• daha önce 3 kere falan yazmıştım başlığa. arada gelen sorulara verdiğim cevaplar da var tabii. sonra dedim oturayım ve derleyip toplayayım konuyu tek entry altında; diğer entry'leri de uçuraraktan. arkadan çarpan bir çekici nedeniyle pert olana kadar 2,5 yıl boyunca 99 model 2.0 twin spark kullandım. adım adım gidelim şimdi.

    nasıl alıyoruz bunu?
    evet, sözlükte orada burada aracın methini duydunuz. baktınız fiyatı da makul; sizi tuttu bir kaşıntı. gözler başladı seğirmeye. almaya karar veriyor gibiyiz. alsak mı?

    bir kere bir vasıtadan çok hobi satın alıyorsunuz. beklentiniz bu yönde olmalı. bu araba ne çok lüks ne çok konforlu ne çok sorunsuz. bu aracın özelliği kullananı eğlendirmesi, kullandıkça yüzünü güldürmesi.

    alfa’lar çok dandik diyolla?
    - beklentilerimizi makul tutuyoruz. nedir bu otomobil? ortalama 10-20 yaşında, 7k devir çevirebilen sert bir italyan otomobili. şimdi bu kombinasyona sahip alman otomobillerini bile alırken “lan acaba” der insan. gidip 15 yaşında bir bmw alıp deneyebilirsiniz; parça fiyatı da servis de daha pahalı olur emin olun. neyse özetle çalıştırayım gaza basıp gideyim senede bir de yağ falan değiştirir yürür gideriz arabası değil. ama çok narin, kırılgan, sorunlu bir otomobil değil; örneğin bir jaguar değil. bazı ritüelleri var. dikkat ederseniz sizi üzmez. etmezseniz 70345. alfa romeo korku hikayesi olarak forumlara giriş yaparsınız. kaç senelik araba alayım eşek muamelesi yapayım bir de hiç bakmayayım diyorsanız japonlara bakmak lazım.
    - bakımlar hassas. bizim ustalar bayılır şov yapmaya, yok buna gerek yok, işte aman bunu değiştirmeyelim falan derler. “ben sana on numara yaptım” derler. yapmayın. parçaya acımayın ve sökmüşken ne gerekiyorsa hunharca değiştirin. kenarda da 3k gibi bir alfa fonu bulundurmakta fayda var.
    -motorları benim gözlediğim kadarıyla 250000 km falan gidiyor.
    -ön takım gerçekten hassas. ama kullanırken en önemli eğlence faktörlerinden biri direksiyonu işte. dolayısıyla kızamıyorsunuz çok.
    - parçaları, fiat ile ortak parçaların çokluğundan dolayı pahalı değil. alfa’ya özgü parçaları biraz daha pahalı tabii. genel olarak almanlar’dan ucuz diyebilirim.
    - aramaya inanmak lazım. gerçekten de. temiz alfa bulmak çok zor iş. aceleye gelecek bir konu değil, bulamama olasılığı da var epey süre. çok araba deneyin ve apaçi adamdan alfa almayın. aracın sahibi, aracın önceden nelere maruz kaldığını görmek açısından çok önemli.

    tamam alacağız sanırım biz; ama hangisi!!?!??
    mk 1 ilk kasa. sonra mk 1.5 çıktı, sonra mk2.
    şimdi bu alet ilk çıktığında bile çok mantıklı bir otomobil değildi. şimdi bir de eskidi, hiç değil. dolayısıyla ben bir daha 156 alsam mantıksız ve eğlenceliden yana olur tercihim. yani mk1, 2.0 twinspark. mk 1.5 sevenler de var(içi makyajlı dışı makyajsız). ama bande hep “yarısı kalk gidelim diyor yarısı bok yeme otur aşağı” izlenimi bırakıyor o. tabii ki deri koltuklu alıyoruz. eğer kendimizi şanslı hissediyorsak sunroof’lu alabiliriz. ama çürümeydi sızdırmaydı uğraşabiliriz yaştan dolayı. yine tek kavrama yarı otomatik bir nefret unsuru olabilir, ben manuel derim. temiz manuel 2.0 mk 2 bulursanız atlayın tabii üzerine. ama zor mucize gibi bir şey; çok az getirilmiş türkiye’ye.

    anlat bakalım o zaman iç mekan nasıl?
    mk1 için tasarım olarak iyi ama malzeme ve işçilik kalitesi olarak rezalet diyebiliriz. dacia derdim ama dacia’lar daha iyi artık. konsolun malzemesi ayrı kötü, birleşme yerleri ayrı kötü. bazı birleşim yerlerinin arasına değil parmak, tenis topu falan girer muhtemelen. konsolun ortasında maun görünümlü olan yer akla hayale gelmeyecek dandiklikte bir plastik. sanki gri olan daha iyi. ama işte o dandikliğe rağmen size dönük konsol, gömülü beyaz tabanlı göstergeler, kapılardan başlayan çizgilerin konsolda devam etmesi falan hoş detaylar kurtarıyor biraz. siyah deri de daha iyi yaşlanıyor açık renk döşemelere göre. mk 2 iç mekanı çok daha iyi. tabii günümüze göre o da kötü.

    twin spark motor ne olyor nasıl oluyor? varyatör nedir, yenir mi?
    roheeyyyyy. müzik gibi sesi olan, 7k devir çeviren bir 155 hp eğlence makinesi. tabii ki matah bir motor değil ama alt tarafı 2 litre atmosferik bir motor ama sundukları salya akıtıcı. performans iyi, sesi çok çok iyi, tüketim fena değil. 1.6 ts’lerin aksine alt devirler çok ölü değil aracı çok rahat yürütüyor. üst devirlerde ise epey iyi gidiyor. bunda segmentine göre düşük ağırlığın da etkisi var.
    - motoru nazikçe ısıtmak gerekiyor. öyle çalıştırır çalıştırmaz gazlamamak, motor sıcaklığı 90 c oluncaya kadar 3k devri geçmemek gerekiyor. bu şekilde hem motoru korursunuz hem de uzun süre varyatör problemi yaşamazsınız. bu arada bu varyatör denen nane hondalar’daki vtec benzeri bir sistem. farklı çalışıyor ama yapılan iş aynı, alt devirlerde ekonomi üst devirlerde performans. varyatör sorunu denilen şey de varyatörün geç yağlanması ve zamanla ses yapması. 3k devri motor iyice yağlanana kadar geçmeme muhabbeti biraz da bundan işte.
    -motorda triger kayışına ek olarak bir de balans kayışı var. onu da trigerle birlikte değiştiriyoruz.
    - çift buji silindirdeki yakıt hava karışımını daha etkin yanmasını sağlıyor. çok da ateş etmiyor bu özellik sanki. daha çok buji değişimlerinde ağlamaklı olmanıza yarıyor. çünkü pahalı. neyse ki değişim periyodu uzun(60000 km olması lazım).
    - yüksek devir seven çoğu motor gibi yağ yakıyor. yaklaşık 0,5 lt yakıyor 5000 km’de.

    şanzıman nasıl he?
    yanlış hatırlamıyorsam 90 km/h’ta 2k devirde gidiyor. 2. viteste 110 km/h yapabiliyor diğer yandan. yani ne isterseniz veriyor.

    başta sert dedin, ne kadar sert? hanım çoluk çombalak biner miyiz? rahat mı?
    fena değil. ama yol tutuşunu ve yaşını düşünrseniz gayet iyi aslında. momo koltuklar çok rahat. düzgün yolda, özellikle uzun yolda çok optimum bir konfor/sportiflik dengesi var. çok uzun yollar kat edip hem çok mutlu hem de dinç inebilirsiniz koltuğundan. bozuk yollarda çok başarılı değil. özellikle de kabindeki üstün italyan işçiliğinin sonucu olan takırtılarla kombine olduğunda hassas kişilerin canını sıkabilir. yol gürültüsü, rüzgar sesi konusunda ise maalesef vasat.
    yaşam alanı konusunda hiçbir sıkıntı yok. çoluğu çocuğu toplayıp takılmaca serbest. bagajı segmentine göre küçük ama küçük aileler için bence yeterli.

    yol tutuyor mu? çok mu tutuyor az mı tutuyor?
    çok tutuyor. hayvan gibi tutuyor. sürüş alışkanlıklarınızı değiştirdiğinden başka bir otomobile bindiğinizde tehlike yaratacak kadar tutuyor. hidrolik direksiyon da size olanı biteni net bir şekilde anlatıyor. yüksek hızlarda bile alet şov peşinde değil, olanı söylüyor. özellikle mk1 için sürüşle aranızda hiçbir perde yok.

    mutlu ediyor dedin. mutluluğu tanımla bana…
    işte zaten yukardakileri toplayalım. 7k devir çeviren, hırıltılı, boğuk, sinirli bir sese sahip motor. mekanik gaz pedalı(mk 1 için). yüksek yol tutuş kabiliyeti, hisli direksiyon. çok güzel, zarif, ileride klasikleşmesi neredeyse kesin dış tasarım(türkiye’de bile die-cast modelleri satılıyor şimdiden). sürücüye dönük konsol, konsola gömülü beyaz tabanlı göstergeler. ve bunlar olurken uzun yolda üzmeyecek seviyede konfor. işte sür dur bu arabayı. bin bodruma git, güneye vur ne bileyim takıl işte. nereye gittiğin hiç önemli değil. yeter ki asfalt kaliteli olsun (:

    özetlersek tüm bunların çok daha fazlasını sunan otomobiller var. ancak hem satın alma hem de işletme maliyeti hesaba katıldığında bu fiyata sundukları konusunda bu araca yaklaşabilen bence yok. daha fazla para verip daha fazlasını alabilirsiniz tabii. özellikle daha genç daha sorunsuz alternatiflere yönelebilirisiniz. ama daha fazla ödemeniz lazım.

    e sen neden şu anda bundan kullanmıyorsun?
    işte dedim ya bu alet biraz hobi. bir kere eski. bir sürü ıvır zıvırıyla uğraşmanız lazım. düşük fiyatından dolayı artık farklı bir gelir grubunda 156’lar ve o araçlara çok bakılmamaya başlandı. aldığınızda sağını solunu toplamanız gerekebilir eğer bir alfista’dan almadıysanız. işte yine aylarca ara yok şusunu yap busunu yap, hem o sırada yolda olan bebek hem de yeni iş nedeniyle çok vaktim yoktu. ama tadı damağımda kaldı diyebilirim. bir tavsiye isterseniz bu aletlere hala binilebilirken gidin alın. ben biraz daha “binip gidebileceğim” bir alternatife yöneldim: 2005 alfa romeo 147. işte 156’dan o kadar memnun kaldım ki alfa’dan kopamadım. bundan sonra da devam ederim gibi geliyor. destanlar yazdım, eğer bir sorunuz olursa istediğiniz zaman yeşillendirebilirsiniz.
  • 1997 de çıkmış bi arabadan bahsediyoruz. sadece bi kere ön kısmı hafif makyaj gördü 2004 te. bırak da biraz eskisin dimi. alet gelmiş 15 yaşına, demode oldu diyor adam. hala çoğu 2005-2006 model arabadan daha yeni durur. şu anda bile moderndir dizaynı çoğu araca göre. bu da bütün alfalar için geçerlidir
  • benzinci ile arkadaş olmanızı sağlayan bir otomobil. hastasıyız o ayrı.
  • şimdilik saygımı trafikte yol vererek gösterdiğim italyan eseri.
  • yaklaşık bir aydır 1.6 t spark modeline sahip olduğum arabam.şu ana kadar çok fazla farklı modelde araba kullanmama rağmen direksiyonuna oturduğumda ilk defa araba kullanacakmışım gibi heyecanlanıyorum.yaşından dolayı 120 beygirden 5-10 tanesi ölmüş bile olsa gayet tatmin edici bir performans ve konfora sahip.
  • bir önceki entryimde yazdıklarımın üzerine ekleyeceğim şeyler var. yol tutuşu, gidişi, duruşu güzel. eski bir araç olmasına rağmen yüksek hızlarda rüzgar sesi duymuyorsunuz. 160 - 180 gibi hızlarda kolay çıkıyor. 180'den sonrası için daha uzun bir yola ihtiyacınız var. 0 - 100 ölçümüm 10 saniye. motoru rektifiye görmemiş, 245 bin km yapmış 22 yaşında bir araç için güzel bir değer. 2 kere yüksek hızlarda iken ani şekilde durma, şerit değiştirme gibi durumlar oldu, araç biraz sarsılıyor ama yoldan kopmuyorsunuz. soğutması da ısıtması da yeterli bu arada. uzun yolu çok rahat bu arada, koltuklar efsane rahat. bir kere başıma kaza geldi, arkadan vurdular. o modelde başka bir araç kullanmış olsaydım akordiyon olmuştu araba. sağlamlığını da test etmiş oldum. ama, aması var, sıkıntıları da var ve bunları anlatmam lazım. alırken bir kaç kere düşünün bu yüzden. çünkü ben 20 bin lira para harcadım ve her araba alacak adamın kenarda böyle bir parası olmaz.
    1. rölanti dalgalanması. çok ihtimal var. çok parça var. hangi birini değişseniz sorun çözülür bilemiyorsunuz. mk1 kasanın gaz kelebeği, gaz kelebeği hortumu, akışmetre gibi parçalarını bulamıyorsunuz. ben bantladım, silikonladım, beyni sıfırladım. bir süre normale döndü ama yine başladı. parça bulamadığınız sürece istediğiniz kadar tamir ettirin, temizletin olmuyor arkadaşlar.
    2. araba alçak bir araba. uzun yolda bile altını vurdum, istanbul'da çok dikkatli olmanız lazım. kesin altını vurursunuz. arabanın bir suçu yok bunda, yol yapan güzide belediyelerimizin beceriksizliği.
    3. çok yakıyor. çok. öyle böyle çok değil. shell yakıtını sevdi. lpg ve benzinde. shell daha performanslı ve daha iyi ivmelenme sağlıyor. sakin kullanımla ben lpgde 49 kuruşa kadar inebildim şehir içinde. şehir dışında 35 kuruşu gördüm ama biraz gazı köklerseniz affetmiyor. gazı köklemekle şehir içi 55 kuruş, şehir dışı 44 kuruş görmüştüm. total kullandım bir süre, araç kalkışlarda bayılıyordu. shell'e geçtiğimde bu olmadı. benzin direk 1 tl arkadaşlar km başına. hele son zamlardan sonra benzini unutun.
    4. alfa'dan bağımsız olarak 2. eller için geçerli bir durum olarak yazıyorum. arkadaşlar her an bir şey olabilir. her an. dün araba otobanda istop etti. sonra 2 kere daha istop etti. benzine geçtim istop etmedi. lpgciye götürdüm lpg ile alakası yok, rölanti dalgalanması var araçta bunu halletmen lazım dedi. sorunun sebebini kendim buldum. teybe taktığım bluetooth aparatı elektrik sistemini etkileyip tüm elektrik sistemini kapattırdığı için haliyle ateşleme de kesiliyor. ama dediğim gibi her an her şey olabilir. bunu markalara değil de kullanıcılara bağlıyorum. ülke öyle bir ülke haline geldi ki araba benim sorunlarım var diye bağırmasına rağmen bir şekilde bu araçları al sat için çevirip para kazanıyorlar. allah akıl fikir versin.

    son olarak şunu söyleyebilirim. ben ekonomik durumum elverişli olduğu müddetçe bu arabayı kullanacağım. bir daha alfa alır mısın derseniz alırım ama yanımda alfa ustası ile alırım. geçmişi iyi bilinen bir araba alırım. imkanım olursa da marka gözetmeksizin gider sıfır araba alırım. çünkü 2. elde geçmişin günahlarını siz çekiyorsunuz. hele yaz, kış antifriz kullanmayan dingiller olduğunu gördüğünüzde bu ülkede 2. el araba almanın kumar olduğunu anlıyorsunuz. alfa keyiflidir ama cebinizden yer de yer. saygılarımla.
  • 2 yıl, 21 bin km geride kaldı.
    249 bin 400 kmde motor yapıldı. rodajda araç şu an. sakin sakin kullanıyorum. alfa romeo 156 sahibi olmakla alakalı genel bir şeyler yazabilirim diye düşünüyorum. bu arada ekşiden 2 arkadaşı 156 sahibi yaptım. birisi de ankara'dan yazmıştı, ekonomik durumunu da belirtince alma demiştim.

    eski bir araba alıyorsunuz. geçmişini bilmiyorsunuz. geçmişin günahları gün geçtikçe önce yüzünüze sonra cebinize vurmaya başlıyor. harcıyorsunuz, harcıyorsunuz, bugün olacak, yarın olacak, oldu gibi, ha gayret olacak diyorsunuz ve bir şey daha çıkıyor. bu şekilde 2 yıl geçti. şu an satmak istesem zarar ediyorum ama satmak da istemiyorum nitekim. arabayı neredeyse sıfırlamış oldum. motor da sıfırlanınca daha sessiz ve alt devirlerde daha canlı bir araba oldu. kafamda tavan döşemesi ve direkleri siyaha boyatmak, kapılardaki deri döşemeleri yeniletmek, koltuk deri bakımlarını yaptırmak, bagajda sarkan döşemeyi tamir ettirmek var. fiyat aldım, düşünüyorum. yaz geldiğinde ise aracı fırın boya ile boyatmayı düşünüyorum. yaşı gereği bazı yerlerde ister istemez pas oluşumları görülüyor, bunların hakkından bir gelmek istiyorum. jantlarda biraz deformasyon var, selespeed jantlar. ya tamir ve boya olacaklar ya da lastik değişimine kadar bekleyip 17 inç jant seti alıp ona göre kaliteli bir lastikle yoluma devam edeceğim. neden araba almıyorsun diyenleriniz olacaktır. bir çok araba kullandım, hiçbiri bana bu araçtaki direksiyon hissiyatını veremedi. alfanın direksiyon hissiyatını verecek tek marka bmw. onda da araçların çoğunluğu yorulmuş ve aldığınızda tepenize binecek potansiyeli var. 5.20i, 3.20i kullandım. keyifli makinalar kesinlikle. kafada 3.28ci var ama o kadar para verip de rezil olmak da var. o yüzden en azından bildiğim araba deyip yoluma devam etme niyetindeyim.

    istanbul'da alfa sahibi olan arkadaşlara şunu söyleyeyim. parça alacaksanız halisoğulları otomotiv, tamir işi yaptıracaksanız serkan bolat autodelta ya da mahir yeşilli çözüm garage. gidip çaylarını için, benden de selam söyleyin. başınız ağrımaz. parçacınız ve tamirciniz için adres verdim. lpg için çağlayanda general otogaz var. 2 senedir lpg ile alakalı bir sorunum olmadı çok şükür. yakıt konusunda kesinlikle shell. hem gaz hem lpg. ikinci marka olarak bp. opet lpgde araç garip çalışıyor. tavsiye etmiyorum. sunroofla ilgili sorununuz varsa maslakta eski fiat servisi çalışanı haris düzyurt var ona gidersiniz. maslakta bahattin usta var alfacı, ona bir türlü gitmek nasip olmadı. ufak tefek bir kaç işimi yaptırabildim ama dükkan hep dolu. anadolu yakasında zeki usta ve muttalip usta var bilinen. bu ustaların hepsini gördüm. son adresim serkan bolat autodelta oldu. orada da motor yapıldı.

    alfacı arkadaşlara yol çizmek amaçlı yazılmış bir entrydir. herhangi bir ticari mahiyet taşımamaktadır. 156 sahibi olup sorunu olan varsa yazabilir, başıma çok iş geldi, büyük ihtimal biliyorumdur, kimin çözeceğini de bilirim. alfisti arkadaşlara selam olsun.
  • bugün itibariyle satın aldığım ve an itibariyle ilk aracımdır. bir hayırlı olsununuzu alırım sözlük. mk1 2.0 manuel modeli için açtık kesenin ağzını, kazadan beladan uzak kullanırız inşallah.
  • youtube'da oradan oraya videolara bakarken bir anda denk geldiğim eski canım otomobilim.

    babam ben lise 3'deyken almıştı, "xx üniversitesini kazan senin" dedi, sözünü de tuttu. okulun başladığı gün anahtarı vermiş, kendine de vw passat almıştı.

    bendeki modeli 2.0 tw spark modeliydi, araç 155 beygirdi. kullanımı o kadar zevkliydi ki babam arada hafta sonları benim arabayı alırdı. aracımda standart egzoz olmasına rağmen harika bir motor sesi vardı, hele hızlanırken keyiften uçururdu.

    viraj alımı, ani hızlanması, kokpiti her şeyiyle harika bir araçtı. yürütme masrafları ise bahsedildiği kadar yüksek değildir, sadece adı çıkmıştır. direksiyon hissiyatı, pedal hissiyatı, başka bu sınıf hiç bir arabada yoktur. pedalların konumu bile mühendislik harikasıdır.

    iç tasarımında her şey sürücüye dönüktür, sürücüsünü önemser. bin tane abuk sabuk düğmesi yoktur, sizi yola kenetler, hissettirir yolu.

    dış tasarımına ise söyleyecek bir şey zaten yok. zamanının öncüsüdür, bugün her arabada gizli kapı kolları varsa bu araba sayesindedir. hala daha yolda gördüğümde döner bakarım. kampüste resmen parmakla gösterilirdim. üzerindeki çizgiler resmen akar gider, alır götürür sizi. lisede babam veli toplantısına geldiğinde milleti pencereye çıkarırdı.

    az ekmeğini yemedim emektar dostum, bir gündür tekrar seni keyif arabası olarak alıp hafta sonları direksiyonuna oturacağım. her kimleysen değerini biliyordur umarım.

    alfa romeo hastalıktır, sigara gibidir. bırakılmaz sadece ara verilir.

    edit: üniversite öğrencisi harçlığı ile 2.0 motor araba kullanabiliyormuşum. vay arkadaş ne zenginlik. şimdi müdür maaşımla 3 kere oturur düşünürüm.
  • beni "resmen" kibar bir $ekilde belimden kavrayan ilk araba..
    bende bu dansi kabul ettim tabi..
    tahrik edici ve ayni zamanda kibar bir........ araba demeye dilim varmiyor..
hesabın var mı? giriş yap