• bir haftadır kafamı allak bullak etmekte olan araç. azıcık para geçti elime bir araba alayım dedim. peugeot 207 ( 2008-2011), seat leon ( 2006-2010 ), opel astra ( 2006-2008 cdti ) gibi pek çok markanın pek çok modelini araştırdım. nereden bok yemeden açtım bilmiyorum ama 2008 model, kırmızı bir tane 147 gördüm. abovvvvv... hacı abi elim ayağım titredi resmen. o nasıl bir kırmızı ? bu nasıl bir güzellik lan. 17 jantlar falan resmen araba ağlıyor. gel gelelim herkes veryansın ediyor arabadan.

    varsa sözlükte bir alfa meraklısı yardımlarını esirgemesin lütfen.

    hatta 2006 ve üzeri modellerde kırmızı 147 satan varsa, mesaj kutumu yeşile boyayabilir.

    editasyone : 2008 model kırmızı bir tane aldım. yok böyle bir araba :)
  • yaklaşık 4 yıldır kullandığım ilk arabam hakkında bir şeyler çiziktirmek artık boynumuzun borcu.

    net olarak bendeki aracın detayını da yazayım, kafalar karışmasın;
    2005 model (2.makyaj / yeni kasa) 1.6 t-spark distinctive, benzin+lpg

    biraz artılar(+) eksiler(-) şeklinde yazalım ki, araştıranlara yardımı olsun.

    artılardan biraz bahsetmek gerekirse;

    (+) fiyat performans oranı: öncelikle, yukarıda pek çok kez yazılsa da tekrar etmekte fayda var, tam bir f/p aracıdır. piyasası olmadığı için, bilinmediği için, çekinildiği için 2.el piyasası düşüktür, ancak o fiyatlara benzer donanımlarda araç almak pek mümkün değildir. ilk defa binenlere, görenlere, biraz ilgilenenlere hemen soruyorum mesela, sence ne kadar eder gibisinden ? çoğu tahmin yanılıyor, benim aldığım fiyattan çok daha fazlası tahminler duyuyorum. hatta bu şekilde bir kaç arkadaşım 147 almaya yöneldi, iki tanesi de aldı kullanıyor. nedeni ise aşağıdaki dopdolu özellikleri.

    (+) motor: 120hp'lik motoru, 3000 devirden sonra açısı değişen subaplar (bkz: varyatör) ile birleşince, 2005 doğumlu atmosferik bir motor için çok çok iyi bir performans çıktısı sağlıyor. benzinde kullanıyor olsam muhtemelen ekonomik açıdan üzerdi beni ancak, lpg ile 4 senede 60000 km yol yaptım, sıfır sorun. lpg uyumunda da sorun yaşayan duymadım. sadece 10000 km'de bir düzenli bakımını aksatmadım. bu arada bazı yerlerde söylendiği gibi yağ yakma gibi bir problemi de hiç olmadı.

    (+) yakıt tüketimi: 30 litrelik lpg deposunu doldurunca, ortalama 300-350km yol yapıyor. bugünün fiyatından yaklaşık olarak hesaplamak gerekirse, (2.8 tl/l)*(30 l) = (84 tl) ile 300-350 km demek; km'de 24-28 kuruş yakıyor diyebilirim. bu arada 300 km yolu, sürekli 5000 devirde kullanım ve klima açıkken gibi düşünebilirsiniz. şimdi birileri çıkıp diyebilir sürekli 5000 devirde motoru öldürmüşsün falan, ama çok detaya girmeden kısaca anlatmam gerekirse, atmosferik motorların tasarım koşulu zaten yüksek devirdir, araç en yüksek verimini 4000-5000 devirde verir. yeni nesil turbolu (bkz: turbocharger) motorlarla karıştırmayınız.

    (+) yol tutuşu ve güvenlik: araç hızlandıkça, özellikle 120 km/s üzerinde, yola adeta yapışıyor. ön tampon/ızgara tasarımı, yola yakın oluşu, sert süspansiyon sistemi ve arka bagaj üzeri aerodinamik yüzey bunu sağlıyor olsa gerek. şehirler arası düz ve hafif virajlı yolda, 5000 dd ile 150 km/s hızda, al hız kontrolcüsüne bırak, yol üzerinde gayet stabil bir şekilde gidiyor, güven veriyor. abs-esp gibi sistemler zaten mevcut ve araca 8 adet hava yastığı koymuşlar.

    (+) iç/dış donanım ve özellikler: 2005 model bir araba olduğunu hatırlayarak değerlendirecek olursak; çelik jantlar, 4 lastik disk fren sistemi, sis farları, cruise control, çift taraflı dijital klima, ön kol desteği, sunroof, elektrikli aynalar, elektrikli 4 cam vs. özellikleri ile dopdolu bir araba. benzer yaşlarda ve/veya benzer fiyatlı araçlarda, bu donanımları bulmak hiç kolay değil.

    çok ta fazla övmeden eksilerine geçecek olursam;

    (-) bagaj hacmi: öncelikle araçta simit tip lpg tankı olduğu için (benzinli kullanmak pek ekonomik olmayacağından 147'nin potansiyel taliplerinin de lpg'li kullanacağını varsayıyorum) stepne'yi bagajda taşıyorum ve bu zaten küçük olan bagaj hacmimi baya düşürüyor. stepne'yi araçta taşımamak bir tercih olabilir ancak ben tercih etmedim.

    (-) konfor: yukarıda yol tutuşunu artırdığından bahsettiğim sert süspansiyon sistemi, kötü yollarda konforu düşürüyor. özellikle bol çukurlu/kasisli yerlerde, biraz da aracın yaşı dolayısıyla, her şeyi hissediyorsunuz. kısacası ön/alt takımı biraz hassas ve böyle yerlerde biraz narin davranmakta fayda var. ayrıca araç yüksek hızlarda içeriye yol gürültüsü ve motor sesi alıyor. bu ses çok rahatsız edici diyemem aslında, biraz tatlı bir motor sesi, ama yine de bu da konforu düşürüyor. bu etki de biraz yaşından kaynaklanıyor olabilir.

    (-) ses sistemi: multimedya sistemi bluetooh vs gibi bir şey yok araçta, standart cd çalar standart ses sitemi var.

    (-+) yedek parça ve bakım: araç çok yaygın olmadığı için, küçük şehirlerde yaşıyorsanız, yedek parçasını hemencecik bulmak zor. ancak artık internet ortamında sipariş üzerine her şey her yere ulaştırılıyor ve parçasına ulaşmak o kadar da zor değil. hele ki istanbul-ankara-izmir gibi metropollerde yaşıyorsanız, bu hiç sorun değil. her ne kadar sürekli bir şey ihtiyacım olmasa da, ankara'da 4 yıldır parça sıkıntısı yaşamadım. ve söylenenin/düşünülenin aksine, parçaları/bakımı öyle pahalı falan değil. en basitinden özel serviste yaptırdığım bakımlarından bahsedecek olursam, 2014 yılında 170 tl olan 10bin bakımı (yağ, su ve filtrelerin değişimi) 2018 yılında 230 tl civarında.

    özet olarak, her şeye rağmen kullanmaktan büyük keyif aldığım bir araç. çok daha genç az km'de bir araç alabilirdim ancak her defasında binerken 'hey koçum be' diyerek bineceğim bir aracı tercih ettim 4 yıl önce. bu yıl muhtemelen vedalaşacağım kendisiyle, artık model yükseltmek istediğim için ancak benim içimde hep ilk göz ağrım, yakışıklım** olarak kalacak.
  • para yemeyi seven güzel ve seksi kadın gibidir. vazgeçemezsin, yedirirsin.
  • -ön silecekler çalışırken geri vitese taktığınızda arka sileceğinin de çalıştığı,
    -sürüş esnasında menü ayarlarında hız uyarısı açma özelliği haricindeki diğer zımbırtıları kurcalamanıza izin vermeyerek güvenliğinizi düşünen,
    -uzaktan kumandasından bagaj kapağını açabildiğiniz,
    -araç durmadan bagaj kapağının açılmasına izin vermeyen,
    -uzaktan kumanda ile aracın kapılarını açtıktan sonra kapı açma tuşuna 3 sn. basılı tuttuğunuzda tüm camları açıveren,

    sayılan özellikleri ile sınıfında görmeye alışkın olmadığımız detaylar sunan otomobildir.
  • 14 yıl önce dizayn edilmiş bir araba düşünün;

    8 yıl yoğun kullanım... 100,000km sonrasında

    hala güzel...
  • şahane iç ve dış tasarımı olan otomobil. öle bir tasarım ki görür görmez insan aşık oluyor resmen.

    adeta şu hale bürünüyor : http://www.youtube.com/watch?v=cohceajm7ac

    param olduğu anda hiç düşünmeden alacağım seni alfa romeo 147.
  • 2 seneyi aşkın 156 tecrübesinden sonra aracım zamansız bir şekilde pert olunca aldığım otomobil. 5 aylık kullanım sonrası eyyorlanmam aşağıdadır.

    ***

    performansı nasıl? basınca gidiyor mu? yakıyor mu? naapıyor hüleyn??

    1.6 twin spark 120 hp motorun size çok fazla drag kazandırmayacağı bariz. ancak performans olarak gayet yeterli diyebiliriz. bu yeterli ne demek peki? bu araçlarla ilgili okuduğum ve nerede olduğunu asla hatırlamadığım enfes bir yorum vardı, “alfa forumuna gitseniz millette 155 hp 1250 kg otomobiller var, 120 hp 147 onlara gitmiyor gibi geliyor” şeklinde. işte 147’ninin performans özeti bu. sizde 75 hp b sınıfı bilmemne corsa varsa 147 uçuyor gibi hissettirebilir. benim gibi 156 2.0 155 hp’den sonra geçerseniz de gitmiyor gibi hissettirir. kısaca 120 hp neyse o kadar gidiyor, amma uzattık (:

    araçtan performans almak isterseniz gaz pedalını ezmeniz, devir çevirmeniz gerekiyor. hatta otomobil bu fikir üzerine kurgulanmış. vites oranları kısa; bu da düşük hızlarda yüksek devirde eğlenmek demek. tam hatchback kafası. bu avantajı. dezavantajı ise uzun yolda yüksek devir biraz kafa öpmüyor değil. 2000 devirde 80 km/h yapıyor öyle söyleyeyim.

    yakıt tüketimi lpg ile çok makul seviyelerde iken benzinli kullanımın 10 lt/100 km’nin altına düşmesi çok mümkün değil.

    motor ise yüksek devir çevirmeye zorlandığı için gelecek açısından biraz soru işareti. bahsettiğim 225000 üstü km'ler.

    ***
    iç mekan nasıl? gideri var mı? eşimiz dostumuz kız arkadaşımız “araban bu mu :/” der mi?

    utanmasam dandik diyeceğim. benim aracımda 10 senenin izleri çok net görünüyor. hem kullanılan malzemelerde ucuz his bulunuyor hem de dayanıklı değiller. ama alfa magic burada da var işte. iç mekan olanca dacia plastiğine rağmen rahatsız etmiyor. kimse “araban bu mu” demez.

    ***

    rahat mı? tangır tungur araba almayala??

    meh, super değil. özellikle sert ve rahatsız da değil ama; aman derim. tabii çok sessiz sayılmaz güncel otomobillere göre.

    ***

    yol tutuş?

    aracı çizgiden çıkarmak için acemice hareket etmek gerekiyor. bunun dışında direksiyon size olan biten herşeyi söylüyor. yani zaten yol tutuş yüksek, ancak, zemindir yan rüzgardır vs bir sıkıntı varsa alet size “dur soluklan yeğen” diyor. siz de eşek değilseniz önleminizi alıyorsunuz.

    ***

    how ‘bout reliability? my cousin’s mother-in-law’s sister’s ex-boyfriend once drove one for 10 minutes. he says it is one big pile of crap and ı should never buy one.

    tabii alfa klasiği olarak bacanağınızın bilmemnesinin sol taşağı(çok pardon (: ) bir alfa’yı oto yıkamada görmüştür ve “alfa dandik” demiştir ve gözünüz çok korkmuştur. ama hurafe onlar. sadece nazik bir otomobile bindiğinizi ve ona eşek muamelesi yaparsanız sonuçlarına katlanmanız gerektiğini unutmamalısınız. alacağınız aracı iyi araştırın. öyle apaçi adamdan araç almayın bir zahmet. bakımlarını asla aksatmayın ve arabayı gereksiz sıkıştırmayın. kenarda da bir alfa fonu bulundurun. alman rakiplerinden çok daha ucuza alıyorsunuz zaten kazanacağınızı baştan kazanıyorsunuz.

    emekli babanıza haftasonu torun sevmeye gitmesi için almayın tabii. ona gidin toyota falan alın.

    ***

    sürüş hissi nasıl?

    toplamda bakacak olursak dandik 10 yıllık 1.6 lt 120 hp hatchback arabadan bahsediyoruz. ben kazasız iyi kondisyonda düşük km’de olanını 27000 tl’ye aldım. bu fiyata sundukları inanılmaz. motor sesi müzik gibi. direksiyon hissi, tassarımı… hele tasarımı. benimki kırmızı, kerata gerçekten yakışıklı.

    ***

    eee sonuç ne iki saattir kafa ütüledin. alfa, alfa, alfa, alfa, alfa, alfa…

    sonuç olarak bence 25000-35000 arası araba almak için kötü bir aralık. benim aklım alfa hastası olmama rağmen ilk buna gitmedi açıkçası. ama araştırdıkça aklımı çeldi ve sonunda da sahibi oldum. kararımdan çok memnun olduğumu ve yine aynı durumda aynı aracı alacağımı söyleyebilirim. beklentileri yukarıda yazılanlarla uyuşan herkese de tavsiye ederim.

    - alırsanız motor ısınana kadar 3000 deviri geçmeyin. varyatör problemi yaşamazsınız bu şekilde uzun süre. ben 156 ile bu metotla yaşamadım 2 yıl.
    - yine cd changer olarak bağlanabilen usb reader’lar var. böylece hem konsol orjinal haliyle duruyor hem de direksiyondaki kumandaları da kullanabiliyorsunuz stick memory’den müzik dinlerken. fiyatları da çok ucuz. aklınızda olsun.

    bir sorunuz olursa mesaj kutumu yeşillendirebilirsiniz.
  • her bindiğimde saygı duyduğum efsanevi italyan şıklığı.

    o hatlar o çizgiler o bakışlar ve o duruş gerçekten bambaşka.

    şasenin ilk üretildiği tarihi 2001 olarak düşünürsek zamanının bir çok rakibinden deli manyak yol tutan araba. hatta bırakın o zaman arabalarını yeni elektronik destek sistemlerini saymazsak hepsinden daha önde bir araç.

    bir çok araç kullanıcısının şöyle bir talebi var hatta. tüm hothatch'ler elektronik sistemlerini deaktive edip bir pistte yarışsalar 147 aça aça birinci olur diye.

    bu aracın 1.9 dizel kilitli diferansiyelli 150 bg'lik canavarını 1 yıldır kullanıyorum ki her binişimde "allahım bu ne" demekten kendimi alamıyorum. viraj içinde tıpkı bir arkadan itişli kullanıyor gibi keyifle girmek ve viraj dönerken gazlamanın hissettirdiklerini anlatamam.

    ne yazık ki artıları olduğu kadar eksileri olduğu da aşikar. italyan şıklığı ve performansı gayet tatminkar iken akıllılığı için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil.

    saçma sapan konuşlandırılmış sensörler sizi bazen yanıltıp elektronik hatalar verebilir, yol tutuşunun yüksek olmasını sağlayan ön takım ne yazık ki bozuk yolda çabuk ses ve sorun çıkarmaya meyillidir. ülkemizin saçma kasisli ve sürpriz çukurlu yolları en büyük düşmanınız olur ve azıcık büyük bir çukur gördüğünüzde ananızın eski kırığını görmüş gibi olursunuz.

    onun haricinde iç trim aksamı da titreşime ses yapmaya meyillidir.

    ancak dış ses izolasyonunda başarısı hiç de kötü değildir. tok kapı sesi de vardır.

    benzinlisinin motor sesi duyanları deli eder. dışardakilerin egzoz takarak modifikasyon yaparak aldığı sesi siz gaza dokundukça alırsınız. yüksek devirde kullanılması keyifli olduğu için de kullanıcısı hep basar haliyle benzinli motoru yağ yakar.

    ama az sayıda bulunan dizeli şaka makinesidir. özel seridir, tahmini 10 adet falan var ülkede. 40bin altına alınabilecek en iyi hatchback benim gözümde. eline verdiğim audi ww ford renault sayısını tespih tanesi gibi sıralasam buradan mekkeye tespih olur zikir çekilir.

    özetle:

    +yol tutuş
    +performans (muadillerine göre)
    +görsellik, dizayn

    -trim sesleri (bozuk yollar sağolsun)
    -hassas ön takımlar
    -sert amortisörler

    yine de ne olursa olsun o koltuğa oturduğunuz andan itibaren yarış arabası hissinden kurtulamazsınız. spor araç kullanmayı sevenler için özellikle 150 bg'lik model denenmelidir.
  • birkaç ay önce sahip olduğum araç. (mk2)

    öncelikle 147 mk1, 2 ya da 156 almayı düşünüyorsanız, ne için alacağınıza karar verin.

    amacınız, ailecek sorunsuz bir şekilde araç kullanmak ise, 10k bakımları haricinde sanayiye gitmek size eziyet geliyorsa, en ufak bir araba sorunu canınızı sıkıyorsa kesinlikle bu araçlardan uzak durun.

    ancak niyetiniz, fiyat olarak emsallerinin arka kapıları manuel iken daha donanımlı ve güvenli bir araca binmek ise, genç iseniz, aracın kronik sorunlarıyla uğraşmaya enerjiniz ve paranız var ise, bu araçlar kesinlikle size göre.

    artıları
    -güzel bir tasarım. özellikle mk2 cidden yakışıklı.
    -emsallerinin kıyaslamada yanına dahi yaklaşamayacağı bir yol tutuş performansı
    -dijital klima, hız sabitleyici, 6 airbag gibi ekstralar
    -kullananlar arasında forum/whatsapp yoluyla inanılmaz bir yardımlaşma söz konusu olması

    eksileri
    -araç küçük ve basık.
    -bagaj yetersiz.
    -yakıt sarfiyatı fazla. (hız yapmayan ve agresif kullanmayan bir insan olmama rağmen)
    -parçalar inanılmaz pahalı. (eleştiri gelecektir ancak bir araçta hem cam açma düğme paneli kronik sorunlu ise , hem de bunun piyasası 1550 tl ise, kusura bakılmasın.)
    -kalorifer gücü zayıf
    -kronik sorunları fazla (aşağıda değindim.)
    -özel servis ağı kısıtlı. (özellikle iç anadolu bölgesinde usta bulamazsınız. ankara izmir ve istanbul'da ise çok rahat olursunuz bu konuda)

    kronik sorunlara gelirsek;
    -varyatör. sadece bu kelimeyi yazmak yeterli. tamir kitine de umut bağlamayın derim. o 1500 tl'yi vereceksiniz.
    -bir 147 ya da 156 sahibiyseniz, tavan ve kapı kumaşları sarkma yapacak, hazırlıklı olun. ya da ikinci el alıyorsanız, gitmeden sorun tavanda sarkma olup olmadığını. cevap kuvvetle muhtemel "evet" olacak.
    -elektrik aksamı hassas.
    -cam açma paneli sorunlu. yenisi 1500 tl. alt tarafı iki düğme yahu.
    -araç doğal olarak yağ yakıyor. bu durum alfa romeo tarafından da belirtilmiş. 5000km'de yarım litre kadar yağ yakıyor. peki üretici tarafından klavuzda belirtilmiş bir husus neden kronik sorun? onu da aşağıda belirttim.
    -8 adet buji mevcut. ucuzunu kullanarak değiştiremezsiniz. aksi halde tekleme sorunu yaşatacaktır.
    -sık sık akışmetre (debimetre) kalibrasyon sorunu yaşanıyor.
    -kalorifer gücü zayıf ayrıca tıkanma yapabiliyor. bu da kış aylarında aracın içinin ısınmaması demek.
    -kaput ve bagaj logoları sararıyor ve siliniyor. değişim ücreti pahalı, çıkma ya da çin malı alınmalı.

    aracın ikinci el durumu ise tam bir felaket. bu araçlar hassas olduğu için dikkatli kullanılmalı. siz bir fiesta kullanıcısından alfa alırsanız, hayırlı olsun sanayi ile kardeş oldunuz demektir.
    temizini bulmak inanılmaz bir mesele. 2019'un son günleri için konuşmak gerekirse piyasada 3 çeşit 147 var.
    1. sorunlu 147. piyasanın yüzde 70'i bu 147'lerden oluşur. 25.000 ile 31000 arası bir 147 bulduysanız. baskı balata, triger, varyatör, şanslıysanız üst kapak, değilseniz rektefe ücreti için cebinizde en az 8000 tl bulunsun. zaten araç doğal olarak yağ yaktığı için, kullanıcısı arabanın anasını ağlatmasına rağmen motorda sorun olup olmadığını sorduğunuzda "e bunlar zaten yağ yakıyor" diyecektir kol çıkarmak üzere olan aracı için, yemeyin. zaten 147'yi, ya da bırakın 147'yi, hız sabitleyicisi olan herhangi bir aracı 28000 liraya almayı hayal ediyorsanız bir çok sorunu da kabullenmişsiniz demektir.

    2. bıkılmış 147. 1. gruptan alınmış, yapılmış, onarılmış ya da şans eseri orta halli olanı alınıp, nazıyla, derdiyle ve parça sorunuyla uğraşamamış, araçtan soğumuş kişilerin sattığı araçlar. az bir bakım masrafı ile dikkatli olmak şartıyla kullanabilirsiniz. genelde 32.000-37.000 aralığındadır.

    3. sorunsuz ve bakımlı 147. facebook ve whatsapp gruplarında görürsünüz. kullanıcıları her cuma aracın fotoğrafıyla birlikte "hayırlı cumalar" mesajı atar. trafikte denk gelen alfaları gruplarda etiketleyip sahibi oradaysa selam çakar. tüm kronik sorunları ve bakımları düzenli olarak yapılmıştır. "alfisti" dedikleri genelde bu gruba dahil. gönül rahatlığıyla alıp kullanırsınız araçlarını. genelde 40.000 tl civarıdır piyasası. yukarıda "artıları" kısmında 147'lerin, emsallerine göre daha dolu bir araç olduğunu belirtmiştim. bu fiyata emsalleri de değişmiş oluyor. dolayısıyla cazibesini yitiriyor.

    aracın ruhu olduğunu söylerler. kesinlikle katılıyorum. bir ruhu var ama bu ruh kesinlikle "kezban". ortalamanın bir tık üstü bir güzelliğe karşın, bin trip atıp bol bol sorun çıkaran, naz yapan bir arkadaş kendileri.

    araba kullanmak ve araba ile ilgilenmek hobiniz ise, üç büyük şehirden biriinde ya da yakınında ikamet ediyorsanuz bir 147 edinin. kronik sorunları bildiğiniz için hem hazırlıklı olacaksınız hem de araç ile ilgilenmek keyif verecek size. fan gruplarıyla etkileşim halinde olacaksınız. ayrıca sürüşü, yol tutuşu ve tasarımı çok iyi olduğundan, nazları gözünüze batmayacak ve mutlu olacaksınız. (temizi bulunuzsa)

    aile arabası arıyorsanız, sanayi nedir, nerededir bilmiyorsanız, sadece bakımdan bakıma yılda bir sanayiye gitmeliyim, aksi halde mutsuz olurum diyorsanız, bütçeniz kısıtlıysa, az yakıt sarfiyatı istiyorsanız, genişlik sizin için önemliyse, iç anadolu ya da doğuda ikamet ediyorsanız kesinlikle 147 ve 156'dan uzak durun.
  • büyük bir handikapı iç kapı kollarının tutma yerlerindeki plastiğin zamanla aşınması ve hatta yapış yapış olması olup; alkolle dikkatlice bir pamuk veya bez ile silindiği zaman yepyeni hale gelmektedir.
    evet yanlış okumuyorsunuz; sıfırlandı benim arabanın kapı içleri alkolle silince.

    hadi bu da alfistlere kıyağım olsun ...
hesabın var mı? giriş yap