• "sürekli konuşursanız, başkalarının dediklerini asla duyamazsınız. böylece tek yaptığınız kendi söyleyeceklerinizden bahsetmek olur. aynısı sürekli düşünen insanlar için de geçerlidir. yani ‘düşünmek’ dediğim şey, kafatasınızın içindeki kendinizle konuşmanız, iç sesinizle muhabbet, sembollerin, sohbetlerin, imgelerin ve kelimelerin değişmez gevezeliklerinden ibarettir. sürekli bunu yaparsanız, düşünmek dışında düşünecek bir şeyinizin olmadığını görürsünüz. başkalarının dediklerini duymak için konuşmayı bırakmanız gerektiği gibi hayatın ne olduğunu öğrenmek için de düşünmeyi bırakmanız gerekiyor. düşünmeyi bıraktığınız o an ‘sözle anlatılamaz dünya’ ile anında iletişim kurarsınız. özgürlüğün gücü dünyayı parçalara ayıracak! "
    demiş ingiliz doğu düşünürü.

    üzerine biraz düşünebilmek için bu da burada dursun.
  • filozof, din bilimci. ilhan güngören tarafından çevirisi yapılmış ve yol yayıncılık'tan çıkan, denemeler taoculuk zen ve batı kültürü'nde altı makalesi toplanmış.

    makaleler sırasıyla;

    beat zen, kurumlaşmış zen ve zen
    tinsellik ve cinsellik
    seks yogası(maithuna ve taocu sevişme)
    içgüdüler, akıl ve tedirginlik
    zen ve denetim sorunu
    işte bu o!

    başlıklara bakıldığında çok tırtmış gibi bir izlenim bıraksa da içeriği iyi.

    ''aklın kılavuzluğuyla işlerimizi yürütmenin bir bedeli var. bazen bu bedel o kadar pahalıdır ki, insan 'buna değer mi?' diye sormaktan kendini alamıyor. bunu hepimiz biliyoruz aklın kılavuzluğunun bedeli; sürekli bir tedirginlik içinde yaşamaktır. işin garip yanı insan yaşamı ne kadar akılcı ve düzenli olursa, ne kadar akılcı düzenlemeler altına alınırsa yaşamın tedirginliği, huzursuzluğu da o derece artıyor.'' s.98
  • birçok konuda olduğu gibi, seçim yapmak üzerine de ne güzel şeyler söylemiş kişi. (bu arada bu videoda da birçok sahnesi kullanılmış, seçimler üzerine şahane bir film için: mr. nobody)

    "kendinizi bir bulut gibi görmeniz lazım. bir bulutun hiç yanlış bir şekilde olduğu görülmüş müdür?"

    ne kadar basit ama bir o kadar da derin bir benzetme...
  • hayatın anlamsız değil ama anlamaya uğraşmak yoluyla anlaşılamaz olduğunu söyleyen (bkz: güvencesizlikteki bilgelik) önemli düşünür.
  • "alışılmış şeylerden kurtulmayı istemek onları aşağılamak değil, onlarca aldatılmaya boyun eğmemektir. ama işte kimileri aldanmak istemeyenler karşısında da küplere binerler." demiş mümtaz şahsiyet.
  • --- spoiler ---

    uyanışa hazırsan, uyanırsın.
    eğer hazır değilsen, “zavallı ben” şeklinde bahane bulursun.
    burada olup, sorgulama ile meşgul olduğunuz ve bu konuşmayı dinlemenizden dolayı sizlerin “uyanış süreci” içinde olduğunuzu düşünüyorum ya da ciddi değilsiniz, “uyanış” konusu ile bir çeşit flörtleşerek kendinizi kandırıyorsunuz.
    bu konuda ciddi olun ya da olmayın ben sizin uyanma konusunda samimi olduğunuzu kabul ediyorum.
    şu halde, uyanma yolunda olduğunuzda, ve gerçekte kim olduğunuzu bulduğunuzda, tüm evreni “şimdi” ve “burada” diye adlandırırsınız.
    sen, tüm evrenin yaptığı ile yanı şeyi yapan ve tüm okyanusun yaptığının aynısını gerçekleştiren bir dalgasın.
    “gerçek sen”, yaşamın itip kaktığı bir kukla değil!
    derinlerdeki, içteki “gerçek sen” tüm evrenin kendisidir.
    öyleyse, öldüğünde sonsuz bir yok oluşla başa çıkmak zorunda kalmayacaksın, çünkü bu tecrübe edilebilecek bir şey değil.
    pek çok insan, öldüğünde karanlık bir odada sonsuza kadar kilitli kalacağından korkar ve bir çeşit sıkıntı çeker.
    ancak dünyadaki en ilginç şeylerden bir tanesi farkındalık biçimi olan yogadır.
    uykuya dalıp hiç uyanmayacağınızı bir deneyin, hayal edin.
    bunu iyi düşünün.
    çocuklar, bunu iyi düşünün.
    bu yaşamın en harika şeylerinden bir tanesi.
    uykuya dalmak ve hiç uyanmamak nasıl olurdu acaba?
    bunu yeterince uzun düşünürseniz, bir şeyler olmaya başlar size. pek çok şey yanısıra, bunun sizde
    bir sonraki soruyu oluşturduğunu görürsünüz:
    hiç uykuya dalmadan uyanmak nasıl bir şey olurdu?
    tıpkı doğdunuzda olduğu gibi…
    gördüğünüz gibi, hiçi deneyimleyemezsiniz.
    bu doğaya aykırıdır, boşluk kabul etmez.
    dolayısıyla, öldükten sonra, olan şey doğduğunuzda yaşadığınız tecrübe ile benzer olacaktır.
    bir başka deyişle, hepimiz çok iyi biliyoruz ki , insanlar ölür, başka insanlar doğar ve hepsi de sen’sindir, sadece bir seferde bir tanesini deneyimlersin.
    herkes ben.
    bildiğin herşeysin, tüm galaksilerde her nerede mevcut olan ne kadar varlık varsa fark etmez; hepsi sensin!
    onlar varoldukça, sen mevcut olup, vücud buluyorsun. bunu çok iyi biliyorsun..
    tiroid bezininin ya da bedeninde herhangi bir şeyin nasıl çalıştığını düşünmek zorunda olmadığın gibi aynı şekilde, geçmişi de hatırlamak zorunda değilsin.
    güneşin nasıl parladığnı bilmek zorunda değilsin, tıpkı nefes almak gibi, sadece yaparsın.
    muhteşem derecede karmaşık bir şey olman seni hayrete düşürmemeli tüm bunları hiç bir eğitim almadan zaten yapıyorsun.
    --- spoiler ---
  • modern insanın anksiyete, mutsuzluk sebepleri üzerine söyledikleriyle beni çok
    etkilemiştir:

    medeniyet tarihi boyunca bireyler, yaşamın anlamlı ve güvenli olduğu - insanların evrende merkezi bir yere sahip olduğu, şeylerin büyük düzeninde bir öneme sahip olduğu hissini aktaran mitlere(dinlere) inanmışlardır.

    bilimin yükselişi ile bu mitler derinlemesine işlemiş ve çözülmüştür. giderek daha az sayıda birey onlara inanır hale gelmiştir ve bu nedenle gittikçe daha fazla kişi boşlukta tek başına, uçurumla yüz yüze kalır - herhangi bir dış destek olmadan yaşamın anlamını ve evrendeki yerlerini anlamaya zorlanır.

    mitler, durumumuzun gerçekliğine psikolojik bir panzehir görevi görür: kozmik önemsizliğimizi gizler, başka türlü anlamsız görünen ıstırabı ve kötülüğü anlamlandırır ve zor durumların üstesinden gelmemize ve ilerlemeye devam etmemize yardımcı olacak idealler sağlar. mitsiz yaşamak, modern bireyi zorlayan bir yüktür.

    modern birey için mevcut olan mitlerin(dinlerin) eksikliği, depresyon ve anksiyete gibi psikolojik sorunların yükselişinde rol oynamıştır. dış yardımların olmadığı evren olan gizemli bilinmeyenle yüzleşmek korkunç olabilir. evreni ve evrendeki yerlerini anlamayı başaramayan birçok kişi, bugün bunun neden olduğu varoluşsal kaygıdan dikkat dağıtıcı şeyler yoluyla kaçıyor.

    aklını akılsızca eğlenceyle doldurmak, bir ünlünün ne yaptığı ya da ne giydiği konusunda endişelenmek; tek başına kalmaktan, rahatsız edici varoluşsal sorularla( neden buradayım? ben kimim?) yüzleşmekten daha kolaydır.

    (alan w. watts, "the wisdom of ınsecurity: a message for an age of anxiety ")
  • "kendi kültürünüz bildiğiniz tek kültür ise, kültürünüzün temel varsayımlarını anlamazsınız" diye bir cümlesi bulunan ulu filozof.

    orijinali:
    "you don't understand the basic assumptions of your culture, if your own culture is the only culture you know."
  • bir cumleye bir dunya sikistiran filozof.

    kim olduguna uyanmak, oldugunu hayal ettigin kisiyi birakmani gerektirir.

    --- spoiler ---
    orijinali: waking up to who you are requires letting go of who you imagine yourself to be
    --- spoiler ---
  • hiçbir felsefi kasıntısı olmadan damardan felsefe yapan usta. düşünme, düşleme ustası. orası burasına denk, ortalıkta rahatça gezen üstat. heidegger ve bilimum benzerlerinin onca çetrefilli yollardan söylemek istediklerini, olağanüstü bir berraklıkla ifade etmeyi başarmıştır. beat kuşağının fikir babalarındandır.
hesabın var mı? giriş yap