• 20.yy için; "insanlar arasında sürüp giden uzun diyalog, artık kesildi ve diyalog yoluyla ikna edilemeyenlerin insanda ancak korku uyandırması da son derece doğaldır..."cümlesiyle, aradan yüzyıl geçmesine rağmen, insanların hala aynı mantalitede olduğunu kanıtlayan kişi.
  • (bkz: olivier todd) , kendisi hakkında şunları söylemiş ; albert camus' nün aşk hayatıyla ilgili bir kitap yazmadım. çünkü öyle bir kitap yazmak için bir telefon rehberi bile yetmezdi !

    kendisini kafamda hiç çapkın bir adam olarak canlandırmamıştım ama yazdığı her cümlenin hastasıyım orası ayrı.
  • yabancısı sütlü kahve vebası milkshake tadındadır.
  • "...onlemlerini almadigindan basta humanistler gider" demis veba kitabinda.
    umarim dogru degildir bu soyledigi. sonucta uzun seneler yasamak gibi hedefi olan binsanim. beyazlasmis saclari ruzgarda ucusan dostlarimla kol kola girmis ayy bu senfonik minyatur kendini baya bi gelistirdi yahu demeyi planliyorum daha simdiden.
    camus cum bu sefer olmadi gozlerinden operim.
  • “bir adam tanıdım, kafasız bir kadına yaşamının yirmi yılını verdi, her şeyi feda etti ona, dostlarını, emeğini, dürüstlüğünü bile; ama bir akşam, kadını hiç sevmemiş olduğunu anladı. canı sıkılıyordu, hepsi bu, insanların çoğu gibi canı sıkılıyordu. böylece karmaşa ve dram dolu bir yaşam yaratmıştı kendine. bir olayın olması gerek, insan bağlantılarından çoğunun açıklaması bu işte. bir olayın olması gerek, hatta aşksız bir köleliğin, hatta savaşın ya da ölümün bile.” demiştir düşüş'te.
  • "huzur, suskunluk içinde sevmek olabilirdi. ama bilinç ve insan var; konuşmak gerekiyor. sevmek cehenneme dönüşüyor.", sözlerinin sahibi aşmış yazar. çoğu ilişkinin özetini geçmiş.
  • sanki yazdığı kelimelerle oluşturduğu cümleler, paragraflar, onların anlamları, insanda uyandırdıkları; okurken gereğinden az anlıyormuşum, sanki derinlerden daha anlamlı daha hayatsal öz bir anlam çıkacakmış gibi hissetiren yazar. çok garip bi yazar, anlatılması zor. ne bileyim. bilemedim.
  • ünlü fransız yazar ve filozoftur.
    bir dönem jen paul sartre ile arkadaş olmuştur.ama cezayir meselesi ve sol görüşlü biri olmasına rağmen komünizm hakkındaki görüş ayrılığı bu ikilinin arasındaki arkadaşlık ilişkisinin kopmasına neden olmuştur.
  • "ben açlığı marks' ın kitaplarından değil, yaşayarak öğrendim" diyen güzel adam.

    marx' ı bir kez daha düşünmemi sağlamıştır gece gece...var olsun!
  • bugüne kadar okuduğum en güzel kitabın -yabancı- yazarıdır kendisi. ve bugüne kadar izlediğim en güzel oyun da aynı kitabın tiyatroya uyarlanmış halidir. -oyununu üç kez izledim ve hala oynansa da izlesem derim.-
    bu kitapta "hepsi bir" repliğiyle aslında hayatın ne kadar amaçsız ve saçma olduğunu anlatıyor, ayrıca "kaderim bana sorulmadan tayin olunuyordu." cümlesiyle kişinin toplum tarafından yabancılaştırılmasını anlatıyordu.
hesabın var mı? giriş yap