• zorba felsefecidir, ya da yaşamdaki en önemli felsefeyi -insan olmayı, insan doğasını- çözmüştür. kazancakis'in zorbası savaşmıştır, ırkçılık adına yapılmış savaşlara alet olmuştur. önce rumu, türkü, bulgarının olmadığını, insanın iyi ve kötü diye ayrılmasını, sonra da aslında iyi ve kötünün de olmadığını sadece insanın olduğunu anlamıştır.

    zorba çapkındır. dulları sever, gece tek başına uyuyan kadını öyle orda tek başına bırakmanın erkekliğe sığmadığını söyler ... kadınları sever, kazancakis anlatır biz gözümüzde canlandırırız zorba her kadını tek aşkı, en büyük aşkı gibi sever.... zorba hep ileri bakar, öleceğini düşünmez, ölmeye dair en büyük korkusu geride bıraktacağı kadınlardır, o yüzden yaşlandıkça çapkınlaşır, çapkınlaştıkca gençleşir. ama yufka yüreklidir... ağlayacak kadar insan ama eski zamanda güçlü, destek olan erkekken kadınların yanında ağlamayacak kadar erkektir.

    çok büyük kelimeleri yoktur zorbanın, kelimesiz kaldığında raks eder ....komiktir zorba öyle şirin delikanlı komikliği vardır. ama yıkıcı değil muzır ...

    çapkın, sefaya düşkün ama insandır zorba ... şeytan tüyü vardır ... sevdirir kendini, içiniz ısınır. aslında rum değil makedonyalıdır. zorbadır işte tatlıdır işte .... söylediklerini söyleme şeklini sevmeseniz dahi doğru olduğunu bilir, halinden anlar seversiniz genç delikanlıyı ...

    ölüm yakışmaz zorbaya ... öldüğünde bir damla gözyaşı düşer, rakınızı şerefine kaldırmak istersiniz kazancakis'in dantel gibi anlattığı zorbay'ya
  • tek eksik yönünün çilginlik yapamamak oldugunu iddia ettigi patronuna, dul karisi ile yatmasini vasiyet edecek kadar uçuk bir kardesimizdir alexis zorba. "yaptim, yaptim, yine de az yaptim, benim gibi insanlarin bin yasamasi gerekirdi" demistir ölürken.
    insana ot gibi yasadigini farkettiren, kendini bok gibi hissettiren bir karakterdir.
  • yunanlı usta yazar nikos kazancakis'in zorba adlı başyapıtındaki ana karakterin ismi
    kıskanılası, yerine geçilesi ama türlü bahanelerle bir türlü olmayı başaramadığımız insandır.
    hangimiz iyi çömlek yapmak için parmağımızı kesebiliriz..
    seni bilmem ama ben kesmem, kesemem
    o ise bunu başarmıştır.
    kazancakis'in bu romanına hayran olmamak elde değil ...
    kitapları kafamızda biz canlandırırız bu nedenle her zaman filmlerinden daha iyidirler.
    tabii ki michael cocoyannis yönettiği zorba filmi kitabını yakalayamaz ama
    kendi çapında bir başarıdır. cünkü filmi bu başyapıtın karsısında ezilmemiştir.
    bunda alan bates ve özellikle anthony quinn katkısı kacınılmaz.
    ben kendi capımda hep zorba (a. quinn) olmak istemişimdir,
    ama her daim basil (alan bates) kalacağım. tüm sözlük yazarları gibi ..
    çünkü hayatı yaşamaktan çok yazıyoruz.
  • hiç kuşkusuz 20. yüzyılın en iyi romanlarından biri, bir nikos kazancakis eseri.

    bu roman sadece yunanistan için değil, tüm akdeniz ve hatta insanlık üstüne uzun bir ağıt, bir haykırış, bir isyandır. bu roman, törelere, geleneklere başkaldırıdır. ama bu başkaldırı raks ile, dans ile dışa vurulur. öfkesini dans ederek kusan aleksi zorba karakteri ise benim için tüm zamanların en iyi birkaç roman karakterinden biridir.

    ayrıca, yaşayan 100 büyük yazara sorularak oluşturulan tüm zamanların en iyi 100 edebi yapıtı listesinde yer alması, romanın dünya edebiyatı için taşıdığı değer bakımından fikir verebilir.

    romandan uyarlanan film ise tek kelimeyle muhteşem. öyle iyi ve gerçekçi bir film ki kanınızın titrediği, insanlığınızdan utandığınız, ve ulan burası girit değil türkiye dediğiniz pek çok sahne mevcut. tabi filmin bu kadar iyi uyarlanması yönetmenin yunan olması ve aleksi zorba'yı canlandıran anthony quin'in enfes oyunculuğunun da büyük payı var.

    mikis theodorakis'in bu film için bestelediği artık klasikleşmiş olan zorba's dance adlı bestesinin filme kattığı havadan bahsetmeden film hakkında yorum yazmak yanlış olurdu sanırım.
  • filmde bir de zsa zsa gabor tarzi bir madam var, bir cok ulkede, $ehirde bulunmu$, her $ehirde de ayri bir sevgilisi olmu$.. bizim acimizdan ilginc ve ho$ olan tarafi da unutamadigi $ehirlerin ba$inda istanbul'un gelmesi.. hatta gencken burada bulundugu donemde suleyman pa$a diye biriyle tani$mi$ ve halen onu unutamadigini anlatiyor, bunu duyan ve kadindan ho$lanan zorba da biraz bozuluyor tabi..

    ayrica, "tanrinin affetmeyecegi tek gunah vardir, o da bir erkegin kendisini yataga cagiran bir kadini reddetmesidir" der ve bu sozu de ya$li bir turk bilgeden ogrendigini soyler zorba..

    arabistanli lawrence ve cagri'daki gibi (hatta bunlardan daha ba$arili) bir performans sergiliyor anthony quinn.. girit halki da filmde oldukca onemli i$ler cikariyor.. my big fat greek wedding gibi bu filmde de turk kulturu ve yunan kulturu benzerliklerini gormek mumkun..
  • "kadınların hiç kapanmayan bir yarası vardır" der...
  • ahir zaman peygamberi. modern çağ filozofu. "el greko'ya mektuplar"a da gölgesi düşmüştür.
    "yatağında yalnız yatan her kadından bir erkek sorumludur" ya da " bir kadın bir erkeği yatağına davet ettiğinde, o erkek red ederse bu teklifi, yaşamı boyunca hatta yaşamından sonra da lanetlenir" gibi özlü sözleriyle gönülçalan bir hergele olduğunu da ispat etmiştir.
  • --- spoiler ---
    alexis zorba: biliyorum, çünkü bunu bana çok bilge bir türk söyledi.

    basil: bir türk mü? sen de bir yunanlısın, ona inandın mı?

    alexis zorba: yıkanmaya gidiyorum.

    basil: türklerin ve yunanlıların hiç konuşmadığını sanırdım. onlar sadece birbirleri ile savaşırlar. sakın, bana hiç savaşa gitmediğini söyleme.

    alexis zorba: böyle aptalca konuşmalardan hoşlanmıyorum.

    basil: ülken için savaşmanın nesi aptalca?

    alexis zorba: patron, özür dilerim ama, bir öğretmen gibi konuşuyorsun. bir öğretmen gibi düşünüyorsun. nasıl anlayabilirsin ki?

    basil: elbette anlayabilirim.

    alexis zorba: kafanla, evet. sen diyorsun ki, "bu doğru, bu yanlış." ama, konuştuğun zaman... kollarını, bacaklarını, göğsünü izliyorum.onlar dilsiz, hiçbir şey söylemiyorlar.
    --- spoiler ---

    ayrıca madam öldükten sonra leş kargaları gibi eşyalarını yağmalayan ahali korkunçtu..
  • --- spoiler ---
    "eğer bir kadın yalnız uyuyorsa bu bütün erkeklerin utancıdır" demiş karakterdir.

    --- spoiler ---
  • romanda sevilen; ama genelde, gerçek hayatta karşılaşıldığında yerilen insan profilinin bir örneği.

    zorba gibi bir çok roman karakterine bağlanan, seven insanoğlunun çoğu, gerçek hayatta onun varlığına katlanamaz. ister kıskançlık de, istersen onun gibi olamamanın verdiği ezikliği ve daha birçok şey. zaten çoğunun karaktere imrenmesinin nedeni karakterin, onun, hayatta olamayacağı bir güzelliğe sahip olmasıdır. ne de olsa aklıyla sevmiştir onu ve bilir öyle biri olamayacağını, dünyayı öyle göremeyeceğin/görmediğini. "ders" çıkartır sadece kitaptan, ya da birkaç sözü ezberleyip ortalıkta ona buna kullanır. dedim ya, öyle birinin varlığına değil yokluğuna odaklıdır hayatta. kendi çapında hülyalara dalar, sonra da unutur.

    bunu bellemiş bir insana, canlı kanlı örneği gösterdiğin zaman da genelde çamur atmaya çalışıp tavır alan da, sözümona kahramana tapan kişi olur. çünkü karşısındaki, onun her türlü mazeretini (parasal durumlar, hayatın adiliği, insanların çirkefliği vs. vs.) geçersiz kılmış ve hayatta, her zaman istenilen insan olunabildiğini, bunun da nedensiz olduğunu göstermiştir. gerçekten o sözlerin arkasını dolduran biri vardır karşısında, ders çıkarmayan, yaşayan.

    oysa gerçekten sevenlerin sevmesi daha farklıdır. sevmiştir; çünkü kendinden bir şey bulmuştur. sevmiştir; çünkü belki de hayatta yerildiği özellikleri romanda, karakterde yüceltilmiştir ve sanalda olsa yalnız olmadığının kanıtını almıştır. cümleler onun da cümleleridir. düşünceler onun da çevresine anlatmak istediği; ama başaramadığı düşüncelerdir. işte o kişi gerçek hayatta da sever zorba'yı. kollarını açar ona, suratında koca bir gülümseyle. her şekilde, her zaman yüreğiyle sever onu.
hesabın var mı? giriş yap