alaattin şensoy
-
bütün eserleri:
ağaran saçlarımla alnımdaki çizgiler
ağlamışım gülmüşüm kırılıp dökülmüşüm
ağlatıp küstüreceksen boynumu büktüreceksen
âşıkların kaleminden dökülen bir şiirsin
âşık mıyım bilmem neyim
aşk bağından çiçek verirsin diye (dilek ağaci)
aşkınla her akşam içerken seni
aynada bu gece bir gelin gibi kendimi görmek istedim
ayrılığın üstünden seneler geçse bile
bahar vakti gelecektin
bahçemizde gonca güller soldu gitti gelmedin
bâzen kış bâzen baharla
biliyorsun bir zamanlar seni ne çok seviyordum
bir bahar diledim bir gönül için
bir sonbahar günüydü bırakıp da gidişin
bir şarkı yazıyorum bu son şarkım olacak
büyüleyen gözlerinle yeşil yeşil bakıyorsun
çâresiz günlerimde dermânımı verensin
çektiğim acıları tatmadı mecnûn bile
çiçek açar gönlümde
çöldeki susuz kervanı serinleten pınar gibi
durulmaz gönlümün ummânı sensiz
ellerin yanında sitem eyleme
fedâ sana sevgilim benliğim bütün varlığım
gel gönlümü yerden yere vurma güzel ne olursun
gönlümün bahçesinde bir gonca gülsün
gözlerime çöken akşam gibisin
gözlerimin bebeğinde kalbimin gizli yerinde...
gözümde birikmiş yaş tanburumda efkârsın
gözümde özleyiş gönlümde acı
güneşin kavurduğu rüzgârın savurduğu (bir garip aşiğim ben)
hani şu gökyüzünden bazen yağmur yağar ya...
hayâlinle başbaşa beni yalnız bırakma
hayat dolu gülüşün kalbime süzülüşün
hazan yaprağı gibi sararmış solmuş yüzün
her akşam hüzünle batarken güneş
her yalana kanmışım her söze inanmışım
işte kınalı burgaz heybeli büyükada
kalbimde senden kalan ilk aşkın izleri var
kim derdi ki sevgilim bu aşk yarım kalacak
kokladığım çiçeksin aşkımı bileceksin
kulağımda çınlıyor hep sözlerin
kumrular ötmüyor kalmış yuvada
leylâklar açılmış gelen bahardır
nazlı yârdan bir haber yok derdim asla bitmiyor
ne sevgiden ne kinden bir his yaratmıyorsun
ne vardı beni yalnız bırakıp da gidecek
neredesin bilmiyorum ne çok özledim seni
ömür bu rüzgâr gibi sel gibi akıp geçti
öyle çok yazıldı ki aşk ve sevgiden yana
kadere bak (özlesem de seni her an)
özlesem de seni her an ağlasam da olmaz duyan
sen gittin kalmadı gönlümde bahar
sen ne kadar söylesen sevmediğini
seni ilk küçüksu'da bir yaz günü görmüştüm (o tatli başlangiç)
sevdâdır şu kalbe dolan bu gerçeği sanma yalan
sevgilim gurbete gittiği zaman
sevgine karşılık gördüğün zaman...
simsiyah gecelerin parlayan yıldızısın
şikâyetim var sizden merhametsiz seneler
şimdi biri var bende uğruna yaşadığım
şu gönlüme kederle dert salıyorsun
terkedilen hep benim yine ben arıyorum
tertemiz duygularla sevdim seni bir tânem (mutluluklar dilerim)
uğrunda kahrolup her gün yanmaktan
uzaklarda olsanda hiç üzülme sevgilim
uzuyor yıllar gibi senden uzak her günüm
vefâsız demişler hep kadınlara
yağmurlar ağlar mı söyle güzelim
yâr uzun hasrete beni koysa da (sila dağlari)
yazdığım her şiirin içinde yaşıyorsun
yeni açmış gül gibisin
yılların yorgunluğu elemlerime eşittir
yine mi yolumuz düştü gurbete
yollar bitmez gide gide
zindan ettin gündüzümü
gözlerim sevgisiz bakmaktan bıktı
uzayan yolları gözüm kesmese
anlatması çok zor anlatamam ben
mâdem ayrılacağız buruk bir vedâ ile
karşımda öyle durup hiç bakma şaşkın şaşkın
gönül bahçemdeki yağmur tânesi sevgi çiçeğime değdi de geçti
her akşam karanlıktan uykusuz geçmedim mi
yıllardan sonra seni görmek istedim
yaşamanın zevkini sevginde buluyorum
geleceğim deme gelmeyeceksen
bütün dünyâ duysun diye-bu şarkıyı sana yazdım
gonca açmış çiçek misin
bir damla sevgiyi mumla ararken
geceler yol aldı sabaha doğru
şiirlerde aradım şarkılarla konuştum(el mahkum..)
hiç özür dileme bana yazıp da
her damla gözyaşımda sen varsın sevgilim
yol vermez geçmeye kaldım çâresiz
ne para isterim ne pul isterim
sen bana ben sana umut vermiştik
en mutlu zamanımdan can kopardın canımdan
gözler gece karanlığı kaşlar hilâl aydınlığı
beni böyle bekletme gönlünde misafir et
bir garip aşığım bilenim yoktur
üzülme bu sevda bittiği için bizim kavuşmamız kısmet değilmiş
sevdalı bülbüllerden aşk dolu gönüllerden
bana gel sevgilim ol kalbime gir diyemem
aşk dolu yılları koydum sıraya
doymadın mı ağlatmaya ateşlere dağlatmağa
yazdığın mektuba canım sıkıldı
boğazımda bir hıçkırık dudağımda dua oldun
beni sen çoktandır unutsan bile sevdâ masalımız dinlenir olmuş
kalbinden silerek attında beni terkedip gitmeğe yolum varmadı
cama vuran damlalara gönüldeki şarkılara
senin ile benim derdim büyüktür
içimdeki hasreti almanı bekliyorum
bu resmimi bayram günü çekmişim
eğme gülüm dallarını bülbül darılır
nerde akşam orda sabâh eyledim
beyaz tene siyah sorma
hayat bana ıstırap ellere düğün oldu
sabredip te bekler miydim yolunu
bir güneşe bir de sana bakamam
yıllarca dargın durdum ben hasrete alıştım
yollar uzak deme sakın yol uzaksa kalpler yakın
bir zamanlar sevgi dolu gönlüm vardı çaldın benden
aşk ateşi çoktan sarmış bacayı
bırakıp giderken düşünme beni
akşamla ben dost oldum gündüzleri yastayım
gönlüne giden yolu bir bulabilsem
seviyorsun sanmıştım haber saldım gel diye
falcılara şans tanıma gidersen bakılacak falları da al
cemreler düşünce toprağa suya içimde o eski kor alevlenir
yalvarmaktan yorgun düştü dudağım
el oldun sonunda el oldun bana
bir sen anlıyorsun benim dilimden
aşkı içtik ballar gibi
yağmura susamış bir mevsim gibi aşk bahçemde susuz kalmak istemem
yol geçen hanı değil şu gönlümün dergâhı -
oğlu hakan şensoy'un aktardığına göre;
- fenerbahçe fanatiğidir. maçlarını kaçırmaz, stadyuma gidermiş. yaşlanıp da televizyondan izlemeye başladığında da zaman zaman kapatırmış. "baba, neden kapattın?" deyince, "oğlum, kötü oynuyoruz. ya gol yersek?" dermiş. sen seyretme, biz seyredelim dendiğinde de, "olmaz, ben istediğim zaman açayım, durumu öğreneyim." diye geri çevirirmiş bu teklifleri.
- dışarı takım elbise ve kravatsız çıkmazmış. hatta fenerbahçe maçlarına gittiğinde mutlaka sarı lacivert kravatını takarmış.
- şarkılarını söyleyenleri dinlediğinde hiç "şurasını şöyle okudu, burada böyle yapması gerekirdi." demezmiş. dinlediği her yorum onu mutlu edermiş.
- avustralya'da sydney opera house sahnesine çıkan ilk türk müziği sanatçısı da yine rahmetli şensoy olmuş.
allah rahmet eylesin, duyulduğu anda farkedilen, özel bir sesi vardı şensoy'un. birbirinden güzel besteler yaptı ama benim gönlümde hepsi bir yana, kadere bak bir yanadır. -
zaman zaman trt nağme'de anılır kendisi, anekdotlar aktarılır, kendi sesinden anıları dinletilir. bergama'da zamanın meşhur mekânlarından osman lokantası, şensoy'un babası tarafından işletilirmiş.haftalık harçlıklarından başka, bir sinema bileti parası da verirmiş babaları çocuklarına. müzikleri münir nurettin tarafından bestelenen, müzeyyen senar tarafından okunan "leyla ile mecnun" filmi bergama'ya geldiğinde şensoy gitmiş izlemiş. senar'ın sesine aşık olmuş resmen, harçlığının kalanıyla da yine aynı filmin biletlerini almış, izlemeye devam etmiş. babasının lokantası içkili bir lokanta olduğundan, geceden kalan şişeleri toplamış, onları satıp yine bilet parası yapmış. herhalde 10-11 defa izlemiş filmi böyle böyle. şarkıları ezberlemiş ve öyle güzel söyleyebilmeyi kafasına koymuş.
her ne kadar hayatının önemli bir bölümünü istanbul'da geçirmiş olsa da bir izmir aşığı olarak yaşadı alaattin şensoy. hatta oğlu hakan'ın anlattığına göre, izmir'e biraz tesadüfen gerçekleştirilen bir ziyaret sırasında son nefesini vermiş. ölüm elbette acı ama sevenlerinin dediğine göre, şensoy son nefesini aşığı olduğu kentte vermekten ziyadesiyle mutlu olmuştur son anlarında.
allah rahmet eylesin. -
yalancı yarim filminde, lunapark gazinosu kadınlar matinesinde sevil neşelen şarkısını söyleyip eşlik etmesi için mikrofonu emel sayın’a uzatan şarkıcı rolünde oynamıştır.
-
underrated bir bestekarımız, yorumcumuz ve söz yazarımızdır.
allah rahmet eylesin. -
http://www.youtube.com/watch?v=wzt0ryx1v4c
çok güzel söylemiş. hakkında bildiğim tek şey bu şarkıdan ibaret. -
şark bülbülüfilminde çılgın gazino patronu fethinin odasında büyük boy bir posterinin görülebileceği sanatçı.
-
gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar 'ı zeki müren dahil kimse kendisi kadar duygulu okuyamamıştır.
-
türk sanat müziği bestekarı ve söz yazarı üstadlarımızdandır.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap