konusunda emin olacak ve duygu ve düşüncelerini rahatça ifade edebilecektir. kesinti olduğu an, dinlenmediklerini düşüneceklerdir. kişi, yer ve zaman uygun olduğunda söylenmesi gerekenler bir şekilde söylenir. doğru kişi olmak, bu anlamda oldukça önemli. konuşma içinde boşluklar oluşuyorsa veya soru soruyorsa konuşmanızın sırası gelmiş demektir. bu noktada arkadaşınızın konuşmasını sürdürmesine yardımcı olacak şekilde konuşmalı, konunun içeriğine girmemelisiniz. problem hakkında yorum yapmayın, sorunun büyüklüğü ve küçüklüğü hakkında konuşmayın. hele “beterin beteri var” gibi beylik ifadeleri asla kullanmayın. sadece konuşması için cesaretlendirin. önerinizi en sonda söyleyebilirsiniz. ama ilk önce değil.
  • kişiyi dinlerken farklı yollarla( jest mimikler ile onaylamak olabilir, söylenenleri kendi cümleleriyle tekrarlamak olabilir) etkileşime geçmek suretiyle uygulanan dinleme şekli. bu konu ile ilgili geçen bir eğitim aldım, sonrasında da bir aktivite yaptık. aktivite için hepimize içinde farklı farklı cümlelerin olduğu bir tablo verildi. tablodaki cümleler " gay evlilik yasaklanmalı", " kürtaj yasaklanmalı", "idam cezası geri gelmeli" gibi hasaas konulardı. bu yargılara katlıp katılmadığımızı tablo üzerinde işaretlememiz istendi. işaretledikten sonra eğitime katılan diğer kişilerin tablolarını kendimizinkiyle karşılaştırıp, en az 3 konuda farklı düşündüğümüz bir kişiyi seçmemizi istediler. bu kişiyi seçtikten sonra, kişi bu konularda niye o şekikde düşündüğünü anlatırken onu kesmeden aktif dinleme yapmamız istendi. dinleme kısmının sonunda, kişi sözünü bitirdikten sonra ona dediklerinden ne anladığımıza dair bir özet geçmemiz gerekti. katıldığım en ilginç aktivitelerden biri olabilir sanırım çünkü daha önce tamamen farklı düşündüğüm bir kişiyle oturup kürtaj hakkı gibi çok hassas bir konu hakkında tartıştığımı hatırlamıyorum. daha doğrusu bu konuda karşıt görüşe sahip olan birini bölmeden kesmeden bir süre dinleyerek, bana söylediklerini ayna gibi ona geri aktarma kısmını hiç yapmamıştım. benim gibi çatışmalı durumlardan kaçmaya eğilimli bir insan için bir miktar rahatsız edici bir aktiviteydi snsjsn.
hesabın var mı? giriş yap